Jamaika Merkez Bankası dijital para birimini piyasaya sürüyor

Karayip ülkesinin merkez bankası deneme uygulamasında piyasaya 230 milyon Jamaika doları (yaklaşık 20 milyon TL) değerinde dijital para sürmüştü

Jamaika'nın Kingston şehrindeki Trench Town mahallesinde Bob Marley ve oğullarının görüldüğü bir duvar resmi (AFP)
Jamaika'nın Kingston şehrindeki Trench Town mahallesinde Bob Marley ve oğullarının görüldüğü bir duvar resmi (AFP)
TT

Jamaika Merkez Bankası dijital para birimini piyasaya sürüyor

Jamaika'nın Kingston şehrindeki Trench Town mahallesinde Bob Marley ve oğullarının görüldüğü bir duvar resmi (AFP)
Jamaika'nın Kingston şehrindeki Trench Town mahallesinde Bob Marley ve oğullarının görüldüğü bir duvar resmi (AFP)

Jamaika merkez bankası cuma günü yaptığı açıklamada "başarılı" bir deneme uygulamasının ardından 2022'nin ilk çeyreğinde kendi dijital para birimini çıkaracağını söyledi.
Ülkenin merkez bankası dijital para birimi (CBDC) prototipi için deneme uygulaması Mayıs 2021'de başladı ve 31 Aralık 2021'de sona erdi.
Jamaika Bankası (BOJ) deneme uygulaması sırasında CBDC'lerin basılması, cüzdan sağlayıcılarına verilmesi ve perakende müşterilere dağıtılması dahil bir dizi hizmeti test etti.
BOJ hizmetleri test etmek için dijital para birimi satıcısı eCurrency Mint ve ülkenin Ulusal Ticaret Bankası'yla (NCB) işbirliği yaptı.
Merkez bankası 9 Ağustos 2021'deki para basım töreni sırasında mevduat kabul eden kurumlara ve yetkili ödeme hizmeti sağlayıcılarına verilmek üzere 230 milyon Jamaika doları (yaklaşık 20 milyon TL) değerinde dijital para bastı.

Bir gün sonra personele dağıtılmak üzere bankacılık departmanına 1 milyon Jamaika doları (yaklaşık 90 bin TL) değerinde CBDC verdi.
İki ay sonra ekimde, NCB'ye 5 milyon Jamaika doları (yaklaşık 450 bin TL) CBDC tahsis etti ve bu mevduat kabul eden bir kuruma verilen ilk CBDC tahsisatı oldu.
Merkez bankasının yaptığı açıklamaya göre deneme uygulamasının ilk cüzdan sağlayıcısı olan NCB, 4'ü küçük işletme ve 53'ü tüketici olmak üzere 57 müşteriyi başarıyla bünyesine kattı.
Bu müşteriler, deneme uygulaması boyunca 37 hesap aracılığıyla kişiler arası, nakit alış ve nakit satış işlemleri gerçekleştirdi ve NCB sponsorluğundaki bir etkinlik aracılığıyla yerel el sanatları kuyumcuları, ayakkabı tasarımcıları ve moda ve hazır giyim butikleri gibi küçük işletmelerle alışverişte bulundu.
Jamaika hükümeti CBDC'nin ulusal olarak piyasaya sürülmesinin 2022'nin ilk çeyreği için planlandığını ve NCB'nin mevcut ve yeni müşterilere hizmet vermeye devam edeceğini belirtti.
BOJ, "Şu anda sanal simülasyon testi yürüten iki ek cüzdan sağlayıcısı, BOJ'den CBDC sipariş edip müşterilerine dağıtabilecek ve çeşitli katılımcı cüzdan sağlayıcılarının müşterileri arasındaki işlemlerin testini gerçekleştirilecek" ifadelerini kullandı.
CBDC, İsveç'in e-kronu ve Çin'in dijital yuanı gibi, bir ülkenin ana bankası tarafından yasal ödeme aracı olarak tahsis edilen bir dijital para birimi.
Atlantik Konseyi'nin bir çalışmasına göre şimdiye kadar yaklaşık 90 ülke kendi dijital para birimi üzerinde çalışıyor ve aralarında Çin ve Güney Kore gibi büyük ekonomilerin de bulunduğu 14 ülke deneme süreci yürütüyor.
Uzmanlar, dijital varlıklar olarak kripto para birimlerine benzer konumlarına rağmen CBDC'lerin, temel özelliği parasal işlemler için merkezsiz bir varlık sağlamak olan Bitcoin gibi sanal para birimlerinin aksine daha merkezi olduğuna dikkat çekti.



İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
TT

İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)

Ortadoğu'da İsrail ile İran arasındaki çatışma şiddetlenirken, dünya bu gerilimin olası ekonomik yansımaları konusunda endişe duyuyor. Bu hayati bölgede yaşananlar sadece çatışan ülkeleri değil, aynı zamanda birkaç kilit kanal aracılığıyla tüm küresel ekonomiyi etkiliyor; finansal ve ticari istikrarı tehdit ediyor.

cshy
Tahran'da İsrail hava saldırılarının hedef aldığı bir binanın enkazında çalışan arama-kurtarma ekipleri (AFP)

İsrail-İran çatışmasının küresel ekonomi üzerindeki temel etkileri neler?

* Enerji fiyatları... Enflasyonu ateşleyecek bir kıvılcım

Ortadoğu küresel enerjinin can damarıdır ve petrol ve gaz tedarikinin büyük bir kısmı Hürmüz Boğazı gibi hayati önem taşıyan su yollarından geçmektedir. İster petrol tesislerine doğrudan saldırılar isterse seyrüsefere yönelik tehditler yoluyla olsun, bu kaynakların kesintiye uğraması kaçınılmaz olarak petrol ve gaz fiyatlarında bir artışa yol açacaktır. İran, dünya petrolünün yaklaşık yüzde 3'ünü ve gazının yüzde 7'sini üreterek küresel enerji piyasasında önemli bir oyuncu konumunda.

tyu7
Tacoma'daki American Oil and Refining Company (EPA)

Enerji fiyatlarındaki bu artış bölgeyle sınırlı kalmayacak, doğrudan küresel enflasyona dönüşerek tüm mal ve hizmetleri etkileyecek. Küresel olarak artan üretim ve nakliye maliyetleri, merkez bankalarının enflasyonu kontrol altına almak için daha uzun süre yüksek faiz oranlarını sürdürmesini zorlaştıracak ve bu küresel ekonomik büyümenin yavaşlamasına yol açacak.

* Tedarik zinciri kesintisi: Ticaret darboğazı

Küresel tedarik zincirleri büyük ölçüde Ortadoğu'daki hayati deniz yollarına dayanır ve herhangi bir aksama dalga etkisi yaratır:

Hürmüz Boğazı ve Kızıldeniz'e yönelik tehdit: Hürmüz Boğazı, dünya ham petrolünün yaklaşık yüzde 20'sinin geçtiği hayati bir tıkanma noktasıdır. Bu boğazı kapatmaya yönelik herhangi bir tehdit, hatta boğazdaki gemilere yönelik tehditler, nakliye şirketlerini gemilerini Afrika'daki Ümit Burnu çevresine yönlendirmeye zorlayacaktır. Bu yönlendirme basit bir değişiklik olmayıp, nakliye sürelerinde ve maliyetlerinde büyük bir artış anlamına gelmekte, malların varışını geciktirmekte ve son tüketiciye ulaşma fiyatlarını yükseltmektedir. Daha yüksek navlun sigortası primleri şirketler üzerindeki mali yükü artırmakta ve bu da genel maliyetlere yansımaktadır.

Bu transferler limanlar ve küresel dağıtım ağları üzerinde büyük lojistik zorluklar yaratır. Bu da belirli malların kıtlığına ve temel bileşenlerin endüstrilere tesliminde gecikmelere yol açarak küresel üretim zincirlerini sekteye uğratabilir.

u7ı8
Hürmüz Boğazı'ndan geçen bir petrol tankeri (Reuters)

Analiz firması Kpler tarafından yayınlanan verilere göre, geçen hafta İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının ardından navlun oranları yükseldi. Arap Körfezi'nden Çin'e giden tanker navlunlarının cuma günü yüzde 24 artarak varil başına 1,67 dolara yükseldiği belirtildi. VLCC (Çok Büyük Ham Petrol Taşıyıcısı) navlunlarındaki artış yıl başından bu yana görülen en büyük günlük hareketi yansıtıyor ve bölgede algılanan risk düzeyini vurguluyor.

Kpler'deki analistler, deniz savaşı risk primi şu ana kadar değişmemiş olsa da, aşırı istikrarsızlık devam ettikçe navlun oranlarının daha da yükselmesini bekliyor.

* Çalkantılı gökyüzü

Mevcut çatışma ortamı, hava sahasının kapanmasının ardından yolcularını ve mürettebatını korumak için acil önlemler almak zorunda kalan küresel havayolu şirketlerini uçuşlarını yeniden yönlendirmeye ya da iptal etmeye zorladı. Bu da yolcular için büyük aksaklıklara ve zorlukla toparlanan seyahat ve turizm sektörü üzerinde doğrudan bir etkiye neden oldu. Bu durum, daha fazla yakıt tüketimi gerektiren daha uzun rotalar nedeniyle operasyonel maliyetlerde artışa yol açarak bilet fiyatlarına yansıyabilir ve özellikle ekonomik zorluklarla mücadele eden şirketler üzerinde ek mali baskı yaratabilir.

tyu7
Tel Aviv yakınlarındaki Ben Gurion Havalimanı'nda boş bir giden yolcu salonu (EPA)

* Finansal piyasalar ve yatırımcı güveni: Volatilitenin dehşeti

Jeopolitik gerilimler finans piyasaları için bir kâbustur. Çatışmalar arttıkça yatırımcılar altın ve ABD doları gibi güvenli varlıklara yönelir, bu da borsalarda ve para birimlerinde keskin dalgalanmalara neden olur. ‘Güvenli limana sığınma’ aynı zamanda bölgeden sermaye kaçışına yol açarak bölgesel sermaye piyasalarını zayıflatabilir ve doğrudan yabancı yatırımları azaltabilir. Ülkelerin kredi itibarları da kötüleşerek borçlanma maliyetlerini artırabilir ve bütçelerine yük getirebilir.

* Yavaşlayan ekonomik büyüme: Resesyon hayaleti

Yüksek enflasyon, yüksek navlun maliyetleri ve düşük yatırımcı güveninin bir araya gelmesi, küresel ekonomik büyümede yavaşlama için bir reçetedir. Çatışmanın uzun sürmesi ve yayılması, özellikle de tedarik zincirlerinin tamamen kesintiye uğraması ve enerji fiyatlarının görülmemiş seviyelere ulaşması halinde, dünyayı bir durgunluğa, hatta bir depresyona itebilir. Bölgesel istikrara ve yakıt fiyatlarına büyük ölçüde bağlı olan turizm ve havacılık gibi sektörler bu durumdan ilk etkilenenler arasında yer alacaktır.

frgty
Almanya'nın DAX endeksi Frankfurt Borsası'nda düştü. (Reuters)

* Güvenlik harcamaları: Bütçeler üzerinde bir yük

Riskler arttıkça, bölgedeki ve dünyadaki hükümetler kendilerini savunma ve güvenlik harcamalarını arttırmak zorunda bulabilirler. Kaynakların üretken yatırımlardan güvenlik harcamalarına kayması, hükümet bütçeleri üzerinde ek bir baskı oluşturarak temel hizmetleri ve kalkınma planlarını etkileyebilir.

* Merkez bankaları altınla korunuyor

Jeopolitik gerilimler ve belirsizlik, dünyanın dört bir yanındaki merkez bankalarını, kriz zamanlarında rezervlerin değerini koruyan güvenli bir liman olarak altın rezervlerini önemli ölçüde artırmaya itiyor. Bu eğilim son üç yılda önemli ölçüde arttı ve Dünya Altın Konseyi önümüzdeki beş yıl içinde daha fazla merkez bankasının altın varlıklarını dolar aleyhine arttırmasını bekliyor.

Sonuç olarak, İsrail-İran anlaşmazlığı küresel ekonomik istikrar için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu sadece bölgesel bir anlaşmazlık değil, küresel ekonominin gölüne atılabilecek ve iç içe dalgalara neden olabilecek bir taştır. Bakalım uluslararası toplum bu gerilimi kontrol altına alabilecek ve dünyayı bunun yıkıcı ekonomik sonuçlarından koruyabilecek mi?