Macron, Mali’nin geçici Cumhurbaşkanı Goita ile görüşecek

Paris, Bamako hükümetinin Wagner paralı askerlerini kullanmasını engellemeye çalışıyor.

Menaka Üssü geçen hafta Fransa-Mali ortak eğitimden askeri eğitimine ev sahipliği yaptı. (AFP)
Menaka Üssü geçen hafta Fransa-Mali ortak eğitimden askeri eğitimine ev sahipliği yaptı. (AFP)
TT

Macron, Mali’nin geçici Cumhurbaşkanı Goita ile görüşecek

Menaka Üssü geçen hafta Fransa-Mali ortak eğitimden askeri eğitimine ev sahipliği yaptı. (AFP)
Menaka Üssü geçen hafta Fransa-Mali ortak eğitimden askeri eğitimine ev sahipliği yaptı. (AFP)

Fransız kuvvetleri eski Cumhurbaşkanı François Hollande’nin 2013 yılının başlarında verdiği talimat ile Mali’deki terörist örgütlerin başkent Bamako’ya doğru ilerlemesine engel olmak için, Serval adlı askeri operasyon kapsamında ülkeye gönderildi. 2014 yılının başlarında ise Serval Operasyonu’nun yerini Barkhane Operasyonu aldı. 7 yıl sonra Barkhane Operasyonu halen Mali, Nijer, Burkina Faso ve Çad’da konuşlanmış 5 binden fazla asker ile devam ederken Fransa’da Barkhane Operasyonu’nun akıbeti, kuvvetlerinin Sahel bölgesinde ne kadar kalacağının yanı sıra insan gücü ve maliyeti konularında ise tartışmalar sürüyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron haziran ayında, söz konusu bölgedeki güçlerinin sayısını yarı yarıya düşürme, görev tanımlarını değiştirerek terör örgütlerinin takibi ile sınırlama, ‘Üç Sınır’ olarak bilinen bölgeye, yani askeri operasyonların yoğunlaştığı Mali, Burkina Faso ve Nijer üçgenine odaklanma kararı aldı. Kılıç anlamına gelen “Takuba” adı verilen ortak komando kuvveti aracılığıyla Avrupa’nın Barkhane Operasyonu’na daha fazla dahil olması gerektiğini vurgulayan Macron, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminden kuzey Nijer’deki bir ABD hava üssünden gerçekleştirdiği devriyeler ile Fransız kuvvetlerine lojistik ve istihbarat yardımı sağlamaya devam etmesini istedi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Paris son olarak 5 Sahel ülkesinin (Mali, Çad, Burkina Faso, Nijer ve Moritanya) ortak Afrika askeri gücüne eğitim, silahlanma ve mali konularında daha fazla destek sağlamları gerektiğini bildirdi.
Fransa’nın planlarını değiştirmesi iki sonuca yol açtı. Bunlardan ilki, yerel yönetimlerin yetersiz kalmasıydı. Özellikle Mali, devletin kamu hizmetlerini yeniden sağlama ve vatandaşların güvenini kazanma konusunda Fransız askeri varlığından ve saha başarılarından yararlanamadı. İkincisi ise Mali’nin bir yıldan kısa bir sürede yaşadığı iki askeri darbeydi. Darbelerden ilki Ağustos 2020’de gerçekleşti ve Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita’nın liderliğindeki sivil otorite devrildi. İkinci darbe Mayıs 2021’de gerçekleşti ve darbecilerin atadığı hükümet devrildi. Darbe sonucunda, Assimi Goita kendisini geçiş döneminin cumhurbaşkanı ilan ederken, yönetimin sivillere teslimi için genel seçimler düzenleme sözü verdi.  Fransa ve Batı Afrika ülkeleri grubunun da istediği buydu. 
Ne var ki iki konu, bardağı taşıran son damla oldu. Bunlardan ilki Bamako’nun, Paris’in Mali’deki kuvvetlerini geri çekme kararını kınaması, ikincisi de Fransız kuvvetine alternatif olarak Rus paralı asker Wagner’in birkaç bin üyesinin Mali’ye gönderilmesi için müzakereler yapıldığının  ortaya çıkması oldu. Paris’in kararına en sert yanıt Mali Başbakanı Choguel Kokalla Maiga tarafından, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yapılan konuşma sırasında geldi:
“Barkhane’nin sona ermesi nedeniyle ortaya çıkan yeni durum, Mali’nin bir oldu bitti ile karşı karşıya bırakılması ve terk edilmesi anlamına geliyor. Bizi bağımsız olarak diğer ortaklarla birlikte güvenliğimizi korumanın yeni yollarını aramamıza neden oluyor.”
Maiga ülkesinin kuzeyinde, Barkhane’nin sona ermesi ile boşaltılan bazı üslerin doldurulması gerektiğini belirtti. Başbakan Maiga, Paris’i Mali yetkililerine danışmadan tek taraflı hareket olarak etmekle itham etti. Diğer yandan, bölgedeki sahneyi tamamlamak için, Mali, Burkina Faso ve Nijer’deki Fransız varlığına karşı olan, Paris hükümetini bu ülkelere hakim olmak ve ulusal kararlarına müdahale etmekle itham eden yarı organize bir oluşum da bulunuyor.
Paris’in Bamako’da olanlar yüzünden ihanete uğramış hissettiği heres tarafından ibliniyor.  Fransa hızlı bir şekilde ülkede yapılan darbeleri kınadı ve Batı Afrika ülkeleri grubunu harekete geçerek Albay Assimi Goita liderliğindeki subay grubuna baskı yapmaya yönlendirdi. Paris kuvvetleri ile Mali kuvvetleri arasındaki saha iş birliğini durdurmak için acele etti ve daha sonra ülkeden askeri kuvvetlerinin bir kısmını çekti. Böylece Mali’nin Wagner paralı askerlerinin kullanılmasının, Fransız güçlerinin ülkeden ayrılması anlamına geleceğini anlamasını sağladı. Barkhane Operasyonu’na bağlı güçlerin ülkeden çekilmesi, kaçınılmaz olarak, Mali’yi terör örgütleri karşısında savunmasız bırakacak. Zira süreç Avrupalıların ülkeden ayrılması ve Takuba Harekatı’nın son ermesi ile sonuçlanacak.
Fransa’nın ‘rahat olmadığını’ belirttiği atmosfer sürerken Elysee Sarayı tarafından dün yapılan açıklamada Cumhurbaşkanı Macron’un Mali’yi ziyaret edeceğş duyuruldu. Macron’un bu ziyareti, yıl sonu tatillerinde Fransa dışında konuşlanmış askeri güçlerin ziyaret edilmesi kapsmaında gelecek. Macron’un pazar günü Bamako’ya ulaşması ve ziyaretinin salı gününe kadar devam etmesi planlanıyor. Kendisi Fransız kuvvetlerinin Gao üssündeki Noel kutlamalarına katılacak ve başkent Bamako’da geçici Cumhurbaşkanı Assimi Goita ile de bir araya gelecek.
Görüşmede ele alınması beklenen üç başlık var. Bunlar sırası ile Fransız güçlerinin ülkedeki geleceği ve yeniden konuşlandırılması, şubat ayında yapılacak seçimler ve Wagner grubu. Bu noktada, Avrupa Birliği dışişleri bakanları, Orta Afrika Cumhuriyeti, Libya ve Mali gibi birçok Afrika ülkesi de dahil olmak üzere 20’den fazla ülkedeki istikrara zarar veren eylemler gerçekleştirdiği gerekçesi ile Wagner’ın üç şirketine ve şirketlerle bağlantılı sekiz kişiye mali yaptırımlar uyguladı. Bu eylemlerden sorumlu kişilerin AB topraklarına girmesi yasaklandı.
Barkhane önceki gün ayrıldığı kuzey bölgesindeki Kidal, Tessalit ve Timbuktu olmak üzere üç üssünden çekildi. Altı ay sonra, Sahel’deki Fransız güçlerinin sayısı 5 bin 200’den 2 bin 500 ila 3 bin kişiye düşürülecek. Paris, siyasi ve askeri olarak üst düzeylerde onaylanan planını değiştirmekle ilgilenmiyor. Fransa, Mali’yi terk etmediğini, ondan vazgeçmediği sadece kuvvetlerinin konuşlanmasında ve saha çalışmasının doğasında değişiklik yapmayı amaçladığını ve Mali’deki durumun Afganistan’da ABD’liler ile olanlarla karşılaştırılamaz olduğunu vurgulamaya devam ediyor.
Paris, Mali’deki yetkilileri seçimlerin bu ayın 12’sinde yapılmaması durumunda yaptırım uygulamakla tehdit eden Batı Afrika ülkelerinin de arkasında durdu. Son olarak Macron, Batılıların Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna’dan Suriye, Libya ve Afrika’ya taşıyan askeri koluyla yakından bağlantılı olduğunu düşündüğü Wagner Grubu konusunda Assimi Goita’ya güçlü bir baskı uygulamaya çalışacak. Macron bu konuda, Barkhane’nin tamamen geri çekilmesi, yarısısı Fransız kuvvetlerinden oluşan 900 unsurlu Avrupa kuvveti Takoba’yı kullanması, Mali’ye güvenlik ve ekonomik destek sağlanmasından vazgeçilmesi, Fransız, Avrupa ve belki de uluslararası olarak ekonomik yaptırım uygulama tehdidinde bulunması muhtemel görülüyor.
Sahel ülkeleri basınında yer alan haberler, başından bu yana ilişkilerin gergin olması dikkate alındığında Macron-Goita görüşmesinin duyurulmasının yarattığı şaşkınlığı yansıtıyor. Bununla birlikte, Paris’in Mali’yi kaderine terk etmesinin mümkün olmadığı da açık bir şekilde görülüyor. Zira Fransa’nın bölgede siyasi, ekonomik ve ticari çıkarları bulunuyor. Bölgeyi terk etmesi sadece Mali’de değil, Sahel ve diğer birçok Afrika ülkesinde Fransa’nın konumunu, imajını ve güvenilirliğini zayıflatacaktır.



Hafter, Yunan şirketlerini Libya'nın ‘yeniden inşasına’ katkıda bulunmaya çağırdı

Hafter pazar akşamı Bingazi'de Yunanistan Dışişleri Bakanı ile görüştü (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)
Hafter pazar akşamı Bingazi'de Yunanistan Dışişleri Bakanı ile görüştü (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)
TT

Hafter, Yunan şirketlerini Libya'nın ‘yeniden inşasına’ katkıda bulunmaya çağırdı

Hafter pazar akşamı Bingazi'de Yunanistan Dışişleri Bakanı ile görüştü (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)
Hafter pazar akşamı Bingazi'de Yunanistan Dışişleri Bakanı ile görüştü (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)

Yunanistan, Libya Temsilciler Meclisi'nin (TM) Türkiye ile Libya arasında imzalanan tartışmalı Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası'nı onaylamasının beklendiği bu günlerde Libya ile deniz sınırlarının belirlenmesi konusunda tırmanan anlaşmazlıkları yatıştırmaya çalıştı. Atina, Dışişleri Bakanı Georgios Gerapetritis'in Bingazi ve Trablus'ta yaptığı görüşmelerle Libya’daki siyasi ve ekonomik varlığını güçlendirmeyi amaçlarken Türkiye ile imzalanan mutabakat muhtırasının onaylanmasına dair yapılacak oylama öncesinde ülkenin önde gelen aktörlerinin tutumlarını etkilemeye çalışıyor.

hyjuıo
Yunanistan Dışişleri Bakanı Georgios Gerapetritis pazar akşamı Hafter ile bir araya geldi (Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı)

Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter, Yunanistan’ın inşaat ve altyapı alanlarında uzman şirketlerini, Libya'nın çeşitli şehirlerinde ve bölgelerinde yürütülen kalkınma projelerine katılmaya çağırdı.

Pazar akşamı ülkenin doğusundaki Bingazi şehrinde Yunan Bakan Gerapetritis ile yaptığı görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkilerin derinliğini ve bu ilişkilerin güçlendirilmesinin önemini vurgulayan Hafter, ortak çıkarları gözeterek, özellikle ekonomik, ticari ve kültürel alanlarda işbirliğini destekleme ve güçlendirme yollarını araştırdıklarını belirtti.

Öte yandan bugün Trablus'a giderek Başkanlık Konseyi ve geçici Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) yetkilileriyle görüşecek olan Yunanistan Dışişleri Bakanı, Hafter ile düzensiz göç ve deniz yetki alanları konularının yanı sıra ikili iş birliğini de görüştüğünü söyledi.

Bakanlığın resmi internet sitesinde yayınlanan açıklamada “Libya ile bizi ortak kökler ve tarih birleştiriyor, ayrıca uluslararası hukuka bağlılığımız ve Akdeniz'in halkları için barış ve refah dolu bir bölge olması konusundaki taahhüdümüz de bizi birbirimize bağlıyor” ifadeleri yer aldı.

gtyu7ı8
TM'nin önceki oturumundan bir kare (TM Başkanlığı)

Bu çerçevede Libya ile olan ‘sakin ilişkilerini’ sürdürme taahhüdünde bulunan Gerapetritis, yakın gelecekte bu ilişkilerin ilerlemesi için somut sonuçlar elde edilmesini umduğunu belirtti.

Deniz yetki alanlarının belirlenmesi

Yunanistan Dışişleri Bakanı'nın Libya’ya yaptığı ziyaret, Yunanistan'ın, Libya'nın münhasır ekonomik bölgesinin bir parçası olan Girit adasının güneyindeki ihtilaflı deniz bölgelerinde petrol ve gaz arama ruhsatları vermesine yanıt olarak Akile Salih başkanlığındaki TM'nin Libya ile Türkiye arasındaki deniz sınırlarının belirlenmesi anlaşmasını onaylamak üzere planlanan resmi oturumdan önce gerçekleşti.

Hafter ve TM tarafından desteklenen Usame Hammad liderliğindeki İstikrar Hükümeti Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan makamlarının bu bölgelerde sondaj ihalesi açtığını duyurması üzerine geçtiğimiz pazar günü Bingazi'deki Yunanistan Konsolosu Agapios Kalognomis'i çağırarak sözlü protestosunu iletmişti.

Abdulhamid ed-Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) Dışişleri Bakanlığı da Yunanistan'ın bu hamlesini ‘Libya'nın egemenlik haklarının açık bir ihlali’ olarak değerlendirdi. Bakanlık, önceden yasal bir mutabakat sağlanmadan bu bölgelerdeki herhangi bir keşif ya da arama çalışmasına itiraz ettiğini belirterek ‘yapıcı diyalog ve müzakere yolunun adil ve hakkaniyetli çözümlere ulaşmak için tek seçenek’ olduğunu vurguladı.

Yunan yetkililer geçtiğimiz günlerde, ihtilaflı bölgede petrol ve doğalgaz arama ve sondaj çalışmaları yapmak üzere uluslararası şirketlerle sözleşme imzalamayı planladıklarını açıklamışlardı.

Libya ile Yunanistan arasındaki deniz yetki alanlarının belirlenmesi konusundaki anlaşmazlıklar 2004 yılına kadar uzanıyor. O yıl iki ülke arasında sınırların belirlenmesi için müzakereler başlamış, ancak Girit adasının güneyinde büyük doğalgaz rezervleri keşfedilince müzakereler başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Anlaşmazlıklar, 2019 yılı sonlarında UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe’nin Türkiye ile Doğu Akdeniz'de petrol ve doğalgaz arama çalışmalarına izin veren yeni anlaşmalar imzalamasıyla daha da derinleşti. Ankara, bu anlaşmaları önemli deniz bölgelerindeki haklarını genişletme çabaları kapsamında imzaladı.

Askeri düzey

Askeri düzeyde ise LUO Savaş Enformasyon Birimi, askeri birliklerinin güney sınırında, bölgedeki güvenlik operasyonları kapsamında Çadlı muhaliflerin silahlı bir grubunu hedef alan ve ‘başarılı bir askeri operasyon’ olarak nitelendirdiği bir operasyon gerçekleştirdiğini duyurdu.

LUO Savaş Enformasyon Birimi, operasyonun söz konusu silahlı gruba büyük kayıplar verdirdiğini ve grup üyelerinden bazılarının esir aldığını belirtirken kara ve hava keşif birimlerinin ‘grubun geri kalanını takip etmeye devam ettiğini ve bölgedeki şüpheli hareketleri izlediğini’ kaydetti.

LUO Savaş Enformasyon Birimi, LUO’nun güney sınırlarını güvence altına alma görevini sürdürme ve ülkenin güvenliğini tehdit eden her türlü tehdide ve kaçakçılar, sınır ötesi suç çeteleri ve ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne zarar vermeyi amaçlayan herkese kararlılıkla karşı koyacağını vurguladı.

LUO Savaş Enformasyon Birimi ayrıca güney sınırında güvenliği sağlama, sınırları koruma, kaçakçılıkla mücadele ve şüpheli hareketleri izleme gibi saha görevlerini yürüten kara kuvvetleri birimlerinin çöl devriyelerinin yaygınlaştırılmasına ilişkin bir video yayınladı.

Bir diğer gelişmede LUO Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Halid Hafter dün Mısır Askeri Akademisi'nin askeri komuta eğitimlerini bitiren subayları kabul ederken, akademik ve askeri eğitimine devam etmenin yanı sıra ‘yeterlilik ve disipline sahip, performans ve hazırlık düzeyini etkin bir şekilde yükseltebilecek lider kadrolar oluşturmanın’ önemini vurguladı.