Biden'ın karşı karşıya olduğu zorluklar giderek artıyor: Peki bunları aşabilecek mi?

Sosyal yardım paketi, ABD Başkanının çöken popülaritesini kurtarmak için tek can simidi.

Biden’in şu anki en büyük zorluğu, tarihi bir harcama paketini yürürlüğe geçirmek için Demokratları Kongre’de nasıl birleştireceği (AFP)
Biden’in şu anki en büyük zorluğu, tarihi bir harcama paketini yürürlüğe geçirmek için Demokratları Kongre’de nasıl birleştireceği (AFP)
TT

Biden'ın karşı karşıya olduğu zorluklar giderek artıyor: Peki bunları aşabilecek mi?

Biden’in şu anki en büyük zorluğu, tarihi bir harcama paketini yürürlüğe geçirmek için Demokratları Kongre’de nasıl birleştireceği (AFP)
Biden’in şu anki en büyük zorluğu, tarihi bir harcama paketini yürürlüğe geçirmek için Demokratları Kongre’de nasıl birleştireceği (AFP)

Tarık Al Sami
İnsanlar, olaylar tarafından kontrol edildiğini hissettiklerinde ABD başkanlarının başı belaya girer. Joe Biden’ın şu anki durumu da bu. Yaklaşık 9 aylık başkanlığının ardından ABD Başkanı, hızlı bir şekilde çözme yeteneğine sahip olmadığı çok sayıda zorlu yerel ve küresel krizle karşı karşıya. Bu yüzden popülaritesi Beyaz Saray’a girdiğinden beri en düşük noktasına ulaştı.
Ancak şu anki en büyük zorluğu, altyapıyı iyileştirmek için ayrı bir yasaya paralel olarak, bir dizi sosyal fayda içeren tarihi bir harcama paketini onaylamak için Demokratları Kongre’de nasıl birleştireceğidir. Ekonomi düzeyini ve ardından ABD’lilerin yaşamlarını yükseltmek için bahse girdiği şey, çöken popülaritesini kurtarmaya yardımcı olacak. Peki Demokrat Parti’deki ilericiler ve ılımlılar arasındaki uçurumu kapatabilecek mi? Mevcut durum Demokratların gelecek yıl yapılacak ara seçimlerdeki şanslarını nasıl etkileyecek?

Zor günler
Başkan Biden, Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi ve Senato Çoğunluk Lideri Chuck Schumer, Ekim ayı sonlanmadan önce zor günlerle karşı karşıya. Öyle ki ayrı bir altyapı yasa taslağının onaylanmasına paralel olarak, Biden’ın gündeminin merkezinde yer alan devasa bir sosyal yardım paketini yürürlüğe koymak için çalkantılı toplantılarında kan davalı grupları bir araya getirmek üzere mücadele etmeleri gerekiyor. Her ikisi de Başkanın ‘Afroamerikalılar da dahil olmak üzere’ Demokrat seçmenler arasında bile çöken popülaritesini kurtarmak için kalan tek can simidini temsil ediyor.
Potansiyel olarak feci sonuçları olan bu ağır yük, birikmiş zorlukları azaltmak için büyük bir yasama zaferine şiddetle ihtiyaç duyuyor. Bu zorlukların başında, ‘yüksek yakıt fiyatları, artan enflasyon, devam eden işsizlik, küresel tedarik zincirlerinde aksama, ABD kuvvetlerinin Afganistan’dan aşağılayıcı şekilde çıkışı, çok sayıda Cumhuriyetçi aşılama politikasını reddederken devam eden koronavirüs salgını tehdidi, Pekin’in Tayvan üzerindeki devam eden baskısının ABD ile Çin arasındaki zaten gergin olan çok cepheli çatışmayı şiddetlendirmesi’ geliyor.

Zor zaman
Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, 40 yılı aşkın bir süredir Washington siyasetinin içinde yer alan Biden, ekonomik patlama ve çöküş döngüsüne bağlı olarak karşılaştığı sorunların üstesinden gelinebileceği konusunda iyimser. Ancak buna rağmen birçok şeyin yanlış gittiğine dair rahatsız edici bir ulusal duygunun ortasında otoritesini dayatmasını gerektiren bir siyasi görevi var. Bu durum, Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki tarafından da dile getirildi. Psaki, gerçekten zor bir zaman olduğunu belirtti. Demokratlar, şimdiden gelecek yıl yapılacak ara seçimlerin, Meclis ve muhtemelen Senato’nun kontrolünün ellerinden gideceği konusunda endişeli. Öte yandan eski Başkan Donald Trump, gündemini destekleyen adayları desteklemek için bir dizi eyalete ziyarette bulunurken, 2024’te olası bir başkanlık kampanyası öncesinde bir kaos duygusu oluşturmaya çalışıyor.
Ayrıca Senato’daki Cumhuriyetçilerin engellenmesi, polis reformunu denemek, göçmenlik yasasını değiştirmek ve kapsamlı oy hakları yasası da dahil olmak üzere Demokratların diğer yasama öncelikleri arasında. Demokratların, 2 Kasım’da yapılması planlanan Virginia eyaleti koltuğunu kaybetmesi olası. Birçoğu, bunun partide paniğe neden olacağına inanıyor. Çünkü bu, Biden’ın Beyaz Saray hayalini gerçekleştirmesine yardımcı olan banliyölerdeki ılımlılar ve bağımsızlarla iletişim kurmakta sorun yaşadığı anlamına gelecek.

Yakın tehlikeler
Biden ayrıca, Aralık ayının sonuna kadar başka bir sorunla karşı karşıya kalacak. Öyle ki Cumhuriyetçiler, ABD borç tavanının yükseltilmesine itiraz ediyor. Senato Azınlık Lideri Mitch McConnell, onayın, engelleme mekanizması kuralları uyarınca Senato'daki en az 10 Cumhuriyetçinin desteğini gerektireceğini belirtti. Bu durum, ABD hükümetinin borç faizi ve federal tahviller de dahil olmak üzere borçlu olduğu paranın çoğunu temerrüde düşürdüğü anlamına geliyor. Bu, doları rekor seviyelere indirecek ve ABD’lilerin yaşam standardını düşürecek bir ekonomik felakete işaret ediyor.
Aynı şekilde Senato’da 1,2 trilyon dolar değerinde onaylanan altyapı planının yanı sıra, Biden’ın ‘sağlık, eğitim ve iklim değişikliğine yönelik’ tarihi 3,5 trilyon dolarlık harcama paketi de dahil olmak üzere devasa siyasi gündemi duraksadı. Şaşırtıcı bir şekilde bu devasa harcama paketini engelleyen Cumhuriyetçiler değil, karşıt Demokratlar. Yani Demokratlar, bu noktada çözüm değil sorun haline gelmiş durumda.

Tehlikenin eşiğinde
Demokratlar arasındaki bölünme sorunu, 1,9 trilyon dolarlık koronavirüs yardım yasasının yürürlükten geçmesinden sonra Temsilciler Meclisi’ndeki ilericilerin tavırlarına ve gündemlerine bağlı kalarak bir güç gösterisi oynamalarıydı. Kendileri, yönetimin uzlaşmaya varmakla ilgilendiğinin farkında değillerdi. Bu, Senatör Joe Manchin ve Senatör Kyrsten Sinema gibi Senato’daki bazı ılımlı Demokratı, önerilen 3,5 trilyon dolarlık devasa harcamayı reddederek mücadele yoluna soktu. Bu da Biden’ın gündemini tehlikenin eşiğine getirdi. Çünkü bütçe değişikliği çerçevesinde 1970’lerde onaylanan uzlaşı mekanizması bağlamında yasaların geçmesi, tüm Cumhuriyetçilerin bu planı reddettiği göz önüne alındığında Senato’nun 50 Demokrat üyesinin tamamının onayını gerektiriyor.
Bu yüzden Başkan Biden’ın çok daha proaktif olması gerekebilir. Çünkü Biden’ın gevşemesi, bazılarının 2020’de kendisine yardımcı olan kayıp liderlik tarzını eleştirmesine yol açabilir. Sertliğiyle ilgili sorular, her zaman hassas bir konu olacak. Çünkü Biden, 79 yaşında ve ABD’ye liderlik eden en yaşlı başkan.

Denge oyunu
Sağlık ve sosyal paket krizini atlatmak için Nancy Pelosi, Biden’ın Oval Ofis’teki varlığını ‘Demokratların en iddialı siyasi gündemlerini ilerletmeleri için ender bir fırsat olarak’ gören liberaller ile ‘hükümet harcamalarının genişlemesine ve bundan kaynaklanan zararlara karşı uyarıda bulunan’ ılımlı, temkinli senatörlerin talepleri arasında bağlantı kurdu. Meclis Kurallar Komitesi Başkanı Jim McGovern’e göre başarısızlık bir seçenek değil.
Demokratların her iki mecliste de dar marjları göz önüne alındığında Biden ve Demokrat liderliğin herhangi bir bölünmeye tahammülü yok. Bu hafta Pelosi, zorluklarla karşılaştıklarını kabul etti. 3,5 trilyon dolarlık sosyal yardım paketinin maliyetinin, ilericileri yabancılaştırmadan ılımlı Demokratları tatmin edebilecek şekilde azaltacaklarını da dile getirdi.
Biden, 3,5 trilyon dolar yerine 2 trilyon dolar harcama yapmayı önerirken, müzakerelerin hala devam ettiği göz önüne alındığında, nihai mevzuatın tam boyutu bilinmiyor. Demokrat liderlerin, başlangıç paketindeki bazı ayrıcalıkların iptal edilmesi veya bu programların sürdürülmesi (ama daha kısa bir süre finanse edilerek veya ikisinin bir kombinasyonu yoluyla) gibi harcamaları kısmak için çeşitli stratejik seçenekleri bulunuyor.

Demokratların taktikleri
Demokratların bu tasarıyı onaylamaktan başka bir seçeneği bulunmuyor. Çünkü başarısızlık, Demokratları taktikleri nedeniyle pişman edecek. 2020’deki birçok seçmen, Biden’ı ılımlı olarak görürken Biden, Trump’ın popülist milliyetçiliği tarafından baştan çıkarılanlar da dahil işçi sınıfından ABD’lileri, ‘kendilerini görmezden geldiğine inandıkları hükümetin, hala kendilerine yardım edebileceğine’ ikna etme gerekliliği üzerine bahis oynuyor. Biden, yakın zamanda partisini birleştiremezse, 2020’de kendisini seçmiş ılımlı seçmenleri kendinden uzaklaştıracak.
Ancak Başkan, partisindeki muhalefeti ve engelleyici kafaları ezmeyi ve altyapı ve daha küçük bir sosyal harcama programını yürürlükten geçirmeyi başarırsa, kendinden öncekilerin pek çoğundan sıyrılmış bir miras inşa edecek. Daha da önemlisi salgının şiddetini hafifletmeye dayanan siyasi duruşu, çocukluk aşılarına ve yeni tedavilere bağlı olacak. Enfeksiyonu ve koronanın neden olduğu siyasi öfkeyi azaltabilirse, Kasım 2022’deki ara seçimlerden önce zaman içinde ekonomide ve istihdamda bir iyileşme olması nedeniyle popülaritesini geri kazanabilir. Salgın ise dünya genelinde gerileme yaşarsa bu durum geniş ekonomik dengesizliği tersine çevirebilir. Bu gerçekleşirse ortam, yaklaşan seçimlerde bir Cumhuriyetçi Parti veya Trump’ın 2024’te adaylığa dönmesi için olgunlaşmamış olabilir.

*Independent Arabia'da yer alan bu makalenin çevirisi Şarku'l Avsat tarafından yapılmıştır. 



Knesset, ordunun ve Şin Bet'in sivil kameralara sızma yetkilerini genişletiyor

İnternet Protokolü üzerinden çalışan ev güvenlik kameraları (Pixabay)
İnternet Protokolü üzerinden çalışan ev güvenlik kameraları (Pixabay)
TT

Knesset, ordunun ve Şin Bet'in sivil kameralara sızma yetkilerini genişletiyor

İnternet Protokolü üzerinden çalışan ev güvenlik kameraları (Pixabay)
İnternet Protokolü üzerinden çalışan ev güvenlik kameraları (Pixabay)

İsrail Meclisi (Knesset) çarşamba günü, İsrail ordusu ve Şin Bet'in (İsrail Güvenlik Ajansı) sivil gözetim kamera sistemlerine gizlice sızmasına izin veren hükümet tasarısını son okumada kabul etti. Times of Israel'e göre, tasarı 10 lehte oyla ve karşı oy olmadan kabul edildi. Ayrıca 7 Ekim 2023 saldırısının ardından onaylanan geçici önlem bir yıl daha uzatıldı.

Yasa, güvenlik kurumlarına mahkeme kararına gerek kalmadan özel güvenlik kameralarının teknik altyapısına müdahale etme konusunda geniş yetkiler tanıyor. Bu durum, insan hakları örgütleri ve hukuk uzmanlarından sert eleştiriler aldı; bu kesimler, söz konusu yasayı, gizlilik hakkının eşi benzeri görülmemiş bir ihlali ve kendini demokratik olarak tanımlayan bir ülkede yasal güvencelerin zayıflatılması olarak değerlendiriyor.

Geçici önlem, ilk haliyle Gazze'deki savaşla ilgili acil durumlarla sınırlıydı ve düşman aktörlerin ulusal güvenliği veya askeri operasyonları tehdit edebilecek görsel içeriklere erişmesini engellemeyi amaçlıyordu. Ancak, son uzatma bu yetkileri "büyük askeri operasyonlar" bağlamından ayırdı; bu da fiili bir savaş hali olmasa bile yürürlükte kalacakları anlamına geliyor.

Hükümet, yasa tasarısının gerekçe notunda, siber tehditlerdeki ve sivil sistemlere sızma girişimlerindeki artışı gerekçe göstererek bu uzatmayı savundu ve bunun "sabit kameralar tarafından üretilen görsel bilgilere düşman aktörlerin erişimini engellemek için ek araçların bulundurulmasını gerektirdiğini" savundu. Şarku'l Avsat'ın elde ettiği bilgiye göre gözlemciler bu adımın, eski Başbakan Naftali Bennett'in Telegram hesabının İranlı bilgisayar korsanları tarafından hacklenmesinin ardından geldiğini belirtiyor

Ancak uzatmanın zamanlaması, özellikle Gazze'deki ateşkes ışığında, hukuk ve insan hakları çevrelerinde geniş çaplı itirazlara yol açtı. İsrail'in önde gelen gizlilik ve siber hukuk uzmanlarından Avukat Haim Ravia, "Bu yasa son derece endişe verici çünkü orduya ilk kez sivil mülkler ve alanlar içinde faaliyet gösterme yetkisi veriyor" dedi.

Basın açıklamalarında, "bu yetkilerin yargı denetiminden yoksun olması ciddi soruları gündeme getiriyor" diyen yetkili, önlemin genişletilmesinin "açık bir gerekçeden yoksun olduğunu ve vatandaşların gizliliğinin ciddi bir şekilde ihlaline yol açabileceğini" belirtti. Ayrıca, yasanın, sistemleri hacklendikten sonra kamera sahiplerine bildirimde bulunmayı bile gerektirmediğine dikkat çekti.

İsrail Sivil Haklar Derneği, yasayı şiddetle eleştirerek, savaşın başında bu önlemi haklı çıkaran koşulların artık mevcut olmadığını ve uzatılmasının "hassas sahneleri belgeleyen özel kameralara yaygın müdahaleye ve belirsiz kriterlere dayalı olarak vatandaşların ve yerleşiklerin bilgisayarlarında saklanan kişisel bilgilere erişime kapı açtığını" savundu.

Dernek, "bu müdahaleci güçleri düşmanlık halinden ayırmanın, başta gizlilik hakkı olmak üzere insan haklarının orantısız bir ihlalini teşkil ettiği" sonucuna vardı ve geçici önlemin denetim ve hesap verebilirlik kapsamı dışında kalıcı bir araca dönüştürülmesine karşı uyarıda bulundu.


Netanyahu: İsrail, Somaliland Cumhuriyeti'ni "bağımsız ve egemen bir devlet" olarak tanıyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

Netanyahu: İsrail, Somaliland Cumhuriyeti'ni "bağımsız ve egemen bir devlet" olarak tanıyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

İsrail Başbakanlık Ofisi, Benjamin Netanyahu'nun bugün Somaliland Cumhuriyeti'ni "bağımsız ve egemen bir devlet" olarak tanıdığını duyurdu.


Washington’da alışılmadık diplomasi: Trump ve İş İnsanları

Witkoff, Berlin’de 15 Aralık 2025 (AP)
Witkoff, Berlin’de 15 Aralık 2025 (AP)
TT

Washington’da alışılmadık diplomasi: Trump ve İş İnsanları

Witkoff, Berlin’de 15 Aralık 2025 (AP)
Witkoff, Berlin’de 15 Aralık 2025 (AP)

ABD Başkanı Donald Trump, ikinci başkanlık döneminde Beyaz Saray’a önceki başkanların benimsediği geleneksel Amerikan politikaları ve uluslararası teamüllerin dışına çıktı. Bu kez, ilk döneminden farklı olarak özenle seçtiği ekibi; özellikle dış politika ve diplomasi alanında, alışılmışın dışında, siyasetten uzak isimlerden oluşuyor. Cumhuriyetçi Parti’nin geleneksel çizgisini temsil eden Dışişleri Bakanı Marco Rubio dışında, Trump’ın diplomasisi büyük ölçüde özel temsilcilere ve aileye yakın isimlere dayanıyor.

“Her şeyin elçisi” Steve Witkoff’tan Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’a, Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya’dan Afrika ve Arap İşleri Kıdemli Danışmanı Massad Boulos’a, hatta Gazze anlaşmasıyla yeniden sahneye çıkan Jared Kushner’a kadar bu isimler, Trump yönetiminin uluslararası krizleri çözme çabalarının vitrini durumunda. Ortak özellikleri ise diplomatik deneyimden yoksun olmaları. Bu durum, uluslararası siyasetin en tecrübeli isimlerini bile zorlayan krizlerde ne kadar etkili olabilecekleri konusunda soru işaretleri doğuruyor.

“Her şeyin elçisi” Witkoff

Ancak geleneklere meydan okumak, Trump’ın ikinci döneminin ayırt edici özelliği oldu. Bu çerçevede, Trump’ın yakın arkadaşı ve golf partneri olan iş insanı Steve Witkoff, şüpheyle yaklaşanları şaşırttı. Gazze’de ateşkes görüşmelerinin ön saflarında yer alan Witkoff, alışılmış diplomatik kalıpların dışına çıkarak, ABD’nin terör örgütü olarak tanıdığı Hamas ile doğrudan temas kurdu; tartışmalı isimlerle birebir görüşmeler yaptı ve sıra dışı açıklamalarda bulundu.

hy
Witkoff, Kushner ve Marco Rubio, 30 Kasım 2025’te Florida’da Ukrayna heyetiyle bir araya geldi (Reuters)

Bunların en dikkat çekeni, Hamas temsilcisi Halil el-Hayya’nın oğlunun İsrail saldırısında hayatını kaybetmesi üzerine yaptığı açıklamaydı. Witkoff, görüşme sonrası “Oğlunu kaybettiği için kendisine taziyelerimizi sunduk. Ben de bir oğlumu kaybettim; artık çok zor bir kulübün üyeleriyiz: Evlatlarını toprağa veren babalar” ifadelerini kullandı. Bu sözler, Witkoff’un aşırı doz nedeniyle hayatını kaybeden oğluna atıfta bulunuyordu. ABD’nin geleneksel, ölçülü söylemiyle bağdaşmayan bu açıklamanın, Hamas ile İsrail arasında ateşkes sağlanmasında etkili olduğu savunuluyor.

Üç yılı aşkın süredir devam eden Rusya-Ukrayna savaşını sona erdirmek için çaba gösteren Witkoff Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile yoğun temaslar yürütüyor. Hedefi, Trump’ın seçim kampanyasında vaat ettiği siyasi zaferi kazandırmak ve ona “barış başkanı” unvanını takmak.

Massad Boulos: Damadın babası

Trump yönetiminin ilgisi yalnızca Ortadoğu ile sınırlı değil. Afrika’daki kronik çatışmalar da gündemde ve bu dosya, Trump’ın damadının babası olan Massad Boulos’a emanet. Lübnan kökenli, Nijerya’da eski bir otomobil tüccarı olan Boulos, Michigan eyaletinde Trump’ın seçim başarısında önemli rol oynadı. Aile bağları sayesinde atandığı bu görev, Senato onayı gerektirmiyor.

fgty
ABD Başkanı Donald Trump'ın Arap ve Afrika işleri danışmanı Massad Boulos (New York Times)

Boulos’un görevleri Dışişleri Bakanlığı ile Beyaz Saray arasında dağılmış durumda ve bu da zaman zaman kurumsal karmaşaya yol açıyor. Analistler, Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun aynı zamanda geçici Ulusal Güvenlik Danışmanı olmasının, yetki paylaşımını daha da zorlaştırdığını söylüyor. Buna rağmen Boulos, Kongo ile Ruanda arasında bir barış anlaşmasına katkı sağladı. Trump, bu anlaşmanın imza törenine Washington’da bizzat başkanlık etti. Ancak sahadaki çatışmaların sürmesi, anlaşmanın kırılganlığını ortaya koyuyor.

Sudan dosyasında henüz sonuç alınamaması, Boulos’un etkinliğine yönelik soru işaretlerini artırdı. Şarku’l Avsat’a göre, Trump’ın Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Washington ziyareti sırasında sürece doğrudan müdahil olacağını açıklaması ve Rubio’nun “Başkan bu konuyla şahsen ilgileniyor” sözleri, bazı başkentlerde Boulos’un devre dışı bırakıldığı şeklinde okundu. Buna rağmen Washington’da hâkim görüş, Trump ailesine yakın isimlerin perde arkasındaki etkisini koruduğu yönünde.

Kushner ve “çıkar çatışması” tartışması

Bunun en somut örneği, resmi bir görevi olmamasına rağmen Gazze görüşmelerinde aktif rol alan Jared Kushner’in yeniden sahneye çıkması. Kushner, Rusya-Ukrayna dosyasında da perde arkasında etkili. Kendisi ve diğer sıra dışı elçiler, sık sık çıkar çatışması eleştirilerine maruz kalıyor.

ghyju
Jared Kushner (Reuters)

Kushner bu eleştirilere, “Bazılarının çıkar çatışması dediğine biz, Steve (Witkoff) ve ben, dünya genelinde sahip olduğumuz güvenilir ilişkiler ve deneyim diyoruz” yanıtını veriyor.

Tom Barrack ve “diplomatik olmayan” üslup

Trump’ın kendisi de siyasetten gelmeyen bir iş insanıydı ve bürokrasiye, hatta “derin devlete” savaş açtığını açıkça ilan etmişti. Bu çizgi, Suriye Özel Temsilcisi ve aynı zamanda Anakara Büyükelçisi olan Tom Barrack’ta da görülüyor.

fgth
Tom Barrack,  Katar'daki Doha Forumu'na katıldı (AFP)

 Senato onayından geçen nadir isimlerden biri olan Barrack, Lübnanlı gazetecilere yönelik “hayvani davranışlar” ifadesiyle tepki çekmiş, sonradan özür dilemişti. Ancak bu tür çıkışlar, onun diplomatik teamüllerden ne kadar uzak olduğunu gösteriyor. Buna rağmen, Esad’ın devrilmesinin ardından Suriye’deki sürecin yönetilmesinde ve yaptırımların kaldırılmasında önemli rol oynadı.

Esrar ticareti yapan Irak elçisi

Listenin son halkası, Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya. Michiganlı, Irak-Keldani kökenli bir iş insanı olan Savaya, eyalette yasal marihuana ticareti yapıyor. Ekim ayında bu göreve atanması, hem ABD içinde hem de dışında şaşkınlık yarattı. Irak’ın karmaşık dosyalarını yönetecek siyasi deneyime sahip olmadığı eleştirileri yapılırken, destekçileri onun alışılmışın dışında yöntemlerle başarı sağlayabileceğini savunuyor.

Bu görüşe örnek olarak, Irak’taki İran yanlısı bir milis grup tarafından kaçırılan İsrailli akademisyen Elizabeth Tsurkov’un açıklamaları gösteriliyor. Tsurkov, serbest bırakılmasının ardından Savaya’nın atanmasını memnuniyetle karşıladığını belirterek, “Mark, İran’a hizmet eden ve Irak’ın egemenliğini zayıflatmak isteyenler için çok kötü bir haber” ifadelerini kullandı.

Sonuç olarak soru şu: İş insanları, politikacıların başaramadığını başarabilecek mi, yoksa bürokrasinin sert duvarına mı çarpacaklar?