İsrail Dışişleri Bakanı, Faslı mevkidaşını Tel Aviv’e davet etti

Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita (Fas Dışişleri Bakanlığı)
Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita (Fas Dışişleri Bakanlığı)
TT

İsrail Dışişleri Bakanı, Faslı mevkidaşını Tel Aviv’e davet etti

Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita (Fas Dışişleri Bakanlığı)
Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita (Fas Dışişleri Bakanlığı)

İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid, Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita’yı en kısa sürede ülkesini ziyaret etmesi için davet etti.
İsrail Dışişleri Bakanı, Faslı mevkidaşı, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve ABD’nin Fas Maslahatgüzarı David Green, Çarşamba akşamı 22 Aralık 2020’de üç ülke arasında imzalanan üçlü deklarasyonun birinci yıldönümünde video konferans aracılığıyla görüştü.
İsrail Dışişleri Bakanı, Faslı mevkidaşını en kısa sürede İsrail’i ziyaret etmeye ve ilişkileri güçlendirmek için yeni girişimler başlatmaya davet ederek, “Doğrudan görüşmeli ve halkımızın yararına büyük şeyler inşa etmeliyiz” dedi.
Burita ise, bu daveti kabul ederek, Lapid ile tekrar görüşmek istediğini söyledi.
İsrail Dışişleri Bakanı, Ağustos ayında Rabat’ı ziyaret etmişti.
Fas Dışişleri Bakanı ayrıca şöyle konuştu;
“Geçen yıl Kral 6. Muhammed’in huzurunda üçlü deklarasyonun imzalanması, ülkelerimizi daha da yakınlaştırmak ve halklarımız arasında her zaman var olan uzun süredir devam eden bağları güçlendirmek için bir tetikleyicidir. Bugün sadece diplomatik bir olayı kutlamıyoruz. Ortak bir geçmişi, bugünü ve geleceği kutluyoruz. Bu anlaşmanın başarısı, bir milyon Fas kökenli İsraillinin kültürel miraslarıyla bağlarının yenilenmesinin yanı sıra Faslıların koruması altında orada barış ve uyum içinde yaşayan atalarının topraklarını ziyaret etmelerinden geçmektedir.”
Bu üçlü ortaklığın kapsamını genişletme çağrısında bulunan Burita, “Fas’ın Sahra üzerindeki egemenliğinin tanınmasına ek olarak İsrail devleti ile ilişkileri yeniden canlandıran üçlü deklarasyon, çok yüksek bir barış mesajı taşıyor” diye konuştu.
İsrail ile ilişkileri sürdürmeyi Ortadoğu barışına bir katkı olarak değerlendiren Faslı Bakan, üçlü deklarasyonun bölgedeki barış sürecini ilerletmeye, güvenliği artırmaya ve herkes için yeni fırsatlar açmaya yardımcı olabilecek değerli bir vasıta olduğuna dikkat çekti.
Burita, Fas’ın tarihi köprüler inşa eden, barış ve istikrarın güvenilir bir aktörü olarak, bölgede sürdürülebilir bir barışa katkıda bulunmaya kararlı olduğunun altını çizerek, “Fas, Kral 6. Muhammed’in aydınlanmış liderliği altında, iki devletli çözüme dayalı adil, sürdürülebilir ve eşitlikçi bir barış ve güvenlik içinde yan yana yaşamaları için çabalarını sürdürecektir” şeklinde konuştu.
Fas Dışişleri Bakanı, “Fas Kralı, Kudüs Komitesi Başkanı sıfatıyla, Kudüs şehrinin eşsiz ve kutsal karakterinin, manevi boyutunun ve bir barış şehri olarak özel statüsünün korunması çağrısında bulunuyor” dedi.
Burita, üçlü deklarasyonun, diğer ülkeler ve bölgeleri entegre eden ortaklıklara açılmak için Fas, ABD ve İsrail arasındaki büyük ve zengin işbirliği fırsatlarını genişlettiğine vurgu yaptı.
Faslı Bakan, “Somut bir kazan-kazan işbirliği için dinamik bir iş ortaklığı çağrısında bulunuyoruz” diyerek, bu ortaklığın sağlık, eğitim, güvenlik, ekonomi, ticaret, turizm, kültür ve tarım başta olmak üzere tüm alanları içeren bir potansiyel taşıdığını dile getirdi.
Burita, diplomatik misyonların etkinleştirilmesi, bir dizi anlaşmanın imzalanması, karşılıklı resmi ziyaretler ve sektörel işbirliğinin başlatılması yoluyla ülkesinin bu üçlü anlaşmanın taahhütlerini yerine getirdiğini de sözlerine ekledi.

Blinken: Üçlü deklarasyon diplomatik bir başarıdır
ABD Dışişleri Bakanı Blinken ise, Fas, ABD ve İsrail arasında bir yıl önce imzalanan anlaşmanın yeni bir barış, istikrar, fırsat ve anlayış çağını başlatan diplomatik bir başarı olduğunu söyledi.
Blinken, üçlü deklarasyonun imzalanmasıyla Fas ve İsrail’in hava sahalarını uzun yılların ardından haftada on doğrudan uçuşla ilk kez açtığını hatırlattı.
Fas ve İsrail’in ortak askeri tatbikatlar konusunda çeşitli anlaşmalar imzaladığını ve ekonomik ilişkileri güçlendirdiğini söyleyen Blinken, yeni Fas-İsrail İş Konseyi’nin teknoloji, tarım, su, tekstil, sağlık ve yenilenebilir enerji sektörlerinde 30’dan fazla ortaklığın kurulmasına katkıda bulunduğunu dile getirdi.
Suyu tuzdan arındırma projelerinde işbirliği yapmak ve öğrenci değişim programları kurmak için görüşmelerin sürdüğünü söyleyen Blinken, diplomatik bağların kurulmasının aynı zamanda Fas asıllı bir milyon İsrailli arasında kültürel bağlantılar için daha büyük fırsatlar yarattığına dikkat çekti.
Bu gelişmelerin sadece İsrail ve Fas için değil, tüm bölge için olumlu olduğunu söyleyen Blinken, “İrtibat bürolarınızın yakın gelecekte büyükelçiliğe dönüştüğünü görmek için sabırsızlanıyoruz” dedi.
Blinken, “Fas ve İsrail, aralarındaki ilişkileri yeniden başlatarak diğer ülkelerin önünü açıyor. ABD’nin iki büyük ortağı ve dostu arasındaki bağları derinleştirmeye ve sağlamlaştırmaya yönelik devam eden çabalarınız için minnettarız” şeklinde konuştu.
ABD’nin barışçıl diplomasi çemberini genişletmek istediğini vurgulayan Blinken, “Bu nedenle ABD, İbrahim Anlaşmalarını desteklemeye ve genişletmeye kararlıdır” diyerek, Washington’ın daha barışçıl ve daha müreffeh bir bölge inşa etmek için birlikte çalışmaya devam edeceğini sözlerine ekledi.



Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

TT

Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

Almanya'nın Tel Aviv Büyükelçisi Steffen Seibert, Gazze Şeridi'ne uygulanan ablukayı kırmaya çalışırken Akdeniz'de İsrail askerleri tarafından alkonulan aktivistlerin İsrail'e götürüldüğünü bildirdi.

Seibert X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Tüm yolcular donanma tarafından İsrail'e nakledildi ve donanma bize hepsinin güvende olduğunu teyit etti. İsrailli yetkililer, aktivistlerden ülkeyi terk etmelerini istedi. Bir Alman vatandaşı için konsolosluk yardımı teklif ettik” ifadelerini kullandı.

Madleen, günler süren yolculuğun ardından gece saatlerinde, varış noktası olan Gazze Şeridi'ne ulaşmadan kısa bir süre önce İsrail güçleri tarafından durduruldu.

Özgürlük Filosu Koalisyonu, uzun süredir İsrail ablukası altında olan Gazze Şeridi’ne yardım ulaştırmayı amaçlıyordu.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Madleen'in durdurulmasının, 2007 yılından bu yana Gazze Şeridi'ne uygulanan ve izinsiz gemilerin girişini engelleyen deniz ablukasına dayandığını belirtti.

Özgürlük Filosu Koalisyonu tarafından geminin durdurulmasının ardından yapılan açıklamada, “Madleen gemisindeki on iki aktivistin ve diğer tüm Filistinli tutukluların derhal serbest bırakılmasını, acımasız işgale ve ablukaya son verilmesini ve Gazze Şeridi'ne insani yardım ulaştırılması için tüm sınır kapılarının derhal açılmasını talep ediyoruz” denildi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Özgürlük Filosu Koalisyonu'nun yardım gemisi Madleen'in ‘güvenli bir şekilde İsrail kıyılarına doğru yol aldığını’ bildirdi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın X platformundaki hesabı üzerinden yapılan paylaşımda, “Yolcuların kendi ülkelerine dönmeleri bekleniyor” ifadesi yer aldı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu yaptığı açıklamada, Madleen'in uluslararası sularda ‘İsrail ordusu tarafından saldırıya uğradığını ve engellendiğini’ belirtti.

Açıklamada, “Gemiye yasadışı bir şekilde çıkıldı, silahsız sivillerden oluşan mürettebatı kaçırıldı ve bebek maması, gıda ve tıbbi malzemeler de dahil olmak üzere hayat kurtarıcı temel yardım malzemelerine el konuldu” denildi.

Özgürlük Filosu Koalisyonu Koordinatörü Huveyda Araf, İsrail'in gemide bulunanları gözaltına almak için yasal yetkisi olmadığını söyledi.

Araf, “Gemideki gönüllüler İsrail'in yargı yetkisi altında değildir, yardım sağladıkları ya da yasadışı ablukayı kırdıkları için suçlanamazlar… Keyfi ve hukuksuz gözaltlarına derhal son verilmelidir” ifadelerini kullandı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Hiçbir şey bizi caydıramaz. Tekrar yelken açacağız. Kuşatma sona erene ve Filistin özgürleşene kadar durmayacağız. Bu el koyma uluslararası hukuku açıkça ihlal ediyor ve Gazze Şeridi'ne engelsiz insani erişim gerektiren Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) bağlayıcı kararlarına meydan okuyor.”

Aktivistler, İsrail'in Gazze Şeridi’ne engelsiz insani erişim sağlaması gerektiğini vurguluyor.

Ancak İsrail Dışişleri Bakanlığı, Gazze Şeridi açıklarındaki bölgenin 2007'den bu yana uygulanan deniz ablukası kapsamında izinsiz gemilere kapalı olduğunu ve Madleen'in bu nedenle durdurulduğunu belirtti.

Aktivistlerin İsrail kıyılarına ne zaman ulaşacakları ve ne zaman ülkelerine geri gönderilecekleri ise belirsizliğini koruyor.