Mısır, BM yetkililerine Nahda Barajı’nın olumsuz etkilerini anlattı

Mısır Su Kaynakları Bakanı Muhammed Abdulati, BM Mısır Koordinatörü Elena Panova ve BM Mısır Kalkınma Programları Mukim Temsilcisi Sylvain Merlin başkanlığındaki heyetle görüştü

Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanı Muhammed Abdulati, BM Mısır temsilcisi ve su kaynakları alanında çalışan çok sayıda ülke ve kuruluşla bir araya geldi (Mısır Su Kaynakları Bakanlığı)
Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanı Muhammed Abdulati, BM Mısır temsilcisi ve su kaynakları alanında çalışan çok sayıda ülke ve kuruluşla bir araya geldi (Mısır Su Kaynakları Bakanlığı)
TT

Mısır, BM yetkililerine Nahda Barajı’nın olumsuz etkilerini anlattı

Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanı Muhammed Abdulati, BM Mısır temsilcisi ve su kaynakları alanında çalışan çok sayıda ülke ve kuruluşla bir araya geldi (Mısır Su Kaynakları Bakanlığı)
Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanı Muhammed Abdulati, BM Mısır temsilcisi ve su kaynakları alanında çalışan çok sayıda ülke ve kuruluşla bir araya geldi (Mısır Su Kaynakları Bakanlığı)

Mısır, dün Kahire’de düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) toplantısında, Etiyopya’nın Nil nehri üzerinde inşa ettiği Nahda Barajı’nın neden olmasını beklediği “olumsuz etkileri” dile getirdi. Mısırlı yetkili su haklarını koruyan ve tüm ülkelerin kalkınma isteklerini karşılayan bir anlaşmaya varmak için müzakereleri tamamlama konusunda kararlı olduğunu vurguladı. Etiyopya Başbakanı ise barajın bölgesel entegrasyonu artırmada son derece önemli bir rol oynayabileceğini belirtti. Mısır ve Sudan, 10 yıldır Nil nehrinin ana kolu üzerindeki barajın doldurulması ve işletilmesi konusunda anlaşmaya varmak için Etiyopya ile müzakerelerde bulunuyor ancak müzakerelerden henüz bir sonuç alınamadı. BM Güvenlik Konseyi bu ay içerisinde yaptığı bir çağrıda, makul bir zaman çizelgesi içerisinde herkes için kabul edilebilir, bağlayıcı bir anlaşmaya varılması gerektiğini belirten başkanlık bildirisine atıfta bulunarak, söz konusu üç ülkeye Afrika Birliği'nin (AfB) gözetiminde müzakerelere yeniden başlama çağrısında bulundu. Mısır ve Sudan barajın doldurulmasını ve işletilmesini düzenleyen bağlayıcı bir yasal anlaşma imzalanması fikrine bağlı kalırken, Etiyopya bunu “kalkınma hakkı” olarak görerek böyle bir anlaşmaya uymayı reddediyor.
Etiyopya’nın yeni hükümetin kurulması vesilesi ile düzenlenen bir törende, ikinci kez başbakan olarak seçilmiş olan Abiy Ahmed Nahda, Barajı’nın ulusal açıdan sağladığı çeşitli sosyal ve ekonomik faydalarının yanı sıra bölgesel entegrasyon ve komşu ülkelerle ilişkilerin güçlendirilmesi açısında da son derece önemli bir rol oynayacağını söyledi. Başbakan, bütün Etiyopyalıların gelirlerinden küçük bir katkıda bulunarak barajı tamamlamaya kararlı olduğuna dikkat çekerek, Nil Nehri’nin ekonomik faydalarına yanı sıra Etiyopyalılar için birçok anlam ifade ettiğini belirtti.
Diğer yandan, Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanı Muhammed Abdulati, BM Mısır Mukim Koordinatörü Elena Panova ve BM Mısır Kalkınma Programları Mukim Temsilcisi Sylvain Merlin başkanlığında su kaynakları yönetimi alanında çalışan uluslararası kuruluşlardan oluşan heyetle bir görüşme gerçekleştirdi. Heyette, Avrupa Birliği ve ABD, İngiltere, Almanya, Hollanda ve Finlandiya büyükelçiliklerinden temsilciler yer alıyordu. Söz konusu görüşmede, iklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle mücadele kapsamında 2050 yılına kadar Mısır’da su yönetimi stratejisi ve planı sunuldu.
Bakan Abdulati, Mısır’ın yenilenebilir su kaynaklarının sınırlı olduğunu ve bu kaynakların çoğunun Nil Nehri’nin sularının yanı sıra çok sınırlı miktardaki yağmurlardan ve çöllerdeki derin yeraltı sularından geldiğini, mevcut su miktarı ve ihtiyaç duyulan miktar arasındaki mevcut açığın, yenilenebilir su kaynakların yüzde 90’ını gerektirdiğini, boşluğun vadi ve deltalarda yüzeye yakın yeraltı suları ve tarım için kullanılan suların yeniden kullanılması ve yurtdışından su ithal edilmesiyle kapatıldığını belirtti.
Bakan, Mısır’ın su durumunu ve başta nüfus artışı ve iklim değişikliği olmak üzere su sektörünün karşılaştığı zorluklarını dile getirdi. Nahda Barajı müzakereleri ile ilgili olarak mevcut durumu ele alan Bakan, Etiyopya’daki yağmur suyu hacminin, yılda 935 milyar metreküpten fazla bir miktara ulaştığını ve Etiyopya topraklarının yüzde 94’ü yeşillikken, Mısır’daki yeşil arazi yüzdesinin sadece yüzde 4 olduğunu bildirdi. Bakan Etiyopya’nın 100 milyondan fazla büyükbaş hayvana sahip olması sebebiyle yılda 84 milyar metreküp su tükettiğini, bu miktarın  Mısır ve Sudan’ın toplam tüketim miktarına denk geldiğini söyledi. Bakan ayrıca Etiyopya’nın, Tana Gölü’nde 55 milyar metreküp, Tkezi Barajı’nda 10 milyar metreküp, Tana Pals Barajı’ndan ​​3 milyar metreküp, Fenşa ve Şarşara barajlarından 5 milyar metreküp ve diğer bir dizi barajdan 74 milyar metreküp harcadığını belirtti.
Bakan açıklamalarına devam ederek, Etiyopya’nın 3 milyon feddanlık alanda sulu tarım yapmasının yanı sıra 90 milyon feddanlık alanda yağmur suyu ile tarım yaptığını, ülkede yıllık toplam 40 milyar metreküp yeraltı suyu potansiyeli olduğunu, söz konusu suların yüzeyden sadece 20 ila 50 metre derinlikte ve yenilenebilir su olduğunu buna karşılık Mısır’daki çöllerde yüzeyin oldukça altında bulunan suların yenilenemez olduğunu vurguladı.
Bakan, ülkesinin müzakereleri tamamlama konusundaki istekliliğini vurgularken, Mısır’ın su haklarını koruma ve Nahda Barajı ile ilgili herhangi bir anlaşmanın yapılması durumunda herkesin çıkarının gözetilmesi konusundaki tutumun değişmeyeceğini, tüm ülkelerin kalkınmaları için hedefledikleri istekleri karşılayan, tüm taraflar için adil ve bağlayıcı bir yasal anlaşmaya varılmak istendiğini belirtti. Bakan bunların yanı sıra, Etiyopya’nın Nahda Barajı’nın ve barajın Nil Nehri suları üzerindeki etkisinin, özellikle de Etiyopya’nın barajın doldurulması ve işletilmesine ilişkin aldığı tek taraflı adımların ve bu adımların neden olduğu olumsuz yansımaların Mısır’ın şu anda karşı karşıya olduğu en büyük zorluklardan biri olduğunu vurguladı.



Geri dönüşü olmayan göç kapısı: Refah'taki yeni ‘İnsani Şehir’ planı

Gazzeliler, İnsani Şehir’e gitmenin bir sürgün tuzağı olduğuna inanıyor (Independent Arabia – Meryem Ebu Dakka)
Gazzeliler, İnsani Şehir’e gitmenin bir sürgün tuzağı olduğuna inanıyor (Independent Arabia – Meryem Ebu Dakka)
TT

Geri dönüşü olmayan göç kapısı: Refah'taki yeni ‘İnsani Şehir’ planı

Gazzeliler, İnsani Şehir’e gitmenin bir sürgün tuzağı olduğuna inanıyor (Independent Arabia – Meryem Ebu Dakka)
Gazzeliler, İnsani Şehir’e gitmenin bir sürgün tuzağı olduğuna inanıyor (Independent Arabia – Meryem Ebu Dakka)

İzzettin Ebu Ayşe

Gazzeliler ve İsrailliler, Refah’taki ‘insani şehir’ planını reddettiler. Plan, Gazze'deki sivillerin topraklarından sürülüp kovulmasına yol açacağına dair öfke, eleştiri ve şüphe dalgası yarattı. Gazze sakinlerinin genellikle bu fikre, ABD Başkanı Donald Trump'ın onları sürgün etme planının bir ön adımı olduğunu düşündükleri için karşı çıkmaları anlaşılabilir fakat Tel Aviv neden bu planı eleştiriyor?

Hamas ve İsrail heyetleri beklenen ateşkesle ilgili dosyaları görüşürken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze'nin güneyindeki Refah'ın yıkıntıları üzerine bir insani şehir kurma, Gazzelileri buraya yerleştirme ve gönüllü göç için hazırlama planını ortaya attı. Bu plan, Trump'ın 60 günlük geçici ateşkesle sonuçlanmasını umduğu müzakerelere olumsuz yansıdı.

Bir çadır kent

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın ayrıntılarını açıkladığı İnsani Şehir Planı, İsrail ordusunun aylardır işgal ettiği ve binaları tamamen yıkılan Refah şehrinin enkazı üzerine, çadırlardan oluşan tam bir şehir inşa edilmesini öngörüyor. İnsani Şehir fikri, ilk aşamada yaklaşık 600 bin Gazzeli için devasa bir kamp kurulmasını, daha sonraki aşamada ise tüm Gazze sakinlerini barındırmayı öngörüyor. Plana göre Gazzeliler şehre girdikten sonra şehirden ayrılmaları engellenecek, uluslararası kuruluşlar onlara yiyecek sağlayacak, İsrail ordusu uzaktan onları koruyacak ve ardından göç etmeleri için teşvik edecek.

İnsani Şehir Planı, Trump'ın Gazze'ye yönelik planını uygulamaya koymak için bir kapı olabilir (Independent Arabia – Meryem Ebu Dakka)İnsani Şehir Planı, Trump'ın Gazze'ye yönelik planını uygulamaya koymak için bir kapı olabilir (Independent Arabia – Meryem Ebu Dakka)

Planın uygulanması için İsrail ordusunun Gazzelileri İnsani Şehir’de toplamasını ve aynı zamanda Gazze Şeridi'nde kalanları yok etmesini ve ‘İnsani Şehir’ adı verilen çadır kampına taşınmayı reddeden herkesi öldürmesini gerektiriyor. Böylece savaşın sonu asla gelmeyecek.

Netanyahu'nun fikri, onu duyan herkes tarafından eleştirildi. Bu fikir, Gazzelileri izole etmek için kurulan devasa bir toplama kampıydı. Birleşmiş Milletler (BM) bunu, geniş çaplı zorla yerinden edilmeye zemin hazırlayan bir ‘getto kampı’ olarak nitelendirdi. Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) ise bunun savaş suçu niteliğinde olduğunu belirtti. Avrupa Birliği (AB) de bu fikri reddetti ve Almanya Başbakanı Friedrich Merz, bunun ‘kabul edilemez bir plan’ olduğunu ifade etti. Arap ülkeleri ise İsrail'i bu planı uygulamaya karşı uyardı ve planı tamamen reddetti.

Gazzeliler: Başarısız bir plan ve aldığımız ders

İnsani Şehir Gazze'de dehşet uyandırdı ve halk bu plana karşı çıkmaya karar verdi. Gazze sakinlerinden Şadi, İsrail ve ABD'nin bu sürgün planının ölü olarak doğduğunu ve askeri baskı ile bile başarılı olamayacağını, çünkü halkı çadır kentlerde toplamanın korkunç ve insanlık dışı bir fikir olduğunu söyledi.

Şadi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Netanyahu'nun Rafah'ta uygulamayı planladığı toplu yerinden etme ve göç planı gerçekleşmeyecek. İnsani ve güvenli bölgelere gitmeyi tekrarlamayacağız. Çünkü Mevasi’ye gittiğimizde öldürüldük ve orada ne yiyecek ne de sağlık ve lojistik hizmetleri bulduk. Sizce aynı hatayı tekrarlamak mantıklı mı?”

ABD Başkanı Trump, ikinci dönemine başladığında, Gazze'yi ‘Ortadoğu'nun Rivierası'na dönüştürme planını açıkladı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre bu plan, Gazzelileri bölgeden göç ettirip onları kabul eden ülkelere yerleştirmek ve bölgede geri dönmelerine izin vermemek gibi fikirleri içeriyordu. Plan yoğun olarak eleştirilse de Netanyahu bu planı beğenmiş ve uygulamaya çalışıyor gibi görünüyor.

Öfkeyle haykıran bir diğer Gazzeli Hayfa ise şunları söyledi:

“Burayı terk etmemizi istiyorlar ama biz yaşadığımız yerlerde kalmaya devam edeceğiz ve İnsani Şehir kampına gitmeyeceğiz. Çünkü yeniden göç etmeyi düşünmüyoruz. Her insani yardım bölgesinde zorlu deneyimler yaşıyoruz. Örneğin, Mevasi’de ailem korkunç bir katliamda öldürüldü, binlerce kişi öldü ve yaralandı. Çadırda yaşamanın yazın ayrı kışın ayrı zorlukları var. Çadırda yaşamak neredeyse imkansız. Netanyahu'nun planı başarılı olmayacak ve Gazzeliler bu plana iş birliği yapmayacak. Çünkü İsrail bize daha önce güvenli yerler ve bölgeler bulup yiyecek sağlayacağına dair birçok söz verdi ama bizi öldürdü ve öldürmeye devam ediyor.”

Gazze İnsani Yardım Kuruluşu'ndan (GHF) yiyecek almaya giden ve ayağı kesik olarak geri dönen Abid ise “Refah'ta yiyecek dağıtımı yapılan insani yardım bölgeleri insani değil. Çadır kentine gideceğimizi sanmıyorum, belki de o zamana kadar hepimiz ölmüş oluruz” ifadelerini kullandı. Gazze'den sürülmenin, GHF’nin gizlediği bir gerçek olduğunu ve bunun olmayacağını belirten Abid, “Yıkılmış haldeki Gazze'den yaşamayı bilmediğimiz, belki de yeni bir ‘getto’ olacak ve belki de bizim için daha zorlu olacak bölgelere gitmeyeceğiz” dedi.

İsrail muhalefet lideri Yair Lapid, bu planı alaycı bir dille hayal ürünü olarak nitelendirdi (Independent Arabia – Meryem Ebu Dakka)İsrail muhalefet lideri Yair Lapid, bu planı alaycı bir dille hayal ürünü olarak nitelendirdi (Independent Arabia – Meryem Ebu Dakka)

Yüksek maliyet

Gazzelilerin geneli zorla yerinden edilmeyi, göç etmeyi, çadırlarda yaşamayı ve yemek bulabilmek için ölmeyi reddettikleri için İnsani Şehir planını reddediyor, ancak plan İsrail tarafından da reddedildi. Peki, Tel Aviv neden bu plana karşı çıkıyor?

Netanyahu, planı uygulamak için İsrail ordusuna güveniyor. İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, kampların kurulması için bir yıldan fazla zamana ihtiyaç olduğunu düşünüyor. Fakat bu, savaşı kısaltma ve çatışmayı sonsuza kadar uzatmama ilkesine aykırı. Ayrıca Zamir, kurulması planlanan gettonun 15 milyar dolara mal olacağı ve buraya taşınması planlanan nüfusun onda birinin tahliyesinin bile aylar süreceğini düşünüyor. Sonuçta bu plan, Gazze'de İsrail askeri yönetiminin kurulması anlamına geliyor. Zamir, “Bu plana karşıyım, çünkü açık bir güvenlik ve düzenleme mekanizmasına sahip olmayan bu plan, Gazze'ye büyük askeri güçlerin konuşlandırılmasını gerektiriyor” ifadelerini kullandı. Planın yüksek maliyeti ve ağır askeri bedeli üzerinde duran Zamir, bu planın, İsrail ordusunun Gazze'deki görevlerini yerine getirme kabiliyetini, özellikle de Hamas'la mücadele ve kaçırılanların geri getirilmesi görevlerini yerine getirme kabiliyetini azaltacağını vurguladı.

İsrail muhalefeti: Bu bir toplama kampı

Öte yandan İsrail'de ana muhalefet lideri Lapid, bu planı hayal ürünü olarak nitelendirerek, “Her açıdan kötü bir fikir ve İsrail'in Gazze'de kalmaktan başka seçeneği kalmayacak. İnsanlar ayrılamazsa şehir bir toplama kampına dönüşecek, ayrılabilirlerse de bu plana gerek kalmayacak” dedi. Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert ise “Gazzeliler yeni insani şehre sürülürse, bunun dünyada daha önce görülmemiş bir etnik temizlik olduğunu söyleyebiliriz” yorumunda bulundu.

Netanyahu bazı değişiklik talep etti

Bu bağlamda, İsrailli 16 uluslararası hukuk araştırmacısı, Savunma Bakanı Yisrael Katz'a bir uyarı mektubu göndererek, Refah'ta kurulması öngörülen İnsani Şehir planının uluslararası insani hukuk uyarınca bir savaş suçu olduğunu ve uluslararası teamüllere ve savaş kurallarına aykırı olduğunu vurguladılar. İsrail istihbaratından eski Subay Michael Milstein, önerilen bölgenin herhangi bir altyapıya sahip olmadığını ve bu durumun elektrik, su ve kanalizasyon gibi en temel hizmetleri sağlayıp sağlayamayacağı konusunda şüpheler uyandırdığını belirtiyor. Bu çılgın bir fikir ve kimse İsrail halkına Gazze'nin yeniden işgal edilmesinin bedelini ve ekonomik, siyasi ve güvenlik açısından sonuçlarını anlatmıyor.

Bu planın şu anki haliyle gerçekçi olmadığını kabul eden Netanyahu ise bu gecikmeden dolayı hayal kırıklığına uğradığını ve makul bir zaman dilimi içinde uygulanabilir ve daha gerçekçi planlar içeren bir çözüm talep ettiğini, bunun daha kısa, daha az maliyetli ve daha pratik olması gerektiğini söyledi. Buna karşın Hamas Sözcüsü Cihad Taha, söz konusu planın başarısız olacağını söyledi. Hamas’ın müzakere heyeti de İsrail'in İnsani Şehir Planı’nı aşamalı olarak bozacağını belirterek, İsrail'in Morag Ekseni’nden çekilmesinin gerekli olduğunu vurguladı.