Suriye'nin kuzeybatısında rejim güçleri ile muhalifler arasında karşılıklı bombardımanlar gerçekleşti

Rus savaş uçakları DEAŞ’ın Deyrizor çölündeki mevzilerini hedef aldı

İdlib / Firas Kerim – Londra / Şarku’l Avsat
İdlib / Firas Kerim – Londra / Şarku’l Avsat
TT

Suriye'nin kuzeybatısında rejim güçleri ile muhalifler arasında karşılıklı bombardımanlar gerçekleşti

İdlib / Firas Kerim – Londra / Şarku’l Avsat
İdlib / Firas Kerim – Londra / Şarku’l Avsat

Suriye rejimi güçlerinin, dün, ülkenin kuzeybatısındaki İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’ne (İGAB) Rus savaş uçaklarının hava saldırılarıyla eş zamanlı olarak düzenlediği bombalı saldırıda çok sayıda sivilin yaralandığı bildirildi.
Aktivistler, İdlib'in güneydoğusundaki Maarat en-Numan kenti yakınlarında konuşlu rejim güçlerinin mevzilerinden İGAB’a top ve füze atışlarının yapıldığını söylediler. İdlib'in güneyindeki Cebel ez-Zaviye'ye bağlı el-Bara, el-Fatira, Fuleyfil, Kansafra köy ve kasabalarının hedef alındığı saldırıda biri kadın 4 sivilin ağır yaralandığı ve tedavi edilmek üzere en yakındaki hastanelere kaldırıldıkları bilgisine ulaşıldı. Bu saldırı, Hama’nın kuzeybatı kırsalındaki Gab Ovası'nda yer alan ez-Ziyara ve Kastun bölgelerine düzenlenen benzer bir bombardımanla eş zamanlı gerçekleşti. Bu bombardımanlara Rus savaş uçaklarının el-Bara şehri ve çevresine düzenlediği hava saldırı eşlik ederken saldırının sadece maddi kayıplara yol açtığı öğrenildi.
Muhalif aktivist Ahmed eş-Şehabi, Urum el-Kubra bölgesinde konuşlu rejim güçlerinin Halep'in batısındaki Kefer Taal ve Tedil köylerini yoğun bir şekilde top ve roketlerle hedef aldıklarını, bunun sonucunda bir çocuğun yaralandığını ve sivillere ait mülklerin zarar gördüğünü söyledi. Şehabi, rejim güçleri ve İran destekli milisler tarafından Rusya’nın verdiği hava desteğiyle geçtiğimiz Haziran ayının başlarında İdlib, Hama, Lazkiye, Halep ve İGAB'a yönelik başlatılan askeri operasyonun başlangıcından bu yana 81'i çocuk, 33'ü kadın ve 5'i insani yardım görevlisi olmak üzere 223'ten fazla kişinin hayatını kaybettiğini, yaklaşık 290 kişinin ise top mermileri ve Rusya'nın yüksek patlayıcı vakum füzeleriyle hava saldırıları sonucunda çeşitli şekillerde yaralandığının belgelendiğini belirtti.

Bir silahlı muhalif grup lideri, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Feth'ul Mubin Operasyon Odası’na bağlı gruplar, İdlib’in doğu kırsalındaki el-Arabih Çiftlikleri, Urum el-Kubra ve Halep'in batı kırsalındaki es-Saadiye köyü çerçevesinde rejim güçleri ve rejime bağlı milislerin konuşlu oldukları mevzileri bombaladı. Bombardımanda rejim güçlerinden ve milislerden çok sayıda unsur öldü veya yaralandı. İdlib'in güneyindeki ed-Dar el-Kebira çevresinde rejim güçlerinden 5 üsteğmen ve bir subay muhalif grupların güdümlü füzelerle düzenlediği saldırıda öldüler.  Aynı zamanda Maarat en-Numan kenti yakınlarındaki Hantutin bölgesinde rejim güçlerine ait bir kampın yanı sıra İdlib'in güneyindeki Melace bölgesindeki diğer noktaların hedef alındığı topçu bombardımanları sonucunda rejim güçlerinden bir unsur öldü ve 4 unsur yaralandı. Muhalif gruplar, rejim güçlerinin ve İran destekli milisler de dahil olmak üzere rejime bağlı milislerin, muhalif grupların ve Türk güçlerinin kontrolündeki İGAB içindeki yerleşim yerlerine düzenledikleri bombardımanlara yanıt olarak bu bombardımanları gerçekleştirdi.”
Öte yandan Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait bir askeri konvoyun geçtiğimiz saatlerde Suriye'nin kuzeyindeki Bab el-Hava Sınır Kapısı’ndan Suriye topraklarına girdiği bildirildi. Alınan bilgilere göre konvoyda zırhlı araçlar başta olmak üzere çok sayıda askeri araç ile personel taşıyıcılar yer alırken, araçlar İdlib'in güneyindeki Cebel ez-Zaviye’deki Türkiye’ye ait askeri noktalara yöneldi.
Bu gelişmeler, TSK’nın ülkenin kuzeyinde İdlib ve Bab el-Hava arasındaki yolda iki gün boyunca geniş çaplı bir tarama yaptığı bir dönemde yaşandı. TSK, söz konusu tarama çerçevesinde İdlib'in güneyindeki Cebel el-Erbain, Eriha ve el-Mastume'deki askeri noktaların ardından İdlib'in doğusundaki Taftanaz Havalimanı, et-Ternebe askeri noktası ve Efes yakınlarındaki Türkiye’ye ait askeri üslerin bulunduğu bölgede keşif turları gerçekleştirdi.

Rejim güçlerinin 6 unsuru öldürüldü
Aktivistler, Humus'un doğusundaki Sukne bölgesinde DEAŞ örgütüne bağlı grupların düzenlediği ani saldırıda rejim güçlerinden 6 unsurun öldüğünü,  çok sayıda unsurun ise yaralandığını bildirdiler.  Öte yandan örgüt, Halep'in güneyindeki İsriye-Hanasir yolu üzerinde rejim güçlerine ait askeri araçları hedef alarak benzer bir saldırı daha düzenledi. İki taraf arasında bir saati aşkın bir süre boyunca şiddetli bir çatışma yaşanırken çatışma sonucunda her iki taraftan da zayiat olduğu bildirildi. Rejim güçleri, DEAŞ terör örgütü üyelerini aramak ve bulmak, örgütün yeni saldırılar düzenlemesini engellemek amacıyla bölgedeki askeri kontrol noktalarını ve üsleri desteklemek için bölgede bir tarama operasyonu yürütmek üzere Hanasir bölgesine çok sayıda askerden oluşan takviye güç gönderdi.
Öte yandan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), 3 Rus savaş uçağının, Deyrizor çölündeki eş-Şula bölgesinde DEAŞ gruplarının gizlendikleri düşünülen noktaları bombaladığını bildirdi. Bu arada DEAŞ üyelerinin Suriye Çölü’nde (El-Badiye Bölgesi) rejim güçlerine ve İran destekli milislere, (Fatimiyun Tugayı ve Kudüs Tugayı) ait askeri noktalara yönelik saldırıları da arttı.
SOHR, 6 Amerikan Bradley model aracın, Hasaka kırsalındaki Rumeylan bölgesindeki üslerinden ayrıldıktan sonra el-Harafi Yolu üzerinden Deyrizor kırsalındaki Uluslararası Koalisyon’a ait askeri üslere gittiğini ve bu yolu ilk kez kullandıklarını aktardı.
Bir diğer gelişmede, SOHR’un Deyrizor'daki aktivistlerden aktardığı bilgilere göre Deyrizor'un doğu kırsalında Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolündeki el-Buseyra şehrindeki Halk Belediye Meclisi ve Kadın Meclisi binasına motosikletli ve silahlı kişilerce baskın düzenlendi. Edinilen bilgilere göre binaya giren bu kişiler, ofis mobilyalarını kırdılar ve kovdukları çalışanları işlerine geri dönmeleri halinde öldürmekle tehdit ettiler.
SOHR, SDG ve Uluslararası Koalisyon tarafından DEAŞ hücrelerine karşı yürütülen operasyonlara rağmen SDG'nin kontrolü altındaki bölgelerde ve özellikle Deyrizor kırsalında neredeyse herkesin gözü önünde ve güpegündüz ortaya çıkan DEAŞ üyelerinin eylemlerine tanık olunduğuna dikkati çekti.
SOHR, dün Rus güçlerinin Türk güçleriyle birlikte Pazartesi sabahı Ayn el-Arab'ın (Kobani) batı kırsalında ortak bir devriye gerçekleştirdiğini belirtti. Böylece Suriye'nin kuzeydoğusunda Rusya ve Türkiye arasında yapılan ateşkes anlaşmasından bu yana Türk ve Rus güçlerinin bölgede 81’inci ortak askeri devriye gerçekleştirilmiş oldu. Rus ve Türk güçlerine ait toplam 8 araçtan oluşan devriyeye iki Rus askeri helikopteri eşlik etti. Kobani'nin batısındaki Eşme köyünden yola çıkan devriye, Carkali Fagani, Kuran, Dikmedaş, Hur Huri, Buban, Siftek, el-İza’a ve Cul bek köylerini dolaşarak Tel Şair’e ulaştı.
Diğer taraftan Irak, Ürdün ve Suriye sınır üçgeninde yer alan et-Tanf Askeri Üssü’ne yakınlarındaki “55. Bölge” içinde yer alan Rukban Kampı’nda kamp sakinleri, Uluslararası Koalisyon güçlerine, Suriye Çölü’nde bulunan kamptaki yerinden edilmiş yaklaşık 11 bin Suriyeli için hayat koşullarını ve hizmetleri iyileştirme çağrısıyla iki gün boyunca oturma eylemi düzenlediler. SOHR’a göre eylemciler, fiili bir otorite olarak Uluslararası Koalisyon’dan ilaç, aşı, gıda güvenliği ve ilkokul çağındaki tüm çocukların eğitim haklarının temin edilmesinin yanı sıra bölgede sosyal, hizmet, tarım ve endüstri gibi yaşam alanlarında istikrarı desteklemek için iş fırsatları sunulmasını istediler.



Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
TT

Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)

Iraklı milis gruplarının liderleri son günlerde silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısı yapmaya başladı. Bu gelişme, yerel düzeyde sürpriz, soru işaretleri ve eleştirileri beraberinde getirdi. Zira söz konusu isimler, kısa süre öncesine kadar direniş eksenine mensup oldukları gerekçesiyle silahlarını açıkça sergiliyor, devlete meydan okuyor; ABD karşıtlığını vurgulayarak Amerikan güçlerinin Irak’tan çekilmesini talep ediyordu.

Yerel analizlerde bu olgu, Irak’taki Amerikan baskıları, olası bölgesel dönüşümler ve bu grupların yeni parlamentoda sandalye kazanmalarının ardından siyasi alana yönelme arayışlarıyla ilişkilendiriliyor.

Diğer yandan Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim’in çağrısına ek olarak, son iki gün içinde ABD’nin yaptırım ve terör listesinde yer alan, fraksiyonlarla bağlantılı üç tanınmış isimden de silahların devletin elinde sınırlandırılması yönünde çağrılar geldi.

Üç grup

Bu isimlerin başında, yaklaşık 27 sandalyeyle parlamentoda güçlü bir varlık elde eden Asaib Ehli’l Hak Hareketi Genel Sekreteri Kays el-Hazali geliyor. Hazali cuma günü yaptığı açıklamada, “Silahların devletin elinde sınırlandırılmasına inanıyoruz ve bunu gerçekçi adımlarla hayata geçirmek için çalışacağız” dedi. Aynı yönde açıklamalar, Ensarullah el-Evfiya Hareketi Genel Sekreteri Haydar el-Garavi ile İmam Ali Tugayları lideri Şibl ez-Zeydi’den de geldi.

Üç grubun liderlerini ortak paydada buluşturan unsurlar, Şii Koordinasyon Çerçevesi güçleri çatısı altında yer almaları ve ABD’nin terör listesinde bulunmaları olarak öne çıkıyor. Bu durum, söz konusu isimlerin, silahlı gruplara mensup unsurların yeni kurulacak hükümette yer almasına karşı çıkan Washington’a yönelik siyasi manevra arayışında oldukları yorumlarını güçlendiriyor.

Irak’ta en yüksek yargı organının başkanı dün yaptığı açıklamada, silahların devletin elinde sınırlandırılması konusunda silahlı grupların liderlerinin iş birliğine onay verdiğini duyurdu.

Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan, yayımladığı açıklamada, ‘hukukun üstünlüğünün sağlanması, silahların devletin elinde sınırlandırılması ve askeri çalışmaya duyulan ulusal ihtiyacın ortadan kalkmasının ardından siyasi faaliyete geçilmesi’ yönündeki tavsiyesine olumlu yanıt verdikleri için ‘kardeş fraksiyon liderlerine’ teşekkür etti.

Washington'ın ciddiyeti

İslamcı gruplar üzerine çalışan araştırmacı Nizar Haydar, fraksiyon liderlerinin silahların devletin elinde sınırlandırılmasına yönelik çağrılarının, ‘Şii güçler ve tüm fraksiyonların, fraksiyonları içeren yeni bir hükümetle anlaşmayı reddeden Amerikan tutumunun ciddiyetini hissetmeye başlamasından’ kaynaklandığına inanıyor.

Haydar, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Fraksiyonlar, ABD’nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya’nın Bağdat’a gelmesinden önce Washington’a iyi niyetlerini kanıtlamak için şu sıralar zamanla yarışıyor” ifadesini kullandı.

Haydar, silahlı fraksiyonları iki gruba ayırıyor. İlk grup, siyasi ve seçim sürecine çeşitli aşamalarda dahil olan, son olarak da son parlamento seçimlerine katılan ve geçmiş hükümetlerde bir ya da daha fazla bakanla temsil edilen fraksiyonlardan oluşuyor. Bu gruplar, devlet otoritesi dışında silahlı bir güç olmaktan çıkarak, güvenlik başta olmak üzere devlet kurumlarının bir parçası haline gelmeyi hedefliyor.

Haydar’a göre bu ilk grup, ‘uluslararası ve bölgesel toplum nezdinde, özellikle de ABD’de kabul görmek amacıyla bugün silahların devlet elinde sınırlandırılmasını savunan kesim’ olarak öne çıkıyor.

İkinci grup ise son parlamento seçimlerine katılmış olmalarına rağmen kendilerini hâlâ siyasi sürecin içinde görmeyen, ‘direniş’ söylemini kullanmaya devam eden ve devlete tam entegrasyonunu ilan etmeden önce mümkün olan en büyük siyasi, mali ve güvenlik kazanımlarını elde etmeye çalışan fraksiyonlardan oluşuyor.

Aşamalı taktik

Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı İhsan eş-Şemmeri de ABD’nin fraksiyonlar üzerindeki baskısının önem ve etkisi konusunda aynı görüşü paylaşıyor ve bu baskının, söz konusu grupları devlet çerçevesi dışında silah taşımaktan vazgeçtiklerini açıklamaya zorladığını belirtiyor.

Şemmeri, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Silahsızlanma çağrıları; ABD’nin silahların dağıtılması ve devlet ile silahlı kuvvetler başkomutanının denetimi altında toplanması yönündeki şartlarıyla ve Savaya’nın Irak’a gelişinin yaklaşmasıyla eşzamanlı olması bakımından ele alınmalı” dedi.

Bu çağrıların aynı zamanda yeni hükümetin kurulmasına yönelik müzakerelerin zamanlamasıyla da bağlantılı olduğunu ifade eden Şemmeri, “Bu gruplar, ABD’nin bu yöndeki itirazlarının boyutunu bilerek yeni hükümete dahil olmayı hedefliyor” değerlendirmesinde bulundu.

defrt
Ketaib Hizbullah üyeleri, Eylül 2024'te Bağdat'ta düzenlenen bir geçit töreninde (Reuters)

Şemmeri, söz konusu çıkışların, ‘ABD’nin bu tür çağrılara vereceği tepkiyi ölçmeyi amaçlayan geçici ve taktiksel bir bağlamda’ gündeme gelmiş olabileceğini, aynı zamanda bu fraksiyonların Washington ile doğrudan müzakerelere girmesi için bir kapı aralayabileceğini de dile getirdi.

Iraklı fraksiyonların çağrılarının, Hizbullah’ın söyleminden bağımsız ele alınamayacağını vurgulayan Şemmeri, bu tutumun Hizbullah’ın silahsızlanmaya ilişkin şartlarıyla örtüştüğünü belirterek, “Amaç, silahsızlanma sürecinin ABD ve dış baskıların sonucu değil, yerel ve iç düzenlemelerin bir parçası gibi görünmesini sağlamak” dedi.


Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
TT

Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)

Başkan Donald Trump, geçen cumartesi günü Suriye çölündeki Palmira'da bir aşırılıkçı tarafından düzenlenen saldırıda üç Amerikalının (iki asker ve bir tercüman) öldürülmesinin ardından DEAŞ'a karşı misilleme tehdidini yerine getirdi. ABD hava saldırıları, cuma sabahı erken saatlerde Deyrizor, Hums ve Rakka çöllerindeki 70 DEAŞ mevzisini hedef aldı. Yaklaşık beş saat süren baskınlara uçaklar, helikopterler ve HIMARS roketatarları katıldı. Ürdün de uçaklarının saldırıya katıldığını açıkladı.

Trump cuma günü “çok güçlü bir misilleme saldırısı”ndan bahsederken, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, “ABD güçleri, DEAŞ savaşçılarını, altyapısını ve silah depolarını ortadan kaldırmak için Suriye'de Hawkeye Operasyonuna başladı” diyerek, operasyonu üç Amerikalının ölümüne yol açan Palmira saldırısının ardından “misilleme ilanı” olarak nitelendirdi.

Şarku’kul Avsat’ın görüştüğü Şam'daki Suriye Savunma Bakanlığına yakın kaynaklar, ABD saldırılarının süresiz olabileceğini ve günlerce devam edebileceğini söyledi.


Selam: Silahlar yakında Litani ve Evveli nehirleri arasındaki bölgeyle sınırlı kalacak

Başbakan Nevvaf Selam, Mekanizma Komitesi'ndeki Lübnan heyetinin başkanı Simon Karam'ı kabul etti, (Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Nevvaf Selam, Mekanizma Komitesi'ndeki Lübnan heyetinin başkanı Simon Karam'ı kabul etti, (Başbakanlık Ofisi)
TT

Selam: Silahlar yakında Litani ve Evveli nehirleri arasındaki bölgeyle sınırlı kalacak

Başbakan Nevvaf Selam, Mekanizma Komitesi'ndeki Lübnan heyetinin başkanı Simon Karam'ı kabul etti, (Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Nevvaf Selam, Mekanizma Komitesi'ndeki Lübnan heyetinin başkanı Simon Karam'ı kabul etti, (Başbakanlık Ofisi)

Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ordunun silahlanmayı kısıtlama planının ikinci aşamasının, yakında başlayacak şekilde, güneyde Litani Nehri ile kuzeyde Evveli Nehri kıyıları arasında, üçüncü aşamasının Beyrut ve Lübnan Dağı'nda, dördüncü aşamasının Bekaa Vadisi'nde ve sonrasında da diğer bölgelerde uygulanacağını belirtti.

Selam, Lübnan askeri kurumunun yaptıklarının, Litani Nehri'nin güneyinden güney sınırlarına kadar uzanan bölge üzerinde devlet otoritesinin tam anlamıyla genişlemesine yol açtığını, ancak İsrail'in işgal ettiği noktalardan derhal çekilmesi gerektiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Selam, Bakanlar Kurulu'nun yeni yılın başında ilk aşamayı değerlendirmek üzere toplanacağını belirtirken, İsrail'in karşılıklı adımlar atması, saldırılarını durdurması ve ateşkes kararını ihlal etmesinin engellemesi gerektiğinin altını çizdi. Ancak Selam, bunun Lübnan'ın silah kontrol planının ikinci aşamasına geçmesini engellemeyeceğine inandığını belirtti. İkinci aşama, Litani Nehri'nin kuzeyinden Evveli Nehri bölgesine kadar uzanan nispeten geniş bir alanı kapsıyor.