Rusya'da Kovid-19 salgınında vaka ve can kayıpları artmaya devam ediyorhttps://turkish.aawsat.com/home/article/3262376/rusyada-kovid-19-salg%C4%B1n%C4%B1nda-vaka-ve-can-kay%C4%B1plar%C4%B1-artmaya-devam-ediyor
Rusya'da Kovid-19 salgınında vaka ve can kayıpları artmaya devam ediyor
Arşiv_AA
Moskova/AA
TT
TT
Rusya'da Kovid-19 salgınında vaka ve can kayıpları artmaya devam ediyor
Arşiv_AA
Rusya'da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakaları ve virüs kaynaklı can kayıpları her gün artmaya devam ediyor.
Rusya Koronavirüs Enfeksiyonu Kontrol ve Önleme Merkezinden yapılan açıklamaya göre, son 24 saatte 37 bin 678 kişide virüs tespit edilmesiyle salgının başlangıcından bu yana ülkedeki "en yüksek günlük vaka sayısı" kayıtlara geçti. Böylece toplam vaka sayısı 8 milyon 205 bin 983'e yükseldi.
Ülkede, son 24 saatte iyileşen kişi sayısı 26 bin 77 artarak 7 milyon 143 bin 137 oldu.
Son 24 saatte 1075 kişinin Kovid-19'dan hayatını kaybetmesiyle salgının başlangıcından bu yana ülkedeki "en yüksek günlük can kaybı sayısı" kaydedilirken, şimdiye kadar virüs nedeniyle ölenlerin sayısı 229 bin 528'e çıktı.
Başkent Moskova'da son 24 saatte vaka sayısı 7 bin 803 artarak 1 milyon 761 bin 650, virüs kaynaklı ölümler de 82 artışla 30 bin 619'a çıktı.
Bölgelerde salgın durumuna göre tedbirler alınıyor
Rusya'nın bölgelerinde, Devlet Başkanı Vladimir Putin'in talimatıyla salgın durumuna göre virüse karşı önlemler alınıyor. Kovid-19 durumu kötüleşen bölgelerde, barkod sistemi devreye giriyor.
Moskova'da, Kovid-19 salgını nedeniyle 28 Ekim-7 Kasım'da kısmi kapanmaya gidilmesi yönünde karar alınmıştı.
Söz konusu tarihlerde tatil ilan edilen kentte, ilaç ve gıda alanında faaliyet gösteren firmalar hariç, tüm şirketler kapalı olacak. Vatandaşlar, internet üzerinden alışveriş yapabilecek.
Restoran ve kafelerin sadece evlere servis yapmasına izin verilirken, bu tarihler arasında kamu hizmeti sağlayan devlet birimleri de kapalı olacak.
Bu süreçte, çocuk bahçeleri ile okullar da tatilde olacak. Tiyatro ve müzeler ise yüzde 50 doluluk oranını geçmemesi, barkod (QR kod) sisteminin kullanılması ve maske takılması şartıyla açık kalacak. Kültür, spor, eğlence ve diğer etkinliklerinin düzenlenmesi yasak olacak.
Ayrıca 25 Ekim 2021- 25 Şubat 2022'de, Moskova'daki 60 yaş üzeri ve kronik hastalığı olan vatandaşlar izolasyonda kalacak. Söz konusu karar, 6 ay içinde virüse yakalananlar için geçerli olmayacak.
Aynı tarihlerde, şehirdeki firmalar da personelin en az yüzde 30'unu ve 65 yaş üstü ve kronik hastalıkları olan vatandaşları uzaktan çalıştıracak. Bu, salgına daha önce yakalanan, aşı yaptıran ve sağlık ve savunma alanında çalışanlar için geçerli olmayacak.
Ayrıca, hizmet sektöründe faaliyet gösteren şirketler, personelinin yüzde 80'inin aşılanmasını sağlayacak.
Putin, ülkede Kovid-19 salgınının yeni dalgasında en yüksek seviyeye ulaşıldığını ve 30 Ekim-7 Kasım'da çalışanların maaşlarının ödenmesi şartıyla ülke genelinde tatil ilan edildiğini 20 Ekim'de bildirmişti.
Rusya’da aşılanan kişi sayısı 49 milyondan fazla
Kovid-19’a karşı kitlesel aşılama sürecinin 18 Ocak'ta başladığı Rusya’da, 49 milyonu aşkın kişinin aşılandığı ve toplumsal bağışıklığın yüzde 45,7 olduğu bildirilmişti.
İlk Kovid-19 vakasının 31 Ocak 2020'de, virüs kaynaklı ilk ölümün ise 19 Mart 2020'de kaydedildiği ülkede, dün vaka sayısı 37 bin 141, can kaybı ise 1064 olarak açıklanmıştı.
Çin, nadir toprak elementleri ve gelişmiş manyetik bileşenlerin ihracatını engelleyerek Avrupa’daki askeri teçhizat üreticilerini önemli ölçüde etkileyebilir ve böylece Avrupa'nın, Rusya'daki Çin müttefiklerine karşı savaşan Ukrayna'ya yardım etme çabalarını engelleyebilir.
Doğu Asya'daki mevcut askeri gerilimlerin ortasında ABD ile Çin arasında devam eden yoğun rekabet, ABD’nin yarattığı küresel ticaret sistemini zayıflatıyor. ABD, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra 1930’larda yaşanan ‘Büyük Buhran’ gibi bir başka ekonomik felaketin yaşanmasını önlemek için özellikle Avrupa, Asya ve Afrika ile açık ticaret kurallarını destekledi.
Bu ticaret açığının en büyük istisnası, ABD’nin petrol sahası ekipmanlarından uçaklara ve bilgi teknolojisine kadar yüksek teknolojili ürünleri içeren Sovyetler Birliği’ne uyguladığı ihracat kısıtlamalarıydı. Benzer şekilde, ABD onlarca yıldır Suriye ve İran gibi ülkelere, daha yakın zamanda ise Vladimir Putin liderliğindeki Rusya'ya ticaret ve yatırım akışını kısıtladı. Eski ABD Başkanı Joe Biden yönetimi ve ardından göreve gelen ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Çin'in ABD'ye ihracatındaki başarısı ve artan teknolojik ve askeri kapasitesine yanıt olarak Çin'e giderek daha sıkı kontroller ve daha yüksek gümrük vergileri uyguladı.
ABD ekonomisi, 2025 yılına kadar petrol ihraç eden ülkelerin baskısına karşı daha az savunmasız hale gelecek şekilde yenilikçi teknolojiler ve yeni enerji kaynakları geliştirdi.
Biden yönetimi, söz konusu ülkelerin ticari faaliyetlerine yaptırım uygulamak için Dünya Ticaret Örgütü'nden (DTÖ) izin almadı. Ulusal güvenliğini öne sürerek bu yaptırımları savundu. Trump, DTÖ’ye hiçbir zaman önem vermedi.
Görsel: Ewan White (Al Majalla)
Aynı zamanda Çin, DTÖ’de gelişmekte olan ülke statüsünü on yıllardır ticaret ve yatırımlara kısıtlamalar getirmek için kullanıyor ve belirli sektörlerin ve şirketlerin büyümesine yardımcı oluyor. Yabancı yatırımcıların ileri teknoloji ve hassas uzmanlıklarını Çinli şirketlerle paylaşmalarını talep etmesi, özellikle ABD ve Avrupa ülkelerini öfkelendirdi.
Amerikalılara iki darbe
Washington ve Pekin arasında ticaret konusundaki anlaşmazlıklar yirmi yıl önce başladıysa da Çin, 2025 yılında, ABD ekonomisinin Çin'in önlemleri karşısında ne kadar savunmasız olduğunu ortaya çıkararak Amerikalıları şaşırttı. Bunlardan ilki Çin’in Amerikan soya fasulyesi ithalatını durdurma kararıydı. Bu karar, Trump'ın siyasi tabanının temelini oluşturan eyaletlerdeki Amerikan çiftçilerini vurdu. Trump, çiftçilerin mali kayıplarını telafi etmek için devlet fonu ayıracaklarına söz verdi, ancak bu ödemeler ertelendi. Washington'da hükümetin bütçesi konusunda yaşanan katı siyasi görüş ayrılıkları nedeniyle ABD'deki çoğu federal hükümet dairesi kapatıldı.
Çin, Trump'a ‘Kafaya iki darbe acı verir’ şeklindeki bir Arap atasözünde olduğunu gibi iki darbenin üst üste gelmesinin acı verici olduğunu gösterdi.
Pekin, geçtiğimiz bahar, nadir toprak mineralleri ve bunlardan üretilen gelişmiş manyetik bileşenlerin ihracatını, bu mineralleri otomobiller ve F-35 gibi savaş uçakları, Cruz (seyir) füzeleri ve askeri insansız hava araçları (İHA) için gelişmiş elektronik sistemler kullanan yabancı şirketlerle kısıtladı.
ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Güney Kore'deki Gimhae Hava Üssü'nde yaptıkları görüşmenin ardından tokalaşırken, 30 Ekim 2025 (AFP)
Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Çin, dünyadaki nadir toprak minerallerinin yüzde 70'ini ve bu minerallerden üretilen gelişmiş manyetik bileşenlerin yüzde 90'ını üretiyor. Çin'in geçtiğimiz bahar, Amerikan otomobil şirketlerine bu manyetik bileşenlerin ihracatını tamamen askıya alması, bazı Amerikan fabrikalarının kapanmasına neden oldu. Bu fabrikalar Çin yeniden sınırlı ihracata izin verene kadar kapalı kalacak. Pekin, geçtiğimiz ekim ayında nadir toprak minerallerinin işlenmesinde ve bu minerallerden üretilen gelişmiş manyetik bileşenlerin üretiminde kullanılan Çin teknolojisinin ihracatını durdurmanın yanı sıra, gelişmiş manyetik bileşenlerin ihracatını da yeniden durdurabilecek yeni ve sıkı bir lisanslama sistemi duyurdu.
Çin'in yeni düzenlemeleri hem Rusya'ya hem de Çin'e ileri teknoloji satışını kısıtlayan ve çoğu zaman yasaklayan ABD’nin düzenlemelerine çok benziyor.
Bu mevcut kırılganlık durumu ABD’nin 1970'lerde ve 1980'lerin başlarında küresel petrol piyasasında yaşadığı şoklara karşı kırılganlığını hatırlatıyor. Ancak, o dönemde ABD ekonomisi yenilikçi teknolojiler ve yeni enerji kaynakları geliştirdi, böylece 2025 yılına kadar petrol ihraç eden ülkelerin baskısına karşı kırılganlığını en aza indirdi.
Biden yönetimi, Çin'in ilerlemesine yanıt olarak, yarı iletkenler, çipler, yenilenebilir enerji ve elektrikli araçlar gibi sektörlerde üretimi geliştirmek ve genişletmek için devlet sübvansiyonları alacak belirli sektörleri ve hatta belirli şirketleri seçti. Trump, yenilenebilir enerji ve elektrikli araçları listesinden çıkardı, ancak nadir toprak mineralleri pazarında faaliyet gösteren şirketleri listeye ekledi.
Çin ve Amerikan ekonomilerinin son 40 yılda tedarik zincirinde yakın bağlar kurdukları göz önüne alındığında, bu bağların tamamen koparılması daha da ciddi bir ekonomik felakete yol açacak.
Washington, bu sübvansiyonları Çin'den yapılan ithalatı tamamen ortadan kaldırmak için kullanıyor. Böylece Washington, DTÖ’nün temel kurallarını ihlal ediyor, ancak ulusal güvenlik gereği bu programın gerekli olduğunu savunarak bu duruma aldırış etmiyor.
Şu an ABD’de, askeri standartlara uygun mıknatıslar üreten bir fabrika da dahil olmak üzere, belirli türde nadir toprak elementlerinden üretim yapan iki fabrika bulunuyor. Daha fazla fabrika ve madencilik projesi ise geliştirme aşamasında. Ancak, üretimi ABD ekonomisinin ihtiyaç duyduğu düzeye çıkarmak zaman alacağından, Amerika hala Çin'den nadir toprak elementleri ve gelişmiş manyetik bileşenler ithal etmek zorunda. Ancak Çin'in mineral işleme ve manyetik bileşen üretim teknolojilerindeki mevcut üstünlüğü uzun sürmeyebilir. Çin'in nadir toprak minerallerden üretilen teknolojilerin ihracatını kısıtlamaya yönelik son hamleleri, onun bu son derece hassas sektörde, özellikle de askeri açıdan, ABD'nin stratejisini bozmayı düşündüğüne işaret ediyor. Bir bakıma, Çin’in yarı iletkenler ve çiplerdeki zayıflığı, ABD ve Avrupa’nın nadir toprak metalleri ve bunlardan üretilen manyetik bileşenlerdeki zayıflığını yansıtıyor. Bazı ekonomi analistleri, Washington ve Pekin arasında yapılacak müzakerelerde bir anlaşmaya varılmasını bekliyor. Pekin Washington'dan, Çin'e yüksek teknoloji ihracatı, özellikle de ileri yarı iletkenler, çipler ve üretim teknolojisi üzerindeki kısıtlamaların hafifletilmesini, Washington ise Çin'in nadir toprak elementleri ve ileri manyetik bileşenlerin ihracatı üzerindeki kısıtlamalarını hafifletmesini istiyor. Bu konuda Trump yönetiminin esnek davranma eğiliminde olduğuna dair birtakım işaretler var. Trump'ın bazı danışmanları, yüksek teknoloji şirketi Nvidia'nın CEO’sunun, ABD yapımı gelişmiş çiplerin Çin'e ihraç edilmesinin, Çin'in kendi güçlü yarı iletken endüstrisini kurmasına izin vermekten ziyade, Çin'i Amerikan yarı iletkenlerine bağımlı hale getireceği yönündeki teorisine katılıyor. Trump, geçtiğimiz ağustos ayında Nvidia'nın yapay zekada kullanılan gelişmiş çipleri ihraç etmesine izin vermeyi bizzat onayladı. Anlaşma, Trump'ın her zamanki şartıyla, Nvidia'nın bu çiplerin satışından elde ettiği kârı Washington ile paylaşması şartıyla yapıldı. Çin, nadir toprak elementleri ve gelişmiş manyetik bileşenlere yönelik kısıtlamalar konusunda taviz vermeyi reddederse, Trump gümrük vergilerini yüzde 100 veya daha fazla artırma tehdidini gerçeğe dönüştürebilir. Çin ve Amerikan ekonomilerinin son 40 yılda tedarik zincirinde yakın bağlar geliştirdiği göz önüne alındığında, bu bağların tamamen koparılmasının daha da ciddi bir ekonomik felakete yol açacağına şüphe yok.
Eski sistemin yerini ne alacak?
Washington ve Pekin, ekim ayı sonlarında Güney Kore'de yapılan Trump-Şi zirvesinin ardından bu ay yapılacak görüşmelerde bir anlaşmaya vararak topyekûn bir ticaret savaşını önlese bile, endişeli bir ABD ve daha iddialı bir Çin’in on beş ya da yirmi yıl önceki ticaret ortamına geri döneceğini hayal etmesi zor. ABD artık çok daha iddialı bir küresel güç ve Çin de 1979 yılında iki ülke diplomatik ilişkiler kurduğunda olduğu gibi küçük, gelişmekte olan bir ülke değil.
Çinli şirketler, ABD ile ticaret ortamındaki kalıcı değişimi fark ederek, diğer yabancı pazarlara erişimlerini sürdürmek ve iyileştirmek için çaba sarf ediyorlar.
ABD Dış İlişkiler Konseyi Başkanı ve eski ABD Başkanı Barrack Obama'nın ulusal güvenlik danışman yardımcısı Michael Froman, ticaret politikasının diğer ülkelerin ekonomilerine zarar vermek için bir araç olarak kullanıldığı değerlendirmesinde bulunduktan sonra, ağustos ayında Foreign Affairs dergisinde, bildiğimiz küresel ticaret sisteminin sona erdiğini ve DTÖ’nün fiilen işlevini yitirdiğini yazdı. DTÖ tarafından yönetilen sistemin yerini neyin alacağı belirsiz, ancak Trump'ın ticaretin geleceğini nasıl gördüğüne dair bazı ipuçları var. ABD, ticaret kısıtlamalarıyla kendi topraklarına yeni yatırımları çekmeyi ve ülkede daha fazla iş yaratmak için bir teşvik olarak kullanmayı amaçlıyor. Bu yüzden Trump, Kuzey Amerika ticaret bloğunu ortadan kaldırmadı, ancak kapsamını sınırladı. Kanada ve Meksika'dan otomobil, çelik, alüminyum ve kereste gibi sektörlerdeki ithalata uyguladığı gümrük vergileri, ABD şirketlerinin ABD'deki faaliyetlerini korumak ve böylece daha fazla Amerikalı işçi istihdam etmelerini sağlamak amacıyla getirildi. ABD, Kanada ve Meksika arasındaki ticaret devam edecek, fakat bu daha düşük seviyelerde, tüketiciler için daha yüksek fiyatlar ve şirketler için daha düşük karlarla olacak. Trump, benzer şekilde Japonya, Güney Kore ve Birleşik Krallık gibi bazı diğer ülkelerle özel ikili ticaret anlaşmaları kabul edecek. Bunun yanında yabancı şirketleri ABD’ye yatırım yapmaya zorlamak için, Washington ile özel ikili anlaşmalar imzalayan ülkelerden yapılan ithalatın tamamına değil, bir kısmına uygulanan gümrük vergilerini azaltacak.
Elon Musk, Tesla'nın Şanghay'da yeni modelinin lansmanı sırasında sahneye çıktı (AFP)
Trump küresel ticaret sisteminden çok az fayda gördüğünü düşünürken, Çin ihracatının mümkün olduğunca çok pazara girebilmesi için bu sistemin korunmasını destekliyor. Pekin, kamuoyuna yaptığı açıklamalarda düzenli olarak DTÖ'ye desteğini dile getiriyor. Çin, geçtiğimiz eylül ayında, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul toplantıları sırasında DTÖ tarafından uygulanan bazı standart ticaret uygulamalarından muaf tutulmasını sağlayan gelişmekte olan ülke statüsünden gönüllü olarak vazgeçeceğini açıkladı. DTÖ Genel Direktörü, Çin'in bu açıklamasını, DTÖ’nün reformu açısından önemli bir adım olarak nitelendirdi.
Çinli şirketler, ABD ile ticaret ortamındaki kalıcı değişimi fark ederek, diğer yabancı pazarlara erişimlerini sürdürmek ve iyileştirmek için çaba gösteriyorlar ve bu konuda bir miktar başarı elde ettiklerine dair birtakım işaretler var. Reuters, Çin'in dünya çapındaki ihracatının, ABD'ye yapılan ihracattaki düşüşe rağmen, 2025 yılının ağustos ayında 2024 yılının aynı ayına göre yüzde 8 arttığını bildirdi.
Bazı gözlemciler, Pekin'in nadir toprak mineralleri ihracatındaki kısıtlamaları hafifletmek için yapılan anlaşmanın bir parçası olarak ABD'nin Tayvan'a verdiği desteğin azaltılmasını talep edebileceğini düşünüyor.
Çin, çelikten telekomünikasyona ve yenilenebilir enerjiye kadar birçok sektörde şirketler kurmak için büyük miktarlarda para harcadı. Buna karşın Çin ekonomisinde her şey yolunda gitmiyor. Elektrikli otomobiller ve çelik gibi sektörlerde çok fazla şirket ve çok büyük üretim kapasitesi var, bu da iç tüketicilerin hala emlak piyasasının çöküşünden mustarip olduğu bir dönemde iç pazarda şiddetli rekabete yol açıyor. Çinli şirketler ayrıca yeni işçi almıyor. Ürünlerini yurtdışında satan Çinli şirketler, düşük ve haksız fiyatlarla satış yapmak için devlet sübvansiyonlarından yararlandıkları suçlamasıyla karşı karşıya. Sonuç olarak, Çin Kuzey Amerika veya Avrupa'da çok az açık pazar bulacak.
Şi Cinping yönetimindeki Çin, ekonominin yönetiminde hükümetin rolünü azaltma yönünde herhangi bir işaret göstermiyor. Şi'nin stratejisi, bir yandan Çin'in özellikle yarı iletkenler ve çipler gibi hayati sektörlerde üretim kapasitesini artırırken diğer yandan büyük ülkelerin önemli bir ithalat kaynağı olmaya devam etmesini sağlamak ve böylece Çin'in ticaret kısıtlamaları nedeniyle ekonomisinin bozulmasına karşı savunmasız bırakmamayı amaçlıyor. Ancak, çip sektörü de dahil olmak üzere bu sektörlerin bazıları hala verimsiz ve rekabet gücü düşük, bu da Çin için bir zorluk oluşturuyor. Bundan dolayı Pekin, ileri teknoloji ihracatına yönelik kısıtlamaları hafifletmesi için ABD'ye baskı yapmaya devam edecek.
Düşmana zarar vermek için ticaretin bir silah haline gelmesi ve bu silahın giderek daha fazla kullanılması, Doğu Asya'da, özellikle Tayvan ve Güney Çin Denizi'nde Çin ile ABD arasında artan askeri rekabetin ortasında gerçekleşiyor. Bazı gözlemciler, Pekin'in nadir toprak mineralleri ihracatına getirilen kısıtlamaları hafifletmek için yapılan anlaşma çerçevesinde ABD'nin Tayvan'a verdiği desteğin azaltılmasını talep edebileceğini düşünüyor. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü, geçtiğimiz yaz Çin'in Doğu Asya'da ABD'nin askeri üstünlüğünü zayıflattığı ve Tayvan'ı savunmak için ABD'nin mevcut stratejisinin ‘felaketle sonuçlanacak bir yenilgi’ riskini taşıdığı uyarısında bulunan bir analiz yayınladı.
ABD’nin etkili isimlerden Asya uzmanı ve eski hükümet yetkilisi Kurt M. Campbell, geçtiğimiz eylül ayında Foreign Affairs dergisinde yayınlanan bir makalede, Çin ve ABD arasında ikili askeri iletişimin olmaması nedeniyle, askeri birlikler arasında küçük, istenmeyen bir olayın hızla büyük bir çatışmaya dönüşme riskinin arttığını yazdı.
Öte yandan ticaret kısıtlamalarının jeopolitik boyutu da var. Nadir toprak mineralleri ve manyetik bileşenlerin ihracatını engelleyerek Çin, askeri teçhizat üreten Avrupalı şirketleri etkileyebilir ve Avrupa'nın Rusya'daki Çin müttefiklerine karşı Ukrayna'ya yardım etme çabalarını engelleyebilir. Küresel ticarette ve tedarik zincirlerinde yaşanan gerilimler, ekonomik ve askeri rekabeti kontrol altına almak için gerekli olan diplomatik ortama da zarar veriyor.
Tahran: Fransa'nın şubat ayından bu yana tutuklu olan Mehdiye Esfandiyari Paris Büyükelçiliğimize nakledildihttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5205349-tahran-fransan%C4%B1n-%C5%9Fubat-ay%C4%B1ndan-bu-yana-tutuklu-olan-mehdiye-esfandiyari-paris
Tahran: Fransa'nın şubat ayından bu yana tutuklu olan Mehdiye Esfandiyari Paris Büyükelçiliğimize nakledildi
Abbas Arakçi (Arşiv- DPA)
İran bugün, sosyal medyada terörizmi teşvik ettiği suçlamasıyla geçen şubat ayında Fransa'da tutuklanan vatandaşı Mehdiye Esfandiyari'nin Paris'teki büyükelçiliğe nakledildiğini duyurdu.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, "Fransa'daki vatandaşımız Mehdiye Esfandiyari artık serbest ve büyükelçiliğimizde. Davası sonuçlandıktan sonra geri döneceğini umuyoruz" dedi.
Bu duyuru, İran Dışişleri Bakanlığı'nın Mayıs 2022'den beri İran'da tutuklu bulunan Fransız uyruklu Cécile Kohler (41) ve Jacques Barrès'in (72) "şartlı tahliye" aldığını doğrulamasından birkaç saat sonra yapıldı.
Fransa ve İran, Fransızlar karşılığında Esfandiyari'nin (40) serbest bırakılmasını görüşüyorlardı ve İran Dışişleri Bakanı geçen ay anlaşmanın "son aşamasında" olduğunu söyledi.
Arakçi, bugün Tahran’da kabine toplantısı sırasında, "İki yabancı uyruklu casusluktan hüküm giydi, yargının dün gece onlara İslami af çıkardığına inanıyorum" dedi.
İran doğumlu Esfandiyari, Lyon Üniversitesi'nden mezun oldu. 2018'den beri Fransa'da yaşıyor ve tercüman olarak çalışıyor.
Serbest bırakılma koşulları, müvekkilinin düzenli olarak karakola gidip bildirimde bulunmasını ve 13 Ocak'ta başlaması planlanan davası süresince sosyal medyayı kullanmasını veya yurt dışına çıkmasını yasaklıyor.
Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Avukatı Nebil Boudi yaptığı açıklamada, savcılığın müvekkilinin "kaçma riski" nedeniyle serbest bırakılmasına "şiddetle karşı çıktığını" vurguladı.
Esfandiyari ocak ayındaki duruşmasında, "Direniş Ekseni" adlı bir Telegram kanalına yönelik soruşturmanın ardından, internette terörizmi teşvik ve kışkırtmanın yanı sıra, ırkçı nefret ve suç örgütü kurmak suçlamalarıyla karşı karşıya kalacak.
İran, Esfandiyari'nin 28 Şubat'taki tutuklanmasının keyfi olduğunu savunurken, Fransız çiftin İran'da casusluk yaptığını iddia ediyor.
Kohler ve Paris, birçok Avrupa hükümetinin Batı'dan taviz koparmak için kasıtlı bir strateji olarak tanımladığı operasyon kapsamında, İran tarafından gözaltına alınan Avrupalılar arasında yer alıyor.
Gazala Haşimi …Virginia Vali Yardımcısı olan ilk Müslüman kadınhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5205342-%C2%A0gazala-ha%C5%9Fimi-%E2%80%A6virginia-vali-yard%C4%B1mc%C4%B1s%C4%B1-olan-ilk-m%C3%BCsl%C3%BCman-kad%C4%B1n
Gazala Haşimi …Virginia Vali Yardımcısı olan ilk Müslüman kadın
Gazala Haşimi (AP)
Fox News, Demokrat Senatör Gazala Haşimi'nin Virginia Vali Yardımcısı olarak görev yapacak ilk Müslüman kadın olacağını bildirdi.
Haberde, Haşimi'nin Hindistan'ın Haydarabad kentinde doğup Georgia'da büyüdüğü belirtildi. Haşimi, son olarak Virginia Eyalet Senatosu'nda Chesterfield County'yi temsil etmişti. Emory Üniversitesi'nden Amerikan edebiyatı alanında doktora derecesine sahip olan Haşimi, Richmond Üniversitesi ve Sergeant Reynolds College'da ders vermiş ve burada Öğretim ve Öğrenmede Mükemmeliyet Merkezi'nin ilk direktörlüğünü yapmıştır.
Gazala Haşimi, (AP)
Fox News, Haşimi'nin Virginia eyalet çapındaki ön seçimlerde tek kadın aday olduğunu belirtti. Kampanya sırasında, Haşimi'nin görüşlerini vurgulayan, ancak yapay zeka kullanılarak oluşturulmuş 45 dakikalık bir deneme videosu yayınlayan rakibi John Reed ile müzakereyi reddetti.
Haşimi'nin kampanyası iklim değişikliği, çevre koruma ve uygun fiyatlı konut konularına odaklandı. Annandale Today'e göre, Başkan Donald Trump'ı eleştirerek ikinci dönemini "ilkinden daha kötü" olarak nitelendirdi ve etrafını "kötü insanlarla" çevrelediğini belirtti.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة