Squid Game'in Gi-hun'u, Netflix yapımını eleştirenleri diziyi tekrar izlemeye davet etti

Squid Game (Netflix / Squid Game)
Squid Game (Netflix / Squid Game)
TT

Squid Game'in Gi-hun'u, Netflix yapımını eleştirenleri diziyi tekrar izlemeye davet etti

Squid Game (Netflix / Squid Game)
Squid Game (Netflix / Squid Game)

Squid Game oyuncusu Lee Jung-jae, başarılı Netflix yapımını kötüleyenleri diziyi biraz farklı bir bakış açısıyla yeniden izlemeye davet etti.
Jung-jae, yakın tarihte The New York Times'a verdiği röportajda, dizinin "anlamsızca şiddet içerdiği" veya yeterince güçlü bir mesajı bulunmadığı eleştirilerine yanıt verdi.
Aktör, herkesin farklı bakış açısına sahip olacağını kabul ederken, dizinin Kore'ye özgü yaşam tarzının temel bir ilkesi olan diğerkamlığın altını çizdiğini söyledi. Jung-jae, Netflix'in resmi olarak şimdiye kadarki en popüler dizisi ilan edilen Squid Game'in "söz konusu diğerkamlık temasını hayatta kalma oyununun olay örgüsüne bağladığını" sözlerine ekledi.
The Independent'ın haberine göre, dizide kumar bağımlısı Seong Gi-hun'u canlandıran Jung-jae şu ifadeleri kullandı: 
"Sanırım diziyi izlerken kendimize sorular soruyoruz: 'Asla gözden kaçırmamam gereken bir insanı unutuyor muyum? Yardımıma ihtiyacı olan ama benim haberim olmayan biri var mıydı? Onlara yardım etmeli miydim?' Bence seyirciler diziyi yeniden izlerse bu incelikli unsurların daha fazlasını fark edebilecek."
Ölümcül Squid Game'e 456 numaralı oyuncu olarak en son katılan ama oyunu zirvede bitiren aktör, ayrıca dizinin 2. sezonunun çekilmesine karar verilirse hikayenin nasıl gelişebileceğini de ele aldı.
Squid Game'in finali, Gi-hun'un Yönetici'den üstü kapalı bir tehdit alması ve ABD'deki kızını ziyaret etmek için uçağa binmek yerine Güney Kore'de kalmaya karar vermesiyle sona eriyor.
Gi-hun'un duygularının çok karmaşık olduğunu kaydeden Jung-jae, hikayenin bu noktadan birçok farklı yöne gidebileceğini düşünüyor.
48 yaşındaki aktör, "Sanırım Gi-hun gidip oyunun yaratıcılarını cezalandırmaya çalışabilir. Ya da yeni yarışmacıların oynamasını engellemeye çalışabilir. Veya yeniden oyuna katılmayı deneyebilir" dedi.
2. sezon için olası bir olay örgüsünde oyunların idaresi için Gi-hun'un Yönetici'nin (Lee Byung-hun) yerini almasının mümkün olup olmadığı sorulan Jung-jae, "Pekala, birincisi, asla kimsenin ölmesine izin vermeyeceğim!" dedi.
Jung-jae daha sonra, 1978 yapımı Amerikan savaş draması Avcı'da (The Deer Hunter) Christopher Walken'ın canlandırdığı "oyundan asla dışarı çıkamayan" karaktere benzeyebileceğine dair yorumda bulundu.



İlk kuşların nasıl uçmaya başladığı tartışması noktalandı

UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)
UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)
TT

İlk kuşların nasıl uçmaya başladığı tartışması noktalandı

UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)
UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)

Dinozorlar ve kuşlar arasındaki bağlantıyı ortaya koyan Arkeopteriks cinsine ait fosil, uzun zamandır devam eden bir tartışmayı noktaladı. Bilim insanları Arkeopteriks'in uçabildiğini tespit etti. 

İlk örnekleri 1861'de Almanya'da keşfedilen Arkeopteriks, tüyleri nedeniyle ilk başta kuş sanılmıştı. Ancak keskin dişlere sahip çenesi ve uzun kemikli kuyruğu gibi dinozorlara benzeyen özellikleri de vardı. 

"İlk kuş" diye de bilinen bu cins, kuşlar ve dinozorlar arasındaki bağlantıyı ortaya çıkarmasıyla tanınıyor. 

Öte yandan yaklaşık 150 milyon yıl önce yaşayan Arkeopteriks'in uçup uçamadığı uzun zamandır tartışma konusuydu. Bilim insanları bu dinozora ait fosilleri inceleyerek kuşların ilk nasıl uçmaya başladığını anlamaya çalışıyordu. 

ABD'nin Şikago kentindeki Field Müzesi'nde tutulan son derece iyi korunmuş fosil örneği, bu soru işaretinin giderilmesini sağladı. Yıllarca özel koleksiyoncuların elindeki örnek 2022'de müze tarafından alınmıştı. 

Müzede çalışan Dr. Jingmai O'Connor ve ekip arkadaşları, bilgisayarlı tomografiyle fosili tarayarak iskeletin dijital bir haritasını oluşturdu. Araştırmacılar UV ışığı kullanarak yumuşak doku kalıntılarını açığa çıkarmayı da başardı.

Diğerlerinin aksine bu örnekteki kemiklerin üç boyutlu olarak korunması sayesinde hayvanın kafatası daha detaylıca incelendi. Ekip böylece tarih öncesi kuşların kafatasından modern kuşlarınkine geçişin ilk işaretlerini saptadı.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (14 Mayıs) yayımlanan çalışmadaki en kritik bulguysa Arkeopteriks'in kanatlarında gizliydi. 

Cinsin önceki örneklerinde sadece iki kat kanat tüyü varken, bu örnekte üç kat vardı. Üst kol kemiği üzerindeki bu tüyler kanattan vücuda doğru düzgün bir aerodinamik hat oluşturarak modern kuşların uçmasını sağlıyor. 

Bilim insanları uçamayan tüylü dinozorlarda olmayan bu tüylerin, Arkeopteriks'in uçmasını sağladığını belirtiyor. 

Dr. O'Connor "Arkeopteriks tüyleri olan ilk dinozor ya da 'kanatları' olan ilk dinozor değil. Ancak tüylerini uçmak için kullanabilen bilinen en eski dinozor olduğunu düşünüyoruz" diyerek ekliyor:

Kuşlarla yakın akraba olan ancak tam olarak kuş olmayan tüylü dinozorlarda bu tüyler eksik. Onların kanat tüyleri dirsekte bitiyor. Bu da bize kuş olmayan bu dinozorların uçamadığını, ancak Arkeopteriks'in uçabildiğini gösteriyor.

Öte yandan hayvanda göğüs kemiğinin olmamasından dolayı çok iyi uçamadığı düşünülüyor. Araştırmacılar Arkeopteriks'in tavuklar gibi kısa süren uçuşlar yaptığını ancak çoğunlukla yerde kaldığını tahmin ediyor.

Bilim insanları iyi korunmuş son örnek üzerine çalışmayı sürdürerek Arkeopteriks hakkında daha fazla bilgi edinmeyi planlıyor.

O'Connor "Vücudun koruduğumuz hemen hemen her parçasından heyecan verici ve yeni bir şeyler öğreniyoruz. Ve bu çalışma gerçekten de buzdağının sadece görünen kısmı" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, New York Times, Guardian, Nature