Fenerbahçe ile Galatasaray, Avrupa Ligi'nde tur için avantaj peşinde... "Bu maçı alırsa işi bitirir"

Fenerbahçe ile Galatasaray, Avrupa Ligi'ndeki beşinci maçlarına çıkıyor / Fotoğraf: AA
Fenerbahçe ile Galatasaray, Avrupa Ligi'ndeki beşinci maçlarına çıkıyor / Fotoğraf: AA
TT

Fenerbahçe ile Galatasaray, Avrupa Ligi'nde tur için avantaj peşinde... "Bu maçı alırsa işi bitirir"

Fenerbahçe ile Galatasaray, Avrupa Ligi'ndeki beşinci maçlarına çıkıyor / Fotoğraf: AA
Fenerbahçe ile Galatasaray, Avrupa Ligi'ndeki beşinci maçlarına çıkıyor / Fotoğraf: AA

Avrupa futbolunun kulüpler düzeyindeki iki numaralı organizasyonu UEFA Avrupa Ligi'nde Fenerbahçe ile Galatasaray, beşinci maçlarına çıkıyor.
D Grubu'nda Olimpiakos ve Eintracht Frankfurt ile ilk, Antwerp ile iki maçı geride bırakan Fenerbahçe, rövanş fikstüründe bir kez daha Olympiakos ile karşı karşıya gelecek. 
25 Kasım Perşembe günü saat 22.00'de Georgios Karaiskaki Stadı'nda oynanacak karşılaşmayı Antonio Mateu Lahoz yönetecek.
Sarı-lacivertliler gruptaki ilk maçında deplasmanda Frankfurt ile 1-1 berabere kalırken, ikinci maçta sahasında Olympiakos'a 3-0 yenildi. Üçüncü maçlarında Antwerp ile karşılaşan İstanbul temsilcisi, sahadan 1-1 beraberlik ve 3-0 galibiyetle ayrıldı.
Galatasaray ise Lazio, Marsilya ve Lokomotiv Moskova ile oynadığı ilk maçların ardından bu kez Fransız temsilcisini ağırlayacak.
İstanbul'daki NEF Stadyumu'nda saat 20.45'te başlayacak müsabakada Tobias Stieler düdük çalacak.
Sarı-kırmızılılar, gruptaki ilk maçında sahasında Lazio'yu 1-0 yenmeyi başardı.
İkinci maçında Marsilya'ya konuk olan sarı-kırmızılar, sahadan 1-1 beraberlikle ayrıldı. Üçüncü ve dördüncü müsabakalarında Lokomotiv Moskova ile karşılaşan Galatasaray, 1-0'lık galibiyet ve 1-1'lik beraberlikle maçları tamamladı ve grup liderliğini sürdürdü.

"Olympiakos maçı, gruptaki en önemli karşılaşma olacak"
Spor yazarı ve teknik direktör Müslüm Gülhan, Fenerbahçe ile Galatasaray'ın son durumlarını, rakipleri karşısındaki ve gruptaki şanslarını Independent Türkçe'ye değerlendirdi.
Gülhan'an göre Fenerbahçe'nin Olympiakos ile oynayacağı deplasman maçı gruptaki en önemli karşılaşma olacak. 
Fenerbahçe'nin moral motivasyon olarak Galatasaray'ı yenmesinin artı olarak durduğunu ifade eden Gülhan, "Sarı-lacivertlilerin, en önemli avantajı en sıkışık olduğu dönemde Galatasaray maçına çıkmak ve buradan olumlu sonuç almaktır. Bu motivasyonla beraber yeniden büyük bir avantaj sağladı" dedi.

"Fenerbahçe'yi bugüne kadar getiren en önemli olumsuzluk oldu"
Sezon başından beri Mesut Özil'in üzerinden takım kurgusuna gidilmesi gerektiğini sık sık belirttiğini ifade eden Gülhan, yıldız oyuncunun takım içerisindeki önemine şöyle vurgu yaptı.
Pereira'ının bunu hep reddettiğini bunun da Ali Koç'un hatasından kaynaklandığını dile getiren Gülhan, "Sezon başında Pereira ile anlaşırken 'Mesut Özil var elimizde, ne düşünüyorsun, nasıl organize edeceksin. Yok yapamıyorsan o zaman seninle anlaşamayız. Mesut Özil ile takımı organize edecek bir antrenörle anlaşmam lazım' konuşmasını yapması gerekiyordu. Bunu yapmadı, işi sürüncemeye bıraktı. Pereira gücü ele geçirince istediklerini yapmaya başladı. Bu Fenerbahçe'yi bugüne kadar getiren en önemli olumsuzluk oldu" diye konuştu. 

Müslüm Gülhan / Fotoğraf: Independent Türkçe
"Olympiakos maçında da benzer tablo izleyeceğiz, Pereira formatından vazgeçmez"
Pereira'nın sezon başından beri takımı üçlü savunmayla oynattığını ancak Galatasaray karşısında bu formatı değiştirdiğini hatırlatan Gülhan, Olympiakos maçında da aynı taktikle sahaya çıkılacağını vurgulayarak şunları söyledi: 
"Galatasaray maçına 4'lü savunmayla başladı ama formata baktığımız zaman üçlü oynadı. Novak-Kim-Tisserand geride kaldı Ferdi'yi de ileri çıkartıp İrfan Can'ı biraz daha içeri alarak iki 10 numaralı bir geçiş oyunuyla hareket etti. Set oyununda üçlü savunmayla kaldı. 70. dakikada ise tamamen üçlüye döndü. Maçtan sonra açıklamalarına bakacak olursak dediğini yaptı ancak söylemi farklıydı. Ali Koç ile muhatap olmak istemediği için sahada kendi düşüncesini uygulayıp başkana 4'lü oynadık mesajı verdi. Bu da bence onun cinliğinden kaynaklanıyor. Olympiakos maçında da benzer bir tablo izleyeceğiz. Pereira oyunun formatından vazgeçmez."
 
"Fenerbahçe'nin gruptaki geleceği bu maça bağlı"
Gülhan'a göre Fenerbahçe, gruptaki dördüncü maçında Antwerp'i mağlup ederek önemli bir avantaj yakaladı ve bir üst tura çıkma yolunda önemli bir kazanım edindi.
Sarı-lacivertlilerin gruptan çıkma şansını değerlendiren Gülhan, şunları kaydetti:
"Fenerbahçe'nin gruptaki geleceği bu maça bağlı. Çünkü içerideki Frankfurt maçı çok zor olacak. Frankfurt, Fenerbahçe'den 1 puan da alabilir 3 puan da. Frankfurt iki önemli oyuncusu ve teknik direktörünü kaybetmişti ama şimdi yeni futbolcular ve antrenörüyle bir senkronize yakaladı ve iyi gidiyorlar. En azından Alman ekolüne sahipler ve buradan geri dönüşleri çok zor olur. Fenerbahçe, Olympiakos'tan 1 puan dahi alırsa son maçta Frankfurt'la kafa kafaya bir oyun oynayabilir ama maçın garantisi yok. Frankfurt iyi bir takım ve deplasmanda da çok iyi oynuyorlar. Fenerbahçe için her şey Olympiakos maçına bağlı."

"Marsilya, özellikle Payet ve Cengiz gibi iki iyi oyuncuya bağlı"
Galatasaray'ın Avrupa Ligi'nde liderliğini sürdürdüğünü ve Marsilya ile çok zorlu bir maça çıkacağını hatırlatan Gülhan, şu ifadeleri kullandı:
"Marsilya'nın iki üstat oyuncusu ve geri kalanların işçi oyuncular olarak adlandırılabilecek bir yapısı var. Mücadele eden, koşan, oyun bozan ve deplasmanlarda da iyi oynayan bir takım. Özellikle Payet ve Cengiz gibi iki iyi oyuncuya bağlılar. İki generali var geri kalan hepsi asker. Çok oyun bozuyorlar ve geçiş oyununda bu iki oyuncuyla gol arıyorlar. Zaman zaman bunu başarabildiklerinde ise farklı skorları yakalayabiliyorlar."

"Taylan-Berkan-Cicaldau üçlüsüyle oynadığı zaman bir tutarlılık sergiliyor"
Galatasaray'ın derbi maçta Sofiane Feghouli ile Morutan'ı bir arada oynatmasının büyük bir handikap olduğunu belirten Gülhan, şu uyarıyı yaptı:
"Orta sahada Taylan-Berkan-Cicaldau üçlüsüyle oynadığı zaman bir tutarlılık sergileyebiliyorlardı. Feghouli ya da Morutan'dan biri çizgide kaldığı zaman ortadaki üçlü, savunma 4'lüsünün ve özellikle Marcao'nun da ileri çıkıp alanı sıkıştırmasıyla rakibe fazla alan bırakmıyordu. Fakat Feghouli ve Morutan'ın aynı anda orta sahada oynaması buradaki üstünlüğün Fenerbahçe'ye kaptırılmasına neden oldu. Geriden oyun kurarken birinci bölgeden ikinci bölgeye geçişte de çok önemli hatalar yaptılar. İstedikleri taktiksel bütünlüğü sağlayamadılar ve ilk yarı mahkum oynadılar."
Galatasaray'ın geçiş oyunlarında Morutan ve Cicaldau'nun en önemli isimler olduğunu aktaran Gülhan, "Morutan ve Cicaldau'nun tutuk kalması oyunun üçüncü bölgeye yıkılmasında problem yaşattı. Beklentiyle oynanan oyun arasında büyük çelişki vardı. Bu yüzden geçiş oyunundaki tutarlılığı bir türlü sağlayamıyorlar" dedi.

"Galatasaray, rakibi iyi analiz edip hangi taktik ve oyuncuyla oynayacağını belirlemeli"
Sarı-kırmızılı ekibin forvet hattının sürekli değişmesine de değinen Gülhan, "Diagne-Halil-Muhammed üçlüsünün rotasyonunda da zaman zaman sıkıntılar yaşıyorlar. Beşiktaş maçında Halil'in oynaması gerekirken Fenerbahçe maçında oynadı. Fenerbahçe maçında ise Diagne'nin çok erken oyuna girmesi gerekirken geç oyuna dahil oldu. İkisi arasındaki değişiklikleri Terim oturtamadı" şeklinde görüş belirtti.
"Kadro bütünlüğü, aynı 11'le oynamak çok önemlidir" diyen Gülhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu dünyadaki tüm takımlar için geçerli. Ancak hücum formatı en çok rotasyon yapılan bölgedir fakat Galatasaray'ın rakibi iyi analiz edip hangi taktikle ve hangi oyuncuyla oynayacağını belirlemesi lazım. Üçü de çok değerli oyuncular ama rakibin de iyi analiz edilmesi lazım. Baskı altında, yüksek tempoda oynadığınızda ceza sahasında kullanacağınız oyuncu Diagne'dir. Karşı atağa çıkıp, baskı kuracağınız oyunda Halil daha etkilidir. Oyunu ikinci bölgede kabul edip ceza sahasının dışından organizasyon yapacak bir oyuna sahipseniz burada Muhammed'i kullanabilirsiniz. Bu da Fatih Terim'in antrenörlüğüne ve rakibin iyi analiz edilmesine bağlı kalıyor."

"Bu maçı alırsa işi bitirir, sıkıntı yaşayacağını sanmıyorum"
İstanbul temsilcisinde savunmanın her iki kanadında da devamlılığın olmadığının altını çizen Gülhan, şöyle konuştu:
"Galatasaray'ın en önemli problemi iki bekinin devamlılığının olmaması. Özellikle Yedlin hiçbir dinleme derinliğine sahip bir oyuncu değil. Orada çok büyük boşluk bırakıyor. Fenerbahçe bunu çok iyi bildiği için Novak'ı içeri aldı ve oradaki oyun bir şekilde kendini tolere etmeye başladı. Galatasaray oradan çok iyi akınlar yapabilirdi ancak kullanamadı. Beklerden istediği desteği alamayınca belirli bir oyun formatında sıkışıyor."
Galatasaray'ın Marsilya'yı mağlup etmesi durumunda gruptan çıkacağını garantileyeceğini düşünen Gülhan, sözlerini şöyle noktaladı:
"Bu maçı alırsa işi bitirir. Sıkıntı yaşayacağını sanmıyorum. Son hafta Lazio'ya yenilse bile gruptan çıkacaktır. Onun da gruptaki geleceği bu maça bağlı. Kazandığı taktirde gruptan çıkar. Lider veya ikinci olarak çıkar onu bilemem ama üst tura yükseleceği görünüyor."
Independent Türkçe



Kanatsız uçuş: Kayakla atlama hakkında her şey

Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
TT

Kanatsız uçuş: Kayakla atlama hakkında her şey

Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)

Adrenalin'den herkese merhaba. Bu hafta motor sporları ve dövüş etkinliklerinden değil, adrenalinin doruk noktasına ulaştığı bir başka spor dalı olan kayakla atlamadan bahsedeceğiz. 

Kayakla atlama, kış sporları içinde hem tarihi hem de görsel etkisiyle en çarpıcı dallardan biri. Bir sporcunun onlarca metre yükseklikten kendini boşluğa bırakıp rüzgarla mücadele ederek süzülmesi, bu branşı yalnızca bir yarış değil, aynı zamanda bir cesaret gösterisine dönüştürüyor.

  
Kayakla Atlama Dünya Kupası da bu sporun geldiği noktayı görmek için en doğru adreslerden biri. Ancak bu noktaya gelene kadar kayakla atlama uzun bir yolculuktan geçti.

Kayakla atlamanın kökleri 19. yüzyıl Norveç'ine uzanıyor. İlk dönemlerde bu spor, bugünkü anlamda bir yarıştan çok, kimin daha uzağa atlayabildiğini görmek için yapılan yerel denemelerden ibaretti.

Ahşap kayaklar, basit rampalar ve neredeyse hiçbir güvenlik önlemi olmadan yapılan atlayışlar, sporun ne kadar riskli başladığını açıkça gösteriyor. Zamanla bu denemeler organize yarışlara dönüştü ve kayakla atlama, İskandinav ülkelerinin sınırlarını aşarak Avrupa'nın geri kalanına yayıldı.

Bu gelişimin en önemli dönüm noktalarından biri, 1925'te düzenlenen ilk Kayakla Atlama Dünya Kupası oldu. O dönemde yalnızca erkek sporcuların katıldığı bu organizasyon, kayakla atlamayı uluslararası bir spor haline getirdi.

İlk şampiyonalarda atlayış mesafeleri bugüne kıyasla oldukça kısa olsa da sporcuların cesareti ve rekabet duygusu bugünküyle yarışır düzeydeydi. Dünya Kupası, yıllar içinde hem sporcular hem de organizatörler için bir referans noktası haline geldi.

Erkekler Kayakla Atlama Dünya Kupası tarihine bakıldığında, bazı ülkelerin bu spora damga vurduğu hemen fark ediliyor. Norveç, Finlandiya, Avusturya ve Almanya, uzun yıllar boyunca hem teknik hem de sportif açıdan öne çıktı.

Özellikle Finlandiyalı Matti Nykanen, kayakla atlama dendiğinde akla gelen ilk isimlerden biri oldu. Nykanen'in Dünya Kupaları ve Olimpiyatlar boyunca sergilediği performans, bu sporun küresel popülaritesini ciddi şekilde artırdı. Onun ardından gelen nesiller, kayakla atlamanın sınırlarını biraz daha ileri taşımaya başladı.

Zaman içinde pistler büyüdü, tepe boyutları arttı ve sporcular daha uzun mesafelere ulaşmaya başladı. Bununla birlikte ekipman teknolojisi de ciddi bir değişim geçirdi.

Eski dönemlerde ağır ve kontrolü zor kayaklar kullanılırken, günümüzde daha hafif ve aerodinamik malzemeler öne çıkıyor.

Sporcuların giydiği tulumlar bile rüzgarla etkileşim göz önünde bulundurularak tasarlanıyor. Bu gelişmeler, performansı artırırken aynı zamanda kuralların da sıkılaşmasına neden oldu.

Kayakla atlamada kadınların Dünya Kupası sahnesine çıkması ise çok daha geç bir tarihte gerçekleşti.

Kadınlar, ilk kez 2009'da Kayakla Atlama Dünya Kupası'nda resmi olarak yarışma fırsatı buldu. Bu geç başlangıç, sporda uzun süre tartışma konusu oldu.

Ancak kadın kayakla atlamanın kısa sürede gösterdiği gelişim, bu tartışmaları büyük ölçüde geride bıraktı. Japonya, Almanya, Avusturya ve Norveçli sporcular, kadınlar kategorisinde üst düzey rekabetin oluşmasında başrol oynadı.

Kadın kayakla atlamanın simge isimlerinden biri olan Sara Takanashi, bu alandaki dönüşümün en net örneklerinden biri.

Dünya Kupası yarışlarında kırdığı rekorlar ve performansları, kadın sporcuların teknik ve fiziksel olarak bu branşta ne kadar ileri gidebileceğini gösterdi. Kadınlar yarışlarının şampiyona programına eklenmesi, yalnızca bir sportif gelişme değil, aynı zamanda kayakla atlamanın geleceği açısından da önemli bir adım oldu.

Kayakla Atlama Dünya Kupası, hem erkekler hem de kadınlar için benzer bir yarış yapısıyla ilerliyor. Normal tepe ve büyük tepe yarışları, sporcuların farklı koşullara ne kadar hızlı uyum sağlayabildiğini ortaya koyuyor.

Takım yarışlarıysa bireysel yeteneklerin yanı sıra ülkelerin sistemli çalışmasının da ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Rüzgarın yönü, hızındaki küçük değişimler ve pistin durumu, yarışın kaderini saniyeler içinde değiştirebiliyor.

Bu yüzden kayakla atlama, yalnızca fiziksel güçle açıklanabilecek bir spor değil. Sporcular, atlayış sırasında vücut pozisyonlarını milimetrik hesaplarla ayarlamak zorunda kalıyor.

En ufak bir hata, metrelerce mesafe kaybı anlamına gelebiliyor. Dünya Kupası da tam olarak bu noktada devreye giriyor ve en istikrarlı, en soğukkanlı sporcuları öne çıkarıyor.

Kayakla atlamanın bugünkü haline ulaşmasında organizasyonların ve uluslararası federasyonların da payı büyük.

Güvenlik önlemleri yıllar içinde ciddi şekilde artırıldı. Pist tasarımları, sporcuların iniş sırasında daha kontrollü bir şekilde yere basmasını sağlayacak biçimde geliştirildi.

Aynı zamanda ekipman kontrolleri sıkılaştırıldı ve herkes için eşit koşullar yaratılmaya çalışıldı. Bu sayede spor, geçmişe kıyasla çok daha güvenli bir yapıya kavuştu.

Kayakla atlama dışarıdan bakıldığında kısa bir koşu, bir sıçrayış ve ardından süzülmeden ibaret gibi görünebilir. Oysa işin teknik tarafı, atlayışın her saniyesine yayılan karmaşık bir denge ve kontrol sürecine dayanıyor. Bir sporcunun havadayken ne kadar ileri gideceğini belirleyen şey yalnızca gücü değil; hız, vücut pozisyonu, kayak açısı ve rüzgarla kurduğu ilişki oluyor.

Her şey pistin başında, iniş rampasına girmeden önce başlıyor. Sporcu, mümkün olan en dengeli ve ritmik kaymayla maksimum hıza ulaşmaya çalışıyor. Bu noktada amaç, hızlanırken vücudu gereksiz yere hareket ettirmemek. En ufak bir dengesizlik, rampa sonunda yapılacak sıçramayı doğrudan etkiliyor.

Sporcular, rampaya yaklaşırken dizlerini hafif kırık tutuyor ve gövdeyi öne doğru sabit bir açıyla konumlandırıyor. Bu duruş, sıçrama anında gücün doğrudan kayaklara aktarılmasını sağlıyor.

Sıçrama, yani "take-off" anı, uçuşun kaderini belirleyen en kritik nokta. Sporcu, rampanın ucunda kayakları pistten ayırırken ne çok erken ne de geç davranabiliyor.

Erken sıçrama, hız kaybına yol açarken; geç sıçrama, açıyı bozarak havalanmayı zorlaştırıyor. Bu nedenle sporcular, rampanın ucundaki milimetrik noktayı defalarca antrenman yaparak ezberliyor. Bacaklardan gelen itiş, gövde ve kalça pozisyonuyla birleştiğinde sporcu havaya düzgün bir şekilde yükseliyor.

Havalanma sonrası başlayan uçuş evresi, kayakla atlamanın görsel açıdan en tatmin edici ama aynı zamanda en teknik bölümü. Günümüzde neredeyse tüm sporcular "V stili" adı verilen tekniği kullanıyor.

Bu teknikte kayaklar önde açılarak V harfi şeklini alıyor. Kayakların bu şekilde açılması, havayla temas yüzeyini artırıyor ve sporcuya daha fazla kaldırma kuvveti sağlıyor.

Ancak V stilinin etkili olabilmesi için kayakların açısı, sporcunun vücut pozisyonuyla uyum içinde olmalı. Aksi halde bu avantaj hızla dezavantaja dönüşebiliyor.

Uçuş sırasında gövde neredeyse kayaklarla paralel hale geliyor. Sporcu, göğsünü kayaklara yaklaştırarak havayı "yakalamaya" çalışıyor. Kollar genellikle vücuda yakın tutuluyor, çünkü açılan kollar hava direncini artırarak dengeyi bozabiliyor.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Viessmann FIS Ski Jumping World Cup (@fisskijumping)'in paylaştığı bir gönderi

Başın pozisyonu da büyük önem taşıyor. Sporcu genellikle bakışlarını ileriye sabitliyor ve boynu mümkün olduğunca sabit tutuyor. Bu duruş, hem aerodinamik yapıyı koruyor hem de havadayken ani hareketlerin önüne geçiyor.

Rüzgar, uçuş kontrolünde en büyük dış etkenlerden biri. Karşıdan gelen hafif bir rüzgar, sporcunun daha uzun süre havada kalmasına yardımcı oluyor. Yandan esen rüzgarlarsa dengeyi ciddi şekilde zorlayabiliyor.

Bu nedenle sporcular, havadayken küçük vücut hareketleriyle dengeyi sürekli ayarlıyor. Dizlerin ve ayak bileklerinin çok küçük hareketleri, kayakların açısını ve yönünü kontrol etmeye yardımcı oluyor. Bu ayarlamalar dışarıdan fark edilmese de uçuşun birkaç metre daha uzamasını sağlayabiliyor.

İnişe yaklaşırken uçuş tekniği yeniden değişiyor. Sporcu, yavaş yavaş V stilini daraltıyor ve kayakları birbirine yaklaştırıyor. Amaç, yere en stabil şekilde temas etmek. İniş sırasında ağırlık genellikle öne veriliyor ve dizler darbe emici bir görev üstleniyor. Denge kaybı yaşanmaması için gövde hafif öne eğik tutuluyor. Hakemler, inişin temizliğine ve sporcunun dengesini koruyup korumadığına özellikle dikkat ediyor.

Kayakla atlamada kullanılan ekipman da uçuş kontrolünün önemli bir parçası. Kayakların uzunluğu, sporcunun boyu ve kilosuna göre belirleniyor. Çok uzun kayaklar daha fazla kaldırma sağlarken, kontrolü zorlaştırabiliyor. Tulumlarsa rüzgarı belirli bir şekilde yönlendirecek biçimde tasarlanıyor ancak kurallar bu konuda son derece katı. Tulumun vücuda tam oturması gerekiyor; fazla bol kıyafetler avantaj sağladığı için kabul edilmiyor.

Tüm bu teknik detaylar, kayakla atlamayı reflekslerden çok bilgi ve tekrar üzerine kurulu bir spor haline getiriyor. Uçuş sırasında yapılan her küçük ayar, yıllar süren antrenmanların ve sayısız denemenin sonucu. Dünya Kupası gibi üst düzey organizasyonlarda fark yaratan da tam olarak bu oluyor: Havadayken sakin kalabilen, vücudunu rüzgarla uyum içinde yönlendirebilen ve inişi temiz yapabilen sporcular, birkaç metrelik farklarla zirveye çıkıyor.

Kayakla atlamada uçuş, boşluğa bırakılan bir an değil, başından sonuna kadar kontrol edilen, hesaplanan ve hissedilen bir süreç. Sporcu pistten ayrıldığı anda işi bitmiyor, asıl mücadele tam da o anda başlıyor.

Kış sporları Eurosport kanallarından takip edilebiliyor.

Kaynaklar: Red Bull, TKF, FIS


Basketbolu bırakan NBA yıldızı, balıkçı oldu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Basketbolu bırakan NBA yıldızı, balıkçı oldu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

NBA yıldızı Ben Simmons, üst düzey basketbola olası dönüşünü erteleyip profesyonel balıkçılık kariyerine yönelmeyi tercih etti.

Sport Fishing Championship'te (SFC) takım satın alan 29 yaşındaki oyuncu, South Florida Sails'ı yönetecek.

2021'de kurulan SFC'de 16 elit balıkçılık kulübü, profesyonel açık deniz tuzlu su balıkçılığı yapıyor.

Üç kez NBA All-Star'a (2019–2021) seçilen Simmons, ligdeki son maçını 13 Nisan'da LA Clippers formasıyla Golden State Warriors'a karşı oynamış ve Kaliforniya'daki kısa süreli macerasını yılda 1,1 milyon dolarlık minimum sözleşmeyle tamamlamıştı.

NBA'de 9 yıl geçiren Simmons, bu sürede 203 milyon dolar kazandı. 2016'da draft edilen oyuncu, yıldızını Sixers'ta parlatmıştı.

2022'de Nets'e geçtikten sonra, 2024'te yıl Clippers'a katılmıştı.

Simmons, bu sezon geri dönüşüyle ​​ilgili sorulan soruya "Sadece orada bulunmak için yer doldurmanın anlamı olduğunu düşünmüyorum" dedi.

Bunun biraz bencilce olduğunu düşünüyorum... Ama rekabet edebilmek için en yetenekli halime ve fiziksel zirveme ulaşmak istiyorum. Aksi takdirde bana hiçbir faydası olmaz. Belki bu yılın ortasını, hatta belki de gelecek sezonu düşünüyorum.

Balıkçılık sporuna yönelik tutkusunu sosyal medyada sergileyen Simmons, bunun "sıkıcı ve zorlu" olabileceğini kabul etse de sonuçta "çok eğlenceli" olduğunu vurguladı.

Simmons, Andscape'e, "Çok niş bir spor" diye konuştu.

Ve bilmeyince bilinmiyor. Ama bir kez deneyimlenince ve oraya gidip neyle ilgili olduğu görülünce, sporun doğasına hayran kalınıyor. Ve bu, balıkçılık sporunda her zaman ilgimi çeken bir şey. Teknik. Ve bunun içinde insanların anlamadığı çok şey var. Milyon dolarlık gemilerde balık tutan bu adamlar günlerce denizde kalıyor. Yani yorucu ve zorlu ama çok eğlenceli. Bu, deneyimlenmesi, içine girilmesi ve neyle ilgili olduğunun görülmesi gereken dünyalardan biri.

Independent Türkçe


Afrika Kupası’nda Regragui’yi düşündüren kriz: Fas’ta savunma hattı sakatlıklarla sarsıldı

Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
TT

Afrika Kupası’nda Regragui’yi düşündüren kriz: Fas’ta savunma hattı sakatlıklarla sarsıldı

Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)

2025 Afrika Uluslar Kupası’na galibiyetle başlayan Fas Milli Takımı’nda skor ve genel hava güven verse de, savunma hattındaki sakatlıklar teknik direktör Walid Regragui’nin ilk haftadan itibaren hesaplarını zorlaştırdı.

Komorlar maçında Romain Saiss’in karşılaşmanın ilk dakikalarında sakatlanarak oyundan çıkması dikkat çekti. Tecrübeli savunmacının yerine Jawad El Yamiq dahil olurken, Katar’ın Al Sadd kulübünde forma giyen Saiss’in kapsamlı sağlık kontrollerinden geçeceği ve turnuvanın geri kalanında oynayıp oynayamayacağının bu tetkiklerin ardından netleşeceği belirtildi.

Savunmadaki sıkıntılar bununla da sınırlı kalmadı. Nayef Aguerd’in durumu da belirsizliğini koruyor. Bazı kaynaklar oyuncunun grup maçlarının kalanında forma giyemeyebileceğini öne sürerken, diğer kaynaklar yapılan kontrollerin uyluk bölgesindeki ağrılar nedeniyle tamamen önlem amaçlı olduğunu ve henüz resmî bir sakatlık tespiti bulunmadığını ifade ediyor.

Adam Masina’nın da sağlık kontrolünden geçirilmesi bekleniyor. Tecrübeli oyuncu açılış maçında yedek kulübesinde kalırken, fiziksel durumu hakkında henüz resmî bir açıklama yapılmadı.

Teknik ve sağlık ekibi, Saiss, Aguerd ve Masina’nın durumuna ilişkin sessizliğini koruyor. Çarşamba sabahı itibarıyla üç oyuncunun da sağlık durumunu ve grup maçlarındaki olası durumlarını netleştiren resmî bir bilgilendirme yayımlanmadı.

Saiss ve Aguerd’in yokluğunun kesinleşmesi hâlinde Regragui’nin savunmada Jawad El Yamiq ile Abdelhamid Ait Boudlal’dan oluşan tamamen yeni bir ikiliye yönelmesi gerekecek. Bu durum, turnuvanın erken aşamasında uyum ve savunma istikrarı açısından ciddi bir sınav anlamına geliyor.

Fas Millî Takımı, gruptaki bir sonraki maçında cuma günü Mali ile karşılaşacak, grup etabını ise pazartesi günü Zambiya maçıyla tamamlayacak.