Grundberg, BM barış planını oluşturma çalışmaları kapsamında Tahran’dan sonra Aden’de

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg
Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg
TT

Grundberg, BM barış planını oluşturma çalışmaları kapsamında Tahran’dan sonra Aden’de

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg
Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, kapsamlı bir BM barış planı oluşturma ve Husi milislerinin askeri gerilimi durdurmaları için baskı yapma çabaları kapsamında Tahran’a yaptığı ziyaretten günler sonra, dün (Pazar), göreve başlamasından bu yana ikinci kez Yemen’in geçici başkenti Aden’e geldi. Grundberg’in bu ziyareti, ABD’nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking’in de desteğini alan çabalar bağlamında geldi.
İran destekli Husi milisler, köylere ve yerleşim bölgelerine yönelik balistik füze ve insansız hava uçağı saldırılarını artırmanın yanı sıra Marib’e yönelik askeri saldırılarına devam ederken, Yemenli siyasi çevreler, ABD ve BM de dahil olmak üzere uluslararası tarafların Husiler üzerindeki baskılarının gerekli olan seviyenin altında kaldığını düşünüyor.
Yemenli kaynaklar BM Yemen Özel Temsilcisi’nin, bölgesel ve uluslararası gezisinin sonuçları ve son yerel görüşmeleri hakkında bilgi vermek üzere Başbakan Muin Abdulmelik ile Aden’de bir araya geldiğini belirtti. Söz konusu görüşmenin, Yemen’deki siyasi sürecin yeniden başlatılmasına yönelik çalışmalar ve adımlar kapsamında gerçekleştirildiği belirtildi.
Yemen’in resmi haber ajansı SABA’ya göre, görüşmede BM elçisi, mevcut durumla özellikle de Marib’de Husi milislerin sürdürdüğü askeri gerilimin yanı sıra uluslararası çabalara ve halkın iradesine açık bir şekilde meydan okuyarak, tüm sivilleri ve yerinden edilmiş kişileri tekrar tekrar hedef almasına karşı çözüm ve girişimleri reddetmesi durumunu ele almaya ilişkin yöntemler gözden geçirildi.
SABA’ya göre, görüşme sırasında hükümetin ekonomik açıdan yaşanan zorluklarla başa çıkma çalışmalarının yanı sıra ulusal döviz kurundaki düşüşün durdurulması, fiyat enflasyonunun kontrol edilmesi, ekonomik istikrarın sağlanması ve Yemen vatandaşlarının acılarının hafifletilmesi için mevcut durumunda sağlanması gereken uluslararası destek de ele alındı.
Resmi kaynaklar Abdulmelik’in, hükümetin Tahran’daki grubun destekçilerinin emriyle devam eden anlaşmazlığa ve Husilerin reddine rağmen, BM elçisinin siyasi bir çözüme ulaşma çabalarına verdiği desteği yinelediğini aktardı. Husi milislerinin Marib’deki sivillere ve yerinden edilmiş insanlara karşı, balistik füzeler, insansız hava araçları ve çeşitli silahlarla tekrar tekrar saldırı düzenlemesine dikkat çekerek bu durumun açık ve sağlam bir uluslararası pozisyon gerektirdiğini, zira Marib’de şiddetin devam etmesi ve Husi saldırılarının artmasının, mevcut durumun karmaşıklaştırması, savaşın başka bir seviyeye taşınması ve insanların acılarının artması gibi tehditler oluşturduğunu belirtti.
Yemen Başbakanı Abdulmalik, hükümetinin yerel ve uluslararası düzeyde onaylanmış yetkileri gereğince, barışı sağlamak üzere uluslararası çabalarla ve hareketlerle olumlu bir şekilde ilgilendiğini belirtti. Ayrıca, İran’ın Yemen’deki müdahalesine karşı koymaya yönelik toplu bir uluslararası duruşu sürdürmenin ve konuya ilişkin BM kararları ve diğer uluslararası kararlara bağlı kalmanın önemini vurguladı. Başbakan uluslararası rehavetin, İran destekli Husi milislerini suçlarına ısrarcı bir şekilde devam etme ve Suudi Arabistan Krallığı’ndaki sivilleri, yerinden edilmiş kişileri ve sivilleri bombalamaya ve uluslararası durum için tehdit etmeye devam etmeye teşvik ettiğini söyledi.
Abdulmelik bunların yanı sıra hükümetinin, başta ulusal döviz kurlarındaki düşüş ve fiyat enflasyonu olmak üzere ekonomik ve insani zorluklarla başa çıkmak üzere çalışmalarına değinirken, para döngüsünü yeniden dengelemek için uygulanan acil prosedürleri, mali ve ekonomik reformları ve bu çalışmaların desteklenmesi için uluslarasın çevrelerin neler yapabileceğini de ele aldı.
Resmi Yemen kaynaklarının aktardığına göre, Grundberg, Başbakan’ın hükümete acil ekonomik destek sağlama, para rezervini ve bütçeyi destekleme çağrısını tam olarak anladığını ifade etti. Yemen vatandaşları için önemli sorunun ülke genelindeki ekonomik zorluklar ve acılar olduğunu vurguladı.
SABA’nın aktardığına göre, Grundberg, Yemen Başbakanı ile görüşmesinde, yakın zamanda gerçekleştirdiği bölgesel ziyaretlerinin sonuçları, Marib ve diğer noktalardaki gerilim ve şiddeti eylemlerini durdurulmasının gerekli olduğu, barışın sağlanmasına yardımcı olmayan son gelişmelerle ilgili endişelere yönelik fikir birliğine yönelik bilgi verdi. Bunların yanı sıra siyasi ve ekonomik açıdan üzerinde çalıştığı durumlara da değindi.
Grundberg birkaç gün önce Tahran’ı ziyaret etmiş ve üst düzey İranlı yetkililer ve uluslararası toplum temsilcileriyle görüşmeler gerçekleştirmişti. Yemen Özel Temsilcisi görüşmeler sırasında, BM’nin Yemen’deki anlaşmazlığın müzakere edilerek çözülmesine yönelik çabalarına destek verilmesi gerektiğini vurguladı. Yemen Özel Temsilci Ofisi’nin aktardığına göre, Grundberg çocuklar da dahil olmak üzere ağır kayıplara neden olan ve barış çabalarını baltalayan askeri gerilim sebebiyle büyük endişe duyduğunu da ifade etti.
BM Yemen elçisi, Marib de dahil olmak üzere ülkenin tüm bölgelerindeki gerilimin acilen azaltılması gerektiğini vurguladı. Aynı zamanda Yemen’de daha kötüye giden insani ve ekonomik durumla mücadele edilmesi ihtiyacına, insanların ve ürünlerin ülke içinde serbest dolaşımının güvence altına alınmasının önemine de değindi.
Grundberg, “Yemen’deki barış ve istikrar tüm bölgeye yansıyor. Çatışmaya barışçıl bir çözüm bulunmasına yardımcı olunması için bölgedeki ülkelerle birlikte çalışmak istiyorum” dedi.
SABA’nın aktardığına göre, ABD'nin, BM Yemen elçisinin çalışmalarına destek olma çabaları kapsamında, ABD’nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking, Yemen’deki gelişmeleri görüşmek, ülkeye barış getirmek ve Husi milislerinin başlattığı savaşa yönelik çalışmaları ele almak üzere Yemen Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi ile cumartesi günü Riyad’da bir görüşme gerçekleştirdi.



Yemenli güvenlik güçleri, WFP çalışanını öldürmekle suçlananları yakaladı

Taiz’deki güvenlik hizmetleri, WFP çalışanını öldürmekle suçlananları yakalamayı başardı (Twitter)
Taiz’deki güvenlik hizmetleri, WFP çalışanını öldürmekle suçlananları yakalamayı başardı (Twitter)
TT

Yemenli güvenlik güçleri, WFP çalışanını öldürmekle suçlananları yakaladı

Taiz’deki güvenlik hizmetleri, WFP çalışanını öldürmekle suçlananları yakalamayı başardı (Twitter)
Taiz’deki güvenlik hizmetleri, WFP çalışanını öldürmekle suçlananları yakalamayı başardı (Twitter)

Yemen’de Taiz şehrindeki güvenlik güçleri, Dünya Gıda Programı (WFP) çalışanı Moayad Hamidi’ye yönelik suikastla doğrudan suçlananların yanı sıra saldırıdan sorumlu bir çetenin üyesi olan 10 kişinin gözaltına alındığını bildirdi.

Motosikletli ve silahlı kimliği belirsiz iki kişi, dün öğle saatlerinde Turba bölgesindeki bir lokantada Hamidi’ye ateş açtı.

Hastaneye kaldırılan Hamidi tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Saldırıda, Yemenli bir başka vatandaş da yaralandı.

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad Muhammed el-Alimi, hükümet yetkilileriyle birlikte, saldırıyla ilgili uluslararası kuruluşlarla kapsamlı temaslar yürüttü.

Resmi kaynaklara göre, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Alimi ile yaptığı telefon görüşmesinde, bu olayın BM’nin çeşitli alanlardaki müdahalelerini ve Yemen halkına sağladığı yardım programlarını etkilemeyeceğini bildirdi.

Guterres ayrıca, BM’nin Yemen’de barış, güvenlik ve istikrarın tesisi için iyi niyetlerini sürdürme taahhüdünü teyit etti.

Radikal gruplar ve suç unsurlarının fidye için insani yardım çalışanlarını hedef aldığı veya bölgede faaliyet gösteren kuruluşlara baskı uyguladığı Yemen’de, yardım çalışanlarının kaçırılması büyük bir endişe kaynağı oldu.

Ülkedeki çatışma, ayrıca altyapıda ciddi hasara ve birçok alana erişimin kısıtlanmasına neden olarak, yardım çalışanlarının savunmasız nüfuslara ulaşmasını, temel malzeme ve hizmetleri sağlamasını zorlaştırdı.


Sana'da eğitim maliyeti dört katına çıktı

Yemenli öğretmenler Suudi Arabistan desteğiyle eğitim kursu veriyor. (UNICEF)
Yemenli öğretmenler Suudi Arabistan desteğiyle eğitim kursu veriyor. (UNICEF)
TT

Sana'da eğitim maliyeti dört katına çıktı

Yemenli öğretmenler Suudi Arabistan desteğiyle eğitim kursu veriyor. (UNICEF)
Yemenli öğretmenler Suudi Arabistan desteğiyle eğitim kursu veriyor. (UNICEF)

Yemenliler, Sana ve Husiler tarafından kontrol edilen diğer bölgelerde yeni eğitim yılını, okul ücretlerinin dört katına çıkması sonucu şokla karşıladı. Bu, aynı zamanda okullara vergi ve harçlar konulmasıyla aynı zamana denk geldi. Geçtiğimiz yıl dört milyondan fazla çocuk okula gidemezken bu sayının artmasından endişe ediliyor.

Husilerin kontrolündeki bölgelerde, dokuz yıldır maaşlarını alamayan 170 binden fazla öğretmen var. Eğitim sektörü çalışanları ve veliler, darbe hükümetinin Husilerin lideri Abdulmelik el-Husi'nin kardeşi Yahya el-Husi tarafından yönetilen Eğitim Bakanlığı’nın, geçtiğimiz yıl öğrenci başına 4 dolar olan okul ücretlerini, ‘toplumsal katkı’ adı altında öğrenci başına 16 dolara çıkardığını söyledi.

Kaynaklara göre bu karar, eğitime erişemeyen ve okula gidemeyen çocukların sayısını artıracak. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre aileler bu koşullar altında söz konusu ücretleri, ders kitaplarını ve günlük masrafları karşılayamaz durumda.

Anayasa ihlali

Yemen anayasası, tüm eğitim aşamalarında ücretsiz eğitimi öngörüyor. Ancak, darbeci Husiler, 8 yıldır 170 binden fazla öğretmenin maaşını gasp etmesine rağmen, her öğrenci için öğrenim ücreti talep etmeye başladı. Ücretler öğretmenleri desteklemek bahanesiyle iki dolardan dört dolara ve ardından 16 dolara çıkarıldı.

XSCdwfvg
Yemen’de öğrenciler büyk zorluklarla mücadele ediyor. (UNICEF)

Eğitim sektöründe çalışan kaynaklara göre bu paranın okullardaki Husi temsilcileri ve maaşlarına el konulmasını protesto etmek için çalışmaktan kaçınan öğretmenlerin yerine atanan kişilere harcanıyor.

Kaynaklar, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, Husilerin öğrencilerin okul kitaplarını piyasalardan satın almasını zorunlu kıldığını aktardı. Husiler, okul kitaplarını basmak için kullanılan matbaaları, mezhepsel posterlerini, liderlerinin ve şehitlerinin resimlerini ve Eğitim Bakanlığı'nın liderliği için kâr amaçlı faaliyetler için tahsis etti. Ayrıca yaz aylarında düzenlenen mezhepsel kampları finanse ediyor.

Kaynaklara göre bu adım, her çocuğun ihtiyaç duyduğu miktarı ikiye katlayarak yaklaşık 32 dolara çıkarıyor. Bu da on binlerce çocuğun okula gitmeyen dört milyona katılacağı anlamına geliyor.

Vergiler ikiye katlandı

Husi liderliğinin tüm özel okullara mezhep müfettişleri atama ve onlara bu okulların gelirlerinden aylık maaş verme emriyle aynı zamana denk geldi. Sana'daki bu okullardan bazılarındaki personel, Şarku'l-Avsat'a milislerin bu okullardan topladıkları harçları her yıl iki katına çıkardıklarını söylediler. Bu, okul yönetimlerini milislerin ve delegelerinin artan taleplerini karşılamak için okul ücretlerini geçen yıla göre yüzde 36'ya kadar artırmaya sevk etti.

csdfveg
Husiler okullar aracılığıyla mezhep değişikliği için yoğun çaba harcıyor. (Twitter)

Eğitim kaynaklarına göre bu artış, mezhep seferberliğinden kurtulmak için çocuklarını özel okullara nakletmek zorunda kalan ailelerin sırtına ağır bir yük bindirecek.

Diğer yandan darbe hükümetinin Eğitim Bakanı, yardımcılarıyla bir araya geldi ve yeni eğitim yılının başlaması için hazırlıkları görüştü. Ancak tüm toplantı boyunca öğretmenlere ödenmeyen maaşları hakkında herhangi bir açıklama yapmadı. Ayrıca, Husiler tarafından üç yıl önce kurulan ve öğretmenlere her ay 50 dolarlık destek sağlamak için kurulan Eğitim Destek Fonunun finansmanının açıklanmasını da reddetti.

Eğitim sektöründe çalışan kaynaklar, Husilerin, tüm yerel ve ithal mallardan toplanan büyük miktarda parayı, darbe hükümetinin bakanlığın liderleri ve Husilerin mezhepsel eğitim ofisi olarak bilinen örgütün faaliyetlerini ve savaş cephelerine katılmak için gençleri ve çocukları askere alma sürecini finanse etmek için fon olarak ayırdığını doğruluyor.

xhyej6u
Eğitim Destek Fonu'nun fonları Husi grubunun üyelerine harcanıyor. (Husi Medyası)

Yemen'de eğitim ve öğretim sektöründe çalışan iki kaynak, Şarku'l Avsat’a verdiği röportajda, bu fona toplanan paranın, Husilerin mezhepsel eğitim ofisini yöneten Ahmed Hamad tarafından kontrol edildiğini aktardı. Hamad, parayı öğrencilerin ve öğretmenlerin performansını izlemek ve okullarda mezhepsel faaliyetler yürütmek için kullanıyor. Husiler, genç yaştaki çocuklara mezhepsel fikirleri aşılayarak, kontrol ettikleri bölgelerde mezhepsel bir değişim yaratmaya çalışıyor.

Kaynaklar, bu fonun bir kısmının çocukların askere alınması, kamplarını ve mezhepsel içerikli kursları finanse etmek için kullanıldığını bildirdi. Söz konusu kurslar, Husilerin kontrolündeki bölgelerdeki tüm çalışanlar, öğretmenler ve üniversite profesörleri için zorunlu. Çalışanların işlerini sürdürmeleri için bu kurslara katılmaları gerekiyor ve bu kurslar, Husilere olan sadakatlerini değerlendirmek için bir standart olarak kullanılıyor.


Yemen: Husiler arasında yolsuzluk iddiaları gündemde

BM, Husilerin Hudeyde limanına müdahalesini engelleyemedi (Şarku’l Avsat)
BM, Husilerin Hudeyde limanına müdahalesini engelleyemedi (Şarku’l Avsat)
TT

Yemen: Husiler arasında yolsuzluk iddiaları gündemde

BM, Husilerin Hudeyde limanına müdahalesini engelleyemedi (Şarku’l Avsat)
BM, Husilerin Hudeyde limanına müdahalesini engelleyemedi (Şarku’l Avsat)

Yemen’de Husi liderler arasındaki mülk çekişmesi, bir grup yetkilinin 2019’da bir yakıt sevkiyatı yapılması planı çerçevesinde yaklaşık 58 milyon dolarlık bir yolsuzluk olayına karıştığını ortaya çıkardı. Ancak anlaşmadan doğrudan sorumlu olan Sana’daki petrol şirketinin müdürü başta olmak üzere, şu ana kadar olaya karışanlardan hesap sorulmadı.

Mesele, sükunetten önceki yıllara, petrol türevleri krizinin uydurulduğu ve Husi liderlerin petrol şirketi ve şubelerine atanan yetkililer, Hudeyde Limanı yönetimi ve Maliye Bakanlığı ile iş birliği içinde olduğu yıllara dayanıyor.

O dönemde akaryakıt sevkiyatı yapılarak sevkiyat, Hudeyde limanına getirildi ve bedeli ödendi. Ancak sevkiyat ortadan kayboldu ve akıbeti bilinmiyor. Bu suçlamanın sorumluları, karşılıklı suçlamalarda bulunuyor. Öyle ki içlerinden biri, petrol şirketinin Hudeyde’deki şubesini ve liman yönetimini, yükü boşaltmadan geminin hareket etmesine izin vermekle suçluyor. Diğerleri ise şirket yönetimini, sevkiyatın şirketin limandaki şubesinin tanklarına boşaltıldığından emin olmadan önce ödemeyi peşin yapmakla suçluyor.

Petrol sektöründe faaliyet gösteren kaynaklara göre o dönemde Husiler tarafından Sana’daki Yemen Petrol Şirketi’nin yönetici müdürü olarak atanan Ali et-Taifi, özel bir şirkete petrol sevkiyatı ithal etmesi için onay verdi. Şirket, sevkiyatı ithal etti ve gemi, boşaltılmak üzere Hudeyde limanına girdi.

Kaynaklar, ‘Ebu Mahfuz’ olarak bilinen, darbe yönetim kurulu ofisi müdürü Ahmed Hamed’in yardımcısı olarak kabul edilen bir kişinin, petrol şirketinin limandaki şubesinin tanklarına boşaltıldığından emin olmadan miktarı şirketin hesabına iade ettiğine dikkat çekti.

Anlatılan bu hikâyeye göre gemi yükünü boşaltmak yerine malları başka bir ülkeye satmak üzere limandan ayrıldı. Şirket ise ödemeyi gerçekleştirdi. Ancak kaynaklar, geminin yükünü boşaltmadan liman rıhtımından ayrılmasına nasıl izin verildiğine, petrol şirketinin şube müdürünün oynadığı role, akaryakıt depolarının sorumlularının ve sanık şirketin ödemeyi nasıl yaptığını açıklamadı.

Husiler olayın üstünü örtmeye çalışıyor

Kaynaklar, skandaldan bir yıl sonra milis liderliğinin, söz konusu mezhepçi kişiyi ‘kendisi veya Hudeyde şubesindeki yetkililer hakkında herhangi bir işlem yapmadan’ petrol şirketinin yönetiminden uzaklaştırdığını bildirdi.

Husi liderliğinde Muhammed el-Husi tarafından yönetilen diğer kanadının, Yolsuzlukla Mücadele Otoritesi’ne olayı soruşturma talimatı verdiği ve otoritenin de davayı olaydan bir yıldan fazla bir süre sonra savcılığa havale ettiği ortaya çıktı. Savcılık ise dosyayı Ticaret Mahkemesi’ne havale etti. Ancak kaynaklara göre olaya karışanlar, darbeci hükümetteki Hukuk İşleri Bakanlığı yetkilileri de dahil olmak üzere üst düzey yetkililer olduğu için dava takip edilmedi.

Sendikacı Muhammed el-Hamzi, yaptığı açıklamada Abdullah ed-Dayaa, Abdulkerim eş-Şarabi ve Arif el-Masabi ile birlikte Yemen Petrol Şirketi Sendikası ve Birlikler Koordinasyon Konseyi adına bu davanın takipçilerinden biri olduğunu dile getirdi. Hamzi, özellikle bu dava olmak üzere yolsuzluk davalarını ve petrol türevleri ve ihale yolsuzluğu konusunu ifşa ettiği için hapse atıldı.

Hamzi, davada henüz ilerleme kaydedilmediğini, tüm faillerin parmaklıkların dışında olduğunu, davayı hareket ettirecek, miktarı devlet hazinesine iade edecek ve kasıtlı olarak takip etmeyi ihmal edenler de dahil olmak üzere suç ortaklarını cezalandıracak kimsenin olmadığını vurguladı.

Tanınmayan darbeci hükümette Hukuk İşleri Bakanı’nın gönderdiği bir belge, bu konunun en son iki yıl üç ay önce tartışıldığını gösteriyor. Öyle ki 21 Mart 2021’de milisler tarafından petrol şirketinin müdürü olarak atanan Ammar ed-Adrai’ye bir mektup göndererek, şirketin bu davayı Ticaret Mahkemesi’nde takip etmemesini eleştirdi.

Belgeye göre petrol şirketiyle ilgili önemli bir sorunun varlığına ilişkin olarak daha önce 31 Mayıs 2021’de de petrol şirketine hitap edilmişti. Sorun, sözde Genel Fonlar Mahkemesi tarafından Ticaret Mahkemesi’ne sevk edilen 57.8735 milyon doların yağmalandığı en büyük yolsuzluk davalarından biri olarak kabul ediliyor. Ancak o tarihten bu yana petrol şirketi, davayı takip etmedi ve kararı temyize götürmedi. Bu durum ise halkın parasının yağmalanmasını kolaylaştırmak anlamına geliyor. Ama konu hala gündeme gelmedi.

Şüpheli gelişmeler

Husilerin petrol sektöründeki yolsuzluğuyla bağlantılı olarak, şirketin Hudeyde vilayetindeki şubesinde çalışan kaynaklar, yolsuzluk nedeniyle görevden alınan müdür Yaser el-Vahidi’nin Ras İsa Petrol Limanı’ndaki yeni gelişmelerin uygulanmasını denetlemekle görevlendirildiğini ve milyonlar harcandığını ortaya koydu. Limandaki işçi ve çalışanların ise alacaklarını alamadıklarını belirten kaynaklar, Ebu Mahfuz ile olan ilişkisinden ve nüfuzundan yararlanarak yaptığı yolsuzluklara itiraz ettikten sonra yardımcısının tüm yetkilerinin elinden alındığını ifade etti.

Kaynaklar, milislerin birkaç hafta önce Ras Isa limanında demirlemiş olan harap Safer petrol tankeri kurtarma operasyonunun başlamasıyla bağlantılı olarak limanda geliştirmeler yaşanmaya başladığını belirtti. Ancak gelişmeler hakkında ayrıntıya yer vermedi.

Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, “Vahidi, oradaki işçilere Ras Isa limanının yanında ek bir petrol limanı inşa etme sürecinde olduğunu bildirdi. Amacın, örneğin hükümetin darbeden önce harap durumdaki Safer tankerine alternatif olarak üzerinde çalışmaya başladığı kara tanklarının yerine özel tankların yapılması gibi, limanda petrol türevleri ticaretini tekelleştiren bazı milis tüccarlara ayrıcalıklar vermek olacağından korkuluyor” ifadelerini kullandı.