Cezayir’de uzaktan yargılanmanın kaldırılması talep ediliyor

Emekli bir üniversite profesörünün hapsedilmesi, halk hareketi aktivistlerini öfkelendirdi.

Koronavirüs pandemisi, Cezayir’de dijital yollarla, uzaktan yargılanmayı zorunlu kıldı. (AP)
Koronavirüs pandemisi, Cezayir’de dijital yollarla, uzaktan yargılanmayı zorunlu kıldı. (AP)
TT

Cezayir’de uzaktan yargılanmanın kaldırılması talep ediliyor

Koronavirüs pandemisi, Cezayir’de dijital yollarla, uzaktan yargılanmayı zorunlu kıldı. (AP)
Koronavirüs pandemisi, Cezayir’de dijital yollarla, uzaktan yargılanmayı zorunlu kıldı. (AP)

Cezayir Barosu, sanıklar için ‘adil yargılanma sağlanmadığını’ öne sürerek Adalet Bakanlığı’na sağlık krizi nedeniyle bir buçuk yıl önce kabul edilen dijital yollarla uzaktan dava sisteminin kaldırılması çağrısı yaptı.
26 binden fazla ‘siyah cübbelinin’ bağlı olduğu Ulusal Avukat Örgütleri Birliği Başkanı İbrahim Tairi açıklamasında şu ifadleri kullandı:
“Görüntülü yargılamalar, tutuklu haklarını ve insan haklarını etkiler ve tutukluların haklarına büyük bir zarar verir. Uzaktan yargılama, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda öngörüldüğü şekilde tutuklunun hakim karşısına çıkmasını ve onunla etkileşimde bulunmasını engellemektedir. Görüntülü yargılama tekniğiyle çalışmak, genellikle düşük görüntü kalitesi ve yayının sürekli kesintiye uğramasıyla kesiliyor. Öyle ki bu yargılamalarda, sanığın bir kelimesi duyuluyor, ifadesinin geri kalanı duyulamıyor.”
Avukatlar Sendikası ise bu anormal durumun devam etmesini isteyenlerin öne sürdüğü gerekçelerin, koronavirüs pandemisi olduğunu vurguladı. Sendikaya göre tutuklunun, adliyeye götürülmek üzere cezaevinden çıkarıldığında, yargılamadan sonra korona salgınını ceza infaz kurumuna taşıyabilmesi mümkün. Sendikaya göre görüntülü yargılanma, yalnızca hafif suçlar maddesi çerçevesinde geçerli. Bu nedenle Tairi, ‘çifte standarda karşı çıkarak “Bu hallerde korona yok mu?” diye sordu.
İbrahim Tairi, ülkenin en ünlü mahkemesi olan, başkentteki Sidi Muhammed Mahkemesi’nde sanıkların hafif suçlar maddesi altında yargılandığını belirtti. Adli kaynaklara göre yargılananların çoğunluğu halk hareketi aktivistlerinden oluşuyor. Yetkililer, söz konusu sanıkları ‘kamu düzenine zarar vermek’, ‘ulusal birliğe zarar vermek’ ve ‘ulusal çıkarları tehdit etmek’ ile suçluyor. Avukatlar bu suçlamaları ‘eylemcilerin rejime yönelik tutumlarıyla ilgili olduğu için’ siyasi olarak nitelendiriyor.
Baro Başkanı ‘soruşturma hakimine’ ve sanığı mahkemeye çıkaran ve onu doğrudan ihtiyati hapis cezasına çarptıran ‘derhal yargılama hakimine’ dikkat çekerken, oturumların ‘aşırı kalabalık’ olduğunu vurguladı. Tairi açıklamasını alaycı bir tonla, şöyle sürdürdü:
“Bu durumda koronavirüs pandemisi yok! Gözaltına alınanlar, sağlık protokolüne uygun şekilde, maske takmaya zorlanarak adil yargılanma için dışarı çıkarılabiliyor.”
Avukatlar Sendikası ise bu anormal ve istisnai durumun sona ermesi gerektiğini belirttiği açıklamasında “Çünkü tutuklular için adil yargılanma kurallarını büyük ölçüde etkiledi ve elbette kararların kalitesine de yansıdı” değerlendirmesinde bulundu. Cezaevlerinden gerçekleşen ‘uzaktan yargılama’, halk hareketi aktivistleri, insan hakları savunucuları ve bazı gazetecilerle sınırlı değil. Aksine eski Cumhurbaşkanı Abdelaziz Buteflika döneminde ülkeyi yöneten dönemle ilgili yolsuzluk davalarında suçlanmış üst düzey yetkililer de bu kapsamda yer alıyor. Bunların başında da ‘eski başbakanlar Ahmed Uyahya, Abdulmalik Sellal ve eski polis şefi Tümgeneral Abdülgani Hamel’ geliyor.
Diğer yandan halk hareketi aktivistleri de emekli bir üniversite profesörünün Facebook hesabındaki paylaşımları nedeniyle hapsedilmesine tepki gösterdi. Aktivistler, ünlü yazar ve tercüman Mesud Cannah’ın geçen perşembe günü ülkenin doğusundaki bir mahkeme tarafından ‘yanlış haber yayma’ suçlamasıyla tutuklandığını bildirdi. Suçlamanın aslında neye dayandırıldığı ise bilinmiyor. Ancak yetmişli yaşlarındaki emekli üniversite profesörü, sosyal medya platformlarında otoriteye yönelik sert eleştirileriyle tanınıyordu. Roman yazarı ve gazeteci Abdulaziz Garmul, “Profesör Mesud’un her ne sebeple olursa olsun hapsedilmesini kesinlikle kınıyorum. Serbest bırakın ve onun bilgi ve ilminden yararlanmaya çalışın!” açıklamasında bulundu.
Hareket Tutuklularını Savunma Ulusal Komitesi’ne göre cezaevinde 228 siyasi aktivist bulunuyor.



Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
TT

Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)

Güney Lübnan'ın cephe hattındaki köylerinde düzenlenen protesto ve gösteriler, etkilenenlere tazminat ödenmesindeki gecikme nedeniyle devlete ve Hizbullah'a karşı halkın duyduğu öfkeyi yansıtıyor. Bu durum, birçok kişinin köylerini terk ederek köylerinin dışında yeni bir hayat kurmasına neden oldu.

Bu hamleler, evlerini ve mülklerini kaybettikten sonra hala yerinden edilme deneyimini yaşayan ve İsrail'in neredeyse her gün oraları hedef aldığını ve zamanla hasarın daha da artacağını bilerek henüz yeniden inşa tazminatı alamayan sınır kasabalarındaki sakinlerin trajik yaşamının başlamasından iki yıldan fazla bir süre sonra geliyor.

Bu bağlamda siyasi analist Ali el-Emin, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, bu tür hareketlerin ortaya çıkmasının "normal olduğunu, çünkü köylerin neredeyse terk edildiğini" söylüyor. Emin, "Bu protestoların, halka sırt çevirenlere karşı yapıldığını ve protestocuların, onun (Hizbullah'ın) tutumlarının, meselenin ele alınmasına yönelik her türlü olasılığın ufkunu kapatmaya katkıda bulunduğuna inandıklarını" vurguluyor.


Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz
TT

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, dün İsrail'in güney Suriye'de silahsızlandırılmış bölge kurulması talebini, ülkesini "tehlikeli bir duruma" sokacağı gerekçesiyle reddetti ve "(Biz) İsrail de dahil olmak üzere şiddet ihraç eden bir ülke olmakla ilgilenmiyoruz" dedi.

Eş-Şara, Doha Forumu'na katılımı sırasında verdiği röportajda, bu yılın başlarında Dürzi ve Alevilerin yaşadığı bölgelerde yaşanan kanlı çatışmalara atıfta bulunarak, "Sahilde ve Süveyda'da işlenen suçların faillerini yargılayacağız" sözü verdi.

Eski Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilme yıldönümü arifesinde, El-Arabiya/El-Hadath kanalı, devrik cumhurbaşkanını, 2024 yılında gizemli bir şekilde öldürülen danışmanı Luna eş-Şibl ile bir arada olduğu video kayıtları yayınladı. Danışmanıyla birlikte yapılan "Esed kayıtları", güçlerinde savaşan Suriye askerleriyle alay etme, devrik cumhurbaşkanının Şam Guta'sına yönelttiği hakaretler (Guta'ya lanetler yağdırma) ve "Kaplan" lakaplı askeri komutan Süheyl el-Hasan ile Lübnan "Hizbullahı"nı eleştirme gibi ifadeler içeriyor.

Suriyeliler, sızdırılan ses kayıtlarının Esed'in, bir yıl önce muhalif grupların Şam'a girmesi ve rejiminin devrilmesiyle askeri olarak ilk kez düşüş yaşamasının ardından, destekçileri ve Suriye'de ve komşu ülkelerde onunla birlikte savaşanların gözünde ikinci kez düşüş yaşadığına işaret ettiğini düşünüyor.


Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
TT

Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)

İsrail, ateşkes anlaşmasının ikinci aşaması beklentisiyle ve belirsiz bir durum ortasında, Gazze Şeridi'nde kontrolü altındaki bölgelerin geri kalanını tahrip etmeye devam ederken, Arap ve İslam ülkeleri Gazzelilerin Refah üzerinden yerinden edilme tehlikesine karşı önleyici tedbirler almakla meşgul.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, dün Doha Forumu'nda yaptığı açıklamada, "Refah Sınır Kapısı, Filistinlilerin yerinden edilmesi için bir geçit olmayacak, sadece Gazze'ye insani ve tıbbi yardım ulaştırmak için kullanılacak" ifadelerini kullandı.

Filistin Toprakları Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü Ofisi, çarşamba günü yaptığı açıklamada, Refah sınır kapısının "önümüzdeki günlerde Kahire ile koordinasyon halinde yalnızca Gazze Şeridi sakinlerinin Mısır'a çıkışı için açılacağını" duyurdu.

Ayrıca Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, BAE, Endonezya, Pakistan, Türkiye ve Katar dışişleri bakanları cuma akşamı yaptıkları açıklamada, "Filistin halkını topraklarından çıkarmaya yönelik her türlü girişimi tamamen reddettiklerini" vurguladılar.