Cezayir, Fransa Büyükelçisini geri çağırdı

Cezayir, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun hakkında “Çok katı bir sistem tarafından kontrol edildiğini düşünüyorum” dediği açıklamalarının ardından Fransa Büyükelçisini geri çağırdı

Fransa Cumhurbaşkanı Emmenuel Macron (Reuters)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmenuel Macron (Reuters)
TT

Cezayir, Fransa Büyükelçisini geri çağırdı

Fransa Cumhurbaşkanı Emmenuel Macron (Reuters)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmenuel Macron (Reuters)

Cezayir Cumhurbaşkanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, Fransa Büyükelçisinin istişare amacıyla geri çağırıldığı aktarıldı. Cumhurbaşkanlığı, bu konudaki detayların daha sonra açıklanacağını bildirdi. Cezayir, bu kararı, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Fransız basınında dolaşan ve Fransız kolonizasyonundan önce bir Cezayir ulusu olup olmadığını sorguladığı açıklamalarının ardından aldı. Macron söz konusu açıklamalarda ayrıca, “Türkler, Cezayirlilere ülkelerini sömürgeleştirdiklerini unutturmayı başardılar” ifadelerini kullandı.
Macron'un Perşembe günü Paris'te, Cezayir asıllı çifte uyruklu gençlerle bir araya geldiği etkinlikte yaptığı ve dün Le Monde gazetesi tarafından aktarılan açıklamalarında, Cezayir’in en yüksek siyasi makamlarını harekete geçirecek eleştirilerde bulundu. Macron, Fransa’nın sömürgecilik geçmişiyle ilgili bir tartışma sırasında, Cezayirlileri ‘Fransa'ya kin beslemekle’ suçladı. Buna karşın gençler arasındaki genç bir kız, Macron'a kendi neslinin ‘Fransa'ya karşı herhangi bir kötülük hissetmediğini’ söyledi. Fransa Cumhurbaşkanı ise, “Sorun, Cezayir toplumunun derinliklerinde değil, hafızaya bağlı bu rant üzerine kurulmuş siyasi-askeri sistemde” diye yanıt verdi. Cezayir'in Fransa'nın sömürge suçlarından dolayı özür dilemesi ve bu suçlar nedeniyle tazminat ödemesi konusundaki ısrarcı tutumuna değinen Macron, bu konudaki ısrarcılığın Cezayirliler tarafından değil, Cezayir yönetiminin sivil ve askeri yetkilileri tarafından sürdürüldüğünü söyledi.
‘Cezayir yönetiminin artık yorulduğunu ve Hirak’tan (halk hareketi) bıktığını’ düşünen Macron, “Cumhurbaşkanı Tebbun ile iyi bir iletişimim var, ama onun çok katı bir sistem tarafından kontrol edildiğini düşünüyorum” dedi.
Bu açıklamalarla ilk kez bir Fransa Cumhurbaşkanı, Cezayir yönetimini, açıkça askeri rejim olarak tanımladı. Ancak Cezayirli yetkililer bu tür açıklamalara karşı özellikle de açıklamalar Fransa'dan yapıldıysa adeta öfke kusuyorlar.
Macron, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ağırladığı gençlerle sohbeti sırasında, Cezayirli yetkilileri eleştirmeye devam etti. Fransa tarafından Cezayir ve Kuzey Afrika'nın Mağrip bölgesindeki diğer ülkelere verilen vizelerin yüzde 50 azaltılması meselesiyle ilgili olarak Macron, kararın, özellikle Paris ve Fransa’nın diğer şehirlerini sık sık ziyaret eden üst düzey yetkilileri kapsayan ‘yönetici çevrelere’ yönelik olduğunu belirtti. Fransa Cumhurbaşkanı, bir çeşit yaptırım şeklini alan kararın, üniversite öğrencileri, yatırımcılar ve iş insanlarını kapsamadığını kaydetti. Macron, “İktidar çevrelerini, yani kolayca vize almaya alışmış olanları zorlamaya çalışacağız” dedi. Fransa'nın bu kararla yetkililere vermek istediği mesajla ilgili olarak ise Macron, “Yöneticilere, ‘(Fransa'daki) kaçak göçmenleri ve tehlikeli insanları (teröristleri) ülkeden çıkarmak için iş birliği yapmayı reddederseniz, hayatınızı kolaylaştırmayız’ demek istiyoruz” şeklinde konuştu.
Macron, iki ülke arasında ‘tarihin yazılması’ olarak bilinen ve endişelerle yüklü olan meseleyle ilgili olarak tarihin ‘Cezayir’in bakış açısıyla resmi olarak yeniden yazılmasını’ ise şiddetle eleştirdi. Macron, Fransa'nın 132 yıllık işgali sırasında işlediği insanlığa karşı suçları ve Cezayir’in 7 yıllık bağımsızlık savaşı sırasında öldürülen bir buçuk milyon Cezayirliyi, yağmalanan mallarını ve eğitimden mahrum kalmalarını konu alan ders kitabına atıfla, bu şekilde bir tarih yazımının ‘gerçeklere değil, Fransa'ya duyulan nefrete dayandığını’ öne sürdü. Macron, tarihin bu yönden ‘yeniden yazılması’ gerektiğini söyledi.
Fransa’nın eğitim müfredatında 18. ve 19. yüzyıllarda Kuzey Afrika ülkelerinin işgali bir ‘medenileştirme hareketi’ olarak tanımlanıyor ve Fransa'nın dünyanın bu bölgesine ‘medeniyet getirdiği’ anlatılıyor. Macron, bu konuda gençlere hitaben, “Fransız kolonizasyonundan önce bir Cezayir ulusu var mıydı? Asıl soru bu... Sömürgecilik daha önce de vardı... Türkiye'nin Cezayir'de oynadığı rolü ve işgalini unutturabilmesi beni çok etkiledi” ifadelerini kullandı.
Ayrıca ‘Mağrip bölgesindeki propaganda ve çarpıtılmış bilgilerle mücadele etmek amacıyla’ Fransa tarafından Arapça bir yazı dizisinin hazırlandığından söz eden Macron, bu propagandalardan Osmanlı İmparatorluğu döneminde bölgede varlık gösteren Türkleri sorumlu tuttu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Fransa’nın Kuzey Afrika'da işlediği ‘insanlığa karşı suçlar’ nedeniyle sık sık Fransa’ya sert eleştirilerde bulunduğu biliniyor.



Riyad, Arap ve uluslararası toplantılarda Suriye'nin ilk temsilinin başlangıç noktası oldu

TT

Riyad, Arap ve uluslararası toplantılarda Suriye'nin ilk temsilinin başlangıç noktası oldu

Riyad, Arap ve uluslararası toplantılarda Suriye'nin ilk temsilinin başlangıç noktası oldu

Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden bir ay sonra mevcut durumu ve ülkeyi insani ve siyasi açıdan desteklemenin yollarını görüşmek üzere Riyad'da düzenlenen yeni Suriye toplantıları önde gelen Arap ve uluslararası katılımla başladı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan başkanlığındaki Arap dışişleri bakanları, toplantılarına, Arap Birliği Genel Sekreteri ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri'nin huzurunda başladı. Toplantıya Mısır, Suriye, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Ürdün, Umman, Lübnan ve Bahreyn dışişleri bakanları katılıyor.

fvdrbgtny
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı,  yeni Suriye yönetiminin Dışişleri Bakanı ile görüştü (Reuters)

Toplantı sonrasında aralarında Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi ve Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi'nin de bulunduğu Batılı dışişleri bakanları Arap bakanlara katılacak.

Baerbock: Yeni bir umut ancak durum çok değişken

Basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, “Yeni bir umut var (...) Tüm Suriye halkı adına adil bir siyasi diyalog ve yeniden inşa süreci için güçlerimizi ne kadar çok birleştirirsek, Suriye halkı için başarı şansımız o kadar artar. Bu süreç Suriyelilerin kendileri tarafından yönetilmeli. Bugün burada bulunan ülkelerin birleşik desteği bu sürece yardımcı olacaktır” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat'ın sorusu üzerine Baerbock şunları söyledi: “Suriye’deki durum çok değişken. Bunu son günlerde patlak veren yeni şiddet olaylarında gördük.”

xu76
Almanya Dışişleri Bakanı Annalana Baerbock, Riyad'da Suriye konulu bakanlar toplantısı öncesinde basına konuştu. (Reuters)

Kilit oyuncuların Riyad'da bulunmasının Ortadoğu ve Suriye için barışçıl süreçler bulmayı amaçladığını vurgulayan Baerbock, “Bu çok önemli” dedi.

İngiliz iyimserliği

İngiltere, Arap liderliğindeki Riyad toplantılarının, Esed rejimini Suriye halkına karşı işlediği savaş suçlarından sorumlu tutacak mekanizmalar da dâhil olmak üzere, uluslararası toplumun Suriye geçici makamlarını desteklemek için atabileceği bir sonraki adımlara odaklanacağını söyledi.

İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy ülkesinin Suriye halkına bağlı olduğunu ve Suriye liderliğinde kapsayıcı ve mezhepçi olmayan bir hükümete yol açacak siyasi geçişe tam destek verdiğini vurguladı.

Lammy yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Birleşik Krallık, geçici yetkililerle yaptığı ilk görüşmelerde kapsayıcı yönetim, insani yardımın kolaylaştırılması, kimyasal silahlar konusunda iş birliği yapılması ve DEAŞ'ın Birleşik Krallık'ın ulusal güvenliğine yönelik oluşturduğu tehdidin ele alınması konularında harekete geçilmesi gerektiği hususunda son derece netti.”

Lammy sözlerini şöyle sürdürdü: “Uluslararası toplum, demokratik bir gelecek ve çeşitliliğe sahip modern bir ülke inşa eden Suriye halkını desteklemek üzere birleşmeli. Biz de sivillerin korunması, yardıma erişim ve Suriye'de güvenliğin sağlanması için bölgedeki ve ötesindeki kilit ortaklarımızla birlik içindeyiz. Suriyeliler parlak ve müreffeh bir geleceği hak ediyor. Biz de bugün bunu desteklemek için buradayız.”

İngiltere Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre İngiliz Dışişleri Bakanı, Suudi Arabistan ziyareti sırasında Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve bir dizi Arap ve Avrupalı dışişleri bakanı ile görüşecek.

Suriye'nin Suudi Arabistan Büyükelçisi Eymen Susan, Şarku’l Avsat'a daha önce yaptığı açıklamalarda, ‘Suudi Arabistan'ın Suriye'nin içinde bulunduğu aşamayı aşmasına destek olabilecek bölgesel ve uluslararası ağırlığa ve muazzam bir potansiyele sahip olduğunu’ vurgulamış ve ‘her zaman olduğu gibi Suriye'yi yalnız bırakmayacağını ve doğal konumuna geri dönmesi için her şeyi yapacağını’ belirtmişti.

Susan, “Suudi Arabistan'ın bugün İki Kutsal Caminin Hizmetkârı'nın rehberliğinde, Veliaht Prens ve Başbakan'ın takibinde yaptığı şey bize hiç de yabancı değil. Suudi Arabistan, krizin başladığı 2011 yılından bu yana Suriyelilere yardım elini uzattı ve Suriye'nin tüm bölgelerine yardım göndermekte hiçbir sorun yaşamadı. Ancak eski rejim bu yardımları dilediği gibi kontrol etmek için halka ulaşmasını engelledi” ifadelerini kullandı.

Birkaç gün önce Suudi Arabistan, çeşitli krizler ve sıkıntılar yaşayan kardeş ve dost ülkelere devam eden desteğinin bir parçası olarak, Suriye halkının içinde bulunduğu zor koşulların etkilerini hafifletmek amacıyla Şam'a kara ve hava yoluyla gıda, barınma ve tıbbi malzeme taşıyan insani yardım göndermişti.

Riyad, bu yardımın ‘belirli bir üst sınırının olmadığını’, yardım köprüsünün, Suudi liderliğinin insanların acılarını hafifletme direktifleri doğrultusunda, insani durumu istikrara kavuşturarak sahadaki hedeflerine ulaşana kadar açık kalacağını vurguladı.

Riyad toplantısı, aralık ayı ortasında Ürdün'ün Akabe kentinin ev sahipliğinde düzenlenen ve Suriye Bakanlar Temas Komitesi'nin Suriye halkının yanında olduğunu ve vatanlarını güvenlik, istikrar, egemenlik ve birliğini koruyan temeller üzerinde yeniden inşa etme ve halkının kendi topraklarında güvenli, özgür, istikrarlı ve onurlu bir yaşam sürme haklarını karşılama yönündeki bu tarihi aşamada onlara her türlü yardım ve desteği sağlayacağını yinelediği toplantının ardından gerçekleşti.