Rusya’dan İsrail’in Suriye’deki saldırılarına ilişkin açıklama

Tel Aviv’den kaynaklar, İran’ın bölgedeki varlığında yaşanan azalmaya dikkat çektiler.

Kuneytra’daki bir BM aracının 26 Mart 2016’da çekilen görüntüsü. (Reuters)
Kuneytra’daki bir BM aracının 26 Mart 2016’da çekilen görüntüsü. (Reuters)
TT

Rusya’dan İsrail’in Suriye’deki saldırılarına ilişkin açıklama

Kuneytra’daki bir BM aracının 26 Mart 2016’da çekilen görüntüsü. (Reuters)
Kuneytra’daki bir BM aracının 26 Mart 2016’da çekilen görüntüsü. (Reuters)

Rusya, Suriye hava sahasında uçuş gerçekleştiren sivil uçular nedeniyle İsrail’in Palmira yakınlarına düzenlediği saldırıların geri püskürtülemediğini açıkladı.
Uzmanlara göre bu açıklama, Moskova adına ‘İsrail'in Suriye topraklarına yönelik saldırılarının devam etme riskinin arttığına’ dair bir işaret taşıyor. Konunun, gelecek hafta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile İsrail Başbakanı Naftali Bennett arasında yapılması beklenen görüşmeler sırasında da gündeme gelmesi bekleniyor.
Rusya’nın Suriye’deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi’nin Başkan Yardımcısı Vadim Kulit, Suriye kuvvetlerinin hava sahasında iki sivil uçak olması nedeniyle, 4 İsrailli savaşçının başlattığı saldırıya karşı hava savunma sistemlerini kullanamadığını bildirdi.
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
 “İsrail Hava Kuvvetleri’ne ait 4 adet F-16 savaş uçağı, Humus vilayetinde, ABD’nin işgalindeki et-Tanf bölgesi üzerinde 13 Ekim günü saat 23.35’ten 23.39’a kadar dört dakika boyunca Suriye hava sahasına girerek Palmira yakınlarındaki Fosfat Cevher Zenginleştirme Tesisi’ne saldırı düzenledi. Zenginleştirme Tesisi hedef alındı. Saldırıda bir baz istasyonu yok edildi.”
Kulit, İsrail saldırısında 1 Suriyeli askerin öldüğünü, 3 askerin yaralandığını ve tesiste maddi hasar oluştuğunu belirttiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Suriye Ordu Komutanlığı, hava savunma araçlarını kullanmama kararını aldı. Çünkü saldırı anında bölgede, Dubai-Beyrut ve Bağdat-Şam seferi yapan 2 sivil uçak vardı.”
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre bu, İsrail saldırılarına yanıt verememesinin nedenleri hakkında Rus ordusunun ilk ayrıntılı açıklaması oldu. Savunma Bakanlığı, son haftalarda Rusya’nın savunma yetenekleriyle desteklenen Suriye savunmasının İsrail saldırıları karşısındaki başarısıyla ilgili açıklamalar yayınlamıştı.
Rus uzmanlar, sivil uçaklara yönelik tehlikeleri gündeme getirmenin, Moskova’nın Suriye’ye yönelik İsrail saldırılarının devam etmesinde karşı hamlelerini genişletmesinin ilk ayağı olduğu görüşündeler. Bu durum, Moskova ve Tel Aviv arasında son dönemde yaşanan tartışmanın artması olarak değerlendirildi. İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid’in geçen ay Moskova’ya yaptığı ziyaretinde yaşanan tartışmaların odak noktası da buydu. İki taraf, Suriye ile ilgili tüm konularda askeri koordinasyonu etkinleştirmeyi ve iki taraf arasında diyalog kanalları başlatmayı kabul etmişti.
Ziyaret, Bennett’in gelecek hafta Moskova’da gerçekleştirmeyi planladığı temasların ilk ayağı niteliğindeydi. Bennet’in ziyarette Putin ile de görüşmesi bekleniyor. Rus kaynaklar, İsrail’in Suriye’deki mevziilere yönelik devam eden saldırılarının, bir dizi başka tartışmalı konuyla birlikte masada olacağını aktardılar.
Moskova ve Tel Aviv, tartışmalı konuları Lapid aracılığıyla aşmaya çalışsa da Rus medyasının son günlerde ‘Rusya -İsrail diyalogunun karşılaştığı zorluklara’ odaklanması dikkat çekiciydi.
Rus kaynaklar, Moskova’nın ‘İsrail Başbakanı’nın Filistin tarafıyla müzakereleri yeniden başlatma fırsatına ilişkin sert açıklamalarından’ memnuniyetsizlik duyduğunu belirtirken bunun arka planında öncelikli olarak Filistin-İsrail çözümüne ilişkin olmak üzere görüşleri yakınlaştırma girişimlerinin önündeki engeller olduğuna dikkat çekildi. İkinci anlaşmazlık noktası ise Tel Aviv’in İran nükleer anlaşmasını canlandırma çabaları konusundaki tutumuyla ilgili. Ancak iki tarafın da İsrail’in Suriye topraklarına yönelik füze saldırılarını durdurmada ilerleme sağlayamadığı göz önüne alındığında başlıca engel Suriye meselesiyle ilgili. Bennett’ın Golan’daki yerleşim faaliyetlerini yoğunlaştırma planları konusundaki tavrının da yeni bir anlaşmazlık noktası oluşturması bekleniyor. Moskova, Golan Tepeleri’nin ‘işgal altında olan Suriye toprakları’ statüsüne ilişkin tavrına bağlılığını sürdürürken İsrail’in tek taraflı eylemlerini yasa dışı kabul ediyor.
Rus yorumcular, Moskova’nın şu an ‘Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’e verilen destek’ ve ‘İsrail’in Suriye’deki mevziilere yönelik saldırılarına sessiz kalma’ arasında bir uzlaşıya dair ciddi zorluklarla karşı karşıya olduğu görüşündeler.
‘Nezavisimaya Gazeta’ gazetesine göre ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Suriye meseleleri konusundaki eski özel temsilcisi Frederik Hof, iki tarafın İsrail’in Suriye’deki askeri saldırılarına ilişkin önceki Rusya -İsrail anlayışlarını güçlendirmeye çalışacağına inandığını belirtti.
Aynı şekilde Rus yorumcular, Moskova’nın ‘bir yandan İran, diğer yandan da İsrail ile ilişkilerin devamını sağlamak için’ Suriye’de kurduğu ‘zor dengeyi’ sürdürme zorluğunu her zamankinden daha fazla hissettiğini aktardı.
Moskova, Suriye Müttefik Operasyon Odası Komutanlığı’nın tehdidine ilişkin verilerin yayılmasının arka planında, İsrail’in son saldırılarının ardından sahadaki durumu dikkatle takip ediyor. İran yanlısı medyaya göre İsrail’in Suriye’deki son saldırılarına ‘sert bir yanıt’ verildi.
‘U-News’ haber ajansına göre (İran’a bağlı) Suriye Müttefik Operasyon Odası Komutanlığı, Palmira’ya yönelik saldırılara sert bir yanıt verme kararı aldı. Komutanlık “İsrail uçaklarının saldırdığı hedefler hizmet merkezleri ve gençlerin toplanma yerleridir” dedi.
Tel Aviv’in istihbarat raporlarına göre 15 Ekim’de İsrail’in Suriye’deki İran bölgelerine düzenlediği saldırıların, buradaki güçlerin büyüklüğünde bir azalmaya ve hareketlerinde önemli bir kayba yol açtığına dair göstergeler mevcut.
Söz konusu raporlar, Şam Uluslararası Havalimanı bölgesindeki durumu ortaya koydu. Öyle ki Tel Aviv’deki ve birçok Avrupa ve Batı başkentindeki istihbarat kaynaklarının söylediğine göre İran, bu havalimanı bölgesindeki varlığını azalttı ve faaliyetlerinin büyük bir bölümünü, kuzeydeki Humus şehrinin doğusunda bulunan T-4 havalimanına geri döndürdü. 15 Ekim’de ‘Haaretz’ gazetesinde analist Amos Harel’e göre Batılı istihbarat kaynakları, Suriye’deki İran yanlısı milislerin sayısının son haftalarda yarıya indirildiğini, yani 20 binden 10 bine düştüğünü belirtti.
Harel açıklamasında “İsrail’in bu yıl içinde Suriye’ye düzenlediği saldırıların Şam Havalimanı’nı hedef almamış olması tesadüf değildir. 2019 yılının başlarında İsrail saldırılarının artmasının ardından İran, güçlerini Şam havalimanı bölgesinden tahliye etmişti. Bir yıl sonra bu bölgeye geri döndüler ve son zamanlarda oradaki varlıklarını azalttıkları tekrar ortaya çıktı” dedi. Gazeteci, söz konusu azalmanın öncelikle İsrail saldırıları, ikinci olarak da yüksek petrol fiyatlarına rağmen Tahran’ın Suriye projesini finanse etmekte karşılaştığı zorluklar dolayısıyla gerçekleştiğini söyledi. Azalmanın üçüncü nedeni olarak da Rusların ve Suriyelilerin İranlılara uyguladığı baskıları gösteren Amos Harel, “Çünkü Suriye rejiminin başı Beşşar Esed için İsrail’in Şam Havalimanı’na yaptığı saldırılar utanç vericiydi” dedi. Sonuç olarak İran’ın faaliyetlerinin büyük bir bölümünü T-4 Havalimanı’na çektiğini vurguladı.
Harel açıklamasını şöyle sürdürdü:
“İsrailli kaynaklar, saldırıları haklı çıkarmak ve İran’ın mevzilenmesini ve bundan kaynaklanan tehlikelere karşı olduklarını göstermek amacıyla, genellikle Tahran’ın bölgeye yayılmasının neden olduğu tehdidi vurgulama, belki de abartma eğilimindedir. Ancak gerçek şu ki bu eğilimlerde yıllar içinde değişiklikler oldu. İran, özellikle ABD’nin Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’ye suikast düzenlemesinin ardından birçok zorlukla karşı karşıya.”
İsrail’in geçen haziran ayında Suriye’deki varlığını güçlendirme planları karşısında İran’ın saldırganlıkta bulunduğunu açıklaması dikkat çekici bir durum. Öyle ki silah depolarını ve askeri bölgeleri hedef aldıkları iddiasıyla yoğun saldırılar düzenlenirken, en az 57 rejim mensubu ve İran yanlısı unsur öldürüldü. Bu, İsrail’in Suriye’deki saldırılarının başlamasından bu yana en yüksek ölü sayısı oldu. Bu durumla eş zamanlı olarak eski bir İsrail Hava Kuvvetleri komutanı olan General Amos Yadlin, “Irak sınırına yakın bir bölgeyi hedef alan bu saldırılar, İran mevzilenmesine darbe indirmede daha yüksek bir aşama oluşturuyor” açıklamasında bulundu. Yadlin, saldırıların Tahran’ın yanı sıra hem ABD Başkanı seçilen Joe Biden yönetimine hem de Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’e mesajlar gönderdiğine dikkat çekti.



BM uyardı: Gazze Şeridi beka tehdidiyle karşı karşıya

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
TT

BM uyardı: Gazze Şeridi beka tehdidiyle karşı karşıya

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından bugün yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşın bölgenin ekonomisini mahvettiğini ve Filistin topraklarının ‘bekasını’ tehdit ettiğini belirterek, uluslararası ‘acil’ müdahale çağrısında bulundu.

BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından yayınlanan yeni bir raporda, Gazze'nin yeniden inşasının maliyetinin 70 milyar doları aşacağı ve onlarca yıl sürebileceğini belirtildi. Raporda, savaş ve ablukanın ‘Filistin ekonomisinde eşi benzeri görülmemiş bir çöküşe’ neden olduğu uyarısında bulunuldu.

Askeri operasyonların hayatta kalmanın her temel unsurunu önemli ölçüde zayıflattığı ifade edilen raporda, “Gazze Şeridi, gıdadan barınmaya ve sağlık hizmetlerine kadar insan eliyle yaratılmış bir uçuruma itildi” denildi.

Sistematik bir şekilde devam eden yıkımın, Gazze'nin kendini yaşayabilir bir alan ve toplum olarak yeniden inşa etme yeteneğini zedelediği belirtilen raporda, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas ve diğer Filistinli silahlı grupların İsrail'in güneyine düzenlediği saldırıda çoğu sivil olmak üzere bin 221 kişi ölürken İsrail, Gazze Şeridi’ne  iki yıl süren yıkıcı bir savaş başlattı.

cdvfgthy
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’na geri dönen yerinden edilmiş Filistinlilerin görüldüğü havadan çekilmiş bir fotoğraf (AFP)

BM’nin güvenilir kabul ettiği Gazze Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre İsrail, Hamas'ın saldırısına misilleme olarak Gazze Şeridi’ne düzenlediği hava ve kara saldırılarında çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 69 bin 756 Filistinliyi öldürdü.

Savaş, Gazze Şeridi'nde büyük yıkıma ve BM’nin bazı bölgelerde kıtlık ilan etmesine neden olan bir insani krize yol açtı.

UNCTAD raporuna göre Gazze Şeridi'ndeki yıkımın boyutu, ard arda ekonomik, insani, çevresel ve sosyal krizleri tetikleyerek, bölgenin gelişme düzeyindeki düşüşü tam bir yıkıma dönüştürdü.

Raporda, çift haneli büyüme ve önemli dış yardım desteğine rağmen, Gazze'nin 7 Ekim 2023 öncesi refah düzeyine geri dönmesinin onlarca yıl sürebileceği vurgulandı.

UNCTAD, koordineli uluslararası yardım, havale işlemlerinin yeniden başlatılması ve ticaret, hareket ve yatırım kısıtlamalarını hafifletmeye yönelik önlemleri bir araya getiren kapsamlı bir kurtarma planı çağrısında bulundu.

Gazze halkı ‘ciddi ve çok boyutlu bir yoksullukla’ karşı karşıya kalırken, UNCTAD, Gazze'deki her bireye yenilenebilir ve koşulsuz aylık nakit transferi sağlayan kapsamlı bir acil temel gelir programının başlatılmasını istedi.

Raporda, Gazze ekonomisinin 2023-2024 döneminde yüzde 87 oranında küçüldüğü ve kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) 161 dolar gibi cüzi bir rakama gerilediği, bu rakamın da küresel olarak en düşük oranlardan biri olduğu belirtildi.

Öte yandan Batı Şeria'da durum o kadar vahim olmasa da raporda ‘şiddet, Yahudi yerleşim birimlerinin inşasındaki hız ve işçi hareketliliğine getirilen kısıtlamaların’ buranın ekonomisini vurduğu ve UNCTAD'ın verileri kaydetmeye başladığı 1972 yılından bu yana en kötü ekonomik gerilemeye yol açtığı ifade edildi.


Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
TT

Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)

Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Han Yunus kentinin Mevasi bölgesinde, bugün (Salı) sabah saatlerinde etkili olan yoğun yağışlar sonucu çok sayıda sığınmacı çadırı sular altında kaldı.

d
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş kişiler için kurulan geçici kampta, Filistinli çocuklar yağmurdan korunmaya çalışıyor (AFP)

Filistin Haber Ajansı WAFA bölgede çok sayıda çadırın yağmur suları nedeniyle zarar gördüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini bildirdi. Kurtarma ekipleri su baskınından etkilenen çadır alanlarına müdahalelerini çeşitli noktalarda sürdürüyor.

csdfrg
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta, yağmur sonrası eşyalarını düzenleyen Filistinli bir aile (AFP)

Gazze Şeridi genelinde şiddetli sağanak yağış ve fırtınalarla birlikte sığınmacı kamplarında ek olumsuzluklara yol açmaktadır.

Öte yandan, 15 Kasım’da meydana gelen yağışlar sırasında da binlerce çadırın su baskını nedeniyle zarar görmüştü.

sd
Filistinliler, sular altında kalan sokaklardan, eşek arabalarıyla geçiyor (DPA)

 


Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
TT

Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğini güçlendirmenin yollarını görüştü.

Libya İçişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, başkent Trablus'ta düzenlenen ve çok sayıda güvenlik yetkilisinin katıldığı toplantıda ‘karşılıklı çıkar alanlarında ortak koordinasyonun yönlerinin’ ele alındığını belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantı sırasında ‘hedefli eğitim ve yeterlilik programları ile Libya İçişleri Bakanlığı personelinin yeteneklerinin geliştirilmesinin’ yanı sıra ‘düzensiz göçle mücadele, sınırların güvenliği ve Türkiye'nin uzmanlığından yararlanma ile ilgili konulara’ değinildiği belirtildi.

fvg
Dün başkent Trablus'ta Libya ve Türkiye heyetleri arasında yapılan toplantı (İçişleri Bakanlığı)

İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın Trablus ziyareti, General Halife Hafter'in oğlu ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter’in geçtiğimiz hafta sonu Türkiye'nin başkenti Ankara'da siyasi ve askeri düzeyde gerçekleştirdiği toplantıların ardından geldi.

Libya İçişleri Bakanı Trablusi, bakanlığının ‘ülkenin son yıllarda karşılaştığı zorluklara ve bunların güvenlik durumuna etkisine rağmen büyük çaba sarf ettiğini’ söyledi.

Gidişatı iyileştirmek için çalışmaların sürdüğünü ve bir dizi olumlu sonucun elde edildiğini vurgulayan Trablusi, bakanlığın, Avrupa Birliği (AB) ve Afrika ülkeleriyle doğrudan iletişim kanalları aracılığıyla yasadışı göç konusuna ‘özel önem’ verdiğini kaydetti.

Trablusi, Libya İçişleri Bakanlığı’nın güvenlik planının, sınırların güvenliğini sağlamaktan başlayarak, ardından çöl ve şehirlerin, son olarak da kıyıların güvenliğini sağlamayı içeren aşamalı bir yaklaşım benimsediğini, ayrıca göçmenler için gönüllü geri dönüş programını uyguladığını ve insan kaçakçılığına karışan organize suç çetelerini takip ettiğini de sözlerine ekledi.

Libya İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Bakan Yerlikaya’nın Libya İçişleri Bakanlığı’nın çabalarını övdüğünü ve Türkiye’nin düzensiz göçle mücadeledeki deneyimini ve son yıllarda elde ettiği olumlu sonuçları paylaştığını aktardı. İçişleri Bakanlığı, bu toplantının, istikrarı artırmak ve güvenlik alanındaki kurumsal çalışmaların konsolidasyonunu desteklemek amacıyla dost ülkelerle etkili iş birliği olanakları oluşturma yönündeki devam eden çabaları çerçevesinde gerçekleştirildiğini belirtti.

Saddam Hafter, birkaç gün önce Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler ile bir araya geldi.

LUO Genel Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, Ankara’daki görüşmelerde uluslararası sahnedeki son gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu belirtilirken, “Savunma Bakanı Güler ile iki ülke arasındaki askeri iş birliğini güçlendirerek bölgedeki güvenlik sorunlarının çözümüne katkıda bulunacak ve güvenlik ve istikrar çabalarını destekleyecek yollar tartışıldı” denildi.

Öte yandan UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ile İngiltere'nin Libya’daki yeni Büyükelçisi Martin Reynolds arasında yapılan toplantıda düzensiz göç konusu başlıca gündem maddesi oldu.

İngiltere’nin Libya (Trablus) Büyükelçiliği tarafından sosyal medya platformu X üzerinden görüşmeye ilişkin yapılan kısa açıklamada, Büyükelçi Reynolds'un Libya'daki diplomatik görevinde ilk kez görüşmesini Dibeybe ile gerçekleştirdiği ve ‘yapıcı bir toplantı’ olduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantıda düzensiz göç, güvenlik ve ekonomik büyüme alanlarında ortak önceliklerin ele alındığı belirtildi.