Putin-Erdoğan görüşmesinde tartışmalı dosyalar üzerinde ‘uzlaşı’ arandı

Görüşme, Rusya’nın Suriye'de dengeleri değiştiren müdahalesinin yıl dönümünün arifesinde gerçekleşti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün Rusya'nın Soçi kentinde bir araya geldi (EPA)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün Rusya'nın Soçi kentinde bir araya geldi (EPA)
TT

Putin-Erdoğan görüşmesinde tartışmalı dosyalar üzerinde ‘uzlaşı’ arandı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün Rusya'nın Soçi kentinde bir araya geldi (EPA)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün Rusya'nın Soçi kentinde bir araya geldi (EPA)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, dün Rusya’nın Karadeniz kıyısındaki tatil beldesi Soçi’de 18 ay sonra yeniden bir araya geldiler. İdlib ile ilgili karşılıklı suçlamaların ve saha hareketliliğinin arttığı bir dönemde, iki lider arasında uzun bir görüşme gerçekleşti.
Rus kaynaklar, her ne kadar görüşmede, Moskova ve Ankara'nın daha önce varılan uzlaşıların güçlendirileceğini ve daha karmaşık dosyalarda koordinasyonu artıracak yeni mekanizmaların devreye sokulacağını öngörseler de zirvenin atmosferi ve düzenlenme şekli, özellikle İdlib ve çevresindeki duruma ilişkin müzakerelerin zorluğunu yansıtıyordu.
Üç saat süren görüşmenin kapalı kapılar ardında gerçekleşmesi ve benzer ziyaretlerde Kremlin'in izlediği protokollerin aksine görüşme sonunda iki liderin ortak basın toplantısı düzenlememesi dikkat çekti. Bununla birlikte ne Erdoğan ne de Putin, görüşmede yeni anlaşmalara varıldığına dair nihai bir açıklama veya bildiri yayınlandı. Fakat yine de Putin'in görüşmenin yapıldığı Soçi kentindeki Devlet Başkanlığı Resmi Konutu kapısında Erdoğan'ı uğurladığı sırada her iki tarafın yüzlerinde memnuniyet vardı. Putin, Erdoğan ile yaptıkları görüşmeyi ‘çok olumlu ve yararlı’ olarak nitelendirdi.
Kremlin’den yapılan açıklamada, üç saatlik görüşmenin büyük bir kısmının liderler arasında ‘yüz yüze’ gerçekleştiğine, iki ülkenin heyetlerinin ise görüşmenin belli bir bölümünde katıldığına dikkat çekildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Soçi ziyaretinde yardımcılarının yanı sıra Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan, İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın eşlik etti.
Görüşmenin başında Moskova ile Ankara arasındaki ilişkilere övgüde bulunan Putin, Erdoğan ile 2020 yılının Mart ayında yaptıkları son toplantıdan bu yana sürekli iletişim halinde olduklarını söyledi. Rus lider, aralarındaki ilişkilerin olumlu yönde geliştiğine ve yetkili kanalların her zaman birlikte çalıştığına dikkati çekti.
Ziyaretin gündemine tartışmalı dosyaların hakim olduğunu kabul eden Putin, yine de iki tarafın karşılıklı olarak tatmin edici anlaşmalara varma konusundaki kabiliyetine güvendiğini belirtti. Putin, Erdoğan’a hitaben, “Görüşmelerimiz bazen bir takım zorluklarla karşılaşsa da olumlu sonuçlara ulaşılıyor. Yetkili kurumlarımız, her zaman her iki tarafın da çıkarına olan uzlaşmacı çözümler bulmayı öğrenmiş durumdalar” ifadelerini kullandı.
Konuşmasında, uluslararası acil konularda, Moskova ile Ankara arasındaki iş birliğine özellikle değinen Rusya Devlet Başkanı, şunları söyledi:
“Uluslararası alanda (Türkiye ile) oldukça başarılı bir şekilde işbirliği yapıyoruz. Bunu söylerken hem Suriye’yi hem de Libya konusunda pozisyonlarımızı koordine etmek üzere kurduğumuz temasları kastediyorum. Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki sınırda Rus-Türk ateşkesi kontrol merkezi aktif bir şekilde çalışıyor. Bu iş birliğimiz hem ateşkesin sağlanmasında hem de ilerideki daha sağlam kalıcı bir barışın sağlanmasına yönelik önemli bir unsurdur. Birikmiş birçok konu vardı. Bu yüzden Sizi Rusya'da ağırlamaktan çok memnunum. Çünkü telefonda her şey konuşulamaz.”
Kremlin, görüşme öncesinde, İdlib ve çevresindeki durumun her iki taraf için de öncelikli olacağını açıklamıştı. Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, yaptığı bir açıklamada, iki tarafın geniş deneyime sahip olduklarını ve geçmişte önemli anlaşmalara vardıklarını hatırlatarak, “Ancak sahadaki durum halen karmaşık ve ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu da ciddi bir siyasi çözüm sürecinin başlatılmasını engelliyor” dedi.
Bu sözler, dün kapalı kapılar ardında gerçekleşen tartışmaların niteliğini yansıtıyordu. Daha önce Şarku'l Avsat’a konuşan Rus kaynaklara göre iki taraf, görüşmede, önceki mutabakatların güçlendirilmesi, İdlib ve çevresindeki gerginliği dizginleyecek mekanizmaların oluşturulması ve bu bölgede yeni anlaşmaların önünün açılması gibi bazı konuları ele aldılar.
Öte yandan Erdoğan ve Putin arasındaki görüşme, Rusya'nın Suriye'ye doğrudan askeri müdahalesinin altıncı yıldönümünün arifesinde gerçekleşti. Moskova, Suriye topraklarındaki ilk askeri operasyonlarını, Şam'ın Rusya'yı ‘terörle mücadeleye’ yardım etmeye davet ettiğini açıklamasından sadece birkaç saat sonra, 30 Eylül 2015 gecesi gerçekleştirdi. Askeri operasyonların başlamasını, Rusya’nın Suriye’nin batısında yer alan Hmeymim Hava Üssü'ndeki askeri konuşlandırmayı güçlendirmeyi amaçlayan kapsamlı düzenlemeleri izledi. Moskova, sonraki yıllarda askeri faaliyetlerini, bir dizi askeri bölgeyi ve hava üssünü kapsayacak şekilde genişletti.
Suriyeli muhalifler, Rusya'nın Suriye’ye doğrudan müdahalesinden önce Suriye topraklarının yaklaşık yüzde 70'ini kontrol altına almışlardı. Ancak Rus askeri müdahalesi, sahadaki güç dengesinin Suriye hükümeti lehine dönmesini sağladı. Muhaliflerin nüfuzu sonraki yıllarda etkisi hızla azaldı ve kontrol alanları sadece İdlib ve çevresindeki bazı bölgelerle sınırlı kaldı.
Diğer taraftan Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, Putin-Erdoğan görüşmesinin Suriye'deki ateşkesin güçlendirilmesine katkıda bulunmasını umduğunu ifade etmişti. BM Güvenlik Konseyi (BMGK) toplantısında konuşan Pedersen, “Suriye'nin tamamında ateşkesin güçlenmesini umuyorum. Bu olduğunda siyasi süreçte ilerlemeye başlayacağız” ifadelerini kullandı.
Pedersen sözlerini şöyle sürdürdü:
 “İdlib'de sahadaki durumun Putin- Erdoğan görüşmesinde önemli bir konu olacağından eminim ve nüfuzu olan bu liderlere sükûnetin sağlanması çağrısı yapıyorum. Birçok şey buna bağlı” şeklinde konuştu.



İran Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşmasına bağlıdır

PlantLabs uydusu tarafından çekilen, İran'ın Kum kenti yakınlarındaki yeraltı Fordo nükleer tesisinin 2 Haziran ve 22 Haziran 2025'teki ABD saldırısından önce ve sonraki kompozit görüntüsü.
PlantLabs uydusu tarafından çekilen, İran'ın Kum kenti yakınlarındaki yeraltı Fordo nükleer tesisinin 2 Haziran ve 22 Haziran 2025'teki ABD saldırısından önce ve sonraki kompozit görüntüsü.
TT

İran Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşmasına bağlıdır

PlantLabs uydusu tarafından çekilen, İran'ın Kum kenti yakınlarındaki yeraltı Fordo nükleer tesisinin 2 Haziran ve 22 Haziran 2025'teki ABD saldırısından önce ve sonraki kompozit görüntüsü.
PlantLabs uydusu tarafından çekilen, İran'ın Kum kenti yakınlarındaki yeraltı Fordo nükleer tesisinin 2 Haziran ve 22 Haziran 2025'teki ABD saldırısından önce ve sonraki kompozit görüntüsü.

İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile iş birliğini askıya alma kararını onaylamasına rağmen dün, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) ve Güvenlik Tedbirleri Anlaşmasına bağlılığını ifade etti.

Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, güvenlik nedeniyle iş birliğinin Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi aracılığıyla devam edeceğini söylerken, sertlik yanlısı Milletvekili Emir Hüseyin Sabeti Tahran'ın yakında UAEK denetçilerini sınır dışı edeceğini ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, UAEA ile iş birliğini askıya alan ve Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'nin herhangi bir nükleer denetimi onaylamasını gerektiren bir yasayı onaylayarak Washington'un “kabul edilemez” olarak nitelendirdiği bir adım attı.

Fransa, İran'ın üç yılı aşkın bir süredir rehin tuttuğu iki vatandaşına yönelik “Mossad adına casusluk” suçlamalarını düşürmemesi halinde, Snapback mekanizmasını devreye sokmakla tehdit etti. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İranlı mevkidaşına ulaşacağını söyledi ve karşı önlemler almakla tehdit ederek bu hareketi “kabul edilemez bir provokasyon ve saldırganlık” olarak niteledi.