Suudi Arabistan ilk film festivaline hazırlanıyor

Muhammed El-Türki: Suudi Arabistan meydan okumayı kabul etti ve ilk uluslararası film festivalini hayata geçirdi

Kızıldeniz Uluslararası Film Festivali Komitesi Başkanı Muhammed El-Türki
Kızıldeniz Uluslararası Film Festivali Komitesi Başkanı Muhammed El-Türki
TT

Suudi Arabistan ilk film festivaline hazırlanıyor

Kızıldeniz Uluslararası Film Festivali Komitesi Başkanı Muhammed El-Türki
Kızıldeniz Uluslararası Film Festivali Komitesi Başkanı Muhammed El-Türki

Suudi Arabistan'da düzenlenecek olan ilk film festivali olan Kızıldeniz Uluslararası Film Festivali, Cidde’nin tarihi bölgesinde düzenlenecek.
Festivalin düzenlendiği bölge, ülkedeki en önemli arkeolojik alanlardan biri ve UNESCO tarihi miras listesinde. Festival, yarın başlayacak ve on gün devam edecek.
Kızıldeniz Uluslararası Film Festivali Komitesi Başkanı Muhammed El-Türki'nin küresel insanlık mirasına sahip olarak nitelendirdiği bölgede, 67'den fazla ülkeden gelen sinemacılar 34 farklı dildeki 138 uzun ve kısa metrajlı filmdeki sinematik sanatsal repertuarlarını, halkları bir araya getiren sinema diliyle ve geçmişin asaletini ve bugünün gerçekliğini harmanlayan kültürel ve sanatsal bir gösteri eşliğinde izleyicilere sunacak.
Bu vesileyle Şarku'l Avsat, ABD ve Avrupa'nın önde gelen film yıldızlarıyla birlikte Hollywood'da birçok filme imza atan Suudi yapımcı ve Festival Komitesi Başkanı Muhammed El-Türki ile bir araya geldi. Muhammed El-Türki “Festival, Suudi Arabistan'ın için bir meydan okumaydı ve bu ilk denemede tevazu seviyesini aşarak ve uluslararası düzeyde bir festivale hazırlamak için zamanla yarıştı” dedi.
El-Türki muhabirimizin sorularını şöyle yanıtladı:

-Filmleri seçerken bir zorlukla karşılaştınız mı? Çok sayıda seçkin uluslararası filmin içinden, festival onları kazanmayı nasıl başardı? Film yapımcılarını festivale çeken ne oldu?
-Zorlu yanı birçok harika film arasından en iyisini seçmekti. Bu güzel bir meydan okuma ve şüphesiz izlemeye değer birçok film seçtik ve bunları festival izleyicisine sunmaktan mutluluk duyuyoruz.
Festival programı, farklı türdeki teknik ve sanal gerçeklik çalışmaları da dahil olmak üzere sinematik fikirler, yöntemler ve diller açısından oldukça zengin ve güçlü. Ama en güzeli, Suudi ve Arap filmleriyle ilgili olarak bile birçok seçeneğimizin olmasıydı. Bu, bölgedeki dinamizmin bir göstergesi. Festivalin yeni yetenekleri keşfetme fırsatı sunacağına ve birçok sürprize ev sahipliği yapacağına şüphe yok.

-Kızıldeniz Uluslararası Film Festivali’nin diğer film festivallerine katkısı ne olacak? Suudi sinemasına ve Suudi seyircisine neler katacak?
-Kızıldeniz Uluslararası Film Festivali, belki de en hızlı büyüyen yeni bir sinema pazarının kapısını açıyor. Sinemanın Suudi Arabistan'a dönüşüyle birlikte, festival bize ait hikayelerimizi ve yaratıcılığımızı dünyaya tanıtmanın yanı sıra Suudi ve Arap sinemacıları uluslararası film yapımcılarıyla buluşturmada önemli bir rol oynayacak. Festival Aralık ayında yapıldığı için, bu yılki sinema filmlerinin bir özeti olmasını sağladık. Örneğin festival, izleyicilere Global Choices programında festivallerin sunduğu en iyi filmleri izleme fırsatı sunuyor. Dolayısıyla festival Suudi ve Arap izleyicilerin bu filmleri görmeleri için büyük bir fırsat.
Kısacası festival, Suudi ve Arap sinemasına açılan yeni bir kapı, bu yılki  sinema filmlerinin özeti ve Suudi izleyiciler için yeni, uluslararası ve güzel sinema filmlerini izlemek için fırsat niteliğinde.

-Festival, Cidde'nin merkezindeki bu tarihi bölgedeki konumu da dahil olmak üzere karşılaştığı zorluklarla nasıl başa çıktı?
-Festivalin Cidde gibi tarihi bir şehirde ve UNESCO küresel insani mirası olarak sınıflandırılan Al-Balad gibi tarihi bir bölgede yapılmasından gurur duyuyoruz ve bunun birçok anlamı var. Sinema halkları ve kültürleri bu kozmopolit şehirde tanıştıkları gibi bir araya getiren insani bir deneyim ve iletişim aracıdır. Lokasyon olarak bu tarihi bölgeye konuk olmaya ve festivalin hikayesinde Cidde Al-Balad'ın başrol oynamasına hevesliydik. Tabii ki, bu çok fazla planlama ve hazırlık gerektiriyordu. Ancak ekip bunu başarmak için elinden gelen her şeyi yaptı.

-Her yeni projenin önünde engeller olur. Kızıldeniz Film Festivali'nde aştığınız en belirgin engeller nelerdir?
-Bu yeni bir festival ve sektörümüz gelişmekle birlikte henüz yeni sayılır ve bunun tamamen farkındayız. Cannes, Venedik ve Berlin gibi eski festivallerden bahsedecek olursak, onlar eskiler ve sahip oldukları itibarlarını on yıllar boyunca inşa etmişlerdir. Ancak göğüslediğimiz zorluk, zamanla yarışmak ve uluslararası düzeyde bir film festivali sunmak. Evet, bu bizim ilk deneyimimiz. Ancak bunun mütevazı bir festival olması gerektiği anlamına gelmediğine baştan karar verdik.
Bildiğiniz gibi festival ile ilgili çalışmalar 2019 yılında başladı. Ancak diğer festivallerde olduğu gibi uluslararası sağlık kriziyle karşı karşıya kaldık ve bu da bizi planlarımızı değiştirmeye zorladı. Uluslararası bir film festivali organize etmek büyük bir mücadele. En büyük zorluk da onu bu aşamada başlatmaktır. Ancak bu festivali Suudi Arabistan’ı onurlandıracak şekilde sunmaya kararlıyız.

-Festivale katılacakları kesinleşen uluslararası en önemli yıldızlar kimler?
-Açılış töreninde Arap sinemasının yıldızı Leyla Ulvi’yi ve Suudi yönetmen Hayfa el-Mansur’u onurlandıracağımız gibi sinemada kadının rolünün önemine dikkat çekmek istediğimiz için harika oyuncu Catherine Deneuve'yü de ağırlayacağız. Ayrıca festival Suudi Arabistan, Arap dünyası ve ötesinden Hind Sabri, Yusra, yıldızlar, yönetmenler ve aktrislerin katılımına da tanık olacak. Festival günleri ve açılış performansları boyunca bize birlikte katılacak daha çok sürprizimiz ve oyuncu var elbette. Biz takipte kalın.

-Suudi Arabistan'daki film endüstrisine yeni mi tanıklık ediyoruz yoksa diğerlerinin bittiği yerden mi başladı?
-Suudi sineması modern olarak kabul edilebilir. Ancak sinema küresel bir sanattır ve tüm insanları birleştiren bir iletişim aracıdır. Suudi sineması yeni bir sinema icat etmeyi değil bilakis yeni hikayeleri yeni bakış açılarıyla ve yeni yollarla anlatmayı hedefliyor. Sinema bizi bırakmadı biz de onu bırakmadık. Ancak bugün yeni ve yenilikçi sinema sahnelerini yeniden inşa edecek eşsiz bir kültürel ve sanatsal devrime tanık oluyoruz.

-Koronavirüsün ortaya çıkmasıyla özellikle de ABD ve Avrupa'da Omicron varyantının varlığını teyid ettikten sonra virüsten arınmış güvenli ve başarılı bir festivalin yürütülmesini garanti altına almak için ne tür önlemler alındı?
Küresel salgının böyle uluslararası festival düzenlenmesine ek bir zorluk oluşturduğunda şüphe yok. Ancak Suudi Arabistan, vatandaşların, sakinlerin ve misafirlerin güvenliğini sağlamak için proaktif bir yaklaşım benimsedi. Günlük vaka sayısı 40’ın altına düşürülmesi ve nüfusun yüzde 83'ünden fazlasının iki doz aşılı olması da dahil olmak üzere birçok önlem alınmış durumda.
Festivale hazırlık süreci boyunca yetkili makamlarla yakın işbirliği içinde çalıştık. Cannes ve Venedik festivalleri gibi bizden önceki deneyimlerden de yararlandık ve herkesin güvenliğini sağlamak için en iyi standartları belirledik.

-Muhammed El-Türki sadece Hollywood dünyasına ulaşmakla kalmadı, aynı zamanda hem profesyonel hem de kişisel olarak Hollywood'la arkadaş olmak açısından da bu dünyaya entegre oldu. Peki bu nasıl oldu? Bu dünyaya girmek ve içinde olmak isteyen birine tavsiyeniz nedir?
-İngiltere'deki üniversite eğitimim sırasında çok sayıda yetenek ve yıldızla tanıştım ve Hollywood ile bağlantılar kurdum. Özellikle Hilton ailesini tanıdım ve oradan da sinema sektöründe birçok seçkin sanatçı ile tanışma fırsatım oldu. Bu ilişkilerin ardından bu işin üretim tarafında olmayı kendime bir görev bildim. Bir yapıt üretmeye başladığımızda, film ekibi ve çalışanlarıyla çok özel bir ilişki kuruyoruz. Misyonu, kitlelere hitap eden işler sunmak olan bir aile haline geliyoruz. Böylece filmlerim aracılığıyla örneğin yıldız Richard Gere ile tanıştım ve sonra birlikte Roma, New York, Londra, Abu Dabi ve dünyanın geri kalanında tanıtmak için dışarı çıktık.
Ardından, What The Price'ın yapımcılığını yaparken Zac Efron, Dennis Quaid ve Heather Gram ile çalıştım. Filmin dünya prömiyeri Venedik Film Festivali'nde yapıldı. Ardından filmi tanıtmak için Londra, New York ve diğer şehir ve başkentlere gittik.
Yapımcılığın yanı sıra Sean Penn ve amfAR (ABD Aids Araştırma Vakfı) yardım konseri de dahil olmak üzere sinema sektörü tarafından desteklenen birçok etkinliğe ve hayır faaliyetine katkıda bulundum.
Bu alana yönelmek isteyenlere tavsiyem sabırlı olmaları, sebat etmeleri ve arzuladıkları hedeflere ulaşmak için çaba göstermeleridir. Başarı kolay gelmez ve hayaller kararlılıkla gerçekleşir.

-Yönetmenler, Suudi filmlerinin sinemalarda erken perde kapatmasını ve çok sayıda sinema filmine rağmen nadir durumlar dışında seyircinin fimlere ilgisinin mütevazı seviyede kaldığından bahsettiler.. Sizce bunun sebebi nedir?
-Birkaç yıl önce Suudi sineması sadece bir rüyaydı ve uzun metrajlı Suudi filmleri yapıldığında bile gösterimleri festivaller ve sinema kulüpleriyle sınırlı kalırdı. Bugün daha fazla yapım görüyoruz. Festival filmlerin yanı sıra toplu çalışmalar görüyoruz. Bu da bizi umutlandırıyor.
Henüz genç olsa da Suudi sinemasının rekabetçi olduğuna ve yerel ve uluslararası bir konuma sahip olacağına inanıyoruz. Seyirci sayılarını ve Suudi sinemasının gişedeki performansını bugünden ölçmek için çok erken ve adil değil. Sinema 2019'da Suudi Arabistan'da tekrar canlandı. Ardından 2020'nin başında hepimiz küresel salgınla karşı karşıya kaldık. İlk uluslararası film festivali başlamak üzere. Kendimize biraz zaman verelim... Gelecek günler pek çok sürpriz getirecek. Suudi sinemasının salt sinemasal bir faaliyetten entegre bir film endüstrisine geçiş aşamasında olduğu konusunda çok iyimseriz.



Suudi Arabistan Savunma Bakanı Tahran'ı ziyaret ederek Pezeşkiyan ve Bakıri ile görüştü

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman dün İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri ile görüşmek üzere Tahran'a gelişinde İranlı yetkililer tarafından resmî törenle karşılandı. (AP)
Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman dün İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri ile görüşmek üzere Tahran'a gelişinde İranlı yetkililer tarafından resmî törenle karşılandı. (AP)
TT

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Tahran'ı ziyaret ederek Pezeşkiyan ve Bakıri ile görüştü

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman dün İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri ile görüşmek üzere Tahran'a gelişinde İranlı yetkililer tarafından resmî törenle karşılandı. (AP)
Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman dün İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri ile görüşmek üzere Tahran'a gelişinde İranlı yetkililer tarafından resmî törenle karşılandı. (AP)

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, İran'a gerçekleştirdiği resmi ziyaret kapsamında dün Tahran'da İran Dini Lideri Ali Hamaney ve Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile bir araya geldi.

Prens Halid bin Selman, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, Hamaney ile görüştüğünü ve kendisine İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Kral Selman bin Abdulaziz'in yazılı bir mesajını ilettiğini belirterek, Dini Lider’le ortak ilgi alanlarına giren konuları ele aldıklarını ve iki ülke arasındaki ikili ilişkileri gözden geçirdiklerini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Tesnim haber ajansından aktardığına göre Hamaney görüşme sırasında “Suudi Arabistan ile ilişkiler her iki ülke için de faydalı… Birbirimizi tamamlayabiliriz” ifadelerini kullandı.

Tesnim, Hamaney ile yapılan görüşmeye İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri'nin de katıldığını belirtti.

Prens Halid bin Selman, dün Tahran'a varışında Bakıri ile bir araya geldi. İran haber ajansları Bakıri'nin Pekin Anlaşması'nın imzalanmasından beri Suudi Arabistan ile ilişkilerin artarak geliştiğini söylediğini aktardı. Bakıri, Tahran ve Riyad'ın bölgesel güvenliğin sağlanmasında önemli bir rol oynayabileceğini ve ülkesinin Suudi Arabistan ile savunma ilişkilerini geliştirmeye hazır olduğunu ifade etti. Tesnim'e göre Bakıri, “İran, Suudi Arabistan'ın Gazze Şeridi ve Filistin konusundaki tutumunu takdir ediyor” dedi.

Ziyareti değerlendiren siyasi çevrelere göre Prens Halid bin Selman'ın ziyareti, her iki ülkeyi de ilgilendiren boyutları olan bölgesel ve uluslararası gelişmelerin ortasında gerçekleşiyor.

Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Prens Halid bin Selman'ın resmi bir ziyaret için İran’a geldiği ve bu ziyaret sırasında iki ülke arasındaki ikili ilişkiler ve ortak ilgi alanlarına giren konuların ele alınacağı bir dizi görüşme gerçekleştireceği belirtildi.

Suudi siyasi analist Abdullatif el-Melhem, Suudi Arabistan Savunma Bakanı’nın İran ziyaretinin, Suudi yönetiminin Pekin Anlaşması’na bağlılık çerçevesinde iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirme ve geliştirme, ortak çıkarlarını gerçekleştirmek ve iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin pekiştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla Riyad ile Tahran arasındaki koordinasyon ve iş birliği düzeyini yükseltme isteğini yansıttığını düşünüyor.

 Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman dün Tahran'da İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile bir araya geldi. (EPA)Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman dün Tahran'da İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile bir araya geldi. (EPA)

Şarku’l Avsat'a konuşan el-Melhem, Suudi liderliğinin bölgede barış ve refahı sağlamaya çalıştığını, bölgeyi çatışmalar evresinden istikrar ve güvenlik evresine taşımayı hedeflediğini ve bölge halklarının daha iyi bir refah, zenginlik ve ekonomik entegrasyon geleceğine yönelik özlemlerini gerçekleştirmeye odaklandığını söyledi. Suudi Arabistan ve İran arasındaki ikili ilişkilerin gelişmesinin, Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nin ‘bölgede barış, güvenlik, istikrar ve refahın sağlanması ve halkların özlemlerinin gerçekleştirilmesi’ için yürüttüğü çabaların meyvelerinden biri olduğunu belirtti. Ziyaretin Suudi Arabistan'ın uluslararası ve bölgesel taraflarla iş birliği ve eşgüdüm içerisinde bölgenin güvenlik ve istikrarını arttırmaya yönelik devam eden diplomatik çabalarının bir parçası olması bekleniyor.

Bir dizi toplantı

Ziyaret, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman ile bölgedeki gelişmeleri ele aldıkları ve ortak ilgi alanlarına giren bir dizi konuyu gözden geçirdikleri bir telefon görüşmesi gerçekleştirmesinden iki haftadan kısa bir süre sonra gerçekleşti. İkili istişarelerin yanı sıra Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı pazartesi günü İranlı mevkidaşıyla yaptığı telefon görüşmesinde bölgedeki gelişmeleri ve bu konuda sarf edilen çabaları ele aldı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman ve İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Arif'in Kasım 2024'te İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) – Arap Birliği Zirvesi kapsamında gerçekleştirdikleri görüşmeden (SPA)Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman ve İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Arif'in Kasım 2024'te İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) – Arap Birliği Zirvesi kapsamında gerçekleştirdikleri görüşmeden (SPA)

Suudi Arabistan Savunma Bakanı'nın Tahran ziyareti kapsamında bölgedeki son gelişmelerin ele alınması ve bölgesel ve uluslararası gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulması bekleniyor. Söz konusu ziyaret öncesinde bir dizi gelişme yaşandı. ABD-İran görüşmelerinin ilk turu geçtiğimiz cumartesi günü Umman'ın başkenti Maskat'ta gerçekleştirilirken, Suudi Arabistan ve ABD tarafları geçtiğimiz hafta beş istasyonda bir dizi siyasi ve güvenlik istişaresinde bulundu.

Ziyaret, 1979'dan bu yana bir Suudi savunma bakanının İran'a yaptığı ikinci ziyaret olması bakımından tarihi bir önem taşıyor.

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, Pekin Anlaşması ve 10 Mart'ta Çin'in himayesinde iki ülke arasındaki tarihi uzlaşma ve ilişkilerin yeniden başladığının duyurulmasının ardından İran'ı ziyaret eden en önde gelen Suudi yetkililerden biri.

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman dün Tahran'da İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri ile görüştü. (AP)Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman dün Tahran'da İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri ile görüştü. (AP)

Pekin Anlaşması’nın ardından iki ülkeden bir dizi üst düzey yetkili karşılıklı ziyaretlerde bulundu. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan Haziran 2023'te Tahran'a ilk ziyaretini gerçekleştirdi. Bu ziyaret sırasında ‘iki ülke arasındaki ilişkilerin normal olduğunu ve iki ülkenin İslam kardeşliği ve iyi komşuluk bağlarıyla birleşmiş, bölgenin önemli ülkeleri olduğunu’ vurgulayan Prens Faysal bin Ferhan, “Bu ilişkiler bağımsızlık ve egemenliğe tam ve karşılıklı saygı, içişlerine karışmama, uluslararası hukuk ilkeleri, Birleşmiş Milletler Şartı ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Şartı gibi açık bir temele dayanmaktadır” dedi.

Pekin'deki anlaşmanın ardından bir dizi İranlı yetkili benzer şekilde Suudi Arabistan'ı ziyaret etti. Bu isimler arasında eski Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Ali Bakıri Kani ve şimdiki Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin yanı sıra Kasım 2023'teki İİT-Arap Birliği Zirvesi'ne katılmak üzere eski İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve 2024 İİT-Arap Birliği Zirvesi'ne katılmak üzere Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Arif yer alıyordu.

Pekin Anlaşması taahhütleri

Pekin Anlaşması'nı takip etmek üzere kurulan Suudi Arabistan-Çin-İran Üçlü Ortak Komitesi, ilki Aralık 2023'te Çin'in başkenti Pekin'de, diğeri ise Kasım 2024'te Riyad'da olmak üzere iki toplantı gerçekleştirdi. Bu toplantılarda iki ülke, Pekin Anlaşması'nı tüm maddeleriyle uygulama kararlılıklarını ve Birleşmiş Milletler Şartı, İİT Şartı ve devletlerin egemenliği, bağımsızlığı ve güvenliğine saygı da dâhil olmak üzere uluslararası hukuka bağlı kalarak ülkeleri arasında iyi komşuluk ilişkilerini geliştirme çabalarını sürdürdüklerini vurgularken, Çin de Suudi Arabistan ve İran'ın Pekin Anlaşması'nı geliştirme yönünde attıkları adımları desteklemeye ve teşvik etmeye devam etmeye hazır olduğunu ve Pekin Anlaşması'nın tümüyle uygulanması konusundaki kararlılığını açıkladı.

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Mecid Taht Revançi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, İran ve Suudi Arabistan'ın büyüyen ve istikrarlı bir bölgede barış ve huzuru tesis etme niyetinde olduğunu, bunun da ‘mevcut tehditlerin üstesinden gelmeyi amaçlayan ikili ve bölgesel iş birliğinin sürdürülmesini ve geliştirilmesini’ gerektirdiğini belirtti. “İran-Suudi Arabistan eylemleri kalkınma, barış, bölgesel ve uluslararası güvenlik çerçevesinde ikili ve çok taraflı uluslararası iş birliğinin başarılı bir modelini taçlandırmaktadır” diyen Revançi, iki tarafın tarihi ve kültürel bağlar ve iyi komşuluk ilkesi temelinde çeşitli siyasi, güvenlik, ekonomik, ticari ve konsolosluk alanlarında iş birliğini geliştirmeye devam ettiğini bildirdi.