Tüm dünya ülkelerinde yayılmaya devam eden yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisi, son zamanlarda bazılarının salgının yeni odak noktası olarak gördüğü Avrupa kıtasında dikkatleri üstüne çekiyor.
Avrupa kıtası, en fazla aşı dağıtan dünya bölgelerinden biri olsa da salgının dördüncü dalgasıyla mücadele ederken beşinci dalgaya hazırlanıyor. Grip virüslerinin yoğun bir şekilde yayıldığı kış mevsiminin başlamasıyla sağlık yetkilileri uyarılarını yoğunlaştırırken bazıları ise kapanma ve sosyal mesafe önlemlerine geri dönülmesini talep ediyor. Salgındaki artışa rağmen, kıtadaki bazı ülkelerde nüfusun en az yüzde 70'inin olduğu aşı kampanyaları sayesinde hasarın ve semptomların önceki dalgalara göre daha hafif olduğu söyleniyor. Mevcut dalgadan en çok etkilenen Avrupa ülkeleri arasında Rusya ve Almanya yer alıyor.
Rusya
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in salgını hafifletmek için 30 Ekim ila 7 Kasım tarihleri arasında tatil ilan etmesi ardından dün hayat normale döndü. Ancak ülkede hala her gün on binlerce yeni vaka ve virüse bağlı en az bin can kaybı kaydediliyor.
Söz konusu tatil kararı, çoğu Rus şehrinde olduğu gibi başkent Moskova'da da kafe, restoran, spor salonları, güzellik salonları ve zorunlu olmayan mekanların kapatılmasına neden oldu. Novgorod ve Tomsk (Sibirya) gibi bu kararın bir hafta uzatıldığı bazı bölgeler dışında, Rus bölgelerinin çoğunda bu önlemlerin uzatılmaması kararı alındı.
Rusya'da 41 bin 335 ile salgınının başlangıcından bu yana en yüksek günlük vaka sayısı kayıtlara geçerken Perşembe günü ise bin 195 ile rekor can kaybı kaydedildi.
Dün Rus makamları son 24 saat içerisinde 39 bin 400 yeni vaka ve bin 190 can kaybının kaydedildiğini açıkladı. Söz konusu tatil döneminin etkilerine dair sonuç çıkarmak için henüz çok erken olduğunu söyleyen Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, gazetecilere verdiği demeçte, “Bu konu bir haftada netlik kazanmaz” ifadelerine başvurdu.
Yerel yetkililerin tatil süresini 15 Kasım'a kadar uzattığı Veliki Novgorod'da 75 yaşındaki Antonina Leontyeva, memnuniyetle karşıladığı bu tedbiri ‘doğru ve gerekli’ şeklinde nitelendirdi. AFP’ye konuşan Leontyeva, “Vaka ve can kayıpları bir hafta içinde azalabilir” ifadelerine başvurdu.
Paket servis çalışanı 19 yaşındaki Alexander Vorotilov ise bu uzatma kararından ve halka açık yerlerde sağlık kodunu göstermek zorunda kalmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirerek “Saçma” ifadesini kullandı.
Yetkililer, 2020 yılının bahar aylarında başvurulan sıkı kapanışı salgın yoğunlaşsa da ekonomik kayıpları azaltmak amacıyla yeniden uygulamak istemiyor. Nitekim yerel olarak üretilen aşılara karşı genel bir güvensizlik sebepli düşük aşılama oranları, salgının hızlanmasına neden oluyor. Ülkede birkaç farklı yerel aşı olmasına rağmen, resmi istatistikler 144 milyon nüfusun sadece yüzde 34’ünün aşılandığına işaret ediyor.
Almanya
Berlin merkezli Robert Koch Enstitüsü, haftalık 100 binde kaydedilen yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vaka sayısı olarak bilinen insidans rakamının ülke ortalamasında 201,1’e yükseldiğini açıkladı. Bu, salgının patlak vermesinden bu yana rekor bir oran olarak kabul ediliyor. Almanya'daki doktorlar, vakalardaki artış ile birlikte yoğun bakım ünitelerindeki hasta sayısının iki katına çıkacağından korkuyor.
Almanya Yoğun Bakım ve Acil Durum Derneği (DIVI) Bilimsel Araştırmalar Direktörü Christian Karagiannidis, yoğun bakımdaki yaklaşık 2 bin 500 vakanın tedavisine odaklanılması gerektiğini söyledi. Augsburger Allgemeine gazetesinin dün yayınlanan röportajında konuşan Karagiannidis, yeni vakalar bu şekilde artmaya devam ettiği taktirde önümüzdeki haftalarda sayının neredeyse iki katına çıkabileceği uyarısında bulundu. Aynı zamanda, “100 bin kişiye oranla haftalık vaka sayısı 300’e ulaştığı taktirde ülke genelinde bölgesel değişkenlerle birlikte 4 bin 500 hastanın yoğun bakımda yatacağı beklentisindeyiz” ifadelerine başvurdu.
Bavyera Sağlık Bakanı Klaus Holeschek, aynı gazeteye verdiği demeçte, “Vaka sayısı iki katına çıktığı taktirde geçmiş dalgalarda kaydedilen rekorları aşacağız. Almanya sağlık sistemi ise bu durumla baş edemeyecek” ifadelerine başvurdu. Yüksek vaka oranlarını düşük aşılama oranlarına bağlayan Holeschek, “Bavyera'daki hastanelerimizde aşısız insan yoğunluğu mevcut. En az yüzde 90'ını aşı olma fırsatını reddeden hastalar teşkil ediyor” dedi.
Salgının uzun vadeli seyrini tahmin etmenin zorluğuna değinen Karagiannidis ise haftalık vaka oranına bakıldığında önümüzdeki haftalarda olup biteceklerin nispeten bariz olduğunu söyledi. Aynı zamanda, “Tahmin edemediğimiz, hangi seviyede tam bir felç durumuna gelineceği” ifadelerine başvurdu.
Aşısız kişilerin kapalı alandaki etkinliklerde bulunmayışları veya destekleyici aşılar gibi önlemlerin ne derece etkili olacağı veya halkın davranışlarını değiştirip değiştirmeyeceğinin henüz net olmadığını söyleyen Karagiannidis, “Şu anda sisin içinde GPS olmadan ilerliyoruz” benzetmesinde bulundu.