NYT: İran, İsrail’in Suriye’deki hava saldırılarına misilleme olarak ABD’nin Tanf Üssü’nü hedef aldı

Tanf Üssü’ndeki ABD askerleri saldırıdan birkaç saat önce bölgeden tahliye edildi.

Suriye’nin güneydoğusunda yer alan Tanf Üssü’nde Suriyeli muhalifler ve ABD’li askerler eğitim yapıyor.  (Devrim Komandoları)
Suriye’nin güneydoğusunda yer alan Tanf Üssü’nde Suriyeli muhalifler ve ABD’li askerler eğitim yapıyor. (Devrim Komandoları)
TT

NYT: İran, İsrail’in Suriye’deki hava saldırılarına misilleme olarak ABD’nin Tanf Üssü’nü hedef aldı

Suriye’nin güneydoğusunda yer alan Tanf Üssü’nde Suriyeli muhalifler ve ABD’li askerler eğitim yapıyor.  (Devrim Komandoları)
Suriye’nin güneydoğusunda yer alan Tanf Üssü’nde Suriyeli muhalifler ve ABD’li askerler eğitim yapıyor. (Devrim Komandoları)

İran ile nükleer müzakerelerin yeniden başlamasına günler kala Suriye-Irak-Ürdün sınırı üçgeninde yer alan ABD’nin Tanf Askeri Üssü’nü geçen ay hedef alan saldırıya yeniden ışık tutuldu.
New York Times (NYT) gazetesi, İsrailli ve ABD’li yetkililere dayandırdığı habere göre, silahlı insansız hava aracı (SİHA) ile Tanf Üssü’ne yapılan saldırı, İran tarafından İsrail’in Suriye’de düzenlediği hava saldırılarına karşı yapılmış bir misilleme hükmündeydi. NYT, İran’ın üstlenmediği saldırıda can kaybının olmadığını ancak Tahran’ın ilk kez İsrail’in yaptığı saldırılara misilleme olarak ABD’ye askeri bir darbe indirdiğine dikkat çekti. NYT’ye göre bu saldırının anlamı, ‘İsrail ile olan gölge savaşını’ tırmandırmak ve ABD’yi de bu savaşın içine çekmek. NYT, bunun Ortadoğu’da bulunan ABD güçleri için daha fazla tehlike anlamına geleceğini kaydetti.
ABD’nin ana üssü Tanf’a 20 Ekim’de SİHA’lar ile saldırı gerçekleştirildi. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) saldırıyı ‘koordineli ve kasıtlı’ diye niteledi. NYT’ye konuşan ABD’li bir askeri yetkili, çarpma sırasında patlayan 2 SİHA’nın şarapnel ve bilye yüklü olduğunu ve bunun öldürme niyeti taşıdığına işaret ettiğini söyledi. Yetkili, İsrail istihbaratından gelen uyarının ardından Tanf’de konuşlu 200’e yakın ABD kuvvetleri unsurunun tahliye edildiğini aktardı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, İran’a doğrudan suçlama yöneltmedi ve saldırıyla ilgili fazla detay vermemeyi tercih etti. Ancak NYT’ye konuşan ABD’li yetkililer, İran’ın, Tanf saldırısını düzenlemeleri için desteklediği milis yapılara ‘talimat verdiğini ve mühimmat sağladığını’ düşündüklerini belirtti. Yetkililer, Kirby’nin, İran’ı suçlamaktan kaçınmasının arkasında, bu ayın sonunda yeniden başlaması planlanan Tahran ile nükleer müzakere görüşmelerine zarar vermekten kaçınmış olabileceğini değerlendirdi. NYT’ye konuşan ABD ve İsrail istihbaratından yetkililer, İran’ın saldırının arkasında olduğuna işaret eden bilgilere sahip olduklarını ifade ettiler. Söz konusu yetkililer, saldırıda kullanılan ve patlamayan 3 SİHA üzerinde yapılan inceleme sonucu bu SİHA’larda kullanılan teknoloji ile İran’ın Irak’ta desteklediği milis yapılar tarafından kullanılan teknolojinin aynı olduğunu teyit ettiklerini belirtti.
İran, desteklediği milislerin SİHA’larla düzenlenen saldırılardaki sorumluluğunu sürekli reddetti. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade, geçen hafta düzenlediği basın toplantısında, “Daha önce bu türden birçok olay meydana geldi ve hiçbir delil ve belge olmadan İran’ı bu olayların sorumlusu olmakla suçladılar. Suriye ve bölgedeki istikrarsızlığın asıl sebebi, Suriye merkezi hükümetinin daveti olmadan Suriye’de askeri üsler inşa eden ülkeler, terör politikalarının sürdürülmesi ve terörist devletlerin desteklenmesidir” ifadelerini kullandı. Telegram uygulamasında İran Devrim Muhafızları’na bağlı üyeler tarafından yönetilen bir haber kanalı, Tanf’a yapılan saldırının, ABD’nin, İsrail’in Suriye’de ‘direniş’ güçlerine saldırmasına izin vermesine misilleme olduğunu yazdı. Kanalda paylaşılan açıklamada, ABD kastedilerek, milis liderlerinin ‘yılanın dişlerinin çekilmesi gerektiği’ sonucuna vardığı ifade edildi.
ABD kuvvetlerinin 2016’da DEAŞ’a karşı mücadele için inşa ettiği Tanf Askeri Üssü, Suriye-Irak-Ürdün arasındaki sınır üçgeninde Tahran’dan Bağdat’a oradan Şam ve Beyrut’a uzanan hayati öneme sahip bir yolun üzerinde yer alıyor. Tahran, söz konusu yolun, Ürdün Kralı’nın yıllar önce ‘Şii Hilali’ olarak nitelediği ve İran’ın hegemonya kurduğu bu ülkeleri birbirine bağlamasını umuyordu.



Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
TT

Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)

Sudanlı üst düzey istihbarat yetkilisi Ahmed Hasan Muhammed, ülkesinin İran’ın Kızıldeniz kıyısında bir deniz üssü kurma talebini reddettiğini söyledi.

İran’ın bu talebi kabul edilseydi, söz konusu üs, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından birinde deniz trafiğini izlemesine olanak tanıyacaktı.

Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal gazetesinden aktardığına göre Muhammed konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi;

“İran, Sudan ordusuna isyancılara karşı mücadelede kullanılmak üzere silahlı insansız hava araçları (SİHA) sağladı. Tahran, üssü inşa etme izni karşılığında, Sudan’a helikopter taşıyan bir savaş gemisi de dahil olmak üzere gelişmiş silahlar teklif etti. İranlılar üssü istihbarat toplamak için kullanmak istediklerini söyledi. Oraya savaş gemileri de yerleştirmek istediler. Ancak Hartum, İran’ın bu teklifini reddetti.”

Muhammed gazeteye yaptığı açıklamada, “Sudan İran’dan SİHA satın aldı. Çünkü insan kaybını azaltmak ve uluslararası insancıl hukuka saygı göstermek için daha isabetli silahlara ihtiyacımız vardı” diye ekledi.

Kızıldeniz’deki bir deniz üssü, Yemen’deki Husilerin ticari gemilere saldırı başlatmasına yardımcı olurken, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından biri üzerindeki hakimiyetini artırmasına olanak tanıyabilir.

İran destekli Husiler, Kızıldeniz’deki saldırıları Gazze’de savaşan İsrail ve müttefiklerini cezalandırma amacıyla gerçekleştirdiklerini ifade ediyor.

sddeb
Yemen televizyonu tarafından yayınlanan bir görüntüde, Husi saldırısından sonra batan bir İngiliz kargo gemisi görülüyor (EPA)

Sudan’ın, devrilen eski Devlet Başkanı Ömer El Beşir döneminde, İran ve Filistin’deki müttefiki Hamas ile yakın ilişkileri vardı.

Beşir'in 2019 darbesiyle devrilmesinin ardından, ülkenin askeri cuntasının başı olan Orgeneral Abdulfettah el Burhan, uluslararası yaptırımları sona erdirmek amacıyla ABD ile yakınlaşma başlattı.

Ayrıca İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için harekete geçti.

İran’ın deniz üssünü inşa etme talebi, bölge ülkelerinin Sudan’da 10 aydır devam eden iç savaştan faydalanarak, Ortadoğu ile Sahra Altı Afrika ülkeleri arasında stratejik bir kavşak noktası olan ülkede yer edinmeye çalıştıklarını gösteriyor.

Burhan liderliğindeki Sudan ordusu, Nisan ortasından bu yana Orgeneral Muhamed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri ile savaşıyor.

Çatışma on binlerce insanın ölümüne, milyonlarca Sudanlının yerinden edilmesine ve dünyanın en kötü insani krizlerinden birine neden oldu.

Çatışmaları takip eden bölge yetkilileri ve analistlere göre, Sudan’ın İran’dan aldığı SİHA’lar, Hızlı Destek Kuvvetleri nedeniyle ordunun uğradığı kayıpların ardından, Burhan’ın bir miktar başarı elde etmesine yardımcı oldu.

Son haftalarda hükümet, Hartum ve Omdurman’daki önemli bölgelerin kontrolünü yeniden ele geçirdi.

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, hem Sudan ordusunu, hem de Hızlı Destek Kuvvetleri’ni savaş suçu işlemekle suçladı.

Washington ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesinde cinayet, tecavüz ve etnik temizlik de dahil olmak üzere insanlığa karşı suçlar işlemekle itham etti.

Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, Sudan ordusunu, sivillerin yerleşimleri havadan hedef almak ve Sudanlı sivilleri çaresizce ihtiyaç duydukları insani yardımdan mahrum bırakmakla eleştirdi.

BM kuruluşları ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Darfur’da etnik amaçlı saldırılar da dahil olmak üzere zulüm yapmakla suçladı.

Çatışmanın tarafları olan Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri, ABD ve BM’nin suçlamalarını reddetti.

ABD Şubat ayında yaptığı açıklamada, İran’ın Sudan ordusuna silah sevkiyatıyla ilgili endişelerini dile getirdi.

ABD’nin Hartum Büyükelçisi John Godfrey, İran’ın Hartum’a yardım ettiğine ilişkin haberlerin ‘son derece rahatsız edici’ olduğunu söyledi.