Avrupalılar, Viyana'da dolambaçlı bir başlangıç yapan müzakerelerde İran'ın ciddi bir tutum sergilemesini bekliyorlar

Diplomatlar, Tahran'ın yüzde 90 oranında uranyum zenginleştirmeye başlayabileceği konusunda uyardılar

Dünya güçleri ve İran, 2015 yılında Viyana’da imzalanan nükleer anlaşmanın doğuşuna tanık olan Coburg Sarayı'ndaki müzakere masasına geri döndüler (AFP)
Dünya güçleri ve İran, 2015 yılında Viyana’da imzalanan nükleer anlaşmanın doğuşuna tanık olan Coburg Sarayı'ndaki müzakere masasına geri döndüler (AFP)
TT

Avrupalılar, Viyana'da dolambaçlı bir başlangıç yapan müzakerelerde İran'ın ciddi bir tutum sergilemesini bekliyorlar

Dünya güçleri ve İran, 2015 yılında Viyana’da imzalanan nükleer anlaşmanın doğuşuna tanık olan Coburg Sarayı'ndaki müzakere masasına geri döndüler (AFP)
Dünya güçleri ve İran, 2015 yılında Viyana’da imzalanan nükleer anlaşmanın doğuşuna tanık olan Coburg Sarayı'ndaki müzakere masasına geri döndüler (AFP)

İran ile dünya güçleri arasındaki nükleer anlaşmanın canlandırılmasına yönelik müzakerelerin yedinci turu, anlaşmanın uzmanlar düzeyinde müzakere edilmesi sürecinde Pazartesi günü yapılan açılış toplantısının ardından dün ikinci gününe girerken yeni bir çerçeve geliştirildi. Ancak Avrupa troykası bir yandan temkinli davrandığından diğer yandan da önceki turların bittiği noktadan müzakerelerin devamı konusunda İran'ın onayını beklediğinden müzakerelerin başlangıcı dahi ​​ dolambaçlı oldu. Avrupalı ​​diplomatlara göre Tahran’ın bu haftaki müzakereleri ciddiye almaması halinde yeni bir sorun ortaya çıkacak.
İran'ın baş müzakerecisi Ali Bakeri Kani, Pazartesi günü yeniden başlayan müzakere turunu, selefi Abbas Arakçi tarafından müzakere edilen son altı turda varılan taslak anlaşmanın üzerine inşa etmeyi kabul ettiğini, ancak üzerinde mutabık kalınanların yeniden müzakere edilebileceğini söyleyerek tartışmalara yol açtı. Kani, konuyla ilgili açıklamasında, “Yazılanlar bir anlaşma değil, taslak anlaşmadır. Bu da istişareye tabi olduğu anlamına gelir” ifadelerini kullandı. New York Times (NYT) gazetesinin haberine göre Kani, İran'ın eğer yaptırımların kaldırılması talepleri karşılanmazsa nükleer programını hızlandıracağı tehdidinde bulundu.
Kani, bu açıklamaları, Avrupa Birliği (AB) Viyana müzakereleri koordinatörü Enrique Mora’nın İran heyetinin müzakereleri 20 Haziran'da kaldığı yerden sürdürmeyi kabul ettiğini söylemesinin ardından yaptı. Mora ise söz konusu açıklamasında, ‘yeni yönetimin İran’ın hassasiyetlerini dikkate aldığını’ söyledi, ancak bunun tam olarak ne anlama geldiğine dair detay vermedi. NYT’nin aktardığına göre Avrupalı üst düzey bir ​​yetkili, Bakeri Kani'nin turun başında gerçekleşen ortak komitenin resmi toplantısında, İran'ın tüm yaptırımların kaldırılmaması halinde nükleer programını hızlandıracağı tehdidinde bulundu.
Dün, bir uzmanlar komitesi ABD yaptırımlarının kaldırılmasını görüşmek üzere toplandı. Toplantı, ağırlıklı olarak Kani başkanlığındaki yeni İran müzakere heyetine katılan İranlı uzmanların görüşlerini dinlemeye yönelikti. Yedinci turun ilk gününde Mora ve Rusya'nın Birleşmiş Milletler (BM) Viyana Ofisi Nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mikhail Ulyanov’un müzakerelerle ilgili bir nebze olumlu konuşmalarına rağmen, zorlu bir çalışma başlamış gibi görünüyor. Ulyanov, dün ABD yaptırımlarına ilişkin tartışmalara atıfla “şeytan ayrıntıda gizli” diyerek bu zorlu çalışmaya işaret etti.
Yaptırımların kaldırılması konulu toplantıyı gerçekleştiren uzmanlar komitesine Rusya, Çin ve İran’ın yanı sıra üç Avrupa ülkesinden (Fransa, İngiltere ve Almanya) uzmanlar katılırken toplantıya AB’den yetkililer başkanlık etti.
Uzmanlar toplantısının ilerleyen saatlerinde Avrupa Troykası’ndan (Fransa, İngiltere ve Almanya) üst düzey diplomatlar, bir basın toplantısı düzenleyerek, İran'ın bu haftaki müzakerelerde ciddiyet göstermemesi halinde sorun yaşanabileceği konusunda uyardılar.
AB Viyana müzakereleri koordinatörü Mora’nın garantilerinin aksine diplomatlar, Avrupalı ​​güçlerin İran'la nükleer müzakerelere Haziran ayında kaldıkları yerden devam edebileceklerinin teyit edilmesini halen beklediklerini söylediler.
Reuters'ın haberine göre diplomatlar, gazetecilere yaptıkları açıklamada, İran'ın uranyumu zenginleştirmek için kullandığı gelişmiş santrifüjler hakkında ne yapabileceklerine dair çetrefilli sorunu henüz çözmediklerini belirttiler.
Müzakerelerin yeniden başlamasının ardından artık İran ile çalışmaya başlamayı beklediklerini söyleyen diplomatlar, şimdiye kadar anlaşma metninin yüzde 70 ila 80'inin hazırlandığını kaydettiler. Bununla birlikte diplomatlar, bir an önce sonuçlara ulaşılması gerektiğini belirttiler. Buna karşın diplomatlar, suni tarihler vermekten de kaçındılar.
Diğer yandan Avrupalı ​​diplomatlar, İran'ın nükleer silah yapımında kullanılan uranyumu yüzde 90 oranında zenginleştirmeye devam etmesi halinde nükleer müzakerelerin ciddi şekilde tehlikeye gireceği uyarısında bulundular. Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin aktardığına göre Avrupalı ​​diplomatlar, dün İran'ın, önemli müzakerelere girmeden yaptırımların kaldırılmasıyla ilgili tutumunun yalnızca bir ön sunumunu yaptığını söylediler.
Temel müzakereler, müzakere sürecinin başlangıcından bu yana biri ABD yaptırımlarını, diğeri ise İran'ın nükleer taahhütlerini inceleyen iki ana uzman komitesi aracılığıyla yürütüldü. Üçüncü turda, görevi anlaşma adımlarının paralel uygulamasını incelemek olan üçüncü bir uzman komitenin kurulduğu duyuruldu. Fakat bu komite, önceki turlarda sadece birkaç kez bir araya geldi ve komitenin mevcut tur için bir toplantı düzenlemesi planlanmadı.
Bugün, ikinci komitenin nükleer taahhütleri görüşmek üzere toplanması beklense de Batılı taraflar, İran müzakere heyetinin nükleer taahhütler konusunu tartışma noktasında uzlaşmasına rağmen, İran'ın pozisyonunda bir yumuşama olduğunu düşünmüyor gibi görünüyor. Bazıları, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Grossi’nin, bir hafta önce Tahran'dan eli boş döndüğü son ziyaretine işaret ederek İranlıların nükleer taahhütlerle ilgili tartışmaları, UAEA ile yaptıklarıyla aynı prensipte ele almalarından çekiniyorlar.
Komiteler genellikle gündeme getirilen bir konuyu tartışırlar ve daha sonra toplantılarda hazır bulunan uzmanlar ülkelerine istişarelerle ilgili bilgi verirler. Ardından, ister toplantılara başkanlık sıfatıyla katılan AB’den, isterse üç Avrupa ülkesinden olsun Avrupalı arabulucular, bu komitelerde konuşulanları, müzakerelere doğrudan katılmayan ABD tarafına aktarırlar. Öyle ki Robert Malley başkanlığındaki ABD heyeti, müzakerelerin yapıldığı binada dahi olmuyorlar. Gerçek pazarlıkların yapıldığı yer, genellikle ya müzakerelerin yapıldığı binanın yakınlarında ya da karşısında oluyor.
Geçtiğimiz altı turda, müzakereler, Viyana'nın merkezindeki Grand Hotel'de gerçekleşirken, İran heyeti birkaç dakika uzaklıktaki bir otelde, ABD heyeti ise Grand Hotel’in karşısındaki bir otelde konuşlanmıştı. Bu kez yedinci turda ise müzakereciler, 2015 yılında nükleer anlaşmanın imzalandığı ana müzakerelere ev sahipliği yapan yere geri döndüler. Burası aynı zamanda Viyana'nın merkezinde, önceki müzakerelerin merkezinden çok uzak olmayan bir noktada bulunuyor. ABD heyeti, müzakerelerin yapıldığı binanın karşısında bir otel tuttu. Burada, Avrupalı ​​arabulucular tarafından İran heyetinden kendisine iletilen mesajları alıyor ardından İran tarafına mesajlar gönderiyor.
Komitelerin çalışmaları ve Amerikalılarla istişareler sona erdikten sonra, üzerinde anlaşmaya varılanları tartışmak, anlaşmak ve gelecekte atılacak adımları belirlemek için P5 + 1 ülkeleri (BMGK’nın beş daimi üyesi İngiltere, ABD, Çin, Fransa, Rusya ile Almanya) ile İran arasında resmi bir toplantı yapılacak. Genellikle, bu toplantı bir müzakere turunun sonuna işaret etmektedir. Ancak bunun öncesinde P5+1 ülkeleri ile ABD arasında İran’ın katılımı olmadan başka bir toplantı daha yapılır. Komitelerin çalışmaları sırasında, mesaj alışverişinin yanı sıra Avrupalı arabulucular ​​ile bir yanda İranlılar, diğer yanda ABD’liler arasında periyodik olarak düzenlenen ikili toplantılar veya diğer taraflar arasında üçlü toplantılar yapılmaktadır. Bu toplantılar, uzman komitelerde nelerin üzerinde anlaşmaya varıldığını tartışmaya ve ileriye dönük kararlar almaya yönelik oluyor.
Her müzakere turunun başında, önümüzdeki günlerin çalışma gündeminde anlaşmaya varmak amacıyla İran ile 4+1 ülkeleri arasında resmi bir toplantı daha yapılacak. Bu toplantı öncesinde genellikle 4+1 ülkeleri ile ABD heyeti arasında ortak komitenin resmi toplantısının gündemiyle ilgili ikili veya üçlü toplantılar da yapılır. Bu toplantılar genellikle yarım saat sürer. Fakat yedinci turun açılış toplantısı İran’ın yeni müzakere heyetinin kendi ‘vizyonunu’ ve müzakerelerden beklentilerini netleştirmek istemesinden ötürü yaklaşık iki buçuk saat sürdü. İran heyeti ilk resmi görüşmede tercüman talep etse de iki uzman heyet arasındaki görüşmeler tercümansız gerçekleşiyor.



Mücteba Hamaney gerçekten babasının yerine mi hazırlanıyor?

Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
TT

Mücteba Hamaney gerçekten babasının yerine mi hazırlanıyor?

Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümüyle birlikte ülkenin yönetimine dair sorular ortaya atılırken en çok zikredilen isimlerden biri de Yüce Lider'in oğlu Mücteba Hamaney oldu. 

Hiçbir resmi rolü bulunmasa da ülkenin en etkili figürlerinden biri gibi görülen Hamaney, pek çok İranlı için gizemini koruyor. Zira kendisi ne kamuoyunda sıklıkla görülüyor ne de konuşma yapıyor. 

ABD'nin Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, 85 yaşındaki Ayetullah Ali Hamaney'in 54 yaşındaki oğlunu mercek altına aldı.

Mücteba Hamaney'in, kendi kişisel gücü olmadığı ve itaatkar bir tavır gösterdiği söylenen Reisi'nin döneminde istihbarat ve güvenlik yapılarındaki nüfuzunu artırdığını bildirdi. 

İran Yüce Liderliği için Reisi'nin hazırlandığının düşünüldüğü ancak helikopterin düşmesiyle birlikte bu konudaki soru işaretlerinin arttığı aktarıldı. 

WSJ'nin konuştuğu uzmanlara göre Mücteba Hamaney'in, babasının yerine geçme ihtimali düşük ve spot ışıklarının altından kaçınarak daha da güç kazanması bekleniyor.

Alman Uluslararası Politika ve Güvenlik Politikaları Enstitüsü'nde çalışan İran uzmanı Hamidreza Azizi şöyle düşünüyor:

Son 20 yıldır işler, Mücteba ve etrafındaki şebekenin kontrolünde. Şimdi Hamaney için asıl mesele, Reisi'yle aynı özelliklere sahip birini bulmak. Böylece Mücteba toplumun gözünün önünde olmadan gücünü koruyup artırabilir.

Mücteba Hamaney'in haziran sonunda düzenlenmesi planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de önemli bir rol oynaması bekleniyor. 

İran'ın geçici cumhurbaşkanı Muhammed Muhbir'in de Mücteba Hamaney'e sadık bir isim olduğuna işaret ediliyor. 68 yaşındaki Muhbir seçimlere kadar tüm meselelerde belirleyici olacak üç kişilik bir konseyin parçası.

Yüce Lider'e bağlı, milyar dolarlık yatırım fonu Setad'ın başkanlığını neredeyse 15 yıl boyunca yürüttü. 

Haberde 1969'da Meşhad'da doğan Mücteba Hamaney'in geçmişine de değinildi. Yüce Lider'in sitesine göre, Şah Rıza Pehlevi döneminde evlerine düzenlenen baskınlardan birinde babasının dövüldüğünü gördü. 

1979'de devrimden sonra Tahran'a taşınan ailenin babası hızla yükselirken oğlu da 1980-1988'de Irak'la yürütülen savaşta cepheye gitti. 

Daha sonra Devrim Muhafızları'nda önemli görevlere gelecek kişilerle burada tanışan Mücteba'nın nüfuzu özellikle 2000'lerin ortalarında geniş çaplı olarak konuşulmaya başladı. 

Değişimciler, 2005 ve 2009'da Mahmud Ahmedinecad'ın kendilerine karşı kazandığı zaferlerin Mücteba Hamaney tarafından ayarlandığını öne sürdü.

ABD, 2019'da Devrim Muhafızları ve Besic milisleriyle "babasının istikrarı bozan bölgesel hırslarını ve ülke içindeki baskıya dair hedeflerini ilerletmeye" çalıştığı gerekçesiyle onu yaptırım listesine aldı. 

2022'de Mehsa Emini'nin gözaltında ölmesinin ardından ülke çapında patlak veren gösterilerde nefret objesi oldu. Ev hapsinde tutulan eski cumhurbaşkanı adayı Mir Hüseyin Musevi, Yüce Lider'e seslenerek o pozisyona oğlunu hazırladığı haberlerini yalanlamasını istedi. Ancak yanıt gelmedi. 

Ali Hamaney hakkında kitap yazan ABD ve İran yurttaşı Mehdi Khalaji bütün bunlara rağmen söylentilere karşı çıkıyor:

Mücteba'nın yeni Yüce Lider olma arzusuna dair fikirler tamamıyla bir mit. Tarihsel deneyime dayanarak Hamaney'in ne kendi oğlunu ne de başkasını işaret edeceğini sanmıyorum.

İslam Cumhuriyeti'ni kuran Ruhullah Humeyni ve yerine geçen Ali Hamaney'in Yüce Liderlik pozisyonunun babadan oğula geçmesine karşı çıkmasını İslam'a aykırı görmesi de Khalaji'nin tahminlerini güçlendiriyor. 

Mücteba Hamaney'in yönetim deneyimi ve dini yeterliliği de bu göreve uygun görülmüyor.

Tennessee Üniversitesi'nden Saeid Golkar şöyle diyor:

Önemli kararların alındığı yerlerde onlarca yıldır tecrübe edinen Mücteba Hamaney'in rejimdeki bağlantıları eşsiz. Ancak onun atanması monarşiyi geri getirerek Hamaney'in mirasını lekeler.

Bazı uzmanlar da Ahmed Humeyni'nin Mücteba Hamaney'den de güçlü görüldüğünü ancak babasının 1989'da ölmesiyle birlikte işlerin değiştiğini bildiriyor. Hamaney ve dönemin cumhurbaşkanı Ekber Haşimi Rafsancani'yle sorunlar yaşayan Ahmed Humeyni, 1995'te henüz 45 yaşındayken hayatını yitirmişti. Kalp krizinin ölüme neden olduğu bildirilmişti.

Independent Türkçe, WSJ, BBC Türkçe