Karayipler'deki ıssız adada bulunan yaklaşık 200 yıllık kafatasında cüzzam belirtileri tespit edildi

(Oregon Üniversitesi)
(Oregon Üniversitesi)
TT

Karayipler'deki ıssız adada bulunan yaklaşık 200 yıllık kafatasında cüzzam belirtileri tespit edildi

(Oregon Üniversitesi)
(Oregon Üniversitesi)

Karayipler'deki ıssız bir adada yaklaşık 200 yıl öncesine ait ve cüzzam belirtileri gösteren insan kafatası bulundu. Araştırmacılar bunun hastalığın Amerika'da kaydedilen ilk vakası olabileceğine inanıyor.
18. yüzyılın sonlarına veya 19. yüzyılın başlarına ait olduğu düşünülen kafatası, ilk olarak 2003'te Karayipler'de, anakaranın güneyindeki ada ülkesi Saint Vincent ve Grenadinler'in açıklarındaki küçük ada Petite Mustique'de bulundu.
Oregon Üniversitesi'nden (UO) arkeologlar, radyokarbon tarihleme yöntemlerini kullanarak yaklaşık iki asırlık olduğunu belirledikleri kafatasının burnuyla üst çenesinde cüzzam belirtileri gösterdiğini tespit etti.
Arkeologlar, International Journal of Paleopathology'de yayımlanan araştırmalarında bulgularının 19. yüzyılın ilk yıllarında adada bir leprosarium (cüzzamlılar için hastane) kurma girişimiyle bağlantılı olduğunu söylüyor.
Araştırmacılar, "PM1 (kafatası), Amerika kıtasında cüzzamlı olduğu tarih doğrudan belirlenmiş tek kişiyi temsil ediyor ve muhtemelen şu ana kadarki en erken örnek" dedi.
"Ayrıca, 19. yüzyılın başında Petite Mustique'de bir cüzzam hastanesi olduğuna dair de ipucu verebilir."
Raporlar eksik olsa da yazılı kanıtlar 17. yüzyılın ortalarında Karayipler'de cüzzamın görüldüğünü belgeledi.

Saint Vincent ve Grenadinler'i gösteren Karayipler haritası. Küçük resim Petite Mustique Adası'nın yerini belirtiyor (Haritayı düzenleyenler: Evan Levine and Scott M. Fitzpatrick) GC Nelson ve diğerleri (Oregon Üniversitesi) 
Arkeolog Scott Fitzpatrick'in yönettiği ve iskelet biyoloğu Greg Nelson'ın yanı sıra eski UO onur öğrencisi Taylor Dodrill'i içeren araştırma ekibi, bulgularının cüzzamın iskelet üzerindeki kanıtları üzerine yetersiz olduğunu söyledikleri çalışmalara ekleneceğini belirtti.
Fitzpatrick, "Karayipler ve Pasifik'te cüzzamlıları ayırmak için daha küçük adaların kullanıldığı birkaç vaka gayet iyi biliniyor, Hawaii'deki Molokai bunlardan biriydi" dedi.
Araştırma, "Hastalığın Amerika'daki zamanına dair bilinenler sınırlı olduğu için cüzzamlı iskelet kalıntıları az sayıda ve şu ana kadar bulunanlar 19. yüzyılın ortalarına veya daha sonrasına ait" sonucuna varıyor.
"Kalıntıların tarihlerinin radyokarbon yöntemiyle belirlenmesi, tarihi kayıtlar ve sözlü tarihi bir araya getirince, PM1'in 19. yüzyılın ilk on yılında Petite Mustique'de bir cüzzam hastanesi kurma girişimine dayandığı anlaşılıyor."
Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre (Hansen hastalığı olarak da bilinen) cüzzam, Mycobacterium leprae'nin (bir bakteri) neden olduğu kronik ve bulaşıcı bir hastalık.
WHO, "Hastalık esas olarak deriyi, periferik sinirleri, üst solunum yollarının mukozal yüzeylerini ve gözleri etkiliyor" diye ekliyor.
Hastalığın erken bebeklikten çok ileri yaşlara kadar her zaman geçirilebildiği ve ellerin, yüzün ve ayakların biçimini bozabildiği biliniyor.
Cüzzam tedavi edilebilir bir hastalık ve erken evrelerde tedavi görmek sakatlığı önleyebiliyor. Tedavi görmeyen vakalarla yakın ve sık temas sırasında burun ve ağızdan çıkan damlacıklar yoluyla bulaşabiliyor.
Independent Türkçe

 



Yapay zekaya yöneltilince çevreye en çok zarar veren sorular belirlendi

Tablet ekranında ChatGPT ve DeepSeek sohbet botlarının logoları görülüyor (AFP)
Tablet ekranında ChatGPT ve DeepSeek sohbet botlarının logoları görülüyor (AFP)
TT

Yapay zekaya yöneltilince çevreye en çok zarar veren sorular belirlendi

Tablet ekranında ChatGPT ve DeepSeek sohbet botlarının logoları görülüyor (AFP)
Tablet ekranında ChatGPT ve DeepSeek sohbet botlarının logoları görülüyor (AFP)

Yeni bir araştırmaya göre OpenAI'ın ChatGPT'si gibi yapay zeka sohbet botlarının mantıklı düşünmesini ve akıl yürütmesini gerektiren sorgular, diğer soru türlerine göre daha fazla karbon salımına yol açıyor.

ChatGPT gibi geniş dil modellerine (GDM) yazılan her sorgu enerji gerektiriyor ve karbondioksit salımına yol açıyor. Almanya'daki Münih Uygulamalı Bilimler Üniversitesi'nden araştırmacılar bu emisyon seviyelerinin sohbet botuna, kullanıcıya ve konuya bağlı olarak değiştiğini söylüyor.

Hakemli dergi Frontiers'ta yayımlanan araştırma, 14 yapay zeka modelini karşılaştırarak karmaşık akıl yürütme gerektiren cevapların, basit cevaplara göre daha fazla karbon salımı yaptığını ortaya koydu.

Soyut cebir veya felsefe gibi uzun uzun muhakeme gerektiren sorgular, lise tarih dersi gibi daha dolambaçsız konulara göre 6 kat daha fazla emisyon üretiyor.

Araştırmacılar yapay zeka sohbet botlarını sık kullananların, karbon emisyonlarını sınırlamak için sordukları soruların türünü ayarlamasını öneriyor.

Çalışma, farklı konularda bin standart soru üzerinden 14 GDM'yi değerlendirerek karbon salımlarını karşılaştırdı.

Çalışmanın yazarı Maximilian Dauner, "Eğitimli GDM'lere sorulan soruların çevresel etkisi, bunların muhakeme yaklaşımına büyük ölçüde bağlı ve doğrudan akıl yürütme süreçleri, enerji tüketimini ve karbon salımlarını önemli ölçüde artırıyor" diyor.

Akıl yürütme özelliğine sahip modellerin, yalın yanıt veren modellere kıyasla 50 kata kadar daha fazla karbondioksit salımına yol açtığını gördük.

Bir kullanıcı yapay zeka sohbet botuna soru sorduğunda, sorgudaki kelimeler veya kelime parçaları bir dizi sayıya dönüştürülerek model tarafından işleniyor. Bu dönüştürme ve yapay zekanın diğer hesaplama süreçleri karbon salımlarına neden oluyor.

Çalışma muhakeme becerisine sahip modellerin soru başına ortalama 543,5 jeton (token) oluştururken, yalın modellerin sadece 40 jeton gerektirdiğini belirtiyor.

Makalede "Daha yüksek jeton ayak izi, her zaman daha yüksek CO2 emisyonu anlamına gelir" ifadeleri kullanılıyor.

Örneğin yaklaşık yüze 85 doğruluk oranına ulaşan Cogito, en isabetli modellerden biri. Yalın cevaplar veren benzer boyutlardaki modellere göre üç kat daha fazla karbon emisyonu üretiyor.

Dr. Dauner, "Şu anda GDM teknolojilerinin doğasında, doğruluk ve sürdürülebilirlik arasında bir taviz verme ilişkisi görüyoruz" diyor. 

Emisyonları 500 gram karbondioksit eşdeğerinin altında tutan modellerin hiçbiri, bin soruyu doğru cevaplamada yüzde 80'in üzerinde doğruluk oranına ulaşamadı.

Karbondioksit eşdeğeri, çeşitli sera gazlarının iklim değişikliği üzerindeki etkisini ölçmek için kullanılan bir birim.

Araştırmacılar yeni bulguların, insanların yapay zeka kullanımı hakkında daha bilinçli kararlar almasını sağlayacağını umuyor.

Araştırmacılar bir örnek vererek DeepSeek R1 sohbet botundan 600 bin soruyu yanıtlamasını isteyen sorguların, Londra'dan New York'a gidiş-dönüş uçuşuna eşdeğer karbon emisyonu yaratabileceğini söylüyor.

Buna karşılık Alibaba Cloud'ın Qwen 2.5'i, benzer doğruluk oranlarıyla üç kat daha fazla soruya cevap verirken aynı emisyon seviyelerine ulaşıyor.

Dr. Dauner, "Kullanıcılar, yapay zekadan yalın cevaplar vermesini isteyerek veya yüksek kapasiteli modellerin kullanımını, gerçekten bu gücü gerektiren görevlerle sınırlayarak emisyonları önemli ölçüde azaltabilir" diyor.

Independent Türkçe