Tunus Cumhurbaşkanı Said’in Devrim Günü’nü sorgulaması tartışmaya neden oldu

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Devrim Günü’nün 14 Ocak değil 17 Aralık olması gerektiğini savundu.

Tunuslu vatandaşlar geçen pazar günü başkent Tunus’ta Cumhurbaşkanı Said’e karşı protesto gösterisi düzenledi. (EPA)
Tunuslu vatandaşlar geçen pazar günü başkent Tunus’ta Cumhurbaşkanı Said’e karşı protesto gösterisi düzenledi. (EPA)
TT

Tunus Cumhurbaşkanı Said’in Devrim Günü’nü sorgulaması tartışmaya neden oldu

Tunuslu vatandaşlar geçen pazar günü başkent Tunus’ta Cumhurbaşkanı Said’e karşı protesto gösterisi düzenledi. (EPA)
Tunuslu vatandaşlar geçen pazar günü başkent Tunus’ta Cumhurbaşkanı Said’e karşı protesto gösterisi düzenledi. (EPA)

Tunus’ta Cumhurbaşkanlığı’nın kartları karıştırmaya ve ‘devrimci’ olarak nitelenen partiler ve insan hakları örgütlerinin yolunu kesmeye yönelik girişimlerine ilişkin tartışma ürüyor. Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in eski Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin bin Ali’nin yönetimini deviren 14 Ocak 2011 devrimini sorgulaması, ülkede tepkilere neden oldu.
Tartışma, Kays Said’in Tunus’taki Devrim Günü’nün 14 Ocak 2011 değil, 17 Aralık 2010 olduğunu ifade etmesi sonrasında yaşandı. 14 Ocak 2011 tarihinin devrimin zaferi değil, ‘ölüm’ tarihi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Said geçen perşembe günü Bakanlar Kurulu başkanlığı sırasında yaptığı açıklamada, 14 Ocak tarihinin eski hükümet sisteminin devam etmesi, yağmalamanın sürmesi ve Tunus’un ‘iki rejime’ sahip olması için gerçekleştiğini söyledi.
Said, her yıl 14 Ocak’ta kutlanan Devrim Günü’nü sorgulayarak gerçek Devrim Günü’nün 17 Aralık 2010 olduğunu vurguladı. Kays Said, Eski Cumhurbaşkanı Bin Ali rejimine karşı devrimin başladığı tarihe ve belki de Tunusluların ‘Halk, rejimin düşmesini istiyor’ sloganı attığı aynı ayın 24’üne atıfta bulundu.
Gözlemciler, Kays Said’in daha önce de devrimin yıl dönümünü Sidi Bu Zeyd kenti sakinleriyle kutlarken bu tarihi sorguladığına dikkat çektiler. Gözlemcilere göre Said, söz konusu dönemde devrimin 17 Aralık 2010’da Sidi Bu Zeyd’de başladığına ve 14 Ocak 2011’in ise devrimin ‘ölüm tarihi’ olduğunu söylemişti. Bu ifadenin birçok siyasi eleştirinin konusu olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı perşembe günü Bakanlar Kurulu başkanlığı sırasında, Tunusluların taleplerine cevap verebilmek amacıyla söz konusu reformlar için bir zaman çizelgesi oluşturmaya çalışarak siyasi sistemde reformlar yapma yönelimini ortaya koymuştu. Kays Said ayrıca anayasa değişikliğine ilişkin referandum düzenleme planının geliştirildiğini de bildirdi.
Said seçim kampanyası sırasında açıkladığı siyasi program çerçevesinde her bölgede özel şirketler kurarak yağmalanan fonları geri almak amacıyla cezai bir uzlaşma yasası çıkarmanın gerekli olduğunu vurguladı.
Tunus Cumhurbaşkanı, söz konusu programı uygularken bir yandan Tunusluların zihniyetini değiştirmeye, diğer yandan da suçları ve seçim suiistimallerini inceleme sürelerini kısaltmaya güveniyor. Ayrıca Cumhurbaşkanı Said, yargının bağımsız olduğunu, üzerinde hiçbir yetkisinin bulunmadığını ve bu ihlaller hakkında karar vermenin yargının görevi olduğunu ifade etti.
Diğer yandan Terörle Mücadele Adliye Kutbu Cumhuriyet Savcılığı, 17 Aralık’ta Tunus mahkemelerine saldırı düzenleme çağrılarının ardından güvenlik ve adli soruşturma başlatıldığını duyurdu.



BM Güvenlik Konseyi, Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğini destekleyen tarihi bir karar aldı

BM Güvenlik Konseyi'nin Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğini destekleyen karar tasarısına ilişkin oylamasından (BM Güvenlik Konseyi)
BM Güvenlik Konseyi'nin Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğini destekleyen karar tasarısına ilişkin oylamasından (BM Güvenlik Konseyi)
TT

BM Güvenlik Konseyi, Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğini destekleyen tarihi bir karar aldı

BM Güvenlik Konseyi'nin Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğini destekleyen karar tasarısına ilişkin oylamasından (BM Güvenlik Konseyi)
BM Güvenlik Konseyi'nin Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğini destekleyen karar tasarısına ilişkin oylamasından (BM Güvenlik Konseyi)

ABD dün akşam, Trump yönetiminin neredeyse yarım asırdır süren çatışmaya nihai bir çözüm bulma çabalarıyla uyumlu bir adım olarak, Fas'ın Sahra'ya Fas egemenliği altında özerklik tanınması önerisini destekleyen bir kararı onaylayarak Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ni radikal bir değişime yönlendirdi. BM Güvenlik Konseyi, 2797 numaralı tarihi kararı 11’e 0 oyla kabul ederken, Rusya, Çin ve Pakistan çekimser kaldı. Cezayir, kendi kaderini tayin referandumu talep eden Polisario Cephesi’nin ana destekçisi olmasına rağmen oylamaya katılmadı.

Karar, Fas'ın özerklik planını müzakere temeli olarak gösteriyor ve Fas Krallığı'nın Sahra üzerindeki egemenliğini sürdürme planına şimdiye kadarki en güçlü desteği veriyor. Bu plan, Avrupa Birliği (AB) üyelerinin çoğu ve giderek artan sayıda Afrikalı müttefik tarafından da destekleniyor.

ABD'nin BM Daimî Temsilcisi Mike Waltz, ‘tarihi’ oylamayı memnuniyetle karşılayarak, ‘bu eşsiz anı değerlendirip, uzun zamandır beklenen barış için ivme kazanılması’ çağrısında bulundu.

Önceki yıllarda alınan benzer kararlar gibi, bu karar da fosfat zengini ve ABD'nin Colorado eyaleti büyüklüğündeki Batı Sahra'da kendi kaderini tayin referandumuna atıfta bulunmuyor. Karar, bu uzun süredir devam eden anlaşmazlığa ‘Fas egemenliği altında gerçek özerklik en uygun çözüm olabilir’ görüşünü savunuyor. Karar ayrıca, BM'nin otuz yılı aşkın süredir devam eden Batı Sahra'daki barış gücü misyonunun (MINURSO) görev süresini bir yıl daha uzatıyor.

Karar, tüm tarafları ‘kalıcı barış için bu eşi benzeri görülmemiş fırsatı değerlendirmeye’ çağırdı. Kaydedilen ilerlemeye dayanarak, kararda, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'ten barışı koruma misyonunun görev süresini altı ay içinde gözden geçirmesi istendi.

Batı Sahra'daki BM misyonunun yeniden değerlendirilmesi yönündeki baskı, ABD'nin barış gücü dahil olmak üzere BM programları ve kurumlarına sağladığı finansmanı kesintiye uğrattığı bir dönemde geliyor.

ABD yetkilileri, fon sağlama konusunda seçici bir yaklaşım sergileyerek, Trump'ın gündemine uygun olduğunu düşündükleri operasyonları ve kurumları seçiyorlar.

Başkan Trump'ın elçileri Fas'a desteklerini yinelerken, oylama, ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un CBS'de Fas ile Cezayir arasında 60 gün içinde barış olasılığının olduğunu açıklamasından birkaç hafta sonra gerçekleşti. Bu arada, Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos, ABD'nin Fas'ın planına desteğini teyit etti.

ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos, ABD'nin Fas'ın planına desteğini teyit etti. (AFP)ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos, ABD'nin Fas'ın planına desteğini teyit etti. (AFP)

Bölgede on yıllardır süren gerginliği sona erdirmesi beklenen bu oylamanın ardından, Fas Kralı 6. Muhammed, BM Güvenlik Konseyi'nin özerklik planını destekleyen kararını memnuniyetle karşıladı. Fas'ın modern tarihinde bir dönüm noktası ve belirleyici bir an yaşadığını belirten Kral, ‘birleşik bir Fas için zamanın geldiğini’ vurguladı ve BM'nin Fas'ın Sahra planına verdiği desteği ‘tarihi bir dönüşüm’ olarak nitelendirdi.

BM Güvenlik Konseyi'nin Fas'ın Fas egemenliği altındaki Sahra için özerklik planını destekleyen bir karar yayınlamasının ardından yaptığı konuşmada Kral 6. Muhammed, “Bugün uluslararası düzeyde belirleyici bir aşamaya giriyoruz. Çünkü BM Güvenlik Konseyi kararı Fas'ın meşru hakları çerçevesinde çatışmaya nihai bir siyasi çözümün temellerini attı” ifadelerini kullandı.

“Özerklik girişimini, gerçekçi ve uygulanabilir bir çözüm olduğu için BM'ye sunacağız” diyen Fas Kralı, Fas'ın tüm tarafların haysiyetini koruyan bir çözüm bulmaya istekli olduğunu vurguladı.

Fas Kralı 6. MuhammedFas Kralı 6. Muhammed

Bu bağlamda Fas Kralı, ‘söz konusu anlaşmazlığa nihai bir çözüm bulunmasını mümkün kılan’ çabaları için ABD Başkanı Donald Trump'a teşekkür etti. Ayrıca Fas'ın Sahra üzerindeki egemenliğine verdikleri destekten dolayı Fransa'ya, Arap ve Afrika ülkelerine de teşekkür etti. Fas Kralı 6. Muhammed, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun'a, ‘farklılıkları aşmak ve istikrara dayalı yeni ilişkiler kurmak için samimi diyalog’ çağrısında bulundu. Ülkesinin, üye devletler arasında karşılıklı saygı, iş birliği ve entegrasyon temelinde Mağrip Arap Birliği'ni (MAB) canlandırmak için çalışmaya kararlı olduğunu bildirdi.

Fas Kralı, “Bugün, Allah'a şükür, uluslararası düzeyde belirleyici bir aşamaya giriyoruz. BM Güvenlik Konseyi kararı, Fas'ın meşru hakları çerçevesinde bu çatışmaya nihai bir siyasi çözüm bulmanın ilkelerini ve temellerini belirledi” dedi.

Fas Kralı sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu BM kararı bağlamında Fas, özerklik girişimini güncelleyecek ve iyileştirecek; bunu gerçekçi ve uygulanabilir bir çözüm olarak değerlendirerek müzakere için tek temel olarak BM'ye sunacak. Toprak bütünlüğü konusunda olumlu gelişmelere rağmen Fas, hiçbir tarafın galip ya da mağlup olmadığı ve tüm tarafların haysiyetini koruyan bir çözüm bulmaya kararlı. Fas, bu değişiklikleri bir zafer olarak görmüyor ve çatışma ve uyuşmazlığı körüklemek için bunları kullanmıyor.”


Trump'ın elçisi: İran'ın kötü niyetli müdahalesinden uzak bir Irak istiyoruz

Iraklı bir adam, Musul'daki bir sokakta parlamento adaylarının kampanya posterlerinin önünden geçiyor (Reuters).
Iraklı bir adam, Musul'daki bir sokakta parlamento adaylarının kampanya posterlerinin önünden geçiyor (Reuters).
TT

Trump'ın elçisi: İran'ın kötü niyetli müdahalesinden uzak bir Irak istiyoruz

Iraklı bir adam, Musul'daki bir sokakta parlamento adaylarının kampanya posterlerinin önünden geçiyor (Reuters).
Iraklı bir adam, Musul'daki bir sokakta parlamento adaylarının kampanya posterlerinin önünden geçiyor (Reuters).

Başkan Donald Trump'ın Irak temsilcisi Mark Savaya, dün yaptığı ilk açıklamada, Washington'ın "özellikle İran'ın kötü niyetli dış müdahalelerinden uzak, tam egemen bir Irak"a verdiği desteği vurguladı. Savaya, ABD'nin "devletin yetkisi dışında faaliyet gösteren hiçbir silahlı grubun varlığını kabul etmeyeceğini" vurguladı.

Kalıcı güvenlik, ekonomik büyüme ve ulusal uyumu sağlamak için federal hükümet ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi çağrısında bulundu.

Savaya, Irak liderliğinin "ülkeyi hem siyasi hem de ekonomik olarak doğru yöne yönlendirmek için son üç yılda önemli adımlar attığını" belirterek, "Washington, Bağdat hükümetinin egemenliğini genişletme, silahları devlet kontrolü altında toplama ve piyasaları uluslararası yatırıma açma çabalarını desteklemeye devam edecek" ifadelerini kullandı.

Temsilci açıklamasını, Başkan Trump tarafından kendisine verilen önceliklerin "Irak'ın istikrar, egemenlik ve refah arayışını desteklemek ve Amerika Birleşik Devletleri ile ortaklığı güçlendirmek" olduğunu söyleyerek tamamladı.


Gazze anlaşması... İsrail'in provokasyonları arabulucuların işini zorlaştırıyor

İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği saldırı sırasında yıkılan bir evin enkazından ceset çıkaran Filistinliler (AFP)
İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği saldırı sırasında yıkılan bir evin enkazından ceset çıkaran Filistinliler (AFP)
TT

Gazze anlaşması... İsrail'in provokasyonları arabulucuların işini zorlaştırıyor

İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği saldırı sırasında yıkılan bir evin enkazından ceset çıkaran Filistinliler (AFP)
İsrail'in Gazze şehrine düzenlediği saldırı sırasında yıkılan bir evin enkazından ceset çıkaran Filistinliler (AFP)

İsrail ordusu, arabulucuların Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasını güçlendirme çabalarına rağmen, Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını üst üste üçüncü gün de sürdürdü. Bu durum Mısır'ı, Binyamin Netanyahu hükümetini anlaşmayı engellememesi konusunda uyarmaya sevk etti.

Şarku’l Avsat'a konuşan bir İsrail uzmanı, İsrail'in bu tekrarlanan ihlallerinin arabulucuların karşılaştığı zorlukları artıracağına inanıyor. Ancak uzman, ‘Amerikan baskısının İsrail'i dizginleyerek 10 Ekim 2025'te başlayan anlaşmanın çökmesini engelleyebileceğini’ vurguladı.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, İsrail ordusunun perşembe akşamı Gazze Şeridi'ne üst üste üçüncü gün saldırı düzenleyerek iki kişiyi öldürdüğünü ve bu saldırının kırılgan ateşkes anlaşmasını yeni bir sınava tabi tuttuğunu bildirdi.

Hamas'ın silahsızlandırılması ve İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilme takvimi gibi çetrefilli sorunları çözemeyen ABD'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes, üç hafta önce yürürlüğe girmesinden bu yana ara sıra çıkan çatışmalarla sınanıyor.

Geçtiğimiz salı ve çarşamba günü İsrail, askerlerinden birinin öldürülmesine, Gazze Şeridi’ndeki sağlık yetkililerinin 104 kişinin hayatını kaybettiğini söylediği bombardımanlarla yanıt verdi. İsrail çarşamba günü, ‘askeri yanıtına rağmen ateşkes anlaşmasına bağlı kalmaya devam edeceğini’ açıkladı.

Katar çarşamba günü, arabulucuların anlaşmayı sürdürmek için temas halinde olduklarını açıkladı. Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, “Gazze Şeridi'ndeki ateşkese yönelik zorlukları izliyoruz... Anlaşmanın sürdürülmesini sağlamaya odaklandık” ifadelerini kullandı.

‘Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi sürdürmek için her iki tarafla yoğun iletişim kurulduğunu’ belirten Al Sani, “Gazze Şeridi'nde yaşananlar üzücü. Biz bu süreci kontrol altına almak için çalışıyoruz. Washington da anlaşmaya bağlılığını sürdürüyor” dedi.

Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'ne düzenlenen İsrail hava saldırısında hayatını kaybeden iki çocuğun cenazesi başında göz yaşı döken Filistinliler (AFP)Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'ne düzenlenen İsrail hava saldırısında hayatını kaybeden iki çocuğun cenazesi başında göz yaşı döken Filistinliler (AFP)

İsrail uzmanı Dr. Said Ukkaşe, İsrail'in tekrarlanan provokasyonlarının arabulucuların çabalarını zorlaştırdığını ve ikinci aşamaya geçilmesini engellediğini düşünüyor. “ABD onlara saldırıları tekrarlamaları için yeşil ışık yaktı” diyen Ukkaşe, ‘Washington'ın anlaşmanın çökmesine izin vermeyeceğini’ belirtti.

Bu gelişmelerin ortasında Mısır Enformasyon Servisi Başkanı Ziya Raşvan perşembe günü televizyonda yayınlanan bir röportajda, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ‘Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçmek istemediğini’ söyledi. Bu aşama, ‘bölgeyi yönetmek için bir Filistin yönetimi kurmak’ gibi önemli adımları içeriyor.

İsrail tarafının ihlallerine rağmen ‘Gazze anlaşmasının’ korunmaya devam ettiğini belirten Raşvan, “İki yıl içinde 70 bin Filistinlinin şehit olmasına neden olan işgalcilerin ihlalleri şaşırtıcı değil… Netanyahu, Filistin tarafı ile Mısır ve Katar'ın önderliğindeki arabulucular arasında gerginlik yaratmaya çalışıyor” şeklinde konuştu.

Raşvan, Netanyahu'nun Filistin direnişini İsrail'in bombardımanına karşılık vermeye kışkırtmak istediğini açıklayarak, “Netanyahu, erken seçimlere giderek İsrail'deki iç ittifakı yeniden şekillendirmek istiyor” dedi.

Ukkaşe'ye göre Mısır'ın eleştirisi meşru; çünkü İsrail'in provokasyonlarının Gazze'deki ateşkes anlaşmasının istikrarı üzerindeki ciddi etkilerini kabul ediyor. İsrail'in tüm cesetlerin iadesi konusunda ısrarcı olması nedeniyle yıl sonuna kadar ikinci aşamaya geçilip geçilemeyeceğinin belirsiz olduğunu ifade eden Ukkaşe, İsrail'in provokasyonları veya yeni engellerden kaçınmak için cesetler meselesini mümkün olan en kısa sürede çözme sorumluluğunun artık Hamas'a ait olduğuna inanıyor.