Irak’ta Şii partiler arasında ihtilaflar sürerken, Sünni partiler diyalog halinde

Kürtler, Şiilerin kendi aralarındaki anlaşmazlığa son vermesini beklediği için Bağdat ile görüşmeleri erteliyor.

İran yanlısı Haşdi Şabi destekçileri seçim sonuçlarına itiraz olarak dün Bağdat’ta gösteri düzenledi. (AFP)
İran yanlısı Haşdi Şabi destekçileri seçim sonuçlarına itiraz olarak dün Bağdat’ta gösteri düzenledi. (AFP)
TT

Irak’ta Şii partiler arasında ihtilaflar sürerken, Sünni partiler diyalog halinde

İran yanlısı Haşdi Şabi destekçileri seçim sonuçlarına itiraz olarak dün Bağdat’ta gösteri düzenledi. (AFP)
İran yanlısı Haşdi Şabi destekçileri seçim sonuçlarına itiraz olarak dün Bağdat’ta gösteri düzenledi. (AFP)

Irak’ta Ekim 2019’daki protestolar, 2015 ve 2016 yıllarındaki Sadr protestoları ve her yaz elektrik sıkıntısı için yapılan protestoların benzeri Şii nüfusun yoğunlukta olduğu güney ve orta kesimlerdeki şehirlerde devam ederken, Batı (Sünni) ve Kuzey (Kürt) cephelerinde sakinlik hakim.
Kürt ve Sünni tarafları, Irak’ta geçtiğimiz günlerde düzenlenen parlamento seçimlerinin sonuçlarından memnun görünüyor. Ancak iki tarafı temsil eden partiler, Kürtlere ve Sünnilere tahsis edilen makam koltuklarını kendi partisinin tekeline almak için birbirleriyle ihtilaf halinde. Fakat iktidar pastasını bölüşen Şii partilerde durum öyle değil. Bu partiler pastadan büyük dilimi alabilmek için hem büyük bir kitleye hem de yönetimde nüfuz sahibi siyasi aktörlere ihtiyaç duyuyorlar. Şii kitlesel protestolar son iki gündür farklı bir atmosfere girdi. Zira bu protestolar, yeniden kapatılan Yeşil Bölge’nin önünde süresiz oturma eylemine dönüştü. Protestolara katılan bazı Şii liderler, barışçıl çerçevenin terk edilmesine karşı uyardı.
Göstericilerin, seçimleri manipüle etmekle suçladıkları Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği seçim sonuçlarına yapılan itirazlarla ilgili yeni bir şey söylemedi. Komiserlik geçtiğimiz günlerde bine yakın itiraz aldı ve bu itirazların karara bağlanması için verilen süre dün sona erdi. Komiserlik aldığı itirazlarda seçim sonuçlarını ihlal eden herhangi bir durum tespit etmediğini bildirdi.
Dolayısıyla seçimden yenilgiyle ayrılan parti ve koalisyonların önünde, seçim sonuçlarını kabul etmek veya Necef’te yakın zamanda düzenlenmesi beklenen görüşmeden çıkacak sonuçları beklemek ya da Iraklı Şiilerin en üst dini mercii Ali es-Sistani’nin önümüzdeki cuma hutbesinde vereceği mesajları takip etmekten başka yol kalmadı. Seçimden yenilgiyle ayrılan partiler, seçimi kazanan partilerle kota esasına dayalı yeni hükümeti kurmak için müzakerelere başladı.
Ülkenin ve yönetimin ortakları olan Sünniler ve Kürtlerin bu seferki pozisyonu geçmiş dönemlerden çok daha güçlü görünüyor. Kürt ve Sünnilerin rol almadığı Şii partiler arasındaki ihtilaflar, Şii cephenin dağılmasına sebep olacak kadar derin görünüyor. Zira bu ihtilaflar, Kürt ve Sünni partilerin ‘en büyük meclis bloğunu’ oluşturmak isteyen Şii partilerle (nitekim Mukteda es-Sadr ve Maliki arasında bu konuda bir çekişme var) koalisyon kurmaları karşılığında bütün şartlarını veya en azından büyük bir bölümünü dayatmasına imkân tanıyacak. Aynı zamanda bu ihtilaflar, üç başkanın belirlenmesinden (başbakan, cumhurbaşkanı ve meclis başkanı) başlayarak yeni hükümetin kurulması müzakerelerinde Kürt ve Sünni partilerin elini güçlendiriyor.
Şarku’l Avsat muhabiri, 2003’ten sonra Irak’ta yönetimi Şii partilerle bölüşen ve dolayısıyla yönetimin iki ana ortağı olan Sünni ve Kürt partilerin temsilcileriyle görüşerek bu partilerin önümüzdeki dönemle ilgili vizyonları ve seçenekleri hakkında bilgi aldı. Söz konusu görüşmelerde muhtemelen en çok dikkat çeken hususlardan biri ‘Kürt ve Şiiler arasındaki tarihi ittifakın’ 2018 yılının ardından sona erdiği tespitidir. Sünni Araplar, kendileri aleyhine görünen bu ittifakın bitmesinden otomatik olarak yararlandı. Zira şu anda Sünni Arapları temsil eden partiler kendi aralarında yeni bir seçim ve lider dengesi oluşturmaya başladı.
Kürt ve Sünni partilerin temsilcileriyle yapılan görüşmeleri aktarmadan önce Kürt ve Sünni sahadaki önemli siyasi aktörlerin tanıtılmasında fayda var. Irak’ta 10 Ekim’de düzenlenen parlamento seçimlerinin sonuçlarına göre Kürt sahasında Yeni Nesil Partisi biraz varlık göstermekle birlikte en çok oyu Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) aldı. Sünni sahada ise Muhammed el-Halbusi liderliğindeki Takaddum (İlerleyiş) Partisi ile Hamis el-Hancer liderliğindeki Azim Koalisyonu seçimlerde en çok oyu aldı. Bu iki siyasi grubun dışında kalan bazı Sünni bağımsız adaylar ve hareketler de mecliste az sayıda sandalye kazanabildi.
Kürtlerin Bağdat’ta iktidar ortaklarıyla yürüttüğü hükümet kurma görüşmelerinde baş müzakereci ve Eski Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Şarku’l Avsat muhabiriyle yaptığı telefon görüşmesinde Kürtlerin mevcut pozisyonuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Zebari, “Kürtler, diğer ortaklarla müzakere yürütmek için Bağdat’a gitmeden önce kendi aralarında görüşmeler gerçekleştiriyor. (Kürtler arasındaki görüşmeler) öncelikle Kürtlerin içinde ortak bir pozisyon belirlemeyi hedefliyor. Bu bizim için önemli bir hedef. Bu iş bittikten sonra, IKBY Başkanlığı, Bağdat’a gitmeden önce Kürt partilerden oluşan ortak Kürt müzakere heyeti ile bir araya gelecek. Kürtlerin Bağdat’a karşı ortak bir talebi var. Bu da bilinen bir talep ve yıllardır çözüme kavuşturulmadı. İktidardaki ortaklığın yapısı, 140. Madde, tartışmalı bölgeler, petrol ve doğalgaz… ve merkezi hükümet ile IKBY hükümeti arasında çözüm bekleyen diğer meseleler” ifadelerini kullandı.
Şasivar Abdulvahid liderliğindeki muhalif Kürt parti Yeni Nesil Partisi’nden seçimde aday olan ve kadınlar arasında en yüksek oyu alarak yeni meclise girmeye hak kazanan Şasivar’ın ablası Serva Abdulvahid, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şunları kaydetti:
“Yeni Nesil Partisi, Kürt partilere bir reform belgesi sundu. Zira bu belge çeşitli noktalara odaklanıyordu. Belgedeki en önemli noktalardan biri Parti’nin yeni hükümette yer almayacağının belirtilmesiydi. Reform Belgesi, IKBY’de parlamento ve il meclisleri seçimlerinin tarihinin belirlenmesini, parti kotasından uzak yeni bir Seçim Komiserliği’nin seçilmesi, mevcut Yargı Konseyi’nin feshedilmesini ve partilerden bağımsız bir Yargı Konseyi’nin kurulmasını içeriyordu. Belge IKBY’deki tüm siyasi, aktivist ve gazeteci tutukluların serbest bırakılmasını talep ediyordu. Yeni Nesil’in Kürt müzakere heyetinin bir parçası olabilmesi için sadece makam paylaşımı sürecinde değil aynı zamanda askıdaki sorunların çözülmesi noktasında bazı öncelikler bulunuyor.”
İsminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir Sünni siyasi kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Gelecek dönemde nasıl bir hareket tarzının izleneceği konusunda Sünniler arasında yakınlaşma var. Ortak bir Sünni pozisyonun olacağına dair şimdiye kadar herhangi bir işaret yok. Aksine büyük olasılıkla iki Sünni grup (Takaddum ve Azim) Şiilerin kendi içindeki durumu halletmesini bekleyecek. Sayıca en büyük meclis bloğu meselesi, Şii cephesindeki durum ve uluslararası uzlaşılar, Sünni cephenin şekli ve pozisyonunun istikrar bulmasında yansımaları olacak. Takaddum (İlerleyiş) Partisi lideri Muhammed el-Halbusi ve Azim Koalisyonu lideri Hamis el-Hancer’in geçtiğimiz süreçte Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine Ankara’ya yaptıkları ziyaret, iki ana Sünni taraf arasındaki buzları büyük ölçüde eritti.”

 



Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Irak’ta Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, Salı günü yaptığı açıklamada, hareketin askeri kanadı olarak bilinen “Seraya es-Selam”ın Basra ve Vasıt (Kût) vilayetlerinde faaliyetlerinin dondurulmasına karar verdiğini duyurdu. Açıklama, hareket mensuplarının bir kamu görevlisini darp ettiği görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından geldi.

Irak makamları zaman zaman, belediye mevzuatına aykırı biçimde inşa edilen yapıları yıkım kararıyla kaldırıyor. Yerel halk arasında “tecevüz” olarak bilinen bu kaçak yapılar sorunu, çoğu zaman siyasi ve toplumsal gerilimlere neden oluyor.

Son olarak, sosyal medyada paylaşılan videoda Sadr Hareketi’ne bağlı kişiler olduğu belirtilen bir grup, Basra’nın merkezinde kaçak yapıların yıkımından sorumlu Makal Belediyesi Müdürü Esir el-Ubeydi’yi darbediyor. Görüntülerde, Ubeydi’nin, hareket mensuplarına ait olduğu öne sürülen kaçak bir evi yıktığı için hedef alındığı belirtiliyor. Video ülkede geniş yankı uyandırdı ve tepkiye yol açtı.

Basra’daki kaynaklara göre, yıkılan ev Sadr Hareketi’ne bağlı din adamı Şeyh Kusay el-Esedi’ye ait. El-Esedi’nin dinî eğitim gören, cuma imamı ve Seraya es-Selam’da görevli bir isim olduğu aktarılıyor. Ev, kentin en değerli bölgelerinden birinde izinsiz olarak kullanılıyordu.

Sadr’a yakınlığıyla bilinen ve X platformunda açıklama yapan “Salih Muhammed el-Iraki” isimli hesap, Seraya es-Selam’ın Basra ve Vasıt’ta altı ay süreyle “dondurulması ve tüm merkezlerin kapatılması” talimatını duyurdu. Açıklamada, kararın, “Seraya es-Selam’ın adını kirleten ihlallerin ve hakaretlerin önüne geçmek amacıyla” alındığı belirtildi.

Iraki mesajında, söz konusu davranışların “harekete karşı dış çevreler tarafından kasıtlı olarak yapılmış olabileceğini” öne sürerek “Seraya es-Selam’ın itibarı benim için varlıklarından daha önemlidir” ifadelerini kullandı.

Seraya es-Selam mensupları, 2014’ten bu yana özellikle Samarra kentinde yoğun şekilde konuşlanmış durumda. Kentte, 2006’da El Kaide tarafından bombalanan İmam Ali el-Hadi ve İmam Hasan el-Askeri türbeleri bulunuyor ve saldırının ardından bölgede mezhepsel çatışmalar patlak vermişti.

Örgütün ayrıca Bağdat ve Şii nüfusun çoğunlukta olduğu orta ve güney vilayetlerinde yaygın merkezleri bulunuyor. Hareket mensupları geçmişte de sosyal medyada Sadr’a yönelik sert eleştiriler yapan kişilere saldırmakla gündeme gelmişti.

sdvfg
Irak'ın güneyindeki Basra kentinde bulunan Şatt el-Arab sahil şeridinin önünden araçlar geçiyor (AFP)

Sadr hareketi, son hükümette ve parlamentoda temsil gücünü kaybetmiş olsa da, Seraya es-Selam ve hareket tabanı pek çok bölgede hâlâ ciddi nüfuza sahip.

Basra Valisi Esad el-İydani, saldırı sonrasında Sadr ile iletişime geçtiğini açıklayarak, “Sadr bu ihlali reddetti ve sorumluların cezalandırılacağını söyledi” dedi.

‘Mutsuz bir durumdayım’

Saldırıya uğrayan belediye yetkilisi Esir el-Ubeydi, yaşananları “mutsuz ve trajik bir durum” olarak tanımladı. Basra valisine gönderdiği ses kaydında, “Bu muameleyi hak edecek ne yaptığımı bilmiyorum” ifadelerini kullanarak korunma talep etti.

Ubeydi, görevini güvenlik güçleri ve yıkım ekipleri eşliğinde yürüttüğünü belirterek, evinin iki gündür akrabaları tarafından korunmak zorunda kaldığını anlattı. Yaptığı açıklamada, “Dört gündür uyuyamıyorum. Şikâyet için karakola gittiğimde bile hareket mensupları benden önce oradaydı” dedi.

Basra’da kaçak yapıların sayısına ilişkin net veri bulunmasa da, kentte nüfus artışı ve çarpık kentleşme nedeniyle sorun giderek büyüyor. Yerel yönetim son dönemde çok sayıda kaçak yapıyı yıktı ancak bu operasyonlar çoğu zaman bölgede gerginliklere yol açıyor.


Gazze’de hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk 17 Filistinli hayatını kaybetti

32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
TT

Gazze’de hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk 17 Filistinli hayatını kaybetti

32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)
32 yaşındaki Rafet Alvan (sağda) ve ailesi, Gazze şehrinde soğuk bir sabah, sahilde kurulan geçici mülteci kampında çadırlarının önünde dururken, giysileri plastik bir örtü üzerinde kurumaya bırakılmış durumda. (AP)

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, bölgede etkili olan şiddetli yağışların başlamasından bu yana 17’den fazla binanın tamamen çöktüğünü açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Safa Haber Ajansı’ndan aktardığına göre Basal, hava koşullarına bağlı olumsuzluklar nedeniyle 4’ü çocuk olmak üzere 17 kişinin aşırı soğuktan hayatını kaybettiğini, diğer can kayıplarının ise bina çökmeleri sonucu meydana geldiğini belirtti.

erf
Gazze şehrinde yağmurlu bir günün ardından su basmış bir çadırda ağlayan yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Basal, 90’dan fazla konut binasında tehlikeli düzeyde kısmi çökmeler yaşandığını, bunun da binlerce kişinin hayatı için doğrudan tehdit oluşturduğunu söyledi. Basal ayrıca, Gazze Şeridi’ndeki barınma merkezlerinin yaklaşık yüzde 90’ının, sel suları ve yağmur nedeniyle tamamen sular altında kaldığını ifade etti.

Tüm bölgelerde vatandaşlara ait çadırların zarar gördüğünü ve su bastığını kaydeden Basal, bunun binlerce ailenin geçici barınaklarını kaybetmesine yol açtığını; giysi, yatak, döşek ve battaniyelerin zarar görerek halkın insani sıkıntılarını daha da artırdığını vurguladı.

sd
Gazze şehrindeki sahilde kurulan geçici mülteci kampında, annesi çamaşır yıkarken, bir Filistinli çocuk annesinin yanında duruyor. (AP)

Basal, alçak basınç sistemlerinin başlamasından bu yana sivil savunma ekiplerinin vatandaşlardan 5 binden fazla yardım ve imdat çağrısı aldığını aktardı.

sdv
Yoğun yağışlar nedeniyle Gazze'nin merkezindeki ez-Zevayide mahallesinde kısmen suya batmış bir araba (AP)

Uluslararası topluma bir kez daha acil çağrıda bulunan Basal, vatandaşlara yardım ulaştırılması ve acil insani ihtiyaçların karşılanması için derhal harekete geçilmesi gerektiğini söyledi. Çadırların yetersiz kaldığını belirten Basal, ilgili kurum ve uluslararası kuruluşlardan çadır gönderilmemesini talep ederek, derhal ve acil şekilde yeniden imar sürecinin başlatılması, insan onurunu koruyan ve hayatı güvence altına alan kalıcı ve güvenli konutların sağlanması çağrısında bulundu.


Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
TT

Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)

İsrail medyasında, Binyamin Netanyahu hükümetinin Gazze Şeridi’ndeki uygulamaları nedeniyle Mısır ile İsrail arasındaki gerilimin son dönemde arttığına dair haberler yer alırken, Mısırlı üst düzey bir yetkili Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mısır makamları İsrail’in Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nı ihlal eden uygulamalarını tespit etti, bunlara ilişkin bir dosya hazırladı ve Washington’ı bilgilendirdi” dedi.

Mısır’da görev yapmış bazı eski askeri yetkililere göre ise Kahire, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki adımlarını, üzerinde uzlaşılan Trump planından kaçınma girişimi ve sarı hat olarak bilinen bölgede kalıcı bir İsrail askeri varlığı tesis etme çabası olarak değerlendiriyor. Bu durumun Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit ettiği ifade ediliyor.

Sarı hat, 10 Ekim’de Şarm eş-Şeyh’te ABD Başkanı Donald Trump’ın katılımıyla imzalanan ve Gazze savaşını sona erdirmeyi amaçlayan barış planı kapsamında, Gazze Şeridi’ni iki bölüme ayıran bir ayrım hattı olarak tanımlanıyor. Buna göre hat, Filistinlilerin kontrolündeki batı bölgesindeki toprakların yüzde 47’sini, İsrail’in kontrolü altındaki Gazze’nin yüzde 53’ünden ayırıyor. Gazze’deki Filistinlilerin neredeyse tamamının, bu hattın batısındaki bölgeye göç etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

xsdf
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında Gazze barış planını görüşmek üzere bu ayın sonlarında bir zirve yapılması bekleniyor. (AFP)

İsrail Kanal 14 televizyonunun yayımladığı bir raporda, İsrail ordusunun sarı hat olarak bilinen bölgede faaliyet yürüttüğü ve Gazze Şeridi’nin coğrafi yapısını değiştirdiği öne sürüldü. Kanalın aktardığına göre Kahire, bu durumu ‘bölgesel çıkarlarına yönelik doğrudan bir tehdit’ olarak değerlendiriyor. Raporda, söz konusu faaliyetlerin Mısır’ı öfkelendirdiği ve Kahire’nin, Gazze Şeridi’ni ikiye bölmeye, bölgenin demografik ve coğrafi yapısını değiştirmeye çalıştığı gerekçesiyle İsrail’i ABD’ye şikâyet ettiği belirtildi.

Rapora göre Kahire, özellikle İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in sarı hata ilişkin açıklamalarının ardından Gazze’de yaşananları büyük bir endişeyle izliyor. Zamir’in bu hattı yeni bir savunma ve saldırı hattı olarak nitelemesine dikkat çekilirken, İsrail ordusunun kontrolü altında bulunan bölgede tünel altyapısını tahrip etme ve evleri yıkma gibi faaliyetlerinin, Kahire’de Gazze’de uzun vadeli bir askeri varlık tesis edilmesine yönelik hazırlık olarak yorumlandığı ifade edildi. Bu durumun, Mısır’ı Washington nezdinde acil diplomatik girişimlerde bulunmaya sevk ettiği kaydedildi.

Mısır Askerî İstihbaratı eski Başkan Yardımcısı ve İstihbarat Dairesi eski Başkanı Korgeneral Ahmed Kâmil ise Mısır’ın İsrail’in üzerinde uzlaşılan barış planından kaçınma girişimlerine karşı büyük bir öfke duyduğunu belirtti. Kâmil, İsrail’in sarı hattaki hamlelerinin Gazze’de ve Mısır sınırına yakın bölgelerde kalıcı bir askeri varlık oluşturma niyetine işaret ettiğini, bunun da Mısır’ın ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.

uı
Kaynaklar, Mısır'ın Sisi ve Netanyahu arasında bir zirve düzenlenmesi için şartlar belirlediğini bildiriyor. (İsrail medyası)

Kâmil, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun ulusal güvenliği ilgilendiren bir dizi temel konuda açık, net ve değişmez olduğunu söyledi. Kâmil, bu tutumun, barışın Mısır dış politikasının temel ve stratejik hedefi olması, Kahire’nin İsrail tarafıyla imzalanan anlaşmalara bağlılığı ve İsrail’in iki taraf arasında imzalanan anlaşmalara saygı göstermesi gerekliliğine dayandığını ifade etti.

Kâmil, Mısır’ın İsrail ile gerilimin düşürülmesine yönelik şartlarının, Gazze anlaşmasının ABD Başkanı Donald Trump’ın girişimi doğrultusunda tüm aşamalarıyla uygulanmasını kapsadığını belirtti. Buna göre, herhangi bir engelleme ya da geçersiz gerekçeler olmaksızın ikinci aşamaya derhal geçilmesi, kalıcı ateşkesin tesis edilmesi ve barış sürecine geçilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca İsrail’in anlaşmayı eksiksiz uygulaması, mutabık kalınan miktarlarda insani yardımların girişine izin vermesi ve Refah Sınır Kapısı’nın iki yönde açılması şartlarını sıraladı.

Kâmil’e göre diğer şartlar arasında, Mısır’ın Gazze Şeridi sakinlerinin zorla ya da gönüllü göçe zorlanmasını kesin olarak reddetmesi, İsrail’in Batı Şeria’da yerleşim kurulmasına ve bölgenin İsrail’e ilhakına yönelik adımlarına karşı çıkılması, İsrail ordusunun Philadelphia Koridoru da dahil olmak üzere Gazze Şeridi’nin tamamından çekilmesi ve 7 Ekim 2023 sınırlarına dönülmesi yer alıyor. Kâmil, mevcut İsrail varlığının, anlaşmanın aşamalarının uygulanmasına bağlı geçici bir durum olduğunu, sarı hat da dahil olmak üzere tüm hatların fiili ve hukuki geçerliliği olmayan, varsayımsal çizgiler olduğunu ifade etti.

Dördüncü şartın ise Netanyahu ve hükümetinin, Arap Barış Girişimi kapsamında yer alan açık Arap taleplerine ne ölçüde yanıt verdiğiyle ilgili olduğunu belirten Kâmil, bunun; işgal altındaki Arap topraklarından çekilme, iki devletli çözüme onay verilmesi ve Filistinlilerin Gazze ya da Batı Şeria’dan zorla yerinden edilmesinin reddedilmesi gibi başlıkları içerdiğini söyledi. Ayrıca İsrail’in iyi komşuluk ve saldırmazlık yönünde iyi niyet göstermesi, nükleer silah tehdidinden arındırılmış bir bölge oluşturulmasına ilişkin uluslararası taleplerle uyumlu adımlar atması ve bu alandaki uluslararası anlaşmalara katılması gerektiğini vurguladı.

d
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Arşiv – Reuters)

Mısır’ın, ABD ve İsrail’in Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında bir görüşme düzenleme girişimlerine, İsrail’in barış ve bölgesel istikrara dair açık ve uygulanabilir bir girişimde bulunmadan yanıt vermeyeceği değerlendiriliyor.

İsrail medyasının aktardığına göre ABD, Sisi, Netanyahu ve Trump’ın katılımıyla Washington’da üçlü bir zirve düzenlemeyi denedi. Ancak bu girişim, Mısır’ın şartları nedeniyle İsrail açısından ‘kabul edilemez’ bulundu. Aynı raporlarda, Kahire’nin, Trump’ın bu ay sonunda Florida’da Netanyahu ile yapacağı görüşmede İsrail’e yönelik baskı yaparak Gazze’deki adımlarını sınırlaması yönünde rol oynayacağını beklediği kaydedildi.

Mısırlı strateji uzmanı Tümgeneral Semir Ferec, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına büyük önem atfedildiğini ve Trump’ın, adını taşıyan Gazze Barış Planı’nın uygulanması konusunda Netanyahu üzerinde kesinlikle baskı kuracağını söyledi.

Ferec, Mısır’ın pozisyonunun, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına bağlı olarak değerlendirileceğini, ancak aynı zamanda İsrail’in sarı hat ya da Gazze’nin herhangi bir bölgesinde kalıcı askeri varlık tesis etmesini asla kabul etmeyeceğinin açık ve net olduğunu vurguladı. Ferec’e göre Mısır, Netanyahu hükümetinin tüm hareketlerinin, İsrail ordusunun Gazze’nin tamamından çekilmesini öngören barış planını engellemeye yönelik girişimler olduğunun farkında.