Tahran’ın önerileri Viyana’da tartışılmaya devam ediliyor

Şarku’l Avsat’a konuşan diplomatik kaynaklara göre İran tavrından ödün vermedi. Birçok fikir ayrılığı yaşanıyor.

Avrupa Birliği Dış İlişkiler Siyasi Koordinatörü Enrique Mora (ortada) ve İran tarafının baş müzakerecisi Ali Bakıri Kani (sağda). (AFP)
Avrupa Birliği Dış İlişkiler Siyasi Koordinatörü Enrique Mora (ortada) ve İran tarafının baş müzakerecisi Ali Bakıri Kani (sağda). (AFP)
TT

Tahran’ın önerileri Viyana’da tartışılmaya devam ediliyor

Avrupa Birliği Dış İlişkiler Siyasi Koordinatörü Enrique Mora (ortada) ve İran tarafının baş müzakerecisi Ali Bakıri Kani (sağda). (AFP)
Avrupa Birliği Dış İlişkiler Siyasi Koordinatörü Enrique Mora (ortada) ve İran tarafının baş müzakerecisi Ali Bakıri Kani (sağda). (AFP)

İran ile Batı ülkeleri arasında 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşma canlandırmak için Viyana’da gerçekleştirilen müzakerelerde taraflar, geçtiğimiz hafta yapılan yedinci turun ilk kısmında İran'ın sunduğu önerilere ilişkin tartışmaya devam ediyor.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre İran, Avrupa tarafının iki belgeyi tartışmayı ‘kabul etmesini’ Batı’nın tutumunda değişiklik olduğu yönünde yorumladı. Avrupalı ​​diplomatlar da İran'ın 20 Haziran'da üzerinde uzlaşma sağlanan taslağı temel alarak müzakerede bulunmayı kabul ettiğini aktardı.
İki taraf dün, müzakerelerin ‘başlangıç ​​noktasının değerlendirmesine’ ilişkin ayrılığına düştü. Zira İran'ın mevcut metnin ne kadarını müzakere etmek istediği halen belli değil.
Müzakerelere katılan diplomatik kaynaklar Şarku'l Avsat'a yaptıkları açıklamada şunları söylediler:
 “İran tavrından ödün vermedi. Geçen hafta yaptığı teklifler dışında üzerinde tartışmak üzere yeni teklifler getirmedi. Pek çok fikir ayrılığı yaşanıyor. Önümüzdeki günler bu fikir ayrılıklarının çözülüp çözülemeyeceğini gösterecek.”
Avrupalı ​​bir diplomat da Reuters'e şu açıklamada bulundu:
“Görüşmeler tamamen müzakere mantığına göre ilerliyor. Bir anlaşmaya varmak noktasında halen çözülmemiş bazı önemli konular var. Bu konular siyasi başlıklarla ilgili. İran’ın tutumu test edilecek.”
İki gün önce yeniden başlayan müzakereler, ABD ve İsrail'in diplomasinin başarısız olması durumunda bunun ekonomik veya askeri sonuçları olacağına dair tehditlerde bulunarak Tahran üzerindeki baskılarını yoğunlaştırdıkları bir döneme denk geliyor. ABD yaptırımları ve nükleer yükümlülükler ile ilgilenen iki uzman komite müzakerelerin ikinci gününde İran tarafından mevcut taslağa eklenen iki yeni belgeyi tartışmak üzere uzun toplantılar yaptı. Söz konusu taslak geçtiğimiz nisan ve haziran ayları arasında müzakere edilmiş ve metnin yaklaşık yüzde 80'i tamamlanmıştı.
İran medyasının, Ali Bakıri Kani başkanlığındaki İran müzakere heyetinde yer alan kaynaklardan aktardığı bilgilere göre Tahran önerilerinden vazgeçmedi. Avrupa tarafının iki yeni belgeyi müzakere etmeyi kabul etmesini olumlu bir işaret ve Batı tavrında bir ilerleme olarak değerlendirdi.
Medyanın heyetteki kaynaklardan edindiği bilgilere göre iki yeni belge, İranlıların müzakere için temel olarak almayı kabul ettiği mevcut taslağa üzerlerinde değişiklikler yapılarak eklenecek.
Avrupalılar, geçen haftanın sonunda İran'ın yapılmasını istediği değişikliklerin ‘çok büyük olduğu ve olmuş bitmiş müzakerelerde değerli zamanı kaybettirdiği için’ kabul edilemeyeceğini savunuyorlardı.
Bakıri Kani daha sonra, geçen hafta ülkesini yeni taleplerde bulunmak ve yılın başlarında varılan çözümlerden geri çekilmekle suçlayan Avrupalı ve ABD’li yetkililerle yapılan müzakereler dağıldığı sırada takındıkları tavra bağlı olduklarını vurguladı.
Bakıri, İran'ın geçen hafta yaptığı yeni tekliflerle ilgili bir tartışma olup olmadığına ilişkin bir soruya yanıt olarak Reuters haber ajansına verdiği demeçte “Var. Geçen hafta önerdiğimiz taslaklar şimdi diğer taraflarla yapılan toplantılarda tartışılıyor” dedi.
Müzakereler için olumlu bir tablo çizmeye çalışan Rusya Büyükelçisi Mihail Ulyanov da dün Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “Çalışmalar devam ediyor. Ancak zaman alacak ve çok çaba gösterilmesi gerekecek. Tüm tarafların amacı sonuç elde etmek” ifadelerini kullandı.
İran Atom Enerjisi Kurumu'ndan bir heyet dün Viyana'ya geldi. Görünen o ki İran Batı ile ortamı yumuşatmaya çalışıyor. Heyet iki taraf arasında neredeyse durma noktasına gelen işbirliğini görüşmek üzere Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Grossi ile bir araya geldi. UAEA aylardır müfettişleri için Kerec’deki TSA tesisindeki bir atölyeye erişim izin verilmesini istiyor. Atölye aylar önce saldırıya uğramıştı. İran o zamandan beri bölgeyi müfettişlere kapattı ve güvenlik kameralarını söktü. UAEA tarafından görüşmeye ve herhangi bir sonuca ulaşılıp ulaşılmadığına ilişkin ise henüz bir açıklama gelmedi.
İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'ne bağlı Nur Haber Ajansı bir haberinde “Viyana'da nükleer müzakereler devam ederken, UAEA ile İranlı yetkililer arasında Viyana'da yapıcı toplantılar yapıldı. Yakında ayrıntılar paylaşılacak” ifadelerini kullandı.
İran, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın ülkesinin 2018 yılında anlaşmadan çekildiğini duyurmasının ardından ABD tarafından uygulanan tüm yaptırımların kaldırılmasını istiyor. İran, Washington'un anlaşmadan çekilmesinden yaklaşık bir yıl sonra anlaşmada geçen nükleer kısıtlamaları ihlal etmeye başlamıştı.
2015 yılında İran ile altı dünya gücü tarafından imzalanan anlaşma uyarınca Tahran ABD, Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kendisine uygulanan yaptırımların hafifletilmesi karşılığında nükleer programındaki faaliyetlerini azaltmıştı.
2015 yılında imzalanan anlaşmanın diğer taraflarından (Fransa, İngiltere, Almanya, Rusya ve Çin) diplomatların Tahran'ın Washington ile doğrudan iletişimi reddetmesi nedeniyle iki taraf arasında mekik dokunan Viyana'daki dolaylı ABD-İran müzakerelerinde taraflar anlaşmaya tam olarak uymaya ikna edilmeye çalışılıyor.
Bakıri Kani yaptığı açıklamada “İran'ın ciddiyeti ortada. Kimin diğer görüşmeleri iptal ettiğini, kimin Viyana’ya gelip kimin gelmediğine bir bakın” dedi. Kani’nin sözlerinden, gelecek haftanın başından önce Avusturya başkentine gelmesi beklenmeyen ABD tarafının baş müzakerecisi Robert Malley'i kastettiği anlaşılıyor.
Söz konusu açıklama, ABD heyetinin halen Washington'da olduğu ve Viyana'ya ne zaman geleceğinin belli olmadığı bir zamanda geldi. Malley Washington’dan BBC Farsça’ya yaptığı açıklamada ABD’nin müzakereleri 20 Haziran'da kabul edilen taslağı esas alarak tamamlamak istediğini belirtti. “İran, bir taraftan UAEA ile yaptığı anlaşmayı ihlal ederek nükleer programını ilerletmek için çalışırken, müzakerelere resmi olarak katılmayı da içeren ikinci bir yolu seçmiş gibi görünüyor” dedi.
Malley, ABD'nin geçtiğimiz nisan ayından bu yana nükleer anlaşmaya ‘karşı olan tüm yaptırımları kaldırmaya’ hazır olduğunu ve ‘İran müzakerelerde ciddi bir tavır gösterirse ABD'nin de ciddi ve yapıcı bir taraf olacağını’ söyleyerek anlaşmadaki taahhütlere ‘eş zamanlı ve hızlı bir şekilde’ geri dönülmesi gerektiğini vurguladı.



Microsoft’un raporunda İran'ın siber saldırılarına dikkat çekildi

Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
TT

Microsoft’un raporunda İran'ın siber saldırılarına dikkat çekildi

Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.
Microsoft yayınladığı raporda İran’ın siber saldırılarına yer verdi.

Microsoft'a göre İran, Gazze Şeridi'nde savaşın başladığı 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'e yönelik siber operasyonlarına ve propaganda kampanyalarına hız verdi.

ABD merkezli Microsoft, Hamas Hareketi’nin 7 Ekim 2023'te gerçekleştirdiği saldırıların öncesi ve sonrasında İran'ın siber faaliyetlerine ilişkin ayrıntılı bir rapor yayınladı.

Raporda, İran hükümetiyle ittifak halinde olan bazı tarafların çok sayıda elektronik ve siber saldırı başlattığı belirtildi. Hamas'a yardım etmeyi ve İsrail'i, onun siyasi müttefiklerini ve ticari ortaklarını zayıflatmayı amaçlayan yapay zekâ tekniklerini ve nüfuz operasyonlarını kullandı.

Microsoft’un raporuna göre İran, Hamas'ı desteklemek amacıyla siber operasyonlarını ve çevrimiçi etki operasyonlarına hız verdi ve faaliyetlerinin yaklaşık yüzde 43'ünü İsrail'e karşı yürüttü.

Ancak rapora göre İran'ın 7 Ekim'den sonra gerçekleştirdiği operasyonların çoğu aceleci ve kaotikti; bu da İran ile Hamas arasında bir koordinasyon olmadığını gösteriyor.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre raporda ayrıca İran'ın Lübnan'daki Hizbullah grubuyla iş birliğine de dikkat çekildi. İsrail ile Hamas arasındaki çatışmanın devam etmesi ve ABD başkanlık seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte İran'ın nüfuz operasyonlarının ve elektronik saldırıların önümüzdeki dönemde daha hedefe yönelik ve yıkıcı olacağı öngörülüyor.

Microsoft'un raporuna göre 2024 yılında İran'ın ABD'yi başkanlık seçimleri döneminde daha fazla hedef alması bekleniyor. İran'ın, İsrail hastanesine ve Pensilvanya'daki Amerikan su sistemine karşı yaptığı gibi hayati altyapıyı hedef almak gibi ‘ABD’nin kırmızı çizgilerini test edeceği’ vurgulanıyor.

Rapor, 2020 seçimlerinde olduğu gibi, ABD'li aşırılık yanlılarının kimlik hırsızlığı yaparak ve ABD hükümet yetkililerine karşı şiddeti teşvik ederek gerçekleştirdikleri olaylara dayanarak 2024'te ABD'deki başkanlık seçimleri sırasında yoğunlaşan daha büyük tehditler konusunda uyarıda bulunuldu.

Saldırıların üç aşaması

Raporda üç aşamada gerçekleştirilen operasyonlara ilişkin açıklamalara yer verildi:

İlk aşama etkileşimli olarak başlıyor ve İran Devrim Muhafızları'na bağlı ‘Tesnim’ ajansı gibi devlet medyası aracılığıyla yanıltıcı bilgilerin yayılmasını içeriyor. Örneğin, İsrail elektrik şirketinin arızalanmasıyla ilgili haberlerin yayınlandığı haberlerle ilişkilendirilmiş olan İran Devrim Muhafızları tarafından yönetilen bir grup (muhtemelen) siber saldırılar hakkında bilgiler içeren raporlara dayanır. Bu raporlar, İsrail'deki elektrik kesintilerine ilişkin eski raporlara ve İsrail şirketinin web sitesinde yer alan tarihsiz bir arıza ekran görüntüsüne dayanıyordu.

İkinci aşama, İran hükümetine bağlı çeşitli grupların ve kuruluşların İsrail'e karşı yanıltıcı bilgilerin yayılmasında iş birliği yapmasıyla karakterize edildi. Tahran'ın belirlediği koordinasyon ve hedeflere göre, bu, büyük bir iş birliğine ve dolayısıyla bu saldırıların uzmanlaşmasına ve büyük etkinliğine olanak sağladı.

Raporda, birden fazla İranlı grubun birden fazla koordineli siber faaliyet yoluyla aynı örgütü veya İsrail askeri üssünü hedef aldığı belirtildi. İran'ın kullanmayı tercih ettiği bir yöntem olan İsrail'e yönelik çevrimiçi nüfuz operasyonları hız kazandı ve bu operasyonlar arttı ve Ekim ayında on operasyon kaydedildi. Bu, 2022 yılının kasım ayında bir ayda gerçekleştirilen altı operasyon rekorunun neredeyse iki katına işaret ediyor.

Raporda, İran Devrim Muhafızları'na bağlı ‘Şehit Kaave’ grubunun 18 Ekim'de, İsrail içindeki güvenlik kameralarına karşı elektronik saldırılar düzenlemek için özel olarak tasarlanmış fidye yazılımlarını kullandığı belirtildi. ‘Cund Süleyman’ isimli bir siber karakter, İsrail'in Nevatim Hava Üssü'ndeki güvenlik kameralarını ve verilerini ele geçirdiklerini iddia etti. Ancak ‘Cund Süleyman’ tarafından sızdırılan güvenlik görüntülerinin, Tel Aviv'in kuzeyindeki Nevatim Caddesi'nde bulunan bir kasabada çekildiği ve aynı ismi taşıyan İsrail Hava Üssü'yle ilgisi olmadığı belirtildi.

Üçüncü aşama, geçtiğimiz kasım ayının sonlarında başladı ve İran'ın İsrail'e destek verdiğini düşündüğü ülkeleri hedef alarak coğrafi kapsamı genişletti. Bu aşama, İran destekli Husilerin uluslararası nakliyatı hedef alan saldırılarına başladığı döneme denk geldi. Bu saldırılar özellikle Bahreyn, Arnavutluk ve ABD'yi hedef aldı.

erbtn5y6mu7
İran'ın başlattığı nüfuz operasyonlar arasında rehinelerle ilgili olarak İsrail kamuoyunu etkilemek ve İsrail Başbakanı'na karşı öfkeyi artırmak var. (Microsoft raporu)

20 Kasım'da, ‘kukla’ hesaplarından Arnavutluk'a karşı yakın zamanda gerçekleşecek olan elektronik saldırılara dair uyarılar yapıldı. Daha sonra bu hesaplar, çeşitli Arnavut kuruluşları ve kurumlarına saldırılardan sorumlu olduklarını duyurdu.

21 Kasım'da ‘Tufan’ adı verilen bir siber kukla, İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye devam etmelerini engellemek için denizcilik hükümetini ve finans kurumlarını hedef aldı.

22 Kasım'da, İran Devrim Muhafızları'na bağlı bu gruplar, İsrail'in programlama kontrol ünitelerini hedef almaya başladılar (bu, üretim hatları ve robot cihazları gibi üretim kontrol işlemlerini gerçekleştirmek için geliştirilen endüstriyel bilgisayar cihazlarıdır) ve 25 Kasım'da Pensilvanya eyaletindeki su otoritesinin iletişimini kestiler.

Yanlış bilgi

Raporda hükümet medyasının Hamas saldırılarıyla ilgili yanıltıcı ayrıntılar yayınlamasına da değinildi. İran da İsrail'e yönelik siber saldırı operasyonlarını ve çabalarını artırdı. Saldırılar, savaşın ilk günlerinde bir tepki olarak başladı, ancak ekim ayının sonlarına doğru İran siber güvenlik güçlerinin İsrail'e yönelik saldırılarına odaklandığı belirtildi.

Microsoft’un raporunda, o dönemdeki siber saldırıların giderek daha yıkıcı hale geldiğini ve yanıltıcı bilgilerin yayılması kampanyalarının daha karmaşık hale geldiği belirtildi. Sosyal medya platformlarında sahte ve gerçek olmayan hesapların kullanıldığı ifade edildi.

Sayısal olarak bakıldığında, Microsoft'un gözlemlediği İran hükümet grupları, savaşın ilk haftasında dokuz saldırıdan bir sonraki haftada sadece bir hafta içinde on dört saldırıya çıkarak arttı.

2021'deki bir olaydan iki ayda bir düzenlenen etki operasyonları, sadece 2023 yılının Ekim ayında 11'e yükseldi. Ayrıca, Tahran'ın çevrimiçi eylemlerinde yüzde 42'lik bir artışın olduğu ve bir ay sonra yüzde 28'lik bir artışın daha kaydedildiği bildirildi.

İsrail’in ana hedef olmasına rağmen, Batı ve Arap ülkeleri de saldırılara maruz kaldı. Bunlar arasında, bir İran grubunun Bahreyn hükümetini ve finansal kurumları hedef alması da yer aldı. Son olarak, İran Devrim Muhafızları'na bağlı bir grup, Pensilvanya'daki ABD su yönetim merkezine siber saldırılar düzenledi.

İran'ın hedefleri

Raporda, İran'ın ana hedefinin, siber operasyonlarını kullanarak İsrail ve dünya genelinde kamuoyunu etkilemek olduğu belirtiliyor. Bu, ‘siyasi ve sosyal anlaşmazlıkları’ hedefleyerek manipülasyon veya korku yoluyla gerçekleştiriliyor.

Raporda, etki operasyonlarının sık sık çabalarını, Hamas'ın liderlik ettiği saldırı sırasında kaçırılan 240 rehineye veya İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun görevden alınmasına yönlendirdiği kaydedildi. Bu, kafa karışıklığı ve güven kaybı yaratmak için yapılan bir girişimdi.

Microsoft’un raporu, ana hedeflerine de değinildi: Birincisi, iç siyasi ve sosyal farklılıkları daha da kötüleştiren kutuplaşma yoluyla istikrarsızlaştırma. Bu nedenle, 240 rehine kriziyle başa çıkma konusunda İsrail hükümetinin benimsediği yaklaşıma odaklanıldı. Kendilerini barış isteyen aktivist gruplar olarak tanıttılar, İsrail hükümetini ve İsrail Başbakanı'nı eleştirdiler ve onun görevden alınması çağrısında bulundular.

Microsoft raporuna göre ikinci hedef intikamdı. İran'ın saldırıları, İsrail'in ‘göze göz dişe diş’ prensibinden hareketle Gazze'deki elektrik, su ve yakıtı keseceği yönündeki tehditlerine yanıt olarak İsrail'in elektrik, su ve yakıt altyapısını hedef aldı.

Üçüncü hedef, İsrail vatandaşlarını korkutarak ve İsrail askerlerinin ailelerini tehdit ederek korku yaratmaktı. Bu amaçla, İsrail ordusunun askerlerini koruma yetkisinin olmadığını belirten ve İsrail Savunma Kuvvetleri'nin askerlerini teslim olmaya ikna etmeyi amaçlayan mesajlar gibi, X platformu üzerinden hesaplar aracılığıyla mesajlar yayınladılar.

Dördüncü hedef ise İsrail'i destekleyen tarafları hedef alarak ve İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarının yarattığı hasarı öne çıkararak İsrail'e verilen uluslararası desteği baltalamaktı.

Yapay zekâ saldırıları

Rapora göre İran'ın en büyük saldırısı, 2023 yılının Aralık ayı başlarında televizyon yayın hizmetlerini keserek, yerine İngiltere, Kanada ve BAE'deki İran nüfuz kampanyası kapsamında (yapay zeka tarafından üretilen bir haber spikeri) kullanılan bir video klip kullanılmasıydı. Microsoft, bu olaya özel bir vurgu yaparak, Tahran'daki hükümet grupları tarafından benzer bir şekilde yapılan ilk saldırı olduğunu ve operasyonlarında büyük ölçüde yapay zekâ teknolojilerine güvendiklerini belirtti.

Microsoft şirketinin yapay zeka izleme bölümü, İran'ın propaganda göstergelerini takip etti.

Microsoft raporu, İran devletine bağlı medyanın, ABD ile yakın müttefik olan İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi İngilizce konuşulan ülkelerde büyük başarı elde ettiğini gözler önüne serdi. İran haber kaynaklarına olan ilgi ve trafiğin, genel internet trafiğiyle karşılaştırıldığında önemli ölçüde arttığını ifade etti. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısı sırasında, ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan İran kaynaklı internet sitelerine olan ziyaretlerin yüzde 42 arttığı kaydedildi. Bu durum, İran'ın Ortadoğu'daki çatışma hakkındaki raporlarıyla Batı halkına ulaşma yeteneğine işaret etti. Rapor, bu başarının özellikle savaşın ilk günlerinde daha güçlü olduğunu ve savaşın bir ayı aşkın bir süre geçtikten sonra bile, İran kaynaklarına erişimin savaş öncesi seviyelerinin yüzde 28 üzerinde kaldığını belirtti.

İran sızma operasyonları

Rapor, İranlı kurumların sadece düşmanlarını değil, aynı zamanda dostlarını da taklit ettiğini belirtiyor. İran'ın son operasyonları, İsrail ordusunu tehdit eden sahte mesajlar yayınlamak için Hamas'ın askeri kanadı olan Kassam Tugayı'nın adını ve logosunu kullandı. Ancak, İran'ın bunun için Hamas'tan onay alıp almadığı bilinmiyor.

İran, İsraillileri faaliyetlerine katılmaya çekmeyi başardı. ‘Savaşın Gözyaşları’ adlı son bir operasyonda, İranlı ajanlar İsraillileri, İsrail basınında yer alan haberlere dayanarak İsrail mahallelerinde yapay zeka ürünü görseller kullandı. ‘Savaşın Gözyaşları’ sloganlı pankartlar asmaya ve Binyamin Netanyahu'nun görevden alınmasını teşvik etmeye ikna etti.

E-posta kampanyaları

İran'ın, psikolojik etkileri artırmak için kitle mesajlaşma ve e-posta kampanyalarını artan bir şekilde kullandığı belirlendi. İnsanların telefonlarına veya gelen kutularına gelen mesajların, sosyal medyadaki sahte hesaplardan daha büyük bir etkiye sahip olduğu ortaya çıktı. Rapora göre İran, İran Devrim Muhafızları'na bağlı hem açık hem de gizli medya organlarını, siber operasyonların etkilerini büyütmek için kullanıyor. Eylül ayında, İranlı bir hacker grubu, İsrail demiryolu sistemine karşı elektronik saldırılar düzenlediğini iddia etti. İran Devrim Muhafızları'nın medyası da söz konusu iddiaları köpürterek yayılmasını sağladı.