Türkiye’nin operasyon sinyali Kobani sakinlerini endişelendiriyor

Eylemler devam ederken günlük hayat da ‘neredeyse normal bir şekilde’ devam ediyor

Suriye'nin kuzeyinde yer alan ve nüfusunun çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu Ayn el-Arab'ın (Kobani) merkezindeki YPG'li Arin Mirhan’ın heykeli (Şarku’l Avsat)
Suriye'nin kuzeyinde yer alan ve nüfusunun çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu Ayn el-Arab'ın (Kobani) merkezindeki YPG'li Arin Mirhan’ın heykeli (Şarku’l Avsat)
TT

Türkiye’nin operasyon sinyali Kobani sakinlerini endişelendiriyor

Suriye'nin kuzeyinde yer alan ve nüfusunun çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu Ayn el-Arab'ın (Kobani) merkezindeki YPG'li Arin Mirhan’ın heykeli (Şarku’l Avsat)
Suriye'nin kuzeyinde yer alan ve nüfusunun çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu Ayn el-Arab'ın (Kobani) merkezindeki YPG'li Arin Mirhan’ın heykeli (Şarku’l Avsat)

Türkiye’ye ait insansız hava araçlarının (İHA), Suriye’nin kuzeyinde yer alan Kobani (Ayn el-Arab) kenti semalarında devam eden uçuşları, kent sakinleri arasında bir korku ve panik havası yaratırken Türkiye'nin Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolü altındaki bölgeleri vurma tehdidinin artmasıyla birlikte halk arasında bir bekleyiş ve endişe durumu hakim. SDG’nin kontrolündeki ‘Kobani’ olarak da bilinen kentte, geçtiğimizi ay, Türkiye’ye ait silahlı bir İHA (SİHA) ile SDG’den bazı liderlerin içinde bulunduğu bir araç hedef alınmıştı.
Şarku'l Avsat, Ayn el-Arab sakinlerinin günlük hayatlarını yaşamlarını yerinde gözlemlerken dükkanların çoğunun açık olduğu merkez çarşısına akın eden kent sakinleriyle konuştu.  Günlük hayat neredeyse normal seyrinde olsa da bölge sakinlerin yüzlerinde bir bekleyiş ve itidal durumu okunuyordu. Hüseyin adlı 30 yaşındaki bir bölge sakini, merkez çarşısındaki dükkânının köşesinde telefon ekranında haberleri takip ederken Türkiye’nin etki alanına Suriye'nin kuzeyindeki bazı bölgelerde her gün ateşkes ihlallerinin yaşandığına dikkati çekti. Şarku’l Avsat’a konuşan Hüseyin, “Tel Abyad, Rasulayn ve bunlardan önce Afrin’deki deneyimi, her gün duyduğumuz bu ihlallere tanık oldular. Türkiye, Suriyelilerin, özellikle de Kürtlerin çıkarlarına karşı” ifadelerini kullandı. Aksesuar, parfüm ve kozmetik ürünleri satan dükkânında satışların düştüğüne dikkati çeken Hüseyin, yüzünde şaşkın bir ifade ve yüksek bir ses tonu ile “Türkiye, Suriye’ye girdiğinden beri Kürtlerin oluşturduğu grupları vurmakla tehdit ediyor. Eğer bu tehdidini eyleme geçirirse kenti (Ayn el-Arab) ve tüm bölgeyi sonu gelmez çatışmalara sürükleyecektir” dedi.
Ayn el-Arab kentinin idari sınırları, önceki savaş yıllarında Ankara'nın Suriye'nin kuzeyinde gerçekleştirdiği askeri operasyonlarının bölgelerine bitişik temas noktaları oldu. Kentin idari sınırları doğuda Türkiye’nin 2019 yılının Ekim ayında gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekatı bölgesi, batıda 2016 yılı ortalarında gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı Harekatı bölgesi ile çevrili. Kent üç taraftan kuşatılırken bir yandan da askeri operasyon tehdit altında.
Kobani'deki bir okulda Kürtçe öğretmeni olarak çalışan Hevidar (33) ise şunları söyledi:
“Türkiye, Halep ve kırsalına müdahale etti. Şimdi de İdlib ve kırsalına müdahale ediyor. Daha önce Suriye'nin diğer bölgelerine müdahale etmişti. Bu bölgelere ne oldu? Bölge sakinleri zorla yerlerinden edildi ve buralara diğer bölgelerden getirilenler yerleştirildi. Türkiye, şuan, Afrin, Rasulayn ve Tel Abyad gibi Kürtlerin yoğun olduğu bölgelerde demografik değişim politikaları uyguluyor. Kent sakinleri, DEAŞ terör örgütünün saldırısından önce bu tehditlere ve saldırılara alışıktı. Suriye bugün Türkiye tarafından desteklenen grupların saldırısı altındadır.”
Halep ilinin yaklaşık 160 kilometre doğusunda yer alan Kobani, Suriye-Türkiye sınırına komşu. Kent, DEAŞ’ın 2 Temmuz 2014 tarihinde kenti kontrol altına alma girişimi çerçevesinde gerçekleştirdiği geniş çaplı saldırının ardından dünyanın gündemine oturdu.  DEAŞ’e karşı savaşmak üzere kurulan Washington liderliğindeki Uluslararası Koalisyon’a ait savaş uçaklarının, 2015 yılının Temmuz ve Aralık ayları arasında 6 ay süren şiddetli çatışmalardan sonra kenti savunan ve aşırılık yanlısı örgütü yenilgiye uğratan yerel savaşçılara destek için ilk saldırılarını gerçekleştirdiği kent, Suriye çatışmasının odak noktası haline geldi.
Öte yandan SDG'nin askeri kolu olan ve Kürtlerin oluşturduğu Halk Koruma Birlikleri (YPG) resmi sözcüsü Nuri Mahmud, dün Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, Rusya ve Türkiye arasında YPG'nin Fırat Nehri'nin doğusundaki nüfuz alanlarıyla ilgili bir takas yapılabilecekleri ihtimalinden bahsetti. Mahmud, Rusya ile Türkiye arasında Kobani üzerinden bir takas gerçekleşebileceğini, ancak bu konuda henüz resmi olarak herhangi bir bilgi veremeyeceğini söyledi. Türkiye’nin bir askeri operasyon gerçekleştirmesi halinde bu operasyonun, SDG’nin kontrolü altındaki bu yerleşim bölgesine Fırat Nehri’nin doğusundaki Tel Abyad ve nehrin batısındaki Cerablus ile SDG’nin kontrolü altındaki yerleşim bölgelerini bir birine bağlamaya yönelik olabileceğine dikkati çekti.
Diğer taraftan Ayn el-Arab’ta ‘El-Bale’ adlı ikinci el giyim mağazasının sahibi olan Ruken, kendisinin ve Ayn el-Arab sakinlerinin 10 yıldır istikrar ve güvenlik içinde yaşama hakkından mahrum edildiklerini belirterek, “Çatışmaların devam etmesi nedeniyle her gün istikrarlı bir ortamda yaşama hakkından mahrum kaldığımız gerçeğini ve korkularımızı artıran yeni haberler duyuyoruz” diye konuştu.
Tehditlerin artmasından bu yana kent sakinlerinin yaşadığı gerginliği ve endişeyi gizlemeyen araba tamircisi olan Şirvan ise, “Eğer Türkiye Kobani'ye askeri bir operasyon gerçekleştirirse bu, ayak sesleri duyulan bir çatışmanın ilk kıvılcımı olacaktır. Çünkü YPG, 5 yıl önce DEAŞ’a karşı savunması sırasında binlerce kurban verdiği kenti yeniden savunacaktır” dedi.
Altı yıl önce eşiyle memleketinden kaçan ve o sırada Türkiye'ye giderek orada iki yılı aşkın bir süre mülteci olarak yaşayan, daha sonra bir nebze istikrar ve yeniden yapılanmaya tanık olduktan sonra Kobani'ye dönenlerden biri olan Mesud (55), Türkiye’nin tehditlerinin artmasıyla birlikte, memleketinin kaderiyle ilgili şunları söyledi:
“Türkiye askeri bir operasyon başlatırsa, ailemi alıp nereye giderim? Bu çok kafa karıştırıcı. Ancak disiplinsiz ve kaotik bir durum içinde olan Türkiye’nin desteklediği silahlı grupların insafına kalmayacağım.”



Suriye'nin kuzeydoğusundaki saldırılarda 9 SDG'li öldü

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri Genel Komutanlığı üyesi Tümgeneral Ali el-Hasan, geçtiğimiz haziran ayında Haseke'de düzenlediği basın toplantısında (Şarku’l Avsat)
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri Genel Komutanlığı üyesi Tümgeneral Ali el-Hasan, geçtiğimiz haziran ayında Haseke'de düzenlediği basın toplantısında (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye'nin kuzeydoğusundaki saldırılarda 9 SDG'li öldü

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri Genel Komutanlığı üyesi Tümgeneral Ali el-Hasan, geçtiğimiz haziran ayında Haseke'de düzenlediği basın toplantısında (Şarku’l Avsat)
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri Genel Komutanlığı üyesi Tümgeneral Ali el-Hasan, geçtiğimiz haziran ayında Haseke'de düzenlediği basın toplantısında (Şarku’l Avsat)

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri, Deyrizor'un kuzey kırsalındaki karargâhlarına yapılan benzer saldırıların ardından yaptığı açıklamada, Rakka vilayeti kırsalındaki Tabka kenti ve Haseke vilayetinin güneyindeki eş-Şeddadi kasabasındaki güvenlik noktalarını hedef alan bir dizi silahlı saldırıda 5 üyesinin öldüğünü ve 2 üyesinin de yaralandığını duyurdu. Bu arada Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Medya Merkezi, silahlı grupların SDG'nin etki alanlarına yönelik saldırılarında 4 savaşçısının öldürüldüğünü açıkladı.

Kürt yönetimine bağlı İç Güvenlik Güçleri dün resmi internet sitesinden yaptığı açıklamada, ‘terörist’ olarak nitelediği grupların ‘Tabka kentinde güçlerine ait iki noktayı hedef aldığını ve iki üyesinin yaralanmasına neden olduğunu, 14 Temmuz sabahı da eş-Şeddadi kasabasındaki güvenlik kontrol noktalarından birine saldırı düzenlendiğini ve beş üyesinin öldüğünü belirtti.

Özerk Yönetim ve SDG liderliği söz konusu saldırıları genellikle DEAŞ hücrelerinin gerçekleştirdiğini iddia ederek, ‘medya saldırıları ve Suriye genelinde, özellikle de ülkenin kuzey ve doğu bölgelerinde kaos ve fitne yaymak isteyen tarafların sürekli kışkırtmaları ışığında’ bu saldırıların arttığını ve sıklaştığını kaydetti.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri liderlerinden Ali el-Hüseyin Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, son dönemde Özerk Yönetim bölgelerindeki güvenlik durumunun, doğrudan karargâhları ve güvenlik kontrol noktalarını hedef alan DEAŞ hücrelerinin hareketlerinde bir artışa sahne olduğunu söyledi. Hüseyin, “Bu girişimlere rağmen, kuvvetlerimiz yüksek hazırlık ve uyanıklıkları sayesinde saldırıları etkili bir şekilde engellemeyi başardı” dedi.

jukıo
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke vilayetinde bulunan karargahlarından birinde (Şarku’l Avsat)

Genel Komutanlığın bu grupların kimliğini ve bağlantılarını ortaya çıkarmak amacıyla kapsamlı soruşturmalar başlattığını belirten el-Hüseyin, “Güvenlik güçlerimiz, bu tür girişimleri boşa çıkarmak konusunda daima tam teyakkuz hâlindedir ve sivillerin güvenliğini ve emniyetini korumak için gerekli tüm önlemleri almıştır” ifadesini kullandı.

SDG'nin güvenlik kanadı olan güvenlik güçlerinin mevzilerine yönelik bu silahlı saldırılar, Suriye'nin kuzeydoğusunda Özerk Yönetim’in kontrolü altındaki bölgelerin akıbetine ilişkin gerginlik ve endişe ortamında, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve SDG lideri Mazlum Abdi tarafından 10 Mart'ta imzalanan anlaşmanın uygulanmasını hızlandırmak amacıyla Özerk Yönetim’den bir heyetin ABD ve Fransa arabuluculuğunda başkent Şam'da Suriye hükümeti bakanlarıyla yaptığı son görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlandığının açıklanmasının ardından geldi.

vdfghyju
Suriye hükümeti Tişrin Barajı'nda bakım çalışmalarına başladı. (Arşiv)

Konuyla ilgili olarak SDG Medya Merkezi, Halep'in doğu kırsalında Türk ordusu ve müttefik Suriyeli silahlı gruplar ile aralarında devam eden çatışmalarda 4 savaşçısının öldüğünü bildirdi.

Bu bölgeler, 10 Nisan'da Münbiç kırsalında varılan Tişrin Barajı anlaşmasından bu yana temkinli bir sükunete tanıklık etti. Cumhurbaşkanı eş-Şera ve Abdi arasındaki ikili anlaşmanın bir parçası olarak, tüm askeri tarafların çekilmesi ve Suriye Savunma Bakanlığı güçlerinin barajı korumak üzere bölgeye girmesiyle birlikte Suriye'nin kuzeyindeki stratejik barajın ortak yönetimi oluşturuldu.