Jüpiter’deki fırtına tahmin edilenden daha kuvvetli

Jüpiter’deki Büyük Kırmızı Leke (Reuters)
Jüpiter’deki Büyük Kırmızı Leke (Reuters)
TT

Jüpiter’deki fırtına tahmin edilenden daha kuvvetli

Jüpiter’deki Büyük Kırmızı Leke (Reuters)
Jüpiter’deki Büyük Kırmızı Leke (Reuters)

ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) Juno adlı uzay aracı, Jüpiter’de Büyük Kırmızı Leke olarak bilinen fırtınanın gezegendeki hareketleri ile ilgili yeni veriler paylaştı.
Reuters’ın haberine göre NASA araştırmacıları Büyük Kırmızı Leke’nin 350 ila 500 kilometre derinliğe sahip olduğunu ve tahmin edilenden daha kuvvetli olduğunu bildirdi.
Araştırmacılar, yaklaşık 800 dünya büyüklüğündeki Jüpiter’in atmosferinin üç boyutlu bir görüntüsünü yayınladı. Güneş sistemimizin beşinci gezegeni olan ve yaklaşık 140 bin kilometre çapındaki devasa Jüpiter’de renkli çizgiler ve Büyük Kırmızı Leke gibi bazı fırtınalar var.
Yaklaşık 16 bin kilometre çapındaki Büyük Kırmızı Leke, Jüpiter’in güney yarım küresinde seyrediyor. Yüzlerce yıldır devam eden fırtına güneş sistemimizin harikalarından kabul ediliyor. Ancak bilim adamları şimdiye kadar gezegenin yüzeyinde tam olarak neler olduğu hakkında bilgiye sahip değildi.
Ultra kısa dalgalar ile araştırma yapan Juno, bilim adamlarının Jüpiter’i çevreleyen bulutların ötesinde ne olduğunu incelemelerine olanak sağladı. Fırtınanın çapı hakkında bilgi edinilmesine imkan verdi.
ABD’nin Teksas eyaletindeki Güneybatı Araştırma Enstitüsü’nden baş araştırmacı Scott Bolton perşembe günü Science dergisinde yayınlanan çalışmasında “Jüpiter, düşündüğümüzden daha farklı bir sisteme sahip. Juno ile ilk defa gezegeninin içine bakabilmemize olanak sağladı. Birçok sürpriz ile karşı karşıyayız” dedi.
Juno uzay aracı, 2016 yılından bu yana Jüpiter’in yörüngesinde görev yapıyor. Gezegenin atmosferi, yapısı ve manyetik alanı hakkında bilgi topluyor.



İlk insanların beslenme sırları, 300 bin yıllık ahşap aletlerle birlikte gün yüzüne çıktı

(Liu ve ekip arkadaşları/Science)
(Liu ve ekip arkadaşları/Science)
TT

İlk insanların beslenme sırları, 300 bin yıllık ahşap aletlerle birlikte gün yüzüne çıktı

(Liu ve ekip arkadaşları/Science)
(Liu ve ekip arkadaşları/Science)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Çin'in güneybatısında keşfedilen 300 bin yıllık nadir ahşap aletler, bölgedeki ilk insanların büyük ölçüde kök ve yumrular gibi yeraltı bitkileriyle beslendiğini gösteriyor.

Hakemli dergi Science'da perşembe günü yayımlanan bulgular, Doğu Asya'daki erken insan atalarının gelişmiş bilişsel becerilerine, yaşantılarına, beslenme biçimlerine ve çevrelerine ışık tutuyor.

Yunnan eyaletinin Jiangchuan bölgesinde yer alan göl kıyısındaki Gantangqing arkeolojik kazı alanında, oksijenden yoksun kil tortularda ahşap aletlerin korunması sayesinde bu nadir buluntu elde edildi.

Araştırmacılar tortularda yaklaşık bin organik kalıntı da buldu.

Ortaya çıkarılan kalıntıları gelişmiş teknikler kullanarak tarihlendiren bilim insanları, aletlerin 250 bin ila 350 bin yıllık olduğunu tespit etti.

Bilim insanları, çeşitli biçim ve işlevlere sahip "son derece nadir" ahşap aletlerin yaklaşık 300 bin yıllık katmanlardan çıkarıldığını söylüyor.

Bugüne kadar bu döneme ait, biri Avrupa'da diğeri Afrika'da olmak üzere ahşap alet içeren sadece iki keşif yapılmıştı.
 

Görsel kaldırıldı.

Gantangqing'deki ahşap aletler (Liu ve ekip arkadaşları/Science)


Yeni keşfedilen çubuklardan ikisi, İtalya'nın Poggetti Vecchi bölgesinde bulunan 171 bin yıllık aletlere benzerlik gösteriyor.

Kanca biçimli benzersiz 4 aletin daha ortaya çıkarıldığını belirten bilim insanları, bunların muhtemelen kökleri kesmek için kullanıldığını söylüyor.

Ayrıca araştırmacıların ahşap aletlerin üzerinde kasıtlı cilalama ve kazıma izleri, kenarlarındaysa toprak kalıntıları saptaması, bunların kök ve yumrular gibi yeraltı bitkilerini kazmak için kullanıldığına işaret ediyor.

Bilim insanları, "Ahşap aletler arasında kazma çubukları ve küçük, eksiksiz, elle tutulan sivri uçlu aletler var" diye yazıyor.

Bilim insanları bu bulgulara dayanarak insanların Doğu Asya'daki atalarının muhtemelen bitki temelli bir beslenme biçimi izlediğinden şüphelenirken, bölgede çam fıstığı, fındık, kivi meyvesi ve su yumrularına dair kanıtlar tespit edildi.

Buna karşılık Avrupa ve Afrika'da saptanan ahşap aletler av aletleri, mızraklar ve mızrak uçlarıydı.

Çalışmanın ortak yazarı arkeolog Bo Li şöyle diyor:

Bu keşif, erken insan adaptasyonuna ilişkin önceki varsayımlara meydan okuyor. Çağdaş Avrupa yerleşimleri (Almanya'daki Schöningen gibi) büyük memelileri avlamaya odaklanırken, Gantangqing subtropik bölgelerde bitki temelli, eşsiz bir hayatta kalma stratejisini ortaya koyuyor.

Dr. Li, "Ahşap aletlerin çeşitliliği ve karmaşıklığı da arkeolojik kayıtlardaki önemli bir boşluğu dolduruyor, çünkü 100 bin yıldan daha eski ahşap aletler Afrika ve Batı Avrasya dışında son derece nadir görülüyor" ifadelerini kullanıyor.

Keşif, ahşap aletleri kullanan erken insanların dünya genelinde çok daha geniş bir alana yayıldığını gösteriyor.

Ayrıca farklı ortamlarda yaşayan tarih öncesi kültürlerin yerel olarak işlerine yarayacak aletler geliştirdiğine de işaret ediyor.


Independent Türkçe, independent.co.uk/news