Samanyolu Galaksisi'nin merkezinde gizemli bir "bariyer" keşfedildi

Araştırmacılar, Samanyolu Galaksisi'nin merkezinin etrafındaki gizemli bariyerin sırrını henüz çözemedi (NASA)
Araştırmacılar, Samanyolu Galaksisi'nin merkezinin etrafındaki gizemli bariyerin sırrını henüz çözemedi (NASA)
TT

Samanyolu Galaksisi'nin merkezinde gizemli bir "bariyer" keşfedildi

Araştırmacılar, Samanyolu Galaksisi'nin merkezinin etrafındaki gizemli bariyerin sırrını henüz çözemedi (NASA)
Araştırmacılar, Samanyolu Galaksisi'nin merkezinin etrafındaki gizemli bariyerin sırrını henüz çözemedi (NASA)

Bilim insanları, Samanyolu Galaksisi'nin merkezinde bir "bariyer" bulunduğunu ve bunun kozmik ışınları engellediğini tespit etti.
Nature Communications adlı bilimsel dergide yayımlanan araştırmada, Çin Bilimler Akademisi'nden bir ekip radyoaktif gama ışınlarının bir haritasını inceledi.
Radyoaktif gama ışınları, evrendeki en yüksek enerjili ışık formu olarak biliniyor. Bunlar, kozmik ışın olarak adlandırılan aşırı yüksek hızlardaki parçacıkların sıradan maddelere çarpmasıyla ortaya çıkıyor.
Bilim insanları, haritada Samanyolu Galaksisi'nin merkezinin yakınında bulunan bir şeyin, parçacıkların neredeyse ışık hızına ulaşmasına neden olduğunu ve merkezin hemen dışında bol miktarda kozmik ışın ve gama ışını yarattığını tespit etti.
Araştırmacılar, uzun süredir Sagittarius A* adı verdikleri ve süper kütleli kara delik olduğunu düşündükleri oluşumun, adeta devasa bir parçacık hızlandırıcısı olarak hareket ettiğini düşünüyorlardı.
Çalışmada Fermi Gama Işını Uzay Teleskobu'nda bulunan Geniş Alan Teleskobu'ndaki verileri kullanan araştırmacılar, Samanyolu Galaksisi'nin merkezinde gerçekten de böyle bir "parçacık hızlandırıcısı"nın olduğunu gözlemledi. Fakat bunun Sagittarius A* mı yoksa başka bir şey mi olduğu henüz netleşmedi.
Bilim insanları, aynı verileri inceleyerek, kozmik ışınların yoğunluğunun merkezin kenarlarında önemli ölçüde azaldığı açık bir nokta yer alan gizemli bir "bariyer" bulunduğunu da tespit etti. Buna göre merkezin etrafını çevirmiş şekilde duran bu bariyer, kozmik ışınların merkezden çıkmasına izin verirken, evrenin diğer bölgelerinden gelen ışınların içeri girmesini zorlaştırıyor.
Araştırmacılar, bunun merkezin yakınındaki yoğun gaz ve toz bulutlarının kendi üzerlerine çökerek burada bulunan manyetik alanları sıkıştırabileceğini ve kozmik ışınların geçmesini engelleyen bir bariyer oluşturmuş olabileceğini düşünüyor.
Öte yandan bariyerin nasıl işlediği veya ortaya çıktığı henüz net olarak anlaşılamadı.
Independent Türkçe, Live Science, Science Alert



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news