Cezayir diplomasisinde Fransa’dan uzak yeni bir yönelim

Bir devletin, politikalarını ‘otonomi’ üzerine inşa etmesi ile önceki hegemon güçten kurtulmak için başka bir büyük gücün kollarına sarılma arayışında olması arasında fark var.

Mali Geçiş Dönemi Devlet Başkanı Assimi Goita, başkent Bamako’da Cezayir Dışişleri Bakanı Ramtan Lamamra’yı kabul etti. (Cezayir televizyonu)
Mali Geçiş Dönemi Devlet Başkanı Assimi Goita, başkent Bamako’da Cezayir Dışişleri Bakanı Ramtan Lamamra’yı kabul etti. (Cezayir televizyonu)
TT

Cezayir diplomasisinde Fransa’dan uzak yeni bir yönelim

Mali Geçiş Dönemi Devlet Başkanı Assimi Goita, başkent Bamako’da Cezayir Dışişleri Bakanı Ramtan Lamamra’yı kabul etti. (Cezayir televizyonu)
Mali Geçiş Dönemi Devlet Başkanı Assimi Goita, başkent Bamako’da Cezayir Dışişleri Bakanı Ramtan Lamamra’yı kabul etti. (Cezayir televizyonu)

Ali Yahi
Cezayir-Mali hattında büyük bir diplomatik hareketlilik gözlemleniyor. Cezayir Dışişleri Bakanı Ramtan Lamamra’nın göreve gelmesinden bu yana iki ülke arasındaki diplomatik trafik yeniden canlılık kazandı. Lamamra, Mali halkı arasında Cezayir Barış ve Uzlaşı Anlaşması’nın mimarı olarak biliniyor. Lamamra’nın göreve gelmesi görünüşe göre bölgesel ve hatta uluslararası bazı hesapların değişmesine yol açtı.

Yoğun temaslar
Cezayir Dışişleri Bakanı Lamamra’nın Mali’deki yoğun temasları, çökmüş durumdaki bu ülkede yaşanan son darbeden bu yana durmadı. Zira Lamamra ülkenin yeni yetkilileri ve Afrika Birliği ile Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri ile sürekli görüşme halinde. Bu görüşmelerde iç siyaset, ekonomik, güvenlik, kalkınma ve aynı şekilde dış politikadaki sorunlar ele alınıyor.
Bakan Lamamra, Mali’deki temaslarını iki unvanla yürütüyor. Birincisi Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un özel temsilcisi. İkincisi ise, Mali krizinde uluslararası arabuluculuğun temsilcisi. Lamamra bu iki unvanından hareketle Malili yetkililerle yaptığı görüşmelerde değindiği konuların başında Cezayir’de 2015’te imzalanan Cezayir Barış ve Uzlaşı Anlaşması ve Fransa başta olmak üzere yabancı askeri varlığı geliyor.

Olağanüstü koşullar
Cezayir diplomasisindeki hareketlilik, Cezayir’e dayatılan olağanüstü koşulların gereği olarak görülüyor. Zira bu olağanüstü koşullar sebebiyle Cezayir ve bölgenin karşı karşıya kaldığı meydan okumaların hacmi giderek artıyor. Bu hareketlilik aynı zamanda etkili bir bölgesel ve uluslararası güç olan Cezayir’in uluslararası arenada diplomasi rolünü etkinleştirmesinin önemine dayanıyor. Nitekim Cezayir, barış yapıcı imajı ve terörle mücadele ile uzlaşı alanındaki tecrübesinden faydalanarak geleneksel diplomasisini yeniden aktifleştirdi.
Cezayir’in Mali ile başlattığı diplomasi trafiğinin, Fransa ile yaşadığı diplomatik krizle eşzamanlı gelmesi dikkati çekti. Zira Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’IN Cezayirlileri kışkırtan açıklaması Fransa ve Cezayir arasında diplomatik krize neden olmuştu. Cezayirliler bu açıklamaya hızlı bir şekilde yanıt vererek Mali’ye doğru harekete geçecek Fransız askeri uçaklarına uçuş yasağı getirdi. Cezayir’in Mali diplomasisi, Mali’nin Rusya ile yakınlaşması sebebiyle Bamako ve Paris arasında gerginliğin hakim olduğu bir süreçte geldi. Mali-Rusya yakınlaşması, Macron’un Mali halkını kızdıran bir açıklama yapmasına sebep oldu. Bunun üzerine Mali Dışişleri Bakanlığı Fransa’nın Bamako Büyükelçisi’ni çağırarak protesto notası verdi. Tüm bu gelişmeler Fransa’nın gizlemeye çalıştığı bir gerçeği ifade ediyor o da Fransa’nın nüfuz bölgelerini kademeli olarak kaybettiği gerçeği.

‘Hegemon gücü başka bir hegemon güçle değiştirme’ tartışması
Kuzey Afrika ülkeleri hakkında çalışmalar yapan araştırmacı Said Hadif, Cezayir diplomasinin yeniden Sahel Bölgesi’ne dönmesiyle ilgili değerlendirmesinde, “Afrika ülkelerinin Fransız sömürgeciliğinden kurtulma yolundaki tartışmaları yeni değil. Aynı zamanda bu tartışmalar büyüklük ve kalite açısında ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor. Ancak genel anlamda bu tartışma ‘otonomi’ arayışı yerine bir hegemonyayı başka bir hegemonya ile değiştirme etrafında dönüyor. Bir devletin, politikalarını ‘otonomi’ üzerine inşa etmesi ile önceki hegemon güçten kurtulmak için başka bir büyük gücün kollarına sarılma arayışında olması arasında fark var. Bu ikincisi maalesef birçok Afrika ülkesinde yaşanıyor. Örneğin Mali Fransa’nın etkisinden kurtulmaya çalışırken Rusya’nın etkisine giriyor. Bu durum Mali’nin kendi işlerini kendi yürütecek güce sahip bir devlet olacağı anlamına gelir mi?” dedi.
Hadif, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
“Cezayir-Mali ilişkilerine gelirsek, iki ülke arasında birden çok bağ bulunuyor. Bunlar arasında en güçlüsü coğrafi bağ. Yani iki ülke arasında uzanan bin 359 kilometrelik sınır. Ancak bu sınır tehlikelerle dolu. Buna ek olarak Mali, birçok krizden mustarip komşulara sahip. Bu da Mali ile Cezayir arasında işbirliği yapılmasını ve koordinasyon kurulmasını gerektiriyor. Fransa, önceki sömürgeleriyle ilişkileri düzeltebilecek yollara zarar verdi. Dolayısıyla Fransa’nın Afrika çevresiyle ilişkileri daha da kötüye gidecek. Büyük güçlerle siyasi, ekonomik ve güvenlik alanlarında etkili yeni ortaklıkların kurulmasıyla gelecek yıllarda bu ilişkinin iyiye doğru gitme ihtimali var” dedi.

Yeni yönelim
Cezayir Dışişleri Bakanı Lamamra, Mali’ye düzenlediği son ziyaretinde, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’u Cezayir-Mali ilişkilerinde gerginliğe sebep olmakla suçladı. Macron’un ‘hafızasının iflas etmesinden’ mustarip olduğunu söyleyen Lamamra, yabancı partnerlerin kendi tarihlerine "sömürgeci nazarla bakmayı bırakması" gerektiğini vurgulayarak bunun öncelikleri olduğunu dile getirdi. Lamamra’nın bu açıklaması, gözlemciler tarafından Fransa-Cezayir hattında yeni bir gerginliğin başlangıcı olarak yorumlandı. Gözlemciler bu açıklamanın ayrıca Cezayir diplomasisindeki yeni yönelimi ifade ettiğini kaydetti.
Fransa’nın Sahel Bölgesi’nde karşılaştığı bazı sorunlarla mücadele etmek için ABD’den yardım ve güvenlik işbirliği talebinde bulunması ve BM’ye çağrı yapması, Cezayir’in bölgede ve uluslararası alanda sahip olduğu diplomatik konuma işaret ediyor.
Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun, büyük bir diplomasi atılımı için Dışişleri Bakanlığı altığında yedi temsilcilik makamı oluşturdu. Tebbun söz konusu temsilcilerden, ülkenin öncelikleri ve çıkarlarını ilgilendiren konularda uluslararası alanda aktif bir diplomasi yürütmelerini istedi.

Büyük gerileme
Siyasal Bilgiler ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Mümin Avir, “Macron’un yönetimindeki Fransa son yıllarda içerde sıkıntılar ve protestolar gibi çeşitli krizlere ve sorunlara tanık oluyor. Macron’un kötü kriz yönetimi Fransa Devleti’ni zayıflattı ve kamuoyunun odağını ülkenin uluslararası alandaki konumu ve ağırlığının büyük oranda gerilemesine çevirdi. Fransa Avrupa Birliği olmadan uluslararası alanda hiçbir şeyi çözemez. Son dönemde çok sayıda askeri sözleşmeyi ABD, Çin ve Rusya’ya kaptırdı. Aynı şekilde Mali ve Cezayir gibi bazı Afrika ülkeleriyle ilişkilerinin kötüye gitmesi sebebiyle Afrika Kıtası’ndaki etkisi geriledi” ifadelerini kullandı.



İsrail'de yükselen sesleri susturmaya çalışan milisler

İsrail parlamentosu Knesset’in Arap üyesi Eymen Udeh, Tel Aviv'de Gazze'deki savaşı protesto eden bir gösteride, Kasım 2023 (AFP)
İsrail parlamentosu Knesset’in Arap üyesi Eymen Udeh, Tel Aviv'de Gazze'deki savaşı protesto eden bir gösteride, Kasım 2023 (AFP)
TT

İsrail'de yükselen sesleri susturmaya çalışan milisler

İsrail parlamentosu Knesset’in Arap üyesi Eymen Udeh, Tel Aviv'de Gazze'deki savaşı protesto eden bir gösteride, Kasım 2023 (AFP)
İsrail parlamentosu Knesset’in Arap üyesi Eymen Udeh, Tel Aviv'de Gazze'deki savaşı protesto eden bir gösteride, Kasım 2023 (AFP)

Arap siyasi liderlere, muhalefetteki Yahudi siyasi aktivistlere ve eleştirilerde bulunan gazetecilere yönelik devam eden saldırıların ardından, milislerin İsrail’de muhalefeti susturmak için aktif ve ısrarlı bir şekilde çalıştığı, bu aktivistlerin hayatları için gerçek bir tehdit oluşturduğu ve birçoğunu sıkı güvenlik önlemleri altında yaşamaya zorladığı ortaya çıktı.

Bu milis gücü, İsrail parlamentosu Knesset'in Arap üyelerine karşı harekete geçti ve son iki hafta içinde Arap Değişim Hareketi Ortak Listesi Başkanı Milletvekili Eymen Udeh’e kanlı bir saldırı düzenlemeye çalıştı.

Milisler, Udeh’in Pardes Hanna-Karkur beldesinde solcu siyasi aktivistlerle katıldığı bir toplantıya ve Nes Tziona şehrinde düzenlenen başka bir toplantıya saldırdı, arabasının camlarını kırdı ve ona taş attı. Polisin her iki olayda da kendisine saldırı düzenleneceğini bildiği ve bunu kendisine bildirerek toplantılara katılmaması konusunda uyardığı ortaya çıktı. Ancak Udeh, “Faşist teröristlere boyun eğmeyeceğiz. Hiçbir koşulda halkla toplantılarımızı iptal etmeyeceğiz ve onların amacının Yahudilerle Araplar arasında herhangi bir toplantının yapılmasını engellemek olduğunu biliyoruz” diyerek toplantılara katılmaktan geri durmadı.

g
Knesset'in Arap üyesi Eymen Udeh, 9 Mayıs'ta Kudüs'te düzenlenen Halk Barışı Zirvesi etkinliğinde konuşma yaparken (AFP)

Udeh ile aynı bloktan bir başka milletvekili olan Ofer Cassif de Kudüs'te bazı polis memurlarının katılımıyla benzer bir saldırıya maruz kaldı.

Ultra-Ortodoks Yahudileri temsil eden Şas Partisi’nden iki Yahudi milletvekili de saldırıya uğradı ve bunun sonucunda yaralandı. Saldırı, dindar gençleri askerlik hizmetinden kısmen muaf tutacak bir yasa konusunda hükümetle müzakere etmeyi kabul ettikleri için onlardan intikam almak isteyen ultra-Ortodoks Yahudi unsurlar tarafından gerçekleştirildi.

Güvenlik önlemleri artırıldı

Eleştirilerini dile getiren gazetecilerden Guy Belz, Dana Weiss, Yonit Levi ve Rina Matsliah'a yönelik ölüm tehditleri nedeniyle bu gazetecilerin çevresinde ve çalıştıkları Kanal 12 televizyonu stüdyolarının kapılarında sıkı güvenlik önlemleri alındı.

Gazeteci Belz’in Hayfa'da vereceği konferans iptal edildi. Her cumartesi hükümetin politikalarını protesto etmek için düzenlenen protesto gösterilerinin organizatörlerinden biri olan üniversite öğretim üyesi Shikma Bressler’in Tivon'da vereceği konferans da iptal edildi.

Temiz Yönetim Derneği, bu olayları hükümetin ve bakanlarının, politikalarını reddeden ve kararlarını ve uygulamalarını eleştiren herkese karşı yürüttüğü kampanyanın doğal bir sonucu olarak değerlendirdi.

srt
İsrail işgali altındaki Batı Şeria'nın el-Halil şehrinde oyuncak silah taşıyan İsrailli bir çocuk, Mart 2024 (AFP)

Adalah Hukuk Merkezi ise İsrail kolluk kuvvetlerine, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında açıkça terör eylemi niteliğinde olan bu şiddet olaylarına ilişkin kapsamlı ve etkili bir soruşturma başlatılması çağrısında bulundu. Merkez, saldırganların ve kışkırtıcıların kimliklerini ortaya çıkardığını iddia ettiği düzinelerce video ve tanık ifadesini polise sundu.

Paris'teki Sosyal Bilimler İleri Araştırmalar Okulu'nda araştırma direktörü olan Fransız-İsrailli sosyolog Eva Illouz, yaşananların İsrail'de Yahudi faşizminin muazzam bir büyüme gösterdiğinin işareti olduğunu söyledi ve bu faşistlerin Başbakan Binyamin Netanyahu, partisi ve müttefiklerinin ‘doğal ortakları’ olduğunu vurguladı.

Illouz, Haaretz gazetesine verdiği röportajda şunları söyledi:

“Netanyahu, yirmi yıldır Yahudiler ve Araplar arasında nefret tohumları ekmeye ve yargının meşruiyetini sorgulamaya devam ediyor ve milli kimliği dine dayandırıyor.”

Illouz, 1980'den önce Yahudi terörizminin İsrail'de marjinal bir fenomen olduğunu, ancak o yıldan itibaren HaMakhteret HaYehudit, Kah, Teror Negid Teror, Bet Ayin ve LeHava gibi Yahudi grupların terörist saldırılar düzenlediğini ve bunların çoğunun polis tarafından engellendiğini belirtti. Bu grupların bazıları aşırı milliyetçiydi. Diğerleri ise Siyonizme karşı olduklarını ilan ettiler ve İsrail Devleti'ni yıkıp yerine Yahuda Krallığı'nı kurmak istediler.


Filistin Devlet Başkanlığı, Ben-Gvir'in Abbas'a yönelik açıklamalarını cinayete tahrik olarak değerlendirerek kınadı

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (DPA)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (DPA)
TT

Filistin Devlet Başkanlığı, Ben-Gvir'in Abbas'a yönelik açıklamalarını cinayete tahrik olarak değerlendirerek kınadı

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (DPA)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (DPA)

Filistin Devlet Başkanlığı, İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a yönelik açıklamalarını kınayarak, bunların kendisine ve diğer liderlere zarar verme yönünde açık bir çağrı olduğunu belirtti.

Filistin Haber Ajansı (WAFA) tarafından dün yayınlanan açıklamada, Filistin Devlet Başkanlığı, Ben-Gvir'in sözlerinin, yerleşimcileri Filistin halkına, topraklarına ve kutsal mekanlarına karşı daha fazla terör eylemi gerçekleştirmeye teşvik ettiğini belirtti.

zdft
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Cumhurbaşkanlığı açıklamasında, "ABD yönetimini ve uluslararası toplumu, İsrail hükümetine baskı yaparak Filistin halkına ve liderlerine karşı kışkırtma kampanyasını durdurmaya çağırıyoruz" denildi. Açıklamada, bu kampanyanın "sadece daha fazla şiddete ve gerginliğe yol açacağı ve mevcut barış sürecinin başarı şansını baltalayacağı" kaydedildi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı dün, Netanyahu'dan Filistin Devlet Başkanı'nın dokunulmazlığını dikkate almayarak onu tutuklamasını ve Filistin Yönetimi'nin üst düzey yöneticilerine suikast düzenlemesini talep etti.


İsrail, Batı Şeria'daki şiddet olayları nedeniyle yerleşim birimini boşalttı

Amerikalı ve İsrailli askerler dün, İsrail'in güneyinde ABD öncülüğündeki sivil-askeri koordinasyon merkezinde bir araya geldi (Reuters)
Amerikalı ve İsrailli askerler dün, İsrail'in güneyinde ABD öncülüğündeki sivil-askeri koordinasyon merkezinde bir araya geldi (Reuters)
TT

İsrail, Batı Şeria'daki şiddet olayları nedeniyle yerleşim birimini boşalttı

Amerikalı ve İsrailli askerler dün, İsrail'in güneyinde ABD öncülüğündeki sivil-askeri koordinasyon merkezinde bir araya geldi (Reuters)
Amerikalı ve İsrailli askerler dün, İsrail'in güneyinde ABD öncülüğündeki sivil-askeri koordinasyon merkezinde bir araya geldi (Reuters)

İsrail güvenlik güçleri dün, Batı Şeria'nın güneyindeki Beytüllahim ve el Halil arasında bulunan devasa Guşh Etzion yerleşim bloğu içindeki yasadışı bir yerleşim birimini, yerleşimciler ile güvenlik güçleri arasında yaşanan şiddet ve çatışmalar nedeniyle boşalttı.

İsrail güvenlik güçleri, ordunun emri üzerine, yaklaşık 25 Yahudi ailenin bir yıldan uzun süredir yaşadığı izinsiz Givat Tzur Misgavi karakolunu boşalttı. Bu durum, yerleşimciler ve güvenlik güçleri arasında şiddetli çatışmalara yol açtı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth’tan aktardığına göre çatışmalar sırasında iki sınır polisi yaralandı, birinin gözüne taş isabet ettiği, diğerinin ise dişlerinde kırıklar oluştuğu bildirildi. Tahliye sırasında dört kişi gözaltına alındı.

"Tepe Gençliği" grubundan onlarca aşırılıkçı yerleşimci, sağcı aktivistlerin ve önde gelen şahsiyetlerin karakolun sökülmesini engelleme çağrıları üzerine bölgeye geldi. Tahliyenin ardından, güney el Halil Tepeleri'nde ve el Halil'in kuzeyindeki Vadi Sa'ir bölgesinde yerleşimciler tarafından kundaklama ve isyan gibi saldırılar bildirildi.

Son haftalarda İsrailli yerleşimcilerin Filistinlileri, İsrailli ve yabancı aktivistleri ve bazen de İsrail askerlerini hedef alan saldırılarında artış görüldü ve bu durum yerelde ve Amerikalıların eleştirilerine yol açtı.