İran Cumhurbaşkanı Reisi: ABD’nin çıkarları bölgenin ortak çıkarlarıyla örtüşmüyor

Reisi ve Erdoğan bölgesel gelişmeleri görüştüler

Azerbaycan ve İran heyetleri, yaşanan son gerginliğin ardından Türkmenistan’da düzenlenen Ekonomik İş Birliği Teşkilatı 15'inci Liderler Zirvesi‘nde ilk kez bir araya geldiler. Reisi, Aşkabat’taki zirvede konuştu (İran Cumhurbaşkanlığı)
Azerbaycan ve İran heyetleri, yaşanan son gerginliğin ardından Türkmenistan’da düzenlenen Ekonomik İş Birliği Teşkilatı 15'inci Liderler Zirvesi‘nde ilk kez bir araya geldiler. Reisi, Aşkabat’taki zirvede konuştu (İran Cumhurbaşkanlığı)
TT

İran Cumhurbaşkanı Reisi: ABD’nin çıkarları bölgenin ortak çıkarlarıyla örtüşmüyor

Azerbaycan ve İran heyetleri, yaşanan son gerginliğin ardından Türkmenistan’da düzenlenen Ekonomik İş Birliği Teşkilatı 15'inci Liderler Zirvesi‘nde ilk kez bir araya geldiler. Reisi, Aşkabat’taki zirvede konuştu (İran Cumhurbaşkanlığı)
Azerbaycan ve İran heyetleri, yaşanan son gerginliğin ardından Türkmenistan’da düzenlenen Ekonomik İş Birliği Teşkilatı 15'inci Liderler Zirvesi‘nde ilk kez bir araya geldiler. Reisi, Aşkabat’taki zirvede konuştu (İran Cumhurbaşkanlığı)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi,  eski ABD Başkanı Donald Trump tarafından Tahran'ın bölgesel davranışını değiştirmek amacıyla uygulanan azami baskı politikasını eleştirerek ABD’nin çıkarlarının bölgedeki İran çıkarlarıyla ‘örtüşmediğini’ söyledi.
Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta düzenlenen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) 15'inci Liderler Zirvesi‘nde konuşan İran Cumhurbaşkanı, “ABD, nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak ayrılarak ve ağır yaptırımlar ve azami baskı politikası uygulayarak kendi çıkarlarının bölgemizin çıkarları ile aynı olmadığını gösterdi” ifadelerini kullandı.
Genel sekreterliği Tahran'da bulunan EİT'ye Asya’dan yedi, Avrupa’dan ise üç olmak üzere toplam 10 ülke üye. İran’ın yarı resmi haber ajansı ISNA’nın haberine göre ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımların komşu ülkelerle ekonomik ilişkiler üzerinde fazla etkisi olmadığını söyleyen Reisi, EİT’yi  koşulsuz olarak desteklediklerini belirterek, “ABD’nin yaptırımları bölge ülkeleri ile işbirliğimize engel olamaz” şeklinde konuştu.
Cumartesi akşamı Türkmenistan’ın başkentine vardığında İran’ın Aşkabat Büyükelçiliği binasına giden Reisi, buradaki İranlılara yaptığı konuşmada, “Başta komşularımız ve bölge ülkeleri olmak üzere tüm ülkelerle ilişkilerimizi güçlendirmeye çalışıyoruz” dedi.

Reisi iki ana konuya değindi
Reisi konuşmasında iki ana konuya değindi. Bunlardan birincisi karşılıklı ticaret için bir ‘koridorun’ etkinleştirilmesi, ikincisi ise bölge ülkeleri arasındaki sınırda bulunan sular sorununun çözülmesiydi. Ekonomik kaynakları canlandırmak için EİT üyesi ülkeler arasında bir ulaşım ağının kurulması gerektiğine dikkati çeken Reisi, “EİT koridorları er ya da geç yeniden açılmalıdır” diye konuştu.
Reisi, su sorunuyla ilgili olarak İran da dahil olmak üzere EİT ülkelerine talepte bulunan ülkelere su sağlayan projelere önem vermeleri tavsiyesinde bulundu.
Tahran'ın EİT üyesi bazı ülkelerle arasında yaşanan bir takım anlaşmazlıklara değinmedi. Ancak İran, Türkiye'nin Dicle Nehri üzerine inşa ettiği Ilısu Barajı projesini eleştirirken Tahran, Türkiye'nin doğusunda, İran ve Azerbaycan sınırındaki Aras Nehri üzerindeki su projelerinin yansımalarını yakından takip ediyor. Doğuda ise son yıllarda Helmend Nehri’ndeki ‘su hakkı’ konusunda İran ve Afganistan arasında yaşanan anlaşmazlıkların arttığı biliniyor. Tahran ayrıca Afganistan'ın Herat bölgesinden İran'ın kuzeydoğusuna akan Herat (Hari) Nehri'nin Türkmenistan topraklarına inmeden önce azalmasının neden olduğu zorluğu da izliyor.
Öte yandan İran’ın yarı resmi haber ajansı IRNA’nın haberine göre Reisi ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ‘iki ülkenin çıkarına olan ve bölgede barış ve istikrara hizmet eden ortak çıkarlara dayalı bölgesel meseleler’ ile ilgili iki ülke arasındaki işbirliğinin ve koordinasyonun geliştirilmesini görüştü.
Reisi'nin Erdoğan'a iki ülkenin karşılıklı ticaret ve ekonomik faaliyetlerinin mevcut seviyeyi aştığını söylediği aktarıldı.
Bunun yanı sıra iki lider, Afganistan ve Suriye'deki son gelişmelere de değindiler. İran Cumhurbaşkanı, bölge ülkelerinin bölgesel sorunları çözmesi gerektiğini vurgulayarak, yabancıların varlığının mevcut durumu daha da karmaşık hale getirdiği konusunda uyardı.
Diğer taraftan Alman Haber Ajansı (DPA), Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bölgedeki ülkelerin aktif askeri varlığı çerçevesinde bir takım güvenlik düzenlemelerine ihtiyaç olduğunu belirtti. DPA’nın haberine göre Erdoğan, “İran, Rusya ve Türkiye, diğer ülkelerle işbirliği yaparak bölgenin güvenlik ve istikrarını koruyabilir” ifadelerini kullandı.



Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
TT

Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)

Velid Fares

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin, Dışişleri Bakanı ile birlikte helikopter kazasında hayatını kaybettiğini duyuran açıklamanın mürekkebi kurumadan, ölümünden kimin sorumlu olduğuna dair anlatılar başladı. Helikopterin zorunlu inişi gerçekten teknik nedenlerden mi kaynaklanıyordu, yoksa birisi motora sabotaj mı yapmıştı?

Haberlerin çoğu, teknik bir arızanın bir felakete dönüşen bu zorunlu inişe yol açtığı sonucuna varıyor. Ancak pek çok soru hâlâ soruluyor ve bunlar arasında şunlar da var; bu helikopter nasıl düştü, Cumhurbaşkanına eşlik eden iki helikopterden ikisi de neden zorunlu iniş alanına bakmadan yolculuklarına devam ettiler? Bazıları, kötü hava koşullarına rağmen kışın bile bu koridorun sürekli uçak ve helikopterler tarafından kullanıldığını söylüyorlar. Dolayısıyla ya bu olay benzersiz ya da olayların seyrini bu yöne iten yıkıcı bir el var.

Nihai raporların sonuçları ne olursa olsun, bu durum, İran rejimi içindeki kanatlar arasındaki güç tartışması çerçevesine giriyor. Bu kanatların ilki ölen Cumhurbaşkanı’nın devlet başkanı konumundayken başını çektiği kanattır. Kaynaklara göre Reisi, başkanlığını yaptığı devlet kurumlarının daha yetkili olması için çalışıyordu. Diğer kanat ise Dini Lider'in kanadı ve yüksek Humeyni otoritesi onun elinde. Yeni cumhurbaşkanlığı seçiminin tarihi yaklaşırken kanatlar arasındaki mücadele yoğunlaşmıştı ve Hamaney'in ölümüyle yerine geçecek yeni ismin bulunması için çalışmalar yapılıyordu. Bilgiler, Humeyni Otoritesinin başındaki ismin, yerine oğlu Mücteba Hamaney'i önerdiğini söylüyor. Ancak diğer kaynaklar, Reisi'nin Veliyyi Fakih’in halefi olmaya hazırlandığını, bunun da iki kanat arasında çatışmaya yol açtığını söylüyorlar.

Anlaşmazlık konularından biri de 2014'ten bu yana Batı'dan, özellikle de ABD'den aktarılan ve on milyarlarca dolar olduğu tahmin edilen paranın kontrolü. Bu büyük meblağlar doğal olarak hükümet, bürokrasi, güvenlik kurumları, bankalar ve sahayı kontrol eden milisler arasında büyük çatışmalara yol açıyor. Cumhurbaşkanlığı ve Genel Rehberlik makamları arasındaki çatışma, bir yandan rejimin gücünü güvence altına alan bu fonlar üzerindeki kontrolün niteliği, diğer yandan da rejimin dört Arap ülkesinde ve Filistin topraklarındaki Humeynici ve müttefik milislerle olan organik bağıyla ilgili derin farklılıkların bir sonucu olabilir.

Peki, Reisi’nin sahneden ayrılmasından sonra şimdi ne olacak?

En yakın ihtimal, kurumlardaki ve devletteki destekçilerinin zayıflatılması ve yerine Rehber’i çevreleyen dar çevrenin parçası olacak, yeni bir cumhurbaşkanının getirilmesidir. Böylece cumhurbaşkanlığı makamı yakın gelecekte Dini Lider’in halefi için hazırlanmış olacak. Bu durumda, İran'daki bu dramatik değişimlerin iç, bölgesel ve uluslararası arenadaki sonuçları nelerdir?

İran içinde, yoğun halk tepkisinden ve Tahran ile diğer şehirlerde gerçekleşen kutlamalardan, Reisi'nin ölümünün, muhalefetin bir bütün olarak rejimin varlığını reddetmesi, bir otorite boşluğu veya en azından otoritenin kanatları arasında bir çekişme olduğu temelinde otoriteye karşı yeniden protesto çağrısı yapması için yeni bir kapı açabilir. Bu elbette rejimi, uluslararası kamuoyunu sahayı kesin olarak kontrol ettiğine ikna etmek için büyük bir baskıda bulunmaya itecektir.

Bölgesel düzeyde bazı hükümetler, Tahran’daki yeni hükümet ve yönetim ile ilişkilere hazırlık olarak Hamaney'in otoritesini yeniden tanıdı. Bunların arasında devletlerin içişlerine karışmama anlaşması imzalayan ülkelerin yanı sıra, durumu izleyen ve yeni rejimin istikrarlı bir yönde gelişimini görene kadar harekete geçmeyecek Arap Körfez ülkeleri de var.

Uluslararası düzeyde, bazı Avrupa hükümetlerinin, İran liderliğine Avrupa, AB ve Tahran arasındaki mevcut anlaşmalara saygı duyulacağı konusunda güvence vermek amacıyla, Dini Lider’e sempatilerini ifade etmekte hızlı davrandıklarını gördük. Bu, İran'da en yüksek ve derin Avrupa çıkarlarına sahip olanlar için normaldir ve şu ana kadar rejimi değiştirmeye çalışan tüm İran muhalefetlerinden daha güçlüdür.

ABD'ye gelince, Dışişleri Bakanlığı, İran hükümetinin koşullarındaki değişikliğe rağmen kendisi ile diplomatik ilişkiler kurmadan, İran yönetimine sakin bir dille başsağlığı diledi. Çünkü yönetim Kongre'de her iki partiden de cumhurbaşkanı kim olursa olsun bu rejimle ilişki kurmak istemeyen bir çoğunluğun bulunduğunu çok iyi biliyor. Başkanlık seçimi kampanyası sırasında muhalefetin yönetime yönelik eleştirilerini yoğunlaştırdığı ve muhalefetin ABD yönetimini, terörist olarak gördüğü bir rejimi tanımaktan sorumlu tuttuğu biliniyor.

Dolayısıyla Biden yönetimi İran rejimini diplomatik olarak tanırken, popülist Cumhuriyetçi tabandan duyduğu korku nedeni ile kendisi ile ilişki kurmama ilkesini sürdürecek. Çünkü Cumhuriyetçiler önemli eyaletlerde çoğunluğu elde etmiş gibi görünüyor, bu da seçim sonuçlarını etkileyebilir.

Bunun gelecekteki en önemli sonuçları ne olacak?

İran rejiminin, önümüzdeki Kasım ayındaki ABD seçimleri öncesi Ortadoğu'da bir tür güç gösterisine hazırlık amacıyla kendi kurumlarını etrafında toplaması, onları koruması ve geliştirmeye çalışması mantıklı. Bu da demek oluyor ki, yaz başından kasım ortasına kadar Biden yönetiminin ya da diğerlerinin seçimler nedeniyle Ortadoğu'daki herhangi büyük hareketlenmeye karşılık veremeyeceği hassas bir dönem yaşanacak. Tahran bunu anladı ve eğer isterse aynı aşamayı bölgedeki bazı hedeflerini hayata geçirmek için de kullanmaya hazırlanıyor.

Reisi'den sonra İran, iktidarın Humeyni’nin deyimi ile "Allah ile savaşan" muhalefete bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırma yoluna gidecek. Ancak İsrail-İran çatışması çerçevesindeki yeni durum, bir yanda İsrail ve bölgesel müttefikleri, diğer yanda İran rejimi arasında tansiyonu yükseltmeyi, aynı zamanda rejim içinde yeni halk ayaklanmalarının başlamasını kolaylaştıracak bir iç bölünmenin yaşanmasını ümit eden İran muhalefetinin işine yarayabilir.

Fakat ABD'nin tutumu değişmediği sürece, mevcut aşamada bu rejimi değiştirmek zor olsa da seçim tarihi yaklaştıkça değişim fırsatları doğabilir. Her halükârda, Humeyni rejiminin temel direklerinden biri ve 1980'lerdeki binlerce idamın sorumlusu olan birinin yokluğu, İran'daki kurban aileleri için umut verici bir haber, rejime reform veya değişim yönünde baskı yapmak için motive edici bir faktördür.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.