Husiler, Yemenlilere şantaj yapmak ve saflarına asker çekmek ‘gaz kartını’ kullanıyor

Reuters
Reuters
TT

Husiler, Yemenlilere şantaj yapmak ve saflarına asker çekmek ‘gaz kartını’ kullanıyor

Reuters
Reuters

İran destekli darbeci Husi milisler, başkent mahallerinde yaşayan vatandaşları başta ‘kültürel kurslar’ adını derslerin yanı sıra tüm etkinliklere katılmaya zorlamak için şantaj yapıyor. Gazı (tüp) şantaj aracı olarak kullanıyor.
Husilerin kontrol ettiği alanlarda tüp fiyatları 7 bin 600 riyale ( yaklaşık 13 dolar) yükseldi. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, halkı zor durumda bırakmak ve vatandaşları gazdan mahrum etmek için yeni baskı uygulamalarının yürürlüğe konulduğunu aktardılar.
Kaynaklar Husilerin, Sana’daki vatandaşların iki ayda bir tüp alabilmesi için mahalle yetkilisinin yanı sıra Husi milislere sadık dört kişinin gazı tedarik edecek milis liderlerine mutlak bağlılığını teyit etmesi kararını aldığını bildirdi.
Yerel kaynaklara göre Husiler tüpü alacak her vatandaşın evli olması kaç oğlu olduğu bilgisine ulaşılması için kişisel bilgilerinin doğrulanmasını şart koştu. Husilere ait komitelerin başkentin mahallerinde teftiş gerçekleştirdiği bildirildi.
Husilerin gaz dağıtımı prosedürlerine göre grubun hazırladığı belgelerin beş kişi tarafından onaylanması gerekiyor. Ardından belge, milislerin kontrolü altındaki gaz şirketine teslim ediliyor.  İşlemlerin tamamlanması yaklaşık bir ay kadar sürebiliyor. Bu süre zarfından onay veya ret verilebiliyor. Husiler, geçtiğimiz eylül ayında gaz şirketi ve yerleşim bölgelerinin yetkililerine,  başkentin tüm mahallerinde milisler tarafından haftalık olarak düzenlenen kültürel bir kursa katılmadıkça gaz listelerine kayıt yaptırılamayacağını iletti.
Sana'nın Hail, el Rakkas, el Bilali, el Kağ, el Senine, el Rabat ve ez Ziraiye mahallelerinde yaşayanlar, gaz dağıtım temsilcilerinin özellikle mahalleye taşınanların 7 gün süren Husi kursuna katılmalarını şart koştu.  Yeni isimlerin kayıt yaptırmaları da engellendi. Bazı mahalle sakinleri Husilerin gaz karşılığında kendilerine şantaj yaptığından şikayet ederek, yaşadıkları mahallelerdeki milis amirlerinin gaz tüpüne düzenli erişim karşılığında eğitim amaçlı ‘askeri kurslara’ gimelerini, ardından da cephelere katılmalarını istediğini aktardılar.
Şarku’l Avsat’a konuşan Ahmed N, milislerin son eylemlerinin başkent Sana’nın çoğu bölgesinin hali hazırda mustarip olduğu gaz ile ilgili devam eden krizi doğrultusunda geldiğini söyledi. Karaborsada bir tüpün fiyatının 11 ila 15 bin riyal arasında değiştiğini aktardı.
Ahmed, Husilerin vatandaşları kandırmak ve petrol bölgesinin kontrol edilmesi için sürdürülen savaşa katılımlarını sağlamak uygulamalarına hız verdiğini vurguladı. Bunun için gaz sıkıntısından faydalandıklarını dile getirdi.
Husi milislerin 8 bin 437 tonluk gaz gemisinin Hudeyde Limanı’na vardığını duyurmasına rağmen gaz krizi tüm şiddetiyle devam ediyor.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.