İran, Güney Kore mallarının ithalatını yasakladı

Koreli şirketin geçen yıl şubat ayında İran'dan çekilmesinin ardından kapanmak zorunda kalan bir Samsung mağazası. (Tasnim)
Koreli şirketin geçen yıl şubat ayında İran'dan çekilmesinin ardından kapanmak zorunda kalan bir Samsung mağazası. (Tasnim)
TT

İran, Güney Kore mallarının ithalatını yasakladı

Koreli şirketin geçen yıl şubat ayında İran'dan çekilmesinin ardından kapanmak zorunda kalan bir Samsung mağazası. (Tasnim)
Koreli şirketin geçen yıl şubat ayında İran'dan çekilmesinin ardından kapanmak zorunda kalan bir Samsung mağazası. (Tasnim)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dini Lider Ayetullah Ali Hamaney'in emirlerine uygun olarak Ticaret ve Ekonomi bakanlıklarına Güney Kore'den ev aletleri ithalatını yasaklama talimatı verdi.
Hamaney'in resmi internet sitesinde adları belirtilmeden Samsung ve LG’ye atıfta bulunuldu. İki Koreli şirketin ürünlerinin ithalatını önlemek için yerli üreticilerin taleplerine cevap verildiği belirtildi.
Hamaney'in internet sitesindeki açıklamalar, İran mallarına benzer ürünlerin satışlarının engellenmesi ve yerli üretime destekle ilgili önceki konuşmaları doğrultusunda yapıldı.
Açıklamada Başbakan İbrahim Reisi'ye gönderilen bir mektuba işaretle şu ifadeler yer aldı:
“İki Güney Koreli şirket için ithalatın yeniden başlatılması, kendi ayakları üzerinde durabilen yerli beyaz eşya şirketlerinin yükselişinin engellenmesi anlamına gelir.”
Güney Kore ve İran arasındaki ilişkiler, Seul yönetiminin ABD yaptırımlarına uygun olarak Tahran’ın yedi milyar doları aşan varlıklarının dondurulmasıyla gerilmişti.
Güney Kore, ABD yönetimi tarafından Ağustos 2018'de getirilen petrol muafiyetleri kapsamında İran'dan petrol satın alıyordu. Ancak Mayıs 2019'da bunu da durdurdu.
İran ve Güney Kore, Tahran ile nükleer anlaşmayı canlandırma ve ekonomik yaptırımları kaldırma isteğini dile getiren Joe Biden başkanlığındaki ekibin ABD yönetimini devralmasının ardından fonların serbest bırakılmasını kolaylaştırmak amacıyla görüşmelerde bulunmuştu.
İran ocak ayında Seul'deki dondurulmuş fonlarını geri almak için baskı yapmak amacıyla Körfez bölgesindeki çevre protokolünü ihlal ettiği bahanesiyle Güney Kore petrol tankerine el koydu. Dondurulan fonlar konusunda iki ülke yetkilileri arasında yapılan kapsamlı müzakerelerin ardından tanker nisan ayında yeniden denize indirildi.
İran Parlamentosu’ndan milletvekilleri de tanker krizinden önce  birkaç kez, ABD yaptırımlarından dolayı İran’dan çekilen Güney Koreli şirketlerin ülkeye dönüşünü engelleme yönünde tehditlerde bulunmuşlardı.
Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın Tahran'a yönelik yaptırımları yeniden başlatmasının ardından yüzlerce yabancı şirket İran'a yatırım yapmaktan vazgeçmişti.
Hatta temmuz ayında İranlı bazı parlamenterler, yabancı dizilerin yayınlanmasını yasaklamasını bile talep ettiler.
Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komitesi üyesi Abbas Muktedai söz konusu dönemde, İran fonları hızlı bir şekilde serbest bırakılmadığı takdirde Güney Kore mallarının boykot edilmesi çağrısında bulundu.
Dönemin Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Arakçi şubat ayının ortalarında, Samsung ve LG'nin geri çekilmesini eleştirdiği açıklamasında şu ifadeleri kullanmıştı:
“İran'dan ayrılan şirketler, kolayca geri kazanamayacakları bir pazarı kaybettiler. İran halkı bunu asla unutmayacak. Yabancı şirketlerle iş birliği yapılacaksa artık İran'da kalan şirketlere öncelik verilecektir.”



Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
TT

Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)

Sudanlı üst düzey istihbarat yetkilisi Ahmed Hasan Muhammed, ülkesinin İran’ın Kızıldeniz kıyısında bir deniz üssü kurma talebini reddettiğini söyledi.

İran’ın bu talebi kabul edilseydi, söz konusu üs, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından birinde deniz trafiğini izlemesine olanak tanıyacaktı.

Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal gazetesinden aktardığına göre Muhammed konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi;

“İran, Sudan ordusuna isyancılara karşı mücadelede kullanılmak üzere silahlı insansız hava araçları (SİHA) sağladı. Tahran, üssü inşa etme izni karşılığında, Sudan’a helikopter taşıyan bir savaş gemisi de dahil olmak üzere gelişmiş silahlar teklif etti. İranlılar üssü istihbarat toplamak için kullanmak istediklerini söyledi. Oraya savaş gemileri de yerleştirmek istediler. Ancak Hartum, İran’ın bu teklifini reddetti.”

Muhammed gazeteye yaptığı açıklamada, “Sudan İran’dan SİHA satın aldı. Çünkü insan kaybını azaltmak ve uluslararası insancıl hukuka saygı göstermek için daha isabetli silahlara ihtiyacımız vardı” diye ekledi.

Kızıldeniz’deki bir deniz üssü, Yemen’deki Husilerin ticari gemilere saldırı başlatmasına yardımcı olurken, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından biri üzerindeki hakimiyetini artırmasına olanak tanıyabilir.

İran destekli Husiler, Kızıldeniz’deki saldırıları Gazze’de savaşan İsrail ve müttefiklerini cezalandırma amacıyla gerçekleştirdiklerini ifade ediyor.

sddeb
Yemen televizyonu tarafından yayınlanan bir görüntüde, Husi saldırısından sonra batan bir İngiliz kargo gemisi görülüyor (EPA)

Sudan’ın, devrilen eski Devlet Başkanı Ömer El Beşir döneminde, İran ve Filistin’deki müttefiki Hamas ile yakın ilişkileri vardı.

Beşir'in 2019 darbesiyle devrilmesinin ardından, ülkenin askeri cuntasının başı olan Orgeneral Abdulfettah el Burhan, uluslararası yaptırımları sona erdirmek amacıyla ABD ile yakınlaşma başlattı.

Ayrıca İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için harekete geçti.

İran’ın deniz üssünü inşa etme talebi, bölge ülkelerinin Sudan’da 10 aydır devam eden iç savaştan faydalanarak, Ortadoğu ile Sahra Altı Afrika ülkeleri arasında stratejik bir kavşak noktası olan ülkede yer edinmeye çalıştıklarını gösteriyor.

Burhan liderliğindeki Sudan ordusu, Nisan ortasından bu yana Orgeneral Muhamed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri ile savaşıyor.

Çatışma on binlerce insanın ölümüne, milyonlarca Sudanlının yerinden edilmesine ve dünyanın en kötü insani krizlerinden birine neden oldu.

Çatışmaları takip eden bölge yetkilileri ve analistlere göre, Sudan’ın İran’dan aldığı SİHA’lar, Hızlı Destek Kuvvetleri nedeniyle ordunun uğradığı kayıpların ardından, Burhan’ın bir miktar başarı elde etmesine yardımcı oldu.

Son haftalarda hükümet, Hartum ve Omdurman’daki önemli bölgelerin kontrolünü yeniden ele geçirdi.

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, hem Sudan ordusunu, hem de Hızlı Destek Kuvvetleri’ni savaş suçu işlemekle suçladı.

Washington ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesinde cinayet, tecavüz ve etnik temizlik de dahil olmak üzere insanlığa karşı suçlar işlemekle itham etti.

Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, Sudan ordusunu, sivillerin yerleşimleri havadan hedef almak ve Sudanlı sivilleri çaresizce ihtiyaç duydukları insani yardımdan mahrum bırakmakla eleştirdi.

BM kuruluşları ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Darfur’da etnik amaçlı saldırılar da dahil olmak üzere zulüm yapmakla suçladı.

Çatışmanın tarafları olan Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri, ABD ve BM’nin suçlamalarını reddetti.

ABD Şubat ayında yaptığı açıklamada, İran’ın Sudan ordusuna silah sevkiyatıyla ilgili endişelerini dile getirdi.

ABD’nin Hartum Büyükelçisi John Godfrey, İran’ın Hartum’a yardım ettiğine ilişkin haberlerin ‘son derece rahatsız edici’ olduğunu söyledi.