İngiltere Dışişleri Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Glasgow'un başarılı olması demek tüm dünyanın başarısı demektir

İngiliz Bakan, Londra'nın Riyad ile halihazırda güçlü olan ilişkilerini daha güçlendirmek istediğini vurguladı

İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss, dün Riyad'da Şarku'l Avsat’a röportaj verdi (Foto: Beşir Salih)
İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss, dün Riyad'da Şarku'l Avsat’a röportaj verdi (Foto: Beşir Salih)
TT

İngiltere Dışişleri Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Glasgow'un başarılı olması demek tüm dünyanın başarısı demektir

İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss, dün Riyad'da Şarku'l Avsat’a röportaj verdi (Foto: Beşir Salih)
İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss, dün Riyad'da Şarku'l Avsat’a röportaj verdi (Foto: Beşir Salih)

İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss, ülkesinin Körfez ülkeleriyle güçlü ilişkileri olduğunu söyledi. Bakan Truss, “Hem İngiltere'ye hem de Körfez İşbirliği Konseyi'ne (KİK) fayda sağlayacak bir serbest ticaret anlaşması yapılması konusunda bizimle aynı arzuyu paylaştıklarını biliyorum” ifadelerini kullandı.
Suudi Arabistanlı yetkililerle görüştükten sonra Şarku’l Avsat’a röportaj veren İngiliz Bakan, “Görüşmelerimizde, bölgesel güvenlik meseleleri ve iklim değişikliği gibi konuların ve sorunların nasıl ele alınacağı konusunda iş birliği yapılması ve ticaret dahil olmak üzere güçlü ikili ilişkilere odaklandık. Bu ortak zorlukların üstesinden gelmek ve mevcut fırsatlardan mümkün olan en iyi şekilde yararlanmak için çalışmaya devam etmek amacıyla açıkça bu güçlü ilişkiyi sürdürmek ve güçlendirmekle ilgileniyoruz” şeklinde konuştu.
İngiltere’nin, İran'ın nükleer programından endişe duyduğunu açıkça belirten Bakan Truss, “(İran’ın nükleer programı) daha önce eşi benzeri görülmemiş bir şekilde gelişim gösterdi. İran rejiminin kendisine sunulan fırsatı bir an önce değerlendirmesi gerekiyor” dedi. Artık İngiliz hükümetinin uluslararası ticaret sorumlusu da olan yeni Dışişleri Bakanı Truss, Yemen ve Kasım ayı başlarında Glasgow'da yapılacak iklim değişikliği zirvesi gibi diğer konulara da değindi.
İşte İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss röportajının tamamı:

-Ziyaretinizin sebebini, kimlerle görüştüğünüzü, Suudi Arabistanlı yetkililerle ele alınan en önemli konuları bize anlatır mısınız?
İngiltere Dışişleri Bakanı olarak Suudi Arabistan'a yaptığım ilk ziyarette Dışişleri Bakanı, Enerji Bakanı ve Ulusal Güvenlik Danışmanı ile görüştüm. İlk kez gerçekleşen bu görüşmeler oldukça verimli ve olumluydu. Görüşmelerimizde, bölgesel güvenlik meseleleri ve iklim değişikliği gibi konuların ve sorunların nasıl ele alınacağı konusunda iş birliği yapılması ve ticaret dahil olmak üzere güçlü ikili ilişkilere odaklandık. Körfez bölgesindeki müttefiklerimizle güvenlik ve ekonomik bağlarımızı güçlendirmenin, İngiltere vatandaşları için iş fırsatları yaratmamıza yardımcı olacağına inanıyorum.
Bu yüzden Suudi Arabistanlı dostlarımıza da söylediğim gibi Körfez ülkeleri ile daha güçlü bir ticaret ve yatırım ilişkisi ve istihbarat paylaşımı, kalkınma, güvenlik ve savunma gibi konularda daha fazla iş birliği istiyoruz.

-Tahran, nükleer programıyla ilgili taahhütlerini azaltmaya ve zaman kazanmaya çalışırken, İran meselesi genel olarak dünya ve özel olarak bölge ülkeleri için bir öncelik olmaya devam ediyor. Sizce içinde bulunduğumuz bu süreçte zaman önemli mi ve bölge ülkelerinin gelecekteki müzakerelere katılma taleplerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
İngiltere, İran’ın daha önce eşi benzeri görülmemiş bir gelişme kaydeden nükleer programından endişe duyuyor.  Nükleer silaha sahip bir İran istemiyoruz. İran, her gün Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP – nükleer anlaşmanın resmi adı) müzakerelerine yeniden başlanmasını geciktiriyor. Nükleer faaliyetlerinin gelişimi, diplomasi fırsatlarını ve anlaşmada üstü örtülü olarak bulunan nükleer silahların yayılmasını önleme ilkesinin kıymetini düşürüyor. Şuan sunulan öneri sonsuza kadar masada kalamaz. Bu nedenle İran rejimi kendisine sunulan fırsatı bir an önce değerlendirmeli.  

-Yemen Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu’nun geçtiğimiz Nisan ayında ateşkes girişiminde bulunduğunu ilan etmesine rağmen, Husiler tüm uluslararası barış çağrılarını görmezden geldiler. Sizce ülkede kötüleşen insani durum çerçevesinde Husilere yönelik gerçek baskı mekanizmaları var mı?
Husilerin Marib ilindeki saldırısı da dahil olmak üzere Yemen’de devam eden çatışma ve insani kriz konusunda endişeliyiz. Bugünkü (dün) görüşmelerimde sınıra yönelik artan saldırılar karşısında Suudi Arabistan’ın aldığı tedbirleri memnuniyetle karşıladım. Yemen'de uzun vadeli istikrarı sağlamanın ve derinleşen insani krizi ele almanın tek yolunun siyasi bir çözüm olduğunu biliyoruz. Bu yüzden P5 (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin/BMGK beş daimi üyesi; ABD, Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa) ve Yemen Dörtlüsü (ABD, İngiltere, Suudi Arabistan ve BAE) aracılığıyla ve uluslararası toplumla, Husilere diyaloga girmeleri için siyasi baskı uygulamaya çalışıyoruz. Ayrıca BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg’in öncülüğündeki barış sürecini de tam olarak destekliyoruz ve tarafları bu barış sürecine yapıcı bir şekilde katılmaya çağırıyoruz. Bu çerçevede Yemen Başbakanı’nın Aden'e dönüşünü de memnuniyetle karşılıyoruz. Güney Yemen'deki gerilimi azaltmak ve Riyad Anlaşması'nı uygulamak için gerçek bir fırsat olduğundan bu gelişmeleri sahada da görmek istiyoruz.

-Yaklaşık bir hafta önce Körfez ülkeleri ile İngiltere arasındaki serbest ticaret müzakereler başladı. Müzakerelerin başarı şansını ve her iki tarafın da yararlanacağı avantajlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce KİK ülkeleri ile Avrupa Birliği (AB) arasında 20 yılı aşkın süredir devam eden müzakerelerin tuzağına düşmekten nasıl kaçınabilir?
Son birkaç yılımı dünyanın dört bir yanındaki ülkelerle ticaret anlaşmaları yaparak geçirdim. Brexit'in (İngiltere’nin AB’den çıkışı) avantajlarından birinin, Avustralyalı dostlarımızla yaptığımız gibi, ticarette yeni anlaşmalara varmak amacıyla bağımsız bir ulus olarak bize verdiği coşku ve ustalık olduğunu açıklamalarımızda sürekli olarak dile getiriyoruz. Körfez bölgesindeki müttefiklerle güvenlik ve ekonomik ilişkileri güçlendirmenin, İngiltere vatandaşları için iş fırsatları yaratmamıza yardımcı olacağından hiç şüphem yok. Bu nedenle, İngiltere-KİK Serbest Ticaret Anlaşması üzerinde çalışmaya başlamak üzere İngiltere’de yeni bir istişare turu başlatmış olmaktan memnuniyet duyuyorum. KİK, İngiltere’nin önde gelen ticaret ortaklarından biridir. Çünkü İngiltere’nin geçtiğimiz yılki ihracat hacminin 21,9 milyar sterlin, toplam ticaret hacminin ise 30,3 milyar sterlin olduğu tahmin ediliyor. Serbest ticaret anlaşması, güçlü olan ticari ilişkileri daha da güçlendirmek için bir fırsattır. Bölge ülkeleriyle güçlü bağlarımız var.  Hem İngiltere'ye hem de KİK ülkelerine fayda sağlayacak bir serbest ticaret anlaşması yapılması konusunda bizimle aynı arzuyu paylaştıklarını biliyorum.

-Suudi Arabistan ile İngiltere arasındaki savunma ve askeri iş birliğini ve İngiltere’nin özellikle İran’ın bölgedeki istikrarsızlaştırıcı faaliyetleri karşısında Körfez bölgesindeki müttefiklerine yardım etme taahhüdünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bildiğiniz gibi İngiltere ile Suudi Arabistan arasında köklü bir ilişki var. Ticaret, yatırım, savunma, güvenlik ve enerji dahil birçok alanda birlikte çalışıyoruz. Bu ortak zorlukların üstesinden gelmek ve mevcut fırsatlardan mümkün olan en iyi şekilde yararlanmak için çalışmaya devam etmek için bu ilişkiyi sürdürmek ve güçlendirmek istiyoruz.

-İklim Değişikliği Konferansı (COP26) kısa bir süre sonra Glasgow'da yapılacak. Peki, İngiltere’nin bu zirveden sonraki hedefleri neler?
COP26, gezegenimiz önemli bir andır. İngiltere’nin Glasgow şehrinde yapılacak bu zirveyi sabırsızlıkla bekliyorum. COP26 sırasında, ülkelerin iddialı taahhütlerini yerine getirdiklerinden ve Paris'te verilen sözün tutulduğundan emin olmak istiyoruz. Karbon emisyonlarını azaltmak için gerçek taahhütlere ve 2030 yılına kadar bu hedef doğrultusunda ülkelerin yerel düzeyde bir takım katkılarda bulunmalarına ihtiyacımız var.
Ayrıca, gezegenimizin sıcaklığını 1,5 derece düşürme hedefine ulaşmak için enerji, ulaşım, ormanların azalması ve metan gazı olmak üzere dört önemli alanda kesin adımlar atılmasına ihtiyacımız var. Son olarak, 2030 yılına kadar sürdürülebilir bir sistem kuran müzakere edilmiş bir sonuca ulaşmalıyız. Glasgow'daki zirvenin başarılı olması demek tüm dünyanın başarısı demektir. Bu nedenle tüm ülkeler, önümüzdeki birkaç kritik hafta boyunca ve COP26 sırasında ellerinden gelenin en iyisini yapmalılar.



Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
TT

Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)

İngiltere Savunma Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada, İngiliz devriye gemisinin Manş Denizi'nde takip ettiği bir Rus firkateyni ve petrol tankerini durdurduğunu, Rus donanmasının İngiliz suları etrafındaki faaliyetlerinin son iki yılda yüzde 30 arttığını belirtti.

Bakanlık, Kraliyet Donanması devriye gemisi HMS Severn'in son iki hafta içinde Manş Denizi'nden geçiş yapan Rus firkateyni RFN Stoyky ve tanker Yelnya'yı durdurduğunu açıkladı.

AP’ye göre Severn, sonunda izleme görevini Bretonya açıklarında kimliği belirsiz bir NATO müttefik gemisine devretti.

Bakanlık, İngiltere'nin, kıyılarında konuşlu gemilere ek olarak, NATO'nun Kuzey Atlantik ve Arktik bölgesindeki Rus gemileri ve denizaltılarını izleme misyonu kapsamında İzlanda'ya üç Poseidon keşif uçağı konuşlandırdığını bildirdi.

Bu haber, Savunma Bakanı John Healey'nin gazetecilere, Rus casus gemisi Yantar'ın İskoçya açıklarındaki faaliyetlerini izleyen keşif uçağı pilotlarına lazer ışınları tuttuğunu söylemesinden sadece birkaç gün sonra geldi.

İngiltere, Yantar'ın eylemlerini "pervasız ve tehlikeli" olarak nitelendirerek, topraklarına yönelik herhangi bir ihlale yanıt vermeye hazır olduğunu belirtti.

Haley çarşamba günü yaptığı açıklamada, "Rusya'ya ve Putin'e mesajım şu: Sizi görüyoruz ve ne yaptığınızı biliyoruz" dedi.

Londra'daki Rusya Büyükelçiliği, Haley'nin sözlerine, İngiliz hükümetini "askeri bir saplantıyı körüklemekle" suçlayarak yanıt verdi ve Moskova'nın Birleşik Krallık'ın güvenliğini baltalamaya çalışmadığını ifade etti.


Trump, Müslüman Kardeşler'i terör örgütü ilan etmeyi planlıyor

ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde gazetecilere konuşuyor (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde gazetecilere konuşuyor (Reuters)
TT

Trump, Müslüman Kardeşler'i terör örgütü ilan etmeyi planlıyor

ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde gazetecilere konuşuyor (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde gazetecilere konuşuyor (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Müslüman Kardeşler'i "yabancı terör örgütü" ilan etme planının son aşamasında olduğunu doğruladı.

Trump, ilan planıyla ilgili bir soruya yanıt olarak dün sağcı Amerikan haber sitesi Just the News'e, "Mümkün olan en güçlü şekilde yapılacak. Nihai belgeler hazırlanıyor" dedi.

Trump'ın açıklaması, Teksas Cumhuriyetçi Valisi Greg Abbott'un geçen hafta Müslüman Kardeşler ve Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi'ni (CAIR) "yabancı terör örgütleri ve ulusötesi suç örgütleri" olarak tanımlamasının ardından geldi.

Abbott, kararında grubun "terör eylemleri gerçekleştiren gruplar da dahil olmak üzere dünya çapındaki yerel şubelere destek sağladığını" ve bu şubelerin faaliyetlerinin çeşitli hükümetler tarafından "terörizme bulaşmaları veya bu ülkeleri istikrarsızlaştırmaya çalışmaları" nedeniyle "kısıtlandığını veya yasaklandığını" söyledi.

CAIR, Abbott'u iftira atmakla suçlayarak, "Başka bir Amerikan Müslüman örgütünü uydurma komplo teorileri ve uydurma sözlerle itibarsızlaştırarak Abbott, bir kez daha ilk önceliğinin Müslümanlara karşı nefret yaymak olduğunu kanıtlıyor" ifadelerini kullandı.


Güney Afrika eski cumhurbaşkanının kızı Rusya'ya savaşçı gönderdiği gerekçesiyle soruşturuluyor

Jacob Zuma (Reuters)
Jacob Zuma (Reuters)
TT

Güney Afrika eski cumhurbaşkanının kızı Rusya'ya savaşçı gönderdiği gerekçesiyle soruşturuluyor

Jacob Zuma (Reuters)
Jacob Zuma (Reuters)

Güney Afrika polisi dün yaptığı açıklamada, eski Cumhurbaşkanı Jacob Zuma'nın kızı Dodozile Zuma-Sambudla ve iki kişinin Ukrayna'da Rusya adına savaşmak üzere 17 kişiyi göndermedeki rolleri nedeniyle soruşturma başlatacaklarını duyurdu.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre soruşturma, Zuma-Sambudla'nın üvey kız kardeşi Nkosazana Bonganiini Zuma-Mncube'nin yetkililerden konuyu incelemelerini istemesinin ardından geldi.

Güney Afrika Cumhurbaşkanlığı bu ayın başlarında, yaşları 20 ile 39 arasında değişen adamların, evlerine dönmek için yardım çağrısı yaptıktan sonra paralı asker güçlerine nasıl katıldıklarını araştıracağını açıklamıştı.

Polis yaptığı açıklamada, "Bayan Mankobi, söz konusu adamların sahte iddialarla Rusya'ya çekildiğini ve Ukrayna savaşında kendi bilgileri veya rızaları olmadan savaşmaları için bir Rus paralı asker grubuna teslim edildiğini söylüyor" dedi.

Polis, soruşturma dosyasının daha detaylı inceleme için uzman polis birimine (Şahinler) teslim edildiğini belirtti. Zuma-Sambodla'nın yasal temsilcisi yorum talebine henüz yanıt vermedi.