Tunus’ta hükümetin kurulması krizi sona erdirecek mi?

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said önceki gün Kartaca Sarayı'nda Necla Buden Ramazan’ı kabul etti. (AP)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said önceki gün Kartaca Sarayı'nda Necla Buden Ramazan’ı kabul etti. (AP)
TT

Tunus’ta hükümetin kurulması krizi sona erdirecek mi?

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said önceki gün Kartaca Sarayı'nda Necla Buden Ramazan’ı kabul etti. (AP)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said önceki gün Kartaca Sarayı'nda Necla Buden Ramazan’ı kabul etti. (AP)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, ülkede haftalardır süren tartışmaların ve spekülasyonların ardından Jeoloji Profesörü Necla Buden Ramazan’ı hükümeti kurmakla görevlendirdi. Bu karar Hem Tunus içinde hem de dışında çoğu siyasi parti ve kuruluş tarafından övgüyle karşılandı. Bununla birlikte bir dizi politikacı, 25 Temmuz'da açıkladığı olağanüstü kararların ardından başbakana verilecek yetkilerin kapsamını sorguladı.
Bazı kesimler, Cumhurbaşkanı’nın bu atamayla (cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık) yürütme erki üzerindeki kontrolünü tamamladığını düşünürken siyasi çevreler de başbakana verilecek gerçek yetkiler konusunda şüphelerini dile getirdi. Bunun karar verme yetkisine sahip bir başbakan mı yoksa sadece cumhurbaşkanının programlarını ve seçeneklerini uygulayan bir görevli mi olacağı soruları gündemde.
Gözlemciler bu sorulara yanıt olarak, Cumhurbaşkanı Said'in başbakan adayına her kesimden isimleri kapsayan bir ekip kurmasını önerdiğini, ayrıca yolsuzlukla mücadele edilmesi ve Tunusluların ulaşım, sağlık ve eğitim gibi doğal haklarına ilişkin taleplerine yanıt verilmesi gerektiğini söylediler. 
Devletin çeşitli kurumlarına nüfuz eden yolsuzluğu ve kaosu ortadan kaldırmak için birlikte ve kararlılıkla çalışacaklarını vurgulayan Said, daha önce başta Hişam el-Meşişi hükümeti olmak üzere bizzat kendisinin seçtiği başbakanlar tarafından ‘ihanete uğradığını’ vurguladı.
Diğer yandan bazı siyasi gözlemciler, güç dengesinin tamamen Cumhurbaşkanı’nın lehine değiştiği görüşünde. Zira geçtiğimiz 22 Eylül'de yayınladığı ve 16’ıncı maddesinde başbakanı, bakanları ve devlet sekreterlerini kendisinin atadığını belirttiği cumhurbaşkanlığı kararı sayesinde Said, siyasi karar alma mekanizmasının kontrolünü elinde bulunduracak.
Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin 17’inci ve 18’inci maddeleri de hükümetin yetkilerini belirliyor. Bu maddelere göre hükümet, cumhurbaşkanının direktifleri ve tercihleri doğrultusunda, devletin genel politikasının uygulanmasını sağlayacak. Ayrıca önceki hükümetlerin oluşumları sırasında cumhurbaşkanı önünde sorumlu tutulmadıkları bazı konularda da yükümlülüğü alacak. Yeni hükümet, parlamentoya karşı da sorumlu olacak. Parlamento yeni hükümet hakkında iddianame hazırlayabilecek veya hükümeti gensoru önergesine tabi tutabilecek.
Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin 19’uncu maddesine göre başbakan hükümeti yönlendirir, çalışmalarını koordine eder ve cumhurbaşkanı tarafından belirlenen yönergeleri ve kararları uygulamak için idare mekanizmalarını kullanır. Cumhurbaşkanı da gerektiğinde Bakanlar Kurulu veya diğer kurulların başkanlığına vekalet eder. Başbakan ve hükümet üyeleri, cumhurbaşkanı huzurunda yemin ederler. İlk olarak parlamento, hükümeti onaylar daha sonra da anayasa yemini cumhurbaşkanının huzurunda gerçekleşir.
Buradan yola çıkarak bazı kesimler Cumhurbaşkanı Said'in bu yeni siyasi gerçeklik sayesinde, yürütme organının iki başı arasındaki krizi gerçekten aşmış olup olmadığını merak ediyor. Olağanüstü tedbirler aşamasının bitmesi ve siyasi hayatın normal seyrine dönmesinin ardından iki taraf arasındaki ilişkinin nasıl olacağı merak konusu.
Tunus'un merhum Cumhurbaşkanı Baci Kaid es-Sibsi'nin iktidarı sırasında cumhurbaşkanı ile başbakan arasında bir yetki krizi ortaya çıktı. Ardından eski Başbakan Habib Essid ile bu gerilim arttı. Kartaca Sarayı'ndaki karar alma çevrelerine yakın taraflarca bir dizi tehditkar ve göz korkutucu açıklamalarda bulunuldu. Gerilim, Habib Essid hükümetinin güven oyunun geri çekilmesinden sonra hükümetin devrilmesiyle sona erdi. Ancak iki taraf arasındaki kriz, Başbakan Yusuf eş-Şahid ile Baci Kaid es-Sibsi'nin keskin bir anlaşmazlık yaşaması ile yeniden ortaya çıktı. Bu durum, taraflar arasında bir kopuşa neden oldu. Ancak Baci yüzleşmemeyi seçti. Böylece farklılıklar Cumhurbaşkanı’nın ölümünün ardından siyasi bir değişiklikle ortadan kalktı.
2019 seçimleri ve Kays Said'in cumhurbaşkanlığı seçiminde kazandığı zaferin ardından, Cumhurbaşkanı’nın İlyas el-Fahfah'ı seçmesiyle, "Kasbah" ve "Kartaca" arasında güçler savaşı başladı. Çıkarların çatışması üzerine Fahfah hükümeti devrildi. Cumhurbaşkanı bunun üzerine hükümet kurma yetkisini kendisine yakın bir isim olan Hişam el-Meşişi'ye verdi. Ancak, Meşişi, Kartaca Sarayı’ndan uzaklaştı ve Bardo Sarayı ve Meclis Başkanı Raşid Gannuşi ile ittifak kurdu. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Said, Meşişi tarafından yapılan bakanlık değişikliğini kabul etmedi. Bu durum, olağanüstü tedbirlerin uygulanmasına ve benzeri görülmemiş bir siyasi çıkmaz durumunun ortaya çıkmasına yol açtı.
Gündemde, Cumhurbaşkanı Said, cumhurbaşkanının yetkilerini artırarak ve başbakanın yetkilerini sınırlayarak yürütme organının iki tarafı arasında çıkan krizin nedenlerini gerçekten ortadan kaldırdı mı sorusu var.



Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
TT

Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)

Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Han Yunus kentinin Mevasi bölgesinde, bugün (Salı) sabah saatlerinde etkili olan yoğun yağışlar sonucu çok sayıda sığınmacı çadırı sular altında kaldı.

d
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş kişiler için kurulan geçici kampta, Filistinli çocuklar yağmurdan korunmaya çalışıyor (AFP)

Filistin Haber Ajansı WAFA bölgede çok sayıda çadırın yağmur suları nedeniyle zarar gördüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini bildirdi. Kurtarma ekipleri su baskınından etkilenen çadır alanlarına müdahalelerini çeşitli noktalarda sürdürüyor.

csdfrg
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta, yağmur sonrası eşyalarını düzenleyen Filistinli bir aile (AFP)

Gazze Şeridi genelinde şiddetli sağanak yağış ve fırtınalarla birlikte sığınmacı kamplarında ek olumsuzluklara yol açmaktadır.

Öte yandan, 15 Kasım’da meydana gelen yağışlar sırasında da binlerce çadırın su baskını nedeniyle zarar görmüştü.

sd
Filistinliler, sular altında kalan sokaklardan, eşek arabalarıyla geçiyor (DPA)

 


Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
TT

Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğini güçlendirmenin yollarını görüştü.

Libya İçişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, başkent Trablus'ta düzenlenen ve çok sayıda güvenlik yetkilisinin katıldığı toplantıda ‘karşılıklı çıkar alanlarında ortak koordinasyonun yönlerinin’ ele alındığını belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantı sırasında ‘hedefli eğitim ve yeterlilik programları ile Libya İçişleri Bakanlığı personelinin yeteneklerinin geliştirilmesinin’ yanı sıra ‘düzensiz göçle mücadele, sınırların güvenliği ve Türkiye'nin uzmanlığından yararlanma ile ilgili konulara’ değinildiği belirtildi.

fvg
Dün başkent Trablus'ta Libya ve Türkiye heyetleri arasında yapılan toplantı (İçişleri Bakanlığı)

İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın Trablus ziyareti, General Halife Hafter'in oğlu ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter’in geçtiğimiz hafta sonu Türkiye'nin başkenti Ankara'da siyasi ve askeri düzeyde gerçekleştirdiği toplantıların ardından geldi.

Libya İçişleri Bakanı Trablusi, bakanlığının ‘ülkenin son yıllarda karşılaştığı zorluklara ve bunların güvenlik durumuna etkisine rağmen büyük çaba sarf ettiğini’ söyledi.

Gidişatı iyileştirmek için çalışmaların sürdüğünü ve bir dizi olumlu sonucun elde edildiğini vurgulayan Trablusi, bakanlığın, Avrupa Birliği (AB) ve Afrika ülkeleriyle doğrudan iletişim kanalları aracılığıyla yasadışı göç konusuna ‘özel önem’ verdiğini kaydetti.

Trablusi, Libya İçişleri Bakanlığı’nın güvenlik planının, sınırların güvenliğini sağlamaktan başlayarak, ardından çöl ve şehirlerin, son olarak da kıyıların güvenliğini sağlamayı içeren aşamalı bir yaklaşım benimsediğini, ayrıca göçmenler için gönüllü geri dönüş programını uyguladığını ve insan kaçakçılığına karışan organize suç çetelerini takip ettiğini de sözlerine ekledi.

Libya İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Bakan Yerlikaya’nın Libya İçişleri Bakanlığı’nın çabalarını övdüğünü ve Türkiye’nin düzensiz göçle mücadeledeki deneyimini ve son yıllarda elde ettiği olumlu sonuçları paylaştığını aktardı. İçişleri Bakanlığı, bu toplantının, istikrarı artırmak ve güvenlik alanındaki kurumsal çalışmaların konsolidasyonunu desteklemek amacıyla dost ülkelerle etkili iş birliği olanakları oluşturma yönündeki devam eden çabaları çerçevesinde gerçekleştirildiğini belirtti.

Saddam Hafter, birkaç gün önce Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler ile bir araya geldi.

LUO Genel Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, Ankara’daki görüşmelerde uluslararası sahnedeki son gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu belirtilirken, “Savunma Bakanı Güler ile iki ülke arasındaki askeri iş birliğini güçlendirerek bölgedeki güvenlik sorunlarının çözümüne katkıda bulunacak ve güvenlik ve istikrar çabalarını destekleyecek yollar tartışıldı” denildi.

Öte yandan UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ile İngiltere'nin Libya’daki yeni Büyükelçisi Martin Reynolds arasında yapılan toplantıda düzensiz göç konusu başlıca gündem maddesi oldu.

İngiltere’nin Libya (Trablus) Büyükelçiliği tarafından sosyal medya platformu X üzerinden görüşmeye ilişkin yapılan kısa açıklamada, Büyükelçi Reynolds'un Libya'daki diplomatik görevinde ilk kez görüşmesini Dibeybe ile gerçekleştirdiği ve ‘yapıcı bir toplantı’ olduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantıda düzensiz göç, güvenlik ve ekonomik büyüme alanlarında ortak önceliklerin ele alındığı belirtildi.


HDK, Sudan'da tek taraflı olarak üç aylık insani ateşkes ilan etti

Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
TT

HDK, Sudan'da tek taraflı olarak üç aylık insani ateşkes ilan etti

Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan'ın uluslararası taraflarca sunulan ateşkes önerisini reddettiğini açıklamasının ardından, üç ay sürecek tek taraflı bir insani ateşkes ilan etti.

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu, ses kaydı olarak yayınlanan konuşmasında şunları söyledi:

“Ulusal sorumluluğumuz ve başta ABD Başkanı Donald Trump'ın girişimi ve Uluslararası Dörtlü ülkelerinin (Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve ABD) çabaları olmak üzere uluslararası çabalar doğrultusunda üç aylık bir süre için saldırıların durdurulmasını ve uluslararası bir izleme mekanizmasının oluşturulmasını içeren insani bir ateşkes ilan ediyoruz.”

Dagalu konuşmasına şöyle devam etti:

“Radikal İslamcı terörist hareket Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) ve Ulusal Kongre Partisi dışında herkesin katıldığı bir siyasi sürece bağlıyız. Zira bu gruplar halkımızın son otuz yılda çektiği tüm acılardan sorumlu.”

Sudan iç savaşının her iki tarafı da son iki yıl içinde, tüm ateşkes anlaşmalarını ihlal ederek müzakere çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasına neden oldu. Orgeneral Burhan daha önce geçiş dönemi veya Sudan'ın geleceği ile ilgili herhangi bir anlaşma yoluyla HDK'yı muhafaza edecek veya iktidar ortaklığına geri getirecek herhangi bir çözümü reddettiğini vurgulamıştı. Orgeneral Burhan, ABD'nin Afrika Kıdemli Danışmanı Massad Boulos'u HDK lehine önyargılı olduğu gerekçesiyle sert bir şekilde eleştirdi. Ayrıca, savaşı durdurmak için kendilerine sunulan ‘en kötü kart’ olarak gördüğü Uluslararası Dörtlü’nün girişimine olan güvensizliğini dile getiren Orgeneral Burhan, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Uluslararası Dörtlü’ye katılımını eleştirerek HDK'yı desteklemekle suçlarken, Suudi Arabistan'ın rolünü ve ABD Başkanı Donald Trump'ın girişimini övdü.

Orgeneral Burhan'ın açıklamaları, 12 Eylül'de açıklanan ve ABD, Suudi Arabistan, BAE ve Mısır'ın yer aldığı Uluslararası Dörtlü ülkelerinin girişimi etrafındaki tartışmaları yatıştırdı. En önemli özelliği üç aylık bir insani ateşkes olan girişim, Sudan'daki krizi çözmek için bir yol haritası içeriyor. Bunu, kalıcı bir ateşkes ve sivil bir hükümete giden kısa bir geçiş dönemi izliyor. Girişimde, askeri bir çözümün olmadığına ve savaş sonrası dönemde İslamcıların siyasi sahneden uzaklaştırılacağı vurgulanıyor.

Şiddet devam ediyor

HDK, 7 Kasım'da insani ateşkes önerisini kabul ettiğini açıkladı, ancak ertesi gün ordunun kontrolü altındaki Hartum ve Atbara'yı bombaladı. Bunu HDK üyelerinin ‘büyük kalabalıklar’ halinde Batı Kordofan'daki Babnusa şehrine ulaşarak oradaki ordu karargahını ele geçirmeye çalıştığı, ancak Güney Kordofan'daki Kadugli ve Dilling şehirlerini kuşatmaya devam ettiği yönünde bir açıklama izledi.

HDK kasım ayı ortalarında Sudan'ın kuzeyindeki Merowe Barajı'nı birkaç kez insansız hava araçları (İHA) ile hedef aldı ve şehirdeki ordu karargahını bombaladı.

Sudan ordusu 26 Ekim'de Sudan'ın batısını tamamen kontrol altına alan HDK’nın uzun süren kuşatmasının ardından Faşir’i kaybetti.

Çatışmalar Darfur bölgesinden, başkent Hartum’u batı Sudan'a bağlayan petrol zengini komşu eyalet Kordofan’a sıçradı.

Faşir'in HDK’nın kontrolüne geçmesinden bu yana, toplu katliamlar, etnik şiddet, kaçırma ve cinsel saldırıların yaşandığına dair haberler gelirken, insan hakları örgütleri HDK'nın kontrolündeki bölgelerde etnik katliamlar yaşandığını bildirdi.

Uluslararası Göç Örgütü'ne (IOM) göre geçtiğimiz ayın sonundan bu yana, Kuzey Kordofan'dan yaklaşık 40 bin yerinden edilmiş kişinin yanı sıra 100 binden fazla sivil Faşir'den komşu şehirlere kaçtı. ABD Başkanı Donald Trump geçtiğimiz hafta, Washington'da Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile yaptığı görüşmede, Veliaht Prensin talebi üzerine Sudan'daki ‘zulmü’ sona erdirme niyetini açıkladı.

HDK ve BAE, Trump’ın açıklamasını memnuniyetle karşıladı ve Burhan, savaşı sona erdirmek için Washington ve Riyad ile iş birliği yapmaya hazır olduğunu teyit etti.

İki yıldan fazla süredir devam eden Sudan savaşında on binlerce kişi hayatını kaybetti ve yaklaşık 12 milyon kişi yerinden edildi, bu durum milyonlarca sivili tehdit eden ciddi bir açlık krizine yol açtı.