Filistinliler ve İsrailliler arasında dönüm noktası: Açıklık ve dürüstlük

Farklı siyasi akımlardan herkesin, birçok tartışmayı ve bölünmeyi körükleyebilecek zorlu kararlar almaları gerekiyor

Filistinli ve İsrailli akımların hiçbiri yeni bir şiddet dalgasının patlak vermesini istemiyor (AFP)
Filistinli ve İsrailli akımların hiçbiri yeni bir şiddet dalgasının patlak vermesini istemiyor (AFP)
TT

Filistinliler ve İsrailliler arasında dönüm noktası: Açıklık ve dürüstlük

Filistinli ve İsrailli akımların hiçbiri yeni bir şiddet dalgasının patlak vermesini istemiyor (AFP)
Filistinli ve İsrailli akımların hiçbiri yeni bir şiddet dalgasının patlak vermesini istemiyor (AFP)

Nebil Fehmi
İsrail ve Filistin’in siyasi koşullarında ya da en azından bu koşulların aralarında büyük bir benzerlik söz konusu. Her ikisi de büyük bir siyasi bölünmeye tanık oluyor. Filistin arenasında yönetimin belkemiğini oluşturan Fetih Hareketi (El Fetih) ile siyasal İslamcı akımı temsil eden Hamas Hareketi arasında, İsrail arenasında ise her ikisi de sağ kanattan olan Binyamin Netanyahu'nun destekçileri ile muhalifleri arasında ve İsrail hükümeti içindeki sağcı ve solcu akımlar arasında iki devletli çözümü destekleme veya karşı çıkma konusunda bölünmeler söz konusu.
Çatışmayı çözmeye yönelik farklı yönelimleriyle benzerlik gösteren yönlerden biri de Filistinli ve İsrailli akımların, şiddetin yeniden patlak vermesinden yana olmamasıdır. Filistin Yönetimi barışçıl bir çözümü desteklerken Hamas'ın Kudüs ve Gazze Şeridi’ndeki son olaylardan sonra siyasi başkentini kaybettiğini ve Filistin Yönetimi’nin ve barış sürecinin geleneksel destekçisi olan Mısır aracılığıyla İsrail ile günlük anlaşmalarını müzakere eden Katar tarafından desteklenen bir aktör haline geldiğini düşünüyor. Son zamanlarda bir yükseliş yaşayan Hamas bile Gazze Şeridi sakinlerinin ödediği ağır insani bedelin, çatışmaların kısa bir süre içinde yeniden başlaması halinde Gazze'deki popülaritesini azaltacak bir bedel ödeteceğini biliyor.
Bu durum, İsrail'deki duruma çok benziyor. Çünkü İsrail’in yeni hükümeti, ağır bedeller ödeten ve aralarındaki siyasi bölünmeyi besleyen askeri operasyonlara bir önce başlama eğilimi göstermiyor. Ancak hükümet, Netanyahu’yu destekleyen sağcı kesime prim vermekten ve Başbakan Naftali Bennett'in gelecekte tüm İsrail sağının temsilcisi olmasını desteklen koalisyon hükümetinin bunlarla başa çıkmada başarısız olmasından korktuğu için İsrail'e yönelik herhangi bir ihlale sessiz kalamaz. Buna karşın sağcı bir hükümet olarak askeri operasyonların yeniden başlamasından da çekiniyor.
Tüm bu bölünmeler, Arap-İsrail çatışmasını barışçıl bir şekilde çözme çabalarının güçlendirilmesini engelliyor. Çünkü en iyi koşullarda bile bir çözümün bulunması, herkesin İsrailli ve Filistinli siyasi akımlar içinde ve hatta aynı siyasi grup içinde, çok sayıda tartışmayı ve bölünmeyi körükleyecek zor kararlar almasını gerektiriyor.
Filistin-İsrail meselesi için barışçıl ve müzakere edilmiş bir yola başlama şansının zayıf olmasından ötürü Ortadoğu meselelerinde bir kez daha geriye gidilmesinden korkuyorum. Şiddetten kaçınma konusunda, tüm taraflar arasında genel bir fikir birliği olduğu aşikar. Çünkü hem askeri hem de siyasi bir durgunluğa tanık oluyoruz. Bununla birlikte barış sürecinin temelleri sarsıldı. Dünya, İsrail'in Filistin işgalinin Filistinlilere yaşattığı günlük acılara göz yumarken ve ulusal haklarını kullanmalarına olanak tanımazken, İsrail'in aşırı şiddet kullanmasına karşı genel tepkiler vermekle yetiniyor.
Mevcut aşamada barış umutları konusunda hala iyimser olmasam da mevcut koşulları, İsrail ve Filistin arasındaki bölünmeleri ve her iki taraftaki taraflar arasındaki rekabetin daha ciddi bir İsrail ve Filistin diyalogu ve önce iki tarafın siyasi kimliğinin, ardından iki taraf arasında siyasi kimliklerinin tanınması için zemin oluşturabileceğini düşünüyorum. Bu, özellikle İsrail son zamanlarda zorlu siyasi seçimlerle veya ciddi güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya değilken Filistin sağı için en büyük tehlikeyi oluşturan İsrail ve Filistin arasındaki fikri ve siyasi durgunlukla bir arada yaşamaktan iyidir. Öyle bahsi geçen güvenlik sorunları, Netanyahu’nun muhaliflerini ve bölünmüş Filistin tarafını bu sorunlardan sorumlu tutarken ve Filistin tarafını barış sürecinde ortak olmamakla suçlarken güvenlik, istikrar ve ekonomik büyüme oranlarında ilerleme kaydettiğini iddia etmesine imkan sağladı.
Çatışmayı hızlı bir şekilde çözme şansı konusunda iyimser olmakta zorlansam da, her iki toplumun da iç siyasi durumlarından açıkça memnuniyetsiz olduklarını biliyorum. Bana kalırsa bu her iki taraf için de kapsamlı bir öz değerlendirme yapılması için halihazırda başlamış olan siyasi liderler de dahil olmak üzere iki halkın siyasi geleceği hakkında farklı fikirler ve denklemler ortaya koyma girişiminde görüşleri ifade etme ve pozisyon alma güdüsü olarak itici bir güçtür. İsrail'in yeni başbakanı Bennett, Netanyahu'nun yakın bir yardımcısıydı. Siyasi olarak sağ kanatta yer alıyor ve siyasi pozisyonlarında daha katı bir tutum sergiliyor. Buna rağmen sol ve merkez ile birleşti. Hatta bir ilk olarak, Arap kökenli İslamcı çizgideki bir partiyle bile bir araya geldi. Bu da İsrail tarafının en azından taktik olarak çok sayıda ve çeşitli akımlara uyum sağlamaya ve manevra yapmaya hazır olduğu anlamına geliyor. Filistin tarafı, Arap ülkeleri ve uluslararası taraflar, İsrail'i, eski Başbakan Netanyahu’nun on yılı aşkın bir süre sürdürdüğü sert sağcı eğilimden çıkması amacıyla İsrail’in pozisyonunu merkeze yaklaştırarak, İsrail-Arap barışını sağlamak için bir fırsat tanıyarak ve sağcı eğilimi teyit ederek değiştiren bir öz değerlendirmede bulunmasını ve açık sözlü olmasını sağlamak için fikirlerini İsrail arenasına aktarmak amacıyla şuan ki koşullardan yararlanmalılar. Bu aynı zamanda İsrail toplumunun Filistin tarafına bağımsız bir devlette ulusal bir kimlik kazandıracak bir barışı destekleyip desteklemediğine dair belirsizliği veya şüpheyi ortadan kaldırmak için de gerekli.
Bu açıklık ve dürüstlük anı, Filistin tarafı için de geçerlidir. Ertelenen seçimlerde çok sayıda seçim listesi sunuldu. Hatta El Fetih üyeleri arasında dahi çok sayıda liste ortaya çıktı. Filistin’in siyasi yönetim tarzının yanı sıra Hamas'ın ve diğer siyasi akımların farklı ideolojik yönelimleri Filistin tarafının çok sayıda vizyona sahip olduğunu gösteriyor. Filistinli laik akımlar ile siyasal İslamcılar arasında uzlaşmaların başladığını, bununla birlikte Filistin Yönetimi ile Hamas arasında bir uzlaşı arayışına girildiğini gördük. Fakat tüm bu girişimler ne yazık ki başarısızlıkla sonuçlandı ve Filistin seçimleri ertelendi.
Filistin’in siyasi sisteminin, hem sağ hem sol akımdan ana partilerin ve liderlerinin 1967 sınırlarında bağımsız bir Filistin devletinin kurulduğunu ilan ederek ve ilk fırsatta Filistin seçimlerini yaparak Filistinli liderlerin yıllardır sürdürdüğü onurlu ulusal duruşları doğrultusunda halkın yeni bir Filistin denklemi kurulması, akımların birleşmesi ve bu yeni denklemin yeni siyasi liderler içermesi taleplerine karşılık vermeleri gerekiyor. Filistinli siyasi akımlar da bundan sonra seçim programlarını, Filistin hükümetinin ortak programını oluşturan unsurlar ve ilkelerle ortaya koymalılar.  Bunun sonucu, iki devletin bağımsız ulusal kimliğini koruyacak, tam ve kapsamlı bir Arap-İsrail barışını sağlamak için İsrail'in iç kesimlerine hitap edecek, İsrail'in işgal altındaki topraklarda yaşayan Filistinlilerin haklarını ihlal ettiğini ve iki devletli bir çözüme yönelik adımlar atmanın faydalarını ortaya çıkaracak kapsamlı bir planın geliştirilmesiyle samimi halk iradesinin bir ifadesi ve İsrail’in ihlalleriyle mücadele için uluslararası yasal ve insani yollarda atılacak bir adım olacaktır.
*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir.



Faşir’den kaçanlar: Ağaçlara asılı cesetler gördük

HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)
HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Faşir’den kaçanlar: Ağaçlara asılı cesetler gördük

HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)
HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)

Faşir’deki saldırılardan sağ kalanlar, geçtiğimiz ekim ayında Sudan'ın Kuzey Darfur eyaletinin yönetim şehri Faşir'in Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) eline geçmesinden bu yana maruz kaldıkları veya tanık oldukları korkunç ihlalleri anlattılar.

Yedi yakın aile üyesiyle birlikte Faşir’den kaçan, ancak beraberindekilerin başlarına ne geldiğini bilmeyen Ahmed Cibril, “O gece çıplak ayakla ve pijamalarımızla yola çıktık ve yolda HDK üyelerinin yoğun ateşi altında kaldık... Birçoğu öldü ve yaralandı” dedi. Faşir’den yaklaşık 60 kilometre uzaklıktaki et-Tavile Mülteci Kampı’na giderken onlarca kişinin açlık ve susuzluktan öldüğünü, diğerlerinin ise aldıkları ağır yaralar nedeniyle hayatını kaybettiğine tanık olduğunu ekledi.

Telefonla Şarku’l Avsat’a konuşan sağ kalanlar, HDK’nın yüzlerce aileyi gözaltı merkezlerinde ve barınaklarda zorla alıkoymaya devam ettiğini ve birçoğunun açlıktan öldüğünü veya vurulduğunu söyledi.

Sağ kalanlardan biri şöyle dedi:

Ağaçlara asılmış kadın ve erkeklerin cesetlerini gördük, kimse onlara yaklaşamadı.

Faşir'in HDK’nın eline geçmesinden birkaç gün sonra şehirden ayrılan Avukat Adam İdris şöyle konuştu:

“HDK bizi camilere gitmeye zorladı, orada bizi videoya aldı ve ardından her şeyin normal seyrinde gittiğini söyleyen videolar yayınladı, oysa gerçekte silahsız vatandaşları gözaltına alıyor ve serbest bırakılmaları karşılığında büyük miktarlarda para talep ediyordu.”

İki çocuk annesi bir kadın ise şöyle anlattı:

“Kadınları sıraya dizip silahlarını bize doğrulttular ve sonra para ve altın var mı diye bakmak için giysilerimizi aradılar. HDK üyeleri tarafından cinsel şiddete ve insanlık dışı muameleye maruz kaldık. Bize ırkçı hakaretler ettiler.”

Sudan’da 2023 yılının nisan ayı ortalarında, tüm güçleri tek bir ordu altında birleştirme çabaları sırasında ordu ile HDK arasında başlayan anlaşmazlık silahlı çatışmaya dönüştü.


Suriyeliler, Suriye'nin kurtuluşu ve Beşşar Esed’in kaçışının yıldönümünü kutluyor

Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
TT

Suriyeliler, Suriye'nin kurtuluşu ve Beşşar Esed’in kaçışının yıldönümünü kutluyor

Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)

Şam, bugün ‘kurtuluşunun’ birinci yıldönümünde Suriyelilerin ülkelerine dönüşünü, eski rejimin çöküşünü ve lideri Beşşar Esed'in ülkeden kaçışını kutluyor.

Adeta bir tatil havasının hakim olduğu başkentte, geri dönüş hakkının sevinci, hatıraların ağırlığıyla iç içe geçmiş durumda. Sokaklar ise ‘karanlık dönemin’ sembollerinin yerini alan yeni bir kimliği yansıtıyor. Silahlı grupların üyeleri yeni devletin güvenlik kurumlarına entegre edilirken Şamlılar gelecekleriyle ilgili endişelerinin bir kısmından kurtulmuş durumdalar.

Süslemelerin, kalabalıkların, dolu otellerin ve yıllarca süren sürgünün ardından geri dönenlerin ardında, hala kayıp olanların aileleri ve yıkılmış bölgelerin sakinleri arasında hiç bitmeyecek bir hüzün var. Yine de insanlar, sanki ‘duvarların artık kulakları yokmuş’ gibi, açıkça konuşma cesaretini yeniden kazandılar ve bireysel karar verme gücünü ve geri dönme hakkını yeniden kazandıklarına dair genel duygularını ifade ettiler.

Bu değişim, 8 Aralık 2024 tarihinde Beşşar Esed'in ülkenden kaçışının ardından yaşanan hareketli gecenin hatıralarını silebilmiş değil. O gece, güvenlik kurumları çöktü, silahlı gruplar kritik öneme sahip karargahları yağmalamak için acele etti ve eski rejimin üyeleri üniformalarını sokaklarda bıraktı. Şam kaosun eşiğine gelmişti.

Ancak Cisr el-Ebyad, Bab Tuma ve el-Kassa gibi mahalleler, doktorlar, öğrenciler ve tüccarlardan oluşan geçici mahalle komiteleri sayesinde kendilerini korumayı başardılar. Bu girişimler sayesinde 200'den fazla hırsız tutuklandı ve mezhep çatışmaları önlerken halkın durumun kontrolden çıkmasını engelleme yeteneğini ortaya koydu.

Öte yandan Tahran'da bugün, İran'ın Suriye'deki dayanak noktasını kaybetmesi, İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney’in ‘dış komplo’ hakkındaki konuşması, Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) Suriye'yi ‘35. Eyalet’ olarak görmesi, diplomasinin savunulması ve milletvekillerinin on milyarlarca doların israf edildiği yönündeki suçlamaları arasında ‘direniş çadırının ana direğinin’ çöküşüyle ilgili çelişkili haberler basında yer alıyor.


Caca: Hizbullah Lübnan’ın en büyük sorunudur

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
TT

Caca: Hizbullah Lübnan’ın en büyük sorunudur

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)

(Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi (LK) lideri Samir Caca, Hizbullah'ın askeri kanadının Lübnan'ın en büyük sorunu olduğunu söylerken Hizbullah’ın askeri yapısının tasfiyesini geciktirmek için hiçbir neden olmadığını savunuyor.

Caca, LK’nin ilk genel konferansında, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve Başbakan Nevvaf Selam'a açık bir mesaj göndererek şunları söyledi:

“Hizbullah'ın askeri kanadının, yaşadığımız büyük sorunun merkezinde olduğu artık açıkça ortada. Herkes, bu sorunun çözülmesinin mali durumu hafifletmek için bir ön koşul olduğu konusunda hemfikir.”

Caca ayrıca, önümüzdeki bahar için planlanan parlamento seçim yasası ile ilgili olarak Meclis Başkanı Nabih Berri'ye bir mesaj gönderdi. Ona, iç düzenlemelerin uygulanmak için oluşturulduğunu, partizan amaçlara ulaşmak, parlamentonun işleyişini bozmak ve parlamento seçimlerini sekteye uğratmaya çalışmak için kullanılmak üzere oluşturulmadığını söyledi.