Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Burhan, ABD'nin Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Feltman ile görüştü

Sivil yönetimi desteklemek için Hartum'daki gösterici kalabalığının bir kısmı (AFP)
Sivil yönetimi desteklemek için Hartum'daki gösterici kalabalığının bir kısmı (AFP)
TT

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Burhan, ABD'nin Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Feltman ile görüştü

Sivil yönetimi desteklemek için Hartum'daki gösterici kalabalığının bir kısmı (AFP)
Sivil yönetimi desteklemek için Hartum'daki gösterici kalabalığının bir kısmı (AFP)

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan, ABD'nin Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Jeffrey Feltman ile görüşme gerçekleştirdi.
Egemenlik Konseyinden yapılan açıklamaya göre Burhan, Konsey Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Dagalu ve Başbakan Abdullah Hamduk'un da katılımıyla Feltman'ı ofisinde kabul etti.
Kabulde, ülkedeki durum ve siyasi krizden çıkmak için devam eden çabalar ele alındı.
ABD'nin Sudan'daki demokratik geçiş ve barış sürecini destekleyen tutumunu öven Burhan, devrik cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir'in partisi Ulusal Kongre dışında tüm ulusal güçlerin siyasette yer alması gerektiğini belirterek, hükümetin Sudan halkının tüm kesimlerini temsil etmeyen belirli partilerin tekelinde olamayacağını söyledi.
Silahlı kuvvetlerin geçiş dönemini koruma, seçimlere ve demokratik geçişe zemin hazırlama konusundaki istekliliğini teyit eden Burhan, kimsenin bu geçiş sürecini engelleyebilecek herhangi bir darbe girişimine izin verilmeyeceğinin sözünü verdi.
Egemenlik Konseyi Başkanı'nın kabiliyetlerine ve süreçteki liderliğine övgüde bulunan Başbakan Hamduk da geçiş döneminin görevlerini tamamlamak için kendisiyle birlikte çalışacağını belirtti.
Feltman ise Egemenlik Konseyi Başkanı ve Başbakanı geçiş döneminin hedeflerini gerçekleştirmek için birlikte çalışmaya çağırdı.
Hiçbir siyasi grubun dışlanmaması çağrısında bulunan Feltman, siyasi güçler arasındaki anlaşmazlığın, parlamento, Anayasa Mahkemesi, Seçim Komisyonu, adalet kurumları ve Yüksek Yargı Konseyi'nin oluşumundaki gecikmeden kaynaklandığını savundu.
Feltman, "Bu kurumlar kurulmadan geçiş süreci güvenli bir şekilde devam etmeyecek" ifadesini kullandı.

Sudan'daki siyasi kriz
Sudan hükümetiyle bazı silahlı hareketler arasında Güney Sudan'ın başkenti Cuba'da 2020'de imzalanan barış anlaşmasının bazı maddelerine itiraz eden ve hükümetin istifasını isteyen doğudaki Bica kabilesi mensuplarının 17 Eylül'de başlayan, limanlar ve ana yolların kapatılmasına yol açan eylemleri ülkede yakıt ve gıda krizine neden olmuştu.
Sudan'da 21 Eylül'deki askeri darbe girişiminin ardından iktidarın asker ve sivil bileşenlerinin birbirlerine yönelik ağır eleştiriler yöneltmesi, sivillerin askerin yönetimden çekilmesi, ordunun ise hükümetin feshine dair açıklamaları siyasi ortamda gerginliği artırmıştı.
Sudan Başbakanı, iktidar koalisyonu Özgürlük ve Değişim Güçleri ittifakındaki bölünme ve anlaşmazlığa son verilmesini isterken hükümetin farklı grupların da katılımıyla genişletilmesi ve tüm Sudanlıları temsil eden bir meclis kurulması çağrısında bulunmuştu.
Ülkede 16 Ekim'den bu yana hükümetin feshedilmesi talebiyle Cumhurbaşkanlığı Sarayı çevresinde protestolar sürerken, asker de hükümetin feshedilmesi ve daha kapsamlı yeni hükümet kurulması konusunda bir süredir hükümete baskı yapıyor.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.