Eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad: Bölgedeki hiçbir savaşın kazananı olmaz

Eski İran lideri Ahmedinejad, Independent Farsça Yayın Yönetmeni Camelia Entekhabifard'a konuştu (Independent Farsça)
Eski İran lideri Ahmedinejad, Independent Farsça Yayın Yönetmeni Camelia Entekhabifard'a konuştu (Independent Farsça)
TT

Eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad: Bölgedeki hiçbir savaşın kazananı olmaz

Eski İran lideri Ahmedinejad, Independent Farsça Yayın Yönetmeni Camelia Entekhabifard'a konuştu (Independent Farsça)
Eski İran lideri Ahmedinejad, Independent Farsça Yayın Yönetmeni Camelia Entekhabifard'a konuştu (Independent Farsça)

Eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Independent Farsça'nın genel yayın yönetmeni Camelia Entekhabifard'a verdiği röportajda, Taliban'ın Afganistan'ın başına geçmesine ABD'nin yardım ettiğini ve bunun El Kaide'nin İran'la çatışmak üzere yeniden canlanmasına sebep vereceğini ancak söz konusu planın yakında bozulacağını söyledi.
Ahmedinejad, "Taliban, Afganistan ulusunun taleplerini ihlal ederek kuruldu" dedi.
Eski cumhurbaşkanı, İran'ın komşularıyla, özellikle de güneydekilerle olan ilişkilerinin gelecek yıllarda gelişmekten başka seçeneğinin bulunmadığını söyledi.
Ahmedinejad, terör örgütü DEAŞ'ın oluşturduğu tehditlerden bahsederek, "DEAŞ doğrudan dini bir savaş çıkarmayı amaçlayan Şeytan'a hizmet ediyor, bu küresel bir kapitalizm planı" dedi.
Taliban'a yönelik mevcut İran siyasetine de karşı çıktığında ısrarcı olan İranlı siyasetçi, "Muhalefet kelimesini böyle bir konum oluşturmak istemediğim için sevmiyorum. İranlıyım ve diğer tüm İranlılar gibi yaşama, düşüncemi söyleme ve fikrimi açıklama hakkına sahibim. İran 85 milyon İranlının tamamına ait. Biri hükümetin tepesinde oturuyor diye ülke onun olmuyor. Ülkede herkes eşit ve fikrini açıklayabilir. 'Muhalefet'ten bahsettiğinizdeyse ülkeyi bölersiniz, bu da doğru sözler söyleseniz bile halkın sizi dinlememesine yol açıyor" dedi.
"İran, Suudi Arabistan ve bir dereceye kadar Türkiye bölgede kilit role sahip. Bu üç ülke yan yana durursa, bölgenin tüm ülkeleri barış içinde kalır, ihtilaf veya çatışma yaşanmaz. Bunlar üç büyük ve önemli ülke. Aralarında uyuşmazlık olduğunda bölgedeki bütün ilişkiler bozuluyor."
Eski İran Cumhurbaşkanı devamında, "Birincisi, hem İran hem de Suudiler uyuşmazlıklara sahip olmanın her ikisine de zarar verdiğine inanmalı. İnanın, çatışmalarından kimseye fayda yok. Saddam'ın İran'a saldırmasıyla 8 yıllık bir savaş yaşandı. Bu savaşın bir kazananı var mıydı? Hayır yoktu. Evet, İran topraklarının alınmasına izin vermedi ama İran zaten (başından beri) oradaydı. 8 yıl sonra, onarılamaz kayıplarla sıfır noktasına döndük" dedi.
Ahmedinejad, bölge ülkeleri arasındaki çatışmaların ancak bu ülkelerin düşmanlarına ve bölge dışı güçlere hizmet edeceğini söyledi.
"Her iki ülke de konumlarından biraz geri çekilmeli. Birbirimizi tanımalı, birbirimizin inançlarına ve kimliklerine saygı göstermeliyiz. Bölgenin herkes için olduğunu kabul etmek zorundayız."
"Bu şartlarda, ileri adım atan herkes, bölge ulusları için birer tarihi kahraman olacak. İran ve Suudi Arabistan, Yemen'deki sorunu neden çözemiyor? Neden bu sorunun çözümü için binlerce kilometre ötedeki ülkeler gelsin? İki tarafla da dostluğu bulunmayan ülkeler bunlar. Ne zaman çatışma çıksa silahlarını satıyorlar. (Bu uzak ülkeler) herhangi bir güçlü ülkenin bulunduğu; İran, Suudi Arabistan, Türkiye, Irak veya Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) farketmez, sakin bir bölgeden hoşlanmıyorlar."
"İran ve Suudi Arabistan, Yemen sorununu kendileri çözmeli. Bunun kolay bir formülü var: Yemen ulusunun haklarına saygı duyulması. Yemen ulusunun kendi seçimini yapmasına izin vermeliyiz."
"Geçmişte olduğu gibi, dış politikadaki sorunların çözümüne yardımcı olabileceğimi düşündüğümde harekete geçmekten mutluluk duyacağım. Planlarımı geçmişte anlattım ve bazı kimselere mektup yazdım. Bazıları mektuplarımı memnuniyetle karşılarken bazıları tereddütlüydü."
Ahmedinejad, 2005 ile 2013 arasında İran'ı yöneten kendi hükümetinden de bahsederek, "Benim idarem döneminde kişi başına düşen gelir ve GSYİH'de artış kaydedilmişti. Sayılara ve halkın o dönemki durumuna bir bakın. Ancak ülke içinde ve dışında birçok kişi bizi hayal kırıklığına uğratmak için birleşti" dedi.
Eski cumhurbaşkanı İran'ın nükleer programı içinse, program üzerindeki ihtilaf ciddi olsa da bir çözümün de var olduğunu belirtti.
"İran ve ABD arasındaki mevcut zıtlaşmanın olumlu hiçbir yönü yok. ABD açısından kötü, İran ve birçok ülke açısından kötü. Dünya bir ağ ve bir parçası bozulduğunda tüm ağ zarar görüyor."
"Her iki ülkedeki bilgeler ve yaşlılar birbiriyle konuşarak bu sorunu çözmeli. Birkaç soruda, birbirlerine saygı duymalılar. Birbirlerinin varlığını, bağımsızlığını, kendi kaderini tayın hakkını tanımalı ve birbirlerinin işlerine karışmaktan kaçınmalılar."
"Benim yönetimim zamanında, ABD'ye mektup yazdık. 'Hükümetlerimizin birbiriyle sorunu olsa bile, halklara neden engel oluyorsunuz?' dedim. Her iki ülkenin halklarının kolayca gidip gelmesine izin verin. İran ve siz, ikiniz sert bir tavır sergiliyorsunuz. Neden? Halkların birbirleriyle etkileşime girmesine izin vermeniz sorunu kendiliğinden çözer. Çözümlerden biri, karşılıklı vizesiz giriş veya her yıl birkaç milyon vize vermek olabilir."
"Şu an, anlaşmazlıkların ne üzerine olduğu net değil. Suriye mi? Açık bir formül var. Suriye halkı ne istediyse onu kabul edelim. Yemen'de de aynısı geçerli. Irak da aynı. Afganistan da aynı. Bence önünde sonunda olacak şey bu çünkü başka bir çıkış yolu yok."
İran'ın nükleer tesislerine karşı İsrail'in askeri saldırı düzenlemesi ihtimalini ele alan Ahmedinejad, "Her şey mümkün ama bölgedeki hiçbir savaşın kazananı olmaz" dedi.
"Savaş bölgede sadece yıkıma yol açar."
"Bu soru daha üst düzeyde çözülmeli. ABD, İran'ın nükleer programından gerçekten kaygı duyuyor mu? ABD'nin 5 bin 600 adet 5. nesil gelişmiş atom bombası var. Hassas uzun menzilli füzelere sahip. Hint Okyanusundaki üslerinden bölgemizdeki herhangi bir noktayı hedef alabiliyor."
"Nükleer programın bahane olduğuna inanıyorum. Bazı farklılıklar var, bu da onları büyütmek için bahane oldu. Bu farklılıkları gidermeliyiz."
"İran bazı suçlamalarla karşı karşıya kalıyor. Ama İran'ın gerçekten bir atom bombasına ihtiyacı var mı? Atom bombasıyla ne yapacak? Siyonist rejimde de bunlardan var. Onların ne işine yarıyor?"
Ahmedinejad, nükleer silahların caydırıcı rolü olabileceğini reddediyor.
"Nükleer silahlar tarihin belirli bir dönemine aitti. İnsan toplumu bunun ötesine geçti. Tıpkı okçuluğun ötesine geçmesi gibi. Şimdi insan fikirleri önemli."
"Nükleer enerji, nükleer silahlardan farklı. Nükleer enerjiye herkesin ihtiyacı var."
İran'ın nükleer programının ABD için bahaneden ibaret olduğunda ısrar eden Ahmedinejad, "Nükleer programdan önce İran ile ABD neden çatışıyordu?" diye sordu.
"ABD, savaşta bize karşı Irak'ı desteklemişti. Bize yaptırım uyguladı. Neden? Bu soru önemli."
"Bugün Hindistan, Pakistan ve Siyonist rejimin atom bombası var. Nasıl oluyor da onlar açısından sorun olmuyor? Bölgedeki diğer birkaç ülkenin daha nükleer silaha sahip olduğuna dair doğru bilgilere sahibim. Nasıl oluyor da kimse onlardan şikayet etmiyor? Sadece bizim elimizde olursa mı kötü? Hem zaten nükleer silah istemediğimizi söylüyoruz."
Ahmedinejad, nükleer silahlara sahip olduğunu öne sürdüğü diğer ülkeler hakkındaki iddiasını desteklemedi. Ortadoğu ülkeleri arasında sadece İsrail'in nükleer silahlara sahip olduğu biliniyor.
Ahmedinejad, "Bir kez daha söylüyorum: Nükleer silahlar çağı sona erdi" dedi.
"Bugün ABD'deki insanlar mutsuzsa ve hükümetlerine isyan ederlerse atom bombası ne işe yarayacak? Eski Sovyetler Birliği'ni düşünün. Atom silahları vardı ama yine de çöktüler."
"ABD, İran'ın 50 yıl önceki İran olmadığını kabul etmeli. İran ulusu kendi ayakları üzerinde durmak istiyor. Bunun farkına varılmalı ve birbirimizin iç işlerine karışmamalıyız."
"Ana problemin çözülmesi gerekiyor. Diğer tüm sorunlar bahaneden ibaret. Bize terörist diyorlar. Biz de onlara aynı şeyi diyoruz. İki tarafın da kendine göre nedenleri var. ABD bize bölgeye neden müdahale ettiğimizi soruyor ama hiçbir ülke bu bölgeye ABD'den daha fazla müdahale etmiyor. Bu tarz tüm müdahalelere karşıyım. Ama ABD daha fazlasını yaparken bizden şikayet ediyor."
"Bütün ülkelerin sorunları var. Birbirimizin sorunlarına odaklanmak istemezsek sorunları asla çözemeyiz ve herkes zarar görür."
Ahmedinejad, Donald Trump'ın İran'la doğrudan ve koşulsuz müzakere talebindeki dürüstlüğünü sorguladı. Eski İran Cumhurbaşkanı, "Müzakereleri ve barışı savunması gereken taraf İslam Cumhuriyeti'dir" dedi.
"Ama üzerimizde ağır yaptırımlar varken müzakere masasına nasıl gidebiliriz? Kimse eşit olmayan bir konumdan pazarlık yürütemez. Sürdürülebilir anlayış eşitlikten kaynaklanır."
Ahmedinejad, dünyanın başka bir Soğuk Savaş görmeyeceğini öngörüyor.
Koronavirüs salgınına değinen Ahmedinejad, "Birileri araştırma yapıyordu ve kontrolden çıktı. Sonra da aşı ve ilaçla gelenlerin sırası geldi" dedi.
Sözümona "araştırmayı" hangi ülkelerin yaptığını netleştirmeyen eski İran Cumhurbaşkanı devamla, "Şeytani niteliklere sahip bazı kimseler koronavirüsü etrafa taşıyor ve dünya çapında kaos yaratıyor" dedi.
"Hesap verme günü gelecek. Biyolojik silahlar şu an çok gelişmiş olsa da barış getirmeyecek."
Ahmedinejad ayrıca BAE'nin 50. kuruluş yıldönümü ve İran devrimimin 44. yılı hakkında da konuştu.
"Devrim, ülkenin kuruluşundan farklıdır. İran binlerce yıldır var oldu ama yönetim sistemimiz değişti. Fakat BAE yeni kurulmuş bir ülke. Bu iki ülke tarih, kültür veya nüfus bazında karşılaştırılamaz."
Ahmedinejad sözlerini, "Tüm bunlara rağmen yine de bizler komşu ve dostuz. Birbirimizin yanında yer almalı ve bölgeyi ortaklaşa idare etmeliyiz" diye sürdürdü.
Dubai Expo ziyareti için BAE'de bulunan Ahmedinejad, "BAE çok büyük ve hızlı değişimler yaşadı. İş ve yatırımcı çekmekte başarılı oldu. Dubai artık ekonomik planlamaya dayalı bir iş merkezi. Abu Dabi ve Şarika ise petrol gelirine güveniyor. Dubai bu yüzden onlardan farklı" dedi.
BAE'nin ilerlemesinin ülkenin stratejik ve uzun vadeli hedeflerine göre değerlendirilmesi gerektiğini belirten Ahmedinejad, mevcut başarıları nihai hedeflerle kıyasladı.
İran'ın maddi ve insan kaynaklarıyla coğrafi pozisyonu itibarıyla BAE'den farklı olduğunu ifade eden eski İran Cumhurbaşkanı, "İran uzun dönemli hedeflere sahip olsa bile, şeffaf olmadığı için bu hedefler herkese değil çok az kişiye netlik arz ediyor. Hedeflere nasıl varacağımız de belirsiz. İran halkı bundan muzdarip. Koşulların ıslah edilmesini umuyorum. İran bölge ülkelerinin seviyesine hızla ulaşacak kapasiteye sahip" diye konuştu.
Gezisinden bahseden Ahmedinejad, Dubai Expo'yu görmeye geldiğini söyledi.
"Dubai Expo bir iş etkinliği değil, ulusların kültürlerini ve tarihlerini birbirine tanıtmasını amaçlıyor."
Ahmedinejad'ın Dubai gezisi toplamda 5 gün sürdü.
Independent Türkçe



Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü Kıblavi Şarku’l Avsat’a konuştu: Geçiş dönemi için anayasal bir deklarasyon ve teknokrat bir hükümet gerekiyor

Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
TT

Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü Kıblavi Şarku’l Avsat’a konuştu: Geçiş dönemi için anayasal bir deklarasyon ve teknokrat bir hükümet gerekiyor

Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)
Dün Şam'ın doğusundaki Duma'da, Aralık 2013'te kaçırılan aktivistlerin akıbetinin açıklanması için protesto gösterisi düzenledi. (AFP)

Beşşar Esed rejiminin devrilmesi ve Suriye'de Ahmed eş-Şera liderliğinde yeni bir yönetimin başa gelmesinin ardından Suriye dosyasındaki gelişmeler dikkatle takip ediliyor. Belki de buradaki en önemli soru, eş-Şera'nın medya açıklamalarında duyurduğu Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin detaylarının, bir hazırlık komitesinin oluşturulmasının ve kabul edilecek koşullara göre kimlerin davet edilip kimlerin dışarıda bırakılacağıdır.

dsvfbg

Suriye Ulusal Diyalog Kongresi Hazırlık Komitesi Genel Koordinatörü, Suriyeli yazar ve siyasi araştırmacı Dr. Mueyyed Gazlan Kıblavi, Şarku’l Avsat'ın sorularını yanıtladı.

Kıblavi, ‘Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'ne davet edilecek şahsiyetlerin mevcut ya da geçmiş mücadeleleri, Suriye davasına katılımları ve devrimci faaliyetleri nedeniyle davet edileceğini’ vurguladı. Siyaset yapmayan devrimciler olduğu gibi, devrimi pratik etmeyen siyasetçiler de olduğunu belirten Kıblavi, gençlik kategorisinin, kadın kategorisinin, muhalifler kategorisinin ve mahkûmlar kategorisinin önemine dikkat çekti. Kıblavi, “Kategoriler çok. Örneğin, şu ana kadar 15 kategori belirledik ve henüz kategorize edilmemiş olanlar da var. Bu sayı 20 kategoriye ulaşabilir ve bazı kategoriler diğerleriyle birleştirilebilir” ifadelerini kullandı.

Devrimden önce ve sonra Suriye toplumunun kategorize edilmesinin her zaman sorunlu olacağını vurgulayan Kıblavi, “Bu yüzden kongreyi, bu sosyal yelpazeler (şu anda oluşmakta olan siyasi topluluk) arasında anlayış ve iletişim alanları için bir başlangıç olarak gördük. Çünkü Suriye'de elli yıl boyunca oluşuma izin verilmedi, yasaklandı. Düşünce tutsak edildi ve oluşum suç sayıldı” şeklinde konuştu.

dsfvgb
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) ile ABD Dışişleri Bakanlığı heyeti arasında geçtiğimiz eylül ayında Ankara'da yapılan toplantıdan (SMDK)

Kıblavi, “Bu daha başlangıç. Dolayısıyla, içeridekiler kendi siyasi bileşenlerini oluşturma fırsatına sahip değilken ya da gelecekteki Suriye'ye doğru ilerlemek için belirli bir ideolojinin arkasına saklanamazken, dışarıda oluşturulan bileşenleri davet edemeyiz” dedi.

Kıblavi sözlerini şöyle sürdürdü: “Şam Deklarasyonu, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), Suriye Ulusal Konseyi ve diğerleri gibi oluşturulan siyasi kurumlarla dışarıdakiler birçok bölünmeden muzdaripti, devlet başkanlığı ve seçimlerde hizipçilikten muzdaripti ve sokak tarafından meşrulaştırılmamıştı. Bu nedenle oluşum koşulları mevcut koşullardan tamamen farklı olan siyasi yapıları davet etmekten kaçındık.”

Kıblavi sözlerine şöyle devam etti: “Şimdi bileşenler yeni Suriye'deki hedeflerini ilan etmeye başlayacaklar ve şöyle diyecekler: Ben belli bir grubun bileşeniyim, belli bir siyasi yelpazenin bileşeniyim ya da belli bir siyasi ideolojinin bileşeniyim, taleplerim bunlar ve saygı görmek ve dahil edilmek istediğim yol bu. Yurtdışında kurulan bileşenlere gelince, onlar kotalara alışkındı ve kotalar muhalif kurumların bileşiminde ve yapısında mevcuttu. Bu gayet açık. Ekim 2011'de İstanbul'da kurulan Suriye Ulusal Konseyi, Müslüman Kardeşler ve Şam Deklarasyonu gibi onlarca yıl önce kurulan siyasi gruplar Suriye meselesindeki ağırlıklarına göre kota alırken, devrimci hareket marjinal kaldı ve siyasi uygulamalarda ağırlıkları olmadı.”

Bu nedenle Kıblavi, “Otuz kırk yıldır Suriye'de bulunmayan siyasetçilerin temsil edilmesi kabul edilemez. Zira oluşturdukları organlar bir ‘bileşen’ olarak kabul edilemez. Bu, içeride kalan ve -izin verilmediği için- herhangi bir siyasi faaliyette bulunamayan Suriye halkına yapılan bir haksızlıktır” ifadelerini kullandı.

*Eş-Şera daha önceki açıklamalarında davetlerin muhalif organlara değil, bireylere yapılacağını söylemişti... Peki, örneğin SMDK'dan şahsiyetler davet edilecek mi?

Kıblavi bu soruya şu cevabı verdi: “Elbette davetler bireylere yönelik olacak, muhalif oluşumlara değil. SMDK’dan da bazı şahsiyetler davet edildi. Zira bu siyasi oluşumların hedefleri temelde bir noktadaydı ve şimdi değişti. Devrim öncesi ile devrim sonrası aynı değil. Ayrıca bu oluşumların içinde hizipler, siyasi partiler ve parti akımları gibi başka bileşenler de var. Bu nedenle sadece bireyleri davet etmeye karar verdik.”

Varlıkları sona erdi

Kıblavi, muhalif oluşumlar ilk kurulduğunda belirtilen kuruluş amaçlarından birinin, devrimin zafere ulaşması halinde bu oluşumların varlığının sona ereceği olduğunu belirtti. Bu, devrimin zafere ulaşması ve rejimin düşmesi halinde söz konusu oluşumların kendilerini feshedeceklerine dair birden fazla kez yapılan açıklamaydı. Dolayısıyla bu varlıklar artık zaman ve bağlam dışıdır.

*Salı günü yaptığınız açıklamalarda, Suriye'deki askeri güçlerin temsilcisi olarak Askeri Operasyonlar Dairesi'nin davet edileceğini söylediniz. Aslında, Suriye devriminin başında rejimden ayrılan ve maddi ve manevi bedel ödeyen askeri personel, Esed sonrası Suriye'de tamamen göz ardı edildiklerini hissediyor. Suriye Ulusal Diyalog Kongresi onları yeni Suriye'yi müzakere etmek üzere davet etmeyecek mi?

Kıblavi şu cevabı verdi: “Ordudan ayrılanlar Savunma Bakanlığı bünyesinde değerlendirilecek, ancak bu henüz tamamlanmamış bir aşama. Çünkü hazırlanmakta olan pek çok lojistik mesele var. Ordudan ayrılanlar Savunma Bakanlığı'na dahil edilecek. Bağımsız olarak davet edilecek ayrı bir siyasi ya da askeri unsur değiller, Askeri Operasyonlar Dairesi'ne bağlı olacaklar.”

Ön koşullar

*Farklı Suriyeli gruplara ulaşmak için kriterler neler? Davet kriterleri neler?

Kıblavi, “Ne kadar adil ya da teknik olmaya çalışırsak çalışalım, herkes için adil olamayız ve herkesi tatmin edemeyiz. Suriye halkını sınıflandırmak ve bu sınıflandırmada adil olmak istersek, devrimci hareket, devrimci savaşçı, kendi topraklarında devrim yapmamış siyasi düşünür, belirli bir bölgeye ait olan ve Suriye'de bulunan tüm etnik ve ırksal bileşenler olarak ayrılırlar. Ayrıca çeşitli şehirler arasında dağılmış bileşenler de var. Tüm bu bileşenler arasından kongreye katılacak uygun kişiler seçilecek. Böylece bölgeleri kapsamış, toplumsal çeşitliliği sağlamış, gençleri, tutukluları ve siyasi aktivistleri, entelektüel ve devrimci olarak kuşatmış olacağız. Açıkçası bu biraz kapsamlı sayılır” ifadelerini kullandı.

*Peki, tüm Suriye için yüzde 100 adil olacak mı?

Kıblavi şöyle cevapladı: “Tabii ki mümkün değil. Dünyada davet kriterlerinde yüzde 100 adil olan hiçbir kongre yoktur. Bu bağlamda tarafsız olmamız gerekmediğini unutmayın. Bizden istenen gelecekteki Suriye'nin çıkarlarını düşünmemiz.”

CSDVFBR
Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ve askeri gruplar arasında yapılan toplantıda yeni Suriye'de askeri kurumun nasıl şekilleneceği ele alındı. (Askeri Operasyonlar Dairesi)

Bir sonraki hükümetin şekli

*Suriye’deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, mevcut hükümetin tek renkli olduğunu kabul etti. Kongrenin toplanmasının yakın olduğu konuşulurken, bir sonraki hükümetin Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin içinden çıkacağına dair sorular akla geliyor. Bu hükümetin katılımcı bir hükümet olacağına dair herhangi bir ön yargı var mı? Ayrıca, bir sonraki hükümet sisteminin şeklini yani başkanlık mı yoksa parlamenter mi olacağını konferans katılımcıları mı belirleyecek?

Kıblavi bu soruyu, “Kongre, bir sonraki hükümet sisteminin şeklini belirlemeyecek. Çünkü kongre bir yasama organı değil. Parlamento, kongrenin hazırlayacağı çalışma ve belgelerden kaynaklanabilecek prosedürlerin bir parçası” diye yanıtladı.

“Genel sekreterlik gibi seçilmiş bir danışma komitesi” olduğunu da ifade eden Kıblavi, “Komiteler sayıca fazla olduğu için hükümet sisteminin parametrelerini belirlemek üzere mini komiteler seçilebilir. Elbette hükümet sistemi önerilecek ya da onaylanacaktır. Bundan sonra mevcut çalışmalar sona erecek ve çok hassas bir aşama olan geçiş dönemi için teknokratlar hükümeti olması beklenen bir hükümet kurulacaktır. Suriye'nin geleceğine gelince, bunu Suriye halkı ve tartışmaların başlangıç noktası olarak kabul edilen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi sırasında fikirlerin billurlaşması belirleyecek. Tüm bu göstergeler Suriye'deki hükümet sistemini belirleyecektir. Daha da önemlisi, kongreden kaynaklanacak anayasal boşluk, söz konusu anayasal boşluğu doldurarak geçici bir anayasal bildiri yayınlayacak olan uzman bir komite tarafından doldurulacaktır” dedi.

Kongrenin zamanlaması

*Kongrenin yakın zamanda toplanmasına tanık olacak mıyız? Yoksa beklemek mi gerekiyor? Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne kimlerin davet edileceğini hazırlık komitesi mi belirleyecek?

Kıblavi şu cevabı verdi: “Hazırlık komitesi ilgili makamlardan onay aldıktan sonra çalışmalarına başlayacak. Tarih konusuna gelince, hazırlık komitesi oluşturulduktan sonra, davet edilen şahsiyetler ve gruplarla iletişim kurmak yeterli zaman alacak. Meselelerin çözüme kavuşturulması bir hafta ya da belki 9 gün sürebilir.”

SCDVFEGR
Eski rejim ordusu mensupları, 1 Ocak'ta Suriye'nin Humus kentindeki uzlaşma merkezlerinde kayıt yaptırmak için sıraya girerken Esed'in fotoğrafını çiğniyorlar. (AP)

Kıblavi, “Hazırlık komitesi davetler için kriter belirlemez. İçeriden ve dışarıdan davetlilerin lojistiğini kolaylaştıran ve onlarla kongreye davet edildiklerini ve katılıp katılmayacaklarını kısaca görüşen bir komitedir. Yani konferans öncesi aşamanın lojistiğini kolaylaştıran ve ön kolaylaştırıcılığını yapan bir komite; sonuçlara ya da davet kriterlerine karar veren bir komite değil. Aday gösterecek olanlar genel olarak sivil toplum örgütleri olacak ve doğal olarak sendikalar da bunların arasında yer alacak” şeklinde konuştu.

Komite seçimi için kriterler

Hazırlık komitesi üyelerinin hangi kriterlere göre seçileceği sorulduğunda ise Kıblavi şu yanıtı verdi:

“Bu kişiler Suriye'deki en nitelikli kişiler olmayacak. Çünkü bu çok zor. Ancak yurt içinde olduğu kadar yurt dışındaki devrimci siyasi ortama ve bölgesel dağılıma dair bilgi ve aşinalıkları da göz önünde bulundurulacak. Hazırlık komitesi üyesinin bileşenler hakkında bilgi sahibi olması, devrim ve siyasi süreç konusunda daha önce deneyim sahibi olması ve Suriye'deki siyasi çevreler arasında ya da elbette yurtdışında sürekli faaliyet göstermesi ve tanınması nedeniyle Suriye arenasında bilinmesi gerekir.”