Mısır: Mursi'nin yardımcısı Essam El-Haddad'ın oğlundan "sızdırılan mektup", İhvan’ın yurt dışındaki liderleri arasındaki krizi derinleştiriyor

Mısır'daki Müslüman Kardeşler liderlerinin yasaklı terör örgütüne üye olmakla suçlandıkları önceki duruşma (AFP)
Mısır'daki Müslüman Kardeşler liderlerinin yasaklı terör örgütüne üye olmakla suçlandıkları önceki duruşma (AFP)
TT

Mısır: Mursi'nin yardımcısı Essam El-Haddad'ın oğlundan "sızdırılan mektup", İhvan’ın yurt dışındaki liderleri arasındaki krizi derinleştiriyor

Mısır'daki Müslüman Kardeşler liderlerinin yasaklı terör örgütüne üye olmakla suçlandıkları önceki duruşma (AFP)
Mısır'daki Müslüman Kardeşler liderlerinin yasaklı terör örgütüne üye olmakla suçlandıkları önceki duruşma (AFP)

İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) Genel Şura Konseyi İstanbul bürosu lideri Mahmud Hüseyin ile Rehberlik Konseyi Vekil Başkanı ve Londra cephesi lideri İbrahim Munir arasındaki mücadele örgütün yurt dışındaki liderleri arasında yeni bir bölünmeye işaret ediyor. Eski Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi'nin yardımcısı Essam El-Haddad'ın oğlundan Müslüman Kardeşler'in siyasi geleceğine ilişkin "sızdırılan mektup" örgütün krizlerini derinleştirdi. Müslüman Kardeşler liderlerinin çoğu, "şiddet meselelerine" karıştıkları gerekçesiyle Mısır hapishanelerinde tutuklu bulunuyor.
Mısır'daki radikal hareketler konusunda uzmanlaşmış araştırmacı Amr Abdulmunim, “Sızdırılan mektup örgütün şu anda çektiği acıyı ortaya koyuyor. Örgütün iç yapısı büyük bir ikilemle karşı karşıya. Mektup örgütün eski Genel Sekreteri Mahmud Hüseyin'in önderliğindeki İstanbul Cephesi'nde ayrılıklara sebep olacak” dedi.
Al-Arabiya kanalının internet sitesine göre, Muhammed Mursi'nin dış ilişkilerden sorumlu yardımcısı Essam El-Haddad'ın oğlu Abdullah El-Haddad, siyaseti bırakma ve herhangi bir faaliyette bulunmama sözü karşılığında babasının serbest bırakılmasını talep etti. Abdullah, Mısır'da bir internet sitesinde yayınladığı bir makalede, "yerel ve bölgesel bağlamın (Müslüman Kardeşler) unsurlarının ve liderlerinin babasının 2013'ten önceki gibi siyaset yapmasına izin vermeyeceğini" söyledi. Abdullah, babasını “geçmiş (bitmiş) ve (geri dönmeyecek) bir siyasi çağın adamı olarak tanımladı.
Abdulmunim, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamalarda şunları söyledi: “Essam ve oğlu Cihad'ın (hapsedilen) serbest bırakılması için El-Haddad ailesinin, son dönemde bu yöntemlerin birçoğunu Mısır'a baskı yapmak için kullandığı biliniyor.”
Essam El-Haddad, oğlu Cihad gibi (yabancı taraflar için casusluk yapmak) davasında 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Essam, İhvan Rehberlik Bürosu'nun bir üyesiydi ve 2013 yılında İhvan yönetimi sırasında Mursi'nin dış ilişkaailerden sorumlu asistanı olarak atanmış ve İngiliz vatandaşlığı elde etmişti. Oğlu Cihad'a gelince, dış ilişkiler dosyasından sorumluydu ve örgütün "Nahda" projesinin baş danışmanıydı.
“Sızdırılan mektup” ile ilgili olarak Abdulmunim, “El-Haddad ailesine uluslararası sempati kazanma girişimi. Siyasetten çekilme iddiası bilinen bir yöntemdir. El-Haddad'ın oğlu mektubunda (şiddet ve örgüt fikirlerini) reddetmedi. Bu Müslüman Kardeşler’in hep kullandığı bir yöntem. Bu, örgüt ve unsurları hakkında her zaman Mısırlıları şüpheye düşürür ve İhvan liderlerinin hala aynı eski fikirlerde ısrar ettiğini doğrular” dedi.
Abdulmunim’e göre, El-Haddad'ın oğlunun mektubu, özellikle El-Haddad ailesinden olduğu için İstanbul cephesinde anlaşmazlıkları derinleştirecek.
Gözlemcilere göre, Essam'ın kardeşi, Türkiye'de ikamet eden İhvan liderlerinden ve İstanbul Cephesi'nin en önemli isimlerinden biri olan Midhat El-Haddad, Türkiye'deki İhvan yatırımlarından sorumlu ve Rehberlik Konseyi Vekil Başkanı ve Londra cephesi lideri İbrahim Munir tarafından çalışmaları dondurulan ve görevden alınan İstanbul Cephesi'nin altı üst düzey lideri arasında. 
İstanbul ve Londra cepheleri arasındaki kriz, Munir'in Türkiye'deki Teşkilat İşleri İdari Ofisi'nin feshedildiğini ve Mahmud Hüseyin ve onun destekçileri veya sempatizanlarının görevden alındığını duyurmasıyla derinleşti.
Sızdırılan mektubun örgütün yurtdışındaki liderlerin içinde bulunduğu zor durumu ortaya koyduğunu ve bu mektubun özellikle de İstanbul Cephesi'nin çıkarına olmadığını ileri süren Amr Abdulmunim, mektubun ayrıca Mahmud Hasan ve İbrahim Münir cepheleri arasındaki farklılıkların Mısır'daki İhvan liderlerinin ailelerini endişelendirdiğini gösterdiğini kaydetti.
İstanbul cephesinin Londra cephesine karşı son hamlesi, Mahmud Hüseyin’den geldi. Mahmud Hüseyin geçtiğimiz Perşembe günü örgütün internet sitelerinde yayınlanan açıklamasında, en üst organ olan Genel Şura Konseyi'nin birkaç gün önce toplandığını ve Munir'i görevden almaya ve son kararlarını feshetmeye karar verdiğini vurguladı. Açıklamaya göre ayrıca Munir'in konumunun görevlerini üstlenecek geçici bir komite kurulmasına karar verildi.



Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu askeri operasyona hazırlık amacıyla Mukalla Limanı’nın tahliyesini istedi

Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
TT

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu askeri operasyona hazırlık amacıyla Mukalla Limanı’nın tahliyesini istedi

Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu bugün, tüm sivillere Hadramut ilindeki Mukalla Limanı’nı bir sonraki duyuruya kadar derhal tahliye etmeleri çağrısında bulundu. Koalisyon, bu önlemin onların güvenliğini sağlamak amacıyla alındığını vurguladı.

Tahliye talebinin liman çevresinde yapılacak askeri operasyon hazırlıkları ile birlikte can ve mal güvenliğini korumayı amaçladığını açıklayan Arap Koalisyonu, herkesin verilen talimatlara uymasını ve güvenliklerinin sağlanması için iş birliği yapmasını istedi.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral el-Maliki, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Dr. Reşad el-Alimi’nin Güney Geçiş Konseyi'ne (GGK) bağlı silahlı unsurların Hadramut’taki sivillere karşı işlediği ciddi ve korkunç insani ihlalleri nedeniyle talebi üzerine sivilleri korumak için acil önlemler alınacağını açıkladı. Bu önlemler, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) gerilimi yatıştırmak, GGK güçlerini geri çekmek, mevzilerini Vatan Kalkanı Güçleri'ne devretmek ve yerel makamların sorumluluklarını yerine getirmelerini sağlamak için yorulmak bilmeden sürdürdükleri ortak çabaların devamı niteliğinde. Arap Koalisyonu güçleri, bu çabaları bozacak her türlü askeri eyleme, sivil hayatları korumak ve Suud Arabistan-BAE’nin çabalarının başarısını sağlamak için doğrudan ve derhal müdahale edileceğini teyit ediyor.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı'nın meşru Yemen hükümetine yönelik sürekli desteğini ve kararlı tutumunu teyit eden Tümgeneral Maliki, herkesi ulusal sorumluluklarını yerine getirmeye, itidal göstermeye ve güvenlik ve istikrarı korumak için barışçıl çabalara yanıt vermeye çağırdı.


Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu’ndan Mukalla Limanı’na gelen askeri teçhizata “sınırlı” saldırı

Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
TT

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu’ndan Mukalla Limanı’na gelen askeri teçhizata “sınırlı” saldırı

Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare

Yemen'de meşru hükümete destek veren Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı, Mukalla Limanı’nda dışarıdan verilen askeri desteği hedef alan ‘sınırlı’ bir hava saldırısı düzenlediğini duyurdu.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral el-Maliki, yaptığı açıklamada, “Geçtiğimiz cumartesi ve pazar günü, iki geminin Koalisyon Ortak Kuvvetler Komutanlığı'ndan resmi izin almadan Fuceyra Limanı’ndan Mukalla Limanı’na girerken görüldü. İki geminin mürettebatı, izleme sistemlerini devre dışı bıraktı ve çatışmayı körüklemek amacıyla Yemen'in doğu illerindeki (Hadramut ve el-Mahra) Güney Geçiş Konseyi (GGK) güçlerini desteklemek için büyük miktarda silah ve savaş aracı indirdi. Bu eylem, ateşkese ve barışçıl bir çözüm arayışına karşı yapılmış açık bir ihlaldir. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2216 sayılı kararı da ihlal edilmiştir.” İfadelerini kullandı.

Tümgeneral Maliki, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi’nin Arap Koalisyonu güçlerine yönelik Hadramut ve el-Mahra’daki sivilleri korumak için gerekli tüm askeri önlemleri alması yönündeki talebine dayanarak güvenliği ve istikrarı tehdit eden bu silahların oluşturduğu tehlike ve gerginlik çerçevesinde bu kararı aldıklarını açıkladı.

Arap Koalisyonu Hava Kuvvetleri, bu sabah, Mukalla Limanı’nda iki gemiden indirilen silah ve savaş araçlarını hedef alan sınırlı bir askeri operasyon gerçekleştirdi. Bu operasyon, uluslararası insani hukuk ve geleneksel kurallar çerçevesinde ve hiçbir yan hasar meydana gelmeyecek şekilde belgelendikten sonra gerçekleştirildi.

Tümgeneral Maliki, Arap Koalisyonu’nun Hadramaut ve el-Mahra'da gerilimi azaltmaya ve sükuneti sağlamaya devam edeceğini, meşru Yemen hükümeti ve koalisyonla koordinasyon sağlanmadan herhangi ülkenin Yemen’deki herhangi bir gruba askeri destek sağlamasını engelleyeceğini, böylece Suudi Arabistan ve Arap Koalisyonu’nun güvenlik ve istikrarı sağlama ve çatışmanın yayılmasını önleme çabalarının başarıya ulaşmasının amaçlandığını vurguladı.


İsrail askerleri Filistinli işçileri rüşvet karşılığında askeri kontrol noktalarından geçirdi

İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)
İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)
TT

İsrail askerleri Filistinli işçileri rüşvet karşılığında askeri kontrol noktalarından geçirdi

İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)
İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)

İsrail askerî ve adli polisinin yürüttüğü soruşturmalar, Batı Şeria’daki Filistinlilerin İsrail’e çalışmak amacıyla girebilmek için askerî kontrol noktalarında görev yapan İsrail askerlerine rüşvet verdiğini ortaya koydu.

Soruşturmaya yakın kaynaklar, “bu tür rüşvetlerin ürkütücü bir boyuta ulaştığını” ileri sürerek, bunun “silahlı unsurların İsrail kentlerine sızmasına ve saldırılar düzenlemesine imkân tanıdığını” savundu.

Üç kontrol noktası belirlendi

Şarku’l Avsat’ın Yediot Aharonot gazetesinden aktardığı habere göre aralarında subay rütbesi taşıyan askerlerin de bulunduğu kişiler, yaptıklarının İsrail içinde saldırılara yol açabileceğini bilmelerine rağmen, para karşılığında geçiş ve kaçak giriş organize etti.

ergvfre
İsrailli duvarın yanında, El Halil yakınlarında zeytin toplayan bir Filistinli. (Reuters)

Haberde, kaçak geçişlerde kullanılan üç askerî kontrol noktasının tespit edildiği belirtildi. Bunlardan birinin Ofer Kontrol Noktası, diğer ikisinin ise Biddu ve Aksa kasabaları yakınında, üçüncüsünün ise Şuafat çevresinde bulunduğu, söz konusu noktaların tamamının Kudüs’ün kuzeyinde yer aldığı kaydedildi. Soruşturmalara göre, geçen cuma günü Bisan saldırısını düzenleyen ve iki İsraillinin ölümü, dört kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırının faili Ahmed Ebu’r-Rab’ın da İsrail’e bu kontrol noktalarından birinden girdiği iddia edildi.

Rüşvetin yöntemi ve tutarları

Habere göre Filistinliler, rüşveti kimlik kartının içine koyarak ya da araç durdurulup yolcular indirildiğinde arka koltuğa bırakılan bir zarfla veriyordu. Zarfı alan subayın, işçileri tekrar araca bindirerek geçişe izin verdiği belirtildi.

İkinci İntifada’nın ardından, 2002 yılından itibaren İsrail, 1967 öncesi sınırlar ile Batı Şeria arasında (Yeşil Hat) Filistinlilerin geçişini engellemek amacıyla bir güvenlik duvarı inşa etti. Toplam uzunluğu 770 kilometreyi bulan duvarın yaklaşık 142 kilometrelik bölümü Doğu Kudüs çevresinde yer alıyor ve yüksekliği sekiz metreyi buluyor. Ancak çevresel gerekçeler ve anlaşmazlıklar nedeniyle bazı bölümleri hâlâ tamamlanmış değil.

rg
Ramallah yakınlarındaki İsrail’e ait Atara Kontrol Noktası’nda bekleyen araçlar (AFP)

Gazze savaşının başlamasıyla birlikte İsrail’in yaklaşık 150 bin Filistinli işçinin çalışma izinlerini iptal etmesi, ciddi bir ekonomik krize yol açtı. Bunun üzerine on binlerce işçi kontrol noktalarını aşmaya veya yüksek duvarı tırmanarak geçmeye çalıştı.

Hbaere göre bazı durumlarda minibüslerdeki her yolcu için 50 şekel (yaklaşık 16 dolar) rüşvet ödendi. Bazı vakalarda bir binek aracın geçirilmesi karşılığında  bin 500 şekel (yaklaşık 470 dolar) verildi. Bir olayda ise Filistinli bir iş insanının, polis aracıyla İsrail’e sokulması karşılığında 5 bin  şekel (yaklaşık bin 560 dolar) ödediği belirtildi.

Kaçak geçişlerin bir bölümünün Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim birimleri içinden yapıldığı, bazı askerlerin sahte resmî çalışma izinleri düzenlediği ve bu tür izinlerin sayısının yaklaşık 300 olduğu tahmin ediliyor.

Telegram kayıtları ve genişleyen soruşturma

İbranice basında yer alan bilgilere göre, rüşvet teklifleri başlangıçta Filistinlilerden gelse de zamanla İsrailli askerlerin de para karşılığı geçiş teklif etmeye başladığı ifade edildi. Sürecin ilerlemesiyle birlikte kaçak geçişlerin askerler ile Filistinli kaçakçılar arasında Telegram üzerinden kurulan ağlar aracılığıyla organize edildiği aktarıldı.

Kayıtlara geçen görüşmelerde, İsrailli bir subayın ödemeyi mutlaka nakit istediği ortaya çıktı. Üst rütbeli bir subayın şüphelenerek gizli soruşturma başlatmasıyla, sadece rüşvet ağının değil, iki askerî birlik arasındaki rekabet nedeniyle bir birliğin diğerini yetersiz göstermek amacıyla kasıtlı olarak Filistinlileri geçirdiği de tespit edildi.

dfrgt
İsrail güvenlik güçleri, Filistin’in Kefr Kaddum köyü yakınlarında Filistinli göstericilerle karşı karşıya. (AFP)

Soruşturma, sadece kaçak geçişlerle sınırlı kalmadı. Sivil idareye bağlı sağlık biriminde görev yapmış eski bir çalışanın, Filistinlilerin sağlık durumlarına dair bilgilerini kullanarak nadir bulunan ilaçları temin edip sattığı, evinde yapılan aramada büyük miktarda ilaç ele geçirildiği bildirildi.

Ordu kaynakları, bu dosyalar kapsamında onlarca asker ve subayın gözaltına alındığını, haklarında yargı süreci başlatılarak cezalandırılacaklarını açıkladı.