EMA, Kovid-19’a karşı geliştirilen bazı ilaçları onayladı

Omikron salgınının hızı, onu daha ölümcül olan Delta varyantına kıyasla daha tehlikeli yapıyor

EMA, Kovid-19’a karşı geliştirilen bazı ilaçları onayladı
TT

EMA, Kovid-19’a karşı geliştirilen bazı ilaçları onayladı

EMA, Kovid-19’a karşı geliştirilen bazı ilaçları onayladı

Avrupa İlaç Ajansı (EMA) Kovid-19 karşıtı bazı yeni ilaçların kullanımını onayladı. Bunlardan ilki GlaxoSmithKline tarafından üretilen bir monoklonal antikor, ikincisi çeşitli iltihapların tedavisine yönelik halihazırda AB’de onaylı olan Kineret, üçüncüsü ise Pfizer’in geliştirdiği Paxlovid ilacıydı.
EMA yaptığı açıklamada, GlaxoSmithKline’ın geliştirdiği Xevudy isimli ilacın, oksijen desteğine ihtiyaç duymayan ve enfeksiyon sürecinde daha yüksek risk taşıyan yetişkinlerin ve ergenlerin tedavisinde kullandığını, Kineret’in ise oksijen desteğine ihtiyaç duyan ve akut solunum yetmezliği geliştirme riski taşıyan yetişkinleri kapsayacak şekilde, Kovid-19 tedavisinde kullanılmak üzere geliştirildiğini belirtti.
Xevudy, Kasım ayında Regkirona ve Ronapreve ilaçlarının onaylanmasının ardından, Avrupa Birliği’nde Kovid-19 tedavisinden kullanılmak üzere onaylanan üçüncü monoklonal antikor oldu.
Antikorlar, insan bağışıklık sisteminin temellerinden biridir. Antikorlar, virüs gibi tehlikeli bir bileşenin vücuda girmesi durumda, onları tanımlamak üzere doğal olarak üretilir. Yapay antikorların amacı, doğal antikorları seçerek, onları bir tedavi olarak çalışması için yapay olarak çoğalmasını sağlamaktır. Kineret ise, iltihaplanmaya neden olan, bağışıklık süreçlerinin bir parçası olarak görülen kimyasal bir haberciyi engellemek üzere çalışan bağışıklık baskılayıcı bir ilaçtır.
EMA açıklamasında ayrıca, Pfizer’in ilacı Paxlovid’in acil durumlarda kullanımına onay verdiğini, ancak ilacın henüz pazarlanmak üzere tam bir lisans almadığını belirtti. Açıklamada “Henüz Avrupa Birliği ülkelerinde onaylanmamış olan bu ilaç, oksijen desteğine ihtiyaç duymayan ancak hastalığın ciddi bir formunu geliştirme riski daha yüksek olan enfekte yetişkinlerin tedavisinde kullanılabilir” açıklamasında bulunurken, “EMA, bu görüşünü, Avrupa’nın yeni bir salgın dalgasıyla karşı karşıya kalması halinde, ulusal makamların ilacın kullanımına onay vermelerini desteklemek için yayınladı” ifadelerine de yer verdi.
Pfizer şirketi bu haftanın başlarında yaptığı açıklamada, Kovid-19’a karşı geliştirdiği Paxlovid’in ilacının, semptomların ortaya çıktığı ilk günlerde kullanılması durumunda, hastalığa karşı diğer kişilere kıyasla daha savunmasız kişilerde hastaneye yatış ve ölümleri yaklaşık yüzde 90 oranında azalttığını açıkladı.
Şirket, yapılan laboratuvar deneylerine, Paxlovid’in ilacının Omikron varyantına karşı da etkili olacağını belirtti. EMA’nın ilacın kullanımına yönelik bu tavsiyesi, semptomlar gösteren, ciddi semptomlar geliştirme riski taşıyan ancak hastaneye yatırılmamış aşısız hastaları ele alan temel çalışmanın ilk aşamasının sonuçlarına dayanıyordu.
Söz konusu sonuçlar, ilacın semptomların başlamasından sonraki 5 gün içinde verilmesi halinde, hastaneye yatış ve ölüm riskini azalttığını ve ilaç kullanımının 5 güne uzatılması gerektiğini gösterdi. Bu ilaç hamilelik sırasında kullanılamaz ayrıca tedavi sırasında emzirilmenin durdurulması gerekir. EMA aynı zamanda, Merck tarafından üretilen benzer bir tedavinin acil durumlarda kullanımına da daha önce izin vermişti.
Diğer yandan, Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) dün, Omikron varyantının kıtada yayılması sebebiyle, gelecek hafta ve aylarda Avrupa ülkelerini bekleyen tehlikelere yönelik uyarıda bulundu. ECDC uzmanları yayınladıkları bir raporda, son derece bulaşıcı olan Omikron varyantının, daha ölümcül olan Delta varyantından, daha tehlikeli olarak görüldüğünü belirtti. Uzmanlar bu durumu, Omikron vakalarının enfeksiyon şiddeti Delta’ya göre daha düşük olsa da, sahip olduğu yayılma hızının, riskin potansiyel farkını aştığını dolayısı ile de Delta’ya bağlı hastaneye yatış ve ölümlerden daha fazla hastaneye yatış ve ölüm kaydedilmesine neden olduğunu belirterek açıkladılar.
ECDC tarafından yayınlanan riskler raporuna göre, şu ana kadar mevcut tüm veriler, Omikron’un bulaşma ve yayılma yeteneğinde önemli bir artış olduğunu, aşılar veya daha önce geçirilen enfeksiyon sonucunda oluşturulan bağışıklık tepkisinin varyant karşısında düşük kaldığını gösterdi. Varyantın bu özelliklerinin, onu en geç 2022’nin ilk üç ay içerisinde baskın varyant haline getireceği belirtildi.
Omikron’un aşıların sağladığı bağışıklıktan kaçma yeteneğini gösteren ön sonuçlara rağmen ECDC uzmanları, aşıların ek dozunun hem Omikron hem de Delta varyantına karşı bağışıklık koruma seviyesini artırmasının muhtemel olduğunu belirtiyor. Uzmanlar ek dozların, şu anda onaylandığı gibi tam doz aşılamadan 6 ay sonra değil, 3 ay sonra verilmesini tavsiye ediyor.
ECDC yeni varyantın Avrupa ülkelerinde yaygın bir bulaşma aşamasına girmesine yönelik uyarıda bulunarak, varyantın hızlı yayılma ve aşıların oluşturduğu bağışıklıktan kaçma yeteneği ile gelecek haftalarda vaka sayısında bir patlamaya neden olacağı tahmininde bulundu. Bu sıkıntılı sahne karşısında, ECDC üye ülkelere, ciddi semptomların yaşandığı enfeksiyonlara karşı en iyi korunma yöntemi olan aşılamanın hızlandırılması, maske kullanımı ve sosyal mesafeyi koruma gibi ihtiyati önlemler uygulama ve hastanede tedavi gerektiren vaka sayılarının artması durumunda karşı hastane ve sağlık tesislerinin hazır hale getirilmesi çağrısında bulundu. 
ECDC raporunda, uzmanlarının uyarılarını ve tavsiyeleri dayandırdığı hesaplama modellerinin, vaka sayısında büyük ve hızlı bir artış yaşanmasını önlemek için toplanmaların acilen sınırlandırılması gerektiğini ayrıca temel hizmetleri sağlamak ve can kaybı sayısını düşürmek için sağlık sistemlerinin makul düzeyde korunması gerekliliğini gösterdiğini vurguladı. Raporda aynı zamanda, Omikron’un bulaşma oranını azaltmak ve aşı kampanyalarında ilerlemek için gerekli zamanın saplanması için tüm koruma ve kontrol altına alma önlemlerinin uygulamaya konulmasını bir zorunluluk olduğu zira, vaka sayısındaki hızlı artışın, iki veya üç hafta içerisinde sağlık sistemlerinin vakaları karşılayamayacağı hale getireceği belirtildi.
ECDC raporunda, halka açık alanlarda büyük toplanmalardan kaçınılmasını, işyerlerinde iletişimin azaltılması, evden çalışmanın teşvik edilmesi, her türlü Kovid-19 testlerinin arttırılması ve vakaların takip edilmesini tavsiye etti. Kurum aynı zamanda Omikron’un neden olduğu vakaların ciddiyetine yönelik ortaya çıkan epidemiyolojik verilere uyumlu olarak, hastanelerin kapasitesini artılmasına yönelik planların hızlandırılması çağrısında bulundu.
ECDC uzmanları, aşı olup olmadıklarına bakılmaksızın semptom gösteren herkese Kovid-19 testi yapılmasını ve virüsün bulaşma hızını azaltmak için enfekte olan kişilerin karantinaya alınmasının önemini vurguladı. Epidemiyolojik sahnedeki gelişmelere ve mevcut kaynaklara hızla uyum sağlayabilen, esnek teşhis stratejilerinin belirlenmesi tavsiyesinde bulunan uzmanlar, vakaların genom dizilimlerinin yapılmasının ve yeni varyantların hızlı bir şekilde tespit edilmesinin önemine de dikkat çekti.
Avrupa Komisyonu, ECDC raporunu incelemesinin ardından dün, “Zor aylar bizi bekliyor. Omikron sağlık sistemleri üzerinde ek baskı oluşturacak şekilde, büyük bir salgın dalgası ile yayılabilir. Bu durum, sıkı önlemler uygulanmasını gerektirir” ifadeleri ile uyarıda bulundu. Avrupa Komisyonu’nun sağlıktan sorumlu üyesi Stella Kyriakides, üye devletlerin temel olarak bilimsel kanıtlara ve halk sağlığı standartlarına dayalı olarak koordine bir şekilde önlemler alması gerektiğini söyledi.



PKK kendini feshetti, Türkiye ve bölge için yankıları neler olacak?

PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.
PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.
TT

PKK kendini feshetti, Türkiye ve bölge için yankıları neler olacak?

PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.
PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.

Ömer Önhon

Kırk yıldan fazla bir süredir Türkiye'ye karşı kanlı bir çatışma yürüten silahlı örgüt PKK, pazartesi günü kendini feshetme ve silahlı mücadelesini sonlandırma niyetini teyit ettiği tarihi ve benzeri görülmemiş bir duyuru yaptı.

Geçtiğimiz hafta örgütün konuşlanmış bulunduğu Kuzey Irak'ta düzenlenen kongrenin yayınlanan sonuç bildirgesinde şu ifadeler yer aldı: “PKK tarihi misyonunu tamamladı ve pratikleşme süreci Önder Apo (örgütün kurucusu Abdullah Öcalan'a atıfta bulunulmaktadır) tarafından yönetilmek ve yürütülmek üzere örgütsel yapısını feshetme kararı almıştır.”

 Açıklamada şunlar da eklendi: “PKK'nın mücadelesi, halkımız üzerindeki inkâr ve imha siyasetini parçaladı, Kürt sorununu demokratik siyaset yoluyla çözme noktasına getirdi.”

Şubat ayında, Türkiye'de 20 yıldan fazla süredir tutuklu bulunan örgütün lideri, örgütün feshedilmesini görüşmek üzere bir kongre toplanması çağrısı yapmıştı.

PKK, 5-7 Mayıs tarihleri ​​arasında düzenlenen 12. Kongresi’nin ardından 8 Mayıs'ta kısa bir açıklama yaparak “büyük” bir duyuru yapacağına işaret etti.

Fesih kararının, komşu Irak ve ABD ile müttefik Kürt güçlerinin aktif olduğu Suriye de dahil olmak üzere bölge için geniş siyasi ve güvenlik sonuçlarının olması bekleniyor. Bu duyuru önemine rağmen, kesin bir atılım teşkil etmiyor. Örgüt ile Türk hükümeti arasında devam eden müzakereler hakkında bilgili kaynaklara göre, birçok sorun hâlâ çözülmemiş durumda. Bu kaynaklar, duyuruyu kamuoyu baskısını hafifletmeyi, eleştirileri savuşturmayı ve yavaş da olsa bir ilerleme kaydedildiği mesajı iletmeyi amaçlayan geçici bir adım olarak tanımlıyor.

PKK, 52 yıl önce Abdullah Öcalan tarafından kuruldu ve 40 binden fazla insanın hayatına mal olan silahlı bir mücadele yürüttü. Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği tarafından terör örgütü olarak tanımlanıyor

Görünüşe göre var olan engeller ortadan kaldırıldı ve örgüt sonunda uzun zamandır beklenen duyuruyu yayınladı. Uygulanıp uygulanmayacağı ve duyurunun Türkiye içinde istenen etkiyi yaratıp yaratmayacağı henüz belli değil.

Terör örgütü olarak tanımlanan örgüt

PKK, 52 yıl önce Abdullah Öcalan tarafından kuruldu ve 40 binden fazla insanın hayatına mal olan silahlı bir mücadele yürüttü. Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği  (AB) tarafından terör örgütü olarak tanımlanıyor. Öcalan, 1999'dan beri Marmara Denizi'ndeki İmralı Adası'nda bulunan bir cezaevinde mutlak tecrit altında tutuluyor.

Terörsüz Türkiye olarak adlandırılan süreç, aşırı sağcı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli'nin geçen yıl 22 Ekim'de Öcalan'ı PKK ve faaliyetlerini sonlandırma çağrısı yapmaya davet etmesiyle başladı. Hükümet, örgütün resmi bir kongre düzenleyerek kendisini feshetme yönünde bir iç karar alacağından hareketle, süreci sıkı bir şekilde kontrol altında tuttu, seçici ve dikkatli bir bilgilendirme yapmakla yetindi.

 Kongreye yaklaşık 15 kişi katılırken haberler, Öcalan ve örgütün elebaşlarının video konferans yoluyla katıldığına işaret ediyorlar. Paralel olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) üçüncü büyük parti olan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) temsilcileri ile hükümet yetkilileri arasında haftalarca gizli görüşmeler yapıldı.

Her iki taraf da bu görüşmeleri müzakere olarak tanımlamaktan çekinse de aslında öyleler. Bu sürecin bir parçası olarak, DEM Parti heyetleri Öcalan'ı cezaevinde ziyaret etti, Kuzey Irak'taki örgütün lider kadrosuyla istişarelerde bulundu ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), Irak'taki Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Suriye'deki Halk Koruma Birlikleri (YPG) dahil olmak üzere Kürt siyasi gruplarla görüştü.

Duyurunun detayları henüz belirsizliğini koruyor. Örgütün silahlarını ne zaman ve nerede bırakacağı henüz belirsiz bir konu. Kararın uygulandığı nasıl doğrulanacak? Genel af çıkacak mı? Terör ve kasten öldürme suçundan aranan militanların kaderi ne olacak?

Talepler listesi

Siyasi cephede, PKK'nın bir talepler listesi sunduğu ve Türk hükümetinin karşılığında vaatlerde bulunduğu düşünülüyor. Bununla birlikte henüz hiçbir ayrıntı yayınlanmadı. Hükümet, hiçbir taviz verilmediğinde ısrar ediyor ve bu inanılması zor bir iddia. DEM Partisi heyetinin önde gelen üyelerinden Pervin Buldan, şimdi demokratikleşme alanında adımlar atmak için sıranın Türkiye'de olduğunu söyledi. DEM Partisi'nin Merkez Yürütme Kurulu’nun önümüzdeki hafta başında net bir yol haritası ve belirli bir talepler listesi açıklamak üzere toplanması bekleniyor.

PKK'nın duyurusunda, bu kararların pratikleşmesinin Abdullah Öcalan'ın sürece liderlik etmesini ve yönlendirmesini, demokratik siyasi faaliyet hakkının tanınmasını ve sağlam yasal güvencelerin sunulmasını gerektirdiği belirtildi.

Bunlar son derece hassas konular ve aynı zamanda barış için koşullar gibi görünüyor.

Avrupa Konseyi Ankara'yı birçok alanda eleştirdi, ancak barış müzakerelerini Kürt sorununu barışçıl ve sürdürülebilir bir şekilde çözmeyi amaçlayan “önemli bir fırsat” olarak nitelendirdi.

PKK, Öcalan'ın serbest bırakılmasını talep etti ve birçok gözlemci kendisine af çıkarılacağına inanıyor. Ancak Öcalan'ın Türk makamlarına, esas olarak suikast ve provokasyon korkusuyla adayı terk etmek istemediğini ve bunun yerine yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve koruma talebini ilettiği bildirildi.

PKK'ya karşı yıllardır süregelen düşmanlığa rağmen, Türk kamuoyunda bu gelişmelere karşı yaygın bir öfkeye tanık olunmadı. Hükümetin propaganda makinesi hakim olan anlatıyı kontrol etmeyi başardı. Muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi'ni (CHP) hep DEM Partisi aracılığıyla PKK ile iş birliği yapmakla suçlayan iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ise şimdi aynı taraflarla müzakereler yürütüyor. Türk milliyetçilerinin potansiyel muhalefeti kontrol altında tutuluyor, hatta doğrudan bastırılıyor.

Zafer Partisi lideri ve AKP-MHP ittifakının açıkça muhalifi olan Ümit Özdağ, Ocak ayında tutuklanarak cezaevine gönderildi. Suriyeli mültecilere karşı nefrete tahrik ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret etmekle suçlandı. Ancak birçok kişi tutuklanmasının kamuoyunu Öcalan'ın serbest bırakılmasına karşı kışkırtma ve barış sürecini sarsma potansiyeline sahip olmasından kaynaklandığına inanıyor.

xscdfvgrt
12 Mayıs'ta Diyarbakır’daki bir kahvehanede PKK’nın fesih açıklamasını televizyondan takip eden erkekler (AFP)

Özdağ da yargılanması sırasında kendisini Öcalan'ın serbest bırakılmasını kolaylaştırmak için hapse atılan bir “siyasi rehine” olarak tanımladı. Uluslararası alanda süreç ihtiyatlı bir onayla karşılandı. AB ve ABD hâlâ PKK'yı terör örgütü olarak listelese de, varlığını Türkiye'de Kürtlerin özgürlükler konusunda uzun süredir yaşadığı mahrumiyetin bir yansıması olarak görüyorlar ve bu tutum Ankara ile aralarında uzun süredir gerginlik yaratıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da dahil olmak üzere Türk yetkililer, AB'yi Avrupa'daki PKK faaliyetlerine göz yummakla ve böylece terörizmi desteklemekle suçluyorlar.

Önemli bir fırsat

Her şeye rağmen, Avrupalı liderler Türkiye'de devam eden sürece desteklerini ifade ettiler. Avrupa Konseyi, birkaç gün önce yayınladığı son raporunda Ankara'yı birçok alanda eleştirdi ancak barış müzakerelerini Kürt sorununu siyasi, sosyal, demokratik ve güvenlik düzeylerinde barışçıl ve sürdürülebilir bir şekilde çözmeyi amaçlayan “önemli bir fırsat” olarak nitelendirdi.

Suriye'nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'nın karşı karşıya olduğu en önemli meydan okumalardan biri, ülkedeki Kürtler ve özellikle de Halk Koruma Birlikleri (YPG) ile başa çıkma meselesidir

Türkiye içinde, CHP, hükümete karşı yürüttüğü açık savaşa ve İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun hapse atılmasının ardından gösteri ve protestolar düzenlemesine rağmen, bu sürece karşı çıkmadı. Partisinin Van'da düzenlediği gösteride, CHP lideri Özgür Özel, örgütün yakında silah bıraktığını açıklaması yönündeki umudunu dile getirdi. AK Parti’nin Doğu Anadolu bölgesinde DEM Partisi'nin seçilmiş belediye başkanlarını görevden alma ve yerlerine kayyum atama kararlarını kınadı.

Örgütün kendisini feshettiğini ve silah bırakacağını duyurması ile birlikte, ülke için yeni bir anayasa taslağının hazırlanması da dahil olmak üzere sürecin yeni bir aşaması başlıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın danışmanlarından biri olan Mehmet Uçum da temel aşamanın tamamlandığını ve şimdi demokrasi ve hukuk alanlarında kapsamlı reformların uygulanmasına geçileceğini söyleyerek buna işaret etti.

df
PKK’nın kendisini feshettiğini duyurmasının ardından Diyarbakır'daki tarihi Sur ilçesi 12 Mayıs  (AFP)

Bu sürecin hükümete fayda mı zarar mı sağlayacağı ise belirsizliğini koruyor. Ancak kamuoyu yoklamaları, eğer şimdi seçimler yapılırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden seçilmesinin neredeyse imkansız göründüğüne işaret ediyor. Çoğu Türk, felç edici ekonomik krizden ve otoriterliğe doğru hızlı kayıştan ciddi şekilde etkilendi. Örgütün kendisini feshetmesi ve Türkiye'de terörün sona erdirilmesi belki Erdoğan'ın popülaritesini yeniden kazanmasının önünü açabilir, ama ekonomik ve politik sorunların devam etmesi onu her zamankinden daha savunmasız bırakabilir.

Suriye boyutu

Suriye boyutu bu denklemde önemli bir unsur. Suriye'nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın karşı karşıya olduğu en önemli meydan okumalardan biri, ülkedeki Kürtler ve özellikle de YPG ile nasıl başa çıkacağı meselesi.

Bu birlikler PKK ile yakın bağlarını sürdürüyorlar ve safları içinde bazı kadroları bulunuyor. Şam'ın şiddetle reddettiği bir talep olan merkezi olmayan bir idari sistem kurulması da dahil olmak üzere çeşitli taleplerde bulundular.

Türkiye'deki devam eden gelişmeler büyük olasılıkla Suriye arenasına yansıyacak ve Suriye'deki durum da Türkiye'deki gelişmeleri etkileyebilir.