Kaddafi'nin oğlunun adaylığına karşı verilen hukuk savaşı hız kazandı

Libya Yüksek Seçim Komisyonu, Seyfulislam Kaddafi’nin seçim yarışına dönmesinin önünü açan yargı kararına itiraz edeceğini duyurdu.

Seyfülislam Kaddafi'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmasına karşı verilen hukuki mücadele sürüyor. (AFP)
Seyfülislam Kaddafi'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmasına karşı verilen hukuki mücadele sürüyor. (AFP)
TT

Kaddafi'nin oğlunun adaylığına karşı verilen hukuk savaşı hız kazandı

Seyfülislam Kaddafi'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmasına karşı verilen hukuki mücadele sürüyor. (AFP)
Seyfülislam Kaddafi'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmasına karşı verilen hukuki mücadele sürüyor. (AFP)

Zayed Hediye
Libya’nın eski lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Seyfulislam Kaddafi’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylığını koymasıyla Kaddafilerin yeniden iktidara gelme girişimlerini engellemeye yönelik hukuk mücadelesi de hız kazandı. Öyle ki Libya Yüksek Seçim Komisyonu’nun birkaç gün önce, Sebha Mahkemesi’nin Seyfulislam Kaddafi’nin adaylık başvurusunun reddedilmesine karşı yapılan itirazı kabul etmesinin ardından temyize gidileceği duyuruldu.
Libya Yüksek Seçim Komisyonu üyesi Ebubekir Merda, komisyonun adaylıklarını reddettiği kişilerin itirazlarını kabul eden mahkemelere pazar veya pazartesi günü itiraz edileceğini açıkladı. Temyiz aşaması henüz bitmediğine dikkati çeken Merda, temyiz davalarına bakan mahkemelerin prosedürlerini etkileyen bir acil durum olmadıkça itirazların en geç salı gününe kadar kabul edileceğini belirtti.
Sebha Mahkemesi, mahkeme heyetinden bazı hakimlerin ilk duruşmaya katılmamasından dolayı davanın görülememesi nedeniyle günlerce süren gergin havanın ardından geçtiğimiz perşembe günü, Seyfulislam Kaddafi’nin Yüksek Seçim Komisyonu'nun cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylık başvurusunu reddetme kararına yaptığı itirazı kabul etti.

Bitti sanılan tartışma yeniden alevlendi
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Saih’in açıklamaları, Seyfulislam Kaddafi'nin adaylığı konusundaki yasal ve siyasi tartışmaları bir kez daha alevlendirdi. Libya Temsilciler Meclisi (TM) Üyesi Caballah eş-Şeybani, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Yüksek Seçim Komisyonu’nun Seyfulislam Kaddafi’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeniden adaylığını koymasını engellemek için yargıya başvurması, güvenilirliğini zedeliyor. Komisyonun mahkemeye başvurması ve Seyfulislam Kaddafi’nin seçim yarışına geri dönmesini sağlayan yargı kararını temyize götürmesi, komisyonun tarafsız olmadığı, profesyonel davranmadığı ve çifte standart uygulandığı gibi söylentileri ve şüpheleri teyit edecek. Bu da TM’nin seçim sürecinin gidişatını düzeltmek için müdahale etmesini gerektirecek.”
Libya'nın batısında, Kaddafi'nin oğluna muhalif isimlerden olan Naci el-Hac da şu açıklamada bulundu:
“Yüksek Seçim Komisyonu, Seyfulislam Kaddafi'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılımını dışarıdan destek alan iç baskıların bir sonucu olarak reddetmek zorunda. Libya sahnesinde nüfuz sahibi olan büyük ülkeler, onun (Seyfulislam Kaddafi'nin) iktidara dönmesini istemiyorlar.”

Üstü kapalı çağrı
Uluslararası Af Örgütü, Libya yargısına ve Yüksek Seçim Komisyonu’na suç işlediğinden şüphelenilen kişilerin, haklarındaki iddialarla ilgili soruşturmalar tamamlanana kadar uluslararası hukuka uygun olarak adaylıktan men etmeleri çağrısında bulundu. Örgüt, herhangi bir ismin yer almadığı açıklamasında, söz konusu kişilerin başka ihlallerde bulunmalarına, suçlarını örtbas etmelerine, soruşturmalara müdahalede bulunmalarına veya kovuşturmalara karşı dokunulmazlık kazanmalarına imkan tanıyabilecek makamlardan uzaklaştırılmaları gerektiğini vurguladı.

Yabancı güçlerin Libya'dan ayrılmasına ilişkin tartışma sürüyor
Ancak Libya’daki tartışmalar seçim süreciyle sınırlı değil. Ülkedeki yabancı güçler meselesi de gerilime neden oluyor. 5+5 Ortak Askeri Komite (OAK), yabancı güçlerin Libya topraklarından çekilmesiyle ilgili Cenevre’de açıklanan Eylem Planı’nın uygulanmasını müzakere ettiği yurt dışı turunu sürdürüyor. Önce Ankara’yı ziyaret eden OAK ardından Moskova'ya gidecek.  
Türkiye ve Rusya, Libya’daki en büyük askeri varlığı olan ülkeler olarak birkaç yıldır yerel taraflar arasındaki gerginlikte büyük bir etkiye sahipler. 
OAK Üyesi Binbaşı Ferec es-Susaa, Ortak Askeri Komite’nin Türk yetkililerle Berlin Konferansı kararlarının ve Cenevre'de yerel taraflar arasında imzalanan ateşkes anlaşmasının uygulanmasının yanı sıra Libya’daki yabancı güçlerin ve paralı askerlerin geri çekilmesi çağrısında bulunan yazılı açıklamalar hakkında görüştüğünü belirtti. Ankara'nın çekilmenin eş zamanlı olması şartıyla OAK’ın talebini memnuniyetle karşıladığını belirten Susaa, “OAK, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararları uyarınca aynı amaçla Moskova'ya gidecek. İlerleyen süreçte ülkedeki yabancı güçler, uluslararası ve yerel gözlemcilerin gözetiminde eşzamanlı olarak geri çekilecek” dedi.
Diğer yandan Milli Savunma Bakanlığı’ndan (MSB), yapılan açıklamada, “OAK’ın talebi üzerine Libya'daki Birleşmiş Milletler Destek Misyonu (UNSMIL) aracılığıyla Ankara’da 03 Aralık 2021 tarihinde heyetler arası bir görüşme gerçekleştirilmiştir” denildi.
Açıklamada ayrıca şu ifadeler yer aldı:
“Görüşmede, 5+5 OAK tarafından 08 Ekim 2021’de Cenevre’de açıklanan Eylem Planı hakkında bilgi verilmiştir. Ayrıca Libya’nın barış, istikrar ve güvenliği için atılabilecek adımlar ele alınmıştır.”

Avrupa baskısı
OAK, iki ülkeyi (Türkiye ve Rusya) Libya'daki askeri varlığına son vermeye çağırmak için ziyaret ederken Avrupa’daki yetkililerden Moskova ve Ankara’ya, birkaç hafta içinde cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin yapılacağı Libya’daki askeri güçlerini ülkeden çekmeleriyle ilgili talebe karşılık vermeleri çağrısında bulunan yeni açıklamalar geldi.
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Komisyon Başkan Yardımcısı Josep Borrell, Rusya ve Türkiye'ye ‘Libyalı ve uluslararası tarafların binlerce paralı asker ve yabancı savaşçının ülkeden ayrılmalarıyla ilgili bir mekanizma üzerinde çalışma çabalarına karşılık olarak ‘Libya’daki krizin çözülmesine desteklemek amacıyla askeri güçlerini geri çekmeleri’ çağrısında bulundu.
İtalya'nın başkenti Roma'da geçtiğimiz cumartesi günü düzenlenen Akdeniz Diyalogu Konferansı'nda konuşan Borrell, Libya'da Rusya ve Türkiye gibi çok sayıda dış güç olduğunu ve Libya'daki krizin çözümü için ülkeyi terk etmek zorunda olduklarını söyledi. Libya'nın cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini belirlenen tarihte gerçekleştirmesi gerektiğini ve böylece meşru bir hükümetin kurulabileceğini vurgulayan Borrell, “Libya'da seçimler yapılmadan devam edilmesi büyük bir soru işareti oluşturacaktır” dedi. Borrell, AB’nin birkaç hafta içinde yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini izlemek için Libya’ya teknik bir heyet göndermeye hazır olduğunu da sözlerine ekledi.
AB Sınır Yardım Misyonu (EUBAM) Direktörü Natalina Cea da AB'nin Libya, Nijer, Mali ve Moritanya'daki AB misyonları arasındaki bir iş birliği platformu aracılığıyla paralı askerlerin ve yabancı savaşçıların Libya'dan çekilmesini kolaylaştırmaya hazır olduğunu açıkladı. OAK’ın Afrika Sahel bölgesi ülkelerinden başlayarak paralı askerlerin Libya'dan çekilmesiyle ilgili bir plan sunduğunu belirten Cea, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“OAK, bu çerçevede AB’den destek talep etti. Libya, Mali, Nijer ve Çad gibi ülkelerdeki AB misyonları arasındaki bölgesel koordinasyon üzerinde çalışıyoruz. Silahsızlanma, paralı askerlerin ve yabancı savaşçıların ülkelerine dönmeleri ve toplumlarına yeniden entegre olmaları konusunda elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışacağız.”



Hamas yanlısı bir araştırmacının özür tweeti, destekçileri arasında öfkeye yol açtı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)
TT

Hamas yanlısı bir araştırmacının özür tweeti, destekçileri arasında öfkeye yol açtı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)

Hamas yanlısı Filistinli bir araştırmacının, hareketin siyasi büro üyelerinden birinden kamuoyu önünde özür dilemesi, özellikle bu özrün söz konusu üyenin siyasi bir açıklamasına yöneltilen eleştirinin ardından gelmesi nedeniyle Hamas destekçileri arasında tepkiye yol açtı.

Katar’da yaşayan ve Hamas’a desteğiyle bilinen Filistinli siyasi araştırmacı Mahmud Hamid el-İle, salı akşamı X platformunda, hareketin yine Katar’da bulunan siyasi büro üyesi Muhammed Nazzal’dan özür diledi. El-İle, özrünü bir ay önce aynı platformda Nazzal’ın Hamas’ın silahları ve Gazze Şeridi’ndeki geleceğine ilişkin açıklamalarının ardından paylaştığı bir mesajda yer verdiği ifade nedeniyle yaptı.

Krizin kökeni, geçen yıl ekim ayında Reuters’ın yayımladığı bir habere dayanıyor. Haberde, Nazzal’a Hamas’ın Gazze Şeridi’nde silah bırakıp bırakmayacağı sorulduğunda verdiği yanıt aktarılmıştı. Nazzal, “Evet ya da hayır diyemem” ifadesini kullanmış, ardından “Silah meselesi genel bir ulusal konudur ve yalnızca Hamas’la ilgili değildir. Sahada silahlı gücü olan başka gruplar da var” demişti.

Bu açıklamalar Hamas içinde geniş çapta tepki çekti. Tepki gösterenler arasında, sözlerin muğlaklığı nedeniyle eleştiriler yönelten araştırmacı Mahmud el-İle de vardı. El-İle, açıklamaların hem siyasi büro üyesi tarafından yapılmış olmasına hem de hareketin farklı kademelerindeki, özellikle Gazze’de yaşayan veya aslen Gazze kökenli olan diğer yöneticilerin tutumlarıyla çelişmesine dikkat çekmişti.

Nazzal’ın sözlerine yönelik itirazların büyümesi üzerine Hamas bir açıklama yayımlayarak beyanların ‘bağlamından koparıldığını’ bildirdi.

Paylaşımına gelen tepkilerin ardından birkaç gün sonra eleştirisini silmek zorunda kalan el-İle, krizin bu noktada sona erdiğini düşünüyordu.

Özrün sebebi neydi?

Ancak özrün yayımlanması, bunun nedenine ilişkin yeni soru işaretleri doğurdu. Daha sonra X platformundaki bazı Hamas yanlısı kullanıcıların paylaşımlarına ve Katar’daki hareket kaynaklarının Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalara göre, olayın arka planında Muhammed Nazzal’ın attığı adım bulunuyor. Buna göre Nazzal, uzun yıllardır ikamet ettiği Doha’da Katar resmi makamlarına Mahmud el-İle hakkında şikâyette bulunarak, kendisine hakarette bulunduğu ve manevi zarar verdiği iddiasını gündeme getirdi.

ghy
Katar'ın başkenti Doha'da İsrail’in hava saldırısı düzenlediği bina (Reuters)

Kaynaklardan birine göre, pek çok kişi, aralarında bazı üst düzey yöneticiler de olmak üzere, arabuluculuk yaparak anlaşmazlığı çözmeye çalıştı, ancak Nazzal, kendisine yönelik ifadeler nedeniyle X platformu üzerinden kamuoyuna açık bir özür yayınlanmasında ısrar etti. Bu şart yerine getirilince, Nazzal’ın başka bir talepte bulunmaması ve anlaşmazlığın kapanması üzerinde uzlaşıldı. Buna rağmen Nazzal’ın ‘maddi tazminat talebinde ısrar ettiği’ ifade edildi.

Hareketle ilişkili başka kaynaklar ise ‘Mahmud el-İle’nin özrünün krizi çözmek için yalnızca ilk adım olduğunu, sürece müdahil olan bazı kişilerin Nazzal’ın öfkesini yatıştırmak ve onu şikâyeti geri çekmeye ikna etmek amacıyla el-İle’yi bu yöne yönlendirdiğini’ aktardı.

Aktivistler arasında öfke

Hamas’ın içinden ve dışından birçok isim özür meselesine tepki gösterdi. Tepki verenler arasında Filistinli gazeteci Muna Havva da vardı. Havva, sosyal medya hesabında, “Filistin’deki özgürlük hareketlerinin tarihinde, ne yaşanırsa yaşansın, bir liderin kendi mensuplarından birini üçüncü bir tarafa ya da başka bir otoriteye şikâyet ettiği tek bir örnek dahi yoktur. Bu davranış ne ulusal örgütlerin ahlakıyla ne de kabile geleneklerinde kabul gören en basit sığınma kurallarıyla bağdaşır. Utanç verici, acı verici, üzücü” diye yazdı.

Havva bir başka paylaşımında ise şu ifadeleri kullandı: “İsrail’in bugünkü genişlemesi kadar tehlikeli bir dönem görülmedi; tarih de Gazze’de halkımızın yaşadığı kadar vahim bir katliama tanıklık etmedi. Bu felaketin ortasında, halkımızın önde gelen isimlerinden biri, bir gencin attığı bir tweet yüzünden onu başka bir devlete şikâyet ediyor; geçimini ve güvenliğini riske atıyor. ‘Direniş’in liderleri halkımızdan ateş altında direnmelerini isterken, tek bir eleştiri cümlesine dahi tahammül edemiyor.”

Ayrıca Hamas gibi gruplara verdiği destekle bilinen aktivist Cemil Mikdad da konuya ilişkin paylaşım yaptı. Mikdad, “Hamas’tan bir yönetici, Katar’da yaşayan bir Filistinliyi, hakkında Katar mahkemelerinde dava açtıktan sonra uzun bir özür metni yayımlamaya zorladı; üstelik yalnızca kendisini eleştirdiği bir önceki paylaşım yüzünden!” ifadesini kullandı. Mikdad sözlerini şöyle sürdürdü: “Harika gerçekten… Nereye geldik? Halk olarak eleştirme hakkına sahip olduğumuz ve bizi dinlemekle yükümlü olan liderlerimiz, şimdi Arap mahkemelerini bize karşı bir güç olarak kullanıyor. Bu da ne demek oluyor? Siz ne hale geldiniz böyle, cahiller?!”

Hamas’ın silahlı yapısının geleceği, hareketin üst düzey isimlerinin açıklamalarında uzun süredir farklılık gösteren bir başlık olarak öne çıkıyor. Hamas’ın yurt dışı sorumlusu Halid Meşal, geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul’da düzenlenen bir panelde, “Hamas’ın ancak bir Filistin devleti kurulması hâlinde silah bırakabileceğini” söyledi.

Buna karşın, Meşal’in açıklamasından yalnızca bir gün sonra, Hamas yetkilisi Basim Naim AP’ye yaptığı değerlendirmede, hareketin kapsamlı bir güvenlik ve siyasi düzenlemenin parçası olmak kaydıyla ‘silahların depolanması ya da dondurulması gibi seçeneklerin görüşülmesine açık olduğunu’ belirtti.

Hamas’ın siyasi büro üyelerinden Husam Bedran ise salı günü yaptığı açıklamada, sürecin ikinci aşamaya geçmesinin ‘İsrail’in ihlalleri durdurmasına’ bağlı olduğunu ifade etti. Öte yandan Hamas’ın birçok lideri ve sözcüsü, aralarında Halil el-Hayye ve Hazım Kasım’ın da bulunduğu isimler, hareketin ikinci aşamaya geçmeye ‘hazır olduğunu’ vurgulayan açıklamalarını sürdürdü.


Amerika Birleşik Devletleri'nin Gazze'de yakın zamanda ikinci aşamanın yaşanacağına dair beklentileri

Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
TT

Amerika Birleşik Devletleri'nin Gazze'de yakın zamanda ikinci aşamanın yaşanacağına dair beklentileri

Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)

ABD'nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Mike Waltz dün Kudüs'te yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump'ın Gazze barış planının ikinci aşamasına ilişkin gelişmeler hakkında "yakında" duyurular beklediğini belirterek, Washington'un Hamas'ın yeniden yapılanmasına izin vermeyeceğini vurguladı.

Waltz, planın ana bileşenlerinin, hizmetleri yönetecek teknokrat bir Filistin yönetimi, ilgili tarafların maliyetleri karşılamasını sağlayacak bir finansman mekanizması ve son olarak uluslararası bir istikrar gücü olduğunu açıkladı.


İsrail, Gazze'ye gönderilecek yardımlar için Ürdün ile olan sınır kapısını yeniden açtı

Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
TT

İsrail, Gazze'ye gönderilecek yardımlar için Ürdün ile olan sınır kapısını yeniden açtı

Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)

İsrail ve Filistinli yetkililer AFP'ye verdikleri demeçte, İsrail'in, Gazze'ye yardım taşıyan kamyonlar için Ürdün ile işgal altındaki Batı Şeria arasındaki Kral Hüseyin Köprüsü (Allenby Köprüsü) sınır kapısını, kapanmasından yaklaşık üç ay sonra dün yeniden açtığını söyledi.

İsrail, eylül ayında Ürdünlü bir sürücünün sınırda ateş açarak iki İsrail askerini öldürmesinin ardından sınır kapısını kapatmıştı. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre birkaç gün sonra, sınır kapısı bireysel geçişlere yeniden açıldı, ancak savaşın harap ettiği Gazze Şeridi'ne yönelik insani yardımlara kapalı kaldı.

İsrail hükümetinin Topraklardaki Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü (COGAT) sözcüsü, "Allenby Köprüsü sınır kapısı bugün açıldı ve kamyonlar Allenby Köprüsü'nden Gazze'ye geçiyor" dedi. Adının açıklanmasını istemeyen bir Filistinli yetkili de sınır kapısının yeniden açıldığını doğruladı.

Yetkilinin açıklamasına göre, salı günü çimento ve yapım malzemesi taşıyan 96 kamyonun geçişine izin verildi. Dün ise insani yardım taşıyan 20 kamyon bu sınır kapısından giriş yaparken, inşaat sektörü için kumun da bugün girişine izin verilmesi bekleniyor.

Sınır kapısının kapatılmasından bu yana Ürdünlü yetkililer, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Şeyh Hüseyin sınır kapısından Gazze'ye yardım ulaştırabildiklerini söylüyor. Salı günü bir İsrailli yetkili, Ürdün'den Allenby Köprüsü sınır kapısından mal ve yardım transferinin yakında yeniden başlayacağını söyledi.

Yetkili şöyle devam etti: “Gazze Şeridi'ne giden tüm yardım kamyonları, kapsamlı bir güvenlik kontrolünden geçtikten sonra, refakat ve güvenlik eşliğinde seyahat edecek… Ürdünlü sürücüler ve kargolar için güvenlik kontrolü ve kimlik doğrulama prosedürleri sıkılaştırıldı. Geçişi güvence altına almak için özel güvenlik güçleri görevlendirildi.”

Ürdün Vadisi'ndeki sınır geçişi, Batı Şeria'dan Filistinlilerin İsrail topraklarına geçmeden ayrılmalarına olanak tanıyan tek geçiş noktasıdır.

İsrail, özel izinleri olmadığı sürece Filistinlilerin havaalanlarından geçmesine izin vermiyor.