Beynin gürültü içinden tek bir sesi ayırma mekanizması

Beynin gürültü içinden tek bir sesi ayırma mekanizması
TT

Beynin gürültü içinden tek bir sesi ayırma mekanizması

Beynin gürültü içinden tek bir sesi ayırma mekanizması

Kalabalık bir doğum günü partisi, gürültülü bir restoran veya herkesin yüksek sesle, aynı anda konuştuğu bir oda… Beynimiz böylense gürültü karmaşası olan yerlerde dahi tek bir sesi ayırma ve ona odaklanma yeteneğine sahip.
Rochester Üniversitesi Tıp Merkezi Nörobilim ve Biyomedikal Mühendisliği’nden Doçent Edmund C. Lalor, bu durumun nasıl gerçekleştiğini ve beynin konuşma, dil ve müzik gibi uyaranları nasıl işlediğini anlamak için bir çalışma yürüttü.
Journal of Neuroscience’ın son sayısında yayımlanan çalışmada beynin bu bilgiyi nasıl çözebildiğine ve tek bir sesi ayırırken diğerlerini nasıl elimine ettiğine dair yeni kanıtlar bulundu. Beynin aslında belirli bir kaynaktan gelen kelimeleri anlamak için fazladan bir adım attığı ortaya konuldu.
Lalor çalışmaya dair şunları söyledi:
“Bulgularımız hem beyin tarafından işlenmiş hem de işlenmemiş veya göz ardı edilen seslerin benzer şekilde işlendiğin gösteriyor. Ancak beyin süreç içinde bunlar arasında net bir ayrım yapılıyor.”
Çalışmada katılımcılara aynı anda iki hikaye dinlediler. Ancak dikkatlerini EEG beyin dalgası kayıtları kullanarak sadece bir tanesine odaklamaları istendi. Araştırmacılar, katılımcıların odaklandıkları hikâyedeki kelimeleri diğerinden ayırt edebilen ve ses birimleri (fonem) olarak bilinen dil birimlerine dönüştürüldüğünü, diğer hikâyeyi için ise bunu yapmadığını fark ettiler.
Lalor deneye dair şu açıklamada bulundu:
“Bu dönüşüm, odaklanılan hikâyeyi anlamaya yönelik ilk adım niteliğinde. Seslerin fonem ve hece gibi belirli dilsel kategorilere karşılık geldiği kabul edilmelidir. Böylece kulağa farklı gelse bile; örneğin farklı lehçelere veya farklı ses tonlarına sahip kişiler konuşsa da,  kelimeleri belirleyebiliyoruz.”



Azteklerin geniş ticaret ağı ortaya çıktı

Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
TT

Azteklerin geniş ticaret ağı ortaya çıktı

Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)

Orta Amerika'daki obsidyen eşyaların kökenini araştıran arkeologlar, Aztek İmparatorluğu'nun geniş ticaret ağını ortaya çıkardı. 

Aztek İmparatorluğu'nun obsidyeni geniş çapta kullandığı biliniyor. Sıradan çelikten daha sert olan bu volkanik cam, jiletten daha keskin kenarlara ve aynaları andıran yansıtma özelliğine sahip olabiliyor. Ayrıca farklı renklerde oluşması, bu mineralin silahlardan takılara kadar çeşitli alanlarda kullanılmasına olanak tanıyor.

Bugüne kadar Azteklere ait arkeolojik kazı alanlarında yapılan çalışmalarda çok fazla obsidyen eşya bulunsa da bunların nereden geldiği detaylıca incelenmemişti. 

Bulguları hakemli dergi PNAS'te dün (12 Mayıs) yayımlanan çalışmada, Aztek İmparatorluğu'nun başkenti Tenoçtitlan'ın ana tapınağı Templo Mayor'dan çıkarılan 788 obsidyen obje analiz edildi. Araştırma bugüne kadar bölgede yapılan en kapsamlı obsidyen çalışması olma özelliği taşıyor.

Örneklerin yaklaşık yüzde 90'ının başkentin 94 kilometre kadar kuzeydoğusundaki Sierra de Pachuca'dan çıkarıldığı tespit edildi. Bu bölge, yeşil ve altın rengi volkanik camlarıyla biliniyor.

Ancak nesnelerin geri kalanındaki mineral, 7 farklı bölgeden geliyordu. Araştırmacılar Ucareo gibi bazı bölgelerin, imparatorluğun sınırlarının dışında yer aldığını belirtiyor.

Aztek İttifakı kurulmadan önce Tenoçtitlan'ın obsidyeni çoğunlukla yakındaki Pachuca'dan temin ettiği görülüyor. Ancak MS 1430 civarında imparatorluğun güçlenmesinden sonra başkente rakip devletlerden daha çok obsidyen girdiği anlaşılıyor.

Araştırmacılar ayrıca bu dönemde dini amaçlarla kullanılan obsidyenin neredeyse tamamının Pachuca'dan geldiğini saptadı. Bu durum merkezi kontrolün artarak dini alanı tek tipleştirdiği anlamına gelebilir.

Tulane Üniversitesi'nden makalenin başyazarı Diego Matadamas-Gomora "Meksikalılar yeşil obsidyeni tercih etse de çoğunlukla ritüel dışı amaçlarla kullanılan obsidyen eserlerdeki yüksek çeşitlilik, birden fazla kaynaktan gelen obsidyen aletlerin, imparatorluğun başkentine doğrudan madenler yerine pazar yoluyla ulaştığını düşündürüyor" diyor.

Tarihi belgeler de Orta Amerika'nın çeşitli bölgelerinden gelen tüccarların, Tenoçtitlan pazarında mallarını sattığını gösteriyor.

Araştırmacılar makalede şu ifadeleri kullanıyor:

En az 7 obsidyen kaynağının varlığı, Meksikalıların bu dönemde ticari etkileşimlerini genişlettiğine işaret ediyor.

Araştırmacılar, Aztek obsidyeninin kökenlerini inceleyerek Orta Amerika'daki ticari ağların daha net bir haritasını çıkarmayı umuyor.

Matadamas-Gomora yeni çalışma hakkında "Bu tür bir analiz imparatorluk topraklarının, siyasi ittifakların ve ticari ağların zaman içinde nasıl geliştiğinin izini sürmemizi sağlıyor" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, PNAS