Yeşil Suudi Girişimi Forumu: Suudi Arabistan'dan 2060'a kadar sıfır emisyon hedefi

Suudi Yeşil Girişimi Forumu'nda dünya çapından 300 delege bir araya geldi (SGI)
Suudi Yeşil Girişimi Forumu'nda dünya çapından 300 delege bir araya geldi (SGI)
TT

Yeşil Suudi Girişimi Forumu: Suudi Arabistan'dan 2060'a kadar sıfır emisyon hedefi

Suudi Yeşil Girişimi Forumu'nda dünya çapından 300 delege bir araya geldi (SGI)
Suudi Yeşil Girişimi Forumu'nda dünya çapından 300 delege bir araya geldi (SGI)

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad'da iklim değişikliğiyle mücadele çabalarının ele alınacağı, üç gün sürecek Yeşil Suudi Girişimi Forumu (SGI) 23 Ekim Cumartesi günü başladı
Forum, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın ülkenin karbon emisyonlarını azaltma hedeflerini ikiye katladığı konuşmasıyla açıldı.
Dünyanın dört bir yanından yetkili isimlerin ve iklim uzmanlarının mesaj gönderdiği etkinliğin ilk günü Yeşil Suudi Girişimi Forumu’na, ikinci günü ise Yeşil Gençlik Zirvesi’ne ayrıldı. Forum üçüncü gününde de Ortadoğu Yeşil Girişim Zirvesi'yle yarın devam edecek.

Suudi Arabistan 10 milyar ağaç dikecek
Forumu 09.00’da yaptığı açılış konuşmasıyla başlatan Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed bin Selman, iklim değişikliğiyle mücadelenin etkilerini ele almak için Mart 2021'de Yeşil Suudi Girişimi’ni resmen başlattıklarını açıkladı.
Ülke bu girişim kapsamında karbon emisyonunu büyük oranda azaltmayı ve krallık genelinde 10 milyar ağaç dikmeyi hedefliyor.
Veliaht Prens’in sıraladığı iklim taahhütleri şu şekilde:
- Ülke 2060’a kadar net sıfır emisyona ulaşmayı hedefliyor.
- 2030’a kadar karbon emisyonları yılda 270 milyon tonun üzerinde azaltılacak. Bu, mevcut hedeflerin iki katından fazla.
- Karbon azaltma girişimlerinin bir parçası olarak yeşil hidrojene daha fazla yatırım yapılacak
- Emisyon azaltımı, ağaç dikme girişimiyle de sağlanacak.
- Krallık içindeki koruma alanlarının oranı yüzde 30'a yükseltilecek.
Forumun açılışında konuşan Suudi Arabistan Enerji Bakanı Abdulaziz bin Selman da ülkenin karbon emisyonunu azaltmaya yönelik teknolojileri geliştirmek için zamana ihtiyacı olduğunu ve söz konusu teknolojilerin 2040’a kadar olgunlaşacağını dile getirdi.
Enerji bakanı ayrıca, sıfır karbon emisyonu seviyesine ulaşmak için 2060’ı hedeflediklerini ama bu hedefin daha kısa bir sürede de gerçekleşebileceğini kaydetti.

Foruma iklim liderlerinden destek geldi
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Başkanı Hoesung Lee’nin de aralarında yer aldığı, iklim kriziyle mücadelenin ön saflarındaki isimler de konuşmalarıyla foruma katkı koydu.
Etkinlik için önceden kaydedilmiş bir konuşmayla delegelere seslenen Prens Charles, dünya liderlerini 2050’ye kadar net sıfır emisyona ulaşmak için iddialı hedefler belirlemeye çağırdı.

Galler Prensi foruma önceden kaydettiği bir videoyla katkı koydu (SGI)
Galler prensi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sürdürülebilir bir geleceğin temellerini atarken, yeşil bir toparlanmayı hızlandırmak için çok dar bir zaman aralığımız kaldı. Bu tehlikeli derecede bir daralma."
Bunun ardından forum, Yokoluşta Saati Geri Çevirme başlıklı bir panelle devam etti. Suudi Arabistan'ın ABD büyükelçisi Prenses Rima Bint Bender bin Sultan’ın yönettiği panelde Suudi Arabistan’ın doğal hayatının turizmdeki vazgeçilmez konumu tartışıldı. Prenses bu başlıkta özellikle Kızıldeniz’in eşsiz ekosistemini vurguladı.

 Prenses Rima ülke tarihindeki ilk kadın elçi (Reuters)
Prenses ayrıca dünya liderlerine iklim eylemi çağrısında bulundu.
"Hepimiz çocuklarımızın bize seslendiğini duyduk. Onları ne zaman dinlemeye başlayacağız? Aktivizm zamanı sona ermeli. Şimdi harekete geçme zamanı. Kaybettiklerimizin yeniden gelişebilmesini sağlamak için..."
Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın genel müdürü Marco Lambertini ve uzay teknolojisi şirketi Interstellar Lab'ın kurucusu Barbara Belvisi de konuşmalarıyla panele eşlik etti.

Ülkenin eşsiz deniz ekosistemi de ele alındı
Suudi Arabistan, yıllardır bölgedeki koruma çabalarında lider konumda. Ülkenin mevcut koruma projeleri arasında nesli tükenmekte olan deniz kaplumbağalarının geleceğini güvence altına alma çabaları da yer alıyor.
Forumda bu nedenle deniz ekosisteminin ele alındığı ve Kızıldeniz'deki, özellikle Akabe Körfezi'ndeki biyolojik çeşitliliğin zenginliğine ilişkin bir panel de düzenlendi.
Ülkenin deniz ekosistemi bilim camiasında çok önemseniyor çünkü 2020'de Akabe Körfezi’nde ısıya dayanıklı mercanlar keşfedilmişti. Daha fazla araştırmayla bu türler, dünya resiflerini kurtarmanın yolunu gösterebilir.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı'nın yetkili isimlerinden Abdullah Tawlah ve Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Dr. Tony Chan, söz konusu panelde bu eşsiz ekosistemi konuştu.
Chan, Kızıldeniz’i "ulusal hazine" diye nitelerken, bölgenin ekosisteminin iklim değişikliği, erozyon, ormansızlaşma, kirlenme ve aşırı balık avından etkilendiğini vurguladı.

Kızıldeniz mercanları üreme ve beslenme alanları sağlıyor, ancak iklim değişikliğinin etkilerinden mustarip (Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi)
Krallığın turizm odaklı Kızıldeniz Projesi’nde görev alan John Pagano da panele konuşmasıyla katkı koydu. Pagano, Kızıldeniz Projesi'nin ilk günden itibaren karbon nötr olarak planlandığını belirtti:
"Projemizi doğadan ilham alan ama bilimin yönlendirmesindeki bir proje olarak niteliyorum."

Panel dışı sohbetler: İklim mücadelesinde teknolojinin rolü
Foruma katılan isimler, paneller dışında da iklim değişikliğinin zararlı etkilerinin üstesinden nasıl gelinebileceğini tartıştı.
Teknolojinin iklim mücadelesindeki rolü de Suudi Arabistan'ın İletişim ve Bilgi Teknolojisi bakanı Abdullah es-Savaha’nın bulunduğu bir sohbetin konusuydu.
Görüşme sırasında bakan, iklim krizinin en önemli nedenlerinden karbon unsuruna dikkat çekti.
"Çözüm döngüsel karbon ekonomisinde" diyen bakan, bunu şöyle açıkladı:
"Bu karbonu nasıl azaltabiliriz, nasıl yeniden kullanabiliriz, nasıl geri dönüştürebiliriz ve daha da önemlisi nasıl ortadan kaldırabiliriz?"
Döngüsel karbon ekonomisi Suudi Arabistan’da emisyonları yönetmek ve azaltmak için oluşturulan 4 maddelik bir çerçeve: Azaltım, yeniden kullanma, geri dönüşüm ve ortadan kaldırma.

Döngüsel ekonomi de panel konusu oldu
Endüstriyel ekonomide "üretim, kullanım ve imha süreci" yerine dönüşümü ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını esas alan döngüsel ekonomi anlayışı da bir diğer panelin konusuydu.
Panelde El Ula Kraliyet Komisyonu CEO'su Amr El Medeni, Suudi Arabistan'ı temsil etti. Bu komisyon 2017’de kültürel miras ve eko-turizm için küresel bir destinasyon olarak görülen El Ula şehrini korumak ve geliştirmek için kurulmuştu.

El Ula'daki ünlü Fil Kayası (Wikimedia Commons)
Amr El Medeni, "Yeşile yönelmek bizim için bir seçim olmaktan öte. El-Ula’nın sağ kalmasının ve gelişmesinin tek yolu bu" diye konuştu.
Panelde bölgedeki güneş enerjisi ve yenilenebilir enerji tesisi de konu edildi. Söz konusu tesisin bölgenin artan enerji taleplerini beslemekle kalmayacağı, aynı zamanda Suudi Arabistan'ın diğer bölgelerinin enerji taleplerini destekleme potansiyeline de sahip olduğu belirtildi.
Nestle Başkan Yardımcısı ve Operasyonlar Başkanı Magdi Batato ve iklim değişikliği çözümlerinde uzmanlaşmış bir danışmanlık firması olan South Pole'un kurucu ortağı Renat Heuberger de konuşmalarıyla panele eşlik etti.

Petrolden uzaklaşmak Suudi petrol devleri için ne anlam ifade ediyor?
Dünyanın en büyük ikinci petrol üreticisi olan Suudi Arabistan, yerli enerji üretimi için şimdiden petrolden uzaklaşıyor. Ülke Yeşil Suudi Girişimi hedefleri doğrultusunda yerel enerji arzının yüzde 50'sini yenilenebilir enerji kaynaklarından, geri kalanını ise doğal gazdan üretmeyi taahhüt etti.
Peki bu, Aramco gibi petrol devlerinin geleceği için ne anlama geliyor?
Saudi Aramco'nun başkanı ve CEO'su Amin H. Nasser, petrol şirketi TotalEnergies'in CEO'su Patrick Pouyanné’le birlikte forumda bu konuyu da ele aldı.
Her iki şirket de iklim eylemine yönelik büyük taahhütlerde bulundu. Örneğin TotalEnergies, 2050’ye kadar karbon nötr seviyeye ulaşmayı planlıyor. 
2020’de ülke genelinde 2 milyon fazla ağaç diken Suudi Aramco ise faydalı ürünler üretirken aynı zamanda emisyonları önemli ölçüde azaltabilecek yeni karbon yakalama, kullanma ve depolama (CCUS) teknolojileri geliştiriyor. Firma şu anda Suudi Arabistan'daki CCUS projelerinde en büyük yatırımcı konumunda.

Suudi Arabistan merkezli Aramco, dünyadaki en önde gelen petrol üreticilerinden (Saudi Aramco)
Tartışmalar başlamadan önce Amin H. Nasser, şirketin kendisini Yeşil Suudi Girişimi’nin taahhütlerine uygun hale getireceğini duyurdu.
"Suudi Aramco, 2050’ye kadar net sıfır olma hedefine ulaşacak" diyen CEO, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yolun karmaşık, geçişin zorlu olacağını biliyoruz, ancak bunları aşabileceğimizden ve düşük emisyonlu bir geleceğe yönelik çabalarımızı hızlandırdığımızdan eminiz. Bu adım dünyanın en büyük hidrokarbon üreticisinden geliyor."
Öte yandan hükümetlerin bu dönüşümün anahtarı olacağı aşikar. Enerji bakanlarının bu noktada kurması gereken hassas bir denge var: Yurttaşlarının yaşamlarını iyileştirebilecek ekonomik büyüme ihtiyacını ve bu gelişmenin çevresel etkisini göz önünde bulundurmak ve ardından sorunsuz şekilde yeşil ekonomiye nasıl geçileceğini düşünmek gerekiyor.
Bu nedenle Riyad’daki forumda bir araya gelen Brezilya, Kuveyt, Mısır, Azerbaycan ve Nijerya gibi birçok ülkeden bakanlar bu dengeyi nasıl kurmaya çalıştıklarını da tartıştı.

Diğer sanayiler dönüşümden nasıl etkilenecek?
Kimya, çelik ve çimento gibi büyük miktarda emisyon üreten sanayilerin nasıl daha sürdürülebilir hale geleceği de bir diğer tartışma konusuydu.
Bu sorunu ele alan paneli Suudi Arabistan'ın petrol ve doğalgazdan sorumlu bakan yardımcısı Muhammed İbrahim yönetti. İbrahim, "Gördüğümüz kadarıyla Yeşil Suudi Girişimi büyük bir fırsat" dedi ve ekledi:
"Endüstrilerimizi ve emisyonlarımızı yönetmenin yeni yollarını yaratmak için harika bir fırsat."
İbrahim, Suudi Arabistan şirketlerinin yeniden kullanım ve geri dönüşüm yoluyla karbon emisyonlarını azaltma hamlelerini de tartıştı.
Örneğin, petrokimya şirketi Sabic, daha fazla kimyasal üretmek için üretim sürecinde yakalanan emisyonları kullandığı bir tesis kurmuştu.
Batı Afrika'da işletmelere uygun fiyatlı temiz enerji sağlayan Daystar Power Group'un CEO'su Jasper Graf von Hardenberg, elektrik şirketi ACWA Power'ın başkan Paddy Padmanathan ve Danimarkalı rüzgar türbini üreticisi Vestas Wind Systems'in başkan yardımcısı Morten Dyrholm de panelde İbrahim’e eşlik etti.
Panelin devamında, büyük petrokimya ve yeşil enerji şirketlerinden CEO'lar ve liderler de karbon yakalama ve yeşil hidrojen teknolojisinin nasıl ilerletebileceği tartışmasına katıldı.

Hedeflere giden yolda kentsel planlama
Suudi Arabistan'ın Riyad Şehri Kraliyet Komisyonu Başkanı Fahd El Raşid’in liderliğinde düzenlenen bir panelde kentsel planlamanın önemi masaya yatırıldı.
El Raşid, iddialı kentsel planlamanın çevresel hedeflere ulaşmak için kilit önemde olduğunu vurguladı.
Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı’nın genel sekreter yardımcısı ve icra direktörü Maimunah Mohd Sharif de panele katıldı.
Mohd Sharif, "Şehirler inovasyon merkezleridir ve Kovid-19 bize şehirlerin bu inovasyonların getirdiği zayıflıkları ve fırsatları göstermiştir" diye konuştu.

Sürdürülebilir yaşam için hangi yatırımlar yapıldı?
Suudi Arabistan, toplumunu sıfırdan sürdürülebilir bir şekilde dönüştürmek için "giga projelere" büyük yatırımlar yaptı. Bu büyük ölçekli gelişmeler, yeni turizm destinasyonlarından çevre dostu ulaşıma kadar birçok şeyi kapsıyor. 
Forumdaki bir diğer panelde Suudi Arabistan'ın iki giga projesinin CEO’ları Jerry Inzerillo ve Nadhmi Al-Nasr konuşmacıydı.
Jerry Inzerillo, Diriyah Gate Development Authority'nin (DGDA) adlı projeyi yönetiyor. Bu projede Unesco Dünya Mirası Alanı olan Diriyah Kapısı'nın gelişimine yön veriliyor.
El-Ula’da olduğu gibi, buradaki imar planlarının da bölgenin tarihini ve kültürünü korumak için hassas bir şekilde oluşturulması ve aynı zamanda gelecekteki ekonomik gereksinimlerin de dikkate alınması gerekiyor.

Görselde resmedilen fütüristik megakent NEOM, 24 Ekim 2017'de duyuruldu (NEOM.com)
Nadhmi Al-Nasr ise ülkenin kuzeybatısında geliştirilmekte olan yeni mega şehir NEOM'un CEO'su. Bu fütüristik şehir, ülke için önemli bir turizm destinasyonu olacak. Ayrıca tamamen sıfırdan planlandığı için tasarıma birçok sürdürülebilir proje de dahil edildi.

Günün son paneli: Sürdürülebilir toplumlar
Forumun ilk gününde düzenlenen son panelde odak, sürdürülebilir şehirlerden sürdürülebilir toplumlara kaydırıldı.
Sürdürülebilir toplumların önündeki en büyük zorluklardan biri, herkes için uygun maliyetli ve erişilebilir imkanların yaratılacağı bir geçişi sağlamak. Bu uğurda birçok işkolu kaybedileceği için bunun nasıl yapılacağı, yeni sektörleri dolduracak nitelikli işgücünün nasıl yetiştirileceği en önemli tartışma konularından.
Güney Afrika'nın kamu elektrik şirketi Eskom'un geçici yönetim kurulu başkanı Dr. Malegapuru William Makgoba’nın konuştuğu panelde işte bu zorluklar masaya yatırıldı.
İslam Kalkınma Bankası Başkanı Muhammed Süleyman El Jasser, Kongo Cumhuriyeti hidrokarbon bakanı Bruno Jean-Richard Itoua, Jamaika’nın Konut, Kentsel Yenileme, Çevre ve İklim Değişikliği Bakanı Pearnel Charles Jr, Suudi Arabistan Politikalar ve Stratejik Planlama Bakan Yardımcısı Dr. Nayef El Müsahil ve OPEC Uluslararası Kalkınma Fonu'nun genel müdürü Dr. Abdulhamid El Halife de paneldeki diğer konuşmacılardı.
Dr. Nayef El Müsail, çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik arasında doğru dengenin nasıl sağlanacağına ilişkin konuşmasında, ülkenin 2030’a kadar enerjisinin yüzde 50'sini yenilenebilir kaynaklardan sağlama taahhüdünü yineledi ama enerji geçişinin dünya genelinde aynı olmayacağının altını çizdi.
El Müsahil, "'Geçiş' kelimesi mutlaka tek bir çözümü yansıtmaz. Farklı küresel ekonomilerin farklı yeteneklerine saygı duyan ve bu hedeflere ulaşmak için birden fazla çözüm sunan bir çerçeveye dayanmaktadır" dedi ve ekledi:
"Önümüzdeki sorun, hedeflerimize ulaşmak ve kimseyi geride bırakmayacağımızdan emin olmak için kapsamlı bir yaklaşım gerektiriyor."
Pearnel Charles Jr. ise hükümetlere sürdürülebilir kalkınmaya odaklanma çağrısını yineledi.
Bakan, "Suudi Arabistan'ın uygulamalarını, tüm sektörlerde sürdürülebilirliğe doğru ilerleme çabalarımızın bir parçası olarak Jamaika'daki uygulamalara dahil etmeyi umuyoruz" dedi.
İkinci gün: Yeşil Gençlik Zirvesi
Delegeler, etkinliğin ikinci gününde yapılan gençlik zirvesi için 24 Ekim’de Tuwaiq Sarayı'na döndü.
Yeşil Gençlik Zirvesi’ne paneller ve atölyeler eşlik ederken, genç iklim aktivistlerinin faaliyetlerine odaklanıldı.
Ayrıca zirvedeki oturumların çoğunda izleyicilerin konuşmacılara çok sayıda soru yönelttiği görüldü, izleyicilerin birbirleriyle tartışabilecekleri ortamlar da yaratıldı.

Yeşil Gençlik Zirvesi'nde bir atölye (The Independent)
Yeşil Gençlik Zirvesi'nin açılışı 10.00’da Suudi Arabistan'daki gençlerin ülkedeki iklim dönüşümüne nasıl katkıda bulunabileceklerine dair tartışmalarla başladı.
Bunun ardından Enerji Bakanı Prens Abdülaziz bin Selman da tartışmaya katıldı.
İklim sorunlarını kendi çocuklarıyla sık sık tartıştığını söyleyen bakan, dünyanın daha temiz petrole ve daha temiz doğalgaza ihtiyacı olduğunu söyledi. Öte yandan güneş panelleri ve rüzgar türbinleriyle üretilen yenilenebilir enerjinin gerekliliğini de vurguladı.
Bakan ayrıca Suudi Arabistan'ın iklim alanında "en rekabetçi" ülke olacağını sözlerine ekledi.

"İklim eylemi aynı zamanda ahlaki bir yükümlülük"
Yeşil Gençlik Zirvesi, daha çok gençlerin ve özellikle kadınların katılımı ve aynı zamanda seyircilerin sorularının cevaplanması için kurgulanmıştı.
"Değişim yaratanlar" diye nitelenen genç aktivistler, zirvenin öne çıkan isimleri oldu.
Sahnede değişim yaratan üç kişi vardı: Sudan İklim Değişikliği Gençlik Örgütü Başkanı Nisreen Elsaim, sürdürülebilir kalkınma hedefleyen yardım kuruluşu Raleigh International'ın CEO'su Julian Olivier ve Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu yöneticilerinden Lojain Alkhursani.
16 yaşında iklim aktivizmine başlayan Sudanlı Nisreen Elsaim, konuşmasında iklim değişikliğinin etkilerinin bölgeyi ve Sudan'ı ne kadar ağır bir şekilde etkilediğine ilk elden şahit olduğunu belirtti.
Elsaim, iklim eyleminin "yalnızca bir seçenek değil, aynı zamanda ahlaki bir sorumluluk olduğunu" sözlerine ekledi.

İklim eyleminde teknolojinin rolü
Zirvede tartışılan bir diğer konu, teknolojiyi iklim eylemlerinde kullanmanın yollarını keşfetmekti.
Bahreyn merkezli danışmanlık firması 3BL Associates'in kurucu ortağı ve genel müdürü Tariq Al-Olaimy, daha iyi, daha yeşil teknolojiler tasarlarken en iyi ilham kaynağının doğal çevrenin kendisi olduğunu söyledi. 
Konuşmacı, "Ağaçlar, sürdürülebilir malzemeler ve yaşam yaratabilen, kendi kendini üreten, güneş enerjisiyle çalışan makinelerdir" ifadelerini kullandı.
Dünya Ekonomik Forumu'nun Küresel Şekillendiriciler Topluluğu'nun bir kolu olan Riyad Merkezi'nin küratörü Dr. Hamad Hani Al-Draye ise, iklim eylemine destek olmak için teknolojinin kullanılmasına ilişkin konuşmasında şunları söyledi:
"Gençlere teknolojiyi nasıl kullanacaklarını öğretmeye gerek yok. Bunu değiştirmek için yalnızca yetkilendirilmeleri gerekiyor."

Delegeler gruplara ayrıldı
Panellerle geçen ilk saatlerin ardından delegeler şu üç girişimi daha ayrıntılı öğrenebilmeleri için gruplara ayrıldı: Yeşil Suudi Girişimi’nin 10 milyar ağaç dikme taahhüdü; deniz alanlarının korunması, geliştirilmesi ve yönetimi; emisyon azaltma ve döngüsel karbon ekonomisi.
Üçü de Suudi Arabistan'ın yeşil girişim kapsamında belirlediği hedeflere ulaşmasını sağlayacak projeler arasında yer alıyor.

Üçüncü günde Ortadoğu konuşulacak
Yeşil Gençlik Zirvesi’ndeki son oturumda Suudi Arabistan Çevre Geliştirme Derneğ Başkanı Prens Mişari El Sudi ve ABD merkezli danışmanlık firması McDonough Innovation'ın CEO'su William McDonough iklim eylemi bağlamında eğitim konusunu ele aldı.
Özellikle, geleceğin eko-girişimcilerinin zorluklarla başa çıkabilmeleri için eğitimin iklim eylemiyle nasıl bağlantılı hale getirilebileceği tartışıldı.
Böylelikle hem Yeşil Suudi Girişimi Forumu hem de Yeşil Gençlik Zirvesi sona erdi. Ancak Riyad’daki iklim krizi tartışmaları henüz bitmedi.
Etkinliğin üçüncü günü Ortadoğu Yeşil Girişim Zirvesi’ne ayrıldı. 16.00’da başlayacak zirve, Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın konuşmasıyla başlayacak.
Zirvede Ortadoğu’da sürdürülebilir bir kalkınma için ortak çözümler aranacak.
Şarkul Avsat, The Independent, Independent Türkçe, Independent Arabia, Anadolu Ajansı



Suudi-Bahreyn toplantısında Gazze'deki gelişmeler görüşüldü

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Riyad'da Bahreynli mevkidaşı Abdul Latif Al-Zayani ile görüştü (SPA)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Riyad'da Bahreynli mevkidaşı Abdul Latif Al-Zayani ile görüştü (SPA)
TT

Suudi-Bahreyn toplantısında Gazze'deki gelişmeler görüşüldü

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Riyad'da Bahreynli mevkidaşı Abdul Latif Al-Zayani ile görüştü (SPA)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Riyad'da Bahreynli mevkidaşı Abdul Latif Al-Zayani ile görüştü (SPA)

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullah dün (Salı), Bahreynli mevkidaşı Dr. Abdul Latif Al-Zayani ile iki ülke arasındaki yakın ilişkileri ve bunları güçlendirmenin yollarını gözden geçirdi.

İki bakan, Riyad'da gerçekleşen görüşmede, bölgesel ve uluslararası olaylardaki son gelişmeler ile Gazze'deki durumu, acil ateşkes, sivillerin korunması, insani yardım ulaştırılması, bölgesel barış, güvenlik ve istikrarın desteklenmesine yönelik çabaları ele aldı.

sderg
Suudi Dışişleri Bakanı'nın Bahreynli mevkidaşı ile Riyad'daki görüşmesinden (SPA)

Bahreyn Haber Ajansı'na göre iki taraf, Bahreyn'in 16 Mayıs'ta ev sahipliği yapacağı 33. Arap Zirvesi için devam eden hazırlıkları ve ortak Arap eylemi hedeflerini gerçekleştirecek ve ulusların çıkarlarına hizmet edecek liderler toplantısı gündemine alınması planlanan konuları ele aldı.

Bahreyn Haber Ajansı (BNA), iki bakanın mevcut bölgesel durumdaki gelişmeler, Gazze Şeridi'ndeki savaş ve acil ateşkes, sivillerin korunması, sivil halka insani yardım ulaştırılması yönündeki bölgesel ve uluslararası çabalar ile bölgesel barış, güvenlik ve istikrarın tesis edilmesine yönelik çabaların desteklenmesi hakkında görüş alışverişinde bulunduğunu bildirdi.


Dubai Havalimanı yoğun yağışların ardından yeniden faaliyete başladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Dubai Havalimanı yoğun yağışların ardından yeniden faaliyete başladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Dubai Uluslararası Havalimanı (DXB), olumsuz hava koşulları nedeniyle ara verilen uçuşların yeniden başlatıldığını açıkladı.

DXB, Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) yaşanan ve son 75 yılın en şiddetlisi olduğu belirtilen yağışlara ilişkin açıklama yaptı.

DXB CEO'su Paul Griffiths'in ifadelerine yer verilen açıklamada, havalimanı ve çevresindeki bölgelerin su birikintilerinden tamamen arındırıldığı, tüm tesislerin, iş gücü ve lojistik hizmetlerin tekrar normal ve tam kapasiteyle çalışmaya başladığı belirtildi.

Uçuş programının daha önce belirlenenden daha hızlı şekilde normal seyrine döndüğü ve günde 1400 uçuş yapıldığı kaydedildi.

BAE, 16 Nisan'da nadir görülen fırtına nedeniyle 75 yılın en büyük yağış miktarının kaydedildiğini duyurmuştu. Bu durum, ülkenin birçok şehrinde havalimanlarının kapanmasına, uçuşların askıya alınmasına neden olmuştu.


BAE, Sudan'ı ‘istikrarsızlaştırma’ iddialarını reddetti

Hartum'daki Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) milisleri (arşiv - Reuters)
Hartum'daki Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) milisleri (arşiv - Reuters)
TT

BAE, Sudan'ı ‘istikrarsızlaştırma’ iddialarını reddetti

Hartum'daki Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) milisleri (arşiv - Reuters)
Hartum'daki Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) milisleri (arşiv - Reuters)

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne gönderdiği mektupta, Sudan’ın BM Daimî Temsilcisi tarafından yapılan açıklamaları kategorik olarak reddettiğini ve bunların ‘temelsiz iddialar’ olduğunu ifade etti. Siyasi İşlerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Lana Zeki Nuseybe, BAE'nin, ‘Sudan’ın BM Daimî Temsilcisi tarafından yapılan yanlış iddiaları kategorik olarak reddettiğini’ vurgulayarak bunların ‘temelsiz iddialar’ olduğunu kaydetti.

Şarku’l Avsat’ın BAE resmi haber ajansı WAM’dan aktardığı habere göre Nuseybe dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, “BAE, 21 Nisan'da BM Güvenlik Konseyi'ne bir mektup göndererek, çatışmadan bir yıl sonra yanıltıcı bilgiler ve yanlış anlatılar yaymanın sorumluluktan kaçmayı ve Sudan'daki insani krizi ele almaya yönelik uluslararası çabaları baltalamayı amaçladığını vurguladı” ifadelerini kullandı.

Sudan Tribune gazetesine göre Sudan, BM Güvenlik Konseyi'ni BAE'yi resmen kınamaya ve Hızlı Destek Kuvvetleri'ne (HDK) savaş malzemesi ve finansman sağlamayı durdurmaya çağırdı. Sudan 29 Mart'ta BM Güvenlik Konseyi'ne BAE aleyhinde bir şikâyette bulunarak, BAE'yi savaşı ateşlemeyi planlamak ve Çad'ın yardımıyla HDK'yi desteklemekle suçladı. BAE, BM Güvenlik Konseyi'ne gönderdiği mektupta “Sudan'daki çatışmaya barışçıl bir çözümü desteklemeye kararlı olduğunu, tüm paydaşlarla birlikte çalışmaya devam edeceğini belirtti. Sudan'ı kalıcı çözüme ulaşmak ve sivil bir hükümet kurmak için ulusal mutabakat sağlamak üzere siyasi yola sokmayı amaçlayan her türlü süreci destekleyeceğini” vurguladı.


KİK-AB Bakanlar Konseyi görüşmeleri bugün Lüksemburg'da

7 Ekim olaylarından bu yana Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell arasında üç görüşme gerçekleşti. (SPA)
7 Ekim olaylarından bu yana Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell arasında üç görüşme gerçekleşti. (SPA)
TT

KİK-AB Bakanlar Konseyi görüşmeleri bugün Lüksemburg'da

7 Ekim olaylarından bu yana Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell arasında üç görüşme gerçekleşti. (SPA)
7 Ekim olaylarından bu yana Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell arasında üç görüşme gerçekleşti. (SPA)

Lüksemburg bugün (pazartesi), Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in başkanlık edeceği, Avrupa Birliği (AB) ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Güvenlik ve Bölgesel İşbirliği Forumu’na ev sahipliği yapacak.

AB tarafından yapılan açıklamaya göre forum, ‘AB ile KİK ve üye devletleri arasındaki iş birliğini genişletmek ve derinleştirmek amacıyla’ Mayıs 2022'de AB-KİK stratejik ortaklığının kabul edilmesinden bu yana ilk kez toplanıyor.

İki blok arasındaki ‘stratejik ortaklık’; enerji, yeşil dönüşüm, iklim değişikliği, ticaret, ekonomi, bölgesel istikrar ve küresel güvenlik, insani ve kalkınma sorunları ile daha yakın insani ilişkiler alanlarında geliştirilmiş iş birliğini içeriyor.

KİK Genel Sekreteri Casim Muhammed el-Budeyvi, iki bloğun dışişleri bakanlarının katılacağı forumun bölgesel ve küresel istikrar ile güvenlikle ilgili konularda diyalog ve koordinasyonun arttırılması için bir fırsat olacağını söyledi.

El-Budeyvi, 18 Mart'ta AB’nin Körfez Bölgesi Özel Temsilcisi Luigi Di Maio ile bir araya gelerek forum hazırlıklarını ve özellikle başta ‘Gazze Şeridi'ndeki vahim durum’ olmak üzere toplantı sırasında ele alınacak konuları görüştü. KİK tarafından yapılan açıklamaya göre iki taraf ayrıca, KİK-AB ikili ilişkileri ve KİK vatandaşlarının Schengen vizesi süreciyle  ilgili konuları da ele aldı.


Katar arabuluculuğunun "dar siyasi çıkarlar için" istismar edildiğini belirtiyor

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman es-Sani
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman es-Sani
TT

Katar arabuluculuğunun "dar siyasi çıkarlar için" istismar edildiğini belirtiyor

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman es-Sani
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman es-Sani

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdul Rahman Al Sani dün (Çarşamba), ülkesinin İsrail ile "Hamas" hareketi arasında yürüttüğü arabuluculuğun "dar siyasi çıkarlar için" istismar edildiğini söyledi. Al Sani, Katar'a, arabuluculuğun rolü konusunda kapsamlı bir değerlendirme yapması çağrısında bulundu.

Arap Dünyası Haber Ajansı'nın (AWP) haberine göre Katar Başbakanı, mevcut arabuluculuğu değerlendirme aşamasının, "kabul edilemez sömürü ve istismar söz konusu olduğu için" tarafların arabuluculuğa nasıl dahil olacaklarının değerlendirilmesini içerdiğini belirtti.

Al Sani, "Bazı siyasetçilerin seçim kampanyaları uğruna Katar'ın rolüne hakaret ederek siyasi tekliflerde bulunmaları var." ifadelerini kullandı.

Şeyh Muhammed bin Abdul Rahman Al Sani, Katar'ın rolüne olan bağlılığını teyit ederken, "Bu rolün ve müzakerelere yapıcı bir şekilde katkıda bulunabilme yeteneğimizin sınırları var" şeklinde konuştu.


Rapor: İngiliz BAE Systems, darbe ya da insan hakları ihlalleri yapılan ülkelere silah satıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Rapor: İngiliz BAE Systems, darbe ya da insan hakları ihlalleri yapılan ülkelere silah satıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İngiltere merkezli Silahlı Şiddete Karşı Eylem (Action on Armed Violence-AOAV) adlı kuruluşun Direktörü Iain Overton, İngiliz savunma şirketi BAE Systems'in silah sattığı ülkelerin 9'unda darbe yapıldığını, 13'ünde insan hakları ihlallerinin bulunduğunu, 29'unda ise silahların sivillere karşı kullanıldığını ifade etti.

Overton, BAE Systems'in ürettiği askeri ürün ve parçaların insan hakları ihlalleri tespit edilen ülkeler ile darbe yapılan ülkelere satışına ilişkin detayların yer aldığı "BAE Systems dünyanın neredeyse yarısının silahlanmasına nasıl yardımcı oldu?" raporunu AA muhabirine değerlendirdi.

BAE Systems ürünlerine ilişkin kesinleşmiş resmi satışlar ve basına yansıyan "rapor edilmiş" satışlar bulunduğunu kaydeden Overton, 29 ülkede BAE Systems ürünlerinin sivillere yönelik saldırılarda kullanıldığını kaydetti.

Suudi Arabistan'ın kullandığı BAE Systems ürünlerinin Yemen'de çok sayıda sivil ölümüne sebep olduğunu, Gazze'de ise İsrail tarafından kullanıldığını anlatan Overton, "BAE Systems'in, son 10 yılda darbe yapılan 17 ülkenin 9'una satış yaptığı kesin ya da rapor edilmiş. Burada soru, insan hakları endişelerimizin bu satışlarda göz önünde bulundurulup bulundurulmadığı. BAE Systems bulundurulduğunu iddia ediyor." dedi.

Sivil ölümlerinin yaşandığı birçok olayda da BAE Systems ürünlerinin kullanıldığı yönünde kanıtlar bulunduğunun altını çizen Overton, İngiltere hükümetinin insan hakları ihlalleri endişelerini rapor ettiği birçok ülkeye de satış yapıldığını kaydetti.

Overton, "İnsan hakları ihlali rapor edilmiş yaklaşık 30 ülkenin neredeyse 10'unda BAE Systems silahları bulunduğu tespit edildi." diye konuştu.

İngiltere hükümetinin insan hakları ihlalleri konusundaki endişesine rağmen şirketin silah satışlarını durdurmadığını da kaydeden Overton, "Bu ülkelere silah satışı, İngiliz hükümetinin, Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütünün kanıtlarına rağmen şu an hala devam edebilir." ifadelerini kullandı.

- "İngiliz hükümeti insan hakları, darbeler ve sivil ölümlerini göz ardı ediyor"

Overton, İsrail'e silah satışlarının Uluslararası Adalet Divanında İsrail aleyhine yürütülen soykırım davası ve diğer yasal süreçlerin konusu olabileceğine de işaret ederek, "BAE Systems, doğrudan Howitzer toplarının satışını yapıyor. Ayrıca İsrail'e de satılan F-35'leri üreten konsorsiyumun da bir parçası. Bu silahlar, uluslararası insancıl hukukun doğrudan ihlali ve soykırım dahil her türlü iddianın bulunduğu durumda açıkça kullanılıyor." değerlendirmesini yaptı.

İngiltere'nin bu ticarete, çeşitli anlaşmalarla izin vermemesi gerekirken bunu sürdürmesini de değerlendiren Overton şunları söyledi:

Bu durum, yalnızca Silah Ticareti Anlaşması'nın ihlali değil, İsrail'in soykırımdan suçlu bulunması halinde başka yasal süreçlerin de kapısını aralayabilir. Bu raporda İsrail’in soykırıma karıştığını iddia etmiyoruz. Ancak İsrail'in angajman kurallarının oldukça eksik olduğunu ve Gazze'deki angajmanı sonucunda çok sayıda sivilin öldürüldüğünü kesinlikle biliyoruz.

İngiliz hükümetinin BAE Systems'e neden ihracat izinleri verdiğinin sorulması gerektiğine işaret eden Overton, "Şu anda İngiliz hükümeti İsrail veya Suudi Arabistan gibi yerlere silah ihracatını askıya almıyor. Dolayısıyla bu raporun amacı, İngiliz hükümetinin ihracat lisanslarıyla ilgili kararlarının BAE Systems örneğiyle ne kadar sorunlu olduğunu, yolsuzluk, insan hakları ihlalleri, darbeler ve sivillerin doğrudan hedef alınmasını göz ardı ederek dünyanın yarısına silah sattığını göstermek." ifadelerini kullandı.

Overton, "Uluslararası silah ticaretini kontrol eden mekanizmalar işliyor mu? İsrail'in BAE Systems gibi gruplardan silahlandırılmasını engelleyecek bir şey var mı?" diye sorarken, ABD ve İngiltere'nin İsrail'e silah ihracatının devam etmesine istekli olduğunu söyledi.

AOAV'nin 2013'ten beri çalışmalar yaptığını ve bu sürede sivil yerleşimleri ve sivilleri doğrudan hedef alan 29 ülkeye BAE Systems'in silah satışı yaptığını kaydeden Overton, F-35'lerin de uluslararası insancıl hukukun ihlalinde kullanılabileceği endişesini dile getirdi.

Overton, bu konuyu araştıracak ve denetleyecek bir mekanizma bulunmadığına da işaret etti.

- 7 Ekim'den sonra hisseler yüzde 12 değer kazandı

AOAV'nin 6 aylık çalışması sonucu hazırlanan rapora göre BAE Systems dünyanın yüzde 48'ine tekabül eden 93 ülkeye silah ve savunma sanayisi ürünleri satıyor.

Bu ülkelerin 81'iyle kesinleşmiş ilişkisi bulunan şirketin 12 ülkeyle yaptığı ticaret ise basın ya da çeşitli ticari anlaşmalar yoluyla "rapor edilmiş" satış olarak geçiyor.

Şirket, dünyanın en büyük ordularına satış yaparken, BAE Systems müşterilerinin yüzde 55'i Uluslararası Şeffaflık Örgütünün Yolsuzluk Algılama Endeksi'nde 100 üzerinden 50'nin altında puan aldı.

Son 10 yılda darbe ya da darbe girişimi gerçekleşen 17 ülkenin 9'una silah sattığı kesinleşen ya da rapor edilen BAE Systems, İngiliz Dışişleri'nin insan hakları konusunda izlemeye aldığı 32 ülkeden 13'üne de satış yaptı.

Şirketin satış yaptığı resmi olarak bilinen 81 ülkeden 29'u ise son 10 yılda silahlarını sivillere karşı kullandı. Bu kullanımlardan 44 bin 103 kişi etkilenirken 24 bin 19 kişi öldü.

Savunma sanayisi ürünlerinin toplamda 6 bin 292 kere sivillere yönelik kullanıldığı kaydedilen raporda, BAE Systems ürünlerinin ne ölçüde kullanıldığına ilişkin ise bilgi bulunmadığı bilgisi yer aldı.

İsrail'in Gazze saldırılarının başladığı 7 Ekim 2023'ten sonra BAE Systems hisselerinde yüzde 12'lik artış kaydedildi.


İki Kutsal Caminin Hizmetkarı ve Veliaht Prens, Tahliye Günü münasebetiyle Suriye Devlet Başkanı’nı kutladı

İki Kutsal Caminin Hizmetkarı Kral Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
İki Kutsal Caminin Hizmetkarı Kral Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
TT

İki Kutsal Caminin Hizmetkarı ve Veliaht Prens, Tahliye Günü münasebetiyle Suriye Devlet Başkanı’nı kutladı

İki Kutsal Caminin Hizmetkarı Kral Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
İki Kutsal Caminin Hizmetkarı Kral Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)

İki Kutsal Caminin Hizmetkarı Kral Selman bin Abdulaziz, Tahliye Günü münasebetiyle Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'e bir tebrik telgrafı gönderdi.

Kral Selman, Esed'e sağlık ve mutluluk, Suriye hükümeti ve halkına da daha fazla ilerleme ve refah için en içten tebriklerini ve en iyi dileklerini iletti.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakan Muhammed bin Selman da Tahliye Günü münasebetiyle Esed'e bir tebrik telgrafı gönderdi.

Veliaht Prens, Suriye hükümeti ve halkına daha fazla ilerleme ve refah dileyerek Esed’e sağlık ve mutluluk dileklerini iletti.


Suudi Arabistan yapay zekâ stratejileri geliştiren ilk ülkeler arasında yer alıyor

Suudi Arabistan Veri ve Yapay Zekâ Kurumu (SDAIA)
Suudi Arabistan Veri ve Yapay Zekâ Kurumu (SDAIA)
TT

Suudi Arabistan yapay zekâ stratejileri geliştiren ilk ülkeler arasında yer alıyor

Suudi Arabistan Veri ve Yapay Zekâ Kurumu (SDAIA)
Suudi Arabistan Veri ve Yapay Zekâ Kurumu (SDAIA)

Politika yapıcıların, araştırmacıların ve sektör profesyonellerinin yapay zekânın mevcut durumunu ve gelecekteki eğilimleri daha iyi anlamaları için kapsamlı bir kaynak olan ve kısa süre önce yayınlanan Stanford Üniversitesi Uluslararası Yapay Zekâ 2024 Endeksi'ne göre Suudi Arabistan, dünyada ulusal yapay zekâ stratejisi geliştiren ilk ülkeler arasında yer aldı.

Bu ileri seviye, Suudi Arabistan Veri ve Yapay Zekâ Kurumu (SDAIA) Başkanı Veliaht Prens ve Başbakan Muhammed bin Selman'ın rehberliği ve desteği altında, veri ve yapay zekâ teknolojilerinden yararlanma, bu etkili ve derin teknolojileri insanlığın yararına kullanma ve yapay zekâ alanında uluslararası iş birliğini destekleyen küresel bir çerçeve oluşturma çabasıyla paralellik gösteriyor.

Suudi Arabistan’ın veri ve yapay zekâ alanında ulaştığı bu seviye, ülkenin yapay zekâ alanı da dâhil olmak üzere çeşitli alanlarda küresel göstergelerde seçkin bir konuma sahip olması için yapay zekânın yüzde 70 oranında doğrudan, geri kalanının ise dolaylı olarak bağlantılı olduğu Vizyon 2030 hedeflerinin başarısını gösteriyor. Şarku’l Avsat’ın ulaştığı bilgiye göre süreç, 2019'daki kuruluşundan bu yana veri ve yapay zekâ konusunda yetkili otorite ve bunların organizasyonu, geliştirilmesi ve ele alınmasıyla ilgili tüm konularda ulusal referans olarak SDAIA tarafından yönetiliyor.

Bu adım, Suudi Arabistan’ın 2023 yılında dünyada 60'tan fazla ülkeyi ölçen Tortoise Intelligence Küresel Yapay Zekâ Sıralaması göstergelerinden biri olan Yapay Zekâ için Devlet Stratejisi Endeksi’nde birinci sırada yer almasının yanı sıra, Stanford Üniversitesi Uluslararası Yapay Zeka 2023 Endeksi'ne göre yapay zekâ konusunda toplum farkındalığı alanında ikinci sırada yer alma başarısını tamamlıyor.

Bu küresel seviyeler, SDAIA'nın Suudi Arabistan’ın veri ve yapay zekâ alanındaki lider konumunu güçlendirme ve kapasite geliştirme, politika geliştirme, yatırım ve inovasyon sağlama, teknik altyapı geliştirme ve ulusal önceliklere hizmet etmek için öncelikli alanlarda yapay zekânın benimsenmesini teşvik etme yoluyla, yapay zekâ ekosistemini etkinleştirme çabalarıyla uyumludur.

SDAIA, Suudi Arabistan’ın bilgi, veri ve yapay zekâ odaklı ekonomiler arasında liderliğe yükselmesini sağlamak için ulusal veri ve yapay zekâ gündemini güncellemeye devam etmek, ulusal veri ve yapay zekâ gündemini ulusal düzeyde uygulamak da dahil olmak üzere bir dizi stratejik hedefe ulaşmaya kendini adamıştır.


Suudi Arabistan ve Pakistan ekonomik iş birliğini artıracak

Suudi Arabistan ve Pakistan dışişleri bakanlıkları heyetleri, iki ülke arasındaki Özel Yatırımları Kolaylaştırma Konseyi toplantısının ardından toplu fotoğraf çektirdi. (SPA)
Suudi Arabistan ve Pakistan dışişleri bakanlıkları heyetleri, iki ülke arasındaki Özel Yatırımları Kolaylaştırma Konseyi toplantısının ardından toplu fotoğraf çektirdi. (SPA)
TT

Suudi Arabistan ve Pakistan ekonomik iş birliğini artıracak

Suudi Arabistan ve Pakistan dışişleri bakanlıkları heyetleri, iki ülke arasındaki Özel Yatırımları Kolaylaştırma Konseyi toplantısının ardından toplu fotoğraf çektirdi. (SPA)
Suudi Arabistan ve Pakistan dışişleri bakanlıkları heyetleri, iki ülke arasındaki Özel Yatırımları Kolaylaştırma Konseyi toplantısının ardından toplu fotoğraf çektirdi. (SPA)

Suudi Arabistan ve Pakistan dün (Salı) ekonomik iş birliğini güçlendirmenin, ticareti arttırmanın ve yatırımcıların her iki ülkedeki işlerini büyütmelerini desteklemenin yanı sıra Gazze Şeridi'nde bir an önce ateşkes sağlanmasının ve yardımların bölgeye girmesinin önemini vurguladı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Pakistanlı mevkidaşı İshak Dar, Özel Yatırımları Kolaylaştırma Konseyi toplantısına başkanlık etti. Bu toplantı, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz ile Pakistan Başbakanı Muhammed Şahbaz Şerif arasında Mekke'de yapılan görüşmenin devamı niteliğindeydi. Bin Ferhan toplantının başında yaptığı açıklamada, iki tarafın çeşitli alanlarda yatırım fırsatlarını arttırma ve her iki ülkedeki yatırımcıları destekleme arzusunda olduğunu söyledi.

İki taraf, egemenlik taahhütlerini somut ekonomik sonuçlara dönüştürmek amacıyla yatırımla ilgili konuları performans düzeyinde koordine etmek ve uygulamak için ikili bir uygulama mekanizması kurdu.

Suudi Arabistan -Pakistan İş Konseyi Başkanı Fehd el-Baş Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, toplantının Pakistan ekonomisine büyük bir yatırım paketi hazırladığını ve Suudi Arabistan’ın Pakistan halkını destekleme ve iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari bağları güçlendirme konusundaki kararlılığını yansıttığını söyledi. El-Baş, “İki ülke arasındaki iş birliği ve ortaklığa inanıyoruz. Bu ilişkileri stratejik yatırımlar ve gelecek vaat eden ortaklıklar yoluyla çeşitli sektörlerde güçlendirmeyi arzuluyoruz. Ekonomik ve ticari ilişkilerin geleceği konusunda iyimseriz. Yeni bir verimli ve sürdürülebilir iş birliği dönemini dört gözle bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

İki dışişleri bakanı düzenledikleri ortak basın toplantısında, ‘Gazze'de derhal ateşkes sağlanması’ yönündeki taleplerini yineledi. Bin Ferhan, “Gazzelilerin açlıktan ölmesi, uluslararası sistemin Gazze'deki durumla başa çıkmakta tamamen başarısız olduğunu gösteriyor. Dünya, Gazze'de yedi insani yardım görevlisinin öldürülmesine tepki gösterirken, Gazze'de bugüne kadar 33 binden fazla sivilin öldürülmesini görmezden geldi” dedi.


21'inci Suudi yardım uçağı Ukrayna’ya ulaştı

Polonya'nın Rzeszow Havalimanı’ndaki Suudi yardım uçağı (SPA)
Polonya'nın Rzeszow Havalimanı’ndaki Suudi yardım uçağı (SPA)
TT

21'inci Suudi yardım uçağı Ukrayna’ya ulaştı

Polonya'nın Rzeszow Havalimanı’ndaki Suudi yardım uçağı (SPA)
Polonya'nın Rzeszow Havalimanı’ndaki Suudi yardım uçağı (SPA)

Kral Salman Yardım Merkezi (KSRelief) tarafından gönderilen 21'nci Suudi yardım uçağı Ukrayna sınırı yakınındaki Polonya'nın Rzeszow Havalimanı'na ulaştı. Uçakta, Krallığın Ukrayna halkına yaptığı yardım kapsamında toplam 43 ton elektrikli aletler bulunuyor.

Suudi Arabistan'ın Ukrayna'ya sağladığı yardım, dünyanın dört bir yanındaki ihtiyaç sahibi ve yaşadıkları çeşitli kriz ve sıkıntılardan etkilenen insanların, yanında olduğu bilinen Suudi Arabistan'ın tarihi rolü çerçevesinde gerçekleşiyor.

Suudi Arabistan geçtiğimiz yıl Birleşmiş Milletler ile Ukrayna'ya 400 milyon dolar tutarında insani yardım sağlanmasına yönelik bir anlaşma ve mutabakat zaptı imzalamıştı. Ayrıca daha önce Polonya hükümeti ve kuruluşlarıyla koordineli olarak, Ukrayna'dan başta Polonya olmak üzere komşu ülkelere giden mültecilere 10 milyon dolar değerinde acil tıbbi ve barınma yardımı da sağlamıştı.