Cumhuriyetçi Senatör Jim Risch, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘Biden’ın Tahran’la yaptığı tüm anlaşmalar geçici’

Risch, İsrail’in İran’ın nükleer silah sahibi olmasına müsaade vermeyeceğini ve ABD’nin de buna destekleyeceğini söyledi.

Cumhuriyetçi Senatör Jim Risch, geçen eylül ayında düzenlenen Senato Dış İlişkiler Komitesi oturumunda ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’e sorular yöneltti. (EPA)
Cumhuriyetçi Senatör Jim Risch, geçen eylül ayında düzenlenen Senato Dış İlişkiler Komitesi oturumunda ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’e sorular yöneltti. (EPA)
TT

Cumhuriyetçi Senatör Jim Risch, Şarku’l Avsat’a konuştu: ‘Biden’ın Tahran’la yaptığı tüm anlaşmalar geçici’

Cumhuriyetçi Senatör Jim Risch, geçen eylül ayında düzenlenen Senato Dış İlişkiler Komitesi oturumunda ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’e sorular yöneltti. (EPA)
Cumhuriyetçi Senatör Jim Risch, geçen eylül ayında düzenlenen Senato Dış İlişkiler Komitesi oturumunda ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’e sorular yöneltti. (EPA)

Cumhuriyetçi Senatör Jim Risch, İran’ın nükleer silah edinmeye yakın olduğu uyarısında bulundu. Şarku’l Avsat’a özel verdiği röportajda İsrail’in nükleer anlaşmayı ‘umursamayacağını’ belirten Risch, Beyaz Saray’ın söz konusu anlaşmayı İran’ın bölgesel ve balistik faaliyetlerinden ayrı tutma yaklaşımına da tepki gösterdi.
Cumhuriyetçi Senatör Risch, İsrailli yetkililere ‘İran’ın kitle imha silahları geliştirmeye yakın olduğunu’ ilettiği bilgisini verdiği açıklamasında şu ifadeleri kulandı:
“İsraillilerin kendi kırmızı çizgileri var. Bu konuda kendi fikirleri bulunuyor ve anlaşma ne olursa olsun kendi çıkarlarına göre hareket edecekler. Bu konuyla en çok ilgilenenler de onlar. Varlıkları buna bağlıdır.”
Senato Dış İlişkiler Komitesi’nde Cumhuriyetçi Parti Başkanı Risch, İran’ın asla nükleer silah elde edemeyeceğine yönelk inancını dile getirerek İsrail’in de buna izin vermeyeceğini vurguladı.
Cumhuriyetçi Senatör sert bir ses tonuyla şunları söyledi:
“İran, asla nükleer silaha sahip olamayacak. Ve bunu durduran ne biz ne ABD’liler be de müzakere masasında oturanlar olacak. Kimi kastettiğimi biliyorsunuz.”
Senatör, İsrail’in bunu yapacağına dair herhangi bir endişesi olup olmadığı sorusuna şu cevabı verdi:
“Endişem yok. Yapacağından eminim. İsrail, İran’ın asla nükleer silah sahibi olmamasını sağlayacak. Bu yüzden şunu söyleyebilirim ki İsrail, geçmişte bu konuda harekete geçen dünyadaki tek ülkedir. Bundan fazlasını söyleyemem.”
Söz konusu ifadeler aynı zamanda İran tesislerine yönelik düzenlenen ‘gizli’ saldırılara da örtülü bir gönderme niteliğindeydi.
ABD Başkanı Joe Biden yönetimiyle görüştüğünü belirten Senatör, Beyaz Saray’a da ‘İsrail’in İran nükleer programına karşı askeri harekata başvurmasına yönelik çağrıyı’ aldığında hazır olmasını tavsiye etti. Jim Risch, “Kendilerine ‘Çağrıyı aldığınızda ne yapacaksınız? Seyirci olarak İsrail’in arkasında mı duracaksınız yoksa onları savaşta destekleyecek misiniz?’ diye sordum” dedi. Senatör ayrıca iki partili Kongre’nin İsrail’i desteklemeye kararlı olduğunu ve yönetimin de aynısını yapması gerektiğini vurguladı.
Senatöre röportaj sırasında yaptığı açıklamada İranlıların ‘nükleer silah edinmeye yaklaşmasının sonuçlarının’ çok iyi bilindiğini vurguladı:
“Burada, ABD’lilerden gelen sonuçlardan bahsetmiyorum. İranlılar bunu biliyor. Biz de çizgiyi aşmak ve yanlış hesaplar yapmakla ünlü olduklarını biliyoruz. Bu, onların bir hata yapmasına neden olabilir. Eğer bu hatayı yaparlarsa olacaklar, onların sorumluluğunda olacaktır.”
Risch açıklamasının devamında Umman Körfezi’nde Vietnam tankerine el konulmasına dair de değerlendirmelerde bulundu. Tahran’ın son günlerde ABD’nin ‘petrol çalma’ girişiminde bulunduğu iddiasını piyasaya sürdüğünü belirtti:
“Bahsettiğim gibi sınırı aştıkları ve hata yaptıkları biliniyor. Bu olmaması gereken durumlara yol açar. Ama bu onların hatası. ABD’lilerden çok korkuyorlar. Ama dünyanın geri kalanından da korkmalılar.”
Jim Risch, ABD yönetiminin İran yaklaşımını ve nükleer anlaşmayı ‘İran’ın bölgedeki istikrarsızlaştırıcı faaliyetleriyle, teröre verdiği destekle ve balistik füze programıyla’ ilişkilendirmeyi kabul etmemesini de eleştirdi. Cumhuriyetçi Senatör, aynı durumun eski Başkan Barack Obama döneminde de yaşandığına dikkat çekti.
Senatör Risch, İran’la mücadeleyi 10 yaşındaki bir çocukla uğraşmaya benzettiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Konuya sanki sınıfını sabote eden, sınıf arkadaşlarını döven ve okulda etrafa çöp atan 10 yaşındaki bir çocukla uğraşıyormuşuz gibi bakmalıyız. Bu çocukla öylece oturup çöp atma konusunda pazarlık edemezsiniz. Çöp atmayı bırakacağına söz verse de eylemlerini durdurmaz. Kötü bir çocuk olarak kalacaktır. Tüm kötü davranışlarına son vermelidir.”
Cumhuriyetçi Senatör, Kongre’de nükleer anlaşmaya geri dönmeye Cumhuriyetçi ve Demokrat partilerden gelen güçlü muhalefetin altını çizdi. Ayrıca Demokratların bu seferki muhalefetinin ‘anlaşmanın feci sonuçlarını gördükleri için’ Obama dönemindekinden çok daha güçlü olduğunu vurguladı.
Risch açıklamasında, Kongre’nin anlaşmaya karşı çıkmasına rağmen bunu engelleyemeyeceğini söyledi:
“Açık konuşalım; anlaşma gerçekleşirse bu ABD ile bir uzlaşı değil, uygulama kararı olacak. Bu, Avrupalı ​​dostlarımıza ve diğerlerine her zaman söylediğim bir şey. Başkan ile anlaşmaya varmak ABD ile değil, mevcuttaki Başkan ile bir anlaşmadır. Ve görevden ayrıldığı gün, tıpkı Trump yönetiminin paramparça ettiği ilk anlaşmada olanlar yaşanacaktır. Bu bizim anlaşmamız değil ve biz onu desteklemeyeceğiz. Eğer gerçek bir anlaşmaya varmak istiyorsanız bunu Senato’ya sunmalısınız. Üyelerin üçte ikisinin oyunu alırsa bu ABD ile yapılmış bir anlaşma olur ve bağlayıcı sayılır. Bu olmazsa herhangi birimiz bu anlaşmaya bağlı olmayacağız.”
Risch, İran’ın ‘müzakere masasına geri döneceğine dair yaptığı açıklamasını’ önemli görmediğini belirterek bunu ‘yüzeysel’ olarak nitelendirdi. Ayrıca Tahran’ın bir anlaşmaya varma konusundaki niyetinden de şüphe duyduğunu ifade eden Senatör, İran rejiminin müzakerelere geri dönmek için bir tarih belirleme kararının ise ‘sorunun kendileri olmadığını ve konuşmaya hazır olduğunu’ göstermeyi amaçladığını savundu.
Jim Risch, Tahran ile anlaşmaya varmanın uzak ihtimal olduğunu belirttiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
 “Bir anlaşmaya varmanın iki ana faktör gerektirdiğini düşünüyorum. İlki; ilgili iki tarafın aynı amaca sahip olmasıdır. İkincisi de tarafların bu hedeflere ulaşmak için iyi niyetle çalışmasıdır. İranlılar ile herhangi bir eylem yürütülemez. Yani, bir anlaşmaya varmak imkansızdır ve İranlıların uyacağı açık kırmızı çizgilerimiz olmalıdır. ABD’li müzakerecilere tavsiyem, müzakerelerden çekilmeleriydi. Halen de öyle. Kötü bir anlaşmayı kabul etmeyin, geri çekilin. Kötü bir anlaşma yapmaktansa hiç anlaşma yapmamak daha iyidir.
Risch, Biden yönetimine ‘ABD’nin İran ve destekçilerine yönelik yaptırımlarını sıkılaştırma ve daha katı bir şekilde uygulanmasını sağlama’ çağrısı yaptı. İran’dan Çin’e petrol sızıntısını durdurmanın önemli olduğunu vurgulayan Jim Risch, “Mevcut yaptırımlar yeterli değil. Onları sıkılaştırmamız gerekiyor. Burada yeni cezaları kastetmiyorum ama mevcut cezalar daha da sıkılaştırılmalı ve daha sıkı uygulanmalıdır” dedi. İran petrolü üzerinden Çin’e uygulanan yaptırımlara atıfta bulundu.
Risch, İran ile ‘Hizbullah ve Husiler gibi bölgedeki vekillerine karşı destek içerecek’ olası bir anlaşmaya ihtiyaç duyulduğunu yineledi. ABD’li Senatör, Washington ziyareti sırasında Lübnan Ordu Komutanı Joseph Avn ile kapalı bir görüşme gerçekleştirdiği bilginsi verdiği açıklamasında ABD’nin Lübnan Ordusuna destek verdiğini belirtti. “Bu aşamada ülkelerin bir arada gruplandığını varsayarsak, ordunun bu yönetimleri bir araya getiren tek güç olduğunu düşünüyorum” iadesini kullandı.
Avn’ın ‘ABD’nin desteği ve ülkenin birliğini korumada orduya yardımı için’ derin şükranlarını dile getirdiğini belirten Cumhuriyetçi Senatör “Yardım etmek istiyoruz ve yıllardır da orduyu destekliyoruz. İyi niyetle hareket ettiklerini düşünüyorum. Onlara yardım etmekten mutluluk duyuyorum” dedi.



Ukrayna’da Pokrovsk krizi: Askerler geri çekilecek mi direnecek mi?

Bir yıldan uzun süredir devam eden çatışmalar Pokrovsk adeta hayalet şehire dönüştü (Reuters)
Bir yıldan uzun süredir devam eden çatışmalar Pokrovsk adeta hayalet şehire dönüştü (Reuters)
TT

Ukrayna’da Pokrovsk krizi: Askerler geri çekilecek mi direnecek mi?

Bir yıldan uzun süredir devam eden çatışmalar Pokrovsk adeta hayalet şehire dönüştü (Reuters)
Bir yıldan uzun süredir devam eden çatışmalar Pokrovsk adeta hayalet şehire dönüştü (Reuters)

Rus askerleri, Ukrayna'nın doğusundaki stratejik Pokrovsk şehrinde ilerlemeye devam ediyor. 

New York Times'ın haberinde, bir yıldan fazla süren çatışmaların ardından şehrin büyük ölçüde enkaza dönüştüğü, savaş öncesi 60 bin olan nüfusun 1300'ün altına indiği belirtiliyor. 

Şehri savunan Ukraynalı askerler yoğun çatışmaların yaşandığını bildiriyor. Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, pazartesi günkü açıklamasında şehirdeki durumun zor olduğunu kabul etmiş ancak direnişin sürdüğünü söylemişti. 

Kremlin şehrin kuşatıldığını öne sürerken Kiev yönetimiyse iddiaları reddetmişti. 

NYT'nin aktardığına göre Rus birlikleri şehir merkezine yakın bazı noktaları ele geçirdi. Rus ordusu Mayıs 2023'te yoğun çatışmaların ardından Bahmut'un kontrolünü sağlamıştı. Haberde, Pokrovsk'un düşmesi halinde Rus ordusunun Bahmut'un ardından bölgedeki en büyük şehri ele geçireceğine dikkat çekiliyor. 

Rus ordusu, Donetsk bölgesinde Pokrovsk'u ele geçirdikten sonra kalan iki büyük şehir Sloviansk ve Kramatorsk'a daha fazla yaklaşmış olacak. 

Ayrıca Rusya lideri Vladimir Putin'in "savaş alanında ilerleme kaydedildiğine" dair anlatısının kuvvetleneceğine dikkat çekiliyor. Moskova'nın Washington'ın ateşkes çağrılarını görmezden geldiği ve Kiev üzerindeki baskıyı artırmak istediği belirtiliyor. 

Wall Street Journal da Ukrayna birliklerinin sayıca dezavantajlı konumda kaldığını, Rus ordusuna ait drone'ların hava hakimiyetini sürdürdüğünü aktarıyor. 

Analizde, Pokrovsk cephesinde her iki tarafın da rakibi yıpratma stratejisi izlediğine işaret ediliyor. 

Ukrayna birliklerinin Pokrovsk'tan çekilmesi halinde, yakındaki Mironhrad kentinin de Rusların eline geçeceği ifade ediliyor. Zelenski'nin geri çekilme emri verip vermeyeceğiyse henüz belli değil.

Ukrayna ordusuna bağlı 68. Tugay'dan bir subay, şehirden çekilme zamanının geldiğini savunuyor:

Verdiğimiz kayıplar buna değmez. Bunlar manasız kayıplar. Çok sayıda takviye kuvvet gelse bile şehri geri alamayız.

Independent Türkçe, New York Times, Wall Street Journal


ABD, askeri yığınağı artırıyor: Savaş uçakları gönderildi

ABD ordusu, Ghostrider uçaklarından Porto Riko'ya da konuşlandırmıştı (Reuters)
ABD ordusu, Ghostrider uçaklarından Porto Riko'ya da konuşlandırmıştı (Reuters)
TT

ABD, askeri yığınağı artırıyor: Savaş uçakları gönderildi

ABD ordusu, Ghostrider uçaklarından Porto Riko'ya da konuşlandırmıştı (Reuters)
ABD ordusu, Ghostrider uçaklarından Porto Riko'ya da konuşlandırmıştı (Reuters)

Venezuela'ya askeri operasyon düzenlenme ihtimali dünya kamuoyunda konuşulurken ABD'nin El Salvador'a savaş uçakları gönderdiği ortaya çıktı. 

New York Times'ın (NYT) incelediği uydu görüntüleri ve uçak takip verilerine göre ABD ordusuna ait en az üç savaş uçağı, El Salvador'un başkenti San Salvador'daki uluslararası havalimanına konuşlandırıldı.  

Havalimanında AC-130J Ghostrider saldırı uçağı, P-8 Poseidon keşif ve istihbarat uçağı ve C-40 Clipper saldırı jeti yer alıyor. Haberde, çeşitli özelliklere sahip uçakların ekim ortasından beri havalimanında bulunduğu aktarılıyor. 

Kargo ve yolcu taşımak için kullanılan Boeing 737'nin askeri versiyonu olan C-40 Clipper hakkında çok az bilgi bulunduğu, aracın saldırı uçaklarıyla birlikte konuşlandırılmasının "epey sıradışı olduğu" yazılıyor.

P-8A'nın istihbarat toplama ve keşif özelliklerine ek olarak torpido ve gemisavar füzeleri ateşleyebildiği belirtiliyor. 

AC-130J Ghostrider'ın da füze ve makineli tüfeklerle donatıldığı, karada veya denizdeki hedefleri imha etmek için tasarlandığı ifade ediliyor. Bu uçağın ABD Hava Kuvvetleri Özel Harekat Komutanlığı tarafından hassas görevlerde kullanıldığı aktarılıyor. 

Haberde, uçakların ABD ordusunun Karayipler ve Pasifik'teki askeri yığınağının bir parçası olduğu ifade ediliyor. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla NYT'ye konuşan iki askeri yetkili, uçakların bölgedeki "uyuşturucuyla mücadele" operasyonları kapsamında konuşlandırıldığını doğruluyor. 

ABD ordusu, El Salvador'daki uluslararası havalimanı arazisinde Cooperative Security Location Comalapa adlı bir askeri karargaha sahip. Uçakların da uyuşturucuyla mücadele operasyonları için 2000'de kurulan bu karargaha gönderildiği aktarılıyor. 

ABD Başkanı Donald Trump, uyuşturucu kaçakçılığını durdurma gerekçesiyle Latin Amerika'ya askeri yığınak talimatı vermişti. Eylülün başından bu yana bölgede en az 17 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 69'dan fazla kişiyi öldürdü. 

NYT'nin aktardığına göre bu operasyon kapsamında ilk kez ABD ordusuna ait uçaklar başka bir ülkeye konuşlandırıldı.

Karayipler ve Pasifik'teki askeri yığınak Venezuela yönetimini hedef alıyor. Trump, Venezuela lideri Nicolas Maduro'nun uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu olduğunu savunmuş, CIA'e ülkede operasyon talimatı verdiğini duyurmuştu. Washington, Maduro'nun başındaki para ödülünü de 50 milyon dolara çıkarmıştı.

Venezuela lideriyse ABD'nin Karayipler bölgesindeki askeri hareketliliğine ilişkin "Dünyanın en büyük petrol rezervine sahip olduğumuz için bizi hedef alıyorlar" demişti.

Independent Türkçe, New York Times, Economist


Çin füze üretimini iki katına çıkardı: Silahlanma maratonuna hazırlanıyorlar

Şi Cinping, ÇHKO Roket Kuvvetleri'ne ait bir üssü geçen sene ziyaret etmişti (Xinhua)
Şi Cinping, ÇHKO Roket Kuvvetleri'ne ait bir üssü geçen sene ziyaret etmişti (Xinhua)
TT

Çin füze üretimini iki katına çıkardı: Silahlanma maratonuna hazırlanıyorlar

Şi Cinping, ÇHKO Roket Kuvvetleri'ne ait bir üssü geçen sene ziyaret etmişti (Xinhua)
Şi Cinping, ÇHKO Roket Kuvvetleri'ne ait bir üssü geçen sene ziyaret etmişti (Xinhua)

Çin'in füze üretim tesislerinde yoğun hareketlilik yaşandığı bildiriliyor. 

Amerikan medya kuruluşu CNN'in incelediği uydu görüntülerine göre Çin, 2020'den bu yana füze üretimiyle bağlantılı tesislerini büyük ölçüde genişletti. 

Çin'in füze üretimiyle ilişkili 136 tesisin yüzde 60'ından fazlasının geliştirildiği aktarılıyor. 

Aralarında fabrika, araştırma üsleri ve test merkezlerinin yer aldığı bu tesislerin toplamda 2 milyon metrekarelik inşaat alanıyla genişletildiği belirtiliyor. Bazı tesislerde yeni kuleler ve sığınaklar inşa edildiği de yazılıyor. 

ABD merkezli düşünce kuruluşu Pasifik Forumu'ndan William Alberque şunları söylüyor: 

Burada Çin'in kendisini küresel bir süper güç olarak konumlandırdığını görüyoruz. Yeni bir silahlanma yarışının ilk aşamalarındayız. Çin şimdiden depara geçti ve maratona hazırlanıyor.

Haberde, 2012'de göreve başlayan Çin lideri Şi Cinping'in, Çin Halk Kurtuluş Ordusu'nu (ÇHKO) "dünya standartlarında" bir savaş gücü haline getirme hedefiyle büyük yatırımlar yaptığına dikkat çekiliyor. 

ÇHKO Roket Kuvvetleri'ne ait tesislerin de genişletildiğine işaret ediliyor. Çin'in nükleer başlıkları, stratejik ve taktik füzeleri Roket Kuvvetleri'ne bağlı geliştiriliyor. Bu birim, sesten 5 kat daha hızlı gidebilen ve seyir halindeyken şekil değiştirdiği öne sürülen bir füze de tasarlamıştı.

CNN'in konuştuğu uzmanlar, yeni tesis ve füzelerin Çin'in olası Tayvan işgalinde önemli rol oynayabileceğini söylüyor.

Böyle bir senaryoda füzelerin, ABD Donanması'nı bölgeden uzak tutma stratejisinin merkezinde yer alacağı ifade ediliyor. Bu sayede ABD'nin Tayvan'a yardımının engellenmesi amaçlanıyor. 

ABD merkezli araştırma ve analiz kuruluşu CNA'dan Decker Eveleth, Pekin yönetiminin "Tayvan'ın işgali için gerekli koşulları oluşturmak istediğini" öne sürüyor. 

Pekin yönetimi bu yıl savunma bütçesini yüzde 7,2 artırmıştı. Böylelikle askeri harcamalarda üst üste 4 yıl boyunca yüzde 7'nin üzerine artışa gidilmişti. Ancak bazı uzmanlar, gerçek oranların resmi rakamlardan çok daha yüksek olabileceğini savunuyor.

Diğer yandan Çin'in füze üretiminin, Rusya'nın 2022'de başlattığı Ukrayna işgalini takip eden iki yılda neredeyse iki katına çıktığına dikkat çekiliyor. Alberque, "Çin, Ukrayna'da olup biten çok yakından takip ediyor" diyor. 

Pentagon ve Çin Savunma Bakanlığı, CNN'in yorum taleplerine yanıt vermedi. 

Independent Türkçe, CNN, SCMP