Suudi Arabistan’ın Yeşil Ortadoğu Girişimi Zirvesi’ne dünyanın dört bir yanından destek

ABD'nin İklim Özel Elçisi Kerry: Yeşil Ortadoğu Girişimi, dünyadaki kritik durumu yansıtması nedeniyle farklı.

Yeşil Ortadoğu Girişimi Zirvesi'ne katılım geniş oldu. (Şarku’l Avsat)
Yeşil Ortadoğu Girişimi Zirvesi'ne katılım geniş oldu. (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan’ın Yeşil Ortadoğu Girişimi Zirvesi’ne dünyanın dört bir yanından destek

Yeşil Ortadoğu Girişimi Zirvesi'ne katılım geniş oldu. (Şarku’l Avsat)
Yeşil Ortadoğu Girişimi Zirvesi'ne katılım geniş oldu. (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman başkanlığında dün düzenlenen Yeşil Ortadoğu Girişimi Zirvesi’ne katılan Ortadoğu, Arap ve dünyanın dört bir yanından ülkelerin hükümetleri, Suudi Arabistan’ın Yeşil Ortadoğu Girişimi’ne verdikleri desteği vurguladılar. Katılımcılar girişimin, küresel iklim değişikliğinin yansımalarını hafifletmede önemli bir rol oynayacağının, gezegeni koruma konusundaki boşlukları kapatmaya çalışacağının ve çevre ve doğada sürdürülebilirliği sağlamak için yürütülen küresel çabalara katkı sağlayacağının altını çizdiler.
ABD'nin İklim Özel Elçisi John Kerry, Yeşil Ortadoğu Girişimi'nin dünyadaki kritik durumu yansıtması nedeniyle farklı olduğunu vurguladı. Kerry, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdulaziz'in Yeşil Ortadoğu Girişimi Zirvesi'ni düzenleme ve katılımcıları bu girişime katılmalarını sağlamadaki lider rolüne de övgüde bulundu.
Suudi Arabistan'ın Paris İklim Anlaşması uyarınca sıfır karbon emisyonuna ulaşmak için güncellenen ulusal katkılar için teşekkür eden ABD’nin İklim Özel Temsilcisi, dünyanın en büyük petrol üreticisi ülkelerinden Suudi Arabistan’ın inisiyatif aldığını ancak tüm ülkelerin de bunu yapması gerektiğini söyledi.
Yükselen sıcaklıklara karşı daha büyük adımlar atılması gerektiğinin altını çizen Kerry sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu durum, ne siyasetle ne stratejik güç dengesiyle ne de ideolojiyle ilgili. Bu, 2050 yılında sıfır emisyona ulaşmak ve küresel sıcaklığı daha düşük tutmak istiyorsak, önümüzdeki 10 yıl içinde çalışmalarımızı hızlandırmamızı ve emisyonları yüzde 44 oranında azaltmamızı söyleyen bilimle ilgili bir durum. Süreçte, yeni teknolojilerin geliştirilmesine milyarlarca trilyon yatırılmalı. Bu savaşı biz kazanacağız.”

Kuveyt
Kuveyt Veliaht Prensi Şeyh Mişal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Yeşil Ortadoğu Girişimi Zirvesi’nin, dünyanın sürdürülebilirlik planlarına olan ihtiyacının yanı sıra iklim, çevre ve ekonomiye özen gösterilmesinin vurgulandığı istisnai bir dönemde gerçekleştiğini söyledi. Kuveyt Veliaht Prensi, herkesin orman yangınları, sel baskınları, tarımsal ürünlerin yok olması, kuraklık, su kıtlığı, açlık, hastalık ve salgın hastalıkların yayılması gibi birçok afete maruz kalmaya neden olan iklim değişikliğinin devam ettiğinin bilincinde olduğunu vurguladı.  
Kuveyt’in Suudi Arabistan’ın çabalarını tamamen desteklediğini vurgulayan Kuveyt Veliaht Prensi, “Kardeşim, Prens Muhammed bin Salman bin Abdulaziz'in himayesinde çevresel ve hayati olan bu dosyanın en iyi şekilde yönetileceğine güvenim tamdır” ifadelerini kullandı.
Suudi Arabistan’ın söz konusu girişimi başlatmaya yönelik çağrısının, kapsamlı insani, ekonomik, iklimsel ve çevresel güvenlik kavramını oluşturmak için bölgedeki ve dünyadaki önemli ve sorumlu rolünden kaynaklandığına dikkati çeken Şeyh Mişal sözleirnin devamında şunları söyledi:
“Kuveyt, insani ve çevresel sürdürülebilirliği sağlamak isteyen ülkeler arasında ön saflarda yer aldı. Küresel iklim değişikliğiyle mücadele için bölgesel ve uluslararası çabaları koordine edecek tüm çabaları destekledi. Kuveyt’in, Suudi Arabistan tarafından başlatılan girişime desteği tamdır. Kuveyt, bu zirvenin amaç ve hedeflerini uygulamaya çalışanlarla ve Ortadoğu bölgesi ve çevresinin yararına hareket edenlerle omuz omuzadır.”

Yunanistan
Zirveye katılan Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Yeşil Ortadoğu Girişimi Zirvesi'nin önemli bir dönemde ve Glasgow'da yapılacak Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği 26’ncı Taraflar Konferansı (COP26) öncesinde gerçekleşmesinin önemine işaret etti. Ülkesinin, Avrupa Birliği’nin (AB) bir üyesi olarak AB’nin diğer üyeleriyle birlikte Avrupa’yı 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmış bir kıta haline getirme sözü verdiğine işaret eden Miçotakis, 2030 yılına kadar karbon emisyonunun yüzde 55 oranında azaltmayı hedeflediklerini vurguladı.
Önemli hedeflere ulaşmak için 2028 yılına kadar kömürden elektrik üretiminin durdurulması gibi bir takım önemli girişimlerde bulunulduğuna dikkat çeken Miçotakis, Yunanistan'ın Akdeniz havzasında rüzgardan elektrik üretimi sağlayan ilk ülkelerden biri olmasını sabırsızlıkla beklediklerini söyledi.
Yunanistan'ın önümüzdeki haftalarda iki gigawatttan fazla rüzgar enerjisi üretme kapasitesine sahip olacağını belirten Yunan Başbakan, bir takım düzenleyici önlemler ve yasalar aracılığıyla yeşil enerjiye geçişe katkıda bulunmak için 30 milyar eurodan fazla bütçe ayırdıkları bilgisini paylaştı.

Fas
Fas Başbakanı Aziz Ahnuş, ülkesinin, Suudi Arabistan'ın çevreyi koruma çabaları çerçevesindeki Yeşil Suudi Arabistan Girişimi ve Yeşil Ortadoğu Girişimi’ni takdir ettiğini ve G20 dönem başkanlığı sırasında yaptıklarına duyduğu minnettarlığı dile getirdi.
Ahnuş, Fas'ın, yönetimi güçlendirerek ve iklim değişikliğiyle ilgili projeler için bütçe ayırarak uluslararası çabalarla uyumlu yeşil bir ekonomiye geçişi amaçlayan sürdürülebilir kalkınmaya yönelik bütüncül bir yaklaşımı gönüllü olarak benimsediğine işaret etti.
Şimdiye kadar 300 bin hurma ağacı diktiklerini ve yılda 500 bin hurma ağacı daha dikmeye devam edeceklerini söyleyen Fas Başbakanı, ancak finansman kaynaklarının, iklim değişikliğiyle mücadelede kritik bir faktör olmaya devam ettiğini, bu yüzden yatırımları ekonomik ve sosyal hedefleri dengeleyen faaliyetlere yönlendirmek ve çevre dostu yeni yatırım araçları oluşturulması gerektiğini belirtti.

Pakistan
Pakistan Başbakanı İmran Han da ülkesinin ağaç dikme konusundaki deneyimini diğer ülkelerle paylaşacağını taahhüt ettiği açıklamasında şunları söyledi:
 “Pakistan'da yarım milyardan fazla ağaç diktik. 10 milyar ağaç daha dikmeyi hedefliyoruz. Ülkelerin yüzde 10'u dünyanın karbon emisyonlarının yüzde 80'inden sorumlu. Ne yazık ki Pakistan da bu ülkelerden biri. İklim değişikliğine karşı en savunmasız ülkelerden biriyiz. Ekonomiyi 2,3 milyar dolar etkileyen 152 aşırı hava olayı yaşadık. Devlet olarak bekamız için elimizden geldiğince gerekli tedbirleri almalıyız. Bu yüzden 2030 yılına kadar enerjinin yüzde 60'ını temiz enerjiden, yüzde 30'unu elektrikten olacak şekilde değiştirmeye karar verdik. Pakistan'da yeni kömür projesi olmayacak. İnsanlık, son 20 yılın en büyük krizlerinden biriyle karşı karşıya. Herkes bunu görmezden geliyordu. Durumun buraya varacağını düşünmedik. Kimse nelere yol açabileceğini düşünmedi. Son iki yılda çıkan yangınlar, daha önce hiç olmadığı kadar geniş alanları etkiledi.”

Tunus
Tunus Başbakanı Necla Buden Ramazan da ortaya koyulan çevresel sorunların ekonomik ve sosyal boyutlardaki etkilerini ve yansımalarını aştığını, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının başta gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler olmak üzere birçok ülkede şiddetini artırdığını vurguladı.
Tunus Başbakanı, yeşil enerjiye hızlı bir geçiş sağlamak ve yeşil bir ekonomi inşa etmek için son 8 yılda bu toparlanmanın hızını artırmak amacıyla Paris İklim Anlaşması doğrultusunda enerji sürdürülebilirliğine yanıt vermenin, enerji sürdürülebilirliğini daha iyi hale getirmenin ve sıcaklıklardaki artışı sınırlandırmanın üzerinde çalışmanın herkesin sorumluluğu olduğunu söyledi.
Başbakan Buden, temiz ve yenilenebilir enerjilere yönelerek yeşil bir ekonomiye doğru ilerlemek, bu alanda uzmanlaşmış öncü girişimlerin ve projelerin başlatılması için bilimsel araştırmaları ve yenilikleri teşvik etmek, güneş, hidrokarbon ve rüzgar enerjisi gibi enerji üretim kaynaklarını çeşitlendirmek ve sürdürülebilir enerji çözümleri geliştirmek amacıyla çabaları birleştirilmesi ve ortak çaba sarf edilmesi çağrısında bulundu. Buden, ülkesinin enerji çeşitlendirmesi için uygun bir iklime sahip olduğunun da altını çizdi.
Yeşil enerjiye geçiş için dijital teknolojinin önemine de değinen Tunus Başbakanı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın 13’üncüsüne ulaşmak bölgemiz için acil bir zorunluluk haline gelmiştir. En az gelişmiş ülkelerin özel ihtiyaçlarını dikkate alarak gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında bilgi ve deneyim paylaşımı yapılması, bölgesel ve küresel tüm düzeylerde yeşil ekonomi politikalarına yardımcı olmak için iş birliğinin geliştirilmesi gerekiyor.”

Ürdün
Zirveye katılanlardan Ürdün Veliaht Prensi Hüseyin bin Abdullah da Yeşil Ortadoğu Girişimi Zirvesi’nin önemini vurguladı. Ürdün Veliaht Prensi, gezegene karşı  bir tehdit haline gelen, dünya ülkeleri ve bölgeleri arasındaki sınırları tanımayan iklim değişikliğinin zorluklarıyla mücadele için zirvenin belirlenen hedeflere ulaşmasını ve herkes arasında iş birliğini sağlayacak çözümler bulunmasını umduğunu belirtti.
Ürdün’ün tarım, enerji, su ve atık yönetimi de dahil olmak üzere birçok sektörün katılacağı yeşil büyüme ile ilgili ulusal bir planı olduğunu söyleyen Veliaht Prens Hüseyin bin Abdullah şu ifadeleri kullandı:
“Bugün tüm katılımcıların, su kaynaklarını koruyan modern tarım yöntemlerini ve elektrikli araçları benimseyerek, atıkları bir enerji kaynağına dönüştürerek, iklim değişikliğiyle mücadele için sürdürülebilir finansman sağlayacak politikalar geliştirerek iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele etmelerini ve yenilenebilir enerjiye geçiş için hükümetler düzeyinde politikalar uygulanması konusunda bir anlaşmaya varmalarını umuyorum.”

Irak
Irak Başbakanı Yardımcısı ve Maliye Bakanı Dr. Ali Allavi de Yeşil Ortadoğu Girişimi’nin ekonomilerinden ödün vermeden enerji sürdürülebilirliğini sağlamak için bölgenin geleceğini kademeli olarak yeşil ve sıfır emisyonlu hale getireceğini söyledi.
Suudi Arabistan’ın girişimini, insanlığın içinden geçtiği oldukça önemli bir süreçte başlattığına dikkat çeken Dr. Allavi, “İnsanlığın sürdürülebilirliğini tehdit eden en büyük zorluk olan iklim değişikliği mücadele etmeye çalışıyoruz. Buna birlikte karşı koymaktan başka seçeneğimiz yok” ifadelerini kullandı. Irak'ın gelecek nesillere daha iyi bir çevre bırakmak için katılımcılarla birlikte çalışmaya kararlı olduğunun altını çizen Dr. Allavi, zirvenin çevresel, ekonomik ve kalkınma düzeyleri üzerindeki olumlu etkilerine övgüde bulundu.

Katar
Katar Enerji Bakanı Saad el-Kaabi de Suudi Arabistan'ın başlattığı Yeşil Ortadoğu Girişimi’nin dünya genelindeki ortak çevre eylemi alanında büyük bir sıçrama olacağını söyledi. Bakan Kaabi açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“İklim değişikliğinin etkileri bugün dünyamızda canlıların hayatlarındaki çeşitli alanlara gölge düşürüyor. Bunun mücadele etmenin en önemli yolu toplu iş birliğidir. Bu girişim, Ortadoğu'da bir dizi çevresel hedefe ulaşmak, çevreyi korumak ve çölleşmeyle mücadele etmek için önemli bir fırsattır.”
Kaabi, Katar'ın 2022 Dünya Kupası'ndan önce bir milyon ve 2030 yılına kadar da 10 milyon ağaç dikmeyi hedeflediğini de sözlerine ekledi.

Cibuti
Cibuti Dışişleri Bakanı Mahmud Ali Yusuf da ülkesinin Yeşil Ortadoğu Girişimi’nin belirlenen hedeflerine ulaşmak için Suudi Arabistan ile çalışmaya hazır olduğunu vurguladı. Riyad'ı ‘girişimlerin başkenti’ olarak niteleyen Bakan Yusuf, Riyad’ın dünyanın en sürdürülebilir şehirlerinden biri olma yolunda ilerlediğine dikkat çekti.
Zorlukların ele alınmasının bölgesel ve uluslararası düzeyde uyumlu çabalar gerektirdiğini belirten Yusuf, “Girişim, iklim değişikliği karşısında büyük bir etki yaratacak ve bölgede çevrenin korunması için önemli bir bölgesel platform oluşturacaktır” dedi.

Mısır
Mısır Çevre Bakanı Dr. Yasmin Fuad da Yeşil Ortadoğu Girişimi’nin dünyanın insan ve gezegen arasındaki ilişkiden rahatsız olduğu önemli bir dönemde gerçekleştiğini belirterek yeşil büyümeye ulaşmanın, toplumun tüm kesimleriyle ortaklıklar kurarak ve politikalar uygulayarak elde edilebileceğine dikkat çekti.
Ülkesinin 2050 yılına kadarki ulusal iklim değişikliği stratejisinin tamamlandığı bilgisi veren Mısırlı Bakan, hükümetin 691 yeşil projeyi hayata geçirdiğini ve bu projelerin maliyetinin devlet yatırımlarının hacminin yüzde 15'ini oluşturduğunu söyledi. Bakan Dr. Fuad, “Hedefimizi 2024 yılına kadar hükümet projelerinin yüzde 30'unun yeşil, 2030 yılına kadar ise yüzde 100 olarak yükselttik” ifadelerini kullandı.

Cezayir
Cezayir Başbakanı Eymen bin Abdurrahman da dünyanın içinde bulunduğu Kovid-19 salgınının etkilerinden kaynaklanan mevcut koşulların, hükümetlerin ve halkların karşı karşıya oldukları zorlukları ikiye katladığını vurguladı. Başbakan Abdurrahman, gezegeni tehdit eden bu zorluklara ve tehlikelere karşı pratik çözümler bulmak için herkesin el ele vermesini gerektiğini ifade etti.
Cezayir Başbakanı, çevre sorunlarını, eşit şartlarda olmayan bir ekonomik yarışın sonucu olarak doğal kaynakların uygun olmayan ve mantıksız bir şekilde kullanılmasına bağladı. Ülkesinin çevreyi korumanın ve bunun için sürdürülebilirliği sağlamanın önemine tamamen inandığını ve iklim değişikliği, çölleşme, kuraklık ve orman yangınlarıyla mücadele sorununu araştıran ve çözüm arayan Yeşil Ortadoğu Girişimi’ni ve benzeri her türlü girişimi desteklemeye hazır olduğunu kaydetti.



Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği

Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği
TT

Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği

Suudi Arabistan-Katar Demiryolu Projesi: Daha verimli ve sürdürülebilir bir Körfez ulaşım sistemi geliştirmeye yönelik ortak vizyonların somut bir örneği

Suudi Arabistan’ın Ankara Büyükelçiliği Kültür Ateşesi Dr. Faysal b. Abdurrahman Usra

Ortak iş birliğinde yeni bir dönemin tesis edilmesi, bölgede ekonomik ve lojistik entegrasyona yeni bir yapı taşı eklenmesi ve Suudi Arabistan-Katar Koordinasyon Konseyi çalışmaları kapsamında, Körfez ülkeleri arasında modern altyapı alanındaki en büyük adımlardan biri atıldı. Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani’nin himayesinde, Suudi Arabistan ile Katar arasında yolcu taşımacılığına yönelik hızlı tren projesinin hayata geçirilmesine ilişkin bir anlaşma imzalandı. İki ülke ayrıca, Riyad ile Doha’yı birbirine bağlayacak söz konusu tren projesinin resmen başlatıldığını duyurdu. Hayati öneme sahip proje, iki kardeş ülke arasındaki köklü ve tarihi ilişkilerin derinliğini yansıtmasının yanı sıra, kalkınma alanında iş birliği ve entegrasyonu güçlendirmeye yönelik stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor. Proje, sürdürülebilir kalkınmanın pekiştirilmesi ve bölgede daha geniş bir refah ve gelişim ufkuna yönelik ortak iradeyi de ortaya koyuyor. Suudi Arabistan-Katar Hızlı Tren Projesi’nin ilanı, iki ülke arasındaki ilişkilerin ulaştığı düzeyi teyit eden tarihi bir dönüm noktası olarak öne çıkarken, ulaşım sektöründe ikili iş birliğinin somut bir yansıması ve bölge için ortak gelecek vizyonunun sembolü niteliği taşıyor. Modern ve sürdürülebilir bir ulaşım sisteminin geliştirilmesinde iki ülke arasındaki entegrasyonu temsil eden proje, aynı zamanda turizmin büyümesine önemli katkı sağlamayı hedefliyor. Projenin, Suudi Arabistan ve Katar’daki turistik destinasyonlara erişimi kolaylaştırarak ziyaretçi sayısını artırması ve iki başkent arasında kısa ve sık seyahatleri teşvik etmesi bekleniyor.

Suudi Arabistan Ulaştırma ve Lojistik Hizmetleri Bakanı Mühendis Salih el-Casir ile Katar Ulaştırma Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdullah Al Sani tarafından yakın zamanda imzalanan anlaşma, Suudi Arabistan-Katar Hızlı Tren Projesi’nin fiilen başlamasının işaretini veriyor. Proje, İki Kutsal Caminin Hizmetkârı ve Veliaht Prens ile Katar Emiri’nin doğrudan ilgi ve desteği altında yürütülüyor; bu durum, iki kardeş ülke arasındaki entegrasyon projeleri arasında stratejik önemini ortaya koyuyor. Bu devasa proje, aynı zamanda Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu ve Katar Ulusal 2030 Vizyonu’nun somut bir uygulaması olarak değerlendiriliyor. Proje, iki ülke liderliğinin, daha bağlantılı ve refah dolu bir gelecek yaratma vizyonunu yansıtıyor ve bölgedeki altyapı entegrasyonuna yönelik daha geniş bir çerçevede konumlanıyor; özellikle ulaşım, enerji ve ticaret alanlarında iş birliğini güçlendiriyor. Proje, sürdürülebilir kalkınmanın gerçek bir örneği olarak öne çıkıyor; vatandaşlar arasındaki bağları güçlendirirken, iki ülke arasındaki seyahati daha hızlı, konforlu ve güvenli hâle getiriyor. Ayrıca modern ve sürdürülebilir altyapının geliştirilmesi yoluyla ekonomik büyümeyi destekliyor, yaşam kalitesini artırıyor ve ileri düzeyde ulaşım seçenekleri sunuyor. Hızlı tren hattı, ekonomik çeşitliliğin sağlanmasına, turizmin canlandırılmasına ve ulaşım sektörünün etkinliğinin artırılmasına katkıda bulunacak. Projenin, başta havaalanları ve büyük ekonomik şehirlerle entegrasyonu sayesinde, iki ülke arasındaki ticaret, yatırım ve iş hareketliliğinde önemli değişiklikler yaratması bekleniyor. Böylece proje, iki halk için daha bağlantılı ve refah dolu bir geleceğin inşasında merkezi bir rol oynayacak ve Körfez’deki stratejik bağlantı zincirinin en önemli halkalarından biri olarak değerlendirilecek.

Suudi Arabistan ile Katar arasında inşa edilecek hızlı tren projesi, Riyad ile Doha’yı birbirine bağlamanın ötesinde, iki halk arasındaki tarihi ve kültürel bağların derinliğini de yansıtıyor. Proje, yalnızca bir altyapı yatırımı değil; ortak dini ve kültürel değerleri paylaşan, gelenek ve alışkanlıklarıyla birbirine yakın iki halkın birleşik geleceğini simgeleyen bir sembol niteliği taşıyor. Proje, ülkedeki ulaştırma ve lojistik sektörüne de önemli katkılar sağlayacak. Sektör, Kral Selman bin Abdulaziz’in liderliğinde ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın desteğiyle kapsamlı yapısal reformlar ve 280 milyar Suudi riyalini aşan ulusal ve uluslararası yatırım sözleşmeleriyle güçlendirilmiş durumda. Suudi Arabistan, güçlü ve yatırım çekici ulaşım ile lojistik altyapısına sahip bir ülke olarak öne çıkıyor. Riyad-Doha hızlı tren hattı, toplam 785 kilometrelik uzunluğuyla yolculara hızlı ve sürdürülebilir bir seyahat imkânı sunacak. Proje, Riyad’daki Kral Selman Uluslararası Havalimanı ile Doha’daki Hamad Uluslararası Havalimanı’nı birbirine bağlayarak iş ve turizm amaçlı seyahatlerde esneklik sağlayacak. Hattın güzergâhı Riyad, Hufuf ve Dammam olmak üzere üç önemli Suudi şehrine de uzanacak ve toplamda 5 ana yolcu istasyonu yer alacak. Bu istasyonlar, konfor, hız ve akıllı teknolojileri bir araya getirerek modern bir yolculuk deneyimi sunacak. Trenin saatte 300 kilometreyi aşan hızı, iki başkent arasındaki seyahat süresini yaklaşık iki saate indirecek. Bu sayede ticaret ve turizm hareketliliği artacak, ekonomik büyüme desteklenecek ve yaşam kalitesi yükseltilecek. Proje, yıllık 10 milyondan fazla yolcuya hizmet verecek ve Suudi Arabistan ile Katar’daki önemli turistik ve kültürel noktaların keşfini kolaylaştıracak. Ayrıca proje, hafif ve orta ağırlıktaki yük taşımacılığını geliştirerek sınır ötesi lojistik çözümler sunacak, iki ülke arasındaki ticaret hacmini artıracak ve teslim sürelerini kısaltarak operasyonel maliyetleri düşürecek. Yapım ve işletme aşamalarında ise Suudi Arabistan ve Katar’da 30 binden fazla doğrudan ve dolaylı istihdam yaratması öngörülüyor. Tüm bu özellikleriyle proje, bölgesel kalkınmayı destekleyen ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri arasındaki entegrasyonu güçlendiren stratejik bir altyapı yatırımı olarak öne çıkıyor.

Bu stratejik projenin altyapı inşaatları, yerel müteahhitlik şirketleri tarafından gerçekleştirilecek; modern tren teknolojileri ise alanında uzman uluslararası şirketler tarafından sağlanacak. Projenin tamamlanması, altı yıllık bir zaman çizelgesine göre yürütülecek ve en yüksek uluslararası kalite ve güvenlik standartlarına uygun olarak gerçekleştirilecek. Tren hattında en son demiryolu teknolojileri ve akıllı mühendislik çözümleri kullanılacak, böylece güvenli ve sorunsuz bir işletme sağlanacak. Proje, çevresel sürdürülebilirliği destekleyerek karbon emisyonlarını azaltacak ve bölgedeki akıllı ve sürdürülebilir ulaşım çözümlerine geçişi teşvik edecek. Böylece ekonomik ve lojistik entegrasyonda yeni bir dönemin temelleri atılmış olacak. Hızlı tren, iki ülke arasındaki ticaret ve turizm hareketliliğinin haritasını yeniden çizecek. Geleneksel ulaşım yollarının ötesine geçerek bireylerin hareketini kolaylaştıracak, turizm ile büyük spor ve eğlence etkinliklerini canlandıracak ve yaşam kalitesini yükseltecek. Projede tamamen temiz enerji kullanılacak; elektrikli trenler sayesinde çevreye olumlu katkı sağlanacak ve bireysel taşımacılıktan toplu taşımaya geçiş, çevresel yükü büyük ölçüde hafifletecek. Altı yıl içinde tamamlanması planlanan proje, güvenli ve sorunsuz işletmeyi garanti eden en son demiryolu ve akıllı mühendislik teknolojilerini bir araya getirecek. Suudi Arabistan-Katar hızlı tren hattı, hız, sürdürülebilirlik ve benzersiz yolculuk deneyimini bir araya getirerek bölgede ulaşım ve seyahat geleceği için yeni bir standart oluşturacak ve yenilik ile ilerlemenin sembolü olacak.

Başarıyı veren Allah’tır…


Suudi Arabistan, ocak ayında yabancıların mülk sahibi olmasına izin vermeye hazırlanıyor

Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
TT

Suudi Arabistan, ocak ayında yabancıların mülk sahibi olmasına izin vermeye hazırlanıyor

Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)

Suudi Arabistan, gayrimenkul sektöründe yabancı yatırımcılara yönelik yeni bir döneme hazırlanıyor. Ülke, ocak ayında yürürlüğe girecek güncellenmiş yabancı mülkiyet yasası ile yabancı birey ve kuruluşların ülke genelinde gayrimenkul edinimini düzenleyecek. Bu sistem, gayrimenkul sektörünün gayri safi yurt içi hasılaya (GSYİH) katkısını artırmayı ve gelir kaynaklarını petrolden bağımsız olarak çeşitlendirmeyi hedefleyen stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor. Söz konusu hedefler, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 programıyla uyumlu bir yaklaşım sergiliyor.

Uygulamadan sorumlu olan Gayrimenkul Genel Otoritesi, yürütme yönetmeliğini hazırlıyor ve yabancıların mülkiyet ve yatırım yapabileceği bölgeleri belirlemeye çalışıyor. Belirlenen detaylar, sistemin yürürlüğe girmesinden önce kamuoyuna açıklanacak.

Yeni yasa ayrıca, uluslararası profesyonellerin ülkede kalmasını desteklemeyi, şehirleşme ve kentsel yaşam kalitesini artırmayı amaçlıyor.

Mülkiyet kapsamı

Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil, geçtiğimiz hafta yaptığı bir televizyon röportajında, gelecek ay yabancıların konut amaçlı gayrimenkul edinme sisteminin yürürlüğe gireceğini açıkladı. Bakan, uygulamanın Suudi Arabistan’daki tüm şehirlerde geçerli olacağını, ancak Mekke, Medine, Cidde ve Riyad olmak üzere dört şehirde yalnızca belirlenen bölgelerde mülkiyetin mümkün olacağını belirtti. Ülkede ikamet eden yabancılar ise birer konut sahibi olabilecek.

Öte yandan, sistemin ekonomik sektörler açısından daha esnek olacağı ve ticari, sanayi ve tarım alanlarında yabancıların tüm şehirlerde mülkiyet ediniminin sınırlama olmadan mümkün olacağı kaydedildi.

Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil (SPA)Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil (SPA)

Suudi Arabistan Gayrimenkul Genel Otoritesi’nde yabancılar için mülkiyetten sorumlu icra direktörü Fahd bin Süleyman, kasım ayında yaptığı açıklamada, Riyad, Cidde ve kutsal şehirler (Mekke ve Medine) için yabancılara ayrılan bölgelerin hâlâ gözden geçirildiğini ve ‘yakın zamanda’ yeni mülkiyet kurallarını belirleyen yönetmeliklerle birlikte ilan edileceğini duyurdu. Bin Süleyman, söz konusu bölgelerin ‘çok geniş’ olacağını ve büyük ölçekli projeleri kapsayacağını belirterek, bu alanlarda yabancı mülkiyet oranının yüzde 70 ile yüzde 90 arasında olması beklendiğini aktardı. Kutsal şehirlerde satın alma yapacak kişilerin Müslüman olması gerektiğini vurgulayan Bin Süleyman, bunun dışında büyük bir kısıtlama bulunmayacağını ifade etti. Bin Süleyman, “Büyük şartlar yok ve sınırlamalar getirmek istemiyoruz; mevcut yasa ile güncellenmiş yasa karşılaştırıldığında belirgin bir fark görülecek” dedi.

Piyasa tahmini

Uzmanlar ve gayrimenkul sektörü profesyonelleri, güncellenmiş yabancı mülkiyet yasasının yürürlüğe girmesine kısa süre kala, söz konusu sistemin hazır konutlara yönelik ek bir talep yaratacağını ve gayrimenkul piyasasındaki likiditeyi artıracağını belirtti. Uzmanlar, uluslararası şirketlerin Suudi Arabistan’da ofis ve projeler kurmasını teşvik edecek bu sistemin ekonomik aktiviteyi canlandıracağını ve gayrimenkul sektöründe daha istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme dönemini başlatacağını öngörüyor. Etkinin özellikle Riyad, Cidde, Mekke, Taif, Medine ve turistik bölgelere yakın şehirlerde hissedileceği, yasanın etkilerinin 2026’nın üçüncü ve dördüncü çeyreği ile 2027 yılı boyunca netleşmeye başlayacağı tahmin ediliyor.

Gayrimenkul uzmanı ve pazarlamacı Sakr ez-Zehrani, konuyla ilgili açıklamasında, yasanın uygulanmaya başlamasının Suudi Arabistan gayrimenkul piyasasında dönüm noktası oluşturacağını belirtti. Zehrani, sistemin, geniş bir kesimin kiralamadan mülkiyete geçmesine yol açarak işlem yapan kullanıcı tabanını genişleteceğini vurguladı.

Zehrani, bu dönüşümün hazır konutlar ve planlı konut projelerine yönelik ek talep yaratacağını, satış ve alım hareketliliğini artıracağını ve piyasadaki likiditeyi güçlendireceğini kaydetti.

Gayrimenkul kalitesinin iyileştirilmesi

Zehrani, yabancıların ticari, sanayi ve tarım sektörlerinde tüm şehirlerde mülkiyet edinmesine izin verilmesinin, uluslararası şirketler için Suudi Arabistan’da ofis ve projeler kurma motivasyonunu artıracağı ve bunun ekonomik faaliyetleri canlandırarak gayrimenkul sektöründe daha istikrarlı bir büyüme dönemini başlatacağı öngörüsünde bulundu.

Zehrani’ye göre piyasadaki ilk değişiklikler, gayrimenkul ürünlerinin kalitesinin yükselmesi, geliştiricilerin daha yüksek standartlı ve iyi planlanmış projeler üretmesiyle daha geniş bir alıcı kitlesinin taleplerini karşılamaya yönelik olacak. Ayrıca, yerli ve yabancı yatırımcıların pazara girmesiyle organize arz hacminde de artış yaşanacak.

Yeni sistemin fiyat istikrarını da destekleyeceğini belirten Zehrani, çünkü hem yerleşiklerin hem de yabancıların mülkiyeti genellikle uzun vadeli olup kısa vadeli spekülasyonları sınırlayacağını ifade etti. Yasa ile birlikte uygulanacak yasal ve denetim mekanizmalarının şeffaflığı artıracağını ve finans sektörüne, hem yerleşikler hem de yabancılar için özel finansal ürünler sunma fırsatı sağlayacağını söyledi. Bu durumun kredi hacmi ve piyasa likiditesi üzerinde olumlu etkisi olacağı kaydedildi.

Zehrani, yasanın yürürlüğe girmesinin ilgiyi ve sorgulamaları doğrudan artıracağını, ancak piyasadaki işlemler üzerindeki gerçek etkinin kademeli olarak hissedileceğini belirtti. İlk sinyallerin 2026’nın ikinci çeyreğinde, yabancılar ve yerleşikler için ilk işlemlerin tamamlanmasıyla ortaya çıkmasının beklendiğini söyledi.

Açık göstergelerin 2026’nın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde netleşeceğini belirten Zehrani, uygulamanın ilk yılının geçiş dönemi olacağını, en somut etkilerin ise 2026’nın ikinci yarısı ve sonrasında gözlemleneceğini vurguladı.

Coğrafi konuma bağlı olarak değişen etki

Gayrimenkul ve değerleme uzmanı Mühendis Ahmed el-Fekih, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, yeni mülkiyet yasasının etkisinin coğrafi konuma göre farklılık göstereceğini belirterek, en olumlu etkilerin Mekke ve çevresindeki şehirler (Cidde ve Taif) ile Medine’de hissedileceği öngörüsünde bulundu. Riyad’daki gayrimenkul piyasasının ise gayrimenkul mülkiyeti ve yatırımı için yabancı sermayeyi çekmede önemli bir rol oynayacağını ifade etti.

El-Fekih, turizm sektörüne yatırım yapmayı hedefleyen sermayenin, Mekke’ye yakınlığı nedeniyle Taif gibi turistik bölgelere, ayrıca Abha ve Cizan ile Neom projesine yakınlığı sebebiyle Tebük’e yönelmesinin muhtemel olduğunu belirtti.

Uzman, yeni sistemin uygulanmasının ilk yılının piyasanın test edilmesi ve fırsatların değerlendirilmesi açısından bir geçiş dönemi olacağını, gerçek etkinin ise 2027’de, yani ikinci yıl itibarıyla hissedilmeye başlanacağını vurguladı. Ayrıca, yasanın Vizyon 2030 hedefleri doğrultusunda ulusal ekonomide gelir kaynaklarını çeşitlendirmeye ve petrol bağımlılığını azaltmaya katkı sağlayacağını, bu yatırımların Suudi vatandaşlar için yüzbinlerce yeni istihdam fırsatı yaratacağını kaydetti.

Sistem teşvikleri

Suudi Arabistan, Ocak 2026’dan itibaren yürürlüğe girecek olan yeni yabancı mülkiyet yasasıyla gayrimenkul sektöründe kapsamlı bir açılım gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Yasayla, Suudi Arabistan’da yabancıların belirlenen coğrafi alanlarda taşınmaz mülkiyeti edinmeleri yasal olarak düzenlenecek. Bu adım, Vizyon 2030 hedefleri doğrultusunda yabancı yatırımları çekmeyi, gayrimenkul sektörünün GSYİH’ye katkısını artırmayı ve ulusal ekonomide petrol dışı gelir kaynaklarını çeşitlendirmeyi amaçlıyor. Yasa ayrıca uluslararası yeteneklerin ülkede istikrarlı şekilde kalmasını ve yaşam kalitesinin yükselmesini hedefliyor.

Yasa kapsamında, yabancılar yalnızca Bakanlar Kurulu’nun belirleyeceği coğrafi alanlarda mülk edinme yetkisine sahip olacak. Bu alanlar, Gayrimenkul Genel Otoritesi’nin önerisi ve Suudi Arabistan Ekonomi ve Kalkınma İşleri Konseyi onayıyla belirlenecek.

Buna göre, Suudi Arabistan’da ikamet eden yabancılar, belirlenen coğrafi alan dışında sadece bir adet konut satın alabilecek. Mekke ve Medine’de mülk edinmek isteyenlerin ise Müslüman olması zorunlu.

Şirketler açısından ise Suudi şirketler yasasına göre kurulan ve hisselerinde yabancı ortak bulunan şirketlere, belirlenen coğrafi alanlarda mülk edinme hakkı tanınıyor; alan dışında ise faaliyet veya çalışan konutları için mülk edinilebilecek.

Yasa, borsaya kayıtlı şirketler, yatırım fonları ve özel amaçlı kuruluşlar için ise Suudi Arabistan genelinde mülk edinme imkânı sağlıyor. Bu haklar, Sermaye Piyasası Kurumu (CMA) tarafından Gayrimenkul Genel Otoritesi ve ilgili kurumlarla koordineli olarak belirlenen düzenlemelerle uygulanacak.

Yasa, özel ikamet programları veya Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleriyle yapılan anlaşmalarla tanınan hakları etkilemiyor ve yabancı mülkiyetine ekstra ayrıcalık sağlamıyor.

Ayrıca, yabancılardan yapılacak taşınmaz işlemleri için değerinin yüzde 5’ini aşmayan bir harç alınacak; detaylar yürütme yönetmeliğinde belirlenecek. Kurallara uymayanlar para cezası veya uyarı ile karşı karşıya kalacak; yanlış beyanda bulunanlara 10 milyon riyale kadar ceza uygulanabilecek ve mahkeme kararıyla gayrimenkulün satışı sağlanabilecek.


Guterres,'ten Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanındaki nitelikli ilerlemesine övgü

Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
TT

Guterres,'ten Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanındaki nitelikli ilerlemesine övgü

Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanında kaydettiği nitelikli ilerlemeyi övgüyle değerlendirerek, ülkenin ulaştığı seviyenin uluslararası ölçekte örnek teşkil ettiğini ve yenilikçi, etkili kamu hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik açık bir kararlılığı yansıttığını söyledi.

Guterres, beraberindeki heyetle birlikte Riyad’daki Dijital Hükümet Kurumu (DGA) İnovasyon Merkezi’ni ziyaret etti. Ziyarette Kurum Başkanı Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Suudi Arabistan’ın New York’taki Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Dr. Abdulaziz el-Vasıl da hazır bulundu.

BM Genel Sekreteri, gelişmiş bir dijital geleceğin inşasına katkı sağlayacak girişimleri desteklemek için ortak iş birliğinin güçlendirilmesinin önemini vurguladı.

cds
Fotoğraf: DGA

Taraflar, görüşmede dijital hükümetlerin geliştirilmesi, inovasyonun desteklenmesi, dijital dönüşüm ekosistemlerinin sürdürülebilirliğinin artırılması gibi ortak konuları ele aldı. Ayrıca Suudi Arabistan’ın sürdürülebilir kalkınma hedeflerini desteklemek ve kamu sektörünün etkinliğini yükseltmek için yürüttüğü dijital yetkilendirme çabaları da değerlendirildi.

Toplantıda, kurum ile BM kuruluşları arasındaki iş birliği imkânları; özellikle bilgi paylaşımı, dijital standartların geliştirilmesi, ortaya çıkan teknolojiler ve yapay zekânın etkinleştirilmesi, kapasite geliştirme ve hizmet kalitesini uluslararası ölçekte yükseltecek ortaklıkların kurulması konularında incelendi.

dsec
Guterres'e Suudi hükümetinin dijital stratejisi hakkında görsel bir sunum yapıldı (SPA)

Guterres, İnovasyon Merkezi’nin dijital kapsayıcılık, hizmet tasarımı, eğitim deneyimleri, yapay zekâ ve yeni teknolojiler gibi alanlarda uzmanlaşmış laboratuvarlarını gezerek merkezde sunulan imkânlara ilişkin bilgi aldı.

Kurum ekibi, Suudi Arabistan’ın dijital hükümet stratejisine ve ilgili BM göstergelerinde kaydedilen ilerlemeye dair bir sunum gerçekleştirerek ülkenin dijital altyapısının olgunlaştığını ve ulusal deneyimin gelişmişliğini ortaya koydu.