NASA yayımladı: Güneş Sistemi'nin derinliklerinden gezegen portreleri

Hubble Uzay Teleskobu, Güneş Sistemi'nin uzaklık sırasına göre 5, 6, 7 ve 8. gezegenini görüntüledi (NASA)
Hubble Uzay Teleskobu, Güneş Sistemi'nin uzaklık sırasına göre 5, 6, 7 ve 8. gezegenini görüntüledi (NASA)
TT

NASA yayımladı: Güneş Sistemi'nin derinliklerinden gezegen portreleri

Hubble Uzay Teleskobu, Güneş Sistemi'nin uzaklık sırasına göre 5, 6, 7 ve 8. gezegenini görüntüledi (NASA)
Hubble Uzay Teleskobu, Güneş Sistemi'nin uzaklık sırasına göre 5, 6, 7 ve 8. gezegenini görüntüledi (NASA)

NASA ve Avrupa Uzay Ajansı'nın işlettiği Hubble Uzay Teleskobu, Güneş Sistemi'nin uzak gezegenlerinin çarpıcı görüntülerini yakaladı.
Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün manzaralarının yer aldığı görüntüler NASA'nın internet sitesinde yayımlandı.
Uzay ajansının açıklamasında gaz devi diye nitelenen bu gezegenlerin Dünya ve Mars gibi kayalık gezegenlerden çok farklı göründüğü vurgulandı:
"Bu canavarlar, Güneş'ten 800 milyon ila 5 milyar kilometre uzakta. Gizemli oldukları kadar uzaklar. Bu yüzden su anında donarak buza dönüşüyor."
Hubble, bilim insanlarının zaman içindeki atmosferik değişimleri takip edebilmesi için her yıl dış gezegenleri gözlemliyor. Eylül ve ekim arasında kaydedilen görüntüler, Dış Gezegenlerin Atmosfer Mirası adı verilen bu gözlem programının parçası.
Uzay teleskobu, 4 Eylül'deki gözleminde Jüpiter'de yeni fırtınalar fark etti. Goddard Uzay Uçuş Merkezi'nden Amy Simon, "Her yeni veri aldığımızda, bulut özelliklerindeki görüntü kalitesi ve ayrıntılar beni şaşırtıyor" diye konuştu.
7 Eylül'de kaydedilen Satürn görüntüsü de mevsimsel değişikliklere bağlı renk değişimlerini ortaya çıkardı. Hubble'ın keskin gözü, araştırmacıların gezegenin hangi çizgilerinin renk değiştirdiğini anlamasını sağlıyor.
Neptün ise yine 7 Eylül'de kaydedilen görüntüsünde mavi bir bilye gibi görünüyor. NASA gezegenin yeni görüntüsünün, 1989'da Voyager 2 misyonunun görüntülediği haline çok benzediğini söylüyor.
Hubble'ın 25 Ekim'de kaydettiği görüntüde Uranüs'ün kutup bölgesinde yer alan parlak beyaz bölge göze çarpıyor. NASA'ya göre parlayan kutup bölgesi, atmosferdeki metan gazı yoğunluğundaki değişikliklerden kaynaklanıyor.

(NASA)
Hubble, uzayın sırlarını açığa çıkarmak için 30 yıldan fazla zaman harcadı. Teleskobun 2022'de yeni gezegen portreleri sunması bekleniyor.
Öte yandan 18 Aralık 2021'de fırlatılması planlanan James Web Uzay Teleskobu, zamanla yaşlı Hubble'ın yerini alacak.
Independent Türkçe, CNET, NASA

 



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news