Kaddafi'nin oğlunun adaylığına karşı verilen hukuk savaşı hız kazandı

Libya Yüksek Seçim Komisyonu, Seyfulislam Kaddafi’nin seçim yarışına dönmesinin önünü açan yargı kararına itiraz edeceğini duyurdu.

Seyfülislam Kaddafi'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmasına karşı verilen hukuki mücadele sürüyor. (AFP)
Seyfülislam Kaddafi'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmasına karşı verilen hukuki mücadele sürüyor. (AFP)
TT

Kaddafi'nin oğlunun adaylığına karşı verilen hukuk savaşı hız kazandı

Seyfülislam Kaddafi'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmasına karşı verilen hukuki mücadele sürüyor. (AFP)
Seyfülislam Kaddafi'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmasına karşı verilen hukuki mücadele sürüyor. (AFP)

Zayed Hediye
Libya’nın eski lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Seyfulislam Kaddafi’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylığını koymasıyla Kaddafilerin yeniden iktidara gelme girişimlerini engellemeye yönelik hukuk mücadelesi de hız kazandı. Öyle ki Libya Yüksek Seçim Komisyonu’nun birkaç gün önce, Sebha Mahkemesi’nin Seyfulislam Kaddafi’nin adaylık başvurusunun reddedilmesine karşı yapılan itirazı kabul etmesinin ardından temyize gidileceği duyuruldu.
Libya Yüksek Seçim Komisyonu üyesi Ebubekir Merda, komisyonun adaylıklarını reddettiği kişilerin itirazlarını kabul eden mahkemelere pazar veya pazartesi günü itiraz edileceğini açıkladı. Temyiz aşaması henüz bitmediğine dikkati çeken Merda, temyiz davalarına bakan mahkemelerin prosedürlerini etkileyen bir acil durum olmadıkça itirazların en geç salı gününe kadar kabul edileceğini belirtti.
Sebha Mahkemesi, mahkeme heyetinden bazı hakimlerin ilk duruşmaya katılmamasından dolayı davanın görülememesi nedeniyle günlerce süren gergin havanın ardından geçtiğimiz perşembe günü, Seyfulislam Kaddafi’nin Yüksek Seçim Komisyonu'nun cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylık başvurusunu reddetme kararına yaptığı itirazı kabul etti.

Bitti sanılan tartışma yeniden alevlendi
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Saih’in açıklamaları, Seyfulislam Kaddafi'nin adaylığı konusundaki yasal ve siyasi tartışmaları bir kez daha alevlendirdi. Libya Temsilciler Meclisi (TM) Üyesi Caballah eş-Şeybani, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Yüksek Seçim Komisyonu’nun Seyfulislam Kaddafi’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeniden adaylığını koymasını engellemek için yargıya başvurması, güvenilirliğini zedeliyor. Komisyonun mahkemeye başvurması ve Seyfulislam Kaddafi’nin seçim yarışına geri dönmesini sağlayan yargı kararını temyize götürmesi, komisyonun tarafsız olmadığı, profesyonel davranmadığı ve çifte standart uygulandığı gibi söylentileri ve şüpheleri teyit edecek. Bu da TM’nin seçim sürecinin gidişatını düzeltmek için müdahale etmesini gerektirecek.”
Libya'nın batısında, Kaddafi'nin oğluna muhalif isimlerden olan Naci el-Hac da şu açıklamada bulundu:
“Yüksek Seçim Komisyonu, Seyfulislam Kaddafi'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılımını dışarıdan destek alan iç baskıların bir sonucu olarak reddetmek zorunda. Libya sahnesinde nüfuz sahibi olan büyük ülkeler, onun (Seyfulislam Kaddafi'nin) iktidara dönmesini istemiyorlar.”

Üstü kapalı çağrı
Uluslararası Af Örgütü, Libya yargısına ve Yüksek Seçim Komisyonu’na suç işlediğinden şüphelenilen kişilerin, haklarındaki iddialarla ilgili soruşturmalar tamamlanana kadar uluslararası hukuka uygun olarak adaylıktan men etmeleri çağrısında bulundu. Örgüt, herhangi bir ismin yer almadığı açıklamasında, söz konusu kişilerin başka ihlallerde bulunmalarına, suçlarını örtbas etmelerine, soruşturmalara müdahalede bulunmalarına veya kovuşturmalara karşı dokunulmazlık kazanmalarına imkan tanıyabilecek makamlardan uzaklaştırılmaları gerektiğini vurguladı.

Yabancı güçlerin Libya'dan ayrılmasına ilişkin tartışma sürüyor
Ancak Libya’daki tartışmalar seçim süreciyle sınırlı değil. Ülkedeki yabancı güçler meselesi de gerilime neden oluyor. 5+5 Ortak Askeri Komite (OAK), yabancı güçlerin Libya topraklarından çekilmesiyle ilgili Cenevre’de açıklanan Eylem Planı’nın uygulanmasını müzakere ettiği yurt dışı turunu sürdürüyor. Önce Ankara’yı ziyaret eden OAK ardından Moskova'ya gidecek.  
Türkiye ve Rusya, Libya’daki en büyük askeri varlığı olan ülkeler olarak birkaç yıldır yerel taraflar arasındaki gerginlikte büyük bir etkiye sahipler. 
OAK Üyesi Binbaşı Ferec es-Susaa, Ortak Askeri Komite’nin Türk yetkililerle Berlin Konferansı kararlarının ve Cenevre'de yerel taraflar arasında imzalanan ateşkes anlaşmasının uygulanmasının yanı sıra Libya’daki yabancı güçlerin ve paralı askerlerin geri çekilmesi çağrısında bulunan yazılı açıklamalar hakkında görüştüğünü belirtti. Ankara'nın çekilmenin eş zamanlı olması şartıyla OAK’ın talebini memnuniyetle karşıladığını belirten Susaa, “OAK, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararları uyarınca aynı amaçla Moskova'ya gidecek. İlerleyen süreçte ülkedeki yabancı güçler, uluslararası ve yerel gözlemcilerin gözetiminde eşzamanlı olarak geri çekilecek” dedi.
Diğer yandan Milli Savunma Bakanlığı’ndan (MSB), yapılan açıklamada, “OAK’ın talebi üzerine Libya'daki Birleşmiş Milletler Destek Misyonu (UNSMIL) aracılığıyla Ankara’da 03 Aralık 2021 tarihinde heyetler arası bir görüşme gerçekleştirilmiştir” denildi.
Açıklamada ayrıca şu ifadeler yer aldı:
“Görüşmede, 5+5 OAK tarafından 08 Ekim 2021’de Cenevre’de açıklanan Eylem Planı hakkında bilgi verilmiştir. Ayrıca Libya’nın barış, istikrar ve güvenliği için atılabilecek adımlar ele alınmıştır.”

Avrupa baskısı
OAK, iki ülkeyi (Türkiye ve Rusya) Libya'daki askeri varlığına son vermeye çağırmak için ziyaret ederken Avrupa’daki yetkililerden Moskova ve Ankara’ya, birkaç hafta içinde cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılacağı Libya’daki askeri güçlerini ülkeden çekmeleriyle ilgili talebe karşılık vermeleri çağrısında bulunan yeni açıklamalar geldi.
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Komisyon Başkan Yardımcısı Josep Borrell, Rusya ve Türkiye'ye ‘Libyalı ve uluslararası tarafların binlerce paralı asker ve yabancı savaşçının ülkeden ayrılmalarıyla ilgili bir mekanizma üzerinde çalışma çabalarına karşılık olarak ‘Libya’daki krizin çözülmesine desteklemek amacıyla askeri güçlerini geri çekmeleri’ çağrısında bulundu.
İtalya'nın başkenti Roma'da geçtiğimiz cumartesi günü düzenlenen Akdeniz Diyalogu Konferansı'nda konuşan Borrell, Libya'da Rusya ve Türkiye gibi çok sayıda dış güç olduğunu ve Libya'daki krizin çözümü için ülkeyi terk etmek zorunda olduklarını söyledi. Libya'nın cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini belirlenen tarihte gerçekleştirmesi gerektiğini ve böylece meşru bir hükümetin kurulabileceğini vurgulayan Borrell, “Libya'da seçimler yapılmadan devam edilmesi büyük bir soru işareti oluşturacaktır” dedi. Borrell, AB’nin birkaç hafta içinde yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini izlemek için Libya’ya teknik bir heyet göndermeye hazır olduğunu da sözlerine ekledi.
AB Sınır Yardım Misyonu (EUBAM) Direktörü Natalina Cea da AB'nin Libya, Nijer, Mali ve Moritanya'daki AB misyonları arasındaki bir iş birliği platformu aracılığıyla paralı askerlerin ve yabancı savaşçıların Libya'dan çekilmesini kolaylaştırmaya hazır olduğunu açıkladı. OAK’ın Afrika Sahel bölgesi ülkelerinden başlayarak paralı askerlerin Libya'dan çekilmesiyle ilgili bir plan sunduğunu belirten Cea, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“OAK, bu çerçevede AB’den destek talep etti. Libya, Mali, Nijer ve Çad gibi ülkelerdeki AB misyonları arasındaki bölgesel koordinasyon üzerinde çalışıyoruz. Silahsızlanma, paralı askerlerin ve yabancı savaşçıların ülkelerine dönmeleri ve toplumlarına yeniden entegre olmaları konusunda elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışacağız.”



Mısır-Rusya görüşmelerinde Sudan, Suriye, Lübnan ve Gazze'deki gelişmeler ele alındı

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz ay video konferans yoluyla ed-Dabaa Nükleer Santrali’nde ilk reaktör basınç kabının kurulum törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz ay video konferans yoluyla ed-Dabaa Nükleer Santrali’nde ilk reaktör basınç kabının kurulum törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır-Rusya görüşmelerinde Sudan, Suriye, Lübnan ve Gazze'deki gelişmeler ele alındı

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz ay video konferans yoluyla ed-Dabaa Nükleer Santrali’nde ilk reaktör basınç kabının kurulum törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz ay video konferans yoluyla ed-Dabaa Nükleer Santrali’nde ilk reaktör basınç kabının kurulum törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır ile Rusya arasında dün gerçekleşen görüşmelerde Sudan, Suriye, Lübnan ve Gazze’deki son durum ele alındı. Görüşme, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov arasında yapılan telefon konuşması kapsamında gerçekleşti. İki ülke arasındaki ikili ilişkiler ile ortak ilgi alanlarındaki bölgesel ve uluslararası konular üzerine süregelen koordinasyon ve istişarelerin bir parçası olarak yürütüldü.

Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre görüşmede, ‘Mısır ile Rusya arasındaki yakın ilişkiler ve özellikle ekonomik ve ticari alanlarda artan iş birliği’ ele alındı. Abdulati, iki ülkeyi birbirine bağlayan ‘stratejik ortaklıktan’ duyulan memnuniyeti dile getirerek bunun çeşitli sektörlerde ikili iş birliğinin temel çerçevesini oluşturduğunu vurguladı. Ayrıca, devam eden ortak projeleri ilerletmenin önemine dikkat çekti ve bunların başında gelen ed-Dabaa Nükleer Santrali’nin, Rus yatırımlarının güçlendirilmesine ve iki ülke arasındaki iş birliğinin genişletilmesine katkı sağlayacağını ifade etti.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz ay video konferans yöntemiyle ed-Dabaa Nükleer Santrali’nin birinci ünitesine ait basınç kabının yerleştirilmesi törenini takip etmiş ve santral için gerekli nükleer yakıtın satın alınmasına ilişkin belgeyi imzalamıştı. Uzmanlar bu adımı ‘nükleer enerji üretimine giden yolda ilk aşama’ olarak değerlendirdi.

Ed-Dabaa Nükleer Santrali, Mısır’ın ilk nükleer enerji santrali olma özelliğini taşıyor. Santral, Akdeniz kıyısındaki Matruh vilayetine bağlı ed-Dabaa kentinde bulunuyor. Rusya ile Mısır, Kasım 2015’te santralin kurulmasına yönelik iş birliği anlaşması imzalamış, projeye ilişkin sözleşmeler ise Aralık 2017’de yürürlüğe girmişti.

Ed-Dabaa Nükleer Santrali’nin görünümü, Kasım 2025 (Mısır Nükleer Güç Santralleri Kurumu)Ed-Dabaa Nükleer Santrali’nin görünümü, Kasım 2025 (Mısır Nükleer Güç Santralleri Kurumu)

Abdulati dün yapılan telefon görüşmesinde, ‘Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararının uygulanmasının ve ABD Başkanı’nın Gazze için hazırladığı barış planının ikinci aşamasına geçilmesinin önemine’ vurgu yaptı. Ayrıca ‘uluslararası istikrar gücünün ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için görevlerini yerine getirebilmesi gerektiğini’ belirtti.

Mısır Dışişleri Bakanlığı’na göre Abdulati, görüşmede, ‘Mısır’ın Dörtlü Mekanizma çerçevesinde Sudan’daki çatışmayı durdurmak ve ülkenin birliğini ve bütünlüğünü korumak için yürüttüğü çabaları’ aktardı. Ayrıca Mısır’ın ‘Lübnan’ın birliği, egemenliği, güvenliği ve istikrarına verdiği destek’ doğrultusunda benimsediği tutumları hatırlattı. Suriye konusunda ise Mısır’ın ‘ülkenin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı gösterilmesi gerektiği’ yönündeki net tutumunu yineleyerek, ‘ülkenin istikrarını zayıflatacak her türlü adım ve müdahaleye karşı olduklarını’ ifade etti ve ‘Suriye halkının beklentilerini karşılayacak kapsayıcı bir siyasi sürecin’ hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.

Mısır, geçtiğimiz kasım ayı sonunda yaptığı açıklamada, ‘Sudan’da dışlayıcı olmayan bir siyasi sürecin başlatılması’ yönündeki umutlarını dile getirmiş ve ‘Sudan’ın egemenliğine saygı gösterilmesi gerektiğini’ vurgulamıştı.

Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve ABD’den oluşan Dörtlü Mekanizma, Sudan’da ateşkes sağlanması için çalışıyor. Mekanizma, geçtiğimiz eylül ayında Washington’da bakanlar düzeyinde bir toplantı yapmış ve ‘Sudan’daki silahlı çatışmanın çözümü için tüm çabaların gösterilmesi gerektiğini’ vurgulamıştı. Ağustos ayında ise üç aylık bir ‘insani ateşkes’ sağlanmasını, bunu kalıcı bir ateşkesin izlemesini ve dokuz ay içinde bağımsız bir sivil hükümet kurulmasına yönelik siyasi sürecin başlatılmasını içeren bir ‘yol haritası’ sunmuştu.

Kanlı çatışmalar nedeniyle aileleriyle birlikte yaşadıkları yerden kaçmak zorunda kalan Sudanlı çocuklar, el-Faşir yakınlarındaki bir kampta oturuyor. (Reuters)Kanlı çatışmalar nedeniyle aileleriyle birlikte yaşadıkları yerden kaçmak zorunda kalan Sudanlı çocuklar, el-Faşir yakınlarındaki bir kampta oturuyor. (Reuters)

Telefon görüşmesinde İran’ın nükleer programına ilişkin son gelişmeler de ele alındı. Abdulati, ‘gerilimin azaltılmasına, güven inşasına ve uygun koşulların oluşturulmasına yönelik çabaların sürdürülmesinin önemine’ dikkat çekti. Bu yaklaşımın, tüm tarafların çıkarlarını gözeten kapsamlı bir anlaşmaya ulaşılması için gerçek bir diplomatik fırsat yaratabileceğini ve bunun bölgesel güvenlik ile istikrara katkı sağlayacağını ifade etti.

Öte yandan Abdulati ve Lavrov, Ukrayna krizindeki son durumu da değerlendirdi. Mısır Dışişleri Bakanı, Kahire’nin ‘diyalog ve diplomatik yollarla barışçıl çözümlere ulaşılması gerektiğini savunan tutumunu’ yineleyerek, bu yaklaşımın uluslararası güvenlik ve istikrarın korunması açısından gerekli olduğunu vurguladı.


Gazze ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı hakkında 5 önemli nokta

Gıda maddeleri yüklü bir tır, sınırın Mısır tarafında, İsrail'in Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriş izni vermesini bekliyor, 27 Temmuz 2025. (AFP)
Gıda maddeleri yüklü bir tır, sınırın Mısır tarafında, İsrail'in Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriş izni vermesini bekliyor, 27 Temmuz 2025. (AFP)
TT

Gazze ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı hakkında 5 önemli nokta

Gıda maddeleri yüklü bir tır, sınırın Mısır tarafında, İsrail'in Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriş izni vermesini bekliyor, 27 Temmuz 2025. (AFP)
Gıda maddeleri yüklü bir tır, sınırın Mısır tarafında, İsrail'in Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriş izni vermesini bekliyor, 27 Temmuz 2025. (AFP)

Mısır, Katar ve altı ülke daha dün yaptıkları açıklamada, İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nı yalnızca tek yönlü olarak açma ve Gazze sakinlerinin sadece Mısır’a geçişine izin verme niyetiyle ilgili endişelerini dile getirdi.

Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi (COGAT) çarşamba günü yaptığı açıklamada, Refah Sınır Kapısı’nın ‘önümüzdeki günlerde’ yalnızca Gazze sakinlerinin Mısır’a çıkışına izin verecek şekilde açılacağını duyurmuştu. Ancak Kahire, tek yönlü geçişi öngören bir anlaşmanın bulunduğunu yalanladı.

Aşağıda Refah Sınır Kapısı hakkında bilinmesi gereken beş temel nokta yer alıyor:

1 - Hayati bir geçiş noktası:

Refah Sınır Kapısı, abluka altındaki Gazze Şeridi’ne insani yardım girişinin sağlandığı kritik bir hat konumunda. Özellikle gıda ve yakıt tedariki açısından, elektrikten yoksun bırakılan bölgeye enerji akışının sağlanmasında önemli rol oynuyor.

Uzun yıllar boyunca burası, Gazze’den çıkışına izin verilen Filistinlilerin bölgeden ayrılabildiği başlıca kapı oldu. İsrail’in 2007’den bu yana uyguladığı abluka nedeniyle küçük ve kapalı bölgeden çıkış için en önemli güzergâh niteliğini taşıdı.

2005 ile 2007 yılları arasında Refah, Filistin Yönetimi tarafından işletilen ilk sınır kapısıydı. Ancak 2006’daki Filistin yasama seçimlerinde Hamas’ın kazanmasının ardından (Fetih Hareketi ile yaşanan çatışmalar sonrasında yönetimi tamamen devralmasıyla birlikte) kapı Hamas’ın Gazze üzerindeki kontrolünün sembollerinden biri haline geldi.

2 - İsrail kontrolü:

7 Mayıs 2024’te İsrail ordusu, silah kaçakçılığı şüpheleri ve ‘terör amaçlı kullanıldığı’ iddiaları gerekçesiyle Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafını ele geçirdi.

Bu tarihten sonra Birleşmiş Milletler’in (BM) kullandığı geçişler de dahil olmak üzere Gazze’ye açılan kapıların büyük bölümü kapatıldı.

19 Ocak’ta İsrail ile Hamas arasında kısa süreli bir ateşkes sırasında kapı geçici olarak yeniden açıldı. Bu süre zarfında bazı yetkili kişilerin ve yardım tırlarının geçişine izin verildi.

3 - Yeniden açılacak mı?

10 Ekim 2025’te, ABD, Mısır ve Katar arabuluculuğunda Gazze’de yeni bir ateşkes anlaşması yürürlüğe girdi.

 Refah Sınır Kapısı’nı kullanarak Gazze Şeridi'nden Mısır'a geçen yabancı pasaport sahibi Filistinliler, 19 Kasım 2023 (DPA)Refah Sınır Kapısı’nı kullanarak Gazze Şeridi'nden Mısır'a geçen yabancı pasaport sahibi Filistinliler, 19 Kasım 2023 (DPA)

O dönemde İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, sınır kapısının yeniden açılmasına yönelik planlardan söz etmişti. Ancak Başbakan Binyamin Netanyahu’nun ofisi, kapının ‘ikinci bir duyuruya kadar’ kapalı kalacağını açıkladı.

Aralık ayının başında İsrail hükümeti, Refah Sınır Kapısı’nın ‘önümüzdeki günlerde’ yalnızca Gazze sakinlerinin Mısır’a çıkışına izin vermek amacıyla açılacağını duyurdu. Mısır ise tek yönlü geçişe izin veren bir anlaşmanın bulunmadığını belirterek iddiayı reddetti.

COGAT, ‘ateşkes anlaşması ve siyasi direktif doğrultusunda Refah Sınır Kapısı’nın önümüzdeki günlerde sadece Gazze halkının Mısır’a çıkışı için açılacağını’ bildirdi.

Buna karşılık Mısır, ‘yetkili bir kaynak’ üzerinden yaptığı açıklamada, “Eğer kapının açılması konusunda mutabakat sağlanırsa, geçiş hem giriş hem çıkış yönünde olur; bu, ABD Başkanı Donald Trump’ın planında yer alan şekildir” ifadelerini kullandı.

COGAT, kapının Avrupa Birliği Sınır Yardım Misyonu gözetiminde çalışacağını, bunun da ‘Aralık 2025’te uygulanan mekanizmaya benzer’ olacağını açıkladı.

Trump’ın planı, İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının temelini oluşturuyor ve Refah Sınır Kapısı’nın insani yardım girişini sağlamak üzere yeniden açılmasını öngörüyor.

Ancak ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail makamları, kapının açılmasını geciktiriyor. İsrail, bu gecikmeden Hamas’ı sorumlu tutarak, örgütün hâlâ bölgede bulunan rehinelerin tümünün cesetlerini teslim etmediğini iddia ediyor.

4 - Kerem Şalom Sınır Kapısı:

Uluslararası yardımlar genellikle Akdeniz kıyısındaki Port Said ve Ariş limanlarına ulaşıyor, buradan da Refah Sınır Kapısı’nın Mısır tarafına gönderiliyor.

Yardım tırı şoförlerinin aktardıklarına göre, araçlar Refah kontrol noktasını geçtikten sonra birkaç kilometre uzaklıktaki Kerem Şalom Kapısı’na yönlendiriliyor.

Bu noktada sürücüler araçlardan iniyor ve tırlar kapsamlı bir aramadan geçiriliyor. İsrail tarafından onaylanan yükler boşaltılıyor, ardından Gazze’ye giriş izni bulunan başka araçlara yeniden yükleniyor.

5 - Diğer geçiş noktaları:

Trump’ın arabuluculuğunda sağlanan ateşkes anlaşması, Gazze Şeridi’ne günlük 600 yardım tırının girişini öngörüyor.

Ancak BM’ye göre İsrail hâlâ anlaşmada belirtilenden daha az sayıda tırın girişine izin veriyor. Bu tırların çoğu Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan, kalan kısmı ise Kisufim Sınır Kapısı’ndan geçiş yapabiliyor.

Gazze ile İsrail’in güneyi arasında yer alan Beyt Hanun (Erez) Sınır Kapısı, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısı sırasında tahrip olmuştu.

Kapı 2025 yılının başında kısa bir süre için yeniden açıldı, ancak daha sonra tekrar kapatıldı ve ne zaman faaliyete geçeceği belirsizliğini koruyor.

Savaş başlamadan önce faaliyet gösteren başka geçiş noktaları da vardı; ancak İsrail makamları bu kapıların yeniden açılıp açılmayacağı konusunda henüz bir açıklama yapmış değil.


Kasım "diplomasiyi" destekliyor ancak Hizbullah'ın silahları konusunda ısrarcı

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, "Kudüs yolunda şehit olan âlimler ve yiğitlerin anısına" düzenlenen törende konuşuyor (Ulusal Haber Ajansı)
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, "Kudüs yolunda şehit olan âlimler ve yiğitlerin anısına" düzenlenen törende konuşuyor (Ulusal Haber Ajansı)
TT

Kasım "diplomasiyi" destekliyor ancak Hizbullah'ın silahları konusunda ısrarcı

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, "Kudüs yolunda şehit olan âlimler ve yiğitlerin anısına" düzenlenen törende konuşuyor (Ulusal Haber Ajansı)
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, "Kudüs yolunda şehit olan âlimler ve yiğitlerin anısına" düzenlenen törende konuşuyor (Ulusal Haber Ajansı)

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, dün yaptığı açıklamada, ateşkes komitesinde sivil bir başkanın yer almasının "önceki resmi açıklamalara ve pozisyonlara aykırı bir prosedür" olduğunu belirterek siyasi söyleminde çıtayı yükseltti. Kasım'a göre söz konusu açıklamalarda, herhangi bir sivilin uygulama mekanizmasına dahil edilebilmesi için İsrail'in düşmanlıklara son vermesi gerektiği belirtiliyordu.

Kasım, Lübnan yetkililerinin "diplomatik seçeneğine" destek verdiğini ifade ederken, Büyükelçi Simon Karam'ın Lübnan heyetine atanmasını "İsrail'in tutumunu, saldırganlığını veya işgalini değiştirmeyecek yersiz bir taviz" olarak değerlendirdi. "Sivil temsilcinin gidip görüşmelerde bulunduğunu, bunun da baskıyı artırdığını ve İsrail'in Amerika ile birlikte Lübnan'ı ateş altında tutmak istediğini" belirtti. Kasım, "En büyük fedakarlığı yapmaya hazırız ve teslim olmayacağız" ifadelerini kullandı.