Cezayir, Kerkerat'tan çekilmeye çağırarak Fas’ın nabzını mı yokladı?

Yetkililer, adımın, BM’nin yeni bir temsilci atamasının ardından anlaşmazlığa çözüm bulma arayışının kolaylaştırılmasıyla ilişkilendirdiler

Kerkerat Sınır Kapısı, Cezayir ile Fas arasındaki gerginliğin ana nedenlerinden biri haline geldi (Sosyal medya siteleri)
Kerkerat Sınır Kapısı, Cezayir ile Fas arasındaki gerginliğin ana nedenlerinden biri haline geldi (Sosyal medya siteleri)
TT

Cezayir, Kerkerat'tan çekilmeye çağırarak Fas’ın nabzını mı yokladı?

Kerkerat Sınır Kapısı, Cezayir ile Fas arasındaki gerginliğin ana nedenlerinden biri haline geldi (Sosyal medya siteleri)
Kerkerat Sınır Kapısı, Cezayir ile Fas arasındaki gerginliğin ana nedenlerinden biri haline geldi (Sosyal medya siteleri)

Ali Yahi
Cezayir'in Batı Sahra'daki Kerkerat tampon bölgesinden Fas güçlerinin geri çekilmesi çağrısı, bu adımın arkasında ne olduğuna dair soru işaretlerinin belirmesine neden oldu. Yetkililer, adımı Birleşmiş Milletler’in (BM) yeni bir temsilci atanmasından sonra iki ülke arasındaki anlaşmazlığa çözüm arayışını kolaylaştırmakla ilişkilendirirken, bazı çevreler bu adımı, Cezayir'in ilişkilerin kesilmesi ve ardından alınan çeşitli önlemler sonrasında Rabat'ın nabzını yoklamayı amaçladığını düşünüyorlar.

Cezayir’in çağrısına yanıt bekleniyor
Cezayir, Kerketa tampon bölgesinin askerden arındırılmasının, anlaşmazlığa barışçıl bir çözüm bulmaya dair ikna edici herhangi bir siyasi sürecin temelini oluşturacağını vurguladı. Cezayir, BM’nin yeni temsilci atanmasının, Batı Sahra halkının devredilemez hakları olan kendi kaderini tayin hakkını özgür ve etkin bir şekilde kullanmalarını garanti eden bir çözüme ulaşmak amacıyla, anlaşmazlığın tarafları Fas Krallığı ve Polisario Cephesi arasındaki doğrudan müzakerelerin fiili ve ciddi bir şekilde yeniden başlamasına yol açacağına işaret etti. Cezayir ayrıca, BM’nin bu konudaki çabalarını desteklediğini de kaydetti.
Cezayir’in çağrısına, deneyimli diplomat Staffan de Mistura'nın BM'nin Batı Sahra Özel Temsilciliğine Fas ile Polisario Cephesi arasındaki anlaşmazlığın çözümüne yönelik çabalar çerçevesinde atanmasından iki gün sonra yapılmasına rağmen, ne BM ne Fas ne de Polisario Cephesi’nden henüz herhangi bir yanıt gelmedi. Ancak Cezayir’in çağrısının arkasındaki asıl amaçla ilgili bir takım soru işaretleri belirdi.

Boşluğa bağırmak
Mağrip bölgesindeki meselelerde uzman olan Faslı araştırmacı Yahya bin Tahir, Cezayir Dışişleri Bakanlığı'nın davetinin, ‘boşluğa bağırmak’ gibi olduğunu söyledi. Çünkü Cezayir’in, Fas ile arasındaki Kerkerat Sınır Kapısı’nın tamamen Fas’ın kontrolü altında olduğunu ve Kerkerat’ı hayati öneme sahip bir bölge olarak gördüğünü belirtti. Sınır kapısının çatışma oyununu kısalttığına işaret eden Bin Tahir, buradan Cezayir'in çağrısının Fas ile olan bölgesel çatışması bağlamında değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Buna karşın Cezayirli diplomat Muhammed Huzeyr, konuya ilişkin değerlendirmesinde, Fas’ın Kerkerat’tan çekilmesi çağrısının, Kerkerat’ın 1991 yılında BM’nin himayesinde yapılan anlaşma uyarınca bir tampon bölge haline gelmesinden ötürü son derece normal olduğunu belirtti. BM tarafından Batı Sahra Özel Temsilciliğine yeni atanan Staffan de Mistura'nın, başta Batı Sahra halkının kendi kaderini tayin hakkı olmak üzere BM tarafından alınan kararların uygulanmasının önündeki bir takım zorluklarla karşı karşıya olduğunu kaydeden Huzeyr, Cezayir'in Fas ile olan ilişkilerinde eskiden dostluk, esneklik ve hoşgörü olduğunu, ancak şimdi yaşanan gerginlikten sonra bir tür diplomatik barbarlıkla uğraştığını vurguladı.

BM’nin uyarıları
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, Batı Sahra bölgesi, çözüme yönelik tüm girişimlerin başarısız olduğu bir krizle karşı karşıya. Rabat, Batı Sahra’ya kendi egemenliği altında özerklik verilmesi önerisinde bulunurken Polisario Cephesi, 1991'de çatışan taraflar arasında imzalanan ateşkes anlaşması çerçevesinde BM’nin gözetiminde kendi kaderini tayin için bir referandum düzenlenmesini talep ediyor.
Fransız Haber Ajansı (AFP) 2 Ekim’de yayınladığı bir habere göre, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) Batı Sahra'daki durumun bir yıl önce ‘net bir şekilde’ kötüleştiğini bildirdi ve bir yıl önce Batı Sahra'da meydana gelen olaylarla ilgili ‘son derece endişeli olduğunu’ dile getirdi. Guterres, Fas ile Polisario Cephesi arasındaki düşmanlıkların yeniden başlamasının, bu eski çatışmanın siyasi bir çözüme ulaştırılmasında büyük bir gerileme olmasından kaynaklandığını vurguladı. Düşmanlıklar devam ettiği sürece gerilimin artması riskinin de olduğunun altını çizen Guterres, siyasi sürecin yeniden başlamasının artık daha da acil hale geldiği ve tarafların Batı Sahra'daki siyasi diyalogu yeniden başlatmak için BM’nin yeni bir temsilci atamasını kabul etmeleri gerektiğin de altını çizdi.

Nabız yoklama
Modern ve çağdaş tarih profesörü Rabeh Lounisi, Kerkerat bölgesinin ilişkilerin bozulmasının nedenlerinden biri olduğunu, çünkü Batı Sahra'nın Kurtuluşu İçin Halk Cephesi’nin kuşatmayı kırmak için Fas güçlerine karşı saldırılar başlatmasına neden olan Batı Sahralıların hareketlerini bastırdığı değerlendirmesinde bulundu. Lounisi, Polisario Cephesi’nin daha önce imzalanan ateşkesi ihlal etmesinin bir nedeni olduğunu da sözlerine ekledi. Cezayir'in çağrısının amacının bir yandan Batı Sahra halkına uygulanan kuşatmayı sona erdirmek, diğer yandan Fas'ın BM’nin yeni temsilcisine dair nabzını yoklama ve tutumunun ne olacağını anlamaya çalışma olduğunu kaydetti. Lounisi, bu durumun, Fas'ın Cezayir’in son aldığı diplomatik önlemlerden etkilendiği anlamına geldiği ve bunun da yeni BM Özel Temsilcisinin görevini yerine getirmede başarılı olma ihtimalinin yüksek olduğuna işaret ettiğini vurguladı.
Cezayir’in hava sahasını Fas’ın sivil ve askeri uçaklarına kapatmasının ardından iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kopma noktasına geldiği bir gerilim yaşanıyor. Cezayir, Fas kimliği taşıyanları ‘Fas’ın düşmanlıkları’ nedeniyle ülkeye girişlerini engelledi.



Suriye'nin güneyindeki Dera kırsalında meydana gelen patlamada 33 kişi yaralandı

Dera ve Süveyda arasındaki otoyolda gıda malzemeleri yüklü kamyonlardan oluşan bir konvoy (AP)
Dera ve Süveyda arasındaki otoyolda gıda malzemeleri yüklü kamyonlardan oluşan bir konvoy (AP)
TT

Suriye'nin güneyindeki Dera kırsalında meydana gelen patlamada 33 kişi yaralandı

Dera ve Süveyda arasındaki otoyolda gıda malzemeleri yüklü kamyonlardan oluşan bir konvoy (AP)
Dera ve Süveyda arasındaki otoyolda gıda malzemeleri yüklü kamyonlardan oluşan bir konvoy (AP)

Güney Suriye'deki Dera vilayetinin sağlık müdürlüğü dün yaptığı açıklamada, Dera kırsalının batısındaki Abidin kasabasında bir düğün merasimi sırasında meydana gelen ve kaynağı bilinmeyen patlamada 33 kişinin yaralandığını duyurdu.

Dera Sağlık Müdürü Ziyad el-Mehamid, yaralılar arasında çocukların da bulunduğunu söyledi.

Dera Ulusal Hastanesi 19, Tafas Ulusal Hastanesi 6 ve el-Şecere kasabasındaki sağlık merkezi 8 yaralıyı tedavi altına aldı.

Abidin kasabası sakinleri Alman Basın Ajansı'na (DPA) şunları söyledi: “Ne olduğunu bilmiyoruz. Patlayıcı bir cihaz mıydı yoksa bir top mermisi miydi? Bazıları düğün kutlaması sırasında patlayan bir el bombası olduğunu söyledi ve çoğunluğu çocuk olmak üzere yüzlerce insan toplanmıştı.”

Suriye medyası, İsrail ordusuna ait bir devriyenin batı Dera kırsalındaki patlama bölgesine doğru ilerlediğini bildirdi, ancak daha fazla ayrıntı vermedi.

Bu arada, Suriye devlet televizyonu, güneydeki Süveyda vilayetinde silahlı grupların el-Mezra kasabasında İç Güvenlik Güçlerine ait bir aracı silahlı insansız hava aracıyla (SİHA) hedef aldığını bildirdi.

Bir güvenlik kaynağı televizyon kanalına, "isyancı grupların bombardımanı ateşkes anlaşmasının ihlali anlamına geliyor ve güvenlik güçleri bu ihlallere kararlı bir şekilde karşılık verecektir" ifadelerini kullandı.


İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
TT

İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)

Lübnan’ın resmî haber ajansı Ulusal Haber Ajansı (NNA), bugün (Cuma) Güney Lübnan’daki Vezzani ve Mecidiye çevresinin İsrail topçuları tarafından hedef alındığını bildirdi.

Ajansa göre, İsrail’e ait bir insansız hava aracı Ras el-Nakura bölgesinde bir balıkçı teknesinin yakınına ses bombası bıraktı; olayda yaralanan olmadı. Aynı bölgede İsrail’e ait bir savaş botu da ülkenin kara sularına doğru makineli tüfekle ateş açtı.


İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.