Cenevre Belgeleri, Şam ile muhalefet arasında anayasal bir boşluk ortaya koyuyor

Pedersen, altıncı turun sonunda ‘büyük hayal kırıklığı’ yaşandığını ifade etti. Şarku’l Avsat, katılımcı heyetlerin önerilerini yayınladı.

Hükümet heyeti tarafından Suriye’nin egemenliğine ilişkin sunulan öneri (Şarku’l Avsat)- Muhalefet heyeti tarafından ordu ve güvenlikle ilgili olarak sunulan öneri (Şarku’l Avsat)
Hükümet heyeti tarafından Suriye’nin egemenliğine ilişkin sunulan öneri (Şarku’l Avsat)- Muhalefet heyeti tarafından ordu ve güvenlikle ilgili olarak sunulan öneri (Şarku’l Avsat)
TT

Cenevre Belgeleri, Şam ile muhalefet arasında anayasal bir boşluk ortaya koyuyor

Hükümet heyeti tarafından Suriye’nin egemenliğine ilişkin sunulan öneri (Şarku’l Avsat)- Muhalefet heyeti tarafından ordu ve güvenlikle ilgili olarak sunulan öneri (Şarku’l Avsat)
Hükümet heyeti tarafından Suriye’nin egemenliğine ilişkin sunulan öneri (Şarku’l Avsat)- Muhalefet heyeti tarafından ordu ve güvenlikle ilgili olarak sunulan öneri (Şarku’l Avsat)

Cenevre’deki Suriye Anayasa Komitesi'nin altıncı turu, 22 Ekim’de Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen’in ‘hayal kırıklığı’ ile sona erdi. Bu durum, iki yönlü bir diplomatik hamle yürütmek için, bir sonraki aşamada siyasi sürecin geleceğini, ‘siyasi karar almak’ üzere Moskova’nın oyun sahasına koyuyor. Söz konu diplomatik hamlenin ilk yönünü, ‘Suriye hükümetinin eski operasyonel merci uyarınca yedinci tura geçmeyi kabul etmesi’ ve ikinci yönünü ise ‘Arap ve Batılı ülkelerle, Şam’ın ‘esneklik’ göstermesinin ardından izolasyonu ve yaptırımları kaldırmak için ‘erken toparlanma’ konularında tavizler ve ‘sınır ötesi’ yardımlar sağlama’ oluşturuyor.
Pedersen, 22 Ekim akşamı altıncı tur toplantılarının sonunda, ‘önerilen dört anayasal ilke taslağının son dört gün içinde değiştirilmediği veya yedinci turda değiştirilmeyeceği’ için büyük bir hayal kırıklığı yaşadığını söyledi. Yetkili, hükümet heyetinin son gün ‘yeni bir formül sunmamaya’ karar vermesi sonrasında ‘taslak hazırlama sürecine’ ulaşmak için siyasi bir arzunun gerekliliğine dikkati çekti.
Bu durum, Pedersen’in son aylardaki çabaları nedeniyle şaşkınlık uyandırdı. Öyle ki hükümet ve muhalefet heyetleri arasında ‘anayasa taslağının hazırlığına’ başlayıp ve altıncı turu düzenleyip bir eylem mekanizması üzerinde uzlaşı sağlamak amacıyla diplomatik bir hamle ortaya koymuştu. Nitekim Moskova, Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Suriyeli mevkidaşı Beşşar Esed arasında Eylül ortasında yapılan görüşmede konunun tartışılması da dahil olmak üzere, yüksek profilli müdahaleler sayesinde Şam’dan bir ‘eylem mekanizması’ için onay aldı.
Buna göre, Cenevre Forumu’nda BM himayesinde imzalanan anlaşma uyarınca, altıncı turun bu ayın 18’i ila 22’si arasında yapılmasına karar verildi. Nihayetinde Pazar günü Pedersen, hükümet heyetinin başkanı Ahmed Kuzbari ve muhalefet heyetinin başkanı Hadi el-Bahra’nın da yer aldığı üçlü bir toplantı düzenledi. Bu durum, Anayasa Komisyonu’nun kurulmasından ve iki yıl önce yapılan ‘çalışma kriterleri’ anlaşmasından bu yana ilk kez yaşandı. Geçtiğimiz Pazartesi günü altıncı turun arifesinde, her gün için bir tane olmak üzere dört anayasal ilkenin tartışılması için pratik önlemler konusunda bir anlaşmaya varıldı. Öyle ki hükümet heyeti, birinci ve dördüncü ilkeleri, muhalefet heyeti ise ikinci ilkeyi sunarken, sivil topluma üçüncü ilkeyi sunma yetkisi verildi. Aynı şekilde her bir tarafın teklifi yazılı olarak sunması ve ardından teklifi ve tüm ilkeleri son gün (dün), ‘yıl sonundan önceki iki turun ilkelerinin sunumunu tamamlama hazırlıkları ile’ tartışması kararlaştırıldı.

Batı eşliğinde
Toplantıların oturum aralarında, Esed ile görüştüğü Şam’dan Cenevre’ye ulaşan Rusya Devlet Başkanlığı Temsilcisi Alexander Lavrentiev de dahil olmak üzere, Astana sürecinin üç garantörü Rusya, İran ve Türkiye başta olmak üzere diplomatik görüşmeler düzenlendi. Suriye konusundan sorumlu yeni yetkili ve ABD’nin Dışişleri Bakan Yardımcısı Ethan Goldrich de BM binasındaydı. Goldrich, muhalif Suriyeli grupların yanı sıra Pedersen ve Norveç ile İtalya’dan diğer Batılı temsilcilerle bir dizi görüşme gerçekleştirdi. Cenevre’deki ve ülkelerinin başkentlerindeki Batılı temsilciler, (kapsamlı bir ateşkes, tutuklular konusu, mültecilerin gönüllü ve güvenli şekilde geri dönüşü de dahil) 2254 sayılı uluslararası kararın diğer maddelerinin açılması çağrılarıyla birlikte Anayasa Komitesi’nin altıncı turundaki çalışmalarını ‘ihtiyatlı şekilde memnuniyetle’ karşıladı.

Ayrılıkçı gündemler reddedildi
Şarku’l Avsat’ın da bir kopyasına ulaştığı ‘dört ilke’ belgesine göre Kuzbari, ‘Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü’ maddesine ilişkin önerisini sundu. İki sayfa olan öneri, altı unsur içeriyor, ‘içişlerine herhangi bir biçimde müdahalenin reddedilmesini’ savunuyor. Ayrıca ‘Suriye’nin, toprak ve halk tarafından birleşik ve bölünmez olduğunu’ ve ‘herhangi bir dış tarafla yasa dışı şekilde iş yapan herkesin yasal sorumluluğa tabi olduğunu’ belirtiyor.
Belgede, işgal altındaki toprakların kurtarılmasının ‘milli bir görev’ olduğunu içeren bir maddeye de yer verdi. Bir sonraki maddede ise Fırat’ın doğusundaki Suriyeli Kürtler kanalından ‘ayrılığın reddedildiği’ belirtildi.
Bu bağlamda şu ifadelere yer verildi:
“Herhangi bir ayrılıkçı veya yarı ayrılıkçı proje veya eğilim, Suriye topraklarının birliği ilkesine ve halkın iradesine aykırı olarak kabul edilmektedir. Yerel İdareler Kanunu, idari birimler meclislerinin yetkilerini düzenlemektedir.”
Aynı şekilde devletin doğal kaynaklar ve yeraltı zenginlikleri üzerinde münhasır egemenlik hakkı olduğu da vurgulandı.
Bu durum, Milli Güvenlik Dairesi Başkanı Tümgeneral Ali Memluk’un, Şam’da kendisini ziyaret eden İlham Ahmed başkanlığındaki bir Kürt heyetine, ‘Özerk Yönetimi ve 107 sayılı Yerel İdareler Kanunu uyarınca çalışma teklifini’ reddederek dile getirdiği tavırla da uyumlu. Memluk ayrıca, Kürtlerin Suriye’nin kuzeydoğusundaki gaz, petrol ve tarımsal kaynaklar üzerindeki ABD desteğiyle kontrolünü reddetti. Ayrıca söz konusu durum, Astana Süreci garantörlerinin liderler veya uzmanlar düzeyindeki toplantılarda yaptıkları açıklamalarla da örtüşüyor.

Ordunun tarafsızlığı ve güvenlik
İkinci gün Bahra, bu turdaki ilkeler açısından ‘anayasal payını’ sundu. Önerisi, ‘ordu, silahlı kuvvetler, güvenlik ve istihbarat’ ile ilgiliydi. İki sayfalık öneride, ‘devletin, ulusal güvenliği sağlamak için güvenlik ve istihbarat kurumları kurmaya kararlı olduğu, hukukun üstünlüğüne tabi olduğu ve anayasaya uygun olarak faaliyet gösterdiği’ belirtildi. Öneride, “Ordu, silahlı kuvvetler ve güvenlik hizmetleri egemenliği garanti eden ulusal kurumlardır. Ordunun doktrini, ideolojik ve partizan bağlantılardan uzak bir şekilde belirlenmiştir, silahlar ve kullanımları üzerinde tekele sahiptir” ifadelerine yer verdi. Ordunun, ‘siyasi tarafsızlığını tamamlamakla yükümlü olduğu’ ve ‘kanun hükümlerine göre sivil makamları desteklediği’ belirtilen öneride, güvenlik birimlerinin ise ‘temel insan hakları ilkelerine saygı ve tam bir siyasi tarafsızlık çerçevesinde’ güvenliği, insanları ve malları korumakla görevlendirildiği vurgulandı.
Dördüncü gün ise muhalefete bağlı sivil toplum heyeti, ‘hukukun üstünlüğü’ ilkesine ilişkin önerisini iki sayfa halinde sundu. Öneri, ‘Suriyelilerin, görevler ve haklar bakımından kanun önünde eşit’ olduğu gibi, 2012’deki mevcut Suriye anayasasından türetilen genel insan hakları başlıklarını ve ifadelerini içerdi. Öneride, “Bağlı olunan uluslararası sözleşmeler, anayasadan daha düşük ve ulusal mevzuattan daha üstündür” ifadelerine yer verildi. Bu cümlenin, Suriye hükümeti ile Rusya arasında ülkenin batısında 49 yıl veya daha uzun süredir askeri üslerin varlığına ilişkin imzalanan askeri anlaşmalara atıfta bulunup bulunmadığı bilinmiyor.
Aynı şekilde öneride, “Savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve insan hakları ihlalleri zamanaşımına tabi değildir. Tüm ulusal devlet kurumları cezasızlık ilkesini uygulayarak çalışmaktadır. Ceza kişiseldir ve kanunlar dışında suç ve ceza yoktur” denildi. Bu çerçevede bir diplomat, bu maddenin Batılı ülkelerin Suriye’de ‘hesap verebilirlik’ sürecini desteklediği bir dönemde, Suriye’de işlenen ve BM raporlarında belgelenen insanlığa karşı suçlara atıfta bulunduğunu söyledi. Öneride, “Adli merci tarafından verilen bir emir olmadıkça hiç kimse hakkında soruşturma ve tutuklama yapılamaz” ifadelerine yer verilirken, herkese 24 saat içerisinde ‘tutuklanma sebeplerinin’ bildirileceği belirtildi. Öneride ayrıca, “İdari makamın, ‘istisnai mahkeme kurma yasağı’ ile olağanüstü hâl kanunu dışında kimseyi ihtiyaten tutuklu yargılama hakkı yoktur” denildi.

Orduya destek
Dördüncü gün Kuzbari, aynı konuda BM’ye teslim edilen önceki belgelere dayanan ‘terörizm ve radikalizm’ ilkesine ilişkin bir taslak sundu. Yeni belge, devletin ‘terörizmin tüm biçimleriyle mücadele etmek ve finansman kaynaklarını takip etmek’ taahhüdünü içeren beş ilkeyi içeriyor. Finansman kaynakları, en ağır cezalarla kanunen cezalandırılabilecek bir suç olarak sayılıyor. Ayrıca ‘radikalizm fikrinin reddedildiği, onu ortadan kaldırmak için çalışıldığı’ belirtilen taslakta, “En ağır cezalar, DEAŞ, Nusra Cephesi ve İhvan-ı Müslimin’e (Müslüman Kardeşler) mensup unsurlara yasalar uyarınca verilmektedir” denildi.
Taslakta, “Suriye Arap Ordusu ve Silahlı Kuvvetleri, halkın desteğini alan ulusal kurumlardır. Vatanın bütünlüğünü, güvenliğini ve egemenliğini her türlü terör, işgal, müdahale ve dış saldırılara karşı savunmaktan sorumludur” ifadelerine yer verildi. ‘Terör karşısında Suriye Arap Ordusu ve Silahlı Kuvvetlerinin yanında yer alan halkların birliğinin ve Suriye Arap Cumhuriyeti’nin tüm topraklarında güvenlik ve istikrarı güçlendirmenin’ ulusal bir görev olduğu belirtildi. Taslakta, “İşgalle ve terörle mücadelede vatan uğruna şehitlik, yüce bir değerdir. Devlet, şehitlerin ailelerini yasalara uygun olarak güvence altına almakla sorumludur” denildi.

Büyük boşluk
Her bir madde sunulduktan sonra tartışmalar yapıldı ve her bir taraf, bazı değişiklikler ortaya koydu. Katılımcılara göre önceki turlardan farklı olarak Kuzbari, Bahra ve Pedersen arasındaki periyodik toplantılarda tartışma ciddi ve profesyoneldi. Ama aynı zamanda hükümet heyetinin yeni yazılı teklifler sunmayı reddetmesi veya teklifleri ortak formüller haline getirmeyi reddetmesi ortasında hükümet, muhalefet ve sivil toplum heyetlerinin tavırları arasında büyük bir boşluk olduğu görüldü.
Kuzbari’nin ‘yedinci turu gelecek ay düzenlemeyi ve BM ve aktif aktörler arasında anlaşmaya varılan mekanizmaya göre ilerlemeyi beklemeyi’ kabul ettiğine dair işaretler ortaya çıktı. Bu bağlamda topun Rus sahasına fırlatılacağına inanılıyor. Böylece Moskova, Şam’ı ‘hükümet heyetinin Kuzbari ile Bahra arasında (Pedersen’in sağladığı kolaylıkla) anlaşmaya varılan ‘çalışma mekanizması’ uyarınca çalışmasına’ ikna edebilecek. Özellikle de Rusya’dan yetkililer, ABD’li, Batılı ve Arap mevkidaşlarına ‘2254 sayılı karar uyarınca Anayasa Komitesi’ndeki esnekliği karşılığında, insani yardımlara ilişkin yeni uluslararası kararlar kapsamında ‘temas hatları üzerinden yardım yapılması ve erken toparlanmaya’ ilişkin hükümlerin uygulanmasında Suriye’ye teşvik sağlanması’ çağrısı yaptı. Moskova, bu konuları ‘Batı’nın ‘yeniden yapılanmayı desteklemeyi, izolasyonun kaldırılmasını ve (2254 sayılı kararın uygulanmasına yönelik siyasi süreçte anlamlı bir ilerleme kaydedilmeden önce) yaptırımların kaldırılmasını’ reddetmesi tavrına ve yaptırımlara karşı bir başarı olarak görüyor.



İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı sektördeki faaliyetlerini sonlandırdığını duyurdu

Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)
Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)
TT

İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı sektördeki faaliyetlerini sonlandırdığını duyurdu

Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)
Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)

ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’ndeki yardım dağıtım operasyonlarını sonlandırdığını duyurdu.

Kuruluş, altı hafta önce Washington’un arabuluculuğunda yürürlüğe giren ateşkesin ardından dağıtım merkezlerini kapatmıştı. Vakıf, yayımladığı son açıklamada görevini “kalıcı olarak” durdurduğunu ve misyonunu tamamladığını belirtti.

Vakıf Direktörü John Acrey, yaptığı yazılı açıklamada, “Gazze halkına yardımların ulaştırılmasında daha iyi bir yöntem olduğunu kanıtlama görevimizi başarıyla yerine getirdik” dedi.

Kısa süre faaliyet gösteren vakfın operasyonları büyük ölçüde gizlilik içinde yürütülmüştü. ABD ve İsrail destekli alternatif bir yapı olarak BM’ye bağlı UNRWA’nın yerine kurulmuş, ancak finansman kaynakları ya da yardım noktalarını yöneten silahlı yüklenicilerin kimlikleri kamuoyuyla hiç paylaşılmamıştı. Vakıf, amacının yardımların Hamas’a aktarılmasını engellemek olduğunu savunuyordu.

Ancak Filistinliler, yardım çalışanları ve sağlık yetkilileri, bu sistemin yardım almak isteyen sivilleri, İsrail askerlerinin bulunduğu kontrol noktalarından geçmek zorunda bırakarak hayatlarını riske attığını belirtiyordu.

Kurumun görevlerini, Gazze’deki ateşkesi denetlemekle sorumlu İsrail’deki ABD merkezli Sivil-Askerî Koordinasyon Merkezine devredeceğini açıklayan Acrey, “Vakıf haftalardır Koordinasyon Merkezi ve uluslararası kuruluşlarla bir sonraki adımlar konusunda temas hâlinde. Açıkça görülüyor ki bizim uyguladığımız modeli benimseyip genişletecekler” dedi.

Gazze İnsani Yardım Vakfı Mayıs ayı sonunda, İsrail’in üç ay boyunca gıda girişini durdurmasının ardından Gazze’de kıtlık eşiğine gelinmesi üzerine faaliyete başlamıştı. İsrail, BM’nin gıda dağıtım sisteminin yerine geçmesi hedeflenen bu özel kuruluşu, Hamas’ın büyük miktarda yardıma el koyduğu iddiasıyla savunmuştu; ancak BM bu iddiaları reddetmişti.

BM, söz konusu vakfın kurulmasına karşı çıkarak sistemin İsrail’e gıda dağıtımı üzerinde tam kontrol sağlayabileceğini ve Filistinlilerin yerinden edilmesine yol açabileceğini belirtmişti. Savaş süresince BM ve insani yardım kuruluşları, yüzlerce merkez üzerinden Gazze’ye gıda, ilaç, yakıt ve diğer ihtiyaçların ulaştırılmasına öncülük etmişti.

Vakıf, açıklamasında Gazze’de 3 milyonun üzerinde gıda paketi dağıttığını, bunun 187 milyon öğüne denk geldiğini duyurdu.


Hamas, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının devam etmesi üzerine ‘etnik temizlik’ uygulamasını kınadı

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Hamas, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının devam etmesi üzerine ‘etnik temizlik’ uygulamasını kınadı

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)

Hamas Sözcüsü bugün yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'nin doğu bölgelerinde ve orta kesiminde ‘etnik temizlik’ yaptığını söyledi.

Sözcü Hazım Kasım, “İşgal güçleri, sarı hattın dışındaki sivilleri hedef alıyor. Bu sabahtan itibaren dört vatandaş öldürüldü, yıkım operasyonları yoğunlaştı ve doğu bölgelerinden vatandaşlar yerlerinden edildi” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığına göre, bu sabah İsrail'in Gazze ve Han Yunus şehirlerini hedef alan bombardımanında dört Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı.

dcgtrhy
Gazze şehrinde İsrail ateşiyle öldürülen Filistinli genç Ahmed el-Hevari'nin cenazesine katılan Filistinliler (Reuters)

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Bu sabah üç kişinin cenazesi hastanelere getirildi; ikisi Han Yunus’un doğusundaki Beni Suheyle kasabasında İsrail’e ait bir insansız hava aracı (İHA) tarafından, bir diğeri ise Gazze kentinin doğusundaki et-Tuffah mahallesinde İsrail tankının açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti” dedi.

Han Yunus’taki Nasır Hastanesi, iki ölü ve biri ağır olmak üzere üç yaralıyı kabul ettiğini duyurdu. Gazze kentindeki Şifa Hastanesi’nin Müdürü Dr. Muhammed Ebu Selmiye de et-Tuffah mahallesinde sivillere yönelik tank ateşi nedeniyle bir ölü ve çok sayıda yaralının hastaneye ulaştığını doğruladı.

Gazze'deki bir güvenlik kaynağı AFP'ye, ‘işgal uçaklarının bu sabah Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus ve Refah'ın güneydoğusundaki bölgelere birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ söyledi. Kaynak, İsrail ordusunun ‘ez-Zeytun, Şucaiyye ve et-Tuffah (Gazze şehrinin doğusu) mahallelerinde ve Han Yunus ile Refah'ta savaş sırasında hasar gören onlarca binayı ve evi yıkmaya devam ettiğini’ belirtti.

İsrail güçleri, Refah şehrinin büyük bir kısmını ve Han Yunus'un doğu bölgelerini kontrol altında tutuyor. İsrail, 7 Ekim 2023'teki saldırının ardından Gazze Şeridi'ne savaş açtı. O günden bu yana, Birleşmiş Milletler'in (BM) güvenilir bulduğu Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşında en az 69 bin 756 kişi hayatını kaybetti.


Mısır Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşamasında oy verme işlemi başladı

Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)
Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)
TT

Mısır Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşamasında oy verme işlemi başladı

Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)
Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)

Mısırlılar bugün, 2025 Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşamasında oy kullanmaya başladı.

İki gün sürecek seçimler, 73 seçim bölgesi ve 5 bin 287 alt komiteden oluşan 13 vilayette gerçekleştiriliyor. Şarku’l Avsat’ın Kahire el-İhbariyye televizyonundan aktardığına göre, bu aşamada bin 316 aday bireysel sistem altında yarışıyor ve Kahire ile Kuzey, Orta ve Güney Delta ve Doğu Delta'nın iki seçim bölgesinde bir liste yer alıyor.

Mısır Ulusal Seçim Komisyonu, vatandaşlara seçimlere katılım çağrısında bulunarak, sürecin bütünlüğünü sağlama ve seçmenlerin iradesini tam şeffaflık içinde sandığa yansıtma konusundaki kararlılığını vurguladı.

Seçimlerin ikinci aşamasına dahil olan vilayetler, Ulusal Seçim Komisyonu’nun verilerine göre Kahire, Kalubiyye, Dakahliye, Garbiye, Menufiye, Kafr eş-Şeyh, Şarkiye, Dimyat, Port Said, İsmailiye, Süveyş, Güney Sina ve Kuzey Sina’dan oluşuyor.

gju
Parlamento seçimlerinin ilk turunda oy verme merkezlerinin önünde bekleyen Mısırlı kadınlar (Gençlik Partisi Koordinasyon Komitesi)

Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşaması, ilk turda 19 seçim bölgesindeki sonuçların ‘önemli ihlaller’ gerekçesiyle iptal edilmesinin ardından geliyor. Bu ihlaller arasında sandıkların önünde yapılan usulsüz propaganda ile adaylara oy sayım tutanaklarının nüshalarının verilmemesi gibi durumlar yer aldı. Gözlemciler bu adımı ‘emsalsiz’ olarak nitelendirdi.

Bu seçim bölgelerindeki sonuçların iptal edilmesi, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin ‘azami şeffaflık’ sağlanması için yaptığı doğrudan çağrının ardından gerçekleşti.