Abiy Ahmed düşecek mi yoksa Tigray ‘Afrika Boynuzu’nun Hırvatistan’ı’ mı olacak?

Etiyopya’daki savaşı durdurmak için uluslararası arabuluculuk çabalarının başarısız olduğuna ve askeri çözüm seçeneğinin tercih edildiğine dair göstergeler mevcut.

 Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed (Reuters)
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed (Reuters)
TT

Abiy Ahmed düşecek mi yoksa Tigray ‘Afrika Boynuzu’nun Hırvatistan’ı’ mı olacak?

 Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed (Reuters)
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed (Reuters)

Haşim Ali Hamid Muhammed
ABD’nin Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Jeffrey Feltman, 23 Kasım’da Washington’a dönüşüyle eş zamanlı yapılan açıklamada Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in ‘cepheye katıldığı’ ve Addis Ababa’dan 230 kilometre uzaklıkta yaşanan bir savaşa öncülük ettiği bildirildi. Durumun karmaşıklığına dair göstergelerin başında Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) ile hükümet arasındaki mücadeleyi durdurmak için uluslararası arabuluculuk çabalarının başarısız olması ve askeri seçeneğe eğilimin artmas’ geliyor.
Duruma ilişkin, Etiyopya’nın 1991’deki iç savaş sırasında yaşadığı koşullar ile ‘Mengistu Haile Mariam rejimi, Tigray Cephesi’nin önderliğindeki isyancı cepheler ve günümüz koşulları arasındaki benzerlikler hakkında sorular ortaya çıkıyor. Peki, mevcut savaşla ilgili olasılıklar neler?

Sürtüşmenin başlangıcı
TPLF’nin 30 Ekim’de stratejik Dessie kentini ele geçirmesinin ardından Etiyopya hükümeti ile arasında çatışmalar yaşandı. Etiyopya Parlamentosu’nun ‘terörist’ olarak sınıflandırdığı ‘cephe’, başkent Addis Ababa’ya doğru ilerlemeye başladığını duyurdu.
Abiy Ahmed hükümeti, Dessie kentinin düşüşünü kabul etmedi. Ancak 2 Kasım’da Batılı tarafların uyarıları sonrasında endişeye kapılarak olağanüstü hâl ilan etti. ABD, vatandaşlarına Etiyopya’yı terk etmeleri çağrısında bulundu ve diğer büyükelçilikler için de aynı uygulamada bulundu. ABD patlama yaşanacağı konusunda uyarı yaptı. Birleşmiş Milletler (BM) de Etiyopya’nın geniş çaplı bir iç savaşa girme tehlikesi konusunda uyarı yayınladı.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre hükümet, büyükelçilikleri ve Batı ülkelerini Etiyopya’daki güvenlik durumuna ilişkin yalan ve panik yaymakla suçladı. Abiy Ahmed, “Bizim yürüttüğümüz savaş mermilerle değil, düşmanın içeriden ve dışarıdan yaydığı asılsız söylentilerledir” açıklamasında bulundu.

ABD Temsilcisi’nin ziyaretleri
Arabuluculuk çabaları ise yaşananlar nedeniyle durdu. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in Kenya Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta ve ABD’nin Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Jeffrey Feltman tarafından ortaya koyulan çabalarının yanı sıra, Etiyopya’da çatışmanın taraflarıyla görüşen Afrika Birliği’nin (AfB) Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Olusegun Obasanjo da diyalog için askeri saldırıların durdurulması çağrısında bulundu.
Obasanjo, 14 Kasım’da yaptığı açıklamada “Bu tür görüşmeler, artan askeri düşmanlık ortamında meyve veremez” dedi.
Feltman, Etiyopya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Demeke Mekonnen ile bir araya gelmesi ve hükümet güçleri ile Tigray Cephesi arasında ateşkes konusunu görüşmesi sonrasında 23 Kasım’da Washington’a döndü. Feltman’ın dönüşüyle eş zamanlı olarak Abiy Ahmed de orduya liderlik etmek için savaş alanına gittiğini duyurdu. Bu durum, ABD’nin hükümet ve TPLF ile müzakerelerinin çıkmaza girdiğini gösteriyor.
Diğer yandan TPLF ve müttefiklerinin birçok şehri ele geçirmesinden ve Addis Ababa’ya yaklaştıklarının göstergesi olarak Debre Sina şehrini kuşatmasından sonra sahada yaşanan gelişmeler hız kazandı. Bu, en azından mevcut durumda yeni istişareler başlatmaya yönelik herhangi bir fırsat bırakmadı.

Geçmişle bugün arasında
Sudan’ın New York’taki eski daimi temsilcisi ve 1991’de daha önce benzer durumlar yaşayan eski Etiyopya Büyükelçisi Abdul Mahmud Abdulhalim, bugün ve geçmişteki koşullar arasındaki benzerlikler ve mevcut gelişmeler ile ilgili olasılıklar konusunda yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Bilinen şu ki komşu Etiyopya şu an ülkenin ve Afrika Boynuzu bölgesinin geleceği üzerinde büyük etkileri olacak çok önemli ve etkili gelişmelere tanık oluyor. Abiy Ahmed dönemindeki askeri ve siyasi durum, kendisinden önceki koşulları akla getiriyor. Etiyopya Halkın Devrimci Demokratik Cephesi’nin (EPRDF) Addis Ababa’ya girişini ve Mengistu’ya karşı kazandığı zaferi farklı paradokslar, yaklaşımlar ve benzerliklerle takip etti. Her iki durumda da merkeze doğru ilerlemek ve Addis Ababa’ya girmek, kırsalın merkezi kuşatması diyebileceğimiz durumla özetlendi. Her iki durumda da ilerleme, şu an Tigray milliyetçiliği ve onunla müttefik olan aynı görüşteki diğer grupları içeren büyük bir milliyetçilik tarafından yönetilecektir. Her iki durumda da savaş stratejisi, ülkenin kuzeyindeki büyük şehirleri Addis Ababa yolunda yıkmaktır. Etiyopya ordusunun takviye yollarını kesmektir. TPLF önce Sudan ile olan ilişkilerinden yararlandı. Sudan, şu an dışardan hedef alınma konusunda Etiyopya hükümeti tarafından suçlanıyor.”
Abdul Mahmuh Abdulhalim açıklamasının devamında Etiyopya hükümetinin Eritre’nin Addis Ababa’daki rejime verdiği destekten yararlandığına dikkat çekti:
“Paradoksal olarak Eritre Halk Kurtuluş Cephesi, söz konusu dönemde Mengistu hükümetine düşman olan Tigray Cephesi’nin yanındaydı. Etiyopya hükümeti, şu an Eritre’deki ilişkilerinden ve Eritre’nin Addis Ababa’daki rejime verdiği destekten yararlanıyor. Mevcut ilerleme teoride çoğulcu bir sisteme karşıyken önceki ilerleme tek taraflı bir diktatörlüğe karşıydı. İlk deneyim, aynı zamanda Amhara yönetiminin çöküşüne tanık olarak görülürken Tigray tarafından yönetilen mevcut deneyimde ise yeniden zafer kazanılmaya çalışılıyor. Bu durum, Etiyopya’da Amhara ve Tigray arasında, iki taraflı güç rotasyonu olgusunu pekiştiriyor.”
Abdulhalim değerlendirmesinde Etiyopya’nın geçmişte yaşadığı savaş ve bugünkü durum arasında kıyaslama yaptı:
“Daha önceki deneyimler, 1990 yılında Mengistu sonrası dönem için koordinasyon ve hazırlığın gerçekleştiği Londra Konferansı’na tanık oldu. ABD, şu an savaşı durdurmak ve karşılıklı olarak tatmin edici bir çözüm aramak için Özel Temsilci Jeffrey Feltman’ın çabalarıyla olduğu gibi söz konusu dönemde de Herman Cohen’in huzurundaydı. Mengistu’yu deviren önceki savaş, o zamanlar Etiyopya’yı en yoksul ülkelerden biri yaptı. Mevcut deneyime gelince; Etiyopya şu an merkez ve Tigray savaşlarından etkilenmeden önce kalkınma göstergelerinde yüksek seviyelere ulaştığına göre ilerleme kaydetmiştir.”
Büyükelçi Abdul Mahmud Abdulhalim, mevcut durumun yol açabileceği sonuçlara ilişkin şu senaryoları sıraladı:
-TPLF ve Etiyopya Federal ve Konfederasyon Kuvvetleri Birliği Cephesi İttifakı’nın zaferi, Addis Ababa’ya giriş, anayasanın yeniden gözden geçirilmesi, Etiyopya Halkın Devrimci Demokratik Cephesi’nin (EPRDF) deneyimine benzer bir formülün oluşturulması.
- Hükümetin ve müttefiklerinin Addis Ababa’daki ilerlemeyi durdurma ve saldıran güçleri yenme başarısı.
-AfB, Obasanjo ve Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi’nin (IGAD) çabaları da dahil olmak üzere ABD ve bölgesel arabuluculuk çalışmalarının geri dönüşü ve başarısı. Ateşkes sağlamak ve müzakere sonuçlarının herkes için tatmin edici olması amacıyla her iki taraftan da tavizler almak üzere müzakerelerin yürütülmesi.
Abdul Mahmud Abdulhalim değerlendirmesinin sonunda “Savaşın ve müzakerelerin sonuçları, Tigray bölgesinin ayrılmasına ve Tigray’ın Afrika Boynuzu’nun Hırvatistan’ı olduğu, Balkanlar ve Yugoslavya’da yaşananlara benzer bir devletin yaratılmasına yol açabilir” dedi.



Trump, Somaliland'ın bağımsızlığını tanıma konusunda İsrail'in yolunu izlemeyeceğini vurguladı

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

Trump, Somaliland'ın bağımsızlığını tanıma konusunda İsrail'in yolunu izlemeyeceğini vurguladı

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail'in Somali'den ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Somaliland'ı resmen tanımasının ardından, Somaliland'ın bağımsızlığını tanımayı reddettiğini açıkladı.

Trump, New York Post'a dün verdiği röportajda, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun izinden gidip Somaliland'ı tanıyıp tanımayacağı sorusuna "hayır" yanıtını vererek, "Somaliland'ın ne olduğunu gerçekten bilen var mı?" diye sordu.


Ukrayna'nın başkenti Kiev'de füze saldırısının ardından şiddetli patlamalar meydana geldi

Rusya'nın Kiev'e düzenlediği önceki bir saldırıdan (Arşiv- Reuters)
Rusya'nın Kiev'e düzenlediği önceki bir saldırıdan (Arşiv- Reuters)
TT

Ukrayna'nın başkenti Kiev'de füze saldırısının ardından şiddetli patlamalar meydana geldi

Rusya'nın Kiev'e düzenlediği önceki bir saldırıdan (Arşiv- Reuters)
Rusya'nın Kiev'e düzenlediği önceki bir saldırıdan (Arşiv- Reuters)

Bu sabah Kiev'de birkaç güçlü patlama meydana geldi ve yetkililer Ukrayna başkentinin füze saldırısı altında olduğu konusunda uyarıda bulundu.

Kiev Belediye Başkanı Vitali Kliçko Telegram'da şunları yazdı: "Başkentte patlamalar oldu. Hava savunma kuvvetleri çalışıyor. Sığınaklarda kalın."

Ukrayna Hava Kuvvetleri de bu sabah ülke genelinde hava alarmı ilan etti.


ABD'den tepki çeken plan: 80 bin göçmeni "Amazon gibi" depolayacaklar

ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)
ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)
TT

ABD'den tepki çeken plan: 80 bin göçmeni "Amazon gibi" depolayacaklar

ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)
ABD Kongresi temmuzda çıkardığı yasayla en az 100 bin kişinin gözaltı merkezlerinde tutulabilmesi için 45 milyar dolarlık ekstra bütçe sağlamıştı (AP)

Donald Trump yönetimi, ABD'ye yasadışı yollarla giren göçmenlerin gözaltında tutulması için bir adım daha atıyor.

İç Güvenlik Bakanlığı, büyük sanayi depolarını gözaltı merkezlerine çevirmek için harekete geçti. 

Washington Post'un özel haberine göre yüklenici şirketlere çağrı yapılarak bu işi üstlenmeleri istenecek.

Bu planla toplamda 80 bini aşkın göçmenin elden geçirilecek depolarda tutulması planlanıyor.

Mevcut sistemde hangi tesiste boş yer varsa göçmenler oraya gönderiliyor. 

Yeni planla birlikte 5-10 bin kişi taşıyabilecek 7 dev tesis ya da 1500 kişi kapasiteli 16 merkezden birine hızlıca sevk edilecekler.

Planın savunucuları, yeni planın göçmenlerin daha rahat ve "verimli" bir şekilde sınır dışı edilebilmesini sağlayacağını savunuyor.

Diğer yandan bu plan eleştiri de topluyor. Depoların insanların yaşaması için planlanmadığını vurgulayan insan hakları savunucuları yapılacak tüm değişikliklere rağmen havalandırma, ısıtma, su tesisatı ve hijyende büyük sıkıntılar yaşanabileceğini işaret ediyor. 

National Immigration Project'ten Tania Wolf, göçmenlere insan gibi davranılmayacağını öne sürerek "Daha iyi bir ifade bulamadım ama insanlara sığır muamelesi yapıyorsunuz" dedi. 

ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) Direktör Vekili Todd Lyons'un nisanda düzenlenen bir sınır güvenliği konferansında Amazon depoları örneğini verdiği hatırlatıldı:

Bunu bir iş gibi görmeyi daha iyi becermeliyiz. Prime gibi ama insanlarla yapılanı.

Amerikan gazetesi taslağın nihai halini henüz almadığını ve detayların değişebileceğini bildirdi. 

Washington Post, ay başında ICE'nin 68 bini aşkın göçmeni tesislerinde tuttuğunu ve bunlardan yüzde 48'inin herhangi bir hüküm giymediğini veya suçlamayla karşı karşıya olmadığını belirtti. 

Donald Trump'ın "sınır çarı" diye tanımladığı Tom Homan'ın 2025'te 580 bine yakın kişiyi sınır dışı ettiklerini duyurduğu da anımsatıldı. 

Independent Türkçe, Washington Post, Daily Beast