Abiy Ahmed düşecek mi yoksa Tigray ‘Afrika Boynuzu’nun Hırvatistan’ı’ mı olacak?

Etiyopya’daki savaşı durdurmak için uluslararası arabuluculuk çabalarının başarısız olduğuna ve askeri çözüm seçeneğinin tercih edildiğine dair göstergeler mevcut.

 Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed (Reuters)
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed (Reuters)
TT

Abiy Ahmed düşecek mi yoksa Tigray ‘Afrika Boynuzu’nun Hırvatistan’ı’ mı olacak?

 Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed (Reuters)
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed (Reuters)

Haşim Ali Hamid Muhammed
ABD’nin Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Jeffrey Feltman, 23 Kasım’da Washington’a dönüşüyle eş zamanlı yapılan açıklamada Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in ‘cepheye katıldığı’ ve Addis Ababa’dan 230 kilometre uzaklıkta yaşanan bir savaşa öncülük ettiği bildirildi. Durumun karmaşıklığına dair göstergelerin başında Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) ile hükümet arasındaki mücadeleyi durdurmak için uluslararası arabuluculuk çabalarının başarısız olması ve askeri seçeneğe eğilimin artmas’ geliyor.
Duruma ilişkin, Etiyopya’nın 1991’deki iç savaş sırasında yaşadığı koşullar ile ‘Mengistu Haile Mariam rejimi, Tigray Cephesi’nin önderliğindeki isyancı cepheler ve günümüz koşulları arasındaki benzerlikler hakkında sorular ortaya çıkıyor. Peki, mevcut savaşla ilgili olasılıklar neler?

Sürtüşmenin başlangıcı
TPLF’nin 30 Ekim’de stratejik Dessie kentini ele geçirmesinin ardından Etiyopya hükümeti ile arasında çatışmalar yaşandı. Etiyopya Parlamentosu’nun ‘terörist’ olarak sınıflandırdığı ‘cephe’, başkent Addis Ababa’ya doğru ilerlemeye başladığını duyurdu.
Abiy Ahmed hükümeti, Dessie kentinin düşüşünü kabul etmedi. Ancak 2 Kasım’da Batılı tarafların uyarıları sonrasında endişeye kapılarak olağanüstü hâl ilan etti. ABD, vatandaşlarına Etiyopya’yı terk etmeleri çağrısında bulundu ve diğer büyükelçilikler için de aynı uygulamada bulundu. ABD patlama yaşanacağı konusunda uyarı yaptı. Birleşmiş Milletler (BM) de Etiyopya’nın geniş çaplı bir iç savaşa girme tehlikesi konusunda uyarı yayınladı.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre hükümet, büyükelçilikleri ve Batı ülkelerini Etiyopya’daki güvenlik durumuna ilişkin yalan ve panik yaymakla suçladı. Abiy Ahmed, “Bizim yürüttüğümüz savaş mermilerle değil, düşmanın içeriden ve dışarıdan yaydığı asılsız söylentilerledir” açıklamasında bulundu.

ABD Temsilcisi’nin ziyaretleri
Arabuluculuk çabaları ise yaşananlar nedeniyle durdu. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in Kenya Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta ve ABD’nin Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Jeffrey Feltman tarafından ortaya koyulan çabalarının yanı sıra, Etiyopya’da çatışmanın taraflarıyla görüşen Afrika Birliği’nin (AfB) Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Olusegun Obasanjo da diyalog için askeri saldırıların durdurulması çağrısında bulundu.
Obasanjo, 14 Kasım’da yaptığı açıklamada “Bu tür görüşmeler, artan askeri düşmanlık ortamında meyve veremez” dedi.
Feltman, Etiyopya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Demeke Mekonnen ile bir araya gelmesi ve hükümet güçleri ile Tigray Cephesi arasında ateşkes konusunu görüşmesi sonrasında 23 Kasım’da Washington’a döndü. Feltman’ın dönüşüyle eş zamanlı olarak Abiy Ahmed de orduya liderlik etmek için savaş alanına gittiğini duyurdu. Bu durum, ABD’nin hükümet ve TPLF ile müzakerelerinin çıkmaza girdiğini gösteriyor.
Diğer yandan TPLF ve müttefiklerinin birçok şehri ele geçirmesinden ve Addis Ababa’ya yaklaştıklarının göstergesi olarak Debre Sina şehrini kuşatmasından sonra sahada yaşanan gelişmeler hız kazandı. Bu, en azından mevcut durumda yeni istişareler başlatmaya yönelik herhangi bir fırsat bırakmadı.

Geçmişle bugün arasında
Sudan’ın New York’taki eski daimi temsilcisi ve 1991’de daha önce benzer durumlar yaşayan eski Etiyopya Büyükelçisi Abdul Mahmud Abdulhalim, bugün ve geçmişteki koşullar arasındaki benzerlikler ve mevcut gelişmeler ile ilgili olasılıklar konusunda yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Bilinen şu ki komşu Etiyopya şu an ülkenin ve Afrika Boynuzu bölgesinin geleceği üzerinde büyük etkileri olacak çok önemli ve etkili gelişmelere tanık oluyor. Abiy Ahmed dönemindeki askeri ve siyasi durum, kendisinden önceki koşulları akla getiriyor. Etiyopya Halkın Devrimci Demokratik Cephesi’nin (EPRDF) Addis Ababa’ya girişini ve Mengistu’ya karşı kazandığı zaferi farklı paradokslar, yaklaşımlar ve benzerliklerle takip etti. Her iki durumda da merkeze doğru ilerlemek ve Addis Ababa’ya girmek, kırsalın merkezi kuşatması diyebileceğimiz durumla özetlendi. Her iki durumda da ilerleme, şu an Tigray milliyetçiliği ve onunla müttefik olan aynı görüşteki diğer grupları içeren büyük bir milliyetçilik tarafından yönetilecektir. Her iki durumda da savaş stratejisi, ülkenin kuzeyindeki büyük şehirleri Addis Ababa yolunda yıkmaktır. Etiyopya ordusunun takviye yollarını kesmektir. TPLF önce Sudan ile olan ilişkilerinden yararlandı. Sudan, şu an dışardan hedef alınma konusunda Etiyopya hükümeti tarafından suçlanıyor.”
Abdul Mahmuh Abdulhalim açıklamasının devamında Etiyopya hükümetinin Eritre’nin Addis Ababa’daki rejime verdiği destekten yararlandığına dikkat çekti:
“Paradoksal olarak Eritre Halk Kurtuluş Cephesi, söz konusu dönemde Mengistu hükümetine düşman olan Tigray Cephesi’nin yanındaydı. Etiyopya hükümeti, şu an Eritre’deki ilişkilerinden ve Eritre’nin Addis Ababa’daki rejime verdiği destekten yararlanıyor. Mevcut ilerleme teoride çoğulcu bir sisteme karşıyken önceki ilerleme tek taraflı bir diktatörlüğe karşıydı. İlk deneyim, aynı zamanda Amhara yönetiminin çöküşüne tanık olarak görülürken Tigray tarafından yönetilen mevcut deneyimde ise yeniden zafer kazanılmaya çalışılıyor. Bu durum, Etiyopya’da Amhara ve Tigray arasında, iki taraflı güç rotasyonu olgusunu pekiştiriyor.”
Abdulhalim değerlendirmesinde Etiyopya’nın geçmişte yaşadığı savaş ve bugünkü durum arasında kıyaslama yaptı:
“Daha önceki deneyimler, 1990 yılında Mengistu sonrası dönem için koordinasyon ve hazırlığın gerçekleştiği Londra Konferansı’na tanık oldu. ABD, şu an savaşı durdurmak ve karşılıklı olarak tatmin edici bir çözüm aramak için Özel Temsilci Jeffrey Feltman’ın çabalarıyla olduğu gibi söz konusu dönemde de Herman Cohen’in huzurundaydı. Mengistu’yu deviren önceki savaş, o zamanlar Etiyopya’yı en yoksul ülkelerden biri yaptı. Mevcut deneyime gelince; Etiyopya şu an merkez ve Tigray savaşlarından etkilenmeden önce kalkınma göstergelerinde yüksek seviyelere ulaştığına göre ilerleme kaydetmiştir.”
Büyükelçi Abdul Mahmud Abdulhalim, mevcut durumun yol açabileceği sonuçlara ilişkin şu senaryoları sıraladı:
-TPLF ve Etiyopya Federal ve Konfederasyon Kuvvetleri Birliği Cephesi İttifakı’nın zaferi, Addis Ababa’ya giriş, anayasanın yeniden gözden geçirilmesi, Etiyopya Halkın Devrimci Demokratik Cephesi’nin (EPRDF) deneyimine benzer bir formülün oluşturulması.
- Hükümetin ve müttefiklerinin Addis Ababa’daki ilerlemeyi durdurma ve saldıran güçleri yenme başarısı.
-AfB, Obasanjo ve Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi’nin (IGAD) çabaları da dahil olmak üzere ABD ve bölgesel arabuluculuk çalışmalarının geri dönüşü ve başarısı. Ateşkes sağlamak ve müzakere sonuçlarının herkes için tatmin edici olması amacıyla her iki taraftan da tavizler almak üzere müzakerelerin yürütülmesi.
Abdul Mahmud Abdulhalim değerlendirmesinin sonunda “Savaşın ve müzakerelerin sonuçları, Tigray bölgesinin ayrılmasına ve Tigray’ın Afrika Boynuzu’nun Hırvatistan’ı olduğu, Balkanlar ve Yugoslavya’da yaşananlara benzer bir devletin yaratılmasına yol açabilir” dedi.



Gazze'de Hamas ve İsrail'in “suçlamalarla dolu ormanında” Trump anlaşmasının kaderi

Gazze'deki çocuklarda açlık sahneleri en ağır haliyle yeniden geri döndü (AFP)
Gazze'deki çocuklarda açlık sahneleri en ağır haliyle yeniden geri döndü (AFP)
TT

Gazze'de Hamas ve İsrail'in “suçlamalarla dolu ormanında” Trump anlaşmasının kaderi

Gazze'deki çocuklarda açlık sahneleri en ağır haliyle yeniden geri döndü (AFP)
Gazze'deki çocuklarda açlık sahneleri en ağır haliyle yeniden geri döndü (AFP)

İsrail ordusu dün akşam Gazze Şeridi’nde askeri faaliyet sırasında bir havan topu mermisinin hedefi ıskalayıp Gazze şehrine düştüğü yönündeki haberlere ilişkin soruşturma başlattığını duyurdu. İsrail ordusunun Arapça Basın Ofisi Sözcüsü Captain Ella, sosyal medya platformu X’te yaptığı açıklamada, ordunun kayıp iddialarından haberdar olduğunu ve bunları soruşturduğunu söyledi. Ancak, İsrail ordusunun faaliyetlerinin ‘Sarı Hat’ içinde gerçekleştiğini belirtti.

Üç önemli belge

İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi'nde iki yıl süren yıkıcı savaşı sona erdiren ateşkes anlaşmasının imzalanmasının üzerinden iki ayı aşkın bir süre geçerken, silah sesleri büyük ölçüde azaldı. Ancak Reuters'ın aktardığına göre taraflar birbirlerini anlaşmayı ihlal etmekle suçluyor ve bir sonraki aşama için gerekli olan daha karmaşık adımları kabul etmeye yaklaşmış gibi görünmüyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın geçtiğimiz eylül ayında açıkladığı 20 maddelik plan en ayrıntılı olan plandı. Plan, savaşı tamamen sona erdirmek için bir ön adım olarak ateşkesle başlıyor ve nihayetinde Hamas’ın silahsızlandırılması, Gazze'deki iktidarından uzaklaştırılması ve İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesini öngörüyor. Ancak taraflar planın tüm maddeleri üzerinde tam olarak anlaşmaya varmış değiller.

İsrail ve Hamas, 9 Ekim'de Trump'ın planının ilk maddelerini kapsayan kısmi bir anlaşma imzaladı. Bu maddeler arasında İsrailli rehinelerin Filistinli tutuklu ve mahkumlarla takas edilmesi, tam ateşkes, İsrail’in kısmi olarak geri çekilmesi ve insani yardımın artırılması yer alıyor. Trump’ın planı, Gazze'yi istikrara kavuşturmak için geçiş dönemi yönetimi ve uluslararası bir gücün kurulmasını da onaylayan üçüncü belge olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararıyla onaylandı.

Gidişat nasıl?

Hayatta olan 20 rehine, yüzlerce Filistinli mahkum ve tutukluyla takas edilerek serbest bırakıldı. Ölen rehinelerin cenazelerinin teslim edilmesi ise daha uzun sürdü. Cesetlerden biri Gazze'de kalırken 27’si teslim edildi. İsrail, her bir İsrailli rehinenin cesedi karşılığında Filistinlilerin cesetlerini teslim etti.

Yardımların Gazze Şeridi’ne girişi konusunda da anlaşmazlık yaşanıyor. Hamas, Gazze’ye üzerinde uzlaşılan sayıda yardım kamyonu girmediğini, yardım kuruluşları da yardımın asgari ihtiyaçları karşılamadığını söylerken, İsrail'in birçok temel malzemenin girişini engellediğini belirtiyor. İsrail ise bunları reddediyor ve anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirdiğini söylüyor.

Gazze Şeridi’nin Mısır ile olan Refah Sınır Kapısı ateşkesin ilk aşamasında açılacaktı, ancak İsrail, Filistinlilerin Gazze Şeridi'ne giriş ve çıkışlarına izin vermeden önce Gazze’de kalan rehinelerin cenazelerinin iadesini talep ettiği için kapı kapalı kalmaya devam ediyor. Gazze Şeridi halen harabe halinde ve Gazzeliler çadır kurmak için enkazlardan demirler çıkarıyor.

Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) aralık ayında, Gazze'deki çocukların ‘şok edici derecede yüksek’ bir kısmının ciddi beslenme yetersizliği içinde olduğunu açıkladı. Bu arada, şiddetli yağmurlar binlerce çadırı su altında bıraktı ve Gazze Şeridi’nin dört bir yanına lağım ve çöp yığarken halihazırda var olan sağlık krizini daha da kötüleştirdi.

Bazı şiddet olayları ise halen devam ediyor. Filistinli silahlı kişiler Gazze'de İsrail güçlerine saldırarak en az üç kişiyi öldürdü. Gazze'deki sağlık yetkilileri, İsrail'in sınır yakınlarındaki insanlara ve İsrail'in Hamas'ı hedef aldığını söylediği operasyonlar sırasında ateş açması sonucu yaklaşık 400 Filistinlinin öldüğünü belirtti.

Hangi meseleler üzerinde henüz anlaşmaya varılamadı?

Uluslararası İstikrar Gücü (UİG), Gazze’de güvenlik ve barışı sağlamayı amaçlıyor. Ancak, bu gücün yapısı, rolü ve görev tanımı ile ilgili konular hâlâ tartışılıyor. Endonezya ve Pakistan bu konuda rol oynayabilir, zira İsrail bu gücün Hamas'ı silahsızlandırmasını istemiyor. Ancak birçok ülke bu görevi kendi güçlerine vermekte isteksiz davranıyor.

fgthy
Gazze şehrinde yağmurda koşan çocuklar (AP)

Hamas’ın temsil edilmediği Filistinli bir teknokrat yapının geçiş dönemini yönetmesi bekleniyor, ancak bu yapının nasıl ve ne zaman kurulacağına dair herhangi bir açıklama yapılmadı. İsrail işgali altındaki Batı Şeria’nın bazı bölgelerini yöneten Filistin Yönetimi’nin ilerleyen zamanlarda Gazze’de rol üstlenmesinden önce bazı reformlar gerçekleştirmesi gerekiyor, ancak bu reformlar henüz açıklanmadı. ABD Başkanı’nın planına göre Gazze hükümeti Trump’ın başkanlık edeceği Gazze Barış Kurulu’nun denetimi altında çalışmalı. ABD Başkanı, Gazze Barış Kurulu’nun 2026 yılı başlarında açıklanacağını söyledi, ancak yapısı belirsizliğini halen koruyor.

Trump’ın planına göre Hamas’ın silahsızlandırılması gerekiyor, ancak hareket buna razı olmadı ve İsrail'in Gazze'den daha fazla çekilmesi bu koşulun yerine getirilmesine bağlı olduğu için ancak Filistin devletinin kurulmasından sonra silahlarını teslim edeceğini söyledi.

Ateşkes devam edecek mi?

İsrail, Hamas’ın barışçıl yollarla silahsızlandırılamaması halinde, bunu zorla yapmak için askeri operasyonlara yeniden başlayacağını defalarca kez belirtse de topyekûn bir savaşın yeniden başlaması yakın görünmüyor. Bunun yanında birçok İsrailli ve Filistinli, Trump'ın planının tam olarak hayata geçirileceğinden ve mevcut çıkmazın süresiz olarak devam edeceğinden şüphe duyuyor.

İsrailliler, Hamas’ın yeniden silahlanarak 7 Ekim 2023'teki gibi bir saldırı tehdidi oluşturacağından korkuyor. Filistinliler ise İsrail'in Gazze'den çekilmeyi tamamlamayacağından veya tam bir yeniden inşaya izni vermeyeceğinden, böylece Gazze Şeridi’ni harabe halinde ve geleceksiz bırakacağından endişe ediyor.

Askeri konuşlandırmalar ve yeniden inşa planları, Gazze Şeridi'nin fiilen, Hamas karşıtı grupları destekleyen İsrail'in doğrudan kontrolündeki bir bölge ile yeniden inşa edilmeyen ve yerel hizmetlerin sunulmadığı Hamas'ın kontrolündeki bir bölge olarak bölünmenin yaşanması olasılığına işaret ediyor.

Peki kalıcı barışın şansı ne?

İsrailliler ve Filistinliler, şu anda olduğu kadar birbirlerine güvenmedikleri nadir bir dönemden geçiyorlar. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre çoğu ülkenin desteklediği iki devletli çözüm, Filistin devletinin uluslararası alanda giderek daha fazla tanınmasına rağmen, her zamankinden daha ulaşılmaz görünüyor. Trump'ın planı, Filistin halkının özgürlüğünü ve devlet kurma hakkını bir hedef olarak kabul ediyor, ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bunu defalarca kez reddetti. İsrail'de 2026 yılında seçimler yapılması planlanıyor, ancak potansiyel yeni hükümetin Filistin'in bağımsızlığını kabul edeceğine dair herhangi bir işaret yok.

Netanyahu toplantısı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 29 Aralık'ta ABD'de bir araya gelmesi planlanan ABD Başkanı Donald Trump'ın planına göre Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasının ikinci aşaması hakkında bugün önemli bir toplantı yapacak.

dfergt
Gazze Şehri’ndeki Şati Mülteci Kampı’nda İsrail’in yürüttüğü savaş sırasında yıkılan bir evin enkazı çevresindeki Filistinliler (Reuters)

İsrail basını geçtiğimiz salı günü, İsrail ordusunun bu konuda, biri Trump'ın planını sürdürmek, diğeri Gazze'ye yönelik savaşı yeniden başlatmak olmak üzere iki senaryolu bir plan sunacağını bildirdi.

Netanyahu’nun son günlerde İsrail ordusundan Gazze'deki sonraki adımlar için alternatifler sunmasını istediği, bu alternatiflerin İsrail'in Gazze’ye yönelik savaşını yeniden başlatmak ya da Trump'ın planının ikinci aşamasına geçmek olabileceği belirtildi.

İstikrar Gücü

İsrail ordunun ayrıca, Netanyahu hükümeti böyle bir karar alırsa, Hamas'ı silahsızlandırmak için savaşın yeniden başlamasına hazırlık amacıyla İsrail başbakanına operasyonel seçenekler sunması bekleniyor. ABD Başkanı Trump, geçtiğimiz pazartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze'deki uluslararası istikrar gücünün halihazırda faaliyete geçtiğini ve daha fazla ülkenin bu güce katılacağını söyledi.

Trump, şunları söyledi:

Daha fazla ülkenin katılmasıyla, bir şekilde işe yarıyor olduğunu düşünüyorum. Halihazırda katılan ülkeler var, ancak ben ne kadar asker gönderilmesini istersem o kadar asker gönderecekler.

Washington’ın anlaşmanın ikinci aşamasına geçmeye kararlı olduğunu vurgulayan Trump, yönetiminin, İsrail'in geçtiğimiz cumartesi günü Hamas liderini öldürerek Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi ihlal edip etmediğini araştırdığını belirtti.

efrgt
Netanyahu, bu ayki ABD ziyaretinde Trump ile görüşecek (Reuters)

Bu arada İsrail ordusu, Refah Sınır Kapısı’nın tamamen açılması ve Gazze Şeridi'nde yeniden inşa çalışmalarının başlatılması dahil olmak üzere Trump’ın ikinci aşama planında özetlenen adımları uygulamak için bir plan hazırlayacak. Plan, uluslararası kuruluşların patlamamış mühimmatı temizlemek üzere bölgeye girmesiyle başlayacak.

İsrailli asker öldürüldü

Öte yandan işgal İsrail ordusu, kuzeydeki bir askeri kışlada meydana gelen silahlı çatışmada bir askerinin öldüğünü, askeri polisin olayın koşullarını soruşturduğunu duyurdu.

İsrail ordusunun bir sözcüsü yaptığı açıklamada, ‘askerin tedavi üzere hastaneye kaldırıldığını, ancak kurtarılamayarak hayatını kaybettiğini’ belirtirken, ailesinin olaydan haberdar edildiğini söyledi.

Bu olayla İsrail, 10 Ekim'de Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu yana ilk kez bir askerinin öldüğünü açıkladı.


İsrail, Lübnan ile yeni bir savaşa hazırlanırken kuzeydeki sakinlerini tahliye ediyor

Yukarı Celile'deki Lübnan sınırına yakın Avivim tarım yerleşiminin dışında zırhlı askeri araçların üzerinde oturan İsrail askerleri, 28 Kasım 2024 (AP)
Yukarı Celile'deki Lübnan sınırına yakın Avivim tarım yerleşiminin dışında zırhlı askeri araçların üzerinde oturan İsrail askerleri, 28 Kasım 2024 (AP)
TT

İsrail, Lübnan ile yeni bir savaşa hazırlanırken kuzeydeki sakinlerini tahliye ediyor

Yukarı Celile'deki Lübnan sınırına yakın Avivim tarım yerleşiminin dışında zırhlı askeri araçların üzerinde oturan İsrail askerleri, 28 Kasım 2024 (AP)
Yukarı Celile'deki Lübnan sınırına yakın Avivim tarım yerleşiminin dışında zırhlı askeri araçların üzerinde oturan İsrail askerleri, 28 Kasım 2024 (AP)

İsrail hükümetinin Lübnan’a yönelik savaş tehditleri konusundaki çelişkili kararları, Yukarı Celile’deki kuzey bölgesi sakinleri arasında kafa karışıklığına yol açıyor. Yetkililer, bu bölgede yaşayanları savaşın başında terk ettikleri kasabalara geri dönmeye yönlendirirken, halk tehditlerin ciddiyetini sorguluyor ve savaşın yeniden başlaması halinde karşı karşıya kalacakları tehlikeler ile içinde bulundukları zor durumun yeterince dikkate alınmadığından yakınıyor.

Yerel karışıklık

Vatandaşlar, hükümetin kuzeyde yoğun askeri hareketliliğin sürdüğü bir dönemde onları kasabalarına geri dönmeye zorlamasından şikâyetçi. Halk, Hizbullah’a karşı olası başka bir savaşı göğüslemeye hazır; çünkü hareketin hâlâ güçlü olduğuna ve evleri ile geçim kaynakları açısından geleceğe yönelik bir tehdit oluşturduğuna inanıyor. Ancak vatandaşlar, hükümetin kendi fedakârlıklarını dikkate almasını, haklarını korumasını ve kayıpları için tazminat sağlamasını da bekliyor. Hükümetin Lübnan konusundaki çelişkili açıklamaları ise tehditlerin ciddiyeti konusunda şüphe uyandırıyor.

Hükümetin çelişkileri

Walla haber sitesinde dün yayımlanan bir rapora göre, İsrail ordusu kuzeyde planladığı operasyon için hazırlıklara başladı ve bunun uygulanması konusunda siyasi makamlar üzerinde baskı kuruyor. Raporda, yaklaşık bir ay önce Heysem Ali Tabtabai suikastının ardından Hizbullah’ın hâlâ itidal politikasını sürdürmeye karar verdiği hatırlatıldı.

dfrgt
Yukarı Celile'de Lübnan sınırına yakın Avivim tarım yerleşiminde devriye gezen İsrail askerleri (AP)

Hizbullah, önde gelen askeri liderinin öldürülmesine karşı henüz tek bir havan topu bile ateşlemedi. Ancak bu durum, olası bir sonraki tırmanışta değişecek gibi görünüyor. İsrail, Hizbullah’ın önümüzdeki dönemde düzenli bir ateş planı çerçevesinde, birkaç gün boyunca yüzlerce füze, top mermisi ve insansız hava aracı (İHA) kullanacağını öngörüyor.

Beklenen tehdit

Rapora göre, yıllar boyunca Gazze ile ve zaman zaman Hizbullah ile yaşanan önceki çatışmalardan farklı olarak, bu seferki çatışma gerilimi azaltma ve ateşkese geri dönme mekanizması olacak. Plan, geçen yıldan bu yana etkinliği kanıtlanmış, Amerikalı ve Lübnanlı subaylardan oluşan bir operasyon odası aracılığıyla yürütülecek; faaliyetler hem Beyrut’ta hem de kuzeydeki Safed’de bulunan askeri bölge komutanlığında koordine edilecek.

Öte yandan işgalci ordu yetkilileri, İsrail’in bu operasyonu ABD Başkanı Donald Trump’ın onayı olmadan başlatmayacağı değerlendirmesinde bulundu. Bu nedenle operasyonun, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ay sonunda Beyaz Saray’a yapacağı ziyaretten önce gerçekleştirilmesi pek olası görülmüyor.

Ameliyat odası

İsrail ordusunun askeri istihbarat bölümünün liderleri, Hizbullah'ın şu aşamada ordunun neredeyse her gün düzenlediği saldırıları sindirmeye ve Lübnan'daki iç çatışmaları yönetmeye devam etmeyi tercih ettiğini tahmin ediyorlar. Hizbullah'ın sivil siyasi hareket olarak hakimiyetinin geçtiğimiz yıl zarar gördüğünü ve örgütün, İsrail ordusunun kara harekâtının ardından Güney Lübnan'daki yıkılmış evlerine henüz dönmemiş on binlerce Lübnanlının kiralarını ödemekte zorlandığını belirtiyorlar.

d
İsrail'in kuzeyindeki Yukarı Celile'de Lübnan sınırında tanklarının yanında duran İsrail askerleri, 28 Ocak 2025 (EPA)

İsrail istihbarat yetkilileri, “Binlerce kimsesiz ve yaralı aileyi artık destekleyemeyen Hizbullah yerine, hareketi desteklemeyi tercih eden Şii sempatizan sayısının arttığını gözlemliyoruz. Ancak Hizbullah hâlâ Lübnan ordusundan daha güçlü. Bu denge değiştiğinde, durumun lehimize döndüğünü anlayacağız” iddiasında bulundu.

İç durum

İsrailli istihbarat yetkililerine göre, ‘bu değişim gerçekleşene kadar Hizbullah, başta kendi imkânlarıyla üretim yapmak ve mevcut füzelerini hassas güdümlü füzelere dönüştürmek suretiyle askeri kapasitesini yeniden inşa etmeyi sürdürecek.’

Sürekli silahlanma

Şarku’l Avsat’ın Yediot Aharonot’tan aktardığına göre, ordunun üst komuta kademesi ile siyasi düzeyde karar vericiler arasında bir sonraki aşamaya ilişkin sert tartışmalar yaşanıyor. Yetkililer, Hizbullah’ı zayıflatmaya yönelik yeni bir adımın, Celile’nin yeniden felce uğramasına, Hayfa’ya füze düşmesine ve Avrupa spor müsabakalarına yeniden ev sahipliği yapmaya başlayan Tel Aviv’de sirenlerin çalmasına değip değmeyeceğini sorguluyor.

Sonraki aşama

Hükümet, savaşın patlak vermesiyle kuzeydeki yaklaşık 70 bin vatandaşı evlerinden tahliye etmişti. Bu kişilerden yüzde 85’i evlerine geri dönerken, sorumlu Bakan Zeev Elkin’in tahminlerine göre kalan yüzde 15 asla geri dönmeyecek. Geri dönenler, hükümetin tutumundan şikâyetçi; yetkilileri ihmalle, sözlerini tutmamakla ve gereken desteği sağlamamakla suçluyor. Vatandaşlar, büyük çoğunluğunun maddi ve manevi kayıpları karşılığında hak ettiği tazminatları alamadığını belirtiyor.


Brezilya Kongresi, Bolsonaro'nun hapis cezasını azaltan yasa tasarısını onayladı

Brezilya Eski Devlet Başkanı Jair Bolsonaro (Reuters)
Brezilya Eski Devlet Başkanı Jair Bolsonaro (Reuters)
TT

Brezilya Kongresi, Bolsonaro'nun hapis cezasını azaltan yasa tasarısını onayladı

Brezilya Eski Devlet Başkanı Jair Bolsonaro (Reuters)
Brezilya Eski Devlet Başkanı Jair Bolsonaro (Reuters)

Brezilya Kongresi dün, eylül ayında darbe girişiminden 27 yıl hapis cezasına çarptırılan eski Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro'nun cezasını azaltmayı öngören bir yasa tasarısını onayladı.

Muhafazakâr çoğunluk tarafından sunulan ve dün Senato'da 48'e 25 oyla kabul edilen yasa tasarısı, Bolsonaro'nun cezasını iki yıl dört aya indirebilir.

Temsilciler Meclisi'nin geçen hafta aldığı bu karar geniş çaplı eleştirilere yol açtı. Pazar günü düzenlenen protestolara ülke genelindeki büyük şehirlerde on binlerce insan katıldı.

Eski aşırı sağcı cumhurbaşkanı (2019-2022), cezasını kasım ayı sonunda Brasilia'daki Federal Polis merkezinde çekmeye başladı. 

Brezilya başkentindeki icra mahkemesine göre mevcut koşullar altında 70 yaşındaki Bolsonaro, cezasının hafifletilmesi olasılığından yararlanmadan önce yaklaşık sekiz yıl daha hapiste kalabilir.

Yeni yasa ayrıca, 8 Ocak 2023'te Brasilia'da meydana gelen ayaklanmalarla bağlantılı olarak mahkum edilen onlarca destekçisi için de şartlı tahliye öngörüyor.

O gün, binlerce Bolsonaro destekçisi parlamentoyu, cumhurbaşkanlığı sarayını ve Yüksek Mahkemeyi yağmalayarak, göreve başlamasından sadece bir hafta sonra mevcut solcu Cumhurbaşkanı Luiz Inácio Lula da Silva'yı iktidardan uzaklaştırmak için askeri müdahale talep etti.

Ancak Brezilya Cumhurbaşkanı'nın, Bolsonaro'nun suçlarının bedelini ödemesi gerektiğini savunarak tasarıyı veto etmesi bekleniyor.

Yine de son sözü parlamento söyleyecek ve cumhurbaşkanının vetosunu geçersiz kılmak için oy kullanabilecek.