Depremlerin ağaçların büyümesini sağladığı keşfedildi

Ağaç halkaları geçmişteki iklim koşullarına, ekosisteme ve hatta yeni araştırmaya göre sismik aktiviyete ışık tutuyor (Unsplash)
Ağaç halkaları geçmişteki iklim koşullarına, ekosisteme ve hatta yeni araştırmaya göre sismik aktiviyete ışık tutuyor (Unsplash)
TT

Depremlerin ağaçların büyümesini sağladığı keşfedildi

Ağaç halkaları geçmişteki iklim koşullarına, ekosisteme ve hatta yeni araştırmaya göre sismik aktiviyete ışık tutuyor (Unsplash)
Ağaç halkaları geçmişteki iklim koşullarına, ekosisteme ve hatta yeni araştırmaya göre sismik aktiviyete ışık tutuyor (Unsplash)

Bilim insanları güçlü depremlerin ağaçların büyümesini sağladığını keşfetti. 
Hakemli bilimsel dergi Journal of Geophysical Research Biogeosciences’ta yayımlanan yeni bir araştırma, bu depremlerin sarsıntı sırasında topraktaki suyu ağaç köklerini çevreleyen bölgelere sürüklediğini ortaya çıkardı.
Bu sayede ağaçların depremin meydana geldiği dönemde kısa bir süreliğine de olsa daha hızlı geliştiği tespit edildi.
Bilim insanlarının "büyüme hamleleri" diye adlandırdığı bu hareketler, ağaç halkalarında gözlemlenebiliyor. Bu da ağaçların, aslında geçmişte yaşanan depremlerin kaydını tutabildiği anlamına geliyor.
Araştırmanın başyazarı, Almanya'daki Potsdam Üniversitesi'nden hidrolog Christian Mohr, 2010’da Şili'de meydana gelen 8,8 büyüklüğündeki Maule depreminden sonra bölgedeki nehir vadilerinde akarsuların daha hızlı aktığını görmüştü.
Mohr ve meslektaşları buradan hareketle depremlerin etkilediği bölgede toprağın geçirgenliğinin artmış olabileceğini ve bunun da vadideki ağaçların büyümesini sağlayabileceğini düşünmüştü.
Araştırma ekibi bu öngörülerini sınamak için vadi tabanları ve sırtlarındaki 6 Monterey çamının gövdesinden odun parçaları çıkararak, bunları laboratuvar ortamında inceledi.
İncelemeler sonucunda vadi tabanındaki ağaçların, Maule depremini takiben haftalar süren fark edilebilir bir büyüme hamlesi yaptığı anlaşıldı.
Tahmin edildiği üzere bölgeden nispeten uzakta, sırtlarda yetişen ağaçlar vadidekiler kadar iyi performans göstermemişti.
Araştırmacılar, ağaç halkalarındaki kısa süreli genişlemelerden hareketle geçmişteki depremlerin tespit edilebileceğini de ortaya koydu. 
Halka ölçümlerini laboratuvardaki karbon izotop verileriyle birleştiren Mohr, Maule depreminin meydana geldiği tarihe ulaşmayı başardı.
Ekip şimdi bu tekniğin farklı iklimlerdeki farklı ağaç türlerinde de geçerli olup olmadığını araştırmayı hedefliyor.
Mohr, yeni yöntemin fazladan suyun daha büyük büyüme hamlelerine yol açtığı, nispeten kurak iklimlerde çok işe yarayacağını düşünüyor.
Zira araştırma ekibi, "Büyük depremler, su akışını hızlandırabilir, yeraltı su seviyelerini yükseltebilir ve böylece kurak ortamlarda bitki köklerine daha çok su ulaştırabilir" ifadelerine yer veriyor.
Bilim insanı bu nedenle çalışmayı Kaliforniya'daki Napa Vadisi'nden toplanacak örneklerde tekrarlamayı planlıyor.
Independent Türkçe, Science.org, Science Alert



Yapay zekaya yöneltilince çevreye en çok zarar veren sorular belirlendi

Tablet ekranında ChatGPT ve DeepSeek sohbet botlarının logoları görülüyor (AFP)
Tablet ekranında ChatGPT ve DeepSeek sohbet botlarının logoları görülüyor (AFP)
TT

Yapay zekaya yöneltilince çevreye en çok zarar veren sorular belirlendi

Tablet ekranında ChatGPT ve DeepSeek sohbet botlarının logoları görülüyor (AFP)
Tablet ekranında ChatGPT ve DeepSeek sohbet botlarının logoları görülüyor (AFP)

Yeni bir araştırmaya göre OpenAI'ın ChatGPT'si gibi yapay zeka sohbet botlarının mantıklı düşünmesini ve akıl yürütmesini gerektiren sorgular, diğer soru türlerine göre daha fazla karbon salımına yol açıyor.

ChatGPT gibi geniş dil modellerine (GDM) yazılan her sorgu enerji gerektiriyor ve karbondioksit salımına yol açıyor. Almanya'daki Münih Uygulamalı Bilimler Üniversitesi'nden araştırmacılar bu emisyon seviyelerinin sohbet botuna, kullanıcıya ve konuya bağlı olarak değiştiğini söylüyor.

Hakemli dergi Frontiers'ta yayımlanan araştırma, 14 yapay zeka modelini karşılaştırarak karmaşık akıl yürütme gerektiren cevapların, basit cevaplara göre daha fazla karbon salımı yaptığını ortaya koydu.

Soyut cebir veya felsefe gibi uzun uzun muhakeme gerektiren sorgular, lise tarih dersi gibi daha dolambaçsız konulara göre 6 kat daha fazla emisyon üretiyor.

Araştırmacılar yapay zeka sohbet botlarını sık kullananların, karbon emisyonlarını sınırlamak için sordukları soruların türünü ayarlamasını öneriyor.

Çalışma, farklı konularda bin standart soru üzerinden 14 GDM'yi değerlendirerek karbon salımlarını karşılaştırdı.

Çalışmanın yazarı Maximilian Dauner, "Eğitimli GDM'lere sorulan soruların çevresel etkisi, bunların muhakeme yaklaşımına büyük ölçüde bağlı ve doğrudan akıl yürütme süreçleri, enerji tüketimini ve karbon salımlarını önemli ölçüde artırıyor" diyor.

Akıl yürütme özelliğine sahip modellerin, yalın yanıt veren modellere kıyasla 50 kata kadar daha fazla karbondioksit salımına yol açtığını gördük.

Bir kullanıcı yapay zeka sohbet botuna soru sorduğunda, sorgudaki kelimeler veya kelime parçaları bir dizi sayıya dönüştürülerek model tarafından işleniyor. Bu dönüştürme ve yapay zekanın diğer hesaplama süreçleri karbon salımlarına neden oluyor.

Çalışma muhakeme becerisine sahip modellerin soru başına ortalama 543,5 jeton (token) oluştururken, yalın modellerin sadece 40 jeton gerektirdiğini belirtiyor.

Makalede "Daha yüksek jeton ayak izi, her zaman daha yüksek CO2 emisyonu anlamına gelir" ifadeleri kullanılıyor.

Örneğin yaklaşık yüze 85 doğruluk oranına ulaşan Cogito, en isabetli modellerden biri. Yalın cevaplar veren benzer boyutlardaki modellere göre üç kat daha fazla karbon emisyonu üretiyor.

Dr. Dauner, "Şu anda GDM teknolojilerinin doğasında, doğruluk ve sürdürülebilirlik arasında bir taviz verme ilişkisi görüyoruz" diyor. 

Emisyonları 500 gram karbondioksit eşdeğerinin altında tutan modellerin hiçbiri, bin soruyu doğru cevaplamada yüzde 80'in üzerinde doğruluk oranına ulaşamadı.

Karbondioksit eşdeğeri, çeşitli sera gazlarının iklim değişikliği üzerindeki etkisini ölçmek için kullanılan bir birim.

Araştırmacılar yeni bulguların, insanların yapay zeka kullanımı hakkında daha bilinçli kararlar almasını sağlayacağını umuyor.

Araştırmacılar bir örnek vererek DeepSeek R1 sohbet botundan 600 bin soruyu yanıtlamasını isteyen sorguların, Londra'dan New York'a gidiş-dönüş uçuşuna eşdeğer karbon emisyonu yaratabileceğini söylüyor.

Buna karşılık Alibaba Cloud'ın Qwen 2.5'i, benzer doğruluk oranlarıyla üç kat daha fazla soruya cevap verirken aynı emisyon seviyelerine ulaşıyor.

Dr. Dauner, "Kullanıcılar, yapay zekadan yalın cevaplar vermesini isteyerek veya yüksek kapasiteli modellerin kullanımını, gerçekten bu gücü gerektiren görevlerle sınırlayarak emisyonları önemli ölçüde azaltabilir" diyor.

Independent Türkçe