Will Smith oynadığı en kötü filmi açıkladı

1999 yapımı Vahşi Vahşi Batı'nın başrollerinde Will Smith (sağda) ve Kevin Kline (solda) yer almıştı (IMDb)
1999 yapımı Vahşi Vahşi Batı'nın başrollerinde Will Smith (sağda) ve Kevin Kline (solda) yer almıştı (IMDb)
TT

Will Smith oynadığı en kötü filmi açıkladı

1999 yapımı Vahşi Vahşi Batı'nın başrollerinde Will Smith (sağda) ve Kevin Kline (solda) yer almıştı (IMDb)
1999 yapımı Vahşi Vahşi Batı'nın başrollerinde Will Smith (sağda) ve Kevin Kline (solda) yer almıştı (IMDb)

Will Smith şimdiye kadar başrolünde oynadığı, "en kötü" olduğunu düşündüğü filmini açıkladı.
Kariyeri boyunca Smith, 76'dan fazla televizyon dizisinde ve filmde rol aldı. Fakat bunlardan biri açıkça kötü bir deneyim olarak dikkat çekiyordu.
GQ'nun "Actually Me" serisinde Smith'e, "Sizce Will Smith'in en kötü ve en iyi filmleri hangisi?" diye soruldu.
Smith soruyu şöyle yanıtladı:
"İlk Siyah Giyen Adamlar (Men in Black) filmiyle Umudunu Kaybetme'nin (Pursuit of Happyness) en iyi film kategorisinde berabere kalacağını düşünüyorum. Bunlar, farklı nedenlerle, neredeyse mükemmel iki film."
En kötü film kategorisi içinse Smith şunları söyledi:
"Bilmiyorum, Vahşi Vahşi Batı (Wild Wild West) benim için baş belası. Kendimi deri tozluklarla görmek… Bundan hoşlanmıyorum."
1999 tarihli filmde Smith ve Kevin Kline, ABD Başkanı Ulysses S. Grant'i (yine Kline, ikili bir rolde) tehlikeden korumak için birlikte çalışan iki Gizli Servis ajanını oynamıştı.
Smith, söylentilere göre ciddi bir fiyasko olan Vahşi Vahşi Batı'da rol almak için Matrix'teki Neo rolünü reddetmişti.
Filmin Rotten Tomatoes'ta domatesmetre puanı yüzde 17. Yorum derleme sitesinin vardığı fikir birliğiyse şöyle:
"Gösterişli, çılgın ve büyük ölçüde kahkaha içermeyen Vahşi Vahşi Batı, özel efektlere senaryodan daha fazla özen gösterilen tuhaf bir yanlış atış."
The Chicago Sun-Times'tan Roger Ebert, filme "komedinin yeşermediği ölü bölge" diyerek bir yıldız vermişti. Ebert şöyle eklemişti:
"Sahneler fiyaskoyla sonuçlanıp ölürken inanamayarak bakakalıyorsunuz. Filmde fikir var ama içerik sıfır, karmaşık özel efektler, ekranda paranın yanışını izlemek gibi."
Film gişede epey iyi bir başarı elde etmiş, vizyona girdiği haftasonunda 27,7 milyon dolar (yaklaşık 240 milyon TL) hasılata ulaşmış ve Kuzey Amerika gişesinde ilk sırada yer almıştı.



James Gandolfini televizyon tarihine geçen rolünü neredeyse alamıyordu

Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)
Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)
TT

James Gandolfini televizyon tarihine geçen rolünü neredeyse alamıyordu

Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)
Gandolfini'nin menajeri Nancy Sanders, ünlü aktörün Tony Soprano rolünü kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor (HBO)

Televizyon tarihinin en ikonik karakterlerinden Tony Soprano'yu, James Gandolfini dışında birinin canlandırdığını hayal etmek bile imkansız. Ancak dizinin yaratıcısı David Chase, başta bu konuda o kadar da emin değildi.

"Tony Soprano'yu buldum galiba"

New Jersey'li bir mafya babasının özel hayatı ve iş dünyasındaki çatışmalarını konu alan The Sopranos'un yaratıcısı Chase, Gandolfini'yi başrol için ilk izlediğinde tereddüt yaşamış. Jason Bailey'nin yeni kitabı Gandolfini: Jim, Tony, and the Life of a Legend'da (Gandolfini: Jim, Tony ve Bir Efsanenin Hayatı) yer alan ve Vulture tarafından yayımlanan bir bölüm, dizinin oyuncu seçim sürecini ve Chase'in başlangıçtaki çekincelerini detaylandırıyor.

Gandolfini'nin adı, menajeri Nancy Sanders pilot bölümün senaryosunu okuduğunda gündeme gelmiş. Senaryoyu eline alır almaz "Aman Tanrım, Tony Soprano'yu buldum galiba" diye düşündüğünü anlatıyor.

Ancak Gandolfini'nin kayıtlarını izledikten sonra Chase, "Bence çok iyi bir oyuncu ama tek bir endişem var. Yeterince tehditkar mı?" diye sormuş.

Sanders bu söz karşısında şaşkına dönmüş. "Eğer bana 'Biraz kilolu' ya da 'Saçları dökülüyor' deseydiniz anlar, kabul ederdim. Ama yeterince tehditkar mı? Bu adam tam sizin aradığınız kişi" diyerek Gandolfini'nin rol için mükemmel seçim olduğunu savunmuş.

Üç aday kaldı

Gandolfini ise senaryoyu çok sevmesine rağmen rolü alacağından pek umutlu değilmiş. Asıl endişesiyse Chase'in çalışması zor biri olma ihtimaliymiş. Deneme çekimlerinden önce Chase'le kahvaltıda buluşması istendiğinde hiç de hevesli değilmiş. Ama buluşma düşündüğünün aksine son derece keyifli geçmiş. 

Sonunda Tony Soprano rolü için üç aday kalmış: James Gandolfini, Mike Rispoli ve daha sonra dizide başka bir karaktere hayat verecek Steven Van Zandt. Deneme çekimleri sırasında Chase'in tüm şüpheleri dağılmış:

Sonunda kendini verip gerçekten okumaya başladığında, işte o anda her şey belli oldu.

Sonrasında The Sopranos, televizyonun altın çağını başlatan yapımlardan biri oldu. 1999-2007'de 6 sezon süren dizide Tony Soprano'ya hayat veren Gandolfini, televizyon tarihinin en etkili karakterlerinden biri olarak anılıyor. 

2013'te 51 yaşında kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Gandolfini, bu performansıyla üç Emmy, 5 SAG (Screen Actors Guild) ve bir Altın Küre kazanmıştı.

Independent Türkçe, Entertainment Weekly, Vulture