İran-Azerbaycan gerilimi sürerken, Tahran İHA’larını test ediyor

Azerbaycan sınırına yakın İran askeri tatbikatları bir parçası (EPA)
Azerbaycan sınırına yakın İran askeri tatbikatları bir parçası (EPA)
TT

İran-Azerbaycan gerilimi sürerken, Tahran İHA’larını test ediyor

Azerbaycan sınırına yakın İran askeri tatbikatları bir parçası (EPA)
Azerbaycan sınırına yakın İran askeri tatbikatları bir parçası (EPA)

İran Hava Kuvvetleri 21 Ekim tarihinde ülke genelinde çeşitli üsleri içeren büyük tatbikatlar başlattı. İran Hava Kuvvetleri Komutanı Hamid Vahidi’ye göre, tatbikat yerel olarak geliştirilen silahların, lazer füzelerinin ve akıllı füze sistemlerinin kullanımına yönelik bir ‘savaşa hazır olma’ testi bağlamında gerçekleştiriliyor.
İran medyası, tatbikatın Samat isimli gelişmiş yerli kamera dahil elektronik harp, gözetleme ve bilgi teknolojisinin operasyonel birimlerini ve keşif ekipmanlarını da gösteren tek bir sistem içinde koordine ederek merkezi komuta ile gerçekleştirildiğini aktardı. Yetkililer, herhangi bir tehdit veya ülke ismi belirtmezken, son haftalarda İran, komşusu Azerbaycan ile sert bir sözlü savaşa girdi. İran, uzun süredir Azerbaycan'ın İsrail ile olan yakın bağlarından duyduğu memnuniyetsizliği dile getiriyor.
Azerbaycan’ın İsrail füze savunma sistemi satın almayı planladığına dair son haberler, İran’da uzun süredir devam eden endişelerini artırdı. İran liderleri ve Devrim Muhafızları Komutanları, Azerbaycan’ın bölgede İsrail etkisine izin verdiğini söyleyerek, Bakü’ye karşı sert ifadelerle bulundu. Azerbaycan ise bu iddiaları reddediyor.
İran ve Azerbaycan Dışişleri Bakanları geçtiğimiz hafta gerilimi azaltma konusunda anlaştılar. Ancak iki tarafın bu hedefe yönelik aktif olarak pratik adımlar attığına dair çok az işaret var.  Azerbaycan’ın Ermenistan ile altı hafta süren yaz savaşında üstünlük kazanmasına yardımcı olan çok sayıda İsrail yapımı insansız hava aracı (İHA) kullandığına inanılıyor. İran özellikle geçtiğimiz Perşembe günü düzenlediği hava tatbikatı sırasında, çok sayıda yerli İHA’nın test edilmesine büyük önem verdiğini açıkladı.
Gerilimin devam ettiği sırada İran ve Azerbaycan askeri olarak Rusya ile bağlarını güçlendirmek için çaba sarf ediyor. İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, Rusya Silahlı Kuvvetleri Başkomutan Yardımcısı Vladimir Lvovich Kasatonov ile ‘iyi anlaşmalar’ yapmak için geçtiğimiz günlerde Saint Petersburg'daydı. İran’ın gelecekte Rus tatbikatlarına katılımının bu Rus-İran yakınlaşmasının bir parçası olduğu söyleniyor.
Moskova hem Tahran hem de Bakü ile iyi ilişkiler içinde kalırken, her iki tarafa karşı ihtiyatlı bir politika izliyor.



İran ve İsrail: Büyük projelerin açmazı

İran'ın Gazze ve Lübnan'daki kolları ağır darbeler aldı (AFP)
İran'ın Gazze ve Lübnan'daki kolları ağır darbeler aldı (AFP)
TT

İran ve İsrail: Büyük projelerin açmazı

İran'ın Gazze ve Lübnan'daki kolları ağır darbeler aldı (AFP)
İran'ın Gazze ve Lübnan'daki kolları ağır darbeler aldı (AFP)

Refik Huri

İran'ın tarihi geriye dönük olarak düzeltmenin imkânsız bir iş olduğunu kabul etmesi kolay değil. Coğrafyayla oynaması ve Ürdün Kralı İkinci Abdullah'ın Arap ve Sünni ayından Şii Hilali koparmak olarak adlandırdığı projeyi gerçekleştirmek umuduyla, Hegel'in tarihin kurnazlığı olarak adlandırdığı şeye karşı koymaya devam etmesi bir yanılsamadır. Hiçbir orta güç, bölgesel projesine hizmet etmek için savaşlara, kaosa ve istikrarsızlığa İran kadar bel bağlamamıştır. Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dönmesinden önce bile, Mollaların yönettiği İslam Cumhuriyeti kadar fırtınanın ortasında duran bir bölgesel güç daha yoktur.

İran, onlarca yıl içinde İslami direniş adı altında silahlı mezhepçi örgütler kurarak en tehlikeli siyasi, askeri, güvenlik ve ideolojik yatırımı yaptı. Ardından bu örgütleri kendisini korumaya, İsrail ve en başta ABD olmak üzere Tahran'ın bütün düşmanlarına karşı vekaleten savaşmaya teşvik etti. Direniş ekseni ve arenalar birliği stratejisi aracılığıyla İsrail ile yaşanan çatışmada kendisini askeri bir aktör olarak dayattı. ABD'ye karşı olan ve onu Batı Asya’dan çıkarmak isteyen, ama bir anlaşma şansı varsa Washington’dan yana oynayan bir oyuncu, Arap sahnesinde bölgesel bir siyasi aktör olarak empoze etti. Çin, Rusya ve Kuzey Kore ile Richard Fontaine ve Andrea Kendall Taylor'ın kargaşa ekseni adını verdiği bir tür örtülü ittifaka da ulaşmış durumda. Kargaşa ekseni, ABD öncülüğündeki uluslararası sisteme karşı duruş ve çok kutuplu sisteme çağrıdır. Çoğulcu bir sistemin yokluğunda, kargaşa ekseninin kaos yaratmak için bir sistem projesine ihtiyacı yoktur.

Ancak İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin İslam Cumhuriyeti'nin gücünün en önemli bileşeni olarak kabul ettiği direniş ekseninin nispeten düşük maliyeti, jeopolitik ve stratejik olarak maliyetli hale geldi. Zira öncelikle Hamas, İsrail'i sarsan Aksa Tufanı operasyonunun Filistin'i özgürleştirme dalgasının başlangıcı olacağını sandı. İkincisi, Hizbullah Güney Lübnan cephesi üzerinden Hamas'a destek savaşı başlatmaya karar verdi. Üçüncüsü, İran Suriye'de yayıldı. İlk önce Gazze’nin yapıları ve halkı bir imha savaşına maruz kaldı. Ardından Hizbullah ağır darbe aldı. Son olarak da Suriye'de Esed rejimi devrildi, böylece İran Suriye köprüsünü, Filistin kalesini, Arap derinliğini ve Lübnan arenasını kaybetti.

Esasında İran'ın bölgesel projesi, Velayet-i Fakih yönetimine giden yolda bir aşama olan Filistin'i kurtarma projesinden daha büyük ve her iki proje de şu anda çıkmaza girmiş durumda. Filistin'i kurtarma projesi sadece İsrail ve kıyamet silahlarına değil, ABD ve Avrupa duvarlarına tosladı ve Rusya ile Çin tarafından da kabul edilebilir bir proje değil. Ayrıca 22 Arap ülkesini temsil eden Arap Zirvesi, 2000'li yılların başındaki Beyrut Zirvesi'nden itibaren barışın stratejik bir tercih olduğunu teyit etti. İran'ın bölgesel projesi, ABD'yi askeri, güvenlik ve hatta ekonomik olarak Ortadoğu'dan çıkarmak gibi zorlu bir meydan okuma ile çatışıyor. Aynı zamanda kendi halkı, liderleri, ittifakları ve önemli stratejik konumu bulunan büyük ve güçlü bir Arap dünyasıyla da çatışıyor.

Filistin’i gerçekten kurtarmak isteği bir yana, kurtarma gücüne sahip olmayan Tahran, İsrail ile anlaşmazlık yoluyla da olsa iki devletli çözüm yoluna taş koymaya katkıda bulunuyor.  Binyamin Netanyahu hükümeti Filistin devletinin kurulmasını reddediyor ve Batı Şeria ile Gazze'yi ilhak etmeyi amaçlıyor. Mollalar rejimi, Batı Şeria ve Gazze'de kurulacak Filistin devleti projesini engellemede İsrail’in ağırlığına ek ağırlık katıyor. Nitekim İsrail, Filistin devletinin kurulmasının Filistin'de bir İran terör üssü kurma projesi olduğunu iddia etmeye başladı. Netanyahu’ya göre sorun, İran'ın Suriye'den çekilmesinden ve İsrail'in Suriye ordusundan kalan stratejik silahları imha eden hava saldırıları düzenlemesinden ve Tahran adına savaşan örgütlerin zayıflatılmasından sonra bile devam ediyor. Hiçbir şey onun bu tutumunu değiştirmiyor. Oysa Irak’ın nükleer reaktörünü yerle bir eden saldırıyı düzenleyen 69. Filo'ya komuta eden pilotun İngiliz dergisi The Economist’e verdiği röportajda da söylediği gibi İsrail için en büyük tehdit İran değil, Filistinlilerle geçinememek ve birlikte yaşayamamaktır. Çünkü İsrail'in karşı karşıya olduğu asıl zorluk, ‘askeri gücünü stratejik kazanımlara ve barışa dönüştürmektir’, aksi takdirde kan daha uzun yıllar akmaya devam edecektir.

Büyük açmaz ikilidir; İran'ın bölgesel projesi, kendi kapasitesinden, Batı ile çatışmasından ve İsrail ile vekiller üzerinden savaşmasından daha büyüktür. Keza İsrail'in bölgesel projesi, Tel Aviv'in ekonomik, askeri ve sosyal olarak taşıyabileceğinden daha büyüktür. Batı ve Doğu'nun İsrail'in aşırılığına ve Filistin devletinin kurulması fırsatının kaçırılmasına yönelik sabrını zorlamaktadır. General Şaron'un dediği gibi, Washington'un hizmetinde olan “yüzen bir uçak gemisi” konumundan çıkıp Amerikan korumasına ihtiyaç duyan İsrail'in yükünü ABD'nin ne kadar süre ve ne ölçüde taşıyacağı da bilinmemektedir. Buradaki ders, herkesin göreceği şekilde duvara asılı olan Amerikalı stratejik analist Anthony Cordesman'ın şu sözüdür: “Savaşlar riskleri ortadan kaldırmakla ilgili değil, riskleri yönetmekle ilgilidir.”

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.