Bilim insanları, Avengers: Sonsuzluk Savaşı'nın büyük finalini çürüttü

Marvel'ın en karizmatik süper kahramanları, serinin üçüncü filminde korkunç titan Thanos'a karşı savaşmıştı (Walt Disney Pictures)
Marvel'ın en karizmatik süper kahramanları, serinin üçüncü filminde korkunç titan Thanos'a karşı savaşmıştı (Walt Disney Pictures)
TT

Bilim insanları, Avengers: Sonsuzluk Savaşı'nın büyük finalini çürüttü

Marvel'ın en karizmatik süper kahramanları, serinin üçüncü filminde korkunç titan Thanos'a karşı savaşmıştı (Walt Disney Pictures)
Marvel'ın en karizmatik süper kahramanları, serinin üçüncü filminde korkunç titan Thanos'a karşı savaşmıştı (Walt Disney Pictures)

Marvel Evreni’nin süper kötüsü Thanos’un ünlü hareketinden esinlenen araştırmacılar, parmak şıklatmanın hızını ve ivmesini ölçtü.
Yüksek hızlı kameralar ve son teknoloji ürünü kuvvet sensörlerini kullanan araştırmacılar, parmak şıklatmanın insan vücudunda üretilen en hızlı hareketlerden biri olduğunu ortaya koydu.
Bulgular, tüm evrendeki yaşamın yarısını yok etmeyi planlayan Thanos’un, üzerinde sonsuzluk taşlarının bulunduğu metal eldiveni takarak parmağını şıklatamayacağı anlamına geliyor. Bu da Avengers: Sonsuzluk Savaşı’ndaki (Avengers: Infinity War) büyük finalin fiziksel açıdan mümkün olmadığını gösteriyor.
ABD’deki Georgia Teknoloji Enstitüsü’ndeki araştırma ekibinin danışmanı Saad Bhamla, araştırma fikrinin 2018 yapımı filmi izledikten sonra öğrencileriyle girdiği bir tartışmadan geldiğini söyledi.
"Bu hareketi yapıp yapamayacağına dair hararetli bir tartışmaya girdik" diyen Bhamla, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her şey böyle başladı. Sonra parmaklarımızı şıklatmamız için gereken temel fiziği bulmak istedik."
Bhamla ve meslektaşları, kurbağaların bacaklarında, bukalemunların dillerinde, tohumlarını patlayarak fırlatan bitkilerde ve tuzak çeneli karıncalarda görülen güçlü ve ultra hızlı hareketlerin ardındaki mekanizmayla ilgileniyor.
Araştırmacılar, mühendislerin kütle yay sistemi adını verdiği bir mekanizmaya dayanan parmak şıklatma hareketinin de bu küçük organizmaların ultra hızlı hareketlerine benzediğini söylüyor.
Hakemli bilimsel dergi Journal of the Royal Society Interface’te yayımlanan bulgular, parmak şıklatmanın yarattığı maksimum açısal hızın saniyede 7 bin 800 dereceye ulaştığını ortaya koydu. Maksimum açısal ivme ise saniyede 1,6 milyon dereceydi.
Bhamla, "Verileri ilk gördüğümde sandalyemden fırladım" dedi ve ekledi:
"Parmak şıklatma sadece 7 milisaniyede gerçekleşiyor. Göz açıp kapama hareketi ise 150 milisaniyeden fazla sürüyor. Şıklatma bundan en az 20 kat hızlı."
Araştırmada ayrıca Thanos’un taktığı türden bir eldivenin parmak şıklatmayı mümkün kılıp kılmayacağı da deneyerek öğrenildi. 
Deneklerin parmak uçlarına metal yüksükler geçiren araştırmacılar, bu durumda şıklatma hareketi için yeterli enerjinin birikemediğini tespit etti.
Georgia Institute of Technology'de lisans öğrencisi ve araştırmanın başyazarı Raghav Acharya, "Bulgularımız Thanos'un metal zırh içindeki parmaklarını şıklatamayacağını gösteriyor" ifadelerini kullandı:
"Gerçek fizikten ziyade Hollywood’un özel efektleri sahnede!"
Independent Türkçe, Livescience, ArsTechnica



"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
TT

"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)

Rachel Clun 

Bilim insanları 116 milyon yıllık bir tsunaminin kanıtını bir kehribar içinde bulduklarını ve bunun muhtemelen bu doğa olayına dair en eski kayıt olduğunu düşünüyor.

Japonya'nın kuzeyindeki Hokkaido Adası'nda derin deniz tortularını inceleyen araştırmacılar Aya Kubota, Yusuke Takeda, Keewook Yi, Shin-ichi Sano ve Yasuhiro Iba, erken Kretase dönemine ait tortularda 114 ila 116 milyon yıl öncesine tarihlenen "olağanüstü zengin kehribar konsantrasyonları" keşfetti.

Nature'ın Scientific Reports'unda yayımlanan bulgulara ilişkin raporda araştırmacılar, kehribarın bir veya daha fazla tsunami tarafından okyanusa sürüklenerek havayla çok az temas etmiş olabileceğini öne sürüyor.

Fosilleşmiş ağaç reçinesi olan kehribar, nispeten hızlı kuruyan bir madde. Araştırmacılar, kehribarın havaya maruz kaldığında genellikle bir hafta gibi kısa bir sürede katılaştığını söylüyor.

Ancak araştırmacıların incelediği tortularda, "belirgin şekilde deforme olmuş" kehribar birikintileri bulundu. Bazıları reçinenin akan su tarafından değiştirildiğini gösteren, alev yapıları denen bir şekilde deforme olmuşken, diğerleri yumuşak reçinenin "akarak deniz tabanına kıvamlı bir şekilde yayıldığına" işaret eden düz kehribar şeritlere sahipti.
 

Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)

Araştırmacılar, "Bu esrarengiz kehribarın derin deniz ortamında bulunmasının en muhtemel nedeni, büyük çaplı tsunamiler" diyor.

Bu reçine deformasyonlarının su altında meydana gelmesi, ormandan pelajik deniz tabanına doğrudan taşındıklarını ima ediyor. Karadan okyanusa bu kadar hızlı ve doğrudan bir taşıma, bir tsunamiyle tetiklenmiş olabilir.

Araştırmacılar, antik tortulardaki diğer kanıtların da bu teoriyi desteklediğini belirtiyor. Bunlar arasında, karadan gelen büyük miktarda bitki kalıntıları ve büyük dalgaların sürüklediği odun parçaları da vardı ve bunların çok az çürüme izi taşıması, açık okyanusa "hızla taşındıklarına" işaret ediyor.

Makalede, "Kiltaşındaki kütüklerin varlığı, çok sayıda odunun bulanık akıntılarla taşınmak yerine kopup sürüklenerek pelajik deniz tabanına battığını gösteriyor" ifadeleri kullanılıyor.

Bilim insanları açık okyanuslardaki diğer tortuların, büyük ölçekli eski tsunamiler veya benzer olaylar hakkında daha fazla kanıt sağlayabileceğini öne sürüyor.

Araştırmacılar, Holosen döneminden, yani yaklaşık 4 bin 200 yıl öncesinden daha eski bir tarihten kalma tsunami tortularının normalde tespit edilmediğini ve bunun da kısmen, yol açtıkları geniş çaplı yıkımdan geriye net belirtilerin kalmamasından kaynaklandığını söylüyor.

Independent Türkçe,independent.co.uk/news