Dünyanın en mutlu çocuklarının yetiştiği Hollanda neyi farklı yapıyor?

Uzmanlar, çocukların gelişiminde ve arkadaşlık kurmalarında sosyokültürel unsurlar kadar yetiştirme tarzının da önemli olduğunu belirtti (Unsplash)
Uzmanlar, çocukların gelişiminde ve arkadaşlık kurmalarında sosyokültürel unsurlar kadar yetiştirme tarzının da önemli olduğunu belirtti (Unsplash)
TT

Dünyanın en mutlu çocuklarının yetiştiği Hollanda neyi farklı yapıyor?

Uzmanlar, çocukların gelişiminde ve arkadaşlık kurmalarında sosyokültürel unsurlar kadar yetiştirme tarzının da önemli olduğunu belirtti (Unsplash)
Uzmanlar, çocukların gelişiminde ve arkadaşlık kurmalarında sosyokültürel unsurlar kadar yetiştirme tarzının da önemli olduğunu belirtti (Unsplash)

Hollanda'daki çocuklar dünyanın en mutlu çocukları arasında. Uzmanlar, ülkedeki eğitim sisteminin, kültürün ve ebeveynlerin çocuklara yaklaşımının fark yarattığını söylüyor.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) geçen yıl yayımladığı raporda yüksek gelirli 41 ülkedeki çocukların zihinsel iyilik, fiziksel sağlık, akademik ve sosyal beceri gelişimlerinin düzeyi incelenmişti.
Buna göre Hollanda'daki çocukların üç kategoride de en iyi durumdaki çocuklar olduğu belirlenmişti. Hollanda'yı listede sırasıyla Danimarka ve Norveç takip etmişti.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'nün (OECD) 2020'deki Daha İyi Yaşam Endeksi'nde de Hollanda gelir, eğitim, konut ve sağlık alanlarında ortalamanın üzerinde puan almıştı.
Pozitif ebeveynlik üzerine çalışmalar yaban Anita Cleare, ABD merkezli CNBC kanalına yaptığı değerlendirmede çocukların mutluluğunda sosyoekonomik unsurların önemli rolü olduğunu söyledi.
Cleare, ayrıca özgüvenli bir ebeveynliğin "sevgi ve yakınlık sağladığı kadar net sınırlar koymakta da başarılı olduğunu ve çocuklar açısından olumlu etki yarattığının tutarlı biçimde gösterildiğini" belirtti.
Uzman, utanç duygusunun çocuklar için zedeleyici olduğunu, başka ülkelerde konuşulması kolay olmayacak konuların Hollanda'da rahatlıkla konuşulabildiğine de dikkat çekti.
Hollandalıların "farklılıklara değer verdiğini ve kapsayıcı" olduğunu bildiren Cleare, bunun çocukların sosyal medyada hem akademik hem de toplumsal anlamda daha fazla baskı altında hissettiği bir dönemde önemli olduğunu vurguladı.
Uzman, "Herkesin kendine has yeteneklerinin saygı gördüğü, çocukların ne isterlerse olabileceklerini hissettiği ve yargılanmadıkları bir kültürde yetişmenin, arkadaşlıkları ve çocuk parkındaki etkileşimleri daha olumlu etkileyeceğini ve çocukların mutluluğuna katkı sağlayacağını" söyledi.
UNICEF verilerinde ülkede yaşayan 15 yaşındaki çocukların yüzde 81'inin daha kolay arkadaş edinebileceğini düşündüğü bildirilmişti. Bu, çalışmadaki 41 ülkede tespit edilen en yüksek orandı.
Çocukların yeteneklerini geliştirmeye yönelik çalışmalar düzenleyen Good Play Guide'ın kurucusu Amanda Gummer ise Hollanda'daki eğitim sistemine dikkat çekti. Gummer, ülkedeki eğitimin rekabete dayanmadığını, bunun yerine çocukların yetenek ve tutkularının geliştirilmesine odaklanıldığını belirtti.
Independent Türkçe, CNBC



Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
TT

Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)

Yeni bir çalışma, özellikle günlük kalorinin yüzde 22'sinden fazlasının proteinden geldiği yüksek proteinli beslenme biçimlerinin, ateroskleroz gelişimine yani atardamarların sertleşmesine katkıda bulunarak kalp sağlığı sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Pittsburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar hem hayvan hem de küçük ölçekli insan deneylerini kullanarak fazla proteinin, özellikle de et ve yumurta gibi hayvansal kaynaklarda bulunan lösin adlı amino asidin, arteriyel plak oluşumunda rol oynayan temel bağışıklık hücreleri makrofajlarda mTOR sinyalini tetiklediğini keşfetti.

Hakemli dergi Nature Metabolism'de çarşamba günü yayımlanan çalışmanın başyazarı Dr. Babak Razani, "Yaklaşık yüzde 22 kilokalori protein içeren yemekler yemek, protein ve lösinin riski artırdığı eşik noktasına denk geliyor" diyor.

Ancak tüm uzmanlar aynı fikirde değil. Razani'nin ekibinin 2020'de yaptığı bir çalışma, yüksek proteinli beslenme biçimlerini kardiyovasküler hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendirmişti.

2023'te insanlar üzerinde yapılan daha büyük bir çalışmada, yüksek ve standart seviyede protein içeren diyetler arasında kardiyovasküler çıktılar açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştı.

Araştırmada yer almayan kardiyolog Dr. Stephen Tang, çalışmanın herhangi bir sonuca varılamayacak kadar küçük ölçekli olduğunu iddia ediyor. Yine de bu çalışmanın, kalp uzmanlarının bitki ağırlıklı beslenme biçimlerine giderek daha fazla yöneldiğine dair artan kanıtlara işaret ettiğine değiniyor.

Medical News Today'e konuşan Tang, "Ben olsam farklı bir şey yapmazdım" diyor. 

Ancak bu çalışma, yüksek proteinin doğru yol olmadığına dair daha fazla kanıt sunuyor. Kardiyologlar genellikle proteine değil, kolesterol ve yüksek tansiyona odaklanır. Bu çalışma, bitki temelli beslenmenin kalp sağlığına iyi geldiğini doğruluyor.

1984'te yapılan bir çalışmada ekmek, sebze, meyve, kuruyemiş, fasulye ve makarna gibi gıdalardan elde edilenler bitkisel protein diye tanımlanmıştı. Bunlardan daha fazla tüketen kadınların sağlıklı yaşlanma olasılığı yüzde 46 daha fazlayken, hayvansal proteinlere bel bağlayanların yaşlandıkça sağlıklı kalma ihtimali yüzde 6 daha azdı.

Mevcut beslenme kılavuzları genel olarak proteinin günlük kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını tavsiye ederken, alt sınırı vücut ağırlığının bir kilogramı başına yaklaşık 0,8 gram (enerjinin yaklaşık yüzde 11'i) olarak belirlemek çoğu yetişkin için yeterli.

Amerikan Kalp Derneği de protein niteliğinin kritik olduğunu belirtiyor. Fasulye, mercimek, kuruyemiş, tohumlar ve omega-3 bakımından zengin yağlı balıklar gibi bitki bazlı proteinleri tercih edip kırmızı ve işlenmiş etlerle doymuş yağ tüketimini sınırlandırmayı öneriyor.

Harvard araştırmacıları da aşırı proteinin doğası gereği zararlı olmadığını ancak hayvansal proteine fazla bel bağlamanın bitkisel proteine kıyasla kolesterolü ve ölüm riskini artırabileceğini ifade ediyor.

Independent Türkçe